Açıklamalı İsimler Sözlüğü

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
Z-V harfleri http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173
T-V harfleri http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=2
T HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=3
S-T HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=4
S HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=5
Ö-S HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=6
N-Ö HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=7
M-N HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=8
L-M HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=9
K HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=10
H-K HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=11
H-G HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=12
G-E HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=13
E-D HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=14
B-D HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=15
B HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=16
B-A HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=17
A HARFİ http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=58173&page=18














ZABİT: (Ar.) Er. 1. Askere kumanda eden rütbeli asker. 2. Ticaret gemilerinden, geminin hareketini yöneten idareci. 3. İdare etme gücü olan. (Mecaz): Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran kimse.
ZADE: (Fars.) Er. 1. Evlat, oğul. 2. Dürüst, doğru adam.
ZAFER: (Ar.) l. Amaca ulaşma, basan. 2. Düşmanı yenme, üstün gelme, utku. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZÂFİR: (Ar.) Er. - Zafer kazanan, üstün gelen.
ZAĞNOS: (Tür.) Er. - Bir tür doğan ' kuşu.
ZÂHİD: (Ar.) Er. - Zühd sahibi, şüpheli şeyleri bile terkederek günahtan kaçan, Allah korkusuyla dünya nimetlerinden el çeken (kimse) muttaki.
ZAHİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zahid).
ZAHİR: (Ar.) Er. - Parlak, parlak yıldız. Allah'ın isimlerindendir. Kur'an-ı Kerim'de Hadid suresi 3. ayette geçer.
ZAHİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zahir).
ZAİD: (Ar.) Er. - Artan, artıran. -Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
ZAİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zaid).
ZAİK: (Ar.) Er. - Tad alan, tadıcı, tadan.
ZAİKA: (Ar.) Ka. - (bkz. Zaik).
ZAİM: (Ar.) Er. 1. Kefil. 2. Prenses, şef.
ZAİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Zaim).
ZAKİR: (Ar.) Er. - Zikreden, ,anan. Allah'ı gerektiği gibi teşbih ve tehmid eden. Kur'an'ı öğüt verici, gerçek bir zikir olarak gören.
ZAKİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zakir).
ZAMBAK: (Ar.) Ka. - Güzel ve iri çiçekli bir süs bitkisi.
ZAMİR: (Ar.) Er. 1. İç, yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır. 4. Adın yerini tutan sözcük.
ZAMİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zamir).
ZARAFET: (Ar.) Ka. - İncelik, güzellik, zariflik.
ZARİF: (Ar.) Er. 1. Nazik ve hoş konuşan, ince ve hoş tavırlı olan kimse, kibar. 2. İnceliği, latifliği ile hoşa giden.
ZARİFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zarif).
ZATİ: (Ar.) Er. 1. Kendiyle ilgili, kendine ait, özel. 2. Özle ilgili.
ZATİNUR: (Ar.) Ka. - Aydınlık, nurlu kişi.
ZATİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zati).
ZAYİÇE: (Fars.) Ka. - Yıldızların belli zamandaki yerlerini gösteren cetvel.
ZEBERCET: (Ar.) Ka. - Zümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı.
ZEBİH: (Ar.) Er. 1. Kesilmiş veya kesilecek kurban. 2. Hz. İsmail ile Hz. Muhammed'in babası Hz. Abdullah'ın lakabı.
ZEHEB: (Ar.) Er. - Altın. (bkz. Zer).
ZEHRA: (Ar.) Ka. - Çok beyaz ve parlak yüzlü. Hz. Muhammed'in kızı Hz. Fatıma'nın lakabı.
ZEHRE: (Ar.) Ka. - Çiçek. (bkz. Şükufe).
ZEHREVAN: (Ar.). - Kur'an'daki sure-i Bakara ile Sure-i Al-i İmran. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEKAİ: (Ar.) Er. - Zekayla ilgili, zekaya ait.
ZEKAVET: (Ar.) Ka. - Zeka, zeki-lik.
ZEKERİYA: (Tür.) Er. - Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberlerden biri.
ZEKİ: (Ar.) Er. 1. Zekalı çabuk anlayan ve kavrayan. 2. Zeka belirten.
ZEKİRE: (Ar.) Ka. - Belleği güçlü olan, unutmayan.
ZEKİYE: (Ar.) Ka. - Anlayışlı, kavrayışlı, zeka sahibi.
ZELİHA: (Ar.) Ka. - (bkz. Züleyha).
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
ZEMHERİR: (Ar.) - Gündönümünden sonraki şiddetli soğuklar, kara kış. (22. Aralık'tan 31 Ocak'a kadar). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEMİN: (Fars.) Er. 1. Yer, yeryüzü. 2. Temel, dayanak. Konu, tema.
ZEMİNE: (Fars.) Ka. - (bkz. Zemin).
ZEMZEM: (Ar.) - Ka'be çevresindeki ünlü kuyu ve bu kuyunun müslümanlarca kutsal sayılan suyu. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZENAN: (Fars.) Ka. 1. Kadınlar. 2. (bkz. Nisa).
ZENNİŞAN: (f.a.i.) Ka. - Ünlü, tanınmış kadın.
ZENNUR: (Tür.) Ka. - (bkz. Zinnur).
ZERR: (Ar.) Er. - Karınca yumurtası. Ebu Zerr: Ashab-ı Kiram'da zühd ve takvaca meşhur bir zat.
ZERAK: (Ar.) - Mavi, gök renkli. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERARE: (Fars.) - Saçıntı, saçılan şey. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEREFŞAN: (Fars.) Ka. 1. Altın saçan, altın saçıcı. 2. Altın kakmalı. 3. Bir lale türü.
ZEREN: (Tür.) - Anlayışlı, kavrayışlı, zeki. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERGUN: (Fars.) Ka. - Altın renkli, altın gibi san olan.
ZERGÜL: (Fars.) Ka. - Altın gibi.
ZERİA: (Ar.) Ka. - Vesile, bahane, fırsat.
ZERİN: (Fars.) - Altından olan, altın gibi parlak olan, san olan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERİŞTE: (Fars.) 1. Altın tel, sırma. 2. San. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERKA: (Ar.). 1. Gök gözlü. 2. Gök mavisi. 3. Mavi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERNİGAR: (Fars.) Ka. - Altınla işlenmiş, yaldızlı.
ZERNİŞAN: (Fars.) Ka. - Kılıç gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme, süs.
ZERRİN: (Fars.) Ka. 1. Altından mamul. 2. Altın renginde sarı. 3. Parlak. 4. Güzel kokulu bir cins çiçek. 5. Fulya.
ZERTAR: (Fars.) Ka. 1. Altın tel, sırma. 2.Güneş ışını.
ZERVER: (Fars.) - Altın yaldızlı olan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVAHİR: (Ar.) 1. Parlak yıldızlar. 2. (bkz. Zahir). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVAL: (Ar.) Er. 1.Yerinden ayrılıp, gitme. 2. Zail olma, sona erme. 3. Güneşin başucunda bulunma zamanı.
ZEVKAN: (Ar.) 1. Zevk bakımından, zevkçe. 2. Zevk yoluyla. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVRA: (Ar.) 1. Dicle nehri. 2. Bağdat şehri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVRAK: (Ar.). 1. Kayık, sandal. 2. Mekke'de yapılan zemzem şişesi. 3. Çiçek testisi, kadehi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVVAK: (Ar.) Er. 1. Bir şeyi çok fazla tadan. 2. Bir şeyi çok fazla deneyen. 3. Bir şeyin çok fazla farkına varan.
ZEYCAN: (Fars.) Er. - Candan, cana yakın.
ZEYNEB: (Ar.) Ka. - Değerli taşlar, mücevherler. Zeyneb binti Cahş: Peygamberimiz (s.a.s)' in hanımlarından.
ZEYNEDDİN: (Ar.) Er. - Dinin zineti, süsü.
ZEYNEL: (Tür.) Er. - Zeynelabidin adından kısalmış ad.
ZEYNELABİDİN: (Ar.) Er. İbadet edenlerin süsü.
ZEYNİ: (Ar.) Er. - Süsle, bezekle ilgili.
ZEYNİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zeyni).
ZEYNO: (Tür.) Ka. - Zeynep adının bozulmuş hali.
ZEYNULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın süsü.
ZEYNUR: (Ar.) Er. - (bkz. Zinnur).
ZEYREK: (Tür.) Er. 1. İlgi çekici. 2. Eli uz, usta. 3. Akıllı, zeki.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
ZEYYAL: (Ar.) Ka. - Uzun etekli.
ZEYYAN: (Ar.) Ka. - Süsler, pırıltılar.
ZEYYAT: (Ar.) Er. - Zeytinyağı, zeytinyağı yapan kimse.
ZİBA: (Fars.) Ka. 1. Süslü, güzel. 2. Yakışıklı.
ZİCAN: (Fars.) Ka. 1. Canlı, canayakın, candan.
ZİBARU: (Fars.) Ka. - Güzel yüzlü, dilber.
ZİHNİ: (Ar.) Er. - Zihinle, akılla ilgili.
ZİHNİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zihni).
ZİKRİ: (Ar.) Er. - Anma ile ilgili.
ZİKRA: (Ar.) 1. Anma, hatırlama. 2. İbret, örnek. 3. Öğüt. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİNET: (Ar.) Ka. - Süs, bezek.
ZİNDE: (Fars.) 1. Diri, yaşayan, canlı. 2. Dinç, sağlam, güçlü kuvvetli. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİNNUR: (Ar.) Er. - Nurlu, ışıklı, aydınlık.
ZİNNURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Zinnur).
ZİNNUREYN: (Ar.) Er. - İki nur sahibi. Hz. Osman'a Hz. Muhammed (s.a.s)'in iki kızıyla evlendiği için bu ad verilmiştir.
ZİRVE: (Ar.) - Doruk, bir şeyin en yüksek noktası, tepesi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİŞAN: (Ar.) 1. Şanlı, sereni. 2. Canlı. 3. Bir tür lale. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİVEKAR: (Ar.) Er. - Vekarlı. Vakar dolu. Vakar sahibi.
ZİVER: (Fars.) - Süs, bezek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİVERBEY: (Tür.) Er. - (bkz. Ziver).
ZİYA: (Ar.) Er. - Aydınlık, parlaklık, nur, ışık.
ZİYAD: (Tür.) Er. - Fazlalık, çokluk. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. Ziyat.
ZİYAEDDİN: (Ar.) Er. - Dinin ışığı, aydınlığı.
ZİYNET: (Tür.) Ka. - (bkz. Zinet).
ZİYNETİ: (Ar.) Ka. - Süsle, bezekle ilgili
ZOBU: (Tür.) Er. 1. İri yarı, kadın, kaba. 2. Delikanlı. 3. Zor, sıkıntılı. 4. Eski vezir konaklarındaki hizmetlilere verilen ad.
ZORAL: (Tür.) Er. - Zor al.
ZORLU: (Tür.) Er. 1. Güzel, çok güzel, iyi. 2. Yakışıklı. 3. Güçlü, dayanıklı.4. Sert, keskin. 5. Yürekli, cesur. 6. Girgin, girişken.
ZUHAL: (Ar.) Ka. - Güneşe uzaklık bakımından altıncı durumda olan gezegen, satürn.
ZUHUR: (Ar.) Görünme, meydana çıkma, baş gösterme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZUHURİ: (Ar.) Er. - Orta oyununda komik rolünü yapan kimse.
ZÜBEYDE: (Ar.) Ka. - Öz, asıl, cevher.
ZÜBEYR: (Ar.) Er. - Yazılı, küçük şey.
ZÜBEYİR: (Ar.) Er. - (bkz. Zübeyr).
ZÜHDİYE: (Ar.) Ka. - Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
ZÜHDİ: (Ar.) Er. - (bkz. Zühdiye).
ZÜHEYR: (Ar.) Er. 1.Küçük çiçek, çiçekcik. 2. Banet Suad kasidesinin sahibi olan Ka'b'ın kendisi gibi şair olan babası.
ZÜHRE: (Ar.) Ka. - Çoban yıldızı, venüs.
ZÜLAL: (Ar.) Ka. 1. Hafif, saf ve tatlı su.
ZÜLEYHA: (Ar.) Ka. - Hz. Yusuf un hanımı, güzelliğiyle ünlenmiştir.
ZÜLFİ: (Ar.) Er. 1. (bkz. Zülfıkar). 2. Kılıcın kabzasına iliştirilen süs.
ZÜLFİBAR: (Fars.) Ka. - Dağılmış, saçılmış saç.
ZÜLFiKÂR: (Ar.) Er. 1. Hz. Peygamberin Hz. Ali'ye hediye ettiği çatal ağızlı kılıç. 2. İki parçalı.
ZÜLFİYAR: (Fars.) Ka. - Sevgilinin zülüflü saçı.
ZÜLFİZAR: (Fars.) Ka. - Ağlayan, inleyen saç.
ZÜLKARNEYN: (Ar.) Er. 1. İki boynuzlu anlamında. 2. Kur'an-ı Kerim'de adı geçen şahıs. 3. Büyük İskender.
ZÜMER: (Ar.) Er. 1. Zümreler, gruplar. 2. Kur'an-ı Kerim'in 39. süresi.
ZÜMRA: (Ar.) Ka. 1. Güzel, iyi ahlaklı. 2. Cesur, yiğit, yürekli. 3. Zeki, bilgili kadın.
ZÜMRÜT: (Ar.) Ka. - Parlak yeşil renkli kıymetli taş.
ZÜRARE: (Ar.) Ka. - Saçıntı, saçılan şey.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
-Y Harfi ile başlayan isimler sözlüğü -

YA'KUB: (Ar.) Er. 1. Erkek keklik. 2. İbranice, "Takib eden, izleyen". -Hz. Yusuf (a.s.)'un babası ve Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 25 peygamberden (Hz. Ya'kub). Hz. İshak (a.s.)'ın oğlu. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
YABAN: (Fars.) Er. 1. Yabancı. 2. Issız kır, ova, çöl, sahra. 3. Dışarı, başka ülke, gurbet. 4. Ekin tarlası.
YABAN GÜLÜ: (Fars.) Ka. 1. Kır gülü. Bozkır çiçeği. 2. Kuşburnu.
YABAR: (Tür.) Er. - Güzel koku, misk.
YABENDE: (Fars.) - Bulucu, bulan. Keşfeden. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YABGU: (Tür.) Er. - Eski Türk devletlerinde "hükümdar" anlamında kullanılan bir unvan.
YADE: (Fars.) Ka. - Hatıra.
YADİGAR: (Fars.) - Bir kimseyi ya da bir olayı anımsatan kimse. Bırakılan anı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAFES: (Ar.) Er. - Hz. Nuh (a.s.)'un üçüncü oğlu. Tufandan sonra Hazar denizinin kuzeyine yerleşmiştir. Türk soyunun atası olduğu söylenir.
YAĞAN: (Tür.). - Yağmur, kar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAĞIN: (Tür.) Er. 1. Yağmur. 2. Düşman yağı. 3. Yiğit. 4. Arka, sırt.
YAĞINALP: (Tür.) Er. - (bkz. Yağın).
YAĞIZ: (Tür.) Er. 1. Esmer. 2. Doru. 3. Yiğit. 4. Bakımlı hayvan.
YAĞIZALP: (Tür.) Er. - Esmer, güçlü yiğit.
YAĞIZBAY: (Tür.) Er. - Esmer kimse.
YAĞIZER: (Tür.) Er. - Esmer kimse.
YAĞIZHAN: (Tür.) Er. 1. Esmer hükümdar. 2. Yeğni, katı, cesur han.
YAĞIZKAN: (Tür.) Er. - Asil, soylu kan.
YAĞIZKURT: (Tür.) Er. - Esmer, güçlü, kuvvetli kimse.
YAĞIZTEKİN: (Tür.) Er. - Esmer, güçlü, erkek.
YAĞMUR: (Tür.) Ka. - Gökten damlalar halinde düşen su.
YAĞMURCA: (Tür.) Er. - Bir tür geyik. Dağ keçisi.
YAHŞİ: (Tür.) Er. 1. İyi, güzel, çok güzel. 2. Yiğit, yakışıklı. 3. Toy, deneyimsiz genç.
YAHŞİBAY: (Tür.) Er. - İyi tanınan, saygın kimse.
YAHŞİHAN: (Tür.) Er. - Genç, güzel hükümdar.
YAHYA: (İbr.) Er. - 'Allah lütufkardır" anlamında. Kur'an-ı Kerim'de 5 yerde ismi geçen ve Zekeriyya (a.s.)'nın oğlu olan peygamber.
YAKAZAN: (Ar.) Ka. - (bkz. Yakzan).
YAKTIN: (Fars.) Er. - Kabak. Kavun, karvpuz, hıyar gibi toprakta uzanıp, yetişen bitki.
YAKUT: (Ar.) 1. Parlak kırmızı, şeffaf kıymetli taş. 2. Sibirya'nın kuzey kısmında yaşayan bir Türk kavmi. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAKZAN: (Ar.) Er. - Uyanık, gözü açık.
YALABUK: (Tür.) Er. 1. Güzel, yakışıklı, sevimli. 2. Parlak, ışıltılı. Şimşek. 3. Çevik, atik, işgüzar. 4. Kavgada üstün gelen.
YALAP: (Tür.) Er. 1. Parıltı. 2. İvedi, hızlı, çabuk. 3. San renkli bir kuş. 4. Şimşek.
YALAVAC: (Tür.) Er. - Peygamber, elçi.
YALAZ: (Tür.) Er. 1. Alev. 2. Bayrak.
YALAZA: (Tür.) - Alev. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALAZABEY: (Tür.) Er. - Ateş gibi.
YALAZALP: (Tür.) Er. - Alev gibi parlak yiğit.
YALAZAN: (Tür.) - Berk, şimşek. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALAZAY: (Tür.) - Ayın kırmızı ışıklar açar hali. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALÇIN: (Tür.) Er. 1. Sarp. 2. Düz kaygan. 3. Parlak, cilalı.
YALÇINER: (Tür.) Er. - (bkz. Yalçın). Çetin, sert ve yiğit.
YALÇINKAYA: (Tür.) Er. - bkz. Yalçın.
YALÇUK: (Tür.) Er. 1. Parlak, parlayan. 2. Elçi.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
YALDIRAK: (Tür.) Er. - Ak, parlak, ışıltılı.
YALE: (Fars.) - Sığır boynuzu. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALGIN: (Tür.) Er. 1. Serap, ılgın. 2. Alev.
YALIM: (Tür.) Er. 1. Alev, ateş. 2. Kılıç, bıçak vb. kesici yüzü. 3. Kaya. Sarp yer, uçurum. 4. Şimşek. 5. Kuvvet, kudret. 6. Onur, derece. 7. Çalım, gurur.
YALIN: (Tür.) 1. Gösterişsiz, sessiz, sade. 2. Alev, ateş. 3. Taş, büyük kaya. 4. Çıplak, örtüsüz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALINALP: (Tür.) Er. - (bkz. Yalın).
YALINAY: (Tür.) - (bkz. Yalın). Ayın en görkemli ve sade görüntüsü. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALINÇ: (Tür.) Er. - Karışık olmayan, sade, yalın, yapılması ve anlaşılması kolay olan.
YALKI: (Tür.) Er. 1. Yalın, tek. 2. Işın.
YALKIN: (Tür.) Er. - (bkz. Yalgın).
YALMAN: (Tür.) Er. 1. Kılıç, kama, bıçak, mızrak'ın ağzı veya ucu. 2. Sarp, dik. Eğik, eğinik.
YALTIR: (Tür.) Er. - Parlak, parlayan.
YALTIRAK: (Tür.) Er. 1. Işık, parıltı. 2. Kuyruklu yıldız.
YALTIRAY: (Tür.) Er. - (bkz. Yaltır). Ayın ışıltısı.
YALVAÇ: (Tür.) Er. - (bkz. Yalavaç).
YAMAÇ: (Tür.) Er. 1. Dağın ya da tepenin herhangi bir yanı. Karşı. Yan. 2. Yakın. 3. Bedel, karşılık.
YAMAN: (Tür.) Er. 1. Kötü, korkulan, şiddetli. 2. Cesur, güçlü. 3. İşbilir, kurnaz, becerikli.
YAMANER: (Tür.) Er. - Güçlü, cesur erkek.
YAMANÖZ: (Tür.) Er. - Özü güçlü olan.
YANAÇ: (Tür.) Er. - Yön, taraf.
YANAL: (Tür.) Er. 1. Yanda olan, yana düşen. 2. Alaca, değişik renkli. 3. Kırmızı pembe. 4. Nehir yatağı.
YANAR: (Tür.) Er. 1. Parlayan, parıldayan. 2. Kaplıca. 3. Aralık ve Ocak ayı.
YANIK: (Tür.) Er. 1. Yanmış olan, esmer. 2. Duygulu, dokunaklı. 3. Kavruk, gelişmemiş. 4. Aşık.
YANIKER: (Tür.) Er. - Aşık, vurgun kimse.
YANKI: (Tür.) - Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAPINCAK: (Tür.) Ka. - Seyrek taneli, kırmızı bereli bir üzüm türü.
YAPRAK: (Tür.) Ka. 1. Bitkilerde ekseriya klorofilli, yeşil renkli, çeşitli şekil ve yapıda olan soluk almaya yarayan uzantı. 2. Kitap yaprağı, varak.
YAREN: (Fars.) Er. - Arkadaş, dost, yakın dost.
YARIDİL: (Fars.) - Gönül arkadaşı, sevgili. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YARKAYA: (Tür.) Er. - Sarp, uçurumlu kaya.
YARKIN: (Tür.) - Şimşek, ışık, ışıklı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YARLIK: (Tür.) Er. 1. Buyruk, ferman. Yasa, kanun. 2. Yoksul, acınan. 3. Bağış, lütuf.
YARUK: (Tür.) Er. - Işık, aydınlık, parlaklık, parıltı.
YASA: (Tür.) Er. - Sevinç memnuniyet, beğenme ve alkış ifade eder; yaşasın, ömrü çok olsun, aferin.
YASAN: (Tür.) Er. 1. Tertip, düzen. 2. İmge, belirti. 3. Bir işi yapma isteği, karar. 4. Öngörü. 5. Baskın.
YASAVUL: (Tür.) Er. 1. Koruyucu muhafız. 2. İlhanlılar devrinde ordu müfettişliği yapan kimse. 3. Jandarma, polis.
YASEMİN: (Fars.) Ka. - Zeytingillerden, güzel kokulu ve ekseriya beyaz veya sarı çiçek açan sarılgan ağaççık (jasminum).
YASER: (Ar.) Er. - Bolluk, varlık, zenginlik, varlıklılık.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
YASİN: (Ar.) Er. - Kur'an-ı Kerim'in 36. suresinin başlangıcı. Asıl manası bilinmemekle birlikte, "Ey insan, Ey Seyyid" gibi muhtelif anlamlar çıkarılmıştır.
YASUN: (Tür.) Er. 1. Tarz, üslup, töre. 2. Doğa, tabiat.
YAŞAM: (Tür.) - Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAŞANUR: (Tür.) - (bkz. Yaşa). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAŞAR: (Tür.) - Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konulan adlardır. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAŞIK: (Tür.) Er. - Işık, parıltı, parlaklık.
YAŞIL: (Tür.) Er. 1. Yeşil. 2. Erkek ördek.
YAŞIN: (Tür.) 1. Işık, parlaklık. 2. Gizli. 3. Şimşek.
YATMAN: (Tür.) Er. - Boyun eğen, uysal, yumuşak başlı kimse.
YATUK: (Tür.) Er. 1. Kanun, santur vb. sazların genel adı. 2. Saklanan kullanılmayan şey. 3. Tembel.
YAVER: (Fars.) Er. - Yardımcı.
YAVEŞ: (Tür.) Er. 1. Ağırbaşlı, yumuşak huylu, sakin. 2. Şefkatli, sevecen.
YAVUZ: (Tür.) Er. 1. Yaman güçlü, güzel. 2. Sert, şiddetli, çetin, keskin. 3. Fevkalade, ala, müstesna. 4. Kötü, fena azgın. Yavuz Sultan Selim. Hilafetin Osmanlılara geçmesini sağlayan dokuzuncu Osmanlı padişahı.
YAVUZALP: (Tür.) Er. - (bkz. Yavuz). Çetin ve mücadeleci yiğit.
YAVUZAY: (Tür.) Er. - (bkz. Yavuz). Ayın en güzel hali.
YAVUZCAN: (Tür.) Er. - Güçlü kişiliği olan, kimse.
YAVUZER: (Tür.) Er. - Cesur, güçlü erkek.
YAVUZHAN: (Tür.) Er. - Güçlü hükümdar, hakan.
YAY: (Tür.) Er. 1. Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş eğri ağaç ya da metal çubuk. 2. Burç.
YAYALP: (Tür.) Er. - (bkz. Yay). -Sportmen.
YAYBÜKE: (Tür.) Er. - (bkz. Yay).
YAYGIR: (Tür.) Er. - Gökkuşağı.
YAYLA: (Tür.) Ka. - Deniz yüzeyinden yüksek, yaz mevsiminde oturulan serin ve yüksek yerler.
YAZGAN: (Tür.) Er. - Yazan, yazar.
YAZGANALP: (Tür.) Er. - (bkz. Yazgan).
YAZGI: (Tür.) - Kader, alın yazısı. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAZGÜLÜ: (Tür.) Ka. - Yazın açan gül.
YAZIR: (Tür.) Er. - Oğuzların, Bozok kolunun Ayhan soyundan gelen bir Türkmen boyunun adı.
YEDİER: (Tür.) Er. - (bkz. Yediger).
YEDİGER: (Tür.) Er. - Büyük ayı takım yıldızı.
YEDİVEREN: (Tür.) Ka. - Yılda her mevsim çiçek açan gül.
YEFA: (Ar.) - Yüksek yer. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YEGAH: (Fars.) Ka. - Türk müziğinin en eski makamlarından bir terkib.
YEGAN: (Fars.) Er. - Tekler, birler.
YEGANE: (Fars.) Ka. - Biricik, tek.
YEĞİN: (Tür.) Er. 1. Zorlu, katı, şiddetli. 2. Baskın, üstün. Yiğit, güçlü, çalışkan. 3. Bereketli, bol. 4. İyiliği seven. 5. Yakışıklı, güzel, ince. 6. Uygun yerinde.
YEĞİNER: (Tür.) Er. - (bkz. Yeğin).
YEĞREK: (Tür.) Er. 1. İyilik sever. 2. Güzel. 3. Fazla, çok.
YEHUD: (Ar.) Er. - Yahudi, Hz. Ya'kub'un oğlu Yahuda soyundan gelenler, İsrailoğulları.
YEHUDA: (Ar.) Er. - Hz. Ya'kub'un on iki oğlunun en büyüğü.
YEKÇEŞME: (Fars.) Ka. 1. Tek gözlü. 2. (Tür.) Güneş.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
YEKDANE: (Fars.) Ka. 1. Eşi benzeri olmayan, tek. 2. Bir çeşit gerdanlık.
YEKPARE: (Fars.) Ka. - Tek parça, bütün, som.
YEKRENG: (Fars.) Ka. 1. Bir renkte olan. 2. Sözünün eri olan. 3. Meşhur bir çeşit lale.
YEKRU: (Fars.) Er. 1. Bir yüzlü, iki yüzlü olmayan. 2. Güvenilir dost.
YEKRUYE: (Fars.) Ka. - (bkz. Yekru).
YEKSAN: (Fars.) 1. Düz. 2. Bir, beraber. 3. Her zaman, bir düzeyde. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YEKSARE: (Fars.) Ka. - (bkz. Yekser).
YEKSER: (Fars.) Er. 1. Yalnız başına. 2. Bir baştan bir başa. 3. Ansızın, nagehan.
YEKTA: (Fars.) Er. 1. Tek, yalnız. 2. Eşsiz, benzersiz.
YELAL: (Tür.) Er. - Rüzgar, yel, esinti.
YELDÂ: (Fars.) Ka. - Uzun ve siyah şey. Şeb-i yelda; uzun gece.
YELDAN: (Tür.) Er. - Hızlı, süratli.
YELEN: (Tür.) Er. 1. Arzu, istek. 2. Fırtına.
YELER: (Tür.) Er. - Yel gibi hızlı, çabuk kimse.
YELESEN: (Tür.) Er. - Yel gibi hızlı, çabuk.
YELİZ: (Tür.) Ka. - Güzel, havadar, aydınlık.
YELMEN: (Tür.) Er. - Aceleci, hızlı davranan, canı tez kimse.
YELTEKİN: (Tür.) Er. - (bkz.Yeler).
YENAL: (Tür.) Er. - Galip gelmek, zafer kazanmaktan emir.
YENAY: (Tür.) - Yeni ay, hilal-i ayça. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YENBU: (Ar.) - Pınar, çeşme, kaynak. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YENER: (Tür.) - Üstün gelen, kazanan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YENGİ: (Tür.) Er. - Zafer, utku, yenme, alt etme.
YENİSEY: (Tür.) Er. - Eski SSCB'de 3800 km uzunluğundaki ırmak.
YENİSU: (Tür.) - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YEREL: (Tür.) - Belirli bir yer ile ilgili olan, örf. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YERGİN: (Tür.) Er. - Hüzünlü, tasalı, kaygılı.
YERHUM: (Ar.) Er. - Erkek kartal.
YERSEL: (Tür.) - Yere ait, yerle ilgili. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YERTAN: (Tür.) Er. - Güneşin ilk ışıklan.
YESAR: (Ar.) Er. 1. Varlık, zenginlik. 2. Sol, sol tarafı.
YESARET: (Ar.) Ka. 1. Kolaylık. 2. Zenginlik.
YESÂRİ: (Ar.) Er. 1. Sol, solla ilgili, sol tarafa ait. 2. Zenginlikle ilgili.
YESÜGEY: (Tür.) Er. - Cengiz Han'ın babası, Kubilay Han'ın kardeşi olan Türk- Moğol hükümdarı.
YEŞİL: (Tür.) Ka. 1. San ile mavinin karışımından oluşan, çoğu bitki yapraklarında görülen renk. 2. Genç, taze. 3. Koyu al renkte at. 4. Yeşil başlı yaban ördeği.
YEŞİM: (Ar.) Ka. - Açık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenen, değerli bir taş.
YETEN: (Tür.) 1. Yetişen, ulaşan. Olgun, olgunlaşan. 2. Süresi dolan, günü gelen. 3. Tüm canlılar, herkes. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETENER: (Tür.) Er. - Olgun erkek.
YETER: (Tür.) - Sonuncu olması istenen çocuklara verilen adlardır. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETİK: (Tür.) Er. 1. Yetişmiş, erişmiş, büyümüş. Bilgili, olgun. 2. Güç işleri başaran, becerikli. 3. Delikanlı. 4. İri, büyük.
YETİŞ: (Tür.) - Amacına ulaş, isteğine kavuş. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETİŞEN: (Tür.) - Ulaşan, kavuşan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETKİN: (Tür.) - Gerekli olgunluğa erişmiş olan, ergin. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETKİNER: (Tür.) Er. - Olgun, kişilikli bilge.
YEZDAN: (Fars) 1. Zerdüştlerin iyilik tanrısı. 2. Allah. - İsim olarak kullanılmaz.
YEZİD: (Ar.) Er. - Emevi halifesi Muaviye'nin 3. oğlu.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
YIBAR: (Tür.) Er. - Misk, amber, güzel koku.
YİĞİT: (Tür.) Er. 1. Güçlü, yürekli, kahraman, alp 2. Delikanlı, genç, erkek. 3. Gözüpek, düşüncelerini açıkça söylemekten kaçınmayan kimse.
YİĞİTCAN: (Tür.) Er. - Güçlü, korkusuz, kahraman.
YİĞİTER: (Tür.) Er. - (bkz. Yiğit-can).
YİĞİTHAN: (Tür.) Er. - Yiğit, cesur hakan.
YİĞİTKAN: (Tür.) Er. - Güçlü, cesur soydan gelen.
YILDANUR: (Tür.) Ka. - Seneyi aydınlatan, ışık saçan.
YILDIKU: (Tür.) Ka. 1. Yıldız. 2. Ünlü Hun hükümdarı Atilla'nın son karısı.
YILDIR: (Tür.) Er. - Parlak, parlayan, ışıklı ışık.
YILDIRALP: (Tür.) Er. - (bkz. Yıldır).
YILDIRAN: (Tür.) Er. - Parlayan, ışıldayan, ışık saçan.
YILDIRAY: (Tür.) Er. - Parlak, ışık saçan ay.
YILDIRIM: (Tür.) Er. 1. Büyük ışık parlaması ve gök gürültüsüyle ortaya çıkan bulutlar arasında veya buluttan yere elektrik boşalması, saika. 2. Şiddetli, süratli, çabuk! Yıldırım harekatı. Ünlü Osmanlı padişahı: Yıldırım Bayezid.
YILDIZ: (Tür.) Ka. 1. Geceleri gökte çıplak gözle ışıklı bir nokta olarak görülen gök cismi, necm, kevkeb, si-tare, ahter. 2. Bir noktadan çevreye beş veya daha fazla çıkıntısı olan köşeli. 3. Baht, talih. 4. Mesleğinde çok parlamış kimse ve daha çok parlamış kimse, sinema sanatçısı. 5. Kuzey (Denizcilikte).
YILDIZHAN: (Tür.) Er. - Yıldızların hakanı.
YILHAN: (Tür.) Er. - Yıl - han.
YILKAN: (Tür.) Er. - Yıl - kan.
YILMA: (Tür.) Er. - Vazgeçme, korkma, doğru yoldan yürümekten ayrılma, yılma.
YILMAZ: (Tür.) Er. - Yılmayan, bıkmayan, azimli, sebatlı.
YILŞEN: (Tür.) Ka. - (bkz. Yıldanur).
YOĞUN: (Tür.) Er. 1. Oylumuna oranla ağırlığı çok olan. 2. Dolu, sık. 3. Kalabalık. 4. İri, kaba, kalın.
YOĞUNAY: (Tür.) Er. - (bkz. Yoğun).
YOLAÇ: (Tür.) Er. - Yol gösteren, kılavuz.
YONCA: (Tür.) Ka. - Baklagillerden, kırmızı veya mor çiçek açan, çayır bitkisi.
YORDAM: (Tür.) 1. Kılavuz, rehber. 2. Beceri, yatkınlık. 3. Gelenek, görenek. 4. Anlayış, yerinde davranış. 5. Kural, yöntem, düzen. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YORUÇ: (Tür.) Er. - Komutan, kumandan.
YOSUN: (Tür.) - Çoğu sularda yetişen, ilkel yapıdaki bitkilerin genel adı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÖNAL: (Tür.) Er. - Yönünü, cepheni al.
YÖNER: (Tür.) Er. - (bkz. Yönal).
YÖNET: (Tür.) Er. 1. Uygun, doğru. 2. İyi, güzel. 3. Uysal. 4. Becerikli, yatkın. 5. Biçim, tarz, usul.
YÖNTEM: (Tür.) 1. Yol, tarz, metod. 2. Yetenek. 3. Uygun, kolay. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÖRÜK: (Tür.) Er. 1. Göçebe. 2. Çabuk yürüyen, hızlı. 3. Hayvancılıkla geçinen göçebe Oğuz Türkleri.
YULA: (Tür.) 1. Meşale. Kandil. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YULUĞ: (Tür.) 1. Mutlu, mesut. 2. Hak, adalet. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YUMLU: (Tür.) 1. Uğurlu, kutlu. 2. Kutsal, mübarek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YUMUK: (Tür.) Ka. 1. Açılmamış çiçek, gül goncası. 2. Uysal, sessiz, ağırbaşlı.
YUMUŞ: (Tür.) - İş, güç çalışma. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YUNUS: (Ar.) Er. 1. Ilık ve sıcak denizlerde yaşayan, memeli hayvan. 2. Bir takım yıldızın adı. 3. Uzun müddet bir balığın karnında kaldığı rivayet edilen ve Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 25 peygamberden birisi. Hz. Yunus (a.s.). Kur'an-ı Kerim'in 10. suresi.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
YURA: (Tür.) Er. - Dağ sırtı.
YURDAER: (Tür.) Er. - Yurdu için doğmuş kimse.
YURDAGÜL: (Tür.) Ka. - Ülkene gül. İlken için yararlı ol.
YURDANUR: (Tür.) Ka. - Yurduna, ülkene ışık saç, aydınlat.
YURDAŞEN: (Tür.) - Yurdu şenlendiren. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YURDAY: (Tür.) - Yurdu aydınlatan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YURDCAN: (Tür.) Er. - Yurda canlılık veren.
YURDUSEV: (Tür.) Ka. - Ülkeni, yurdunu sev.
YURT: (Tür.) Er. 1. At, kısrak. At sürüsü. 2. Orman.
YURTSEVEN: (Tür.). - Yurdunu milletini seven. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YURTSEVER: (Tür.) Er. - (bkz. Yurtseven).
YUSUF: (Ar.) Er. 1. Hz. Ya'kub (a.s.)'un oğlu olan peygamber Hz. Yusuf. 2. İbranice; inleyen, ah eden, inilti.
YUŞA: (Tür.) Er. - Tarihlerde, Peygamber olduğu rivayet edilen Yûşa b. Nün.
YÜCE: (Tür.) - Yüksek, büyük, ulu, bala. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÜCEALP: (Tür.) Er. - Büyük, ulu yiğit.
YÜCEL: (Tür.) - Yüksel, yüce bir duruma gel, başarı kazan, ilerle. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÜCELAY: (Tür.) - (bkz. Yücel). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÜCELEN: (Tür.) Er. - Yükselen, yüce bir duruma gelen, ilerleyen.
YÜCESAN: (Tür.) Er. - Saygın bir adı olan.
YÜCESOY: (Tür.) Er. - Saygın, ulu, soylu.
YÜCETEKİN: (Tür.) Er. - (bkz. Yüce).
YÜKSEL: (Tür.) - Yükseklere çık, yücel, basan kazan, ilerle. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÜMİN: (Ar.) Er. 1. Uğur, mutluluk. 2. Bereket.
YÜMNA: (Ar.) Ka. - Sağ taraf.
YÜMNİ: (Ar.) Er. 1. Uğurlu, becerikli. İşi sağ eliyle gören. Kıyamet gününde kitabını sağ tarafından alacak olan. 2. Uğura ait, uğurla ilgili.
YÜMNİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Yümni).
YÜRÜK: (Tür.) Er. - (bkz. Yörük). 1. Çabuk ve hızlı yürüyen. 2. Tarihte yeniçerilere katılan yaya asker. 3. Hızlı koşan at.
YÜRÜKER: (Tür.) Er. - (bkz. Yürük).
YÜSR: (Ar.) Er. 1. Kolaylık, rahat. 2. Zenginlik.
YÜSRA: (Ar.) Ka. - Sol taraf.
YÜZÜAK: (Tür.) Er. - Dürüst, namuslu, doğru, suçsuz kimse.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
-V Harfi ile başlayan isimler sözlüğü -

VABİL: (Ar.) Er. - İri damlalı yağmur.
VABİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vabil)
VACİB: (Ar.) Er. 1. Dini (şer'i) bakımdan terkedilmesi doğru ve uygun olmayan, kesinlik bakımından farzdan sonra gelen. 2. Çok lüzumlu, bırakılması mümkün olmayan zaruri. -Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VACİBE: (Ar.) Ka. - Yapılması gerekli olan.
VACİD: (Ar.) Er. - Yaratan, meydana çıkaran. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VACİDE: (Ar.) Ka. 1. Meydana getirici, yaratıcı. 2. Varlıklı, zengin.
VAFE: (Fars.) 1. Nasip, kısmet. 2. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAFİ: (Ar.) Er. - Yeter, tam. Sözünde duran, sözünün eri.
VAFİD: (Ar.) Er. - Elçi, temsilci, rasul.
VAFİR: (Ar.) Er. - Çok, bol.
VAFİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vafir).
VAFİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vafi).
VAHA: (Ar.) - Çöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAHAB: (Ar.) Er. - Bağışlayan, ihsan eden. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır. "Abd" takısı alarak kullanılırsa daha iyi olur: Abdülvahab.
VAHAT: (Ar.) Er. - Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yerler. Vahalar.
VAHDEDDİN: (Ar.) Er. - Dinin tekliği, birliği. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VAHDET: (Ar.) Er. 1. Yalnızlık, teklik, birlik. 2. Allah'ı birlemek, şirkten uzaklaşmak. 3. Hakimiyet ve teşri'i (yasa koyuculuğu) yalnız Allah'a ait olarak görmek.
VAHİB: (Ar.) Er. - Bağışlayan, bağışlayıcı. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VAHİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vahib).
VAHİD: (Ar.) Er. - Bir, tek, yalnız. Allah'ın sıfatlarındandır. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VAHİDDİN: (Ar.) Er. - Tek din, dinin tekliği.
VAHİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vahid).
VAİD: (Ar.) Er. - Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma.
VAİL: (Ar.) Er. - Sığınan, kurtulan. Sahabe adlarındandır: Vail b. Hucr.
VAİZ: (Ar.) Er. - Dinsel öğütlerde bulunan kimse.
VAİZE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vaiz).
VAKAR: (Ar.) - Ağırbaşlılık, haysiyetini koruma, temkin sabır, heybet. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAKİ: (Ar.) Er. l.Vuku bulan, olan, düşen, olagelen, rastlayan. 2. Geçen, geçmiş olan.
VAKIA: (Ar.) Ka. - (bkz. Vaki).
VAKIF: (Ar.) Er. 1. Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan. 2. Duran, ayakta duran. Arafat'ta vakfe yapan.
VAKKAS: (Ar.) Er. - Okçu, savaşçı. Sahabe isimlerindendir.
VAKUR: (Ar.) Er. - Ağırbaşlı, temkinli.
VALA: (Fars.) - Yüksek, yüce. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VALAŞAN: (Fars.) Er. - Şanı yüce, şanlı.
VALAY: (Fars.) - Yükseklik, yücelik. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VALİ: (Ar.) Er. - Bir vilayeti idare eden en büyük memur.
VALİH: (Ar.) Er. - Şaşakalmış, hayret etmiş, hayran.
VALİHE: (Ar.) Ka. - (bkz. Valih).
VAMIK: (Ar.) Er. 1. Seven, aşık. 2. Vamık ile Azra öyküsünün erkek kahramanı.
VAMIKA: (Ar.) Ka. - (bkz. Vamık).
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
VARAKA: (Ar.) Er. 1. Tek yaprak, tek kağıt. Yazılı kağıt. 2. İlk vahyin gelmesi üzerine Hz. Hatice'nin Hz. Peygamber'i alıp götürdüğü meşhur kişi: Varaka b. Nevfel. 3. Varaka ile Gülşah hikayesinin erkek kahramanı.
VARESTE: (Fars.) 1. Kurtulmuş. Serbest, rahat, azade. 2. İlişiksiz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VARGIN: (Tür.) - Ulaşan, isteğine kavuşan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VÂSIF: (Ar.) Er. 1. Vasfeden, vasıflandıran. Bir kimse veya şeyi başkalarından ayıran kendine has hal, nitelik hususiyet. 2. Bir şeyin mahiyeti, sıfatı, tabiatı, karakteri ile bunların tarif ve sayılması.
VASIFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vasıf).
VASIK: (Ar.) Er. - Güvenilen, emin, mutemed. Abbasi halifelerinden birinin unvanı.
VASIL: (Ar.) Er. - Ulaşan, kavuşan, yetişen.
VASILA: (Ar.) Ka. - (bkz. Vasıl).
VARİD: (Ar.) Er. 1. Gelen, vasıl olan, erişen. 2. Bir şey hakkında çıkan, söylenen.
VARİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Varid).
VARİS: (Ar.) Er. - 1. Cenab-ı Hakk'ın 99 isminden birisi. Mal ve mülkün, bütün değerlerin son ve gerçek sahibi yüce Allah. 2. Varis kelimesi, müslümanlar kastedilerek de kullanılmıştır. 3. Mirasçı, kendisine miras düşen.
VARIŞ: (Tür.) Er. - Zeka, anlayış, akıl.
VARLIK: (Tür.) - Yaşam, hayat. Var olan herşey. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAROL: (Tür.) Er. - Yaşa, uzun ve sağlıklı bir yaşamın olsun.
VASFİ: (Ar.) Er. - Vasıfla ilgili, vasfa ait. Nitelikli.
VASFİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vasfı).
VASİ: (Ar.) Er. 1. Vasiyeti yerine getiren, vesayeti yüklenen kimse, henüz reşid olmamış çocuğun işlerine bakmakla mükellef kimse. 2. Geniş, açık, enli, bol, kapsayıcı. 3. Her şeyi ihata edici. Bilgisinin boyutları sınırsız. 4. Allah'ın isimlerinden (bkz. Abdülvasi). Kur'an-ı Kerim'de zikredilen isimlerdendir.
VASİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vasıl).
VASSAF: (Ar.) Er. - Niteliklerini bildirerek anlatan ya da öven. Vassaf el-Hazrat. İranlı tarihçi, yazar.
VASSAL: (Ar.) Er. 1. Vasleden, ulaştıran, birleştiren. 2. Sayfalan yapışan, eski yazılı bir kitabın sayfalarını ayıran sanatkar.
VASSALE: (Ar.) Ka. - (Eski) yazma eserlerin kenarlı kısmına kağıt ilavesi suretiyle yapılan tamir şekli.
VATAN: (Ar.) Er. - Yurt, ülke.
VAZAH: (Ar.) Er. - Beyaz, güzel yüzlü adam.
VAZAHAT: (Ar.) Ka. - Vazıhlık, açıklık.
VECAHEDDİN: (Ar.) Er. - Dinin yüceliği, onuru. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VECAHET: (Ar.) Ka. 1. Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz. 2. Saygınlık, onur.
VECAZET: (Ar.) Ka. - Sözün, veciz kısa oluşu.
VECDET: (Ar.) Er. - Zenginlik, varsallık.
VECDİ: (Ar.) Er. - Coşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan.
VECDİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vecdi).
VECHİ: (Ar.) Er. - Yüzle ilgili, yüze ait.
VECHİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vechi).
VECİBE: (Ar.) Ka. - Ödev, boyun borcu, vazife.
VECİD: (Ar.) Er. 1. Bir şeyin güzelliği karşısında kendini kaybedecek dereceye gelmek, coşkulanmak. 2. Tanrı sevgisinden dolayı duyulan coşkunluk, sevinç.
VECİH: (Ar.) Er. 1. Yüz, çehre. 2. Tarz, üslup. 3. Sebeb, vesile.
VECİHE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vecih).
VECİHİ: (Ar.) Er. 1. Güzellik, hoşluk, uygunlukla ilgili.2. Bir kavmin önderi, şeref ve mevki sahibi. Vecihi: Türk tarihçisi. (Kırım 1620).
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
VECİZ: (Ar.) Er. - Kısa, derli toplu.
VECİZE: (Ar.) Ka. - Derin anlamlı, özlü, güzel söz.
VECNE: (Ar.) Ka. - Yanak yumrusu, elmacık.
VEDA: (Ar.) Ka. 1. Ayrılırken söylenen selamlama sözü. 2. Ayrılma, ayrılış.
VEDAT: (Ar.) Er. - Sevgi, dostluk.
VEDİ: (Ar.) Er. - Başkasının malını saklamakla görevli kimse.
VEDİA: (Ar.) Ka - Saklanılması, korunması için birine ya da bir yere bırakılan emanet.
VEDÎATULLAH: (Ar.) - Allah'ın emaneti, dini. Kadınlar da Allah'ın emaneti olarak nitelenmişlerdir.
VEDİD: (Ar.) Er. - Dost, sevgisi çok olan. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VEDİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vedid).
VEDUD: (Ar.) Er. 1. Çok muhabbetli, çok şefkatli. 2. Allah'ın isimlerinden. İyi kullarını sevip onlara rahmet ve rızasını irade eden yüce Allah. -(bkz. Abdülvedud). Kur'an'da Hud, ayet: 90; Buruc, ayet: 14'te zikredilmiştir.
VEFA: (Ar.) Er. 1. Sözünü yerine getirme, sözünde durma, borcunu ödeme. 2. Sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat. Yetme yetişme; ömrü vefa etme­di.
VEFAİ: (Tür.) Er. - Vefa ile ilgili.
VEFAKAR: (a.f.i.) - Sevgisi geçici olmayan, vefası olan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VEFİ: (Ar.) Er. 1. Vefalı, bağlı. 2. Tam, mükemmel, eksiksiz.
VEFİA: (Ar.) Ka. 1. Vefalı, sevgisi geçici olmayan. 2. Tam, eksiksiz.
VEFİK: (Ar.) Er. - Uygun, muvafık, arkadaş, yoldaş, aynı fikirde olan. Ahmed Vefik Paşa.
VEFİKA: (Ar.) Ka. - (bkz. Vefik).
VEFİR: (Ar.) Er. - Çok, bol.
VEFİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vefir).
VEFRET: (Ar.) - Çokluk, bolluk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VEHBİ: (Ar.) Er. - Allah'ın ihsanı sonucu olan. Allah vergisi, fıtri.
VEHBİYYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vehbi).
VEHHÂB: (Ar.) Er. - Çok hibe eden, bağışlayan. Sayısız nimetler veren yüce Allah. Bu isim Esmau'l-Hüsna'dan-dır. Kur'an-ı Kerim'de, Al-i İmran, ayet: 8; Sa'd suresi ayet: 9 ve 35'te geçmektedir. - (bkz. Abdülvehhab).
VEHHAC: (Ar.) Er. - Çok parıltı. Çok alevli.
VEHB: (Ar.) Er. - Bağışlama, bağış, vergi. Vehb b. Münebbih: Kitabü'l-Kader'in müellifi.- Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VEKİL: (Ar.) Er. 1. Başkasının yerine ve adına hareket eden veya konuşan. 2. Asıl vazifelinin yerine çalışan, bir vazifeyi geçici olarak idare eden. 3. Hükümet üyesi olan kimse, bakan, nazır. 4. Kur'an'da Allah'ın ismi olarak da geçmektedir, (bkz. Abdülvekil).
VEKKAD: (Ar.) Er. - Parlak, aydınlık, ışıklı.
VELA: (Ar.) Er. - Yakınlık, sahiplik. Efendisinin, azat ettiği köle ve cariyesi ile olan münasebeti ve onlar üzerindeki hakkı.
VELADET: (Ar.) - Doğuş, dünyaya gelmek, ortaya çıkmak.
VELAYA: (Ar.) Ka. - Ermiş kadınlar.
VELAYET: (Ar.) Ka. l. Velilik, ermişlik. Veli ve ermiş olan kimsenin hali ve sıfatı. 2. Başkasına sözünü geçirme. 3. Dostluk, sadakat.
VELİ: (Ar.) Er. 1. Çocuğun bakımı ve idaresi üzerinde olan, hal ve hareketlerinden sorumlu bulunan kimse. 2. Dost, yakın. 3. Allah'ın sevgili kulu, ermiş evliya. Allah'ın isimlerinden. (bkz. Abdulveli).
VELİCAN: (Ar.) Er. - Candan, dost, yakın.
VELİD: (Ar.) Er. - Yeni doğmuş çocuk. Erkek çocuk, köle. Sahabe isimlerindendir.
VELİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Velid).
VELİME: (Ar.) Ka. - Düğün ziyafeti. Evlenme, düğün.
VELİYE: (Ar.) Ka. -(bkz. Veli).
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
VELİYULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın sevgili kulu. Allah'a teslim olmuş, onun hakimiyet ve sultasının dışında hakimiyet ve sulta tanımayan. Yalnızca Allah'ı, rasulünü ve mü'minleri dost edinen.
VELİYÜDDİN: (Ar.) Er. - Dinin sahibi. Dinin dostu.
VELU: (Ar.) Er. - Bir şeye fazla düşkün olan.
VELUD: (Ar.) Ka. - Doğurgan, çok doğuran.
VEMİZ: (Ar.) Er. - Bulut arasından görünen ışık.
VENÜS: (Fran.) Ka. - Merkür'den sonra, Güneş'e en yakın olan gezegen. Çobanyıldızı.
VERÂ: (Ar.) Ka. 1. Günah ve haramdan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durma, takva, ittika. 2. Halk, mahluk, alem, kainat.
VERDA: (Ar.) Ka. - Gül.
VERDİ: (Ar.) Er. - Güle ait, gül ile ilgili.
VERDİNAZ: (a.f.i.) Ka. - Naz gülü, nazlıların gülü.
VERGİ: (Tür.) - Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelikler. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERGİN: (Tür.) - Verici, özverili kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERİM: (Tür.) - Ortaya çıkan, beklenilen, istenilen sonuç. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERKA: (Ar.) Er. 1. Yabani güvercin, üveyik. 2. Açık, boz renk.
VERRAK: (Ar.) Er. - Kağıtçı. Ünlü Arap kelam bilgini: Ebu İsa Muhammed b. Harun el-Verrak.
VERŞAN: (Ar.) - Çevreye şan ver, ünlen, ünlü ol. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERZİŞ: (Fars.) Ka. 1. Çalışma, işletme. 2. Çalışmış.
VESAMET: (Ar.) - Güzellik, güzel olma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VESİK: (Ar.) Er. - Çok sağlam, güçlü.
VESİKA: (Ar.) Ka. - İnanılacak sağlam delil. Belge.
VESİLE: (Ar.) Ka. 1. Neden, sebep. 2. Elverişli durum. 3. Kavuşma, yaklaşma. 4. Rasulullah'ın cennetteki makamı. Maide suresi 57. ayette geçmektedir.
VESİM: (Ar.) Er. - Güzel yüzlü.
VESİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Vesim).
VEYİS: (Tür.) Er. - Yoksulluk, muhtaçlık.
VEYSEL: (Ar.) Er. - Aslı Üveys'tir. Kurt anlamında. Veysel Karanı: Raşid halifeler döneminde Şam'dan Medine'ye gelerek yaşamış, Medine-i Münevvere'de itibarlı bir hayat sürmüş. Hadis-i şeriflerde övülmüş meşhur veli. Sıffin savaşında şehid olduğu söylenir. - (bkz. Üveys).
VEYSİ: (Ar.) Er. - Yoksul, muhtaç. Veysi: Türk şair, yazar (Üsküp 1625).
VEZİME: (Ar.) Ka. - Beytullah'a gönderilen hediye, armağan.
VEZİR: (Ar.) Er. - Osmanlı devletinde, askeri ve idari en yüksek derece olan vezirlik rütbesinde olan kimse.
VEZİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vezir).
VİCDAN: (Ar.) Ka. 1. İyiyi kötüden, hayrı serden ayırmayı sağlayan iç duygu, ahlak şuuru. His duygu. 2. Din, inanç.
VİDAD: (Ar.) Er. - Sevme, sevgi. Dostluk.
VİDADE: (Ar.) Ka. - (bkz. Vidad).
VİLDAN: (Ar.) Ka. 1. Yeni doğmuş çocuklar. 2. Kullar, köleler. Kur'an'da zikredilmiştir.
VİSALİ: (Ar.) Er. - Kavuşma, ulaşma ile ilgili.
VİSAM: (Ar.) Er. - Damgalı, nişanlı.
VOLKAN: (Fran.) Er. - Yanardağ, burkan.
VURAL: (Tür.) Er. - Vur al.
VURALHAN: (Tür.) Er. - Vural han.
VURGUN: (Tür.) Er. - Birine aşık, tutkun.
VUSKA: (Ar.) - Çok sağlam, pek kuvvetli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Urvetul-Vuska (Pek sağlam kulp) müslümanlık.
VUSLAT: (Ar.) Ka. - Ulaşma, erişme, kavuşma, buluşma, beraber olma.
VUSTA: (Ar.) Er. 1. Orta, ortada bulunan, arada olan, iç. 2. Orta parmak.
VÜREYKA: (Ar.) Ka. - Yaprakçık, küçük yaprakçık.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
-Ü Harfi ile başlayan isimler sözlüğü -

ÜBAB: (Ar.) Er. - Şiddetli, taşkın sel suyu.
ÜBABE: (Ar.) Ka. - (bkz. Übab).
ÜBEY: (Ar.) Er. - Sahabedendir. Übey b. Ka'b.
ÜBEYDULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın kulu.
ÜBEYD: (Ar.) Er. Köle, kölecik, kul.- Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
ÜBEYDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Übeyd).
ÜBHET: (Ar.) Er. - Büyüklük, ululuk.
ÜÇEL: (Tür.) 1. Yüce, yüksek. 2. Arka. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜÇER: (Tür.) Er. - Üç er.
ÜÇGÜL: (Tür.) Ka. 1. Yaban yoncası. 2. Üç gül.
ÜÇOK: (Tür.) Er. - Oğuz destanına göre sol kolda bulunan 12 Oğuz boyuna verilen ad.
ÜFTADE: (Fars.) Ka. 1. Düşmüş, düşkün. 2. Aşık.
ÜFTADEGİ: (Fars.) Er. - Düşkünlük.
ÜGE: (Tür.) - Ünlü, şöhretli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜKE: (Tür.) - Onur, şeref. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜKSÜM: (Ar.) Ka. - Çayırı, çimeni çok güzel bahçe.
ÜLEZ: (Tür.) 1. Batmakta olan güneş. 2. Salgın. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLFER: (Ar.) - Büyük su, ırmak. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLFET: (Ar.) 1. Alışma, kaynaşma. 2. Görüşme, konuşma. 3. Dostluk, arkadaşlık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLGEN: (Tür.) 1. Yüce, yüksek, ulu. 2. İyilik tanrısına verilen ad. - İsim olarak kullanılmaz.
ÜLGENALP: (Tür.) Er. 1. Yüce, ulu, yiğit. 2. Ülgen - alp.
ÜLGENER: (Tür.) Er. Yüce, ulu kimse. - Ülgen - er.
ÜLGER: (Tür.) - Kumaş vb. şeylerdeki ince tüy. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLGÜ: (Tür.) Er. 1. Yakışıklı kimse. 2. Pay, hisse. 3. Tutum, tavır.
ÜLKE: (Tür.) 1. Bir devletin egemenliği altında bulunan yerlerin tümü. 2. Yurt, vatan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKEM: (Tür.) Yurdum, vatanım. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKEN: (Tür.) - Senin yurdun, senin vatanın. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKENUR: (Tür.) - Yurdunu aydınlatan ışık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKER: (Tür.) - Boğa burcunda yedi yıldızdan biri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKÜ: (Tür.) - Amaç edinilen, ulaşılmak istenilen şey. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKÜM (Tür.) - Amacım, ulaşmak istediğim şey. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKÜMEN: (Tür.) Er. - Ülküsü olan. bir ülküye bağlı olan kimse.
ÜLKÜSEL: (Tür.) - Ülkü ile ilgili, ülkü niteliğinde. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLMEN: (Tür.) Er. - Denizci, deniz adamı.
ÜMERA: (Ar.) Er. - Beyler, emirler.
ÜNAN: (Ar.) - İnleme, nalan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSA: (Ar.) Ka. - Kadın, kız, nisa.
ÜMİT: (Fars.) - (bkz. Umut). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜMMET: (Ar.) - Bir peygambere inananların hepsi. İslam dinine bağlı olanların hepsine verilen ad.
ÜMMİYE: (Ar.) Ka. - Anneye ait, anneyle ilgili.
ÜMMÜHAN: (Ar.) Ka. – Hükümdar anası.
ÜMNİYE: (Ar.) Ka. 1. Umut. 2. İstek, arzu. 3. Niyet.
ÜMRAN: (Tür.) - (bkz. Ümran). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNAL: (Tür.) 1. Adın duyulsun, tanın, ün kazan. 2. Ün al. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNALAN: (Tür.) Er. - Adı duyulmuş, ün kazanmış.
ÜNALDI: (Tür.) Er. - Ün aldı.
ÜNALMIŞ: (Tür.) Er. - Ün ve şan kazanmış.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
ÜNALP: (Tür.) Er. - Tanınmış, ünlü, yiğit.
ÜNAY: (Tür.) - Ay gibi tanınmış, ünü parlak, şöhretli.
ÜNEK: (Tür.) Er. 1. Kahraman, yiğit. 2. Ünlü tanınmış.
ÜNER: (Tür.) Er. - Tanınmış, ünlü yiğit.
ÜNGÖRMÜŞ: (Tür.) Er. - Ün görmüş.
ÜNGÜN: (Tür.) Er. - Ün gün.
ÜNGÜR: (Tür.) Er. - Mağara.
ÜNKAN: (Tür.) Er. - Tanınmış soydan gelen, soylu kan.
ÜNLEM: (Tür.) - Ses, seda, çağrı. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNLÜ: (Tür.) - Tanınmış, adı duyulmuş şöhretli, şanlı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNLÜER: (Tür.) Er. - Tanınmış, ünlü kimse.
ÜNLÜOL: (Tür.) Er.- Adın duyulsun, ün kazan.
ÜNLÜSOY: (Tür.) Er. - Tanınmış soydan gelen.
ÜNSAÇ: (Tür.) Adın duyulsun, ünlen. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSAL: (Tür.) - Adın duyulsun. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSAN: (Tür.) - (bkz. Ünsal). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSEV: (Tür.) - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSEVEN: (Tür.) - Ün seven. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSEVER: (Tür.) - Ün sever. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSEVİN: (Tür.) - Ün sevin. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSİ: (Ar.) Er. 1. Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.
ÜNSİYYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Ünsi).
ÜNÜVAR: (Tür.) 1. Ünü var. 2. Ünlü tanınmış. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNVER: (Tür.) - Ünlen, tanınmış ol, insan ol. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNVERDİ: (Tür.) Er. - Ün verdi. -(bkz. Ünver).
ÜNVEREN: (Tür.) Er. - Ün veren.
ÜNZİL: (Ar.) Er. - Gönderilmiş, indirilmiş, inzal olunmuş.
ÜNZİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Ünzil).
ÜRMEGÜL: (Tür.) Ka. - Sarmaşık.
ÜRÜN: (Tür.) 1. Üretilen, yararlı şey, topraktan elde edilen. 2. Yapıt, eser. 3. Sık orman. 4. Çokluk, bolluk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜRÜNAY: (Tür.) Ka. - Ürün ay.
ÜRÜNDÜ: (Tür.) Er. - Seçilmiş, seçkin.
ÜRÜNDÜBAY: (Tür.) Er. - (bkz. Üründü).
ÜSGEN: (Tür.) Er. 1. Yüksek. 2. Gelişmiş.
ÜSTAM: (Ar.) Er. 1. Altın veya gümüşten yapılmış at eyeri. 2. Emin, güvenilir.
ÜSTAY: (Tür.) Er. - Ay gibi yüksek yüce.
ÜSTEK: (Tür.) Er. - Yüksek, yüce.
ÜSTEL: (Tür.) Er. - (bkz. Üstek).
ÜSTER: (Tür.) Er. - Çok değerli kimse.
ÜSTÜN: (Tür.) 1. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. 2. Yenen, galip gelen. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜSTÜNBAY: (Tür.) Er. 1. Üstün bay. 2. Seçkin, başarılı kimse.
ÜSTÜNDAĞ: (Tür.) Er. - Üstün dağ.
ÜSTÜNER: (Tür.) Er. - Üsten - er.
ÜVEYS: (Ar.) Er. - İsteyen, arzu eden.
ÜZER: (Tür.) Er. 1. Üst. 2. Kaymak. 3. Faiz. - Can sıkıcı, üzücü.
ÜZEYİR: (Ar.) Er. - Kur'an-ı Kerim'de adı geçen, peygamber olup ol­madığı konusunda ihtilaflı görüşler bulunan kişi. Tevbe suresi 30. ayette ismi geçer.
ÜZÜM: (Tür.) Ka. - Asmanın taze ya da kuru olarak yenen ve salkım durumunda bulunan meyvesi.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
-U Harfi ile başlayan isimler sözlüğü -

UBAB: (Ar.) Er. 1. Pek taşkın, coşkun. 2. Delice akan sel.
UBEYD: (Ar.) Er. - (bkz. Ubeyde).
UBEYDE: (Ar.) Ka. - Küçük köle, kölecik. Ashabın kullandığı isimlerdendir. Ubeyde b. el-Cerrah.
UBEYDULLAH: (Ar.)Er. - Allah'ın kulu.
UCAER: (Tür.) Er. - Değerli, yüce kimse.
UCATEKİN: (Tür.) Er. – Yücelikte eşsiz kimse.
UÇANAY: (Tür.) Er. - Ay gibi yüksek anlamında.
UÇANOK: (Tür.) Er. - Hızlı, atak, yiğit.
UÇAR: (Tür.) Er. - Uçan, uçucu.
UÇARER: (Tür.) Er. - Uçar er.
UÇBAY: (Tür.) Er. - Sınır beyi.
UÇBEYİ: (Tür.) Er. - Selçuklu ve Osmanlılar'da sınırlardaki askeri güçlerin kumandanlarına verilen ad.
UÇHAN: (Tür.) Er. - Sınır şehir hanı.
UÇKAN: (Tür.) Er. - Deli dolu, havai, toy.
UÇKUN: (Tür.) 1. Kıvılcım. 2. Pahalı, yüksek. 3. Uçan, çapkın. 4. Becerikli, eli tez. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UÇMA: (Tür.) Er. 1. Dağın karlarla örtülmüş dik yamacı.
UÇMAN: (Tür.) Er. - Uçan uçucu.
UÇUK: (Tür.) Er. 1. Uçmuş, soluk renk. 2. Çökmüş yer, toprak. 3. İyi. 4. Sivri dağ tepesi.
UÇUR: (Tür.) Er. 1. Vakit, an, fırsat. 2. Mevsim.
UFKİ: (Ar.) Er. - Ufka ait, ufukla ilgili.
UFUK: (Ar.) 1. Düz arazide ya da açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. 2. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. 3. Çevre, dolay. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UFUKTAN: (a.t.i.) Er. - Sabah aydınlığının ufukla birleştiği nokta.
UĞAN: (Tür.) - Yüce, yüksek, güçlü. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞANBİKE: (Tür.) Ka. - Uğan bike.
UĞRAŞ: (Tür.) - Güçlük ve kötülükle uğraşma, mücadele. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞUR: (Tür.) 1. İyilik, şans, talih, baht. Fırsat, tesadüf. 2. Kimi olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan iyilik kaynağı. - İslam'da bu tür düşüncelere itibar edilmez. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURAL: (Tür.) Er. - Uğur - al.
UĞURALP: (Tür.) Er. - Hayırlı yiğit.
UĞURATA: (Tür.) Er. - Hayırlı ata.
UĞURAY: (Tür.) - Uğurlu ay. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURCAN: (Tür.) - İyilikçi ve candan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞUREL: (Tür.) Er. - Eli uğurlu olan.
UĞURHAN: (Tür.) Er. - Hayırlı lider.
UĞURLU: (Tür.) - Uğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutsal kutlu. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURLUBAY: (Tür.) Er. - Uğurlu -bay.
UĞURLUBEY: (Tür.) Er. - Uğurlu -bey.
UĞURSAL: (Tür.) Er. - Uğurla ilgili, uğurlu.
UĞURSAN: (Tür.) - Uğuruyla tanınmış olan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURSAY: (Tür.) Er. - Uğur say.
UĞURSEL: (Tür.) - Uğur sel. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURSOY: (Tür.) - Uğurlu soydan gelen. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURTAN: (Tür.) Er. - Uğur tan.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
UĞURTAY: (Tür.) Er. - Uğurlu genç. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞUŞ: (Tür.) 1. Anlayış, zeka, bekleyiş. 2. Benzeyiş. 3. Soy, kabile, soysop. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞUZ: (Tür.) Er. - Kutsal, mübarek. Saf, temiz.
UHRA: (Ar.) - Başka, diğer. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UKAB: (Ar.) Er. 1. Karakuş, kartal, tavşancıl kuşu. 2. Hz. Muhammed'in (s.a.s) (bayrak) sancaklarından birinin adı. 3. Nesir burcu, kartal takım yıldızı.
UKBE: (Ar.) Er. - Ashabın meşhurlarından: Ukbe b. Nafı.
UKDE: (Ar.) Er. 1. Düğüm. Zor, karışık, iş. 2. Bir gezegen yörüngesinin her iki ucu.
UKHUVAN: (Ar.) Ka. - Papatya.
UKNUM: (Ar.) Er. 1. Asıl, temel. 2. Hıristiyanlıktaki teslis inancını meydana getiren üç unsurdan her biri.
UKUL: (Ar.)Er. - Akıl, us.
UKUŞ: (Tür.) Er. - (bkz. Uğuş).
ULA: (Ar.) 1. Birinci. 2. Şan ve şeref sahibi kimse - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULAÇ: (Tür.) Er. - Bağlayan, bağlayıcı. Sınır.
ULAÇHAN: (Tür.) Er. - Sınır hanı.
ULAĞ: (Tür.) Er. - Ulak.
ULAŞ: (Tür.) - Amacına eriş, isteğine kavuş. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULU: (Tür.) Er. 1. Erdemleri bakımından çok büyük, yüce. 2. Zengin, saygın.
ULUALP: (Tür.) Er. - Çok erdemli, yüce yiğit.
ULUANT: (Tür.) Er. - Kutsal, büyük yemin.
ULUBAŞ: (Tür.) Er. - Yüce, saygın kimse.
ULUBAY: (Tür.) Er. - Yüce, saygın, erdemli kişi.
ULUBEK: (Tür.) Er. - Saygınlığı olan bey.
ULUBERK: (Tür.) Er. - Saygın kişilikli yiğit..
ULUCAN: (Tür.) Er. - Erdemli, saygın, yüce kişi.
ULUÇ: (Tür.) Er. 1. Selçuklular döneminde Türk beylerine verilen unvan. 2. Ünlü Türk denizcisi Uluç (Kılıç) Ali Paşa'nın adı.
ULUÇAĞ: (Tür.) Er. - Hayırlı, uğurlu dönem.
ULUÇAM: (Tür.) Er. - Ulu - çam.
ULUÇKAN: (Tür.) Er. - Uluç - kan.
ULUDAĞ: (Tür.) Er. - Çok büyük, yüce dağ.
ULUDOĞAN: (Tür.) Er. - Doğuştan yüce, uğurlu kimse.
ULUER: (Tür.) Er. - Saygın, uğurlu, yüce kimse.
ULUERKAN: (Tür.) Er. - Saygın, yüce, soylu kimse.
ULUĞ: (Tür.) Er. - Ulu, büyük, saygın.
ULUHAN: (Tür.) Er. - Büyük, saygın hükümdar.
ULUKAAN: (Tür.) Er. - Büyük, saygın hükümdar.
ULUKAN: (Tür.) Er. - Soylu yüce kandan gelen.
ULUKUT: (Tür.) Er. - Çok uğurlu, kutlu kimse.
ULUM: (Tür.) - Ululuk, haşmet, büyük gösteriş. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULUMAN: (Tür.) Er. - Ulu, yüksek, saygın kimse.
ULUMERİÇ: (Tür.) Er. - Ulu meriç.
ULUN: (Tür.) 1. Büyük, ulu. 2. Temrensiz ok. 3. Buğday, arpa kökü. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULUNAY: (Tür.) - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULUÖZ: (Tür.) Er. - Özü yüce, saygın kimse.
ULUS: (Tür.) 1. Millet, halk, insan topluluğu. 2. Göçebe. 3. Oba, aşiret, kavim. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
ULUSAN: (Tür.) Er. - Adı yüce tanınmış kimse.
ULUSOY: (Tür.) Er. - Ulu, yüce, soylu.
ULUSU: (Tür.) Er. - Yüce, kutlu su.
ULUŞAHİN: (Tür.) Er. - Ulu şahin.
ULUSAN: (Tür.) Er. - Yüce şanlı kimse.
ULUTAN: (Tür.) Er. - Ulu tan.
ULUTAŞ: (Tür.) Er. - Ulu taş.
ULUTAY: (Tür.) Er. - Ulu tay.
ULUTEKİN: (Tür.) Er. - Yüksek şahsiyetli ve sakin kişilikli.
ULVİ: (Ar.) Er. - Yüksek, yüce, manevi yapısı ön plana çıkabilen.
ULVİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Ulvi).
UMA: (Tür.) Er. 1. Hediye, armağan. 2. Konuk, misafir.
UMAN: (Tür.) Er. - Umudu olan, bekleyen, umutlu.
UMAR: (Tür.) - Çare, çıkar yol. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UMAY: (Tür.) 1. Orhun yazıtlarında geçen, çocukları ve hayvanları koruduğuna inanılan Tanrıça. 2. Devlet kuşu. - İsim olarak kullanılmaz.
UMMAN: (Ar.) - Ulu, büyük, engin deniz, okyanus. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UMRAN: (Ar.) 1. Bayındırlık, ma-murluk. 2. Uygarlık, ilerleme, refah ve mutluluk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UMUR: (Tür.) - Görgü, bilgi, deneyim. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UMURAL: (Tür.) Er. - Görgü, bilgi, deneyim kazan.
UMURALP: (Tür.) Er. - Görgülü, bilgili, yiğit.
UMURBAY: (Tür.) Er. - Görgülü, bilgili, saygın kişi.
UMURBEY: (Tür.) Er. - Görgülü, bilgili, kişi.
UMUT: (Tür.) - Ummaktan doğan, güven duygusu, ümit. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UNAN: (Tür.) 1. Sadakat, bağlılık. 2. Hak. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UNAT: (Tür.) - Doğru yolu tutan. Akıllı. Ergin. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UNGAN: (Tür.) Er. 1. Onmuş kişi, mutlu. 2. Yürekli, yiğit kişi.
UNSUR: (Ar.). - Öğe, ilke, eleman. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
URAL: (Tür.) Er. - Hazar denizine dökülen, ırmak ve sıradağ.
URALP: (Tür.) Er. - Kentli yiğit.
URALTAN: (Tür.) Er. - Ur - altan.
URALTAY: (Tür.) Er. - Ur - altay.
URAM: (Tür.) Er. - Büyük, geniş yol.
URAN: (Tür.) - Yetenekli, usta, becerikli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
URANDU: (Tür.) Er. 1. Seçkin, seçilmiş. 2. Hayırlı.
URANGU: (Tür.) Er. - Savaşçı, savaşkan.
URAZ: (Tür.) Er. - Şans, talih.
URAZA: (Ar.)Er. 1. Hediye, armağan. 2. Konuğa çıkarılan yiyecek.
URGUN: (Tür.) Er. 1. Vurulan, vurulmuş. Vurgun, aşık. 2. Gizli.
URHAN: (Tür.) Er. - Yüksek rütbeli han.
URKAN: (Tür.) Er. 1. Kale hendeği. 2. Şehir, kent. 3. Yüksek ve korunaklı yer.
URLUK: (Tür.) Er. - Aile, soy sop. Tohum.
URUÇ: (Ar.) - Yukarı çıkma, yükselme, ağma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
URUK: (Tür.) Er. 1. Tane, tohum. 2. Nesil, kuşak, soy.
URUZ: (Tür.) Er. - Hedef, amaç, gaye.
URVE: (Tür.) - Kulp, sağlam. Urvetü'l-Vuska, sağlam kulp. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Sahabe adlarındandır: Urve b. ez-Zübeyr.
URZA: (Ar.) - Hedef, amaç. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
USAL: (Tür.) Er. 1. Gamsız, kedersiz, keyfine düşkün. 2. Önemsiz.
USALAN: (Tür.) Er. - Akıl alan, akıllı.
USALP: (Tür.) Er. - Akıllı yiğit.
USARE: (Tür.) Ka. - Özsu.
USBAY: (Tür.) Er. - Akıllı, saygın kişi.
USBERK: (Tür.) Er. - Şimşek gibi parlak akıllı kimse.
USBEY: (Tür.) Er. - Akıllı kişi.
USER: (Tür.) Er. - Akıllı kişi.
USHAN: (Tür.) Er. - Akıllı hükümdar.
USKAN: (Tür.) Er. - Akıllı soydan gelen.
USLU: (Tür.) - Akıllı, zeki, uysal, sakin kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
USLUER: (Tür.) Er. - Akıllı, olgun kişi.
USMAN: (Tür.) Er. - Akıllı, zeki kimse.
USUM: (Tür.) Er. - Akıllı.
USUN: (Tür.) - Hüzün. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
USUNBİKE: (Tür.) Ka. - Hüzünlü hanım.
UTARİD: (Ar.) - Merkür. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
UTBE: (Ar.) Er. - Meşhur sahabelerden bazılarının ismi.
UTKAN: (Tür.) Er. 1. Zafer kazanmış, muzaffer. 2. Şerefli, onurlu soydan gelen.
UTKU: (Tür.) - Birçok emek ve tehlikelerden sonra ulaşılan, mutlu sonuç, zafer. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UTMAN: (Tür.) Er. - Şerefli, edepli, terbiyeli kimse.
UYAR: (Tür.) Er. 1. Uygun yerinde. 2. Boyun eğen, uysal, nazik kimse.
UYARALP: (Tür.) Er. - Uysal, nazik yiğit.
UYAREL: (Tür.) Er. - Uyar el.
UYGAN: (Tür.) Er. - Uyumlu, uyan.
UYGAR: (Tür.) - Kültürlü, eğilimli, görgülü, medeni. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYGU: (Tür.) - Uyum, uygunluk. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYGUN: (Tür.) 1. Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı. 2. Oranlı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYGUNEL: (Tür.) Er. - Uygun el.
UYGUNER: (Tür.) Er. - Uygun uyumlu, olumlu.
UYGUR: (Tür.) 1. Orta Asya'da büyük devlet ve uygarlık kurmuş, yazılı anıtlarla sanat yapıtları bırakmış olan bir Türk ulusu. 2. Uygar, medeni. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYGURALP: (Tür.) Er. - Uygar yiğit. Uygur'a mensup kişi.
UYSAL: (Tür.) - Yumuşak başlı, uyumlu, boyun eğen. Terbiyeli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYUN: (Ar.) - Gözler. Pınarlar, kaynaklar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZ: (Tür.) 1. İyi, güzel. Uygun, doğru. 2. Usta. 3. Temiz, dikkatli. Becerikli, akıllı, anlayışlı. 4. Yakın, içten. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZALP: (Tür.) Er. - İyi, temiz, akıllı, anlayışlı yiğit.
UZAY: (Tür.) - Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZBAY: (Tür.) Er. - İyi, becerikli, temiz, akıllı ve saygın kişi.
UZCAN: (Tür.) Er. - Uysal, uyumlu, iyi insan.
UZEL: (Tür.) - Usta, becerikli kişi. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZER: (Tür.) Er. - Becerikli, akıllı kişi.
UZGÖREN: (Tür.) Er. - Gerçeği önceden görebilen.
UZHAN: (Tür.) Er. - Ülke ve halkına faydalı olan.
UZKAN: (Tür.) Er. - Erdemli soydan gelen.
UZLET: (Ar.) Er. - Bir kenara çekilip toplum yaşayışından ayrı kalma.
UZMA: (Ar.) - Büyük, en büyük. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZMAN: (Tür.) - Belli bir iş ya da konuda bilgi, görüş ve becerisi olan kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZSAN: (Tür.) Er. - Becerisi ve diğer iyi nitelikleriyle tanınan.
UZSOY: (Tür.) Er. - İyi nitelikli soydan gelen.
UZTAN: (Tür.) Er. - Uz - tan.
UZTAŞ: (Tür.) Er. - Uz - taş.
UZTAV: (Tür.) Er. - Uz - tav.
UZTAY: (Tür.) Er. - Uz - tay.
UZTEKİN: (Tür.) Er. - Uz - tekin.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
-T Harfi ile başlayan isimler sözlüğü -

TABDAN: (Fars.) Ka. -Işıklı, parlak.
TABENDE: (Fars.) Ka. - Parlayan, ışık veren
TABERİ: (Ar.) Er. - Büyük İslâm tarihçilerinden biri.
TABİSTAN: (Fars.) Ka. - Yaz.
TABİYE: (Ar.) Ka. - Yerli yerine koyup hazırlama, düzenleme.
TABNAK: (Fars.) Ka. - Parlak.
TACAL: (Tür.) Er. - Üstün ol, baş ol.
TACAVER: (Fars.) Er. - Padişah, hükümdar.
TACEDDİN: (Ar.) Er. - Dinin tacı. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
TACISER: (Ar.) Ka. - Baş tacı, en çok sevilen, sayılan.
TACİ: (Ar.) Er. - Taçla ilgili.
TACİK: (Fars.) Er. - İran ve Türkistan'da yaşayan İran asıllı, Farsça konuşan halktan olan kimse.
TACİM: (Ar.) Er. - Noktalama, noktalatma.
TACİR: (Ar.) Er. - Ticareti meslek edinmiş olan,
TACİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Tacir).
TAÇKIN: (Tür.) Er. - Gurur.
TAÇNUR: (Ar.) Ka. - Işıktan nurdan taç.
TAFDİL: (Fars.) - Birini diğerinden üstün tutma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TAFLAN: (Tür.) - Gülgillerden kışın yaprağını dökmeyen bir bitki. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TAFRA: (Ar.) Er. 1. Yukarıya sıçrama, atlama. 2. Yukarıdan atıp tutma, gururlu davranış. 3. İlmiyyede rütbe, derece alma.
TAFTE: (Fars.) 1. Bükülmüş, katlanmış. 2. Yanmış, yanık. 3. Aydınlık, parlak. 4. Üzgün, ciğeri yanmış, aşık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TAFTİN: (Ar.) Er. - Akıl erdirme, anlama, tefhim.
TAĞALAP: (Tür.) Er. - Dağ alp. Dağ gibi güçlü, gösterişli, heybetli yiğit.
TAĞAR: (Tür.) Er. - Kapı, çanak, çömlek.
TAĞMAN: (Tür.) Er. - Dağ gibi iriyarı, gösterişli.
TAHA: (Ar.) Er. - Kur'an-ı Kerim'in 20. suresi. - Hz. Ömer'e müslüman olmadan önce okunan ilk sure. Hz. Ömer bu sureden etkilenmiş ve müslüman olmuştur.
TAHİR: (Ar.) Er. 1. Temiz, pak. 2. Türk musikisinde basit bir makam. 3. Her türlü günah ve ayıptan arı olduğundan Rasulullah (s.a.s)'a bu isim verilmiştir.
TAHİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Tahir).
TAHİYYE: (Ar.) Ka. 1. "Allah ömür versin" demek. Selam verme, hayır dua etmek. 2. Mülk, malikiyyet.
TAHRİM: (Ar.) Er. 1. Haram kılma, kılınma. 2. Kur'an-ı Kerim'in 66. sûresi.
TAHRİME: (Ar.) Ka. - Namaza başlarken "Allahu ekber" deme.
TAHSİN: (Ar.) Er. - Güzel bulma, beğenme. Aferin deme alkışlama.
TAKSİNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Tahsin).
TAHSİR: (Ar.) Er. - Hasret bırakma, bırakılma. Hasret etme, edilme.
TAHUR: (Ar.) Er. - Pek temiz, temizleyici.
TAHZİR: (Ar.) Er. - Yeşil renk verme.
TAHZİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Tahzir).
TAİB: (Ar.) Er. - Tevbe eden. Günahlarından dolayı pişmanlık duyup Allah'tan af dileyen, müslüman.- Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
TAİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Taib).
TAİF: (Ar.) Er. - Tavaf eden. Dönen, dolaşan.
TAİFE: (Ar.) Ka. - Bölük, takım, güruh, fırka. Kavim, kabile. Tayfa.
TAİL: (Ar.) Er. - Fayda, yarar.
 
Üst