Murat Yazıcı
Ordinaryus
- Katılım
- 10 Nis 2007
- Mesajlar
- 2,230
- Tepkime puanı
- 40
- Puanları
- 0
A.Bayındır ve Takipçilerinin Zekâ Seviyesi
- Konbuyu başlatan Murat Yazıcı
- Başlangıç tarihi
- Durum
dostluk
Kıdemli Üye
Gece ve gündüzün dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklandığı ve dünya dönerken güneş ışınlarını alan yerlerin gündüzü yaşarken alamayan yerlerin ise geceyi yaşadığı çok uzun süredir biliniyor. Ancak kutuplarda oruç ve namaz vakitleri üzerine bir araştırma yaptığını söyleyen İstanbul Üniversitesinden bir ilahiyatçı takvimler 2011'i gösterirken gece ve gündüz oluşumuna yepyeni (!) bir açıklama getirdi. Cüretinin cehaletten mi kaynaklandığı bilinmeyen Bayındır, Kuran'a göre dünyayı güneşin aydınlatmadığını, dünyayı aydınlatanın gündüz denilen varlık olduğunu da söyledi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi ve Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, Norveç’in Tromso kentinde yapılan çalışmaların, kutuplarda güneş batmasa da gece, güneş doğmasa da gündüzün olduğunu gösterdiğini söyledi.
Bayındır, Süleymaniye Vakfında yaptığı basın toplantısında, kutup bölgelerinde güneş hareketlerinin namaz ve oruç konusunun tartışılmasına neden olduğunu belirterek, Ocak ayında vakıftan bir heyetin Norveç’e gittiğini ve heyetin buradaki gözlemlerinin ardından, 5 vakit namazın 5’inin de Türkiye’deki derin vadilerde olduğu gibi tespit edilebildiğini kaydetti.
Kutuplarda binlerce Müslüman’ın bulunduğunu ifade eden Bayındır, "Norveç’in Tromso kentinde yaptığımız çalışmalar, bize kutuplarda güneş batmasa da gece, güneş doğmasa da gündüzün olduğunu gösterdi. Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman da bunu destekleyen ayetler görüyoruz" dedi.
Enbiya Suresi’nin "Geceyi, gündüzü ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir" mealindeki 33’üncü ayetini hatırlatan Bayındır, gece ve gündüzün güneşe bağlı bir varlık olmadığını, ikisinin de güneşten ayrı bir varlık olarak hareket ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Bayındır, şunları kaydetti: "Kur’an-ı Kerim şunu da gösteriyor ki Dünya’yı, Güneş aydınlatmıyor.
Dünya’yı aydınlatan, Güneş ışınlarını aydınlığa çeviren gündüz dediğimiz varlıktır. Gündüz dediğimiz varlık ufkun altında da olsa, bunu aydınlığa çevirmektedir. Karanlığın oluşması, Güneş’in batmasından değil, gece denilen varlığın ortaya çıkmasıdır. Resim ve belgeseller üzerinde yaptığımız çalışmalarda da güneşin tepede olmasına rağmen karanlık olduğunu, Güneş’in yok olmasına rağmen gündüz denilen varlığın ortaya çıktığını görüyoruz. Güneş’ten yansıyan ışınları gündüze çeviriyor." "Kutuplarda namaz vaktinin girmemesi gibi bir şey söz konusu değildir.
Vakitler çıplak gözle bile anlaşılabiliyor" diyen Bayındır, 22-26 Haziran’da Norveç’in Tromso kentinde ikinci bir çalışma yapacaklarını ve bunun kamuoyuna duyurulacağını anlattı.
Bayındır, Kur’an-ı Kerim’de namazın ilk peygamberden son peygambere kadar kesintisiz kılındığının anlatıldığını belirterek, bu vakitlerin herkesi kapsadığını kaydetti.
İÜ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Adnan Ökten’in bu çalışmalar sonucunda yeni bir takvimin yapılabileceğini söylediğini aktaran Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, namaz vakitlerinin bölgesel nitelikte hazırlanması gerektiğini söyledi.
Fantastik açıklamalar
Bayındır, daha önce de katıldığı çok sayıda televizyon programında evrenin işleyişi ve dünyanın evrendeki konumuyla ilgili fantastik açıklamalarıyla dikkat çekmişti.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi ve Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, Norveç’in Tromso kentinde yapılan çalışmaların, kutuplarda güneş batmasa da gece, güneş doğmasa da gündüzün olduğunu gösterdiğini söyledi.
Bayındır, Süleymaniye Vakfında yaptığı basın toplantısında, kutup bölgelerinde güneş hareketlerinin namaz ve oruç konusunun tartışılmasına neden olduğunu belirterek, Ocak ayında vakıftan bir heyetin Norveç’e gittiğini ve heyetin buradaki gözlemlerinin ardından, 5 vakit namazın 5’inin de Türkiye’deki derin vadilerde olduğu gibi tespit edilebildiğini kaydetti.
Kutuplarda binlerce Müslüman’ın bulunduğunu ifade eden Bayındır, "Norveç’in Tromso kentinde yaptığımız çalışmalar, bize kutuplarda güneş batmasa da gece, güneş doğmasa da gündüzün olduğunu gösterdi. Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman da bunu destekleyen ayetler görüyoruz" dedi.
Enbiya Suresi’nin "Geceyi, gündüzü ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir" mealindeki 33’üncü ayetini hatırlatan Bayındır, gece ve gündüzün güneşe bağlı bir varlık olmadığını, ikisinin de güneşten ayrı bir varlık olarak hareket ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Bayındır, şunları kaydetti: "Kur’an-ı Kerim şunu da gösteriyor ki Dünya’yı, Güneş aydınlatmıyor.
Dünya’yı aydınlatan, Güneş ışınlarını aydınlığa çeviren gündüz dediğimiz varlıktır. Gündüz dediğimiz varlık ufkun altında da olsa, bunu aydınlığa çevirmektedir. Karanlığın oluşması, Güneş’in batmasından değil, gece denilen varlığın ortaya çıkmasıdır. Resim ve belgeseller üzerinde yaptığımız çalışmalarda da güneşin tepede olmasına rağmen karanlık olduğunu, Güneş’in yok olmasına rağmen gündüz denilen varlığın ortaya çıktığını görüyoruz. Güneş’ten yansıyan ışınları gündüze çeviriyor." "Kutuplarda namaz vaktinin girmemesi gibi bir şey söz konusu değildir.
Vakitler çıplak gözle bile anlaşılabiliyor" diyen Bayındır, 22-26 Haziran’da Norveç’in Tromso kentinde ikinci bir çalışma yapacaklarını ve bunun kamuoyuna duyurulacağını anlattı.
Bayındır, Kur’an-ı Kerim’de namazın ilk peygamberden son peygambere kadar kesintisiz kılındığının anlatıldığını belirterek, bu vakitlerin herkesi kapsadığını kaydetti.
İÜ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Adnan Ökten’in bu çalışmalar sonucunda yeni bir takvimin yapılabileceğini söylediğini aktaran Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, namaz vakitlerinin bölgesel nitelikte hazırlanması gerektiğini söyledi.
Fantastik açıklamalar
Bayındır, daha önce de katıldığı çok sayıda televizyon programında evrenin işleyişi ve dünyanın evrendeki konumuyla ilgili fantastik açıklamalarıyla dikkat çekmişti.
en azından gittiğini gözlemlediğini söylüyor yanılada bilir doğruda ola bilir en azından dürüst vede doğru konuşuyor bu konuda
cübeli gibi oturduğu yerde ***ının üstünde uzaydan bahzetmiyor rast gele iyi balık tutmalar
cübeli gibi oturduğu yerde ***ının üstünde uzaydan bahzetmiyor rast gele iyi balık tutmalar
Murat Yazıcı
Ordinaryus
- Katılım
- 10 Nis 2007
- Mesajlar
- 2,230
- Tepkime puanı
- 40
- Puanları
- 0
A. Bayındır Vehhabîlikle örtüşen sapık görüşleri olmakla beraber, klasik ma'nâda bir Vehhabî değildir. Hatta, yakın zamana kadar kendisine itibar eden Türkiyeli Vehhabîler artık onun "Mutezile" olduğunu söylemeye ve açıkca tekfir etmeye başladılar.
Ancak, hamâkat bunların ortak özelliğidir. Meşhur bir "internet Vehhabîsi" de "dünya dönüyor diyen dinsizdir!" diyebilmiştir. Buna şurada cevap verdim:
http://muratyazici.blogspot.com.tr/2011/11/seni-cehalet-feneri.html
Ancak, hamâkat bunların ortak özelliğidir. Meşhur bir "internet Vehhabîsi" de "dünya dönüyor diyen dinsizdir!" diyebilmiştir. Buna şurada cevap verdim:
http://muratyazici.blogspot.com.tr/2011/11/seni-cehalet-feneri.html
Murat Yazıcı
Ordinaryus
- Katılım
- 10 Nis 2007
- Mesajlar
- 2,230
- Tepkime puanı
- 40
- Puanları
- 0
Bu adam gerçekten câhildir. Lise seviyesinde dahi fizik bilmemektedir. Işık, optik, atmosfer, madde... bu mefhumlar bu adamda yoktur. Bir de kendi cehâletini ve zekâsızlığını Kur'an-ı kerime atfediyor. Bu gibi tipler Kur'an-ı kerimi yanlış yorumladığı için, fen bilgilerini iyi bilen gençlerin dinsiz olmasına sebep olurlar.
abdullah birisi
Kıdemli Üye
bu video montaj olabilirmi..
Tahsin EMİN
Kıdemli Üye
- Katılım
- 7 Şub 2012
- Mesajlar
- 11,757
- Tepkime puanı
- 490
- Puanları
- 83
BAYINDIR "şirk"le anılmaz, bunu ifade edeni de duymadım, en kavgalı murarızlarından da duymadım...
Lakin, şeyhlerin kendilerini muhataplarına takdimi noktasında,
Ve de muhataplarının kendilerine onları aracı kılması noktasında,
Çıktığından bu yana "şirk"le yan yana anılmıştır...
Bu ince ayrıntı ziyade önemlidir diye düşünüyorum...
Bunu ifade etmem BAYINDIRCI olduğum anlamına gelmiyor ve gereksiz çıkışlarını da pek münasip bulmam,
Bir hakikati ifade kabilinden bunu zikrettim...
Lakin, şeyhlerin kendilerini muhataplarına takdimi noktasında,
Ve de muhataplarının kendilerine onları aracı kılması noktasında,
Çıktığından bu yana "şirk"le yan yana anılmıştır...
Bu ince ayrıntı ziyade önemlidir diye düşünüyorum...
Bunu ifade etmem BAYINDIRCI olduğum anlamına gelmiyor ve gereksiz çıkışlarını da pek münasip bulmam,
Bir hakikati ifade kabilinden bunu zikrettim...
abdullah birisi
Kıdemli Üye
Allah Allah, Allah, kişinin kiminle evleneceğini bilmez, inancı ne olsa gerek.....şirk mi,, hayır hayır...
Tahsin EMİN
Kıdemli Üye
- Katılım
- 7 Şub 2012
- Mesajlar
- 11,757
- Tepkime puanı
- 490
- Puanları
- 83
Ayet açıkçası onu ifade ediyor lakin hiçbir müfessir BAYINDIR'ın meallendirdiği ya da anladığı anlamda onları meallendirmezler ve farklı te'vil ederler...
BAYINDIR o ayetleri çıplak ele alıyor ve kendince de o ayetleri çıplak (yalın) olarak meallendiriyor ya da anladığını ifade ediyor...
Ben onun bu yaklaşımına katılmayabilirim, ama bunun "şirk"le ne alakası var...
BAYINDIR burada Allah'a neyi ortak koşuyor... Onu anlamadık...
Ama şeyhlerin nasıl ortak koşuldukları alenen belli, buna bile şirk demiyorsunuz ki, BAYINDIR da şirkin esamesi yoktur...
BAYINDIR o ayetleri çıplak ele alıyor ve kendince de o ayetleri çıplak (yalın) olarak meallendiriyor ya da anladığını ifade ediyor...
Ben onun bu yaklaşımına katılmayabilirim, ama bunun "şirk"le ne alakası var...
BAYINDIR burada Allah'a neyi ortak koşuyor... Onu anlamadık...
Ama şeyhlerin nasıl ortak koşuldukları alenen belli, buna bile şirk demiyorsunuz ki, BAYINDIR da şirkin esamesi yoktur...
Tahsin EMİN
Kıdemli Üye
- Katılım
- 7 Şub 2012
- Mesajlar
- 11,757
- Tepkime puanı
- 490
- Puanları
- 83
Tasavvuf'ta veli ve şeyh inancı BAYINDIR'la "şirk" olarak anılmamıştır...
BAYINDIR daha dünkü çocuk...
Tasavvuf rahimlerden dünyaya teşrif eder etmez şirk'le yan yana anılmıştır...
BAYINDIR daha dünkü çocuk...
Tasavvuf rahimlerden dünyaya teşrif eder etmez şirk'le yan yana anılmıştır...
abdullah birisi
Kıdemli Üye
neyin tevili ya..ne dediğinin farkındamısın..... Bir insan, Allah, kişinin kiminle evleneceğini bilmez dese ne olur... bu şirk değil, apaçık küfürdür...
Tahsin EMİN
Kıdemli Üye
- Katılım
- 7 Şub 2012
- Mesajlar
- 11,757
- Tepkime puanı
- 490
- Puanları
- 83
Ayet öyle diyorsa... Olduğu gibi alıp terceme edersen nasıl küfür olacak...
"Liyaglemallahü"nün manası nedir...
"Allah bilmesi için..."
O burayı olduğu gibi reel kabul ediyor nasıl küfür olacak..?
Allah'ın dediğini ifade eden ona o şekilde inanan nasıl küfür olur...
Dikkat et sen küfre gireceksin...
Hiç vızırdama...
abdullah birisi
Kıdemli Üye
eyvah eyvah, sen imamsın ha.... olduğu gibi, kim terceme eder ve ordan hüküm çıkartır, dahası, Allah u Tealaya cahiliik isnad eder....
Murat Yazıcı
Ordinaryus
- Katılım
- 10 Nis 2007
- Mesajlar
- 2,230
- Tepkime puanı
- 40
- Puanları
- 0
Onları taptığı hayalî tanrı (Manitu mu?) geleceği bilmez. Onlar "bizim tanrımız geleceği bilmez" derken kendilerine göre doğru söylüyorlar.
Bizim Rabbimiz (Allahü teâlâ) her şeyi -geçmişi, geleceği, zerreleri- bilir. Bizim akidemiz kesin doğrudur.
İmam Birgivî rahimehullah diyor ki:
[Kaderiyye diyor ki:] "Allah her şeyi oluş anında bilebilir. Her şey oluş anında mevcud olur. Olmayan şey ise bilinmez. ..."
Sonra İmam Birgivî böyle diyenler hakkında diyor ki:
İşte böyle diyenler kıpkızıl kâfirdirler. Biz böylelerinin kadınlarıyla evlenmeyiz ve kızlarımızı da onlara vermeyiz. Cenazelerini teşyi etmeyiz.
Kaynak: Tarikat-ı Muhammediyye, Demir Kitabevi, s. 59.
***
Ama, bütün bunların benim açtığım konuyla bir alâkası yoktu!
Bizim Rabbimiz (Allahü teâlâ) her şeyi -geçmişi, geleceği, zerreleri- bilir. Bizim akidemiz kesin doğrudur.
İmam Birgivî rahimehullah diyor ki:
[Kaderiyye diyor ki:] "Allah her şeyi oluş anında bilebilir. Her şey oluş anında mevcud olur. Olmayan şey ise bilinmez. ..."
Sonra İmam Birgivî böyle diyenler hakkında diyor ki:
İşte böyle diyenler kıpkızıl kâfirdirler. Biz böylelerinin kadınlarıyla evlenmeyiz ve kızlarımızı da onlara vermeyiz. Cenazelerini teşyi etmeyiz.
Kaynak: Tarikat-ı Muhammediyye, Demir Kitabevi, s. 59.
***
Ama, bütün bunların benim açtığım konuyla bir alâkası yoktu!
Murat Yazıcı
Ordinaryus
- Katılım
- 10 Nis 2007
- Mesajlar
- 2,230
- Tepkime puanı
- 40
- Puanları
- 0
Konu budur.
- Durum