Acılarımı Seviyorum

muğlakgölge

Profesör
Katılım
19 Nis 2008
Mesajlar
997
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
42
Herhangi bir rüzgârın savrukluğuna takılıp bir toprak çatlağından içeri düşen ve yerinden çok memnun olan, küçük bir tohum düşünün. Sonra mevsim değişir… Toprağın rengi, dokusu, kokusu değişir ve kar yağar toprağın soğuk yüzüne. Kar suyu içer tohumun üşümüş bedeni. Bu üşümenin yerine, bedeninde anlam veremediği bir sıcaklık duymaya başlar. İçindeki bu sıcaklık onu yakıp kavurmaya başladığında, kabuğunu kırıp dışarı çıkmak ister. Ona kendi kabuğu artık dar gelmeye başlamıştır. Rüzgâra, yağmura ve ışığa ne kadar hasret kaldığını anlar. Toprağa kök salmanın, dışarı çıkmanın, hayata yaprak açmanın artık vakti gelmiştir. Tabi bu kolay olmaz... Dünyaya “Merhaba!” demek için kabuğunu kırması gerekir ama bu onun bedeninde dayanılmaz acılar ve sancılar duymasına neden olur. Canı yanar… O ana kadar hiç bilmediği, duyumsamadığı bir acı çeker kırılan bedeninde.

İşte ilk acı, kırılganlık ve ilk umut toprağın ortasına sürgün vermeye başlamıştır. Tohum artık tohum olmaktan sıyrılır. Başka bir bedene bürünür ağrılı yüreği. Tohum, özünü ortaya koymuştur ve bilir ki bunu yapmanın tek yolu kabuğundan sıyrılabilmektir.

Nihai tahlilde en hızlı tükenen ömür dediğimiz o sancılı döngüdür. Doğumun sancılı olgusuyla dünyaya gelen bedenler o sancıyı farkında olmadan hayatının her evresinde taşır. Acı, bedenin içersinde kök salmış ruhun orada sıkışıp kalmasını önler. Onu canlandırır, kamçılar, bir sonraki günün planını yaptırır... Ruhunu daha güçlü kılar. Acı yoksa sessizleşir ruh. Öyle uykuyla uyanıklık arası aptallaşan bir hayat başlar. Varlığını yitirir ve varlığını yitirenin özünü bulması artık imkânsızdır. Acı özünüze inmenizi sağlar… Oradaki fırtınaları, kırılganlıkları, yangınları dışa vurur…

Acıdır sizi büyüten, girdaplara sürükleyen, konforunuzu ve rahatını bozup sizi hayatın içine çeken... Sonra sizi varlığınızdan alıp özünüze kavuşturan yine acıdır. Tıpkı bir tohumum kendi fidesinden ve kendi bedeni olan kabuğundan ayrılırken varlığını gözden çıkarması gibi.

Çevremdeki herkes “Mutsuzum, dayanamayacağım kadar canım yanıyor.” feryatlarında, oysa acılarınızdır ve acılarımızdır bizi özümüzün saklı bahçelerine kavuşturan.

Acılarınızın sizi özünüze kavuşturması dileğiyle
 
Üst