Amerika, İsrail, İran Üçgeninde Erdoğan ve Cifir Savaşları !

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Amerika, İsrail, İran Üçgeninde Erdoğan ve Cifir Savaşları
وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءكَ مِنَ

الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللّهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ

Okunuşu ; Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve le initteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).

Meali ; Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olmazlar. De ki: 'Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur.' Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve arzu)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.

Başta İmam-ı Şafii olmak üzere bir çok imam ve alim bu ayet-i kerimeden "Küfür tek Millettir" sonucuna varmışlardır. Yazımızı okurken bu ayeti kerimeyi de bu sonucu da aklınızın bir köşesine kazıyın ve bu bilinçle okuyun.

Allahuekber velillahil hamd.
Allahuekber !




Bir yazı kaleme almadan önce yazıda geçecek olan bir çok hususun okuyucu tarafından temel anlamda da olsa bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden ara ara tarihe yolculuklar yapabiliriz.

Tarih okurken bugünle mutlaka bağdaştırın. Mutlaka bir yerden bir şeyler çıkacaktır. Bugün olanların aynısının veya benzerinin geçmişte de olduğuna şahitlik edeceksiniz. O kadar net ki her şey, görmemek için kör olmak gerekir. O kadar net ki, at gözlüklerini çıkarmak gerekir. Hazır mısınız?
Bize hep saldırdılar. Biz hep tuzak kurulan olduk. Biz hep sırtından vurulan olduk. Biz hep ihanet edilen, arkasından iş çevrilen, ihmal edilen, görmezden gelinen olduk. Ama şunu unutmayın. Bütün bunlara rağmen biz hep KAZANAN TARAF olduk. İşte onları çıldırtan da hep bu oldu. Pusu kurdular belki. Şehitler verdik belki. Suikaste gittik belki ama bize kazandıran da bu şehitlerin varlığı olmadı mı? Tarihe bakın, geçmişe gidin. 1400'lü yıllarda da saldırmışlardı. Allahın sıfatını kendisinde taşıdığını iddia eden Fazlullah Esterâbâdî isimli bir İran beslemesi Yıldırım Bayezid'e suikastlar düzenlemiş, kurduğu Hurufi tarikatı ile Hanedanın içine kadar girmeyi başarmıştı. Sultan Bayezid vefatından bir kaç yıl önce Fazlullah Esterâbâdîyi astırsa da Hurufi tarikatının uzantıları Fatih Sultan Mehmet zamanında sarayda önemli konumlara sahip olmuş ancak ne Sultan'a ne de Devlet'e başta Allah'ın inayeti, sonra da devrin âlimlerinin uyanıklığı sebebi ile zarar verememişlerdi.

Kılıç kullanmıyorlardı. Zehir kullanmıyorlardı. Akıl ve ilimden başka silahları olmayan bu insanlar Peygamber Efendimizin Hz. Ali'ye öğrettiği ve günümüze kadar gelen Cifir ilmini çok aktif bir şekilde kullanıyor, bunu zehirli sözlerle (SİHİR) bir araya getirerek devleti devirmeye çalışıyorlardı. Devlet yönetmek kolay değildi. Sadece kas gücü yetmiyordu. Kılıçlar, süvariler, toplar, yüksek surlar yetmiyordu. İlim adamlarını da yanından ayırmamak gerekirdi. Düşmanın silahı ile silahlanmak için bir ilme daha ihtiyaç vardı. 1100 yılından sonra Doğunun zenginliklerini çalmak için akın akın Kudüse gelen Fransız Soylusu Hugues de Payen önderliğinde yaklaşık 10 şövalye Kudüs'te bir mağaraya denk geldiler. Mağaranın girişi bir yamacın dibinde olduğu için, önü de yüksek çalılıklarla kapanmıştı. Mağarayı keşfeden şövalyeler derinlere gittikçe öyle bir şey buldular ki bu onlar için Kudüsten de, doğunun bütün zenginliklerinden de çok daha önemliydi. Buldukları şey Hz. Süleyman'ın cinleri dahi kontrol altına alabildiği öğretilerin olduğu bir kitaptı. İşte bu kitap yaklaşık 50 yıldır Holywood filimlerine de konu olan kara kaplı sahafın temsil ettiği gerçek kitaptı. Bu kitaptaki ilim kara ilimdi. İnsana doğa üstü bazı varlıkları kontrol etme gücü veriyordu. Sözlerin ve harflerin gücü sihirle birleştiği zaman Allah muhafaza insanın yapamayacağı şeyler nadirdi. Daha sonra Tevratı tahrif edip yerine Kabalayı koyan sapık yahudiler de Kabala'yı bu öğretiler üzerine temellendirmişlerdi. Bu öğretiler o kadar cezbediciydi ki Hz. Musa ümmetini bir kaç gün bile yalnız bırakıp dağa çıksa, döndüğünde ümmetini sihire bulaşmış, kabalaya tapmış buluyordu. Bu alıkoyamadıkları öğretiler yüzünden Hz. Harun da Hz. Musa'dan tokat yemişti. Bir lanet gibi yahudilerin üzerine çöken bu öğretilerin, kabalanın kaynağını bu 10 şövalye bulmuştu. Buldukları an orada durmadılar. Güney Batı'ya çekilerek ellerindeki bütün altınlarla işçi toplayıp büyük bir tapınak yaptırdılar. Bu tapınak ulaşılması güç, o zamanın teknolojisi ile zaptedilmesi imkansız bir kale gibiydi. Normal şartlarda bile bir insan yardım olmadan o tapınağa ulaşamazken, dışarıdan müdahele edilmesi neredeyse imkansızdı. İşte bu tapınakla beraber Fransız Soylusu Hugues de Payen şövalyelerine Tapınak Şövalyeleri ünvanını verdi ve başta Avrupa olmak üzere bütün dünyayı zehirlemeye başladı. Hikaye bu şövalyelerin Avrupa dahil bütün dünyaya yayılması, ekonomik kaynakları ele geçirmesi, Simya ilmine sahip olması (parantez : simya ilmi toprağı bile altına çevirebilme gücü dahil bir çok metafizik olayı kapsar ki şu anda dünyada bu ilmi bilenlerin sayısı bir elin parmağı kadardır) ve sonunda Osmanlıyı yıkarak dünya düzenini kurmalarına kadar devam eder. Bu şövalyelerin uzantıları bugün ki Rotschield, Rockerfeller, Mitshubishi, Monsanto gibi ailelerdir.

Konudan konuya geçmiyorum. Anlattıklarım tamamen kronolojik ve tarihi gerçekler. İnanmayanlar tek tek isimleri, tarihleri, olayları araştırabilir. Varsa bir çelişki yazabilir. Keşke konuyu baştan ve tamamen, tek ayrıntıyı atlamadan anlatma imkanım olsa ama bunun için koca bir kitap, hatta kitaplar silsilesi yazmak gerekir. Neyse devam ediyorum.

Zaman geçtikçe Hz. Süleyman'ın tapınağının derinliklerinde bulunan bu kara kaplı kitabın muhtevası da nesilden nesle aktarıldı. Bu ilimler sadece Müslümanlar değil Allah inancını taşıyan Hristiyan ve Yahudilere karşı da kullanıldı. Yine bizzat Yahudi olduğunu iddia edenler tarafından. İşte Yahudi ile siyonisti birbirinden ayıran nokta da burasıydı. Siyonistler tapınak şövalyelerini kucaklamış ve davalarında bu öğretileri kullanabileceklerini düşünmüşlerdi.

Osmanlı zamanında başta Hacı Bayramı Veli hazretleri olmak üzere bir çok rehber başta cifir ilmi olmak üzere, kabala öğretileri ve ebced ile de devletin bekası için meşgul olmuşlar, ileride olabilecek bazı şeylere işaret etmişlerdi. Bu yüzden Tapınak şövalyelerinin hedefinde sürekli Müslüman alimler vardı. İbn'i Arabi, Gazali, Hacı Bayramı Veli gibi bir çok rehber hayatları boyunca yüzlerce suikasta maruz kalmışlar ancak Allah'ın izni ile hepsinden kurtulmuşlardı. Bu alimleri ortadan kaldırmak istemelerinin sebebi bu alimlerin kurduğu savunma mekanizmasıydı. Yazımızın belki de en önemli kısmı burası. Bütün bu ilimleri bilmenin tek anlamı dışarıdan gelecek saldırılara karşı yine aynı ilimlerle savunma hattı oluşturmak, Devleti Âli Osmaniyeyi ve kumandanı yani sultanı korumaktı. Ve defalarca da korudular. İstanbulu fethetmek bize nasip olacak mı diye soran 2. Murad'a "Padişah’ım sana İstanbul’u almak nasip değildir. Fakat Yüce Peygamber’in hadisinde de belirttiği gibi İstanbul mutlaka fetholunacaktır. İstanbul’u senin şu beşikte yatan şehzaden Mehmed’le yanımızda oturan müridimiz köse Akşemseddin alacaktır. Fethi mübin bu ikisine nasip olacaktır. Ben dahi bu fethi göremeyeceğim" diyen Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin bunu cifir ve ebced ile çözdüğü tartışılmaz bir gerçektir.
Dostlar günümüzle ve başlıkla bu olanların ne ilgisi mi var?

Anlatayım. Aslında nerden başlayacağımı çok bilmiyorum. Erdoğan'ın attan düşme sebebini mi anlatayım. Buna sebep olan Londra'da uzun yıllardır yaşayan ve İngiltere'nin beslediği İranlı mollanın ismini mi vereyim? Tahşiye operasyonlarında yakalanan Kör Hoca Molla Muhammedin neden ortadan kaldırılmak istendiğini mi yazayım? Makam aracında üzerine kapı kilitlenen Başbakan'ın maruz kaldığı bu olayın aslında yine kara sözlerle işlenmiş suikast olduğunu mu anlatayım? Erdoğana Pensilvanyada yapılan bedduanın normal bir beddua olmadığı ve cifir ile kabaladaki ritüellere göre yapıldığını mı anlatayım? Yapılan bütün bu operasyonlara karşı Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in yine 3 tane molla (Mela Muhammed, Mele Abdullah ve Mele Şirin) ile beraber kurdukları savunma hattını mı anlatayım? Bütün bu beddua seanslarına karşı alınan önlemleri mi?

Fantastik bir filim gibi geliyor değil mi size? Turgut Özal'ı hatırlayın o zaman. Özal'dan alınan örnekler üzerine yapılan bütün analizler zehirlenmediği ama bir sorun olmadan öldüğünü göstermekte. Özalı nasıl öldürdüler sizce? Yıllar önce 2014 yılında Gülen örgütünün sonunun geleceğini yazan Kör Molla Muhammedin hangi ilmi kullanarak bunu kaleme aldığını düşünüyorsunuz?

Soru sormadan anlatamam işte. Allah-u alem elimde bu örnekler olmasa size nasıl anlatacaktım onu da bilmiyorum. Ama bana susma Bisimit diyorlar. Yaz diyorlar. Yazayım da kime yazayım? Yazacak çok şey olunca ve işin içinde bizim doğa üstü dediğimiz ama aslında Kur'an ile sabit varlık ve ritüeller olunca sadece susup ölesi geliyor insanın.

Tekrar konuya geçelim. Erdoğan'ın attan düşme olayını basit gören bizler bazen güldük, bazen ah,vah ettik. Bu düşüşü atın huysuzluğuna bağlayacak kadar aptaldık. Evet maalesef aptaldık. Bu düşüşün arkasında yıllardır Londra'da İngiliz sermayesi ile kendine kanal kuran, akşama kadar kanalında Hz. Ebubekire, Hz. Ömere, Hz. Aişeye küfür ve lanet okuyan Yasser Al-Habib olduğunu nereden bilebilirdik? Bu bir deneme atışıydı. Ve başarılı oldular. Bu bir uyarı ateşiydi. Ve uyardılar. Bu düşüşü analiz eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez bunun normal bir düşüş olmadığını anlamıştı. Mehmet Görmez normal bir profesör değildi. Medresede diz çökmüş. Büyük mollalardan ilim tahsil etmişti. Eski usullere göre medresenin tozunu yutmuş, yaman bir alimdi. Hemen hiçbirimizin bilmediği, unvanında ne doktor, ne doçent ne de profesör olmayan danışmanlarını topladı. Bunlar Doğu'nun önde gelen medreselerinin yaman Mollalarıydı. Bu düşüşün tamamen bir saldırı olduğu kanaatine vardılar ve hemen ardından Özal'ın ölümünün tekrar araştırılmasını talep ettiler. Özal'ın üstüne bu kadar düşme sebebi buydu. Amaç katilleri bulmak değil, ortada kabala ve cifirden başka katil olmadığını ıs-bat ederek ikinci bir suikasta karşı önlem almaktı.

Özal'ın otopsisini yapanlar kesinlikle zehirlenme olmadığını tekrar dile getirdiler. Daha sonra devlet arşivleri açıldı ve Özal'ın konuşmaları, mimikleri, enerjisi incelendi. Dışarıdan bir el dokunuyordu. Normal değildi. Bütün bu saldırıların Özalı yıprattığı ve hasta ettiği anlaşıldı. Aynısını aslında yıllardır Erdoğan'a da yapıyorlardı. Bunu anlamak güç oldu ama geç olmadı. Diyanet İşleri Başkanı Görmez hemen bir savunma hattı kurulması emrini verdi. Enerji savaşlarının Dünyada petrol, doğal gaz, madenler üzerinden yapıldığını sanan bizler ilk defa gerçek bir enerji savaşına tanıklık ediyorduk. Erdoğan'ı koruyan mollaların yetiştirdiği talebelerden bazıları danışmanlık vasfı ile yakınında oldu. Bazıları koruma unvanı ile. Ama hepsinin bir amacı vardı. Tam 1000 yıl önce Hugues de Payenin başlattığı savaş devam ediyordu. Cumhuriyetin kurulması ile beraber bir kenara itilen Mollalar ve Medreselerin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor, Hacı Bayramı Velilerin, İbni Arabilerin, Gazalilerin eksikliği had safhada hissediliyordu. Cifir ilmi ile Said-i Kürdinin kurulacak olan devletin İslamı ortadan kaldırma girişimi olduğunu anlaması da bir İngiliz oyunu ile örtbas ediliyor, bu ilmi bilen alimler tek tek ortadan kaldırılıyordu. Özellikle Özal'ın ölümünden sonra savunma hattında kimse olmadığını düşünen şeytanın işbirlikçileri bu sefer Erdoğan'ın kellesini istiyordu. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'i çok hafife almışlardı. Meydan savaşı olmadan kelle koparacaklarını düşünmüşlerdi. Yanılacaklardı. Mehmet Görmez ve Kürt Mollalar devletin ve ümmetin izzeti için öyle bir savaş vereceklerdi ki, dillere destan bu savaşı sadece ŞEREFİN VE İZZETİN suskun tarihi yazacak ve bu gerçek amel defterleri ile beraber ortaya çıkacaktı. Birileri bunu çıkıp yazmasaydı !

Dünyada İsrail'den sonra en çok Yahudi'nin yaşadığı ülkeyi Amerika veya Avrupa'nın herhangi bir ülkesi sananlar yanılıyordu. En çok Yahudi İRAN'da yaşamaktaydı. Bunu eskiden saklayan, günümüzde ise bunun dillendirilmesinden rahatsızlık duymayan Yahudiler kurdukları ÜÇGEN hat ile Türkiyeyi ortalarına almışlardı. Amerika'dan beddualar geliyor, İranlı mollalar kirli ve kara sözlerle Erdoğan'ı sınıyor, İsrail ise medyanın gücünü kullanarak yıpratma operasyonunu meşru kılarak bir yandan asıl failmiş gibi görünmeye çalışırken diğer taraftan da bu operasyonun üstünü örtüyordu. Bu millet bu operasyonla sadece istihbaratın değil diyanetin de tetikte olması gerektiğini anlayacaktı. Diyanete ayrılan bütçenin, Mehmet Görmez'in medrese mezunu mollalara imamlık hattı tanımak istemesinin, doğudaki diyanet açılımının, kanalın ve radyonun Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in medrese vizyonunda ve bu vizyonun arkasında yatan yaman bir mücadele olduğunu bu millet çok sonra anlayacaktı. Aslında Mehmet Görmez buna hazırlıklıydı. Ve Özal'ın ölümünün bu minvalde araştırılmasını bizzat istemişti. Arka planda bunu nasıl dile getireceğini, medyayı ve hatta Başbakanı nasıl ikna edeceğini bilmiyordu. Ama olaylar öyle gelişti ki Hz. Allah'ın yardımı ile Erdoğan bizzat bu olaylara şahitlik ederek ve hatta bazen olayın MEF'ULU olarak inanmak zorunda kaldı.
17 Aralık darbe girişiminin başarısız olmasından sonra Pensilvanya'dan yapılan bedduayı normal bir beddua sanarak dalga geçenler, animasyon hazırlayanlar, caps yapanlar, yani bizler malesef yine aptalık ettik. Bu beddua girişimi dönüşü olmayan, dönüşü durumunda bizzat beddua sahibini öldürecek bir kabala ritüeliydi. Hem de en tehlikelisi. Bunu daha önce Hz. Süleyman'ın yükselişini önlemek için yapanlar yanlışlıkla Hz. Süleymanın eşlerinden birini öldürmüşlerdi. Ve bu sihir dönüp dolaşarak ritüelin sahibini bulmuştu.

Bütün bu olaylardan sonra böyle bir ritüelin olacağını tahmin eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez yine hazırlıklıydı. Molla Muhammed, Molla Abdullah ve Molla Şirinin önderliğinde 27 aralık gecesi Bitliste bir Norşin medresesinde yaklaşık 100 medrese talebesi ile bir araya geldiler. Yapılan dualar, zikirler ve ritüeller ile bedduaya karşılık verildi. Bu bedduaya karşı bir beddua değildi. Bu bir antivirustu. Bunu en iyi firaset sahibi müminler anlardı. Efendimiz sav'den Hz Ali ve Hz Ebubekire, oradan Geylanilere, Hacı Bayramı velilere, Gazali ve İbni Arabilere, Ebu Vefa Hazretlerine, Somuncu Babalara, Mevlana Siracuddinlere kadar gelen gelenek sadece İslam ve İnsan gerçeği değil, insan ve islamı tıpkı Mevlana ve Şems gibi birbirini tamamlayacak hale getiren ve Devletin bekası için elzem olacak olan bu gerçekti. Cumhuriyet ile ortadan kaldırılmak istenen bu gerçek Hz. Allahın emri ile var olmaya devam edecekti. Bunda şüphesiz hakiki İslam geleneğini ayakta tutan Doğu medreselerinin ve Kürt mollaların yeri büyüktü.

Tahşiye operasyonlarında göz altına alınan Kör Molla Muhammedin tek suçu vardı. O da Cifir ilmine vakıf mollalardan bir tanesiydi. Etrafındakilere akıl almaz şeyler söylüyor, ilginç tarih ve bilgilerden bahsediyordu. Bu bilgiler zamanla kulaktan kulağa aktarılıyor, Pensilvanya dahil bir çok karanlık zümrenin haberdar oluyordu. Kör Molla Muhammedin ortadan kaldırılması dikkat çekecekti. Bunu biliyorlardı. Bu yüzden kumpas kuruldu ve terör örgütü uzantısı suçlaması ile yapılan operasyonda tutuklandılar. Hiç bir haber sitesi veya televizyon buna yer vermedi. Hiç kimsenin haberi olmadı. Herkes günü birlik yaşamaya devam ederken bu operasyonların arkasında Cifir ve Kabala gerçeğini gören birisi vardı. Ama cesaret edemiyordu. Bunu nasıl anlatacaktı devlete? O kişi yine Diyanet İşleri Başkanı Görmezdi. Görmez 17 Aralık operasyonlarından sonra cesaretini toplayarak tek tek bütün olayların analizini bizzat dönemin Başbakanı Erdoğan'a sundu ve asıl mücadele ondan sonra başladı. Bir yandan saldırı hattındaki Amerika, İsrail ve İran, diğer taraftan Türkiye'nin bekası için yeri geldiğinde Gazali olan, İbn-i Arabi olan Görmez ve Kürt mollalar. Sonunda Kürt mollaların fendi zalimleri yendi. Ve arka planda düşman öyle bir mağlubiyet aldı ki Hz. Allah bu millete adaleti bir kez daha emanet etti.

Yazının daha uzun olması gerektiği kanaatindeyim ama buraya kadar yazdıklarımı siz de takdir edersiniz ki acaba yazsam mı yoksa yazmasam mı minvalinde kaleme aldım. Nitekim yazmak kolaydır belki ama bunun sonuçları olacaktır. Yazdıklarımın sonuçlarına katlanacağım elbet ama bunlar ulu orta söylenecek şeyler değil. Yine de Şevki Yılmaz'ın 1990'lı yıllarda dediği gibi bu açıklamalar insan hayatına mal olur ama Kur'ana dönmek için bu hayat Allah'a satılmıştır.

Ne istihbaratınızı, ne diyanetinizi, ne de medreselerinizi küçümsemeyin. Biz diri bir milletiz. Bizi geçmişimizden kopardıkları için bu yazdıklarım belki size acayip geliyor. Ama 100 yıl önce bu yazdıklarım derslerde öğretilen, anlatılan şeylerdi. Bizi ne Doğu'daki medreselerden, ne Kürt kardeşlerimizden, ne Devletimizden ne de ALLAH'TAN koparmalarına izin vermeyin. Cesur olun. Pısırık olmayın. Şu an savaş devam ediyor. Her gün düşman yeniliyor. Her gün biz şehid veriyoruz. Düşmanın yenilgisi bizim kaybımız olmadığı anlamına gelmiyor. Allaha şükür esefimiz yok ama en büyük kaygımız gün gelip bunlar anlatıldığında milletimizin bunları anlamaması olacaktır. İşte o gün bizim kaybedeceğimiz gün olacaktır.

Bisimit

Kaynak : http://haberseyret.com/yazar/24/bi-simit
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Yorumlarınızı şiddetle beklemekteyim :)
@levent48 @hirahos @duaNur @Kaçak
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Yorumlarınızı şiddetle beklemekteyim :)
@levent48 @hirahos @duaNur @Kaçak
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Konuya yapılan yorumlardan bir tanesi ... Cuma günü imamın hutbede okuduğu duayı hepimiz biliriz.

------

AKP Hükümetinin kurulduğu dönemlere denk geldi hutbelerde sesli dua edilmesi...
Alimler biliyordu ki; hutbe okunurken konuşmak ve hatta "amin" demek bile mekruhtur...
Ama bir antivirüs programı lazımdı ve hemen yazıldı...
Eş zamanlı olarak tüm Türkiye'de, duaların kabul olduğu cuma vaktinde, hutbelerde bu duanın okunması talimatı verildi...

"Allah'ım; İslam'a ve müslümanlara yardım et...
DEVLETİMİZİ ve milletimizi her türlü tehlikeden koru...
Bizlere, dünyada ve ahirette iyilik ve güzellikler ihsan et...
Anne-babamızı ve bütün mü'minleri bağışla...
Şüphesiz sen işiten ve dualarımızı kabul edensin (amin)"
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
Diriliş Ertuğrul dizisinde Tapınakçıların başı Muhyiddin Arabi KS ın cifr ile ilgili yazdığı kitabın peşine düşmüştü

Acaba bu konudan dolayı mı?
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
İran'ın kendi tarihine baktığımızda bir kerecik olsun küffara karşı savaştığı görülmemiştir.Eğer bunlar savaşacaksa sırf şia mezhebinin yayılması veya dümura uğramaması için savaşmışlardır.İran, tekin bir ülke değildir.Her an onlardan bize zarar gelebilir.Bunlar müslümanlararası diyalog bile yapmıyorlar.Suriye'de Esad'ın ordusuyla beraber muhaliflere karşı savaşıyor.Bunlardan İslam'a zerre kadar faydasını görmedik, gören varsa bi zahmet bize anlatsın..

ABD ve İsrail'in zaten dünyanın çıbanbaşı olduğunu herkes biliyor.Onları anlatmama gerek yok...
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
İran'ın kendi tarihine baktığımızda bir kerecik olsun küffara karşı savaştığı görülmemiştir.Eğer bunlar savaşacaksa sırf şia mezhebinin yayılması veya dümura uğramaması için savaşmışlardır.İran, tekin bir ülke değildir.Her an onlardan bize zarar gelebilir.Bunlar müslümanlararası diyalog bile yapmıyorlar.Suriye'de Esad'ın ordusuyla beraber muhaliflere karşı savaşıyor.Bunlardan İslam'a zerre kadar faydasını görmedik, gören varsa bi zahmet bize anlatsın..

ABD ve İsrail'in zaten dünyanın çıbanbaşı olduğunu herkes biliyor.Onları anlatmama gerek yok...
Şu yukarıda yazdığın durumu aşağıdaki bu ifade ile nasıl bağdaştırırsın!

Milli Görüş lideri rahmetli Erbakan'ın islam birliğinden yana olduğunu, bu çerçevede kapitalist düzene, emperyalizme karşı olan İran'la hep işbirliği içerisinde olduğunu hatta Necmettin Erbakan'ın başbakan sıfatıyla ilk olarak İran'ı ziyaret etti

Böyle bir vurguya bakış açınız nasıl olur?
 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
Yorumlarınızı şiddetle beklemekteyim :)
@levent48 @hirahos @duaNur @Kaçak

İslamiyet sonrası tüm devletlerimiz Hikmet-i hüda (Hükm-ü ilahi),tebşir-i nebi ve himmet-i evliya emir komutası ile kurulmuş/fetret yaşamış/yıkılmıştır...Bu Cin ifrit işleri fasa fiso...Var ise daha alası elinde olan buyursun devletimiz burada yıkıversin ve yeryüzünden silsin ...Devletlerimiz yıkılsa veya fetret yaşasa dahi aynı emir komuta zinciri içinde daha iyisinin yolunun açılması için lüzum üzere olmüştur...

Unutulmamalıdır ki Allahtan c.c. isteyen makbul bir kulun duası milyon tılsımdan,büyüden daha tesirli ve galibane olacaktır...
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Şu yukarıda yazdığın durumu aşağıdaki bu ifade ile nasıl bağdaştırırsın!

Milli Görüş lideri rahmetli Erbakan'ın islam birliğinden yana olduğunu, bu çerçevede kapitalist düzene, emperyalizme karşı olan İran'la hep işbirliği içerisinde olduğunu hatta Necmettin Erbakan'ın başbakan sıfatıyla ilk olarak İran'ı ziyaret etti

Böyle bir vurguya bakış açınız nasıl olur?

Erbakan hoca, o hiç vazgeçmediği nezaketini koruyup herkesi adam yerine alıp karşısında konuşurdu.İran'ı da adam yerine almış ama bence hata etmiş.Bu da onun hatası olsun.Adam olmayana biz adam gözüyle bakmamalıyız.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
İslamiyet sonrası tüm devletlerimiz Hikmet-i hüda (Hükm-ü ilahi),tebşir-i nebi ve himmet-i evliya emir komutası ile kurulmuş/fetret yaşamış/yıkılmıştır...Bu Cin ifrit işleri fasa fiso...Var ise daha alası elinde olan buyursun devletimiz burada yıkıversin ve yeryüzünden silsin ...Devletlerimiz yıkılsa veya fetret yaşasa dahi aynı emir komuta zinciri içinde daha iyisinin yolunun açılması için lüzum üzere olmüştur...

Unutulmamalıdır ki Allahtan c.c. isteyen makbul bir kulun duası milyon tılsımdan,büyüden daha tesirli ve galibane olacaktır...

Alem-i İslam'a ehemmiyet vermeyip de ehl-i salib, ehl-i küffar ordusuna taviz verenlerin iki cihanda Allah'ın rahmetinden ırak olacağı muhakkaktır.Hatt-i zatında millet fakr-u zaruret içinde yaşarken bahusus mülzem-i saadet-i dareyn içinde bulunmayıp bedbahtlar sınıfına gark olacağını taahhüd-ü beyan arzederim..
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
İslamiyet sonrası tüm devletlerimiz Hikmet-i hüda (Hükm-ü ilahi),tebşir-i nebi ve himmet-i evliya emir komutası ile kurulmuş/fetret yaşamış/yıkılmıştır...Bu Cin ifrit işleri fasa fiso...Var ise daha alası elinde olan buyursun devletimiz burada yıkıversin ve yeryüzünden silsin ...Devletlerimiz yıkılsa veya fetret yaşasa dahi aynı emir komuta zinciri içinde daha iyisinin yolunun açılması için lüzum üzere olmüştur...

Unutulmamalıdır ki Allahtan c.c. isteyen makbul bir kulun duası milyon tılsımdan,büyüden daha tesirli ve galibane olacaktır...


Diyanet işleri bşk.lığı böyle birşey yapar mı ?

Konu hakkında ne dersin ağabey ?
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Yorumlarınızı şiddetle beklemekteyim :)
@levent48 @hirahos @duaNur @Kaçak

Nasıl olduysa Dns ayarlarım değişmiş. 2-3 gündür ihvan foruma giremiyordum. Durumu yeni anladım. Çözdük elhamdulillah. :)

Şimdi müsait değilim. Müsait zamanda bakalım inşallah. Fi emanillah abi, dua edesin.
 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
Diyanet işleri bşk.lığı böyle birşey yapar mı ?

Konu hakkında ne dersin ağabey ?

Diyanet işleri başkanlığı çok problemli bir kurum...Hazret-i İsa A.S'ın zamanındaki Beytül makdis hahamlarına benzetiyorum ....Son başkan zamanında doğru şeyler yapılsa da darbe dönemlerinden kalan ve özellikle son dönem diyalogseverlerden oluşan bir yapıyla ve alışkanlıklarla sağlıklı hizmet vermesi zor...

Her yerde mücadele edilen paralel yapı ile Diyanet'in bünyesinde mücadele edildiğini ben şahsen duymadım...

Nerede o Gayri müslim erkek ile müslime bir kadının evliliğine caiz diyenler?...

Nerede Hahamlar ve Papazlarla temsili sırat köprüsünden geçerek temsili cennete girenler?...

Bunların hepsi orada...Tam Diyanetin göbeğinde bu millete din anlatmaya devam ediyorlar.....
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Yorumlarınızı şiddetle beklemekteyim :)
@levent48 @hirahos @duaNur @Kaçak

İşin doğrusu, farklı vakitlerde defalarca denememe rağmen yazıyı bitiremedim. Ortalarında bıraktım. Ne hikmetse.

Cifr ve ebced, İLİM BAHİSLERİNDE (bilgi edinmede, haber almada, neticeye ulaşmada) ehl-i sünnet tarafından makbul görülmemektedir.

Fakat, bir takım kelimelerin tekrarıyla ve kötü cinlerin devreye sokulmasıyla bazı sihir işleri netice verebilir. Bunu da inkar etmeyiz.

Muhtemelen bu tarz işlerle devlete millete zarar vermeye kalkanlar da olabilir.

Önceki sözümüz geçerlidir: Allah Tealanın murad ettiğini hiç bir varlık geri çeviremez. Allah izin vermezse, Müslüman tarafından yapılınca onu KÜFRE DÜŞÜRMESİ İHTİMALİ KUVVETLİ bu tarz işler, Müslüman tarafından icra edilse bile; sivrisinek vızıltısından daha cılızdır. Kafirlerin cinleri varsa, Allah'ın da meleklerden orduları var. :)
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
Cifr ve ebced, İLİM BAHİSLERİNDE (bilgi edinmede, haber almada, neticeye ulaşmada) ehl-i sünnet tarafından makbul görülmemektedir.
Sırf merakımdan düşüncenizi öğrenmek amacıyla soruyorum

Esmaül Hüsna da okuma sayıları vardır. Mesela Allah CC lafzı 66 kez (ebced değeri) kadar okunursa diye başlar...

Bir de vefk gibi bir takım ilim gerektiren şeyler var

Bunlar da ilim ehli tarafından hoş görülmemekte midir?
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Sırf merakımdan düşüncenizi öğrenmek amacıyla soruyorum

Esmaül Hüsna da okuma sayıları vardır. Mesela Allah CC lafzı 66 kez (ebced değeri) kadar okunursa diye başlar...

Bir de vefk gibi bir takım ilim gerektiren şeyler var

Bunlar da ilim ehli tarafından hoş görülmemekte midir?

Buyurduğunuz rakam tekrarları mübarek Hadis-i Şeriflerde var abi.. Hikmeti mutlaka var.

İş, cifr ve ebced (Ebu Cad ya da cümmel) hesabına gelince, yahudilerden yayılma... Rasulullah efendimiz, yahudilerin bu hesabını kendilerine iade ederek onları terzil buyurmuşlardır.

Daha önce sanki konuştuk. :)
 
Üst