Araf Suresi 45: Sebilillah'ı Kim Engeller? Sonucu Ne Olur?

ŞAKİROĞLU

Asistan
Katılım
16 Nis 2013
Mesajlar
379
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
74
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
www.hikayeler.net
Araf Suresi'nin 44'ncü ayetinde, Allah'ın lanetinin zalimler üzerine olacağı anlatıldı. Zalim tanımı, kurallara zıt davranış gösterenler, toplumda ya da ülkede zarar oluşmasına sebep olanlar şeklinde belirtildi. 45'nci ayette detayı görülebiliyor. Bakalım:

Araf Suresi 45. Birinci kelime: ''Ellezine yesuddune an sebilillahi''. Yani, onlar var ya onlar!..Onlar, insanları Allah'ın yolundan saptırırlar.

Bu ifade, Hz. Muhammed'e kendi zamanı ve çevresi hakkında bilgilendirme yapıyor. Toplum düzene konmak istendiğinde, kurulacak düzenle çıkarları kaybolacak kişiler açıkça gösteriliyor. O kimseler, düzen oluşturma yolunu bozamayacaklarından, o yolda gidenlerin önüne engel çıkarıyorlar.

Bu ayet cümlesi bizim zamanımıza uyarlanırsa, nasıl anlaşılacak?.. Nasıl tevil edilecek?

Ayet cümlesinde belirtilen olayın zamanımızda gerçekleşmesi için 'sebilillah' adı verilen sistemin var olması ve ülkeye yönetim tarafından duyurulması gerekir.

'Sebilillah', سَبيلِ اللهِ Allah'ın yolu demektir. O yol, ülke içinden çıkan, ya da ülke dışından o ülkeye gelen ilim ve fikir insanlarınca gösterilir. Müslüman millet, o yolu peygamber gösterir diye biliyor. Müslüman millet içinde, o yolu 'Mehdi' gösterir deyip onu bekleyenler de var.

'Sebilillah' diye bilinen o yolun başında bazı yasaklamalar görülecektir. Çünkü aşırı serbestiyet, başıbozukluğu... başıbozukluk 'ashabü'n-nar'ı ortaya çıkarır.

O yolda ikinci mesele, her ferdin, gücüne göre alacağı sorumluluktur.

Gücüne göre ilk sorumlular devletin başındakilerdir; o yolda gidişe örnek kendileri olacaktır.

Araf Suresi 45. İkinci kelime: ''ve yebğuneha ıvecen''. Yani, onlar, haddi aşarak bağilik yaparlar. Gidilecek o yolu bozmaya çalışırlar.

Anlaşılan şu: Kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren fert veya toplum 'ashabü'l-cennet' iltifatına mazhar olurken, bundan hoşlanmayan birileri, 'Yesuddune' يَصُدّونَ kelimesinin işaret ettiği şekilde engelleyici tavır alırlar; insanları kural dışı hareket etmeye zorlarlar. Fakat, toplumun inancı sayesinde bunu beceremeyebilirler. O zaman, o kişiler, 'yebğuneha' يَبْغونَها kelimesiyle işaret edilen, bağiliği ve şirretliği devreye sokarlar. Baskı yapma, adam döğme, mal telef etme, daha ileri hamle ile suikast oluşturma birbiri ardınca gelebilir. Eğer, toplumun ya da ülkenin yöneticilerinde 'yebğuneha' gerçekleşirse, toplumun tırsması, ülkenin çökmeye başlaması kaçınılmaz olur.

Ashabü'n-nar mensuplarının anlamadığı... ileri zamanda da anlamayacağı bir hakikat var: Ahiret.

Araf Suresi 45. Üçüncü kelime: ''Ve hüm bi'l-ahireti kafirun''. Bu kelimeyi mealciler, ''onlar ahireti kabul etmeyenlerdir''... Veya ''ahireti inkar edenlerdir'' şeklinde Türkçeye çevirmişler. ''Bi'l-ahireti'', netice belirten kavramdır. 'kafirun' كافِرونَ sıfatı alanlar, kötü hareketlerin sonucunun kötü olacağını idrak edemeyenlerdir.

Mesela, kurulmuş düzene karşı isyan etme olayı... Silah kullanarak yıkma ve öldürme olayı... Bu kimseler ülkeye zarar verdiklerinden çok daha fazla zarara uğrayacaklardır. Öldürülmezlerse, en azından kötü anılmaları, lanet edilmeleri, mülklerine el konulmaları, belki özgürlüklerini kaybetmeleri mukadder olacaktır. O andan sonra sonucu idrak edebilirlerse, idraklerinin işe ne kadar yarayacağı bilinemez.

İbrahim Faik Bayav / ŞAKİROĞLU
(20.05.2024 09:45)
 
Üst