Bizim Çocuklarımız

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,309
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Diskoda alabildiğine yüksek sesle müzik dinliyorum. Yüreğim kıpır kıpır. Farkında olmadan dans ediyorum. Ellerimde, belimde, gözlerimde rakslar, gençlere taş çıkartıyorum adeta. Karşımda oğlum, bana tebessüm ediyor. Her gördüğüm yerde böyle yerlerin bir genç için yanlış yerler olduğunu, müziğin aldatmaca ile yaşamı soldurduğunu, ömrü eğlence içinde öldürdüğünü hep anlattım durdum oğluma. İnanmadı bana, bende her şeye rağmen onunla buraya geldim. Mesele zevk almak değildi. Mesele kâğıt oynarken üstüne para koyarak eğlencenin kumar olması gibiydi. Bir vakit geçirmenin de ötesinde artık kendimizi ve çevremizi etkileyen kötülüğü ortaya çıkarmaya başlamasıydı. Dans etmenin ne zararı olabilirdi ki veya müzik dinlemenin… Sorgularında haklıydı belkide. Bu yüzden geldim buraya oğlumun geleceği için. Tüm ayıpları, yaşlılığımı ve utançlarımı unutarak…

Dans ve müzikle birlikte içeride içki içiliyordu. Esrar alınıyordu. Zina ediliyordu. Sarhoşluk ve esrarkeşlik insanı değiştiriyor, anlaşılması zor kavgalara ve güç gösterilerine dönüşen yanlış sonuçları yaşatıyordu. Çalışanlar karanlık ve silah taşıyan adamlardı. Müdahaleleri sert oluyordu.

İçimde kıpırtılar ve dans etme isteği vardı ta ki kavgaya kadar. Yüzüme bir şişe darbesi gelince bayılmışım. Elmacık kemiğim kırılmış ve kontrol amaçlı iki gün hastanede yattım bu yüzden. Oğlum hep yanımdaydı. Her yaşananın kendi suçu olduğunu defalarca özürleriyle anlattı bana. Gerçi yaşadıklarımıza göre olayı ucuz atlatmıştık. Hani derler ya “Evladın var mı derdin de var…” insan evladı için neler yapmaz ki! Her anne ve baba çocuğunun derdiyle dertlenir, her şeyini çocuğuyla paylaşır. Bizim yaşadığımız gibide inanmazlar doğrularımıza ve illaki böyle yaşanası paylaşımları bize yaşatırlar.

Çocuklar ister istemez dışarıdaki paylaşımlardan etkileniyorlar ve bir süre sonra aileden gelen boşluğunu dışarısı dolduruyor. Kimseye muhtaç olmayalım derken, çok kazanalım isteğiyle bu boşluklar zamanla daha da büyüyor. Dışarısı diskodan da kötü görünüyor aslında. Aldatan sahte bir dünya var. Artık çocuğun paylaşımlarını kiminle yapacağı bir şans haline geliyor.

Ben oğlumu diskodan böylece kurtardım kurtarmasına ama başka kötü olaylardan kurtaramadım. Benimle yaşadığı hayatını asla paylaşmıyor, böylece yaşadıkları konusunda bir önlem almam mümkün de olmuyor. Baktım bu iş böyle yürümeyecek, kendisine güvendiğim bir çevreden ağabeyler ayarladım ki, her şeyini onlarla paylaşsın. İlk önce karşı çıktı. Ön yargılı olma dedim. Tanı ve kararını sonra ver dedim. Tanıştılar. Baktım eline gitar aldı bir süre, sonra ney, bağlama… Çaldı bize de. Konserleri harika oluyordu. Şiir yazmaya başladı, küçük hikâyelerde. Vücudunun değişik yerlerinde bulunan hızmaları çıkardı. Giyimi, müzik zevki, eğlenceleri değişti. Namaz kılmaya başladı. Hatta imam olup bize namaz kıldırması başka bir zevkti bizim için. Müslüman’ım derken, onu yaşamaya başlamak bizi yobazlıktan kurtardı. Evde artık görsel medya ile ilgilenilmiyor. Ailecek paylaşımlarımız arttı.

Biz şanslıydık galiba. Galiba diyorum çünkü etrafımdaki gençlerin çok felaket görüntülerini görüyorum ve duyuyorum ailelerinden. Bizde bayağı uğraştık ama şimdi huzur içindeyim. Artık çocuğumdan dolayı üzüntülerim yok. Onun gelecek kaygılarını taşımıyorum. Her adımında bir bilinç, plan ve hedefleri var. Tek çocuk işte, ancak başarabildik onu kazanmak adına.

Lütfen çocuğunuza zaman ayırın. Her şeyi parayla ölçmeyin. Dediğim dedik olmayın. Yaşadığı ortamı anlamaya ve paylaşmaya çalışın. Arkadaşları ile tanışın ve onları dinleyin. Yaşadıklarını küçümsemeden sanki çok özel bir şey yapmış gibi görmeye gayret edin. Sonuçta her şeyden koruyamazsınız. Yapabildiğiniz her şeyi yaptığınıza emin olduktan sonra Allah’a tevekkül ediniz…

Saffet Kuramaz
 
Üst