Bu Devirde Din Büyüğü Yok mudur?‏

KARAMURAT-3

Kıdemli Üye
Katılım
11 Eki 2007
Mesajlar
4,706
Tepkime puanı
54
Puanları
0
Konum
Ankara
Web sitesi
mazlumlarvezalimler.blogcu.com
Bu Devirde Din Büyüğü Yok mudur?

Mehmet Şevket Eygi

BİR okuyucum, “Yazılarınızda, yaşayan din önderlerinin isimlerini vermiyorsunuz. Böyle kişiler kalmadı mı acaba?..” diyor. Bu sualin cevabı şudur:

İslâm dünyasında ve Türkiye’de şu anda elbette din büyükleri ve evliyaullah vardır. Bu dünya hiçbir zaman onlardan hâlî (boş) kalmaz. Her zamanda gavs olur, kutublar olur, ebdal, nüceba, nükeba olur... Gerçek, ‘âmil, rabbanî, icazetli din uleması ve fukaha olur, gerçek şeyhler olur, kâmil mürşidler olur.

Eskiden, yaşayan büyük kimseler için kesin konuşulmaz, onlar için “mazanne-i kiramdan” denilirdi. Yani velî olduğu sanılan kimse...

Yaşayan büyük kimselerin, “ricalin” isimlerini vermek doğru olmaz. Onlar övülmekten, reklamlarının yapılmasından razı olmazlar, hoşnud kalmazlar.

Gerçek din büyüklerinin yanında maalesef gerçekten büyük olmayan “o biçim büyükler” de bulunmaktadır. Bunlar reklamı, övülmeyi, parayı, şöhreti, alkışı, tantanayı çok severler.

Zahir ilimleri ve hizmetleri sahasında olsun, bâtın sahasında olsun gerçek büyükler Şeriat’a uyarlar.

Onlara intisab eden Müslümanlar olgunlaşır, kemal yolunda ilerler, saidlerden olur.

Onlar, bağlılarının kendilerini bir nevi erbab (rabler) haline getirip putlaştırmalarından çok rahatsız olurlar ve böyle bir sapıklığa izin vermezler.

Onlar, derece ve rütbeleri ne ise yaşadıkları zamanda Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimizin vekilleri, vârisleri, halifeleri durumundadır. İnsanları Kur’an’a, Sünnete, hayra çağırırlar.

Onlar çok yüksek ahlâka ve karaktere sahiptirler.

Bazıları bilinir, bazıları gizli hazineler gibi saklı durur, kendilerini açığa çıkartmaz.

Onlar parayı asla ve kesinlikle sevmezler, Müslümanların paralarını toplayıp zimmetlerine geçirmezler. Böyle ahlâksızlıklardan berîdirler.

Onlar dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik, ılımlı/light İslâm gibi sapıklıklara iltifat etmezler. Onlar ulvî dini, süflî şeylere âlet etmezler ve ettirmezler. Onlar, Resulullah Efendimizin risaleti ve daveti kendilerine ulaşmış olduğu halde inkar eden, küfürde direnen muannid kefereyi ehl-i necat ve ehl-i cennet olarak ilan etmezler.

Bir ülkedeki gerçek icazetli ulema, kâmil mürşidler ve gerçek şeyhler o ülke için en büyük yümn ve bereket kaynağıdır. Müslümanlar böyle değerli ve mübarek zatlara intisab eder, onların öğütlerini dinlerse inşaallah kurtuluşa ererler.

“Bu devirde hiç gerçek alim kalmadı, hiç gerçek veli, mürşid ve şeyh yoktur” demek yanlış olur. Vardırlar, var olacaklardır.

Bunların bazısı vefat edip ebediyet alemine göçünce yerleri boş kalmaz, başka biri geçer.

Keşfi açık sâlih ve temiz Müslümanlar böyle kimseleri sadık rüyalar ile bilebilir.

Onlardan kaç kişiyi biliyorum, tanıyorum? Bu konuda nasibim fazla değildir. Bildiklerimi yazmam, reklam yapmam.

Gerçek alimlerin, evliyanın, ricalullahın, kamil mürşidlerin, gerçek şeyhlerin duaları üzerimize sâyeban olsun.

Ama...

*Türkiye’de bütün dinî faaliyet ve hizmetler, ibadetler, namazlar, hac, dinî vakıflar, velhasıl dinî olan her şey devlete bağlıdır, devletin kontrolündedir; bütün camiler, bütün din okulları, bütün İslâm ilahiyatı fakülteleri devletindir; bütün din hizmetlileri devlet memurudur ve bütçeden maaş alırlar ama bu rejim ve sistem laiktir.

* İsrail’in elinde bütün Ortadoğu’yu ve Avrupa’yı yok edecek miktarda nükleer silah vardır. Bunlar dünya barışı için bir tehlike ve tehdit arzetmez, lakin İran’ın ileride yapması muhtemel olan atom bombası dehşetli bir tehlike ve tehdit oluşturur.

*Türk dilini Kiril, Grek, Ermeni, Sanskrit, İbranî, Süryanî, Habeş, Kıbtî ve hatıra gelen bütün yazı/alfabe sistemleri ile yazarak yayın yapmak serbesttir ama bin yıl boyunca kullanılmış olan millî Arap/İslâm alfabesi ile kitap, gazete, dergi basmak yasaktır,

* Atatürk’ün kapattırdığı Mason localarının (tekkelerinin), onun ölümünden sonra tekrar açılması ve yasallaştırılması çok normaldir ama İslâm tekke, dergah ve zaviyelerinin açılmasını istemek büyük suçtur, gericiliktir, çağdışılıktır.

* Devletin, üzerinde TCli resmî antet bulunan vesikalarla birtakım Türk kadınlarına ******lik belgesi vermesi, bu işte gelir vergisi ve KDV alması kadın haklarına gölge düşürmez ama Müslüman hanımlar ve genç kızlar başlarını örterlerse bu gericilik olur, bir tür kölelik olur ve şiddetle kınanır.

*Devlet donsuz gezenlere karışamaz ama başını örten kadınlara karışmalıdır.

*Bütün vatandaşlar Anayasaya göre eşittir ama küçük egemen bir azınlık “Daha Eşittir”.

* Açılan her okul bir hapishanenin kapanmasına yol açar edebiyatı yapılır ama okul sayısı arttıkça hapishane ve mahbus sayısının arttığı gerçeği göz ardı edilir.

*Latin/Frenk alfabesinin Türkiye’yi çok ilerlettiği iddia edilir ama çetrefil millî yazısını terk etmeyen Japonya’nın Türkiye’den yüz kat daha fazla ilerlemiş olması gerçeği görülmezlikten gelinir.

* Şapkanın bir toplumu çok uygarlaştıracağını söylerler ama kendileri şapka giymezler, başı açık gezerler.

* Taaddüd-i zevcatı çok kötülerler ama arzu ettikleri zaman metres tutmakta tereddüt etmezler.

* Dinî nikaha karşıdırlar ama kendileri nikahsız yaşamakta, nikahsız çocuk peydahlamakta tereddüt etmezler ve bunda bir beis görmezler.

*Dindarları hurafecilikle suçlarlar ama kendileri yıldız falına din gibi inanırlar,

* Sivas hadisesinde Madımak otelinde dumandan boğularak ölenler için canhıraş feryatlar kopartır, ağıtlar yakarlar ama Başbağlar köyünde camiden çıkarken şehid edilen 33 masum vatandaşla ilgili yayın yapmazlar.

* Deniz Gezmiş onlara göre ağzı süt kokan masum bir fidancıktır ama kızıl emperyalizme karşı direnen milliyetçi ve dindar gençler teröristtir, canidir, hayduttur.

*Küba’nın Marksist/Yahudi lideri Castro’yu göklere çıkartırlar ama zâlim bir diktatörlük rejimi altında inleyen Küba halkının daha birkaç gün önce cep telefonu edinme hakkına kavuştuğunu, orada henüz internet kullanma hürriyeti bulunmadığını görmezlikten ve bilmezlikten gelirler.

*Türkiye’nin İslâm dünyasının en ileri ve kalkınmış ülkesi olduğunu iddia ederler ama Malezya’da fert başına düşen millî gelirin Türkiye’ninkinin bir buçuk misli oluşunu bir türlü açıklayamazlar.

* Üniversitelerde başörtüsü serbest bırakılırsa Türkiye’nin İran’a benzeyeceğini iddia ederler ama aslında İngiltere’ye, İsveç’e, Norveç’e, Almanya’ya... medenî ve demokrat Avrupa ülkelerine benzeyeceğini akıl etmezler.


http://www.milligazete.com.tr/index.php?...s&id=17890
 
Üst