Cani ve zani liseliler

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
1625

Kızlarsoruyor sitesinden alıntı
@düşünür @cemaliii hocalar örtbas edilecek seviyeyi aştı
Tamam aleni konuşarak reklam yapmayalım da
İnternette ulaştıkları medya yanında bu yazılanlar sinek vızıltısı
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Aziz Hakpi delil teşkil etmez ama iyi algı teşekkül eder ...
Uzak durunuz...
 

bilal123

İhvan Forum Üye
Katılım
12 Tem 2019
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sanırım tarih de bir merkez efendi vardı.
Niçin merkez efendi lakabı ile anıldığını dindar ve kindar forum biliyor olmalı, bilmediğini varsaymak çok safdillik olur sanırım.. Şu başlık buram buram fetö-kemelizm(tecessüs)ahlakı- fişleme kokmaktadır. ''kusurları araştırmayınız'' ayet değil midir? Ayrıca devlet bile olsanız vatandaşın daha temel ihtiyaçlarını, sorunlarına çözüm sağlamadan siz hangi hakla özel hayatına karışabilirsiniz bu kadın olsun erkek olsun veya ergen olsun fark etmez, çok ayıpdır.. Lütfen kendinize geliniz, bu ülkenin nüfus cüzdanlarında %90 müslüman yazması reel de hiç bir şey ifade etmez. Burası laik bir cumhuriyettir. Niyetiniz islam düzeni olsaydı şayet bu başkanlık oylamasında pekalada oylamaya sunulabilir. Ülkeye laikmisiniz, yoksa müslümanmısınız diye sorulabilirdi. Yani hem laik- hem mülsüman iken kalkıp kız çocukları üzerinden bir teşhircilik- algıyı hiç doğru bulmuyor, çok çirkin buluyorum bilesiniz.. Yaptığınız gerçekten çok yanlış ve yakışıksızdır..

Ayrıca, Bütün işler hallloldu sıra apış arası bekçiliğine geldi özel hayat başlığıdır bu! Yanlıştır yineliyorum. .. Asıl sappık- ahlak yoksunluğu içerisinde sizce kimlerdir, ciddi ciddi soruyorum.. Ergenekon iddianamesinde'' komutanın ergen kızı....'' lafzını camilerde diline dolamış ahlakı yozlaşmış, camide namaz kılan bir toplum gördüm ben. Bu toplum dinsiz olsa ne, dinli olsa ne yazar? Kumaş bellidir. Bu meseleler din kültürü ve ahlak okul mğfredatı ile halolacak işler değildir. burjuva toplum dizayncısı hasta kemalistlerle ,aranızda ben nöans dan başka bir şey göremiyorum. İkinizde uydurduğunuz hayal dünyanızın topluma dogmasını sanki salt doğru buymuş gibi dayatıcsınız hülasan yani.. Sen bildiğin gibi yaşa karışan mı var birader-aba? Her ne iseniz işte.. Anlı secde görüyor diye tayyibin arkasında durduğumuza binpişman ettiniz bizi haberiniz olsun.. Bi daha da ne caminize ne musallanıza gelmem haberiniz olsun. Nere alırsa alsın ölü bedenimi umrumda olmaz. ha burjuvan kemalist-ha siyasi islamcı ikiside benim için aynıdır bu saatten sonra.

İkinizde işinize geleni alıyor. İşinize gelmeyeni eğip büküyorsunuz.. Sayın babacana niçin yalandan soruşturma açıp, syok verdiler? Sözcü gazetesi yazarlarını niçin fetö dosyası ile yargılıyorlar, fetöcülerin ekmeğine yağ sürüyor- sulandırıyorlar meseleyi, bunlara kafa yoracağınıza, nelerle uğraşıyorsunuz..
 
Son düzenleme:

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
İkinizde işinize geleni alıyor. İşinize gelmeyeni eğip büküyorsunuz.. Sayın babacana niçin yalandan soruşturma açıp, syok verdiler? Sözcü gazetesi yazarlarını niçin fetö dosyası ile yargılıyorlar, fetöcülerin ekmeğine yağ sürüyor- sulandırıyorlar meseleyi, bunlara kafa yoracağınıza, nelerle uğraşıyorsunuz..
Hem özgürlükten bahs ediyorsun hemde kimin ne düşüneceğine karışıyorsun. Sen düşünsene sözcü gazetesi denince akla gelenlerin niçin fetonun yurtlarında kaldıklarını.

Babacana ne verdiler karar ver. Kyot mu, syot mu konyak mi antrikot mu ?


u
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Sanırım tarih de bir merkez efendi vardı.
Niçin merkez efendi lakabı ile anıldığını dindar ve kindar forum biliyor olmalı, bilmediğini varsaymak çok safdillik olur sanırım.. Şu başlık buram buram fetö-kemelizm(tecessüs)ahlakı- fişleme kokmaktadır. ''kusurları araştırmayınız'' ayet değil midir? Ayrıca devlet bile olsanız vatandaşın daha temel ihtiyaçlarını, sorunlarına çözüm sağlamadan siz hangi hakla özel hayatına karışabilirsiniz bu kadın olsun erkek olsun veya ergen olsun fark etmez, çok ayıpdır.. Lütfen kendinize geliniz, bu ülkenin nüfus cüzdanlarında %90 müslüman yazması reel de hiç bir şey ifade etmez. Burası laik bir cumhuriyettir. Niyetiniz islam düzeni olsaydı şayet bu başkanlık oylamasında pekalada oylamaya sunulabilir. Ülkeye laikmisiniz, yoksa müslümanmısınız diye sorulabilirdi. Yani hem laik- hem mülsüman iken kalkıp kız çocukları üzerinden bir teşhircilik- algıyı hiç doğru bulmuyor, çok çirkin buluyorum bilesiniz.. Yaptığınız gerçekten çok yanlış ve yakışıksızdır..

Ayrıca, Bütün işler hallloldu sıra apış arası bekçiliğine geldi özel hayat başlığıdır bu! Yanlıştır yineliyorum. .. Asıl sappık- ahlak yoksunluğu içerisinde sizce kimlerdir, ciddi ciddi soruyorum.. Ergenekon iddianamesinde'' komutanın ergen kızı....'' lafzını camilerde diline dolamış ahlakı yozlaşmış, camide namaz kılan bir toplum gördüm ben. Bu toplum dinsiz olsa ne, dinli olsa ne yazar? Kumaş bellidir. Bu meseleler din kültürü ve ahlak okul mğfredatı ile halolacak işler değildir. burjuva toplum dizayncısı hasta kemalistlerle ,aranızda ben nöans dan başka bir şey göremiyorum. İkinizde uydurduğunuz hayal dünyanızın topluma dogmasını sanki salt doğru buymuş gibi dayatıcsınız hülasan yani.. Sen bildiğin gibi yaşa karışan mı var birader-aba? Her ne iseniz işte.. Anlı secde görüyor diye tayyibin arkasında durduğumuza binpişman ettiniz bizi haberiniz olsun.. Bi daha da ne caminize ne musallanıza gelmem haberiniz olsun. Nere alırsa alsın ölü bedenimi umrumda olmaz. ha burjuvan kemalist-ha siyasi islamcı ikiside benim için aynıdır bu saatten sonra.

İkinizde işinize geleni alıyor. İşinize gelmeyeni eğip büküyorsunuz.. Sayın babacana niçin yalandan soruşturma açıp, syok verdiler? Sözcü gazetesi yazarlarını niçin fetö dosyası ile yargılıyorlar, fetöcülerin ekmeğine yağ sürüyor- sulandırıyorlar meseleyi, bunlara kafa yoracağınıza, nelerle uğraşıyorsunuz..
Bakın beyefendi/hanımefendi
İslâmî geçtim türk aile yapısı tehlike altında
Eğer önüne geçilmezse cinsiyetsiz, ailesiz bir topluma; ardından kimliksiz bir milliyete dönecek
Yani geleceğin türk milleti olmayacak
Kendini dünyalı diye tanıtan, maymun soylu, cinsiyetsiz, dinsiz bir nesil gelecek

Özel hayat meselesi değil anla
Bu uzun vadede bir beka sorunudur
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
ADIN ve DEMOKRASI DERNEĞİ (KADEM) 2015 Temmuz ayında kurulduğu zaman derneğin İstanbul’da kiraya tuttuğu köşk çok konuşulmuştu.

16 odalı 7 banyolu köşkün kirası aylık 50 bin dolar olarak basında yer aldı. On yıl boş kalan köşkü kimsenin tutmaya gücü yetmemiş taa ki KADEM tutana kadar.

KADEM kurucuları, o zaman basında çok yer alan bu haberi yalanlamadılar, bu kiranın abartı olduğu, aslının başka olduğu ile ilgili bir açıklama da yapmadılar. Demek ki kira 50 bin dolar. 50 bin dolar Türk parası olarak ne yapıyor diye baktım.

KADEM’in 50 bir doları bugünkü kur üzerinden (03.04.2018) aylık kirası 198.700 (Yüz doksan sekiz bin yediyüz) Türk lirası yapıyor.

Yani 198 bin 700 lira aylık kira veriyorlar. Kira dediğin de çabuk gelir.

Ayda 50 bin dolar, yıl da 600 bin dolar yapıyor.

600000 dolar (Altıyüzbin dolar) 2 milyon 385 lira yapıyor.

KADEM bir yılda 2 buçuk milyona yakın kira veriyor.

Kurulduğu günden itibaren yaklaşık 6 milyon lira kira ödemiş olmaları gerekiyor hesaplarıma göre.

KADEM sadece iki buçuk yılda 6 milyon lirayı nasıl ödedi?

Devletin parasından ödüyorlarsa her zerresi kendi adıma haram zehir olsun.

Fakat devletin parasından ödeyeceklerini zannetmiyorum. İslam ülkelerindeki kadın derneklerine Avrupa fonu çok büyük paralar ödüyor. Büyük ihtimal bu kira Avrupa fonu tarafından ödeniyor. Tabii sadece kira ile kalacak değil, buranın masrafları var, lüks otellerde toplantıları var, seminer programları var, kamu spotları var. Var da var. Onlar da fondan karşılanıyor olmalı.

Şimdi önemli olan konu şu ki, Avrupa fonu bu paraları ne niyetle veriyor?

Bu paralar karşılığı KADEM’den ne bekliyor?

KADEM Avrupa fonundan aldığın paraların karşılığını nasıl ödüyor?

KADEM’in yaptığı çalışmalara bakalım, kime hizmet ediyor.

“Kadın Hukuk El Rehberi” kitapçığını kısaca inceleyerek başlayalım.

Bu kitapcığı KADEM her yerde dağıtıyor ve kurumlara konuşmacılar gönderip eğitimler veriliyor.

İlk etapta kitabın kapak resmi dikkat çekiyor. Kapakta elinde adalet terazisi tutan bir kadın var. Oysa adalet terazisinde cinsiyet olmaz. Teraziyi tutan erkek de değildir kadın da. Fakat bu arkadaşlar teraziyi kadının eline vermişler, kadın da teraziyi eşit bir şekilde tutuyor. Fazlaca cinsiyetçi bir görsel.

Kitabın içindeki bütün görsellerde cinsiyetçilik ve duygu sömürüsü hakim. Gelinlikle ağlayan kadınlar, yüzü gözü morarmış kadınlar, sıkılmış erkek yumruğu, çocuğuna korkuyla sarılmış kadın ve tepelerinde onlara vurmak için hazır bir erkek…

İnsanın zaten sırf resimlere bakarak “Allah belasını versin bütün erkeklerin” diyesi geliyor. “Kadın Hukuk El Rehberi”nden çok görseller bakarak “Erkek Düşmanlığı El Rehberi” denebilir kitaba.

İçeriği bakalım: Eşler diye başlıyor fakat hedef kadınlar elbette. Kitabına giriş bölümlerindeki ana konular:

“Eşler (Kadın) çalışmak için kocasından izin almak zorunda değil.”

“Kadınlar aile konutuna ipotek koydurmalı ki erkek istediği zaman satamasın.” diye devam ediyor.

Hele şu madde evlere şenlik!

“Eşiyle önemli konularda uyuşmazlığa düşmeleri halinde kadın, (örneğin; çocuğun adının konulması, okuyacağı okulun seçilmesi, vb.) hemen boşanma seçeneğini düşünmek yerine, uyuşmazlığın hakim tarafından çözüme kavuşturulması için de mahkemeye başvurabilir.”

Çocuğun adı ya da okuyacağı okul gibi önemli konular(!) da kadının dediği olmalı elbette; baba denilen, tohumunu ve nafakasını sağlayan mahluğun ne haddine düşmüş de bu konulara karışsın ama dimi!

Baktınız kocanız böyle önemli konularda (!) haddi olmayarak karışıyor, kadının evde her dediği olmuyorsa boşanılabilirsiniz fakat boşanmak istemiyorsanız, mahkemeye başvurup kendi isteğinizi dayatmak için dava açın, sonrasında kocanız sizi boşayabilir fakat önemli değil önemli olan evde kendi istediğinizi yaptırmanız mesajı cümeleye yedire yedire iyi verilmiş.

Kitapçıkta geniş bir şiddet bölümü var. Psikolojik şiddet bölümünde şöyle bir madde var ki akıllara zarar:

“Kadını ücretsiz aile işçisi olarak kullanmak”

Ev hanımlarını “ücretsiz aile işçisi” diye tanımlamışlar.

Vah vah ezik ev hanımları! Evin ücretsiz aile işçileri!

Çalışan kadınlar gibi “kapitalist sistemin ücretli işçileri” olmak gibi havalı tanımlamaları olmayan ev mahkumları yazık size!

Sizler evin güvenli ortamında oturup çocuklarınızı sever, bir nesli büyütürken, evlatlarınıza ve eşlerinize sıcak yemekler yapar ve eve sevginizi katarken, bu havalı kadınlar patronların köleliğini yapıyorlar fakat ne gam! Karşılığında para alıyorlar. Sizin gibi sevgi uğruna bedava çalışmıyorlar. Para gibi tapınılacak kıymetli (!) bir şey için ömürlerini tüketiyorlar. Zaten biz kadınlar dünyaya para kazanmaya gelmedik mi! Öteki tarafta bize ilk soru “kaç kağıt kazandın?” sorusu olmayacak mı? Evde bedava işçilik yapılır mı be. Öteki tarafta nasıl hesap verilir bilemedim!

KADEM’in ev kadınlarını bu utançtan kurtarmak için nasıl bir tavsiyesi var onu göremedim kitapta. Kadınlar kocalarından aylık mı isteseler acaba?

Peki erkek de derse ki karısına:”Ben de bu evin ücretsiz işçisiyim” akşama kadar sizin için kazanıp getiriyorum, bu harcamalarım karşılığında bana ne vereceksin?”

Der mi diyemez. O erkek ya. Modern dünyanın kölesi. Karısı istemediği hiç bir şeyi vermek zorunda değil ona. Ama o her şeyi yapmak zorunda. Hatta boşandığı karısına bile ömür boyu bakmak zorunda.

“6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kabul edilerek, şiddete maruz kalan tüm aile bireylerinin korunması esas alınmıştır.” diyerek kadınlara 6284 sayılı aileye dinamit koyan kanun hatırlatılıyor.

“6284 Sayılı yasa gereğince verilen tedbir kararları uygulanırken özellikle “şiddet uygulandığını gösteren delil ve belge aranmaması” kadınların, herhangi bir rapor olmasa dahi tedbir kararı alabilmelerini sağlamaktadır.”

Bir belgeye falan ihtiyaç yok, canınız sıkıldığı zaman gidip şikayet edebilirsiniz mesajı da tamam. Tabii “kocayı şikayet etmek kadınların hakkı” neden kullanmasınlar değil mi?

Kitapçıkta “Ülkemizde şiddetin her geçen gün arttığı” vurgusu yapılıyor.

“Sığınma Evleri”nin adının “Konuk Evi” olduğunu yazılmış, gitmeye hiç çekinmeyin diye de sığınma evlerinin reklamı yapılmış. Bir de sığınma evlerinin imkanlarında bahsedilmiş: Maddi yardımlar, sosyal, sanatsal ve sportif faaliyetler… Sanki tatil sitesi. İnsan özeniyor, gidip bir kafayı mı dinlesem diye!

Tabii KADEM’in çalışmaları bu kitapçıkla bitmiyor. Kadınları evden sokağa itmek için yaptıkları:

“Kadın İstihdamı Geleceğe İşbaşı Projesi, İnnovasyonda Kadın, Kadın Girişimcilik Kampı, Kadınların Yükselmesi Önünde Engeller, Siyasette Kadın Sivil Ağı, Söyleyecek Çok Sözümüz Var…gibi pek çok çalışmaları da mevcut.

“Kadın Güçlenirse Devlet Güçlenirse” sloganlarını da anlamak zor. Devletimiz kadınların kazanacağı paraya mı kaldı? Evler boşalınca, aile sokağa dökülünce mi devletimiz güçlenecek!

(Bu arada zarureten çalışan kadınlar ve kadınların olması gereken alanlarda çalışanları kastetmiyorum fakat dışarıda çalışma ihtiyacı olmadığı halde bütün kadınları, erkeklerin dünyasında, para peşinde, rekabet içinde koşturmaya çalışmak nasıl bir mantık bilemiyorum.)

“İstanbul sözleşmesi çalıştayı” yapmış KADEM. 6284 nolu kanunun daha çok uygulanması ve titiz takip edilmesinin gerekliliği vurgulanmış. Kadına yönelik şiddetin “bir insan hakları ihlali” olduğunu ifade edimiş. 6284 adaletten uzak, insanın kendini savunma gibi insani bir hakkını erkeğin elinden alıp kadına veren bir kanun. Bu kanunu savunuyorlar ve insan hakları değerlendirmesi içine alıyorlar. Komik ötesi!

“Erkeğe yönelik şiddet” insan hakları ihlaline girmiyor zaten hatta “hayvan hakları ihlaline” da girmiyor, “erkeğe yönelik şiddet” diye bir kavram bile yoktu ben yazana kadar.

KADEM’in en büyük amaçlarından biri de “erken evliliği bitirmek” Gerçi onlar erken evlilik de demiyorlar. 18 yaş altı kızın gönlü ile severek yapılmış evlilikleri de “cinsel istismar” diye tanımlıyorlar.

Okullarda 18 yaş altı cinsel birlikteliklerde son yıllarda patlama olması gibi problemlerle hiç ilgilenmeyen, 18 yaş altı için dizi ve filmlerin kısacası medyanın temizlenmesi, bu çocukların internete girip çok rahat bir şekilde pornoya hem de eşcinsel pornolara erişimlerin yasaklanması gibi bu çocukları görsel cinsel istismardan korumak adına hiç bir şey yapmamaları da ayrıca ilginç. Onların tek derdi yeter ki evlenmesinler.

KADEM kadın haklarını savunuyor mu diyorsunuz? Hangi kadınların hakkını? Kendi ideolojileri gibi düşünenleri. İşlerine gelmezse en büyük haksızlığı kadınlara yine KADEM yapıyor.

Mesela geçmiş yıllar da erken evlendiği için tecavüz suçu ile yargılanıp 5-8-16 yıla kadar ceza alan, evlendikten yıllar sonra ailesinden koparılıp hapse atılan erkeklerin hanımları, çocukları maddi manevi çok perişanlık çekiyorlar. Kocaları hapiste onlar TBMM yolunda. Geçen yıl milletvekilleri bu mağdur kadınları dinliyor hak veriyorlar, yardımcı olacaklarına söz veriyorlar ve bunun için bir çalışma yapıyorlar. Geçmişe yönelik erken evlenmiş olanları bir kanun maddesi ile ailelerin kavuşturacaklardı fakat olmadı. Neden acaba? Feministler, CHP falan tepki gösterdi fakat hükümet onları dinlemedi, affı çıkaracalardı taa ki KADEM dahil olup durdurana kadar.

Hükümet mecliste aileyi ya da kadını ilgilendiren bir yasa görüşürse KADEM’ de şak, hemen bir çalıştay oluşturuluyor, kendi zihniyetlerinde uzmanlar bulup raporlar çıkartılıyor ve hemen sonuçları meclise gönderiliyor.

Ne hikmetse mecliste o kadar milletvekilinin çalışmaları, uzmanlara hazırlattıkları raporlar yok sayılıyor ve KADEM’in çalıştay raporları dikkate alınıyor ve yasa ona göre şekil alıyor. Biz vekillere mi oy verdik yoksa bu sonradan görme lüks meraklısı Kösem Sultanlara mı oy verdik belli değil.

Ve KADEM sebebi ile meclis affı geri çekti. Halen resmiyette görünen 4 bin civarı aile babası tecavüzcülerle birlikte en ağır şartlarda hapis yatıyor ve anne-baba-eş-çocuklar en az yirmi bin kişi mağdur. Bir de severek erken evlenmeş fakat eşi yakalanmasın diye hastaneye bile gidemeyen binlerece kadın ve çocuk var.

Bu kadınlar ve çocuklar KADEM’ in umrunda mı? Kendiler trilyonluk binalarda keyf çatarken bu kadınlar ne yer ne içer ilgilendiler mi? Kocalarının serbest kalmasına engel oldukları kadınlar hangi şartlarda yaşıyor baktılar mı?

Bu kadınlar devletin verdiği yediyüz lira ile geçinmeye çalışıyor. Çoğunun ev kiralarına bile yetmiyor bu para. Pek çoğunun bir kaç çocuğu var. Çoğunluğu kaçarak evlendiği için kendi aileleri yüz çevirmiş. Evlenmelerine anne-baba hatta kayınpeder destek olmuşsa onlar da kadının kocası da hapiste. İnanılır gibi değil fakat maalesef gerçek.

Kocalarının anneleri de gelinlerinden genellikle yüz çevirmiş: “Oğlumuzun başını yaktın senin yüzünden hapiste…” diye gelinlerin yüzlerine bakmayan çok. Yapayalnız kalmışlar. Öyle perişanlık yaşayanlar var ki…

KADEM’ in umrunda mı değil. Kösem Sultanlar gücünü gösterdi mi gösterdi. Kurbanlara kim acıyacak? KADEM çatısı altındaki her kadın, bu mazlumların ahının hesabını verecek.

Şimdi cinsel istismar meselesi yine gündemde. KADEM yine iş başında hemen bir çalıştay hemen bir rapor… Bekliyoruz meclisin açıklamasını.

KADEM ne buyurdu pardon Avrupa Birliği ne buyurdu diye bekliyoruz.

Avrupa Birliği’nin Müslüman kadınları korumak adına nasıl “kuzu postu için de kurt olduğunu” uluslararası kadın konferanslarına çokça giden, feminist söylemden faydalanılması gerektiğini her zaman savunan ve kendini de kırılgan bir feminist olarak tanımlayan Yıldız Ramazanoğlu (kendisiyle bu kitap dışında pek fikir birliğimiz yoktur fakat kitap bir gerçeği iyi ortaya döküyor diye tavsiye ediyorum; bu kitabı yazan birinin fotoğrafı bu kadar net görüp hâlâ feminist olabilmesi de ayrıca ilginç) bu konuda gözlemlerini “İşgal Kadınları” kitabında çok iyi anlatmış.

“Son on yılda İslam dünyasına yönelik saldırıların gerekçelendirilmesinde Müslüman kadının acılarını dindirme iddiası önemli bir yer tuttu.” diye başlıyor “İşgal Kadınları” kitabına.

Ve geldiği İslam ülkelerini kötüleyen ve Batılılara övgüler dizen Müslüman kadınları da “kariyerist ve işgalcilerle kol kola kadınlar” diye tanımlıyor Yıldız Ramazanoğlu. Bu tanım Avrupa fonlarıyla beslenen kadın hakları derneklerinin gönüllülerini çok iyi tarif ediyor.

“Kariyerist kadınlar, işgalcilerle kol kola”

“İşgal Kadınları” kitabının içindeki önemli bilgileri özetleyen yazımın linki: (Yazıyı 2013 de yazmışım fakat şu günlerde üzerimizde oynanan oyunları görmek adına daha da anlamlı. Konu ile ilgili son yazılarımdan birinin linkini de o yazının altına ekledim.)

Müslüman Kadınları Kocalarından Kurtarmak


KADEM dernek binası için senelik 2 buçuk milyon lira kira ve artı masrafların karşılığı olarak nasıl hizmetler yapmışlar, kimleri memnun etmişler bakalım:

Yazının başında söz ettiğim Kadın ve Hukuk El kitabının linki


KADEM’ in cinsiyetçilikte zirve yaptığı erkekleri hayvandan aşağı gördükleri “Bazı Cinslerin Bazı Cinslerden Öğreneceği Çok Şey Var” başlıklı televizyonlarda da yayınlanan kurt, ayı afişleri her yere asılan kampanya filmlerinden birinin linki. Diğerlerini KADEM sayfasında bulabilirsiniz.


KADEM’ in yaptırdığı “cinsiyetler arası savaş” kampanyası olarak lanse edilebilecek iki kampanya daha. İkisinde de baş roldeki erkek, dışarıda çok iyi fakat evde karısına şiddet uyguluyor. “Siz dışarıdaki erkeklerin iyi olduğuna bakmayın hepsi aslında şiddet uygular” mesaji gayet iyi veriliyor. Bu kampanyalarla ilgili “Erkeğe Şiddete Dur De” diye bir yazı yazmıştım: ERKEĞE ŞİDDETE DUR DE! « Çocuk & Aile

“Hangi Yüzle” Kampanyası


“Erkeksen Öfkeni Yen” kampanyası


“Şiddete hakkın yok” diye çektirdikleri film ise kötü niyetlerini bir kez daha gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor. Sanki o sorulara cevap veren erkekler ya da bütün erkekler hanımların dövüyorlar. Saçma soruya karşı erkeklerin şaşkınlıklarını kendi tezlerinin haklılığı gibi sunmaları da ayrı kurnazlık.



Önce Adam Ol Kampanyası


KADEM’in çalışmalarından Avrupa Birliği memnun mudur? Bence memnundur. Onlar bu kadarını bile beklemiyorlardı belki. Arkalarından çokça gülüyor olmalılar.

Not: Velev ki KADEM’in kirası konusunda yanılıyorsam kiralarını Avrupa Fonu karşılamıyorsa açıklama yapsınlar ki ben de okuyucularıma açıklayayım.

Gerçi kirayı kimin ödediği memlekete yaptıkları bu büyük iyilikler (!) ile ilgili düşüncelerimizi değiştirmez.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
ADIN ve DEMOKRASI DERNEĞİ (KADEM) 2015 Temmuz ayında kurulduğu zaman derneğin İstanbul’da kiraya tuttuğu köşk çok konuşulmuştu.

16 odalı 7 banyolu köşkün kirası aylık 50 bin dolar olarak basında yer aldı. On yıl boş kalan köşkü kimsenin tutmaya gücü yetmemiş taa ki KADEM tutana kadar.

KADEM kurucuları, o zaman basında çok yer alan bu haberi yalanlamadılar, bu kiranın abartı olduğu, aslının başka olduğu ile ilgili bir açıklama da yapmadılar. Demek ki kira 50 bin dolar. 50 bin dolar Türk parası olarak ne yapıyor diye baktım.

KADEM’in 50 bir doları bugünkü kur üzerinden (03.04.2018) aylık kirası 198.700 (Yüz doksan sekiz bin yediyüz) Türk lirası yapıyor.

Yani 198 bin 700 lira aylık kira veriyorlar. Kira dediğin de çabuk gelir.

Ayda 50 bin dolar, yıl da 600 bin dolar yapıyor.

600000 dolar (Altıyüzbin dolar) 2 milyon 385 lira yapıyor.

KADEM bir yılda 2 buçuk milyona yakın kira veriyor.

Kurulduğu günden itibaren yaklaşık 6 milyon lira kira ödemiş olmaları gerekiyor hesaplarıma göre.

KADEM sadece iki buçuk yılda 6 milyon lirayı nasıl ödedi?

Devletin parasından ödüyorlarsa her zerresi kendi adıma haram zehir olsun.

Fakat devletin parasından ödeyeceklerini zannetmiyorum. İslam ülkelerindeki kadın derneklerine Avrupa fonu çok büyük paralar ödüyor. Büyük ihtimal bu kira Avrupa fonu tarafından ödeniyor. Tabii sadece kira ile kalacak değil, buranın masrafları var, lüks otellerde toplantıları var, seminer programları var, kamu spotları var. Var da var. Onlar da fondan karşılanıyor olmalı.

Şimdi önemli olan konu şu ki, Avrupa fonu bu paraları ne niyetle veriyor?

Bu paralar karşılığı KADEM’den ne bekliyor?

KADEM Avrupa fonundan aldığın paraların karşılığını nasıl ödüyor?

KADEM’in yaptığı çalışmalara bakalım, kime hizmet ediyor.

“Kadın Hukuk El Rehberi” kitapçığını kısaca inceleyerek başlayalım.

Bu kitapcığı KADEM her yerde dağıtıyor ve kurumlara konuşmacılar gönderip eğitimler veriliyor.

İlk etapta kitabın kapak resmi dikkat çekiyor. Kapakta elinde adalet terazisi tutan bir kadın var. Oysa adalet terazisinde cinsiyet olmaz. Teraziyi tutan erkek de değildir kadın da. Fakat bu arkadaşlar teraziyi kadının eline vermişler, kadın da teraziyi eşit bir şekilde tutuyor. Fazlaca cinsiyetçi bir görsel.

Kitabın içindeki bütün görsellerde cinsiyetçilik ve duygu sömürüsü hakim. Gelinlikle ağlayan kadınlar, yüzü gözü morarmış kadınlar, sıkılmış erkek yumruğu, çocuğuna korkuyla sarılmış kadın ve tepelerinde onlara vurmak için hazır bir erkek…

İnsanın zaten sırf resimlere bakarak “Allah belasını versin bütün erkeklerin” diyesi geliyor. “Kadın Hukuk El Rehberi”nden çok görseller bakarak “Erkek Düşmanlığı El Rehberi” denebilir kitaba.

İçeriği bakalım: Eşler diye başlıyor fakat hedef kadınlar elbette. Kitabına giriş bölümlerindeki ana konular:

“Eşler (Kadın) çalışmak için kocasından izin almak zorunda değil.”

“Kadınlar aile konutuna ipotek koydurmalı ki erkek istediği zaman satamasın.” diye devam ediyor.

Hele şu madde evlere şenlik!

“Eşiyle önemli konularda uyuşmazlığa düşmeleri halinde kadın, (örneğin; çocuğun adının konulması, okuyacağı okulun seçilmesi, vb.) hemen boşanma seçeneğini düşünmek yerine, uyuşmazlığın hakim tarafından çözüme kavuşturulması için de mahkemeye başvurabilir.”

Çocuğun adı ya da okuyacağı okul gibi önemli konular(!) da kadının dediği olmalı elbette; baba denilen, tohumunu ve nafakasını sağlayan mahluğun ne haddine düşmüş de bu konulara karışsın ama dimi!

Baktınız kocanız böyle önemli konularda (!) haddi olmayarak karışıyor, kadının evde her dediği olmuyorsa boşanılabilirsiniz fakat boşanmak istemiyorsanız, mahkemeye başvurup kendi isteğinizi dayatmak için dava açın, sonrasında kocanız sizi boşayabilir fakat önemli değil önemli olan evde kendi istediğinizi yaptırmanız mesajı cümeleye yedire yedire iyi verilmiş.

Kitapçıkta geniş bir şiddet bölümü var. Psikolojik şiddet bölümünde şöyle bir madde var ki akıllara zarar:

“Kadını ücretsiz aile işçisi olarak kullanmak”

Ev hanımlarını “ücretsiz aile işçisi” diye tanımlamışlar.

Vah vah ezik ev hanımları! Evin ücretsiz aile işçileri!

Çalışan kadınlar gibi “kapitalist sistemin ücretli işçileri” olmak gibi havalı tanımlamaları olmayan ev mahkumları yazık size!

Sizler evin güvenli ortamında oturup çocuklarınızı sever, bir nesli büyütürken, evlatlarınıza ve eşlerinize sıcak yemekler yapar ve eve sevginizi katarken, bu havalı kadınlar patronların köleliğini yapıyorlar fakat ne gam! Karşılığında para alıyorlar. Sizin gibi sevgi uğruna bedava çalışmıyorlar. Para gibi tapınılacak kıymetli (!) bir şey için ömürlerini tüketiyorlar. Zaten biz kadınlar dünyaya para kazanmaya gelmedik mi! Öteki tarafta bize ilk soru “kaç kağıt kazandın?” sorusu olmayacak mı? Evde bedava işçilik yapılır mı be. Öteki tarafta nasıl hesap verilir bilemedim!

KADEM’in ev kadınlarını bu utançtan kurtarmak için nasıl bir tavsiyesi var onu göremedim kitapta. Kadınlar kocalarından aylık mı isteseler acaba?

Peki erkek de derse ki karısına:”Ben de bu evin ücretsiz işçisiyim” akşama kadar sizin için kazanıp getiriyorum, bu harcamalarım karşılığında bana ne vereceksin?”

Der mi diyemez. O erkek ya. Modern dünyanın kölesi. Karısı istemediği hiç bir şeyi vermek zorunda değil ona. Ama o her şeyi yapmak zorunda. Hatta boşandığı karısına bile ömür boyu bakmak zorunda.

“6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kabul edilerek, şiddete maruz kalan tüm aile bireylerinin korunması esas alınmıştır.” diyerek kadınlara 6284 sayılı aileye dinamit koyan kanun hatırlatılıyor.

“6284 Sayılı yasa gereğince verilen tedbir kararları uygulanırken özellikle “şiddet uygulandığını gösteren delil ve belge aranmaması” kadınların, herhangi bir rapor olmasa dahi tedbir kararı alabilmelerini sağlamaktadır.”

Bir belgeye falan ihtiyaç yok, canınız sıkıldığı zaman gidip şikayet edebilirsiniz mesajı da tamam. Tabii “kocayı şikayet etmek kadınların hakkı” neden kullanmasınlar değil mi?

Kitapçıkta “Ülkemizde şiddetin her geçen gün arttığı” vurgusu yapılıyor.

“Sığınma Evleri”nin adının “Konuk Evi” olduğunu yazılmış, gitmeye hiç çekinmeyin diye de sığınma evlerinin reklamı yapılmış. Bir de sığınma evlerinin imkanlarında bahsedilmiş: Maddi yardımlar, sosyal, sanatsal ve sportif faaliyetler… Sanki tatil sitesi. İnsan özeniyor, gidip bir kafayı mı dinlesem diye!

Tabii KADEM’in çalışmaları bu kitapçıkla bitmiyor. Kadınları evden sokağa itmek için yaptıkları:

“Kadın İstihdamı Geleceğe İşbaşı Projesi, İnnovasyonda Kadın, Kadın Girişimcilik Kampı, Kadınların Yükselmesi Önünde Engeller, Siyasette Kadın Sivil Ağı, Söyleyecek Çok Sözümüz Var…gibi pek çok çalışmaları da mevcut.

“Kadın Güçlenirse Devlet Güçlenirse” sloganlarını da anlamak zor. Devletimiz kadınların kazanacağı paraya mı kaldı? Evler boşalınca, aile sokağa dökülünce mi devletimiz güçlenecek!

(Bu arada zarureten çalışan kadınlar ve kadınların olması gereken alanlarda çalışanları kastetmiyorum fakat dışarıda çalışma ihtiyacı olmadığı halde bütün kadınları, erkeklerin dünyasında, para peşinde, rekabet içinde koşturmaya çalışmak nasıl bir mantık bilemiyorum.)

“İstanbul sözleşmesi çalıştayı” yapmış KADEM. 6284 nolu kanunun daha çok uygulanması ve titiz takip edilmesinin gerekliliği vurgulanmış. Kadına yönelik şiddetin “bir insan hakları ihlali” olduğunu ifade edimiş. 6284 adaletten uzak, insanın kendini savunma gibi insani bir hakkını erkeğin elinden alıp kadına veren bir kanun. Bu kanunu savunuyorlar ve insan hakları değerlendirmesi içine alıyorlar. Komik ötesi!

“Erkeğe yönelik şiddet” insan hakları ihlaline girmiyor zaten hatta “hayvan hakları ihlaline” da girmiyor, “erkeğe yönelik şiddet” diye bir kavram bile yoktu ben yazana kadar.

KADEM’in en büyük amaçlarından biri de “erken evliliği bitirmek” Gerçi onlar erken evlilik de demiyorlar. 18 yaş altı kızın gönlü ile severek yapılmış evlilikleri de “cinsel istismar” diye tanımlıyorlar.

Okullarda 18 yaş altı cinsel birlikteliklerde son yıllarda patlama olması gibi problemlerle hiç ilgilenmeyen, 18 yaş altı için dizi ve filmlerin kısacası medyanın temizlenmesi, bu çocukların internete girip çok rahat bir şekilde pornoya hem de eşcinsel pornolara erişimlerin yasaklanması gibi bu çocukları görsel cinsel istismardan korumak adına hiç bir şey yapmamaları da ayrıca ilginç. Onların tek derdi yeter ki evlenmesinler.

KADEM kadın haklarını savunuyor mu diyorsunuz? Hangi kadınların hakkını? Kendi ideolojileri gibi düşünenleri. İşlerine gelmezse en büyük haksızlığı kadınlara yine KADEM yapıyor.

Mesela geçmiş yıllar da erken evlendiği için tecavüz suçu ile yargılanıp 5-8-16 yıla kadar ceza alan, evlendikten yıllar sonra ailesinden koparılıp hapse atılan erkeklerin hanımları, çocukları maddi manevi çok perişanlık çekiyorlar. Kocaları hapiste onlar TBMM yolunda. Geçen yıl milletvekilleri bu mağdur kadınları dinliyor hak veriyorlar, yardımcı olacaklarına söz veriyorlar ve bunun için bir çalışma yapıyorlar. Geçmişe yönelik erken evlenmiş olanları bir kanun maddesi ile ailelerin kavuşturacaklardı fakat olmadı. Neden acaba? Feministler, CHP falan tepki gösterdi fakat hükümet onları dinlemedi, affı çıkaracalardı taa ki KADEM dahil olup durdurana kadar.

Hükümet mecliste aileyi ya da kadını ilgilendiren bir yasa görüşürse KADEM’ de şak, hemen bir çalıştay oluşturuluyor, kendi zihniyetlerinde uzmanlar bulup raporlar çıkartılıyor ve hemen sonuçları meclise gönderiliyor.

Ne hikmetse mecliste o kadar milletvekilinin çalışmaları, uzmanlara hazırlattıkları raporlar yok sayılıyor ve KADEM’in çalıştay raporları dikkate alınıyor ve yasa ona göre şekil alıyor. Biz vekillere mi oy verdik yoksa bu sonradan görme lüks meraklısı Kösem Sultanlara mı oy verdik belli değil.

Ve KADEM sebebi ile meclis affı geri çekti. Halen resmiyette görünen 4 bin civarı aile babası tecavüzcülerle birlikte en ağır şartlarda hapis yatıyor ve anne-baba-eş-çocuklar en az yirmi bin kişi mağdur. Bir de severek erken evlenmeş fakat eşi yakalanmasın diye hastaneye bile gidemeyen binlerece kadın ve çocuk var.

Bu kadınlar ve çocuklar KADEM’ in umrunda mı? Kendiler trilyonluk binalarda keyf çatarken bu kadınlar ne yer ne içer ilgilendiler mi? Kocalarının serbest kalmasına engel oldukları kadınlar hangi şartlarda yaşıyor baktılar mı?

Bu kadınlar devletin verdiği yediyüz lira ile geçinmeye çalışıyor. Çoğunun ev kiralarına bile yetmiyor bu para. Pek çoğunun bir kaç çocuğu var. Çoğunluğu kaçarak evlendiği için kendi aileleri yüz çevirmiş. Evlenmelerine anne-baba hatta kayınpeder destek olmuşsa onlar da kadının kocası da hapiste. İnanılır gibi değil fakat maalesef gerçek.

Kocalarının anneleri de gelinlerinden genellikle yüz çevirmiş: “Oğlumuzun başını yaktın senin yüzünden hapiste…” diye gelinlerin yüzlerine bakmayan çok. Yapayalnız kalmışlar. Öyle perişanlık yaşayanlar var ki…

KADEM’ in umrunda mı değil. Kösem Sultanlar gücünü gösterdi mi gösterdi. Kurbanlara kim acıyacak? KADEM çatısı altındaki her kadın, bu mazlumların ahının hesabını verecek.

Şimdi cinsel istismar meselesi yine gündemde. KADEM yine iş başında hemen bir çalıştay hemen bir rapor… Bekliyoruz meclisin açıklamasını.

KADEM ne buyurdu pardon Avrupa Birliği ne buyurdu diye bekliyoruz.

Avrupa Birliği’nin Müslüman kadınları korumak adına nasıl “kuzu postu için de kurt olduğunu” uluslararası kadın konferanslarına çokça giden, feminist söylemden faydalanılması gerektiğini her zaman savunan ve kendini de kırılgan bir feminist olarak tanımlayan Yıldız Ramazanoğlu (kendisiyle bu kitap dışında pek fikir birliğimiz yoktur fakat kitap bir gerçeği iyi ortaya döküyor diye tavsiye ediyorum; bu kitabı yazan birinin fotoğrafı bu kadar net görüp hâlâ feminist olabilmesi de ayrıca ilginç) bu konuda gözlemlerini “İşgal Kadınları” kitabında çok iyi anlatmış.

“Son on yılda İslam dünyasına yönelik saldırıların gerekçelendirilmesinde Müslüman kadının acılarını dindirme iddiası önemli bir yer tuttu.” diye başlıyor “İşgal Kadınları” kitabına.

Ve geldiği İslam ülkelerini kötüleyen ve Batılılara övgüler dizen Müslüman kadınları da “kariyerist ve işgalcilerle kol kola kadınlar” diye tanımlıyor Yıldız Ramazanoğlu. Bu tanım Avrupa fonlarıyla beslenen kadın hakları derneklerinin gönüllülerini çok iyi tarif ediyor.

“Kariyerist kadınlar, işgalcilerle kol kola”

“İşgal Kadınları” kitabının içindeki önemli bilgileri özetleyen yazımın linki: (Yazıyı 2013 de yazmışım fakat şu günlerde üzerimizde oynanan oyunları görmek adına daha da anlamlı. Konu ile ilgili son yazılarımdan birinin linkini de o yazının altına ekledim.)

Müslüman Kadınları Kocalarından Kurtarmak


KADEM dernek binası için senelik 2 buçuk milyon lira kira ve artı masrafların karşılığı olarak nasıl hizmetler yapmışlar, kimleri memnun etmişler bakalım:

Yazının başında söz ettiğim Kadın ve Hukuk El kitabının linki


KADEM’ in cinsiyetçilikte zirve yaptığı erkekleri hayvandan aşağı gördükleri “Bazı Cinslerin Bazı Cinslerden Öğreneceği Çok Şey Var” başlıklı televizyonlarda da yayınlanan kurt, ayı afişleri her yere asılan kampanya filmlerinden birinin linki. Diğerlerini KADEM sayfasında bulabilirsiniz.


KADEM’ in yaptırdığı “cinsiyetler arası savaş” kampanyası olarak lanse edilebilecek iki kampanya daha. İkisinde de baş roldeki erkek, dışarıda çok iyi fakat evde karısına şiddet uyguluyor. “Siz dışarıdaki erkeklerin iyi olduğuna bakmayın hepsi aslında şiddet uygular” mesaji gayet iyi veriliyor. Bu kampanyalarla ilgili “Erkeğe Şiddete Dur De” diye bir yazı yazmıştım: ERKEĞE ŞİDDETE DUR DE! « Çocuk & Aile

“Hangi Yüzle” Kampanyası


“Erkeksen Öfkeni Yen” kampanyası


“Şiddete hakkın yok” diye çektirdikleri film ise kötü niyetlerini bir kez daha gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor. Sanki o sorulara cevap veren erkekler ya da bütün erkekler hanımların dövüyorlar. Saçma soruya karşı erkeklerin şaşkınlıklarını kendi tezlerinin haklılığı gibi sunmaları da ayrı kurnazlık.



Önce Adam Ol Kampanyası


KADEM’in çalışmalarından Avrupa Birliği memnun mudu.
Bilgilerin kesinliğini bilmiyorum
Link: http://mobil.timeanaliz.com/haber/h...r20MxEE25-sYv72ZRdJM-veWFovMwk7UU0GybAryoVs2s
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Yazı çok uzundu , maalesef yarıya kadar okudum , bomboş bir yazı ...
Kaçırdığım bir şey varsa gözüme sokarcasına ama kısaltarak alıntı yapılırsa memnun olurum :)
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Yazı çok uzundu , maalesef yarıya kadar okudum , bomboş bir yazı ...
Kaçırdığım bir şey varsa gözüme sokarcasına ama kısaltarak alıntı yapılırsa memnun olurum :)
Hukuk gelsin diyorsun ama 4 bin aile babası erken evlendi diye hapiste
Üstelik bunlara affı engelleyen bu dernekmiş yazıya göre

Yazıda avrupanın fonlayarak toplum mühendisliğine taşeronluk ettine kuvvetli deliller sunuyor

Sence avrupanın aile yapı kodlarımızla uğraşması basit bir şey mi

Ey kadınlar erkekler Ayıdır diyen bir dernek tehlikelidir, fitnebazdır, ancak boşanmaları artırır(yazıya göre değerlendirme yapıyorum, karşı tarafı da dinlemek lazım)
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Demem zaten odur ...
Eğer 40 bin erken evlendirilen kız çocuğu mağduriyeti yok diyorsan , tamam diyelim kadem aile düşmanı ...
Velev kadem ve Avrupa Türk aile yapısına düşman ise , düşmana işaretten evvel içerideki yarayı kapat ...
Bataklık kurutulmadan sineklerden kurtulamazsın ....
Kademin hataları yanlışları olabilir itiraz etmiyorum ama yazı örneğinde de olduğu gibi , hiç bir belge ve bilgiye dayanmadan yok kirası şu yok bahçesi bu geyiği yaparak ara gazı vererek “ düşman “ icat ederek ilerleme sağlayamazsınız ...
Erdoğan’ın düşman icat ederek teyakkuzda tutma tekniği bumerang misali kendi yapılarını vuruyor :)
Artı 80 yıl devletin her türlü bombardımanına maruz kalıp , aynı devletin sistemini değiştiren bir nesil yetişti ise , bırakın artık şu komplo teorilerini ..
İnsan yetiştirin devrilmeyecek düzen , değişmeyecek toplum yoktur ...
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Demem zaten odur ...
Eğer 40 bin erken evlendirilen kız çocuğu mağduriyeti yok diyorsan , tamam diyelim kadem aile düşmanı ...
Velev kadem ve Avrupa Türk aile yapısına düşman ise , düşmana işaretten evvel içerideki yarayı kapat ...
Bataklık kurutulmadan sineklerden kurtulamazsın ....
Kademin hataları yanlışları olabilir itiraz etmiyorum ama yazı örneğinde de olduğu gibi , hiç bir belge ve bilgiye dayanmadan yok kirası şu yok bahçesi bu geyiği yaparak ara gazı vererek “ düşman “ icat ederek ilerleme sağlayamazsınız ...
Erdoğan’ın düşman icat ederek teyakkuzda tutma tekniği bumerang misali kendi yapılarını vuruyor :)
Artı 80 yıl devletin her türlü bombardımanına maruz kalıp , aynı devletin sistemini değiştiren bir nesil yetişti ise , bırakın artık şu komplo teorilerini ..
İnsan yetiştirin devrilmeyecek düzen , değişmeyecek toplum yoktur ...
Sırf AB ye girmek için ne anlaşmalar var bilmek lazım aslında
Erken evlendirmeye karşı çıkılınca ortaya çıkan sonuçlara da bakmak lazım

AB toplum yapsısını yozlaştımadan bizi almayacaklar bu kesin
Kadının namus çemberini kırarak işe başlıyorlar zaten

Nikahsız ilişkiyi çare olarak gören bir nesil çıkıyor haliyle
Bir kere alışan biri büyüyünce çarpık bir aile düzeni kuracaktır
Boşanmalar gırla olacak, çocuklar ya travma yaşayacak
Yada doğmadan kürtaj ile öldürülecek

Realitelere göz kapamamak lazım
İstatistikler ilk ilişki yaşını kaç gösteriyorsa
Evlilik yaşı o yaşa çekilmeli
Aksi halde birey ailesiz ilişkilere yönelecek
Kürtaj artacak, aile mefhumu yok olmaya başlayacaktır
Bunlar farazi şeyler değildir
Abd vs batı toplumu bu seviyeye çoktan geldi
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Yozlaşan Avrupa “Ailesi”

Metin Karaman

24 Ağustos 2017






Batı toplumlarında aile kavramı hızla çökmektedir. ABD ve AB’de boşanma oranları artarken evlilik dışı ilişkiler çoğalmakta, yeni doğan çocuk sayısı azalmaktadır; doğan her iki çocuktan biri ise evlilik dışı ilişkiden doğmaktadır. Bunun yanı sıra insanlar, çocuk sahibi olmak yerine kedi köpekleri “evlat” edinir gibi sahiplenmeye başlamıştır.
Aile yapısının çökmesi kısa sürede meydana gelen bir olay değildir ve tek bir nedeni de bulunmamaktadır. Bu çöküşün başlıca sebepleri arasında, bireysel özgürlük tanımı içerisine yerleştirilen ve hiçbir sınır tanımayan serbestlik anlayışı, dinden uzaklaşma, aile kavramının özündeki kutsallık ve ulviyetin yitirilmiş olması ve homoseksüelliğin normal olarak algılanması gelmektedir.
Günümüzde gençler evlenmekten ziyade nikâhsız beraber yaşamayı tercih etmektedir. Çoğu zaman evlilik, hamile kalındıktan sonra formalite icabı yapılan bir aktivite olarak meydana gelmektedir. Gençlerin evlilikten kaçmaları bir yana, evli çiftler arasındaki boşanma oranları da her geçen gün artmaktadır.
AB istatistik ofisi Eurostat’ın yayımlamış olduğu verilere göre, AB ülkelerinde 1964 yılında 3,3 milyon evlilik gerçekleşirken bu sayı 2014 yılında 2,1 milyona gerilemiştir. Aynı süre zarfında boşanan çiftlerin sayısı 330 binden 1 milyona yükselmiştir. Bu ise, 1960’lı yıllarda her 100 evlilikten 10’unun boşanma ile sonuçlanırken günümüzde 50’ye yakınının boşanma ile sonuçlandığını göstermektedir. Bu verilere paralel bir şekilde evlilik dışı doğan çocuk sayısında da artış gözlemlenmiştir. Şöyle ki, 1960’lı yıllarda AB ülkelerinde doğan her 100 çocuktan sadece 5’i evli olmayan anneler tarafından dünyaya getiriliyorken bu oran günümüzde %40’ın üzerine çıkmıştır. Bu oranın en yüksek olduğu Avrupa ülkeleri İzlanda, Bulgaristan ve Estonya’dır. Avrupa’da evlilik dışı çocuk oranının en düşük olduğu ülkeler ise Yunanistan, Kıbrıs ve İsviçre’dir.[1]
OECD tarafından yayımlanan verilere göre, evlilik dışı doğum oranı 1970’li yıllarda ortalama %10’un altında seyrederken, söz konusu oran 1995’te %24’e, 2014’te ise %40,5’e yükselmiştir. OECD’nin verilerini yayımladığı ülkeler arasında, evlilik dışı en yüksek oranlara sahip olan ülkeler sırasıyla Şili, Kosta Rika ve İzlanda’dır. En düşük oranlara ise Kore, Japonya ve Türkiye sahiptir.[2]
ABD’de de tablo pek farklı değildir. 1975 yılında %14,3 olan evlilik dışı doğum oranı 2015 yılında %40,3’e yükselmiştir. Gençler arasında bu oran %90’lara kadar çıkarken, anne olma yaşının artması ile evlilik dışı doğan çocuk oranının düştüğü görülmektedir.[3]
Avrupa’da aile ortamından mahrum yetişen çocukların okulda daha başarısız oldukları araştırmalarla ortaya konmuş bir gerçektir. Ayrıca bu çocukların ruhsal sorunlar yaşama ve uyuşturucu madde bağımlısı olma olasılıkları da daha yüksektir. Bu tarz sorunlara sahip çocukların toplum içindeki oranının artması, söz konusu sorunları bireysel sorun olmaktan çıkarıp toplumsal bir soruna dönüştürecek ve bu da söz konusu toplumun geleceğini tehdit edecektir.
Bu tehlikenin farkında olan Batılı kurumlar, aile birliğinin ortadan kalkmaması adına çözüm yolları aramaktadır. Bu bağlamda aileyi teşvik edici yasalar çıkarılmasına rağmen, henüz bir başarı elde edilememiştir. Batı toplumlarında bu alandaki başarısızlık bir yana, eşcinsel evliliklerin önünün açılması ve uyuşturucu kullanımının yasal hale getirilmesi de toplumun yozlaşmasını hızlandırmaktadır.
Türkiye, diğer ülkelere kıyasla her ne kadar daha düşük evlilik dışı doğum oranına sahip olsa da bu konuda bazı tedbir almalı ve ilk olarak söz konusu oranın artmaması, sonrasında da en düşük seviyeye geriletilmesi adına adımlar atmalıdır. Bu bağlamda, ilk olarak evlilik dışı çocuk sahibi olmanın normal olduğu ve evlenmeden önce beraber yaşamanın doğal olduğu izlenimi veren ve toplumu fark ettirmeden dönüştüren televizyon dizilerine karşı adımlar atılmalıdır. Ayrıca, çocuklara ve gençlere eğitim yoluyla sözde “Batı medeniyetinin” değerleri yerine İslam medeniyeti değerlerinin doğru bir şekilde öğretilmesi için topluma etki edecek gerçekçi çalışmalar başlatılmalıdır.

 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Demem zaten odur ...
Eğer 40 bin erken evlendirilen kız çocuğu mağduriyeti yok diyorsan , tamam diyelim kadem aile düşmanı ...
Velev kadem ve Avrupa Türk aile yapısına düşman ise , düşmana işaretten evvel içerideki yarayı kapat ...
Bataklık kurutulmadan sineklerden kurtulamazsın ....
Kademin hataları yanlışları olabilir itiraz etmiyorum ama yazı örneğinde de olduğu gibi , hiç bir belge ve bilgiye dayanmadan yok kirası şu yok bahçesi bu geyiği yaparak ara gazı vererek “ düşman “ icat ederek ilerleme sağlayamazsınız ...
Erdoğan’ın düşman icat ederek teyakkuzda tutma tekniği bumerang misali kendi yapılarını vuruyor :)
Artı 80 yıl devletin her türlü bombardımanına maruz kalıp , aynı devletin sistemini değiştiren bir nesil yetişti ise , bırakın artık şu komplo teorilerini ..
İnsan yetiştirin devrilmeyecek düzen , değişmeyecek toplum yoktur ...

evlilik yaşı olmalı....
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Abilerim ablalarım biz ne ara devlet kafalı olduk anlamıyorum ...
Devlet eli ile kanunla nizamla sivil hayata şekil veremezsiniz ...
Emirle evlendirip , emirle çocuk sahibi yapamazsınız ...
Yapmaya çalışırsanız bu devletin kurucu kadrosu gelsin aklınıza ....
Emirle şapka giydirip emirle oy attırdı ...
Sonuç ortada ...
Devletten beklentimiz , sadece kamu düzeni ve teknik alt yapıdır ...
Yol yapsın hastane yapsın okul yapsın ...
Hatta o aşamaya gelelim ki , müfredat bile belirlemesin bize ...
Sivil olalım , sivil düşünelim artık ...
Hadi ilmi geniş abilerimiz şuraya yazsın , imamı Azam’ın meşhur mescidin pencerelerini bile saymam sözünü ...
Mevcut iktidar ile ilişkimizde bu çerçevede olmalı , iktidar bana dava üretmesin , bana gölge etmesin yeter ...
Devlet düşkün aciz ve sosyal olarak toplumun en alt katmanına , zayıfı savunmasızı korusun yeter ..
Onlara imkan versin yeter ...
Hatta bu konularda dahi devlet değil keşke sivil toplum ön ayak olsa ...
Ve kadın konusunda devlet politikasından çok , evlatlarımıza politika düşünüp kadını hakettiği konuma bizler getirsek gerçekten ihya oluruz ...
Ama biz okullarda 3 dk gevşek gevşek okunan andımızdan dahi korktuğumuz için , çocuklarımıza 30 dk ayırıp nicelerini yetiştiremediğimiz için herşeyi devlete yıkıp , ahkam kesmeyi severiz ...
Bakınız bizler canlı şahitleriyiz , devlet eliyle yetişen nesiller şu an kurucu ideolojiyi devam ettiremiyor ...
Ağır yaralı , oysa devleti seferber edip 10 yılda 10 milyon genç olmuşlardı ...
Devletten değil , insandan umun , insana yatırım yapın , başta evlatlarınıza ...
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
Abilerim ablalarım biz ne ara devlet kafalı olduk anlamıyorum ...
Devlet eli ile kanunla nizamla sivil hayata şekil veremezsiniz ...
Emirle evlendirip , emirle çocuk sahibi yapamazsınız ...
Yapmaya çalışırsanız bu devletin kurucu kadrosu gelsin aklınıza ....
Emirle şapka giydirip emirle oy attırdı ...
Sonuç ortada ...
Devletten beklentimiz , sadece kamu düzeni ve teknik alt yapıdır ...
Yol yapsın hastane yapsın okul yapsın ...
Hatta o aşamaya gelelim ki , müfredat bile belirlemesin bize ...
Sivil olalım , sivil düşünelim artık ...
Hadi ilmi geniş abilerimiz şuraya yazsın , imamı Azam’ın meşhur mescidin pencerelerini bile saymam sözünü ...
Mevcut iktidar ile ilişkimizde bu çerçevede olmalı , iktidar bana dava üretmesin , bana gölge etmesin yeter ...
Devlet düşkün aciz ve sosyal olarak toplumun en alt katmanına , zayıfı savunmasızı korusun yeter ..
Onlara imkan versin yeter ...
Hatta bu konularda dahi devlet değil keşke sivil toplum ön ayak olsa ...
Ve kadın konusunda devlet politikasından çok , evlatlarımıza politika düşünüp kadını hakettiği konuma bizler getirsek gerçekten ihya oluruz ...
Ama biz okullarda 3 dk gevşek gevşek okunan andımızdan dahi korktuğumuz için , çocuklarımıza 30 dk ayırıp nicelerini yetiştiremediğimiz için herşeyi devlete yıkıp , ahkam kesmeyi severiz ...
Bakınız bizler canlı şahitleriyiz , devlet eliyle yetişen nesiller şu an kurucu ideolojiyi devam ettiremiyor ...
Ağır yaralı , oysa devleti seferber edip 10 yılda 10 milyon genç olmuşlardı ...
Devletten değil , insandan umun , insana yatırım yapın , başta evlatlarınıza ...

Bu güzel yazı için tebrik ediyor teşekkür ediyorum.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Abilerim ablalarım biz ne ara devlet kafalı olduk anlamıyorum ...
Devlet eli ile kanunla nizamla sivil hayata şekil veremezsiniz ...
Emirle evlendirip , emirle çocuk sahibi yapamazsınız ...
Yapmaya çalışırsanız bu devletin kurucu kadrosu gelsin aklınıza ....
Emirle şapka giydirip emirle oy attırdı ...
Sonuç ortada ...
Devletten beklentimiz , sadece kamu düzeni ve teknik alt yapıdır ...
Yol yapsın hastane yapsın okul yapsın ...
Hatta o aşamaya gelelim ki , müfredat bile belirlemesin bize ...
Sivil olalım , sivil düşünelim artık ...
Hadi ilmi geniş abilerimiz şuraya yazsın , imamı Azam’ın meşhur mescidin pencerelerini bile saymam sözünü ...
Mevcut iktidar ile ilişkimizde bu çerçevede olmalı , iktidar bana dava üretmesin , bana gölge etmesin yeter ...
Devlet düşkün aciz ve sosyal olarak toplumun en alt katmanına , zayıfı savunmasızı korusun yeter ..
Onlara imkan versin yeter ...
Hatta bu konularda dahi devlet değil keşke sivil toplum ön ayak olsa ...
Ve kadın konusunda devlet politikasından çok , evlatlarımıza politika düşünüp kadını hakettiği konuma bizler getirsek gerçekten ihya oluruz ...
Ama biz okullarda 3 dk gevşek gevşek okunan andımızdan dahi korktuğumuz için , çocuklarımıza 30 dk ayırıp nicelerini yetiştiremediğimiz için herşeyi devlete yıkıp , ahkam kesmeyi severiz ...
Bakınız bizler canlı şahitleriyiz , devlet eliyle yetişen nesiller şu an kurucu ideolojiyi devam ettiremiyor ...
Ağır yaralı , oysa devleti seferber edip 10 yılda 10 milyon genç olmuşlardı ...
Devletten değil , insandan umun , insana yatırım yapın , başta evlatlarınıza ...
Devleti millet oluşturur
Milleti devlet yönetir

Bozuk devlet yada millet ikisi de sorundur
Ya beraber düzelir
Ya biri diğerini düzeltir
Yada beraber fesada uğrarlar

Öyle herşeyi devletten beklemek doğru olmadığı gibi
Herşeyi milletten de beklememek gerek
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Ecevit Hükümeti zamanında satanizm sebebiyle intiharlar artmıştı. Apar topar 7. sınıfların din kültürü kitaplarına satanizm diye bir konuyu ekleyiverdiler. Halbuki 15 yaşından önce çocukların camiye girmesini bile yasaklamışlardı. Bu gün zina yasası kadın yasası vb argümanları kullanarak hükümete hırlayanlar o gün kuyruğu bacaklarının arasında geziyorlardı.

Çocuk yaşta evliliklere karşıyız, erkeğin yaşlı kızın çocuk sayılacak yaşta ( aradaki makasın geniş ) olduğu evliliklere karşıyız. Ama aynı şekilde evliliğin zorlaştırılması ve öcüleştirilmesine de karşıyız. Bu işin kolaylaştırılması ve eşlerin birbirlerine saygıyı esas alması gerekir.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Ecevit Hükümeti zamanında satanizm sebebiyle intiharlar artmıştı. Apar topar 7. sınıfların din kültürü kitaplarına satanizm diye bir konuyu ekleyiverdiler. Halbuki 15 yaşından önce çocukların camiye girmesini bile yasaklamışlardı. Bu gün zina yasası kadın yasası vb argümanları kullanarak hükümete hırlayanlar o gün kuyruğu bacaklarının arasında geziyorlardı.

Çocuk yaşta evliliklere karşıyız, erkeğin yaşlı kızın çocuk sayılacak yaşta ( aradaki makasın geniş ) olduğu evliliklere karşıyız. Ama aynı şekilde evliliğin zorlaştırılması ve öcüleştirilmesine de karşıyız. Bu işin kolaylaştırılması ve eşlerin birbirlerine saygıyı esas alması gerekir.
Yaş meselesi; cinsellik istatistiği, ekonomi, eğitim sistemi, kültür vs bir çok etkenle bağlantılıdır.
İş gücü ve eğitimi için evlenme tukaka dır.
Devlet kapitalizm çarklarına takılmış bir kere, ucuz iş gücü için parçalı aile arar. Kadın çalışması için evlenmeyi zorlaştırır. Ne kadar çok çalışan o kadar ucuz işçilik.

Anlayacağınız kapitalist neoliberal sistem, evliliği pek sevmiyor. Geç evlen erken boşan, iki ev iki araba ve iki işçi olsun ister. Mesele bundan ibaret
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
Hakperest evlimisin? Çoluk çocuğun oğlun kızın varmı
 
Üst