Cemaatın Demirtaş Aşkı..

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Cemaat‘in Demirtaş aşkı


[email protected]

Cemaat yazarlarının Demirtaş analizleri ise fazlasıyla dikkat çekici.Mehmet Kamış, Zaman'daki köşesini dün Demirtaş'a ayırmıştı. "Kürtlerin seçimi" başlıklı yazısında Kamış, Demirtaş'a şöyle övgüler diziyor:

"Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde ilginç bir portre çiziyor. Germeyen, mutedil ve bir bölge partisinden çok Türkiye geneline hitap eden sözleri dikkat çekiyor. Benim gözlemlerim, HDP adayı Selahattin Demirtaş’ın tahmin edildiğinden çok daha fazla oy alacağını söylüyor (...).

Netice itibarıyla HDP adayı Selahattin Demirtaş’a ilk turda çıkacak oyların yüksekliği kimseyi şaşırtmamalıdır."
Sadece Mehmet Kamış değil, Cemaat'in istihbaratçı polis şefiyle yakın ilişkileriyle bilinen Candaş Tolga Işık da 7 Mayıs 2014 ile 11 Temmuz 2014 (önceki gün) Demirtaş ile ilgili iki önemli yazı kaleme aldı. 7 Mayıs 2014 tarihli yazısında Candaş Tolga Işık, "Türkiye siyasetinde en etkili muhalif lider kim diye sorarsanız eğer, tereddütsüz tek bir isim söylerim:

Henüz 41 yaşında olan BDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş" diye başladığı yazısında HDP'nin cumhurbaşkanı adayının "kesinlikle" Demirtaş olması gerektiğini söylüyordu. Önceki günkü yazısında ise Işık, analizlerini daha ileri bir boyuta taşıyor: "Demirtaş’ın adaylığının önemi çok büyük. Çünkü ilk kez Kürt milliyetçiliğinden gelen bir siyasetçi sadece bölgenin değil tüm Türkiye’nin, sadece Kürtlerin değil tüm Türkiye halklarının lideri olma iddiasıyla ortaya çıktı. Açık söyleyeyim: Demirtaş bugüne kadar genel başkandı, bundan sonra bir liderdir."

HDP Eşbaşkanı'nın seçim kampanyasını yürüten ekibin bile henüz Demirtaş"Tüm Türkiye halklarının lideri" olarak ilan etmediğini hatırlatalım. Cemaat'in Demirtaş"lider" ilan etmesinde ben bir sakınca görmüyorum; Demirtaş'ın kariyer basamaklarını bir bir çıkarak, başarılı bir lider olmasını da diliyorum. Ama tabii hayatın bizim iyi niyetli temennilerimize pek kulak astığı söylenmez; hayat, daha çok kısa bir süre önce bize Cemaat'in "hoşgörü" kulübü olmadığını, aksine derin devletin yeni sürümü olduğunu çok net olarak gösterdi.


Ergenekon ve Balyoz gibi büyük soruşturmaları kurgulayan, Cemaat'in istihbarat şefi Ali Fuat Yılmazer, görevden alındıktan sonra Bugün TV'de Güneydoğu'daki KCK operasyonlarını İstanbul'daki istihbarat laboratuarlarında nasıl organize ettiklerini itiraf etti.

Kürt siyasetçilere karşı -kendilerinin deyimiyle- KCK operasyonları adı altında "soykırım" yapan, dağdaki gerilla gruplarına karşı yargısız infaz operasyonları düzenleyerek çatışmaları kışkırtan Cemaat’in, birden bire Demirtaşdestekçisi olması bana şaşırtıcı geldi. Cemaat'in konjonktürel bir tutum aldığı veya Erdoğandüşmanlığı nedeniyle Demirtaş'ı desteklediği düşünülebilir. Bu ihtimali de elbette sorgulamak, gözardı etmemek gerekiyor.

Demirtaş'ı da burada zan altında bırakmamaya dikkat edelim. Burada asıl kaygımız "doğru" ve "gerçeği" öğrenmek olmalı. Ancak benim izlenimim, Cemaat'inDemirtaş aşkının, Erdoğan düşmanlığından daha çok, Kürt siyaseti içindeki Öcalan karşıtlığına dayandığı yönünde.

Mehmet Kamış'ın yazısındaki şu satırlar bence bu gerçeğin açık ipuçlarını veriyor: "Pervin Buldan ve bazı isimlerin dillendirdiğine bakılırsa en azından çözüm sürecinin devam etmesi için ikinci turda oylar Tayyip Erdoğan’a verilecek. Abdullah Öcalan’ın isteğinin de bu doğrultuda olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Fakat Selahattin Demirtaş’ın getirdiği çok önemli temel eleştiriler, haklılığını ve varlığını korumaya devam edecek."


İmralı ile çözüm süreci üzerinde anlaşıldığı günden bu yana Amerika ve derin devletin yeni sürümü olan Cemaat'in Kürt siyaseti içinde Öcalan karşıtı bir çizgiyi açığa çıkarma, geliştirme, etkin kılma mücadelesini hızlandırdığını gösteren çok güçlü veriler var. Bu kapıyı Cemaat'in "seküler" uzantısı konumundaki gazeteci-yazar takımıyla birlikte uzun bir süredir zorluyorlar.

Kandil ve Diyarbakır'da önemli Kürt siyasetçilere karşı son iki yıldır birebir markaj uyguluyorlar. KCK operasyonlarıyla Kürt sokağını çok sayıda paralel elemanla takviye ettiklerinden de benim şüphem yok. Kürt siyasetini kontrol etmek ve yönlendirmek istiyorlar. Son iki yıldır Kürt mahallesinde Öcalan karşıtlığını geliştirmek için büyük çaba gösterdiler.

Bu anlamda HDP adayı Demirtaş"lider" ilan etmelerinin ve adaylığını desteklemelerinin nedeni de salt bir Erdoğan düşmanlığı değil, bundan fazlasıdır.


 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
KURTULUŞ TAYİZ
[email protected]

Demirtaşın Tutumu

Salondan alkış sesleri yükseliyor. Doğan grubu çalışanları, ulusalcı yazarlar ve solun önde gelen kalemleri "Tutum belgesi"ni açıklayan HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selehattin Demirtaş'ı adeta alkışa boğuyor.

Aralarında tuhaf bir kaynaşma var. Aynı tarafta olanlar arasında ancak olabilecek türden bir yakınlaşma bu. Ortak yanları seküler mahalleden gelmeleri veErdoğan düşmanlığı. Demirtaş'ın tutum belgesi ve seçim kampanyası bu iki ana sütun üzerine oturmuş görünüyor.
CHP'nin 30 Mart yerel seçimlerinde izlediği seçim stratejisini bugün Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde devam ettiriyor. Toplantıda en fazla kullanılan sözcükler "Gezi", "Berkin Elvan", "hırsız" ve "diktatör" kavramları oldu.

CHP, MHP ve Cemaat'in 30 Mart öncesi oluşturduğu seçim sözlüğünü Demirtaş'ın devralması, onu ancak Kemal Kılıçdaroğlu'nun kötü bir kopyası yapar. Bu seçim kampanyası ile Demirtaş, en fazla CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yakınlaşabilir. Kaldı ki Kemal Kılıçdaroğlu bile 30 Mart yerel seçimlerinden çıkardığı ders ile cumhurbaşkanlığına "muhafazakar" bir aday gösterdi.

CHP
, AK Parti'nin geleneksel oylarına göz dikerken Demirtaş'ın Kemal Kılıçdaroğlu'nun vazgeçtiği bir kitleye seslenmesi ne kadar akılıca bir strateji olabilir? Muhafazakar bir adayı içine sindiremeyen CHP tabanı, tercihiniDemirtaş'tan yana mı yapacak? Beklenti bu mu? Anlaşılan bu ayrıntılara pek kafa yorulmamış; seçmene "tatava yapma, geç" der gibi bir halleri var.
Selahattin Demirtaş'ın paralel devletle ilgili açıklamaları üzerinde de durulması gerekiyor. Bir gazetecininin "paralel devlete nasıl bakıyorsunuz" sorusuna Demirtaş kaçamak yanıt verdi. HaberTürk'te katıldığı bir programda da yine Demirtaş, paralel devletle ilgili soruyu "cemaate yapılan haksızlıkları" anlatarak yanıtlamıştı.

Tuhaf değil mi; bir Kürt siyasetçinin paralel devletle ilgili sorulara doğru düzgün bir yanıtı olmaz mı? Demirtaş, konuşmasında Gülen cemaatine üye olduğu için sürek avına uğrayan büyük bir kitleden söz ediyor adeta. Cemaatin önde gelen isimleri bile gazete, televizyon ve sosyal medyadan her fırsatta sokaktaki insana da söylenemeyecek kadar çok sert ifadelerle Başbakan Erdoğan'ın şahsına, ailesine hakaret, küfür ediyor, aşağılamalarda bulunuyor. Dahası Başbakan'a "rezil", "hırsız", "diktatör" ifadelerini deme özgürlüğüne sahipler.

Ben cemaatin mensubu diye kimsenin bugüne kadar kovuşturmaya uğradığını da duymadım. Aksine Başbakan'ı dinleyenler, ofisine, evine dinleme cihazı yerleştirenler ellerini kollarını sallayarak dolaşma özgürlüğüne sahip bu ülkede.

Bırakalım cemaat üyesi olanları tutuklanmış paralel çete üyesi bile yok. Peki buna rağmen Selahattin Demirtaş, "paralel devlet" sorularını neden cemaatin uğradığı haksızlıkları anlatarak yanıtlama gereği duyuyor? Cemaatçiler bile bu tür soruları "paralel devlet bizden değil, haksızlık yapıyorsunuz" diyerek yanıtlıyorlar.

Paralel devletin varlığına işaret etmeyen, paralel devletle ilgili sözü olmayan bir aday bu ülkeye ne vaat edebilir? Cemaat'e dokunmayan bir adayın ne demokrasi, ne barış, ne çözüm süreciyle ilgili sözleri ciddiye alınabilir.


Hele Kürt siyasetinin tepesindeki isim olarak Demirtaş'ın paralel devletin varlığını görmezden gelmesi, bu konudaki soruları "cemaatin uğradığı zulüm" biçiminde açıklaması, bence üzerinde fazlasıyla düşünülmesi gereken bir konu.

Kürt hareketinin önde gelen isimlerini tek tek suikastla öldüreceklerini ilan eden, Paris'te üç kadın yöneticinin suikastını kendi televizyonlarında "hayırlı gelişme" olarak sunan bir cemaatle Demirtaş'ın yıldızının bu kadar barışık olmasını doğrusu anlayamıyorum.

"Siyasetin içinde böyle şeyler olur" diyenler çıkacaktır muhakkak; ama ben yine de cemaatin nelere kadir olduğunu düşünelim, derim.
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
kürt oyları erdoğana gitmeyecek diye korkuyorsunuz sanırsam.mesele budur.yoksa cemaat-demirtaş yakınlaşması değil derdiniz.
derdiniz bu olsaydı sizler (akp) 2011de apo ile görüşüyorsunuz diyen ********dir deyip,sonra görüşmeler ortaya çıkıncada ben görüşmüyorum devlet görüşüyor diye bir tuhaf cümle kurmazdınız.sanki devlet sizden habersiz görüşüyor.tabi canım siz hiçbir zaman suçlu olmazsınız.at devletin üstüne.tıpkı tsk subayları içeri tıkılırken savcısı kesilip,sonrada kumpas açığa çıkınca,biz yapmadık,paralel devlet yaptı gibi suçu yine üzerinizden attığınız gibi.hiçbir olumsuzluğun müsebbibi siz değilsiniz değilmi.çocukmu kandırıyorsunuz.
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
yeni asya gazetesi de sanki erdoğan dan desteğini çekmiş gibi bir hava var .cumhurbaşakanlığı seçimlerinde ekmeleddin'i desdekliyorlar..
 
Üst