Çin Fağfuru ve iki Cizvit papazı

OSMAM11

Kısıtlı Erişim
Katılım
23 Haz 2015
Mesajlar
169
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İSTANBUL
]Çin Fağfuru ve iki Cizvit papazı
]

Sual: Cizvit ne demektir? Çin fağfurunun Cizvit papazlarına sorduğu sualler nelerdir?
CEVAP
Cizvit, [Fr. Jésuite] 1512’de papazların kurduğu bir misyoner derneğidir.

İlk defa, iki Cizvit papazı, Çinlileri Hristiyanlığa davet için Kanton şehrine gelmişti. Kanton valisinden Hristiyanlığı anlatmak için izin istediler. Vali bunlara önem vermediyse de Cizvitler, onu her gün gelip rahatsız ettiklerinden, sonunda, (Ben bu mesele için Çin fağfurundan [kralından] izin almaya mecburum. Kendisine haber vereceğim) dedi ve meseleyi Çin fağfuruna bildirdi. Gelen cevapta, (Bunları bana gönderin. Ne istediklerini anlayayım) denildiği için, Cizvitleri Çin’in merkezi olan Pekin’e yolladı.
Bu durumdan haber almış olan Budist rahipler, telaşa düştüler ve (Bu adamlar Hristiyanlık adı altında ortaya çıkan yeni bir dini halkımıza telkin etmeye çalışıyorlar. Bunlar Buda’yı tanımıyorlar. Böylece, halkımızı yanlış bir yola sokacaklar. Lütfen onları buradan kovun!) diye fağfura yalvardılar. Fağfur, (Önce ne söylediklerini bir anlayalım, ondan sonra karar veririz) dedi. Ülkenin sayılı devlet ve din adamlarından oluşan bir meclis kuruldu. Cizvitleri bu meclise davet ederek, (Yaymak istediğiniz dinin esasları nedir, anlatın) dedi. Bunun üzerine, Cizvitler şöyle anlattılar:
“Yeri ve göğü yaratan ilah, Tanrı birdir, fakat aynı zamanda üçtür. Tanrının biricik oğlu ve Ruh-ul-kudüs de birer ilahtır. Bu Tanrı, Âdem ve Havva’yı yaratıp, Cennete koydu. Onlara her nimeti verdi. Yalnız bir ağaçtan yememelerini emretti. Şeytan, Havva’yı aldatıp, Tanrının emrine karşı geldiler ve o ağacın meyvesinden yediler. Bunun üzerine Tanrı, onları Cennetten çıkardı ve dünyaya gönderdi. Burada onların evlatları, torunları ortaya çıktı; fakat bütün bunlar dedelerinin işlediği günahla kirlenmiştir. Hepsi günahkârdır. Bu hâl, tam 6000 yıl devam etti. Nihayet Tanrı, insanlara acıdı ve onların günahını affettirmek için kendi öz oğlunu onlara göndermekten ve bu biricik oğlunu günah kefareti için kurban etmekten başka çare bulamadı. İşte, bizim inandığımız Tanrının oğlu olan İsa budur.

Arabistan’ın kuzeyinde Kudüs denilen bir şehir vardır. Kudüs’te Celile denilen bir yer, Celile’nin de, Nâsırâ (Nazareth) köyünde Meryem isminde bir kız bulunuyordu. Bu kız, Yusuf ismindeki bir marangoz ile nişanlanmışsa da, henüz bakireydi. Bu kız bir gün tenha bir yerde bulunurken, Ruh-ül-Kudüs gelip, ona Tanrının oğlunu ilkâ etti [koydu]. Yani, kız bakireyken hâmile oldu. Bundan sonra, nişanlısı ile Kudüs’e giderlerken Beytüllahim’de bir ahır içinde çocuğu oldu. Tanrının oğlunu ahırdaki yemlik içine koydular. Doğuda bulunan rahipler, İsa’nın doğduğunu, gökte birdenbire yeniden peyda olan bir yıldızdan öğrenerek hediyelerle onu aramaya çıktılar ve nihayet bu ahırda buldular. Ona secde ettiler.
Tanrının oğlu İsa, 33 yaşına kadar vaaz etti. (Ben Tanrının oğluyum. Bana inanın, sizi kurtarmaya geldim) dedi ve ölüleri diriltmek, âmâların gözünü açmak, topalları yürütmek, cüzzamlıları tedavi etmek, denizde fırtınaları durdurmak, iki balıkla on bin kişiyi doyurmak, kışın meyve vermediği için bir incir ağacını bir işaretle kurutmak gibi birçok mucizeler gösterdiyse de, az sayıda insan ona inandı. Nihayet hain Yahudiler, Onu Romalılara şikâyet ettiler ve Onun haça gerilmesine sebep oldular, fakat İsa, haçta öldükten 3 gün sonra, tekrar dirilerek, kendisine inananlara göründü. Bundan sonra göğe çıkıp babasının sağ tarafına oturdu. Babası da dünyanın bütün işlerini Ona terk etti. İşte bizim dinimizin esası budur. Buna inananlar, öteki dünyada Cennete, inanmayanlar ise Cehenneme gideceklerdir” dediler.
Bu sözleri dinleyen Çin fağfuru, papazlara dedi ki:
– Siz, Tanrı hem bir, hem de üçtür, diyorsunuz. Bu, (İki iki daha beş eder) gibi manasız bir sözdür. Bunu açıklayın!
Bu, Tanrının bir sırrıdır. İnsanların aklı buna ermez.
– Yeri, göğü ve bütün âlemi yaratan çok kudretli Tanrı, kullarından birinin işlediği bir günah için, onun bu işten haberi bile olmayan bütün soyunu nasıl günahkâr sayar? Bunların affı için nasıl olur da, kendi öz oğlunu kurban etmekten başka çare bulamaz? Tanrı âciz olur mu? Bu, onun büyüklüğüne yakışır mı hiç?
Bu da, Tanrının bir sırrıdır. Sır açıklanamaz, sadece inanılır.
– İsa, bir incir ağacından mevsimsiz meyve istemiş. Ağaç vermeyince, onu kurutmuş. Mevsimi olmadan meyve vermek, bir ağacın yapamayacağı bir şeydir. Buna rağmen İsa’nın buna kızıp ağacı kurutması, mucize midir, zulüm müdür? Bir Peygamber, size göre bir ilah, bunu nasıl yapar?
Bu işler manevi işlerdir. Tanrının sırlarıdır. İnsanların akılları buna ermez.
– Size izin veriyorum. Gidin, Çin’in istediğiniz yerinde misyonerlik yapın!

Papazlar çıkınca fağfur, meclistekilere şunları söyledi:
– Çin’de böyle saçmalara inanacak bir ahmağın bulunacağını sanmadığım için, bu papazların böyle hurafeleri anlatmalarında hiçbir mahzur görmedim. Eminim ki, bunları dinleyenler, dünyada hurafelerle dolu ne ahmak milletler bulunduğunu göreceklerdir. (Diyâ-ül-kulûb, Cevap Veremedi kitabı)

 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
İşte böyle bir saçmalığa karşı biz kendi insanlarımızı bile kaptırıyoruz. Sizce niye? Hiç gidip yehova şahitlerine katılanlarla konuştunuz mu? Ben gittim ve bunlarla tartıştım.. Önce dinledim. Müslümanlığı terk edenlerin çoğunda şu ortak noktayı keşfettim.. İstisnasız hepisi tevhidten bihaber. Kimse bunlara tevhidi anlatmamış. Müslüman bir toplum içinde tevhidi anlamamış insanlar var düşünebiliyor musunuz? Peki, bunun sorumlusu kim?

Âlimlerimiz İslam dinini, Yahudilik ve Hristiyanlık dini gibi yaptılar. Üç semavi din, şeklinde başlayan bir cümle bile çok tehlikelidir. Semavi tek din vardır o da İslamdır. Yahudiliğin üstüne İslam gelmiştir, hristiyanlık gelmemiştir. Onlar tevhidten ayrılınca İslamdan ayrılmış oldular. Tevhidi (zikri) tekrar gündeme getirmek için bu seferde Hristiyanlığın ve putperestliğin üstüne Hz. Peygamber gönderilmiştir. İslamın üstüne İslam gelmez.. Böylece Hz. Âdem'den bu yana gelen tek din çizgisi İslam dinidir. Üç semavi din yoktur.. İşte bunu koca koca âlimler bile içselleştiremediği için müslüman olmakla neyi temsil ettiklerinden gafiller. Sen İslam dinini üç dinden biri gibi vaaz eder, topluma böyle algılatırsan o zaman o toplumdan, bu üçten birini tercih edecek çok insan bulursun. Peki, bunun sorumlusu kim?

İslamın tebliği tevhid bazında yapılır, şeriat bazında değil. Bizi biz yapan ne Muhammed ümmeti oluşumuzdur ne de ahirzaman ümmeti oluşumuzdur. Bizi biz yapan özellik tevhidi yüklenmiş olmamızdır. Sorumluluğumuz, farkımız, islam oluşumuz, bununla seçilmişlerden oluşumuz falan hepisi tevhidten gelir..

Yahu birbirimizle uğraşmaktan bıkmadık gitti. Şu tevhidte öyle bir çekim gücü vardır ki.. Elin putperestleri gidip kendi dinlerini misyonerliğini yapıyor da bizim salak mı salaklar bu alanda örgütlenemiyorlar. İslam umurlarında değil bu elit ulema tabakasının. İşleri güçleri müslümanlar içinde fırkalaşmak ve bu alanda tebliğ(!) yapmak. Ümmet içinde ikilik çıkarmak için yıllarca sen ilim öğren, he? La böyle islam olur mu? Hiç dışarıya bakmıyorlar, hiç.. Öyle kızıyorum, öyle gazaplanıyorum ki bunlara.. Sadece ben mi? Ben gazaplansam kaç yazar? Allah'ın gazaplanıyor olabileceğini hiç düşündünüz mü? Niye asıldılar, niye biçildiler sanıyorsunuz? Hak'kın perspektifinden bir bakın bakalım manzara nasıl? Her şeyi Allah'tan bilin.. Ve her zaman yapılan işlere bakın. Senin adamın, benim adamım diye bir şey yok. Tevhid davasına nasıl hizmet ettin ona bakar kader..

Ula geçen tebliğ cemaatinden birileri geldi. Pakistan'da merkezleri varmış. Oturdular bir şeyler falan anlattılar. Dedim onlara: Siz kime neyi beliğ ediyorsunuz? Biz gavur muyuz? Sizin bu dünyayı gezecek uçak paralarınızı falan kim veriyor? Sağdan soldan topluyor, bunu çar çur ediyorsunuz böyle değil mi? Niye Avrupa'ya Amerika'ya gidip hristianlara TEVHİDİ anlatmıyorsunuz? Hiç yaptınız mı? Yapmadınız? Kıl oldum birden beynime kan damladı. Sandalyeyi kaptığım gibi hastaneye kadar kovaladım herifleri.. Ulan Avrupa'da hristiyanlar dinden çıkıyor, böyle bir fırsat var, ve İslam coğrafyasında ki onbinlerce saçma sapan örgütlenmeler içinde BİR TANE yahu fazla değil TEK BİR TANE bu işi dava edinmiş bir cemaat yok.. Sizce bu tesadüf mü? Aaah ah, tesadüf olur mu hiç? Gayet açık seçik ortada.. Kurdurmazlar. Kuramazsın.. Anında indirirler. İslam aleminde oluşan bütün örgütlenmelerin kontrol altında oluduğunu buradan anlayın.. İpler, sanmayın ki müslümanların elinde. Müslümanın elinde tek bir ip olduğuna inanmıyorum.. Bir ip var, Allah'ın ipi. Tevhid ipi.. Ona sarılan var mıdır? Bölük pörçük sen ben gibi tek tabancalar sarılıyor.. O ipe toptan sarılacaksın..
 
Üst