Devletin Dini Adalettir

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Adalet Bakanımız her yıl 5.000 hakim savcı alacağız. Kasım ayında yeni mezunların bilgileri taze iken alım düşünüyoruz açıklaması yapmış. İyi hoş demiş de her zaman diyorum. Adalet hukuk bir nosyon işi. Okuldan yeni mezun 22 yaşındaki genci, direkt kürsüye çıkarınca sıkıntıyı çoğaltıyorsunuz yargıda. En az 3 5 ideali 7 yıl avukatlık tecrübesi olmayana kürsü emanet edilmemeli. Pişirmeden yaktığınız bu gençler, adaleti de yakıyorlar sonuçta. Özellikle parti cemaat cemiyet referans sistemini tamamen kaldırarak, dupduru liyakat tercihlemesi ile görevlendirmelerin yapılması da hayati bir mevzu. Okuldan yeni mezun gençleri öncelikle hakim savcı yardımcısı olarak görevlendirmek de düşünülebilir tabii ki. Adalet devletin dinidir ve bunu en iyi bilmesi gereken de haliyle Adalet Bakanıdır.

Doların yükseldiği falan yok, lira değer kaybediyor. Yakın bir tarihten bu yana %40 kadar değer kaybeden TL, cari açığımız bu kadar yüksekken ve ekonomimiz bu kadar dışardan para girişine muhtaçken, üstelik sanayiye değil, betona kaynaklar bu pervasızlıkla aktarılmaya devam ediliyorken, daha da değer kaybetmeye devam edecektir. Türkiye'yi günü kurtarma, hısım, yandaşları ihya etme, makyajlarla hastalık lekelerini kapatma politikaları ile daha fazla götürme imkanı da kalmamıştır. Devletler nasıl iflas ederin tarihteki örneklerinden en şaşaalısı bizim tarihimizde var iken, üç kuruşluk yaptırımlara bile ciddi reaksiyon gösteren bu ekonomi, yakın zamanda hepimizi toza bulayabilir, bir ciddi önlem alınmaz ve feraset ile davranılmazsa.

Türkiye hala her türlü motoru üretebilecek bir sanayiye sahip değilken, kaynaklarını kanala, havaalanına oraya buraya har vurup harman savurur biçimde dağıtıyorsa, kimse bana idarecilerimizin çok da yerli ve milli düşündüğünü söylemesin. Bugün atak helikopterinin ve tankımızın bile motoru hala yerli değilken, hangi feraset ile başka yatırımları uygun görebiliyorlar, anlayabilmiş değilim.
Ayrıca tüm düşmanlara korku salacak, caydırıcılık oluşturacak orta ve uzun menzilli füze yapmadan da kimse savunma sanayisinden bir beklentiye girmemeli.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,150
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Motor bir kaç sene içinde üretilir kanımca
100 senede yapılmayanların katlarcası Reis tarafından yapıldı. Reis neden bizi süper güç yapamadı henüz diyenler boş laftan başka bir şey üretemezler. Feto ve pkk belasından kurtarılmanın ne demek olduğunu idrak edemeyenler, küresel para akımlarını da anlamazlar. Rusya çin türkiye ve iran gemlenmeye çalışılıyor. Onlar Türkiye ye yüklenirken içerden yüklenenler hangi akla hizmet ediyorlar anlamıyorum.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Motor bir kaç sene içinde üretilir kanımca
100 senede yapılmayanların katlarcası Reis tarafından yapıldı. Reis neden bizi süper güç yapamadı henüz diyenler boş laftan başka bir şey üretemezler. Feto ve pkk belasından kurtarılmanın ne demek olduğunu idrak edemeyenler, küresel para akımlarını da anlamazlar. Rusya çin türkiye ve iran gemlenmeye çalışılıyor. Onlar Türkiye ye yüklenirken içerden yüklenenler hangi akla hizmet ediyorlar anlamıyorum.
Hakperest kardeşim, sanmıyorum üretilebileceğini!

Bak biz şu an İHA SİHA'ları yapıyoruz diye her şeyi kolay zannediyoruz. Detayları bilmek lazım.

İHA'lardan başlayım anlatmaya:

Söylemesi ayıp acizane 2002 yılından 2012 yılına kadar uzaktan kumandalı helikopter ve tüm yedek parçalarının ticaretini yaptım. Öyle küçük oyuncak versiyonları değil, en küçük 0,10 metreden 2 metre boyuta kadar profesyonel olanlarını sattım. Tanesi 10 bin dolar olanları da var.. Bunların tamirini, rotasyon ayarlarını, hatta kullanmasını bilmeyenlere simülasyon üzerinden kullanımını falan öğretiyordum. Atölyem vardı. Bu işi Avrupa'da yapan 3 kişiden biri bendim.. İnternetten dünyanın her yerine yedek parça gönderiyordum..

Bunları niye anlatıyorum?

O sıralar Türkiye'ye gelip gidiyordum. Kendi kendime dedim, yau şu hobiyi Türkiye'de başlatayım. Gittigidiyor gibi sitelerde yanımda getirdiğim Helikopterleri satmaya başladım. Baktım bu işe ilgi var.. Dekemk ki tanıtım da bir sorun var. Ama Türkiye'de iş yapmak ölüm. Devlet bir şeyin tutulmaya başlandığını gördüğü anda tepene çöküyor!!! Bunu birkaç kere tecrübe ettiğim için müşterilerime direk bu parçaların toptancılarının adreslerini verdim. Ben bu işi yapmayacağım ama sizler fırsatınız varsa yapın dedim. Şuralardan daha ucuza tedarik edebilirsiniz, hatta Türkiye'de ticaretini siz yapın dedim..

Yıllar sonra baktım, gerçekten de bu maya tutmuş. Dernekler açılmış, gençler bir araya gelmiş..

.........

Şimdi gelelim bu işin teknolojisine. Bak kardeşim İHA denilen şey çok basit bir teknoloji. Öyle sanıldığı gibi zor bir şey değil. Bana imkân verseler ben dahi şu aciz halimle bu işi yönetir yapardım. Üç beş komponenti bir araya getirip uygun ayarları yapıyorsun, uzaktan kumanda yerine uydudan yönetiyorsun. Bu zor değil. Ebatlarını büyütüyorsun o kadar. Servoların ebatları, reglerler, fırçasız motorlar, li-ion aküler, ihtiyaca göre kanal sayısı olan reciver, ve dengeyi sağlayacak gyro gibi unsurları birbirine uygun ayarlayıp dış tasarımını aerodinamik yaptığın zaman her şeyi uçurursun, yönetirsin, kaldırır indirirsin. BU ZOR BİR ŞEY DEĞİL.. Hatta ben bu basit teknolojiyi niye yapmıyorlar diye öfkeleniyordum..

İyi bunu yaptılar. Geçtim onu..

Gelelim MOTOR ve ARABA olayına..

Sana şu kadarını söyleyim. Bir motorun kaç parçadan oluştuğunu tahmin et! Bak İHA üç beş ana parçadan oluşuyor. Ama Motor öyle değil. En az 300-500 parçanın birbiriyle uyumlu olması lazım. Civatasına kadar uyumlu olması lazım. Örneğin silindir kafasını tutan civatanın metal alışımı uygun değil diyelim. O civata motorun ısınmasıyla milimin yüzde 1'i kadar fazla veya eksik genleşse motor yanar.. Bu motor işi böyle bir şey işte.. Türkiye'de daha adam akıllı bir metaloji birikimi yok yahu! Demir, çelik, alüminyum gibi metallerin kaç bin çeşidi var. Her bir çeşidin karışımları, hassas üretim aşamaları var. Almanya gibi ülkeler bütün bu alışımların özelliklerini sır gibi saklıyor. Birkaçını açıyor ama işin püf noktasını belirleyen metal karışımlarını kimseye vermiyor. Bu gibi şeyleri her ülke kendisi tecrübe ede ede buluyor. Zaten kaliteyi belirleyen şeyler işte bu hassas detaylarda gizli.. Biz millet olarak detaydan nefret ederiz. Kara düzen, kaba taslaktır bizim işimiz. Böyle bir mentaliteyle modern dünyada kimseyle rekabet edemezsiniz.

Açık söylüyorum, bütün patentleri, bütün planları versinler gene yapamayız. Çünkü detaya ehemmiyet vermiyoruz. Bu bir mentalite meselesi. Mesela Kırıkkale polis silahı vardır. Almanların bir silahının birebir kopyasıdır. Almanlar on yıllar önce bu silahın bütün patentlerini bize verdiler. Metal alışımlarını, her şeyini. Kalıplarından tut torna freze makinalarına kadar verdiler. Adını değiştir aynısını yap dediler.. Ona rağmen Alman yapımı olan orjinali tutukluk yapmıyor, bizim ürettiğimiz tutukluk yapyor. Neden bu böyle? Çok basit. Biz kalıpları temizlemeyiz, frezerin ucu eskir ama değiştirmeyiz. Makinanın yağı biter yağsız freze yapmaya devam ederiz.. Biz böyleyiz aga!

Şahsen benim umudum yok. Türkiye'nin yöneticileri, zenginleri, elit tabakası dünyayı bilmeyen cahillerden oluşuyor. Dış güçler zamanında Türkiye'nin dümen koluna getireceği kişileri iyi seçmiş. Hepisi hırsız, haz ve hıza düşkün seviyesiz, ahlaksız insanlar. Çok azları müstesna..

Bu burjuva, bu elit kesim bu dümeni bırakmaz. Asla bırakmaz. Normalde büyük bir değişim lazım ve böyle büyük değişimler DEVRİMLE olur. Artık devrimle de olmaz. Çünkü dünya artık o tür değişimlere müsait bir dünya değil. Niye dersen kaos olur olmaz tepene çöküp bu kaosu yönetiyorlar.

Boşuna hayal görmeyelim.

Tek bir umut var. Dünya aptallaşa aptallaşa bizim seviyemizin altına düşerse bize gün doğar. Başka türlü mümkün değil. Ve böyle bir pozisyona umut bağlamış olmaktan şahsen ben utanıyorum.

Ha bir yol daha var. İran gibi kalitesiz bir araba üretirsin, sınırlarını çekersin, kendin üretir kendin binersin, hiçbir değişim de yapmazsın.. Zaten olay oraya doğru gidiyor. Başka türlü özgürleşmen mümkün değil. Mutlaka bir demir perdenin arkasına kapanmak zorundasın.. Eğer yok ben dünyanın niğmetlerinden faydalanmak istiyorum diyorsan o zaman da heriflerin dediğini bir noktada yapmak zorunda kalıyorsun. Adamlar aptal değil. Yaptıkları buluşları/üretimi tüketenlere şekil verme hakkını kendilerinde görüyorlar. Bu böyle malesef!
 
Son düzenleme:

erdemceerdem

Profesör
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
2,700
Tepkime puanı
394
Puanları
83
Yaş
41
Konum
Garb'ın Âfâk
Ehil insan konuşursa akıl ortaya cikar, insanda birşeyler öğrenir...

Cahil insanların bolca yazdığı şu ortamda, emek verip, üşenmeyip yazdığın için teşekkürler Dostun Dostu...
 
Üst