Dünyaya Tutunmak

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,307
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Beklentiler
Beklenenler…

Bazen öyle kâbus gibi çöküyor üzerime. Dünya gözümde büyüyor, ne kadar az şeyinden istifade ediyorum diyor, katlanamaz oluyorum. Ne kadar çok şeyini istiyorum ki… Olmalı ki… Dondurmayı bir kez yalamakla, yüzlerce kez yalamak arasındaki fark, sanırım hazımsızlık ve hastalıktır. Bir kez tatmak yetmiyor, aynı tat dilimde yalama olmuyor!

Öyle hayallerim oluyor ki… En lüks araba, en lüks villa, çevremde garantili yiyecek ve içecek gırla, olsun istiyorum. Öylesi doyumsuz, öylesi büyüyen göbeğimle, koşuyorum hastaneye. Kanda yağ oranı fazla çıkıyor, karaciğerim yağlanmış, kalbimde teklemekler başlamış… Doktor hayallerime fren getiriyor. Böyle devam edersen, gözünde büyüyen dünya küçülüp, toprak doyuracak seni diyen çınlamalar kulaklarımda nakaratlaşıp, mezarımı gösteriyor doktor.

Bir iki gün ilaçlar alıyor ve iyileşmiş gibi görünen halim yine beni eski dünyaya salıyor. Nakaratlar hoşuma gidiyor, keyifliyim, eğleniyorum. Bu döngü âdemoğlunun kaderi gibi. Şikâyetler aynı ama araçları farklı. Sık kurşunu rast gele, sonucu mümkün değil gele…

Ezan namaz kıl diyor,
Dostlar ahlak fazilettir diyor.
Peygamber(sav) “Fakirliğimle övünç duyarım!” diyor.
Doğa güzelliğini cömertçe ikram ediyor, sende güzel ol diyor…
Her şey hoş güzelde, diyorlar değil, denmiyorlar hoşumuza gidiyor!

Bekliyoruz, ama ölümü değil, sonsuz yaşamı ama dünyada… Neden gerçekçi olamıyoruz ki! Hayaller ve bizim olmayacaklar bizi onlara sürüklüyor ve adına macera deyip, bir ömür harcıyoruz. Acısına aldırmıyoruz. Her nefesimizde sıfır çekerek, izleri dünyaya ait kalarak, matematik iflas etmiş umursamıyoruz…

Gerçeğini sevmeyen kıymetini bilmeyen, gölgelere, tali yollara sapan nasıl bir sonsuz dünya tasavvur edebilir ki… Yaşarken hiçbir şeyi hakkıyla sevmez ve ihanet içindedir, yaratanına! Bu yüzden cinayetler, bu yüzden boşanmalar, bu yüzden küfürler, savaşlar, sömürüler… Sanki kul, yaratanına meydan okur gibi, hâşâ, Firavunlar, Nemrutlar, Ebrehe’ler, Ebu Cehiller gibi! Allah sabreder ama intikam sahibidir de! Ancak bir ömür katlanır rahmetiyle ve besler… Sonra hesap için çağırır kendine. Kul der ki o vehim manzarayı gördüğünde “ Rabbim bana bir müddet ver dünyaya tekrar döneyim ve senin istediğin gibi bir kul olayım,” Rabbim der ki, “ Ben o kulumu dünyaya tekrar döndürsem aynı yaşantısını tekrar edecektir…” Karunlar gibi. O Karun ki, Allah’ın sesini duydu ve dedi ki, bu sesin Allah olduğunu nereden bileyim. O zaman Rabbim oradaki yetmiş kişinin canını almıştı. Musa(as) dedi ki ”Bu yetmiş kişi sana en çok inanan kişiler, eğer onları bağışlamazsan din kiminle yaşanacak, kardeşim ve benimle mi? Rabbim onları yeniden dünyaya döndür”, demiş ve dönmüşlerdi. Karun sonraları çok zengin olmuş ve Rabbini inkâr eder gibi yaşamış. Yine Musa(as) duasıyla, toprak emrine verilmiş ve Karun yavaşça toprağa girmeye başlamış. Karun feryat figan af dilemiş ama nafile…

"Oku!" diyor ilk emir Allah(cc) tarafından peygamber efendimize(sav). Okur gibi yapıyoruz. Ya da okumuyoruz, en mutlu olacağımız bir âlemi tanımıyoruz. Dünyayı dolduran beklentilerimiz hala devam ediyor. Niçin inadımız ki, ölmeden ölmüyoruz…

Saffet KURAMAZ
 
Üst