Ego sistem mi ekosistem mi?

Rosasepia

Ordinaryus
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
2,427
Tepkime puanı
787
Puanları
0
Konum
Seyyâh-ı âlem
Ego sistem mi ekosistem mi?

29 Mart 2020
Kemal Sayar


Görülmemiş ölçüde ağır bir salgın dünyayı hizaya getiriyor. Başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz gerek. Geleceğin bankasından çok borç çektik ve şimdi tabiat bizden onu tahsil ediyor. Bir farkındalık çağrısı. Yanlışımız neydi ve şimdi neyi daha iyi yapabiliriz? Yabanıl doğaya tahakküm etmeye çalıştıkça vahşi türler bize yakınlaştı, hayvan mikropları insanlara sirayet etti. Şimdi doğa geri konuşuyor ve bizim kibrimize cevap veriyor. İnsan eliyle geri döndürülemeyecek bir biçimde tahrip edilmiş olan tabiat, nihayet söz alıyor. Gözle görülmeyen bir ‘düşman’ insanı kendi yaptıkları üzerine düşünmeye çağırıyor. Bu salgından insanlığımızı kaybederek mi çıkacağız yoksa içimizde yankılanıp duran vicdanın çağrısını işitebilecek miyiz? Bir zorlukla yüzleşen kişi aynı kalmaz, değişir. Bu salgının bizi nasıl bir insan kılacağı çok önemli. ‘Önce ben’ mi diyeceğiz, yoksa ‘Benimle birlikte başkaları da’ mı? Merhametin diliyle mi konuşacağız bencilliğin esvabına mı bürüneceğiz? Ben salgın sonrası dünyanın aklının başına geleceğini ve nihayet neyi yitirmiş olduğunu hatırlayacağını düşünüyorum. İnsanlara ne sunabilirim? Benden daha muhtaç durumdaki insanlar için ne yapabilirim? Nasıl daha iyi ve yararlı bir insan olabilirim? Artık oyun kurucu sorular bunlar olacak. Karantinaya zorlanmış insanlar yüz yüze olmanın, göz göze bakışmanın kıymetini daha iyi bilecek. Kimiz ve neye değer veriyoruz? İçimizde bekleyen daha iyi benliğimizi nasıl hayata geçirebiliriz? Kendi faniliğimizle yüzleştik, yeryüzünde zamanımız az, kıyamet bu ‘felaketler çağı’nda her an kopabilir. O halde birbirimizle didişmeden, barış içinde yaşamayı seçmeliyiz.
culpa-1024x682.jpg

Bir yazarın söylediği gibi, ‘asıl trajedi bu salgından değişmeden çıkmaktır’. Bir ders çıkarmalıyız, insani dayanışmayı paranın ve Pazar ekonomisinin önüne koymayı başarmalıyız. İnsanlığın kaderini yapacağımız seçimle değiştirebiliriz: Kibre devam mı, yoksa tevazu sapağından ayrılacak mıyız? Maddeciliğin ve tamahkarlığın çölünden manevi olanın vahasına istikamet tutabilecek miyiz? Ego sistem mi ekosistem mi? Gürültücü ego mu, sessiz ego mu? Benim cevabım bizi onaracak olanı seçeceğimiz yönünde: Daha az kutuplaşma, hayatın küçük zevklerini ve araya saklanmış mutluluk anlarını daha fazla idrak edebilme. Kendimizi merhamet ve iyilik yönünde eğitmeliyiz. Hakikat sonrası çağ geride kaldı artık, yalın hakikate ihtiyaç duyuyoruz. Bu büyük afetin ciddi artçı sarsıntıları olacak. Dünya ‘empati çağı’nı başlatmak için bundan daha iyi bir dönüm noktası bulamaz. Bu salgın insanın ‘güçsüzlük beyanı’. Hepimiz o kadar yaralanabilir ve kırılganız ki. Tıpkı bir mülteci gibi. Hiçbir yerde güvende değiliz. Daima bir tekinsizlik hali. Yersiz yurtsuza sırtını dönen dünya, onun yaşadığı güvensizliği iliklerine kadar hissediyor şimdi. Kendi faniliğimizle yüzleşiyoruz, onulmaz acizliğimizle. Tanrı’yla savaşamayız. Bu musibetten bir hayır doğacaksa eğer, nefis muhasebemizi iyi yapabilirsek olacak. Üzüntümüz bir şeyleri değiştirebilirse, dünya daha güzel ve emin bir yer olacak.
 
Üst