Erzurum Velileri

Meryem

Komplike
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
15,309
Tepkime puanı
759
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
Cumhuriyet devrimizin önde gelen şairlerinden Faruk Nafiz Çamlıbel¸ Erzurum ve Erzurum'un insanı hakkında şöyle enteresan bir kanaat taşırdı: "Anadolu şehirlerinin garip bir hususiyetleri vardır. En büyüğünü¸ en mükemmelini altı saat içinde anlamak kabildir. Bununla beraber¸ Erzurum'u iki üç günde gezmek mümkün olduysa da¸ anlamak kabil olamadı. Erzurumlular¸ ihtiva etmiş oldukları manayı¸ sükûtlarıyla en iyi şekilde ifade eden kimselerdir."

Sosyologlar¸ Erzurum'da dadaş (aksiyoncu)¸ hanedan (misafirperver¸ yardımsever)¸ nüktedan ve veli (gönül adamı) olmak üzere dört tip insan olduğunu ileri sürerler. Yine onlara göre¸ dadaşların varlığını¸ Erzurum'un geçiş¸ yani birçok cihangir orduların uğrak yeri olmasına¸ hanedanların varlığını İpek Yolu üzerinde bulunmasına¸ nüktedanların varlığını Erzurum'da kış mevsiminin uzun sürmesine¸ velilerin varlığını ise¸ bu şehrimizin alperenlere¸ babalara¸ dervişlere ilk kapı olmasına bağlarlar.

Asırlardır her karışı Müslüman canı ve kanıyla yoğrulmuş Erzurum topraklarında binlerce evliya yatmaktadır. İsmi bilinen bilinmeyen bu Hak dostu insanlar zamanla bu toprakları şereflendirmiş¸ Erzurum'a feyiz ve bereket getirmiş¸ Erzurum'un manevî havasını artırmışlardır. Şehrin birçok yerinde hâlen Allah dostu insanların türbelerini görmek mümkündür.


Abdurrahman Gazi

Sahabe-i kiramdan olan Abdurrahman Gazi Hazretleri Erzurum'un fethi için gelen İslâm Ordularının Sancaktarıdır. Yapılan muharebe sırasında başı vücudundan ayrılır¸ fakat o elindeki sancağı en yüksek yere Palandöken Dağı'nın üst yamaçlarına dikmek ister. Rivayete göre kesilen başını koltuğuna alan Abdurrahman Gazi İslâm'ın Sancağı'nı Palandöken'ine dikmek üzere dağa doğru koşmaya başlar. Bu günkü türbesinin bulunduğu yere gelince kem göze gelir ve olduğu yere düşer kalır.

Büyük hürmet ve tazim gösterilerek¸ türbesi özellikle Cuma günleri ziyaret edilen Abdurrahman Gazi Hazretleri manevî şahsiyetiyle Erzurumluların daima gönlünde yaşamıştır. Türbesi Eğerli Dağı (Sığve) yamacında¸ Abdurrahman Gazi Camisi'nin yanındadır.


İbrahim Hakkı Erzurumî

İbrahim Hakkı Hazretleri on sekizinci yüzyıl Osmanlı âlimi ve büyük velilerindendir. Erzurum'un Hasankale kasabasında doğdu Siirt'in Tillo kasabasında vefat etti. Babası Osman Efendi olup¸ evliyadan bir zat olup annesi Hanife Hatun da Peygamber Efendimizin soyundandır. Küçük yaşta annesini kaybeden İbrahim Hakkı Hazretleri¸ ilk tahsilini babasından görüp¸ ondan tefsir¸ hadis¸ fıkıh gibi zahiri ilimleri öğrendi. Babasının arkadaşı Muhammed Sıhrânî Hazretlerinden de¸ astronomi¸ matematik gibi fen ilimlerini etti.

İbrahim Hakkı Hazretleri çok yönlü bir âlimdir. O hem bir şair¸ hem bir yazar¸ hem bir tasavvufçu¸ hem de pozitif bilimlerle uğraşan çağdaş manada bir bilim adamıdır. Kendisi bu sahaların hepsinde de azami derecede muvaffak olmuştur. En önemli hususiyeti¸ söylediklerini öncelikle yaşamış olmasıdır. Bu da onun geniş kitlelerce sevilip okunmasına zemin hazırlamıştır.

Tasavvufî eğitimini babasının da şeyhi olan Siirt'in Tillo Bucağı'nda bulunan İsmail Fakirullah Hazretlerinden almıştır. Mürşidi İsmail Fakirullah ile ilk karşılaşışını kendisi şöyle anlatır:

"Ben 9 yaşındaydım. Ali amcam¸ beni Tillo'ya götürdü. Bir ikindi vaktinde Tillo'ya girdik. Dergâha vardığımızda babam ile mürşidi namaz kılıyorlardı. İlk bakışta İsmail Fakirullah'ın mübarek yüzü bana babamdan daha yakın geldi. O anda yüzünün cazibesine kapıldım. Aklım onun güzelliğine¸ duruşundaki heybete ve olgunluğa hayran kaldı. Babam beni kendi odasına götürdü ancak ben hasta kalbime şifa verecek olan kılavuzumu bulmuş olmanın sevinci içindeydim."
Şeyhinin himayesinde tasavvufî ilimler sahasında tahsilini ikmal eden İbrahim Hakkı Hazretleri Hocasının vefatından sonra¸ dergâhın başına geçerek onlarca talebe yetiştirmiştir.

Hayatında hiçbir zaman okumayı ve okutmayı elden bırakmayan İbrahim Hakkı hazretleri¸ ideal insan tipi olarak¸ arif insanı göstermiştir. Kendisi de bu ölçü içinde kalmıştır. Ona göre¸ arif; gönülle ve akılla bilendir. Fakat gönülle bilmek arifin yegâne hususiyetidir. Bu yüzdendir ki o¸ gönüle¸ eserlerinde büyük yer vermiştir.

İbrahim Hakkı Hazretleri denilince¸ aklımıza ilk olarak onun o meşhur Mârifetnâme isimli eseri gelir. Değişik konuları ihtiva eden bu ansiklopedik eser¸ uzun yıllardan beri sevilerek okunmaktadır. Hayatını ilim öğrenmek¸ öğretmek ve kitap yazmakla geçiren İbrahim Hakkı hazretlerinin bunun dışında¸ onlarca eseri daha vardır.

İbrahim Hakkı; gönül sahibi olan¸ fen ve sanata yer veren büyük bir âlim¸ hakka rıza gösteren bir velidir. Eserlerinin ismine ve mahlasına bakınca¸ zaten bütün bunların hepsi görülür.


Alvarlı Efe Hazretleri

Muhammed Lütfi Efendi Hazretleri¸ Erzurum'un yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden biri olup halk arasında "Efe Hazretleri" ya da kısaca "Efe" olarak bilinir. Alvarlı Efe Hazretleri Hasankale'nin Kındığı köyünde dünyaya gelmiştir. İlk tahsilini babası Hoca Hüseyin Efendi'den tamamlayarak 22 yaşında iken Hasankale'de Sivaslı Camii'ne imam oldu. Bu imamlığı esnasında ilmî yeteneği ve güzel ahlâkıyla âlimlerin¸ eşrafın ve bütün halkın takdirini kazanan Alvarlı Efe¸ aynı yıl babasıyla birlikte Bitlis'e giderek Hoca Pir Küfrevî Hazretlerine intisap etti. Bir müddet sonra da Küfrevî Hazretlerinin seçkin bir halifesi olarak Hasankale'ye döndü.

Buradan Erzurum'un Dinarkom Köyü'ne gitti ve orada Birinci Cihan Harbi'ne kadar kaldı. Bilahare vazifesini Yavi Nahiyesi'ne oradan da ana vatanı olan Hasankale'ye nakletti. Kendisine Hasankale Müftülüğü teklif edildi ise de kabul etmedi. Hasankale'ye bir saat mesafede olan Alvar Köyü halkının istirhamı üzerine oraya giderek bu köyde yirmi dört sene vazife yaptı. 1939 yılında tedavi için Erzurum'a gitti. Mehdi Efendi Mahallesi'nde bir evde ikamet ederek 16 sene de burada olmak üzere 88 senelik ömrünü¸ insanlara İslâm'ı anlatma¸ onları sohbet ve şiirleriyle ilme¸ doğruluğa¸ takvaya davet ve irşad etme yolunda geçirdi. 1956 tarihinde vefat etti. Naşı Alvar Köyü'nde pederleri Hüseyin Efendi'nin yanına defnedildi.


Taşkesenli Ahmed Efendi

Anadolu'da yetişen büyük velilerden olup Bingöl'ün Karlıova ilçesine bağlı Hacılar Köyünde doğdu. Babası¸ o yörede sevilen âlim ve fazıl bir zat olan Molla Mahmut Efendidir. Ailesi¸ Hülagu'nun Bağdat'ı işgal ederek Abbasi Halifeliğine son verdiğinde Bağdat'tan ayrılarak Şam'a oradan da on yedinci asırda Bağdat civarından gelip Hacılar Köyüne yerleşmiştir. Dedelerinin hepsi âlim olup¸ ömürlerini insanlara doğru yolu anlatmakla geçirmişlerdir.

Küçük yaşlarda iken ilme yönelen Şeyh Ahmet Efendi¸ muhtelif medreselerde zahiri ilimlerde tahsil görüp icazet aldı. Tasavvufî eğitimini ilk olarak Seyyid Sıbgatullah Arvâsî'den almasına rağmen bu yolda icazetini şeyhinin vefatından sonra yerine geçen Abdurrahman-ı Tâgî'den aldı.

Bundan sonra mürşidi onu irşad hizmetlerinde bulunması için Erzurum'a gönderdi. Erzurum'da yürüttüğü irşad faaliyetleri sonucunda pek çok talebe yetiştiren Taşkesenli Şeyh Ahmet Efendi hayatı boyunca kendisini sofuluğa vermiş ve halk tarafından bu yönü ile tanınmıştır. Şöhretin her türlüsünden hayatının her döneminde şiddetle kaçınan bu büyük zat¸ Erzurum ve çevresinde maddî ve manevî ilimleri ile insanlara üstün hizmetler vermiştir.

1909 yılında Erzurum'da vefat eden Şeyh Ahmet Efendinin türbesi Erzurum Merkezde bulunan Taşkesenli Camii haziresindedir.
Erzurum'da bulunan diğer türbe ve ziyaret yerlerinden bazıları da şunlardır;

Ebu İshak Kazirunî
Ulu Camii karşısında kale burcunda bulunmaktadır.
Rabia Hatun Türbesi
Hasan Basri Mahallesindedir.
Emir Şeyh Türbesi
Emir Şeyh Camiinin bitişiğindedir.
Şeyh Osman Efendi¸
Esat Paşa Camii haziresindedirler.
Şeyh Zeki Hoca Efendi
Taşkesenli Camii haziresindedir.


Yusuf Halıcı - SomuncuBaba Dergisi
 
Üst