Eyne İstanbul?

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Eyne İstanbul?
İstanbul'u arıyorum gözlerim açık...
Tarihi; "yüksek bir dünya mahkemesi" olarak tarif eden Hegel, memleketimin acınası halini görseydi tarih adına cezayı kaç yıl keserdi acaba? Tarihi bu kadar çok sevdiğini iddia edip de başka türlü davranan dünyada kaç millet vardır ? Geçmişe dair elde ne varsa kaldırıp atmayı marifet sayan dünyada bizden başka örnekler var mıdır? Kütüphaneyi evin en gereksiz metaı sayan,kitaplarla dost olmayı başaramamış...

Cumhuriyet idaresiyle beraber aşama aşama hayatımızdan sökülüp atılan milli kültürümüz ve milli tarihimiz ameliyat masasında maalesef... Bu yıkımı bizzat yaşayan ve anlatan canlı şahitler var... Binlerce belge var... Ciltlerce kitap var... Çok uzağa gitmeye gerek yok.Demokrat Parti tarafından "İstanbul'un yeniden dönüştürülmesi" çalışmalarında yaptığı tahribatlar hafızalarda hala taze... DP İktidarı, muhafazakar olduğu iddiasındaydı. Sevaplarının yanında günahları da vardı... İstanbul'un tarihi dokusunu yıka yıka bitiremediler... Çeşmeler,türbeler,hanlar,hamamlar...Bugün; dünün devamı gibi, filmin ikinci serisi devam ediyor...Geçmişten zerre miskal ibret almadan. Mevcut iktidarımız muhafazakar. Birçok tarihi mekan,cami aslına uygun olarak restore edildi,birşeyler yapılmaya çalışıldı tamam ama iktidarın kültür politikasının olmadığını,eğitim ile milli kültür meselesinde bekleneni veremediği gerçeğini de açık yüreklilikle söyleyelim. Oysa mevzu, en az duble yol kadar mühim ve ehemmiyete tabidir. Son günlerde üst üste gelen olaylar kültür meselesinde bir kez daha şapkayı önümüze koyup düşünmemizi gerektirir.Şöyle ki:

1) Yaklaşık bir yıldır televizyonlarda reyting rekorları kıran(!) kutsala dair ne varsa söven, sayan mukaddesatı ayaklar altında çiğneyen "Muhteşem Yüzyıl" denen dizinen rövanşist edalarla yoluna devam etmesi ve hiçbir yaptırımla karşılaşmaması... Üstüne üstlük Kültür Bakanı'nın övgü ve mazhariyetiyle... Muhafazakar iktidar döneminde...Bunun bir sonraki aşaması dini sembol ve kutsallarımızdır. Toplumun nabzı önce bunlara alıştırılır sonrası çorap söküğü gibi gelmeye başlar.(Bakınız yıllarca Türk sinemasında çizilen hoca portresine ve din algısına) Gözlerimizin içine baka baka ahlaksızlık yapan, yalan söyleyen, hakaret eden yapım, bize kanıksatılmaya çalışılıyor, tıpkı diğer dizilerde işlenen aldatma,cinayet, yalan vesaire gibi... Meselenin başka bir tarafı da bizim eksikliğimiz efendiler. Kabul edelim ve elimizi vicdanımıza koyalım... Biz, kendi değerlerimizi,tarihimizi anlatmak adına neler yapıyoruz. Onların yaptığının daha iyisini yapabiliyor muyuz? Kanuni'yi daha iyi anlatan produksiyonlar ortaya koyabiliyor muyuz? Bunu duyupta hemen Bulut Aras'a koşmayalım...(Yücel Çakmaklı'nın ruhuna üç İhlas bir Fatiha...)

2) İstanbul denince akla gelen "tarihi yarımada" göz göre göre can çekişiyor. Önce, tarihi yarımadayı gölgede bırakan bir otel silueti gökyüzünde yükselmeye başladı,geçiştirildi. Devede kulak mesabesinde kısır tartışmalarla gündemden düştü gitti. Zemzem Towers örneğiyle ne gelir elden türküleri söylendi. Şimdi de Sultanahmet Meydanı'ndan tarihi ağaçlar sökülüp meydan, beton yığınına dönüştürülmeye başlandı. Binlerce yetkilinin, turistin gözü önünde, İstanbul'un kalbinde... Osmanlı'nın ruhu, kalbi sökülüp atılmaya çalışılıyor...Televizyonda çizilen Kanuni portresi ile Sultanahmet Meydanı'ndan sökülen çınarların kaderi ne kadar da birbirine benziyor...

3) Osman Sınav, şahsi kanaatime göre bu ülkenin Steven Spielbergi'dir. Çok başarılıdır,yetenek avcısıdır. Deli Yürek'le anlatmaya başladığı ve Kurtlar Vadisi ile zirveye ulaştırdığı "Derin devlet" hikayesi 10 yıldır devam ediyor. Bütün haklarını devrederek bu diziyle bağlantılarını koparması da ayrı bir yazı konusudur lakin Kurtlar Vadisi'nin git gide komediye dönüşmesi ve aynı şeyleri dönderip dolaştırıp bize yedirmeye çalışması en azından Osman Sınav'ın hatırına yapılmamalıdır ve tez zamanda dizi sona erdirilerek yeni projeler ortaya konulmalıdır. Bunun farkında olan ve senaryonun bayatladığını gören yapımcılar, Polat Abimizi Topkapı Sarayı'ndaki " Kutsal Emanetler" dairesini sokarak yeni reytingler devşirmeyi ve tartışmaları alevlendirmeyi amaçlamışlar. Olmaz beyler olmaz... Neden mi olmaz, Çünkü:

a) Kutsal emanetler hiçbir dizinin,senaryosunun alt figürü olarak değerlendirilemez. Çekersin dört başı mamur bir tarihi film, kutsal emanetler etrafında manevi kodlarımıza değinirsin ve "bizim önemli değerlerimiz de var temasını" işlersin, o zaman durum değerlendirmesi farklı yapılır. Batı'da hangi tarihi mekana film platosu olarak izin veriliyor? Bastırıp parayı aslına uygun film platoları inşa ediyor adamlar ve gerçeğiyle ayırt edemiyorsun.

b)Diğer diziler için de misaldir bu olay... Haklı olarak Muhteşem Yüzyıl'da, başka dizilerde böyle bir talepte bulunma hakkını kendilerinde görecekler bundan yararlanmak isteyeceklerdir. Şuh bir eda ile Kutsal emanetler bölmesinde Hürrem'in yeldire yeldire koşturmasını hayal edin mesela... Allah göstermesin...

c)Fotograf makinesine, kameraya izin vermeyen yetkililer o kadar ışığa kameraya nasıl izin verdiler? Hani tarihi doku zarar görüyordu? Vatandaşa yasak, prodüksiyona açık. Bu çelişki değil mi?

d) Kültür Bakanı'nın haberi yokmuş olanlardan...Peki gün geçtikçe eriyip giden kültürümüzden haberi var mı? Erol Güngör, bugünleri görseydi kitabının başlığı ne olurdu acaba?Şair, " Ne harabiyim,ne harabati.Kökü mazide olan atiyim" derken Sultanahmet'ten sökülen çınarlara mı atıf yapmıştı acaba?

Ercan Yılmaz
HaberKültür.Net

 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
şair ne diyor ; istanbuldan öğrendim acının sustuğunu vadi konusundaki fikrine katılmıyorum sahne güzel fakat çekim yapmanın yasak oldugu bir yerde film çekilmesi ne kadar uygun tartışılır konu için teşekkürler güzeldi
 
Üst