Hadislerle namaz kılmak mümkündür !!!

DADAS

Yeni
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
1,651
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Rasûlullah (sav) ın Namazının Şekli


Cengiz Elibol tarafından yazıldı.

*Müslüman namaz kılacağı zaman, kıble (Mekke'de bulunan Kabe) ye döner, (اللهُ أَكْبَرُ) (Allahu Ekber) “Allah en büyüktür” der. Bunlar olmazsa namazın olmayacağı şartlardandır. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Namaz kılmak istediğinde, abdest azalarını güzelce yıka, sonra kıbleye dön ve tekbir getir (Allahu Ekber de). (Buhârî ve Müslim) Bunu diliyle söyleyip, sesini yükseltmesi gerekmez. Eğer kişi dilsiz ise kalbiyle niyet eder.


*Tekbir (Allahu Ekber) derken ellerini avucu açık olarak omuzları hizasına kaldırır (Buhârî ve Müslim) veya kulakları hizasına kaldırır. (Müslim)


*Sağ elini sol bileğinin üzerine ve göğsünün üzerine gelecek şekilde koyar. Vail bin Hucr (Radıyallahu Anh) un hadisi bunun delilidir. O, "Rasûlullah tekbir getirdi 'Allahu Ekber' deyip, sağ elini sol eli üzerine bilek ile dirsek arasına koydu" diye rivayet etmiştir. (Ebu Davud, Albânî senedinin sahih olduğunu söyleyip Rasûlullah'ın Namazının Sıfatı'nda tahriç etmiştir. s.137)


Elleri bu şekilde (sağı sol üzerine) koymayı emrederdi. (Malik Muvatta Beyan yay. c. 1 s.272, Buhârî 755, Ebu Avane) Vail bin Hucr'un hadisine göre "ellerini göğsünün üzerine koyardı" (Ebu Davud, İbni Huzeyme, Albânî senedinin sahih olduğunu söyleyip Rasûlullah'ın Namazının Sıfatı'nda tahriç etmiştir. s.138)


Önemli bir açıklama: Her ne kadar Hanefilerde, elleri kaldırma ve ellerin konacağı yerlerde erkeklerle kadınlar arasında farklılık olsa da, sahih olan, kadın ve erkeklerde bu konuda bir farklılık yoktur.


*Aişe (Radıyallahu Anha) den rivayet edilen hadise göre Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gözlerini secde edeceği yerden ayırmazdı. (Beyhakî, Albânî senedinin sahih olduğunu söyleyip Rasûlullah'ın Namazının Sıfatı'nda tahriç etmiştir. s.139) Bu hadise göre namaz kılan kişi namaz kılarken bakışlarını secde edeceği yere diker. Teşehhüt (et-tahıyyatu lillahi diye başlayan duayı okuduğumuz yer) oturuşu müstesna, çünkü bu oturma esnasında bakışlarını şehadet parmağına diker.


*Sonra istiftah (namaza başlangıç) duasını okur. Bu dualar çok çeşitlidir, bunlardan en yaygın olanı:


(اسْمُكَ، وَ تَعَالىَ جَدُّكَ، وَ لاَ إلَهَ غَيْرُكَ سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَ بِحَمْدِكَ، وَ تَبَارَكَ)


"Sübhâneke'llâhumme ve bihamdik, ve tebâreke'smuk, ve teâlâ cedduk, ve lâ ilâhe ğayruk" (Ebu Davud, Albânî senedinin sahih olduğunu söyleyip Rasûlullah'ın Namazının Sıfatı'nda tahriç etmiştir. s.147)


"Allah’ım! Seni överek tesbih ederim. Senin ismin mübarektir. Şanın yücedir. Senden başka ilah yoktur."


(أَللَّهُمَّ بَاعِدْ بَيْنِي وَ بَيْنَ خَطَايَايَ كَمَا بَاعَدْتَ بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَ الْمَغْرِبِ، أَللَّهُمَّ نَقِّنِي مِنْ خَطَايَايَ كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ اْلأََبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ، أَللَّهُمَّ اغْسِلْنِي بِالْمَاءِ وَ الثَّلْجِ وَ الْبَرَدِ.)


"Allâhümme bâ'id beynî ve beyne hatâyâye kemâ bâadte beyne’l-maşriki ve’l-mağrib, Allâhümme nakkınî min hatâyâye kemâ yunakka’s-sevbu’l-ebyadu mine’d-denesi, Allâhümmağsilnî bi’lmai ve’s-selci ve’l-beredi." (Buhârî) "Allah’ım! Doğu ile batı arasını uzaklaştırdığın gibi, beni de hatalarımdan uzaklaştır. Allah’ım! Beyaz elbise kirden temizlendiği gibi, beni de hatalarımdan temizle. Allah’ım! Su, kar ve dolu ile benim hatalarımı yıkayıp temizle."


*Sonra kovulmuş şeytanın şerrinden Allahu Teâlâ'ya sığınır. Ve:


أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ مِنْ هَمْزِهِ وَنَفْخِهِ وَنَفْثِهِ


"Euzu billâhi mine’ş-şeytâni’r-racim" der. "Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım." Veya "Euzu billâhi’s-semî'il-alîmi mine’ş-şeytani’r-racîm" "Şeytanın şerrinden her şeyi en iyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım." Veya "Euzu billâhi’s-semî'il-alîmi mine’ş-şeytani’r-racîmi min hemzihi ve nefhihi ve nefsih." "Kovulmuş şeytanın dürtmesinden, üflemesinden ve kötü nefesinden her şeyi en iyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım." der.


*Sonra "Bismillâhirrahmânirrahîm" der.


*Sonra Fatiha Sûresi’ni "Elhamdu lillâhi Rabbi’l-âlemîn" diye başlayan sûreyi okur. Fatiha Sûresi’ni namazının her rekatında okur. Çünkü Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "Fatiha’yı okumayanın namazı yoktur" buyurmuştur. (Buhârî ve Müslim) Bu, namazın erkanından birisidir. Bu olmayınca namaz olmaz.


*Eğer namaz kılan kişi Fatiha’yı bilmiyorsa, Kur'an'dan kolayına geleni okur. Bunu da bilmiyorsa "Sübhânallah, ve’l-hamdu lillâh, ve la ilahe illallâhu vallâhu ekber, ve la havle ve la kuvvete illa billâh" der. (Ebu Davud, Albânî senedinin sahih olduğunu söyleyip Rasûlullah'ın Namazının Sıfatı'nda tahriç etmiştir. s.156) Bu arada Fatiha Sûresi’ni ezberlemeye çalışması gerekir.


*Fatiha'dan sonra Kur'an'dan kolayına geleni okur. Ya bir sûre veya bir kaç ayet.


*Sonra Allahu Ekber diyerek ve ellerini omuzları hizasına kadar kaldırarak rukû eder. Rukûda belin düz olması gerekir. Avucu ile parmakları açık şekilde diz kapaklarının üzerine koyar.


*Rukûda (سُبْحاَنَ رَبِّيَ الْعَظِيمِ) "Sübhâne Rabbiye’l-Azîm" "Yüce olan Rabbim Sen her türlü noksanlıktan uzaksın." der. Bu zikri en azından bir kere demenin farz olduğunu alimler zikretmişlerdir. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın bu ve benzeri zikirleri rukû ve secde birden çok yaptığı sahih olarak rivayet edilmiştir.


Rukûda dikkat edilmesi gereken iki husus vardır: Birincisi, vücudun mafsallarının rukû edildiğinde yerine oturması gerekir, yani kişinin eğilişi ile doğrulmasının bir olmaması gerekir. İkincisi, rukûda Kur’an okunmaması. Rukûda da gözler secde mahalline dikilir.


Şu zikirleri de söylemesi sünnettir. "Sübhânekellâhumme ve bi hamdik. Allâhümmağfirlî." (Buhârî ve Müslim) "Allah’ım! Seni överek tesbih ederim. Beni bağışla." Veya "Subbûhun, Kuddûsun, Rabbu’l-Melâiketi ve’r-Rûh." (Müslim) "Her türlü kötülükten beri olan, Mübarek olan, Meleklerin ve Rûh'un (Cebrail’in) Rabbi."


*Sonra "Semi'allâhu limen hamideh" "Allah hamd edenin hamdini işitir" diyerek doğrulur, ellerini kaldırır ve "Rabbenâ leke’l-Hamd" veya "Rabbenâ ve leke’l-Hamd" "Allâhümme Rabbenâ leke’l-Hamd" veya "Allâhümme Rabbenâ ve leke’l-Hamd" der. "Rabbimiz tüm övgüler sana mahsustur."


*Şu duayı ziyade etmesi de sünnettir: "Mil'e’s-semâvâti ve’l-ardi ve mil'e mâ şi'te min şey'in ba'di, Ehle’s-Senai ve’l-Mecdi, ehakku mâ kâle’l-Abdu ve kullunâ leke abdun, Allâhümme lâ mânia limâ a'teyte vela mu'tiye limâ mena'te, ve lâ yenfau ze’l-ceddi minke’l-ceddu." (Müslim 477) “Gökler dolusu ve yerler dolusu ve bunlardan öte ne yaratmayı diledinse hepsinin dolusu hamd Sana olsun. Senaya, mecde layık olan Allah’ım! Kulunun dediği, ‘Hepimiz senin kulunuz; Allah’ım! Verdiğine mani olacak, vermediğini de verecek yoktur, itibar sahiplerine Senin yanında itibarları fayda vermez’ sözü haktır.


*Sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye gider.


*Önce ellerini, sonra dizlerini koyar (Sünen sahipleri, Vail bin Hucr hadisi, sahih)


Açıklama: Asrımızın hadis otoritesi sayılan Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh) Hadislerle Peygamber'in Namaz Kılma Şekli adlı meşhur kitabında sayfa 224-225'de şöyle der:


“Eller Üzere Secdeye Kapanmak: "Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dizlerini yere koymadan önce, ellerini yere koyardı." (İbni Huzeyme, Darekutnî, Hakim rivayet etmişler ve buna aykırı olan hadis sahih değildir.) Peygamber, böyle yapmayı da emrederek şöyle buyururdu: "Sizden biri secde ettiği zaman deve gibi çökmesin; dizlerinden önce ellerini koysun.” (Hadislerle Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Muhammed Nâsıruddin el-Albânî, Beka Yay. Ekim 2004, birinci baskı)


Bundan anlaşıldığına göre secdeye giderken önce eller konur ve daha sonra dizler konur.


*Secdenin yedi aza üzere yapılması gerekir. Bunlar; iki ayak, iki diz, iki el ve yüzü (burun ve alın) dür. Secde esnasında bu azalardan bir tanesini kaldırması caiz değildir. Eğer secde etmek için bir özrü varsa elinden geldiği kadar secde şekline yaklaşmaya çalışır.


*Secde ettiği zaman pazılarını vücudundan ayırır (yani dirseklerini yanlarından uzaklaştırır.) Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) secdeye vardığı zaman dirseklerini öyle kaldırırdı ki koltuk altı gözükürdü. (Buhârî ve Müslim) Ancak kollarını açması, yanındakilere eziyet vermemelidir. Eğer eziyet varsa duruma göre davranır.


*Secdede karnını baldırlarından uzaklaştırırdı.


*Secdede dizlerini birbirinden ayırır, ayak topuklarını ise birbirine yapıştırır. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) secdede ayak topuklarını diker, parmaklarını da kıbleye döndürürdü. (İbni Huzeyme, Albânî senedinin sahih olduğunu söyleyip Rasûlullah'ın Namazının Sıfatı'nda tahriç etmiştir. s.228)


*Dirseklerini ve bileklerini yere yapıştırmaz. Böyle yapmayı Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yasaklamıştır: "Sizden biriniz secde ettiğinde köpeğin yayıldığı gibi (kollarını) yaymasın." Eğer secdenin uzunluğundan yorulursa dirseklerini dizine yapıştırabilir.


*Secdede (رَبِّيَ الأعْلىَ سُبْحَانَ) (Sübhâne rabbiyel â’lâ) der. "Yüce olan Rabbim her türlü noksanlıktan uzaktır" Rukûda olduğu gibi bu zikri en azından bir kere demesi gerekir. Eğer ziyade ederse sünnete uymuş olur.


*Secdede şu duaları demesi de sünnettir.


"Sübhânekellâhumme ve bi hamdik. Allâhümmağfirlî." (Buhârî ve Müslim) "Allah’ım! Seni överek tesbih ederim. Beni bağışla." veya


"Subbûhun, Kuddûsun, Rabbu’l-Melâiketi ve’r-Rûh." (Müslim) "Her türlü kötülükten beri olan, Mübarek olan, Meleklerin ve Rûh'un Rabbi."


*Sonra başını birinci secdeden (Allâhu Ekber) diyerek kaldırır ve iki elini dizlerinin üzerine koyar, sağ ayağını diker, parmaklarını kıbleye döndürür. Bu oturuşunda şöyle der:


(رَبِّ اغْفِرْ لِي)


(Rabbiğfirli) “Rabbim beni mağfiret et!”


*Şöyle demesi de sünnettir.


(رَبِّ اغْفِرْ لِي وَرْحَمْنِيِ وَاهْدِنِيِ وَعاَفِنِيِ وَارْزُقْنِيِ)


(Rabbiğfirli verhamni vehdini ve âfini verzukni) “Rabbim beni mağfiret et, bana rahmet et, beni hidayete erdir, bana afiyet ver ve beni rızıklandır.” (Ebu Davud, Albânî senedinin sahih olduğunu söyleyip Rasûlullah'ın Namazının Sıfatı'nda tahriç etmiştir. s.247)


*İkinci secdeyi de bitirince, başını (Allahu Ekber) diyerek kaldırır ve sağ ayağını dikip sol ayağını yayarak üzerine hafifçe oturur.


*Ellerini, parmak uçları diz kapaklarına gelecek şekilde diz baldırlarının üzerine koyardı. Diz kapaklarını avuçlar şekilde de koyabilir.


*Sonra Allahu Ekber diyerek ikinci secdeye gider. Birinci secdede yaptığını burada da yapar.


*Sonra ikinci rekata ellerine dayanarak kalkar. (Muhammed Nasıruddin el-Albânî age s.250)


*Sonra ikinci rekatta, birinci rekatta yaptığını tekrar eder. Sadece bu rekatlarda başlangıç dualarını okumaz.


*İkinci rekatı bitirince aynen birinci rekatın iki secde arasında oturduğu gibi oturur ve sol elini dizi üzerine koyar, sağ eliyle de parmaklarını sıkarak yalnız işaret parmağını kaldırır ve hareket ettirerek şöyle der:


(التَّحِيَّاتُ لِلَّهِ ، وَالصَّلَوَاتُ ، وَالطَّيِّباَتُ، اَلسَّلاَمُ عَلىَ النَّبِيِّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاَتُهُ ، الَسَّلاَمُ عَلَيْناَ وَعَلىَ عِباَدِ اللهِ الصَّالِحِينَ ، أَشْهَدُ أَنَّ لاَ إِلَهَ إِلاَّ الله ُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ)


(اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلىَ مُحَمَّدٍ وَعَلىَ آلِ مُحَمَّدٍ ، كَماَ صَلَّيْتَ عَلىَ إِبْرَاهِيمَ وَعَلىَ آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ)،


(اَللَّهُمَّ باَرِكْ عَلىَ مُحَمَّدٍ وَعَلىَ آلِ مُحُمَّدٍ ، كَماَ باَرَكْتَ عَلىَ إِبْرَاهِيمَ وَعَلىَ آلِ إِبْرَاهِيمَ ، إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ)


(Et-tehiyyâtu lillâhi ve’s-salavâtu ve’t-tayyibâtu es-selâmu ale’n-nebiyyi ve rahmetullâhi ve berekâtuhu es-selâmu aleyna ve alâ ibâdillâhi’s-sâlihîn. Eşhedu en la ilâhe illallâhu ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasûluhu)


(Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdun mecîd)


(Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdun mecîd)


*Eğer kılacağı namaz üç (akşam) veya dört rekat (öğlen, ikindi ve yatsı) ise elleri aynen ilk teşehhüt oturuşunda olduğu gibidir, o oturuştaki duaları burada da okur.


* Son rekatta salatu selamdan (salli-barikten) sonra şu duayı okuması sünnettir:





(اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ، وَمِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَحْياَ وَالْمَمَاتِ، وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّاَلِ)


(Allâhümme inni eûzu bike min azâbi cehenneme ve min azâbi’l-kabri ve min fitneti’l-mehya ve’l-memât ve min şerri fitneti’l-mesîhi’d-Deccâl)“Allah'ım cehennem azabından Sana sığınırım, kabir azabından Sana sığırım, hayat ve ölüm fitnesinden Sana sığınırım, Mesih Deccal fitnesinden Sana sığınırım.” Sonra:


اَللَّهُمَّ أَعِنِّي عَلَي ذِكْرِكَ وَ شُكْرِكَ وَ حُسْنِ عِبَادَتِكَ.


(Allahümme e'ınni alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetik) “Allah'ım Seni hatırlamak, Sana şükretmek ve Sana güzel ibadet edebilmem için bana yardım et.” der.


*Sonra başını sağ tarafa çevirerek (es-Selâmu Aleykum ve Rahmetullah) der, sonra da sol tarafına aynı şekilde çevirerek selam verir.


*Sonra Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tan varit olan zikirleri söylemeye çalışır:





(اللهُ أكْبَرُ, أَسْتَغْفِرُ اللهَ، أَسْتَغْفِرُ اللهَ, أَسْتَغْفِرُ اللهَ، أَللَّهُمَّ أَنْتَ السَّلاَمُ وَ مِنْكَ السَّلاَمُ تَبَارَكْتَ يَاذَا الُجَلاَلِ وَ اْلإكْرَامِ


Bir kere (Allahu Ekber) [Buhari 841-842, Müslim 583], üç kere (Estağfirullâh) [İbni Mace 928], sonra bir kere (Allahümme ente’s-selâmu ve minke’s-selâmu tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm) [Müslim 591],der. Daha sonra bir kere:





لا إله إلاَ إِلَهَ إلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَ هُوَ عَلىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ لاَ حَوْلَ وَ لاَ قُوَّةَ إلاَّ بِِاللهِ لاَ إلَهَ إلاَّ اللهُ لاَ نَعْبُدُ إلاَّ إيَّاهُ، لَهُ النِّعْمَةُ وَ لَهُ الْفَضْلُ وَ لَهُ الثَّنَاءُ الْحَسَنُ لاَ إلَهَ إِلاَّ اللهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَ لَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ.


(La ilahe illallahu vahdehu la şerike lehu, lehu’l-mülkü ve lehu’l-hamdu ve huve alâ külli şey’in kadîr. La havle ve la kuvvete illa billahi la ilahe illallahu la na’budu illa iyyahu lehu’n-ni’metu ve lehu’l-fadlu ve lehu’s-senau’l-hasen, la ilahe illallahu muhlisine lehu’d-dine ve lev kerihe’l-kafirun.) [Müslim 594] der. Sonra bir kere:


أَللَّهُمَّ لاَ مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ وَ لاَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ وَ لاَ يَنْفَعُ ذَا الْـجَدِّ مِنْكَ الْـجَدُّ.


(Allahümme la mânia lima a’tayte, vela mu’tiye lima mena’te, vela yenfeu ze’l-ceddi minke’l-ceddu) “Allah’ım Senin verdiğine engel olacak yoktur, vermediğini de verebilecek yoktur. İtibar sahibine itibarı Senin yanında fayda vermez.” Sonra 33’er kere:


( سُبْحَانَ اللهِ, الْحَمْدُ لِلَّهِ, اللهُ أَكْبَرُ)


(Sübhanallah, elhamdu lillah ve Allahu Ekber) der. Bunlar toplamda 99 eder. Şu zikir bir kere okunarak bu sayı yüze tamamlanır:


( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَ هُوَ عَلىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.)


(La ilahe illallahu vahdehu la şerike lehu, lehu’l-mülkü ve lehu’l-hamdu ve huve alâ külli şey’in kadîr.) “Tek olan Allah’tan başka ilah yoktur, O’nun ortağı yoktur. Mülk O’nundur, Hamd O’nadır. O her şeye güç yetirendir.”


Daha sonra ise sırayla Ayetü’l-Kürsi, İhlas, Felak ve Nas Sûrelerini birer kere okur. Sabah ve akşam namazlarından sonra ise bu üç sûreyi üçer kere okumak sünnettir ve okunmaları teşvik edilmiştir:


_ أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ، اللهُ لاَ إِلهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَئُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ


_ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم، قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ، اَللَّهُ الصَّمَدُ، لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ، وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ.


ٌ_ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم، قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ، مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ، وَ مِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ، وَ مِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ، وَ مِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ.


_ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم، قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ، مَلِكِ النَّاسِ، إِلهِ النَّاسِ، مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ، الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ، مِنْ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ.


SON SÖZ: Müslüman’ın namazlarını cemaatle beraber mescitte kılmaya devam etmesi ve o hususta gevşeklik göstermeden ısrarla sabretmesi, inşaallah onun felaha ve kurtuluşa ulaşmasına sebep olacaktır.


Allahu Teâlâ, Rasûlümüz Muhammed’e, onun Ehli Beyti’ne, sahâbesine ve kıyamete kadar güzellikle onlara uyanlara salat ve selam etsin.


Duamızın sonu alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmektir.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Mübarek dadaş kardeşim bu video çorba mezheblilerin videosu.. diyeceksinki abi yanlış nerde... o zaman soruyorum...bu namaz hangi mezhebe göre...

...adam diyorki mezheb imamlarına gerek yok... bak hadislere çıkar hükmünü.. sana müçtehidlik teklif ediyor... kendileri olmuşlarya...
 

seyda muhammet

Yasaklı
Katılım
15 Nis 2013
Mesajlar
127
Tepkime puanı
4
Puanları
0
erzurmlularla braz laf anlatmak zor.Bak kardeş ! sen kendine göre hadisleri alırsın oraya asarak kendini haklı çıkarmaya çalışırsın.sana DİYORUMKİ ,SENİN ELİNDE KUTUBU SİTTE OLSA SEN NAMAZI KILABİLİRMİSİN???PEYGAMBER ŞÜYLE TAPTI DENİYOR,BAŞKA BİR YERDEDE HAYIR ÖYLE YAPMADI DENİYOR..
 

seyda muhammet

Yasaklı
Katılım
15 Nis 2013
Mesajlar
127
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Bak bir hadis daha..dinimizde temiz yerde namaz kılmak önemli bir şart iken bakın hadis ne diyor;

Abdullah b. Ömer (r.a.)’den, şöyle demiştir:
Ben Resûlullah (s.a.) zamanında bekâr bir genç idim ve Mescid de gecelerdim. kufuryokler mescide girerler çıkarlar, bevlederler(yani tuvaletlerini yaparlar), sahabiler de bundan dolayı hiçbir şey (su) dökmezlerdi.” (Ebû Dâvud K. Tahâre (1), Bâb 137 H.382 C.2 S.97 Şamil 1988, diğer tahdis edenler, Buhari, tabir 36, fedaili ashabın-Nebi 19; Müslim, fedaili’s-sahâbe 140 )



Kur'ana göre namaz anlaşılmaz diyen birisi ,hadisi kitaplarından namaz öğrenebilirmi?Daha taharet bölümünde çelişmeler başladı.Hadise göre.mescide işemekte bir sorun yokmuş...:punch:
 

DADAS

Yeni
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
1,651
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Mübarek dadaş kardeşim bu video çorba mezheblilerin videosu.. diyeceksinki abi yanlış nerde... o zaman soruyorum...bu namaz hangi mezhebe göre...

...adam diyorki mezheb imamlarına gerek yok... bak hadislere çıkar hükmünü.. sana müçtehidlik teklif ediyor... kendileri olmuşlarya...

Kardeş sen olayı kaçırdın, adamın biri (Hadisleri inkar eden, hadislerle dalga geçen, yalnız Kur'an bana yeter mantığında olan) hadislerde namazın kılınma şekli yoktur gibisinden saçmalamıştı. Ona reddiye olsun diye açtım bu konuyu. Yerinde de olmuş, o zatı muhterem hemen laf dalaşına gelmiş :D
 

DADAS

Yeni
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
1,651
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Bak bir hadis daha..dinimizde temiz yerde namaz kılmak önemli bir şart iken bakın hadis ne diyor;

Abdullah b. Ömer (r.a.)’den, şöyle demiştir:
Ben Resûlullah (s.a.) zamanında bekâr bir genç idim ve Mescid de gecelerdim. kufuryokler mescide girerler çıkarlar, bevlederler(yani tuvaletlerini yaparlar), sahabiler de bundan dolayı hiçbir şey (su) dökmezlerdi.” (Ebû Dâvud K. Tahâre (1), Bâb 137 H.382 C.2 S.97 Şamil 1988, diğer tahdis edenler, Buhari, tabir 36, fedaili ashabın-Nebi 19; Müslim, fedaili’s-sahâbe 140 )



Kur'ana göre namaz anlaşılmaz diyen birisi ,hadisi kitaplarından namaz öğrenebilirmi?Daha taharet bölümünde çelişmeler başladı.Hadise göre.mescide işemekte bir sorun yokmuş...:punch:

Birincisi hadis kaynakları sadece Kutub-i Sitte'den ibaret değil.

İkincisi yukarıda bissürü hadis aktardım daha neyin inadını veriyorsun.

Üçüncüsü bu tür hadislerin zahiriyle avam hüküm çıkaramaz. Mutlaka müçtehidlerin süzgecinden geçmesi gerekir. Yoksa herkes kendi hükmünü çıkarırsa milyonlarca din olurdu dünya üzerinde.

Sana şerhini vereyim de oku bakalım.

137. Yeryüzünün (Toprağın) Kurumakla Temizlenmesi Hakkında



382. ...Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan, şöyle demiştir:

"Ben Resûlullah (s.a.) zamanında bekâr bir genç idim ve Mescidde gecelerdim. Köpekler mescide girerler, çıkarlar, bevlederler, (sa-habiler de) bundan dolayı hiç bir şey (su) dökmezlerdi."[358]

Açıklama
Abdullah İbn Ömer'in Mescitte gecelemesi orada uyumasına delâlet etmez. Çünkü "geceledi" fiili "geceleyin uyudu" mânâsına pek nadir kullanılır. Ferrâ demiştirki, "gecenin tama*mını taatle veya masiyetle uyanık geçirdi manasında "geceledi" denilir. Ancak İbn Ömer'in geceyi Mescitte uyuyarak geçirdiği*ni anlamaya da bir mani yoktur. Nitekim bazı sarihler fiiline "ge*celeyin uyudu" mânâsını vermişlerdir. Mescitte uyumayı men eden açık bir nass olmadığına göre orada geceleyin uyumaya da bir mâni yoktur. Fakat yine de bu konu ihtilâflıdır. îbn Abbâs ibâdet maksadı olmasa, İbn Mesûd ise her halü kârda mescitte gecelemeyi mekruh görürler. îmam Mâlik, kala*cak evi olmayanın mescitte kalmasını mubah sayarken evi olanın kalmasını mekruh sayar. İmam Nevevî'nin bildirdiğine göre, İmam Şafiî mutlak ola*rak, İmam Ahmed de misafirin kalmasını caiz görmüşlerdir. Hanefîlerin gö*rüşü de bu merkezdedir.

Yeryüzündeki necasetin, kurumak suretiyle temizleneceğini söyleyen Hanefîler, bu hadis-i şerifi delil kabul ederler.

îbn Hümam bu hadis ile ilgili olarak özetle şöyle der: "Eğer necasetin kuruyarak temizlendiği kabul edilmezse sahâbilerin bile bile orayı pis bırak*mış olmalarına hamletmek gerekir ki, bu mümkün değildir. Çünkü mescid-i Nebevî dar ve mü slümanlar hemen hemen tamamen namazı mescidde kıldık*ları için, köpeklerin bevlettiği yerlerde namaz kılmamış olabilirler denemez. Ayrıca köpeklerin mescidin bir köşesine değil, bir çok yerine bevletmeleri kuvvetle muhtemeldir. Bedevi'nin bevli üzerine Resûlullah'ın su dökülmesi*ni emretmesi, bunun ancak su ile temizleneceği manasına gelmez. Zira o hâ*dise gündüz olmuştur. Gündüz Mescitte peşi peşine devamlı namaz kılınacağı için Efendimiz pislenen mahallin hemen temizlenmesini istemiş, kuruyunca-ya kadar beklemeden üzerine bolca su dökmelerini emretmiştir. Abdullah îbn Ömer'in haberinde köpeklerin Mescide bevletmeleri geceleyin olduğu ve geceleri de kısa aralıklarla cemaat halinde namaz kılınmadığı için su dökme ihtiyacı hissedilmemiş, temizlik konusunda kurumaya itibar edilmiştir."

Necaset bulaşan yer yüzünün kurumakla temizlenemeyeceğini mutlaka su dökülmesi gerektiğini söyleyenler ise, bu hadîse daha değişik bir açıdan bakarlar. Kimi "köpeklerin mescide girip çıkmaları oraya bevletmiş olma*larını gerektirmez. Mescide girip çıkarlar, fakat dışarıya bevletmiş olabilir." Bazıları da, "köpek idrarlarının üzerine su dökülmeyişi ya yerleri bilineme*diği veya temizlenmesine lüzum kalmayacak kadar az olduğu içindir" de*mişlerdir.

Şüphesiz her iki görüşün sahipleri makul fikirler ileri sürerek hadis-i şe*rifin mânâsım te'vil etmişler ve görüşlerini mesnetsiz bırakmamışlardır. Ne varki, kuramakla yer yüzünün temizlenmeyeceğini söyleyenlerin te'villerinde bir zorlama olduğu hissedilmektedir.

Temizlendiğini söyleyenlere göre ise, bu sadece üzerinde namaz kılmak içindir. Oradan teyemmüm etmek için yine de temiz sayılmamaktadır. Hanefîlerin görüşü budur.

Daha önce de bildirdiğimiz gibi, o günkü mescidleri bugünkülerle mu*kayese etmemek gerekir. Peygamber aleyhisselâm zamanında kapılar açık pencereler açık, yerlerde örtü yoktu. Dışarıdan farkı, duvarlarla çevrili ol*ması idi. Bu durumda kedi ve köpeklerin geceleyin bu gibi yerlere girmesi gayet normaldir.

Bununla beraber, hadisten mescidlerde kedi ve köpek beslenir hükmü çıkarılamaz. Güvercinler müstesna, bütün hayvanların mescidde beslenme, büyütülmeleri ve aralara sokulmaları yaksaktır.[359]

Bazı Hükümler


1. Mescitte gecelemek câizdir.

2. Toprağa isabet eden necaset mahalli kurumak sure*ti ile temizlenebilir.[360]

[358] Buharı, ta'bir 36; fedailu ashabın-Nebi 19; Müslim, fedailu's-sahâbe 140.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 2/97.

[359] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 2/98-99.

[360] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 2/99.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bak bir hadis daha..dinimizde temiz yerde namaz kılmak önemli bir şart iken bakın hadis ne diyor;

Abdullah b. Ömer (r.a.)’den, şöyle demiştir:
Ben Resûlullah (s.a.) zamanında bekâr bir genç idim ve Mescid de gecelerdim. kufuryokler mescide girerler çıkarlar, bevlederler(yani tuvaletlerini yaparlar), sahabiler de bundan dolayı hiçbir şey (su) dökmezlerdi.” (Ebû Dâvud K. Tahâre (1), Bâb 137 H.382 C.2 S.97 Şamil 1988, diğer tahdis edenler, Buhari, tabir 36, fedaili ashabın-Nebi 19; Müslim, fedaili’s-sahâbe 140 )



Kur'ana göre namaz anlaşılmaz diyen birisi ,hadisi kitaplarından namaz öğrenebilirmi?Daha taharet bölümünde çelişmeler başladı.Hadise göre.mescide işemekte bir sorun yokmuş...:punch:


İşte sen nasıl ki, gelip bu foruma yukarıda yazdığın yazılarla küçükve büyük def-i hacetini yapıyorsun ve bir beis görmüyorsun; aynen öyle de devr-i saâdette senin gibiler de varmış !

 

seyda muhammet

Yasaklı
Katılım
15 Nis 2013
Mesajlar
127
Tepkime puanı
4
Puanları
0
İşte sen nasıl ki, gelip bu foruma yukarıda yazdığın yazılarla küçükve büyük def-i hacetini yapıyorsun ve bir beis görmüyorsun; aynen öyle de devr-i saâdette senin gibiler de varmış !


yukardaki hadis ,hadis kitaplarından alınma.Benim bir eklentim yok. o hadise göre mescide def i hacet yapılsada sorun değilmiş..@fakiri .hadis ikarcıları diye bize kızarken ,bu hadisler hoşuna gitmedimi?
sen bu hadislerden namaz'ı öğrenebilirmisin?
 

seyda muhammet

Yasaklı
Katılım
15 Nis 2013
Mesajlar
127
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Birincisi hadis kaynakları sadece Kutub-i Sitte'den ibaret değil.

İkincisi yukarıda bissürü hadis aktardım daha neyin inadını veriyorsun.

Üçüncüsü bu tür hadislerin zahiriyle avam hüküm çıkaramaz. Mutlaka müçtehidlerin süzgecinden geçmesi gerekir. Yoksa herkes kendi hükmünü çıkarırsa milyonlarca din olurdu dünya üzerinde.

Sana şerhini vereyim de oku bakalım.


senin anlamadığın,senin verdiğin kaynaklar seçilmiş olan..YANİ biri, hadislerden derlemiş toplamış kendine göre içtihad vermiş.Fakat aynı eserlerde bu derlenen hadislere tam zıt hiadslerde var.Bazı hadisler namazda kıraati bile kerih sayıyor..ne olacak şimdi?sen buradan namaz şöyledir diye bir hukum çıkarabilrmisin?sen çıkarırsan diğeride alternatif hadislerden başka bir hüküm çıkarır..
zaten bu mezhebler arasında yaşanmıyormu?

eğrerki sen müctehide tabi isen senin dinin müctehidin dinidir.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
senin anlamadığın,senin verdiğin kaynaklar seçilmiş olan..YANİ biri, hadislerden derlemiş toplamış kendine göre içtihad vermiş.Fakat aynı eserlerde bu derlenen hadislere tam zıt hiadslerde var.Bazı hadisler namazda kıraati bile kerih sayıyor..ne olacak şimdi?sen buradan namaz şöyledir diye bir hukum çıkarabilrmisin?sen çıkarırsan diğeride alternatif hadislerden başka bir hüküm çıkarır..
zaten bu mezhebler arasında yaşanmıyormu?

eğrerki sen müctehide tabi isen senin dinin müctehidin dinidir.


Sen namaz kılıyor musun?
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
yukardaki hadis ,hadis kitaplarından alınma.Benim bir eklentim yok. o hadise göre mescide def i hacet yapılsada sorun değilmiş..@fakiri .hadis ikarcıları diye bize kızarken ,bu hadisler hoşuna gitmedimi?
sen bu hadislerden namaz'ı öğrenebilirmisin?


Bir defa hadisi doğru ve açıklaması ile birlite nakletmemişsin. Bu en büyük hatan olmuş...
Ebu Davud'da geçen bu hadisin doğrusu ve hadisten çıkarılan ve varılan hükümler şöyle:


382. ...Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan, şöyle demiştir:"Ben Resûlullah (s.a.) zamanında bekâr bir genç idim ve Mescidde gecelerdim. Köpekler mescide girerler, çıkarlar, bevlederler, (sa-habiler de) bundan dolayı hiç bir şey (su) dökmezlerdi."

Açıklama :

Abdullah İbn Ömer'in Mescitte gecelemesi orada uyumasına delâlet etmez. Çünkü "geceledi" fiili "geceleyin uyudu" mânâsına pek nadir kullanılır. Ferrâ demiştirki, "gecenin tama­mını taatle veya masiyetle uyanık geçirdi manasında "geceledi" denilir. Ancak İbn Ömer'in geceyi Mescitte uyuyarak geçirdiği­ni anlamaya da bir mani yoktur. Nitekim bazı sarihler fiiline "ge­celeyin uyudu" mânâsını vermişlerdir. Mescitte uyumayı men eden açık bir nass olmadığına göre orada geceleyin uyumaya da bir mâni yoktur. Fakat yine de bu konu ihtilâflıdır. îbn Abbâs ibâdet maksadı olmasa, İbn Mesûd ise her halü kârda mescitte gecelemeyi mekruh görürler. îmam Mâlik, kala­cak evi olmayanın mescitte kalmasını mubah sayarken evi olanın kalmasını mekruh sayar. İmam Nevevî'nin bildirdiğine göre, İmam Şafiî mutlak ola­rak, İmam Ahmed de misafirin kalmasını caiz görmüşlerdir. Hanefîlerin gö­rüşü de bu merkezdedir.Yeryüzündeki necasetin, kurumak suretiyle temizleneceğini söyleyen Hanefîler, bu hadis-i şerifi delil kabul ederler.îbn Hümam bu hadis ile ilgili olarak özetle şöyle der: "Eğer necasetin kuruyarak temizlendiği kabul edilmezse sahâbilerin bile bile orayı pis bırak­mış olmalarına hamletmek gerekir ki, bu mümkün değildir. Çünkü mescid-i Nebevî dar ve mü slümanlar hemen hemen tamamen namazı mescidde kıldık­ları için, köpeklerin bevlettiği yerlerde namaz kılmamış olabilirler denemez. Ayrıca köpeklerin mescidin bir köşesine değil, bir çok yerine bevletmeleri kuvvetle muhtemeldir. Bedevi'nin bevli üzerine Resûlullah'ın su dökülmesi­ni emretmesi, bunun ancak su ile temizleneceği manasına gelmez. Zira o hâ­dise gündüz olmuştur. Gündüz Mescitte peşi peşine devamlı namaz kılınacağı için Efendimiz pislenen mahallin hemen temizlenmesini istemiş, kuruyunca-ya kadar beklemeden üzerine bolca su dökmelerini emretmiştir. Abdullah îbn Ömer'in haberinde köpeklerin Mescide bevletmeleri geceleyin olduğu ve geceleri de kısa aralıklarla cemaat halinde namaz kılınmadığı için su dökme ihtiyacı hissedilmemiş, temizlik konusunda kurumaya itibar edilmiştir."Necaset bulaşan yer yüzünün kurumakla temizlenemeyeceğini mutlaka su dökülmesi gerektiğini söyleyenler ise, bu hadîse daha değişik bir açıdan bakarlar. Kimi "köpeklerin mescide girip çıkmaları oraya bevletmiş olma­larını gerektirmez. Mescide girip çıkarlar, fakat dışarıya bevletmiş olabilir." Bazıları da, "köpek idrarlarının üzerine su dökülmeyişi ya yerleri bilineme­diği veya temizlenmesine lüzum kalmayacak kadar az olduğu içindir" de­mişlerdir.Şüphesiz her iki görüşün sahipleri makul fikirler ileri sürerek hadis-i şe­rifin mânâsım te'vil etmişler ve görüşlerini mesnetsiz bırakmamışlardır. Ne varki, kuramakla yer yüzünün temizlenmeyeceğini söyleyenlerin te'villerinde bir zorlama olduğu hissedilmektedir.Temizlendiğini söyleyenlere göre ise, bu sadece üzerinde namaz kılmak içindir. Oradan teyemmüm etmek için yine de temiz sayılmamaktadır. Hanefîlerin görüşü budur.Daha önce de bildirdiğimiz gibi, o günkü mescidleri bugünkülerle mu­kayese etmemek gerekir. Peygamber aleyhisselâm zamanında kapılar açık pencereler açık, yerlerde örtü yoktu. Dışarıdan farkı, duvarlarla çevrili ol­ması idi. Bu durumda kedi ve köpeklerin geceleyin bu gibi yerlere girmesi gayet normaldir.Bununla beraber, hadisten mescidlerde kedi ve köpek beslenir hükmü çıkarılamaz. Güvercinler müstesna, bütün hayvanların mescidde beslenme, büyütülmeleri ve aralara sokulmaları yaksaktır

Bazı Hükümler

1. Mescitte gecelemek câizdir.
2. Toprağa isabet eden necaset mahalli kurumak sure­ti ile temizlenebilir.
 

seyda muhammet

Yasaklı
Katılım
15 Nis 2013
Mesajlar
127
Tepkime puanı
4
Puanları
0
tabik kılıyorum.Ne utanmaz bir soru,,,.fela saddaka vela salla.velakin kezzebe vetevellaa.EVLALEKE fE EVLAA!O nemaz kıldı ,ne sadaka verdi.yalan söyledi ,böbürlendi.yazıklar olsun onlara! tekrar yazıklar olsun onlara!(ayet)

namaz kılmamak ,her daim Allah dan lanet manasına gelir!

Namaz kılmayan ,bence küfrün sınırındadır..
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
eğrerki sen müctehide tabi isen senin dinin müctehidin dinidir.


Elbetteki bizim tabi olduğumuz dinin ameli ve itikadi yöneleri müçtehidimizin dini neyse odur. Bunda ne varki?.. Asıl sen, hiç bir müçtehide tabi olmadığın dininde şeytana tabi olmadığını nasıl isbat edebileceksin onu düşün!

 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
tabik kılıyorum.Ne utanmaz bir soru,,,.fela saddaka vela salla.velakin kezzebe vetevellaa.EVLALEKE fE EVLAA!O nemaz kıldı ,ne sadaka verdi.yalan söyledi ,böbürlendi.yazıklar olsun onlara! tekrar yazıklar olsun onlara!(ayet)

namaz kılmamak ,her daim Allah dan lanet manasına gelir!

Namaz kılmayan ,bence küfrün sınırındadır..

Kıldığın namaz ehli sünnetin kıldığı namazdan farklı mı, aynı mı?
 

DADAS

Yeni
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
1,651
Tepkime puanı
76
Puanları
0
senin anlamadığın,senin verdiğin kaynaklar seçilmiş olan..YANİ biri, hadislerden derlemiş toplamış kendine göre içtihad vermiş.Fakat aynı eserlerde bu derlenen hadislere tam zıt hiadslerde var.Bazı hadisler namazda kıraati bile kerih sayıyor..ne olacak şimdi?sen buradan namaz şöyledir diye bir hukum çıkarabilrmisin?sen çıkarırsan diğeride alternatif hadislerden başka bir hüküm çıkarır..
zaten bu mezhebler arasında yaşanmıyormu?

eğrerki sen müctehide tabi isen senin dinin müctehidin dinidir.

Demekki sen müçtehid ötesisin ki ayetlerden hadislerden hüküm çıkarabiliyorsun vay be. Müçtehidlerde aranan 12 vasıfda sende varmış desene :D
bofu61.gif



loa_loa.gif
arkadaşlar bu kişiye karşı saygıda kusur etmeyin aman haaa çarpılırsınız yoksa....
19.gif
 
Üst