HAKİKAT ve GERÇEK

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Gördüğmümüz her şey hakikattır.
Gerçek ise ancak yaşayarak görünür.
Bu bakımdan , Tarif vardır. Tatbik vardır.
En çok bahsedilen ve bir türlü anlaşılamayan konu.
Şeriat,tarikat,hakikat ve marifettir.
Bunlar olmaz ise menzilde yoktur.
Yada bunlardan biri eksik olursa , bizim eksikliğimiz olur.
Şeriat var.Peki şeriatın, tarikatı yokmu ?
Şeriatın hakikatı yokmu ? Şeriatın marifeti yokmu?
Önemli olan bunların tek gerçek olduğunu idrak gerekir.
Bunular yaşanmadıkçada idrakın oluşması zordur.
Bu sefer ,tek olan gerçeğin çokmuş zannı başlar.
Mademki dinimiz tevhit dinidir.
Niye ayırmağa çalışırızki.
Şeriat Anadır.Tarikat Babadır.Hakikat Eşindir.
Marifet sensin. Bunların birini dahi inkar,kendini inkardır.
İLİM BİR NOKTAYDI.CAHİLLER ONU ÇOĞALTTI sözünün muhatabı biz olmayalım. Kesrette kalıp boğulmayalım.
Diyelimki 7 milyar insan var.
Allah ile aramıza kimseyi sokmamağa çalışalım.
Herkes kendi yaptığından sorumludur.
Herkes kendi yazdıklarını okuyacaktır.
Kendi noksnımızdan gafil olmayalım.
Kendi noksnımızı gidermeğe bakalım.
ÇAĞLA DERVİŞ YUNUS ÇAĞLA
DEN GÖNLÜNÜ HAKKA BAĞLA
AĞLAR İSEN KENDİNE AĞLA
ELDEN FAYDA YOĞA BENZER.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Yaw selam kardeş,

Burada nasıl müslüman olunur ve kalınırı bilmeyenlerle üğraşıyoruz ! Sen kalkmış nelerden bahsediyorsun ?
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Fakiri kardeş , yazdığımız yazıları takip edenlerin içinde bizim bir sevdiğimiz var.
Bizim yadıklarımızı O anlıyor. Bizde zaten O na yazıyoruz.
Diyebilirsinki, diğerleri anlamıyor. Olabilir.
Bizde diğerlerine yazmıyoruzki.
Sevdiğinin anladığını nerden biliyorsun dersen.
Çünki O nu yazıyorum. O kendini bilenlerdendir.
O na yazıyorum.O nu yazıyorum.
Zaten benim için başkaları diye birileri yok.
Keşke herkes sevdiğine yazsa , sevdiğini yazsa.
Ne güzel olur değilmi ?
İlk görüştüğümüz yıllardı.Bir birimizi tanımağa çalışıyorduk.
Sevdiğim dediki ; Bana kendini anlat.
Ben sevdiğme ne kadarda bilgili olduğumu göstermek için başladım.
Mısri Niyazi , Yunus Emre, Mevlanalardan söz etmeğe.
Sevdiğim , bir dakika dedi.
Ben sana kendini anlat dedim. Sen bana kimleri anlatıyorsun. ?
Onlar vakti zamanında aşklarını ispat etmişler.
Sana yada bana faydası yok. Sen bana kendinden birşeyler söyle.
Şaşırmıştım. Ben kimdim ? Kendimi nasıl anlatacaktım.
Sevdiğim, bana dediki ! Bak önce ben seni,sana bir anlatayım.
Sonra sen kendini anlatırsın. Beni öyle anlattı ki bana.
Hayrete düştüm. Meğer o ana kadar ben kendimi bilmiyormuşum.
Ben dediğim hiçbir şey.Ben değilmişim.
Benim dediğim hiçbir şeyde benim değilmiş.
Anladımki, sevdiğim bana bunları anlatırken.
Anlattıklarıyla da aynı zamanda beni donatıyormuş.
Neyim varsa O nundur.
Şimdi bende O na Muhabbet ediyorum. Benim için başkası yok.
Ne yazarsam yazayım. O nu yazıyorum.
Ne görürsem göreyim.Onu hatırlıyorum.
Birilerinede hatırlatma yapıyorum.
Sevdiğim ile aramıza girmeye çalışmayın lütfen.
Çünki bu mümkün değildir. Siz üzülürsünüz.
Sizde siz olun. Sevdğinize yazın. Sevdiğinizi yazın.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Şeriat umumidir ve mecburidir. Şeriatı yerine getiremeyen,
tarikatı hiç beceremez. Çünki Tarikatın vecibeleri şeriattan daha fazladır.
An salatü daimun ile salatı daimun farklıdır.
Şeriatta her şey belirli zaman dilimlerine bölünmüşken.
Tarikatta zaman kavramı , an olarak devam eder.
Zamanın şartlarını yerine getiremeyen, an'ın gereğini hiç yapamaz.
Zamanda yapılamayanın , kazası vardır.
An'da yapılamayanın kazası da olmaz.
Bir anda insanı başladığı ilk noktaya düşürür.
Nasılki Üzeyir peygamber ; Öldükten sonra dirilmek nasıl olur . dediği anda.
Seni peygamberlikten silerim .Hitabına muhatap olmuştur.
Bu ne demekir ? Tekrar aynı yere indiririm.
Yani sıfırdan başlarsın demektir.
Bu bakımdan , tarikat yazıldığı kadar kolay değildir.
Tariki müstakim. Sıratı müstakimin aynası gibidir.
Bu yönüyle asla şakaya gelir tarafı yoktur.
Çünki bu yolda kişiler nımetlenir. Bunun tabiki bir bedeli vardır.
Zaten bedel olmaz ise, kıymet bilinmez.
Sabır gerekir. Fedakarlık gerekir. Teslimiyet gerekir.
Nasılki Hz.Ali Efendimiz tereddütsüz Peygamber efendimizin yatağına yattı.
Onun yerine ben ölürüm dedi. O öyle bir aşıktı ki ...
YAPTIĞINIZ İBADETLERİN ECRİ ELBETTE VARDIR.
CENNETEDE GİRERSİNİZ.
MUHAMMED'İ KENDİ CANINIZDAN ÇOK SEVMEDİKÇE
CEMAL GÖREMEZSİNİZ. Kutsi Hadis.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
İnsan hakikattır. İnsanlık gerçektir.
İnsan şeklen yok olur. İnsanlık baki kalır.
Bu minvalden bakarsak. Hepimizin arzuladğı gerçekliktir.
Bu ise çok nadirdir. Çünki gerçeğe ermek hiçte kolay değildir.
Hal böyle olunca , gerçek insanların geçmişte yaşadığını var sayarız.
O zamanki şartların , çok daha elverişli olduğunu zannederiz.
Oysa her vaktin kendine özgü zorlukları mevcuttur.
Mesele bu zorluklara karşı ,mücadele edip edemeyeceğimizdir.
Her devirde kolaya talip olan insanlar çoktur.
Kaldıki , Peygamber efendimiz zamanında dahi .
Peygambere dost olan dört kişidir.
Şimdi kendi kendimize tefekkür edelim. Bu nasıl iştir.
Hepimiz ; Biz o anda olsaydık , O na dost olurduk diyebiliyoruz.
Peki neden dört kişi ile sınırlandı gerçek dostluk.
Düşüncelerimiz doğrudur. Ama o an orda olsaydık.
Ebubekir gibi sıddık . Ömer gibi faruk.. Osman gibi zinnureyn.
Ali'nin gerçeğinden zöz dahi etmekten haya ederiz.
Bu dostların gösteriği fedakarlıklardan ne kadarını yapabilirdik.
Yapardık diyenlere sesleniyoruz.
Bu bizi tutan nedir. Neden o an bu andır diyemiyoruz.
Neden sadıklardan olamıyoruz. Neden adil olamıyoruz.
Neden haya sahibi değiliz. Nedir elimizi kolumuzu bağlayan.
Nedendir hep kolayı tercih etmemiz. Nefsimiz olmasın sakın.!
Hakikatın içinde yaşayıp. Gerçeğe ulaşamamak ne acıdır.
Nefsin arzu ve isteklerini yerine getirip.
Hakkın isteğini görmezden gelmek ne acı.
GÖZLERİ VAR GÖRMEZLER.KULAKLARI VAR DUYMAZLAR.
Ayeti nefsine uyanlar içindir. Çünki nefs zahmetsiz kazanç ister.
Biraz yüksekte bizim için konmuş , mücevher dururken.
Nefs bizi ayaklar altındaki, tenekeye talip oldurur.
Teneke hakikattır. Cevher gerçektir.
O cevher sahip olanlar içindir.Kimse onu senden alamaz.
Olaki o cevher ile , sende cevher olursun.
Hani tuz gölüne , bir eşek düşse. Tuz o eşeği yok eder. Tuz eder.
Eşekten en ufak bir emare kalmaz.
Gerçeğe erip, gerçek insan olanlardan olalım İnşaallah.
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113

Nefsin arzu ve isteklerini yerine getirip.
Hakkın isteğini görmezden gelmek ne acı.

selam abi.
hangi isteğimiz nefsin isteği,hangi isteğimiz hakkın isteği,bunu çoğu zaman anlayamıyorum.
nedir bunun çaresi.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Sevgili kardeşim cemaliii ; İnsanın kendi başına yapabileceği işler vardır.
Birde mutlaka ama mutlaka yardım alması gerekir. Şöyleki ;
Gerçeğin ismi MESLEĞİ RESUL'dür. Bir meslek ustasız öğrenilmez.
Yazdıklarımız ise , gerçeğin su üzerinde görünen taraflarıdır.
Öncelikle Şeriat babına ortaya konmuş olan ,Kin,kibir,riya,ucup,
şehvet,yalan, dargınlık ve gıybetten uzaklaşmak şarttır.
İkinci olarak , alacak ,verecek mevzularını aşman gereklidir.
İstersen buna borcun olmaması da diyebiliriz.
Tevhit salim kafa ister. Huzur ister. Sevgi ister.
Tek başına olmaz dememizin bir sebebi şudur.
İlk üç meratip , fenadan kurtulmak için gereklidir.
Bu meratipleri sana telkin edecek ve gösterecek ,
bir irşat edici gereklidir.
Bu üç meratipten geçmeyen hakikatta borçlu sayılır.
Burda bahsetmetmek istediğimiz BOYUN BORCUDUR.
Hakka kurban olmadan OLMAZ.
Üçüncüsü, Hakkı sevecek, Hakkı isteyeceksin.
Herkes Hakkı seviyor. Onu istiyor ancak, bu istek fiile geçmedikçe olmaz.
SİZ BANA BİR ADIM GELİN.BEN SİZE ON ADIM GELİRİM. sözü bu gerçeği anlatır.
Allah unsur olmadığna göre , bu on adımdan murat nedir.
Sen Hakkı isteyerek arayış içine girersen. Allah senin yolunu açar ve
OL emri sana yardımcı olur. (ON ADIM) OL emridir.
Tabi bunlar afaki değil . Enfusidir. Sen dahi hayrete düşersin.
Asla yapamam.Benim engelim çok derken.
Birde bakarsınki , tüm engeller birer birer kalkıyor.
Mesele Hakka , gerçeğe bir adım atabilmektir.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Hakikatta herşey çift yaratılmıştır. Biz çiftin , birini görüyoruz.
Zaman zamanda malesef , diğerini inkar edebiliyoruz.
İnkar ettiğimiz Allah'ın tecellilerinden biri olduğunu bilemiyoruz.
Çünki görüşümüz , sadece suretler kadar.
Tabi idrakımızda o kadar oluyor.
Kuran her hakikatın özünü anlatmıştır. Tafsilat çok azdır.
Mesela Bizm binlerce kelime ile anlatamadığımız,
Kuran'da tek kelimeyle ifade edilmiştir.
BESMELE hakkında binlerce kitap yazılmıştır.
Bunun sebebide , bizim gerçeği bulmamıza yardımcı olması içindir.
BESMELE'nin BE harfinin altındaki nokta . Yüzbinlerce kişiyi fenadan kurtarmıştır.
Yüzbinlerce kişiyi de gerçeğe ulaştırmış ve zevke ulaştırmıştır.
Suret olarak bakarsak ,bir nokta nasıl böyle birşeye sebep olabilirki.
Fakat noktanın diğer yüzünü görürsek. Şüpheler kalkar.
Eğer Allah gerçeği açık açık söyleseydi. Hakk ile batıl ayrılmazdı.
Allah , gerçeği bizim bulmamızı istedi. Bunun için gayret verdi.
Akıl verdi.İlim verdi.İrade verdi. İşitme , görme duyusu verdi.
Gerçek açık açık söylense, bunlara gerek yoktu ki.
Bakaya geçerken , imtihan niye var.
Rabbın kim olduğunu herkes biliyor. Allah C.C.
Peygamberin kim olduğunuda biliyor. Muhammet Mustafa S.A.V.
Peki , Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak.
Muhammed'in, sıfatıya sıfatlanmak.
Bunlar bize niye söylendi. Bunlar ne olacak ?
Bizim göremedğimizi, Bir başkası görebilir. Biz görmedik diye inkarmı edelim.
Başkasının göremediğinide sen görebilirsin. Görmeyen tekzip etmemeli.
Çünki gerçeğin tamamını bu alemde gören yoktur.
Baka alemi bunun için vardır. Ne varki dünyada ama , ahirettede amadır.
Tek kanatlı kuş. Kediye, köpeğe yem olur. Biz çift kanatlı olalım.
Gerçeği cüzi olarakta olsa görmek istiyorsak.
Çift olan hakikatı, idrak ederek , birleyelim. İnşaallah.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Çift olan hakikatı, idrak ederek , birleyelim. İnşaallah /selam

Hakikat aslı itibariyle çift değil birdir...üstad Mevlana küddise sirruhun deyişiyle ikilik, bakan kimsenin şaşılığındandır..

şaşı kimse çift görür....Bu sebeble ''çift olan hakikatı birlemek'' değil, tek olan hakikatı birlemek, idrak etmek önemlidir..vesselam..
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Hikem arkadaşımıza Mevlana'nın sözleriyle idrakından dolayı tebrik ederiz.
Mademki Allah bir. Niye 99 esmaül hüsna var.
Zariyat suresini (49) inkarmı etmemizi istiyorsunuz.
Mevlana'nın sözleri meratip,makam ve mertebe üzere söylenmiştir.
Bir olan hakikat derken , hangi mertebeyi işaret etmiştir.
Kim ne dediyse demiş. Bizi hiç ilgilendirmiyor.
Tevhit ikiden bir olmaktır. Vamı bunun ötesi.
LA İLAHE İLLALLAH.MUHAMMEDEN RESULLULLAH.
Sadece La ilahe illallah yeter dersen.
Senin doğrun.Sana doğrudur.
Anlatılmak istenen Zahir ve Batın'dır.
Bunudamı kabullenemediniz.
Genel olarak anlatılmak isteneni , anlamadan ,
yazılan tek satıra göre yorum yapmayın lütfen.
Baba erenler ayeti işaret ederek.
(NAMAZA YAKLAŞMAYIN) diyor. Bende yaklaşmıyorum der.
İyide orda (SARHOŞKEN) ayetini görmüyor.
Bu bakımdan tekrar rica ediyoruz.
Anlatılmak iseneni anlamağa çalışın LÜTFEN.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Mademki Allah bir. Niye 99 esmaül hüsna var.''(selam)

Ehli Sünnet vel cemaat dedilerki, Allah Tealanın sıfatları, gayrı değildir, yani Zatından ayrılmaz; terzilik sanatı terziden ayrılmadığı gibi.. Aynı değildir, yani Zatından başkasıdır; nitekim uçuş, kıuştan başkasıdır..Kuş ve uçuş misaldir., Allah Teala benzersizdir.Cenabı Hakkın gerek zati ve gerel subuti ve gerekse fiili sıfatları ve hatta bütün isimleri kadimdir, Ona mahsustur.
allame taftazani diyorki,'' Zatı akdes Tealanın sıfatları, ne aynıdır,ne gayrıdır demekle , aynıyet ve gayrıyetin ortadan kalkmasından, Allah Tealadan başka bir şeyin ezeli olması , yahud kadimlerin adedlenmeleri gerekmez''

Demekki Allah Telanın isimlerinin şu kadar olması Tekliğine , Birliğine engel değildir..Arz ederim..
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Bak kardeşim hikem ; siz çok okumuş kişisiniz. Buna bir sözümüz yok.
Yine dediğimiz gibi , anlatılmak isteneni anlamıyor, tek cümleye bakıyorsun.
Birileri birşeyler söylemiş. Biz inkar etmiyoruz. Ancak diyoruzki bu sözler,
bir mertebenin sözleri. Eğer bunları savunacaksanız ki, bu sözlerin sonu
ENEL HAK'tır. Sizde buna karşısınız.
Karşı olduğunuz bir şeyi , savunmaya çalıştığınızın farkında değilmisiniz ?
Allahın, Fettah ismi ile, Sabır ismi bir değildir. Şafi ismi ile Muhtar ismi bir değildir.
Hepsinin icraları ayrı ayrıdır. Neticede Allah'a aittir ancak . Allah'tır diyemezsiniz.
Sizin dahi fiiliniz.Sıfatınız. Varlığınız ayrı ayrıdır.
Fiiliniz , sıfatınız değişir. Zat'ınızda değişme olmaz.
DÜNYA , AHİRET değildir. Gece , gündüz değildir. Cennet , cehennem değildir.
Neden bunlar hep çifttir. Elbette tek gerçeğin anlaşılması içindir.
Eğer sizin okuduklarını yazarsak. Yine ilk karşı çıkacak siz olursunuz.
Çünki Mevlana veya Allame taftazani söylediyse , size göre doğrudur.
Fakat bu aciz kul söylediğinde, feveran edersiniz.
Yazarken bu kadar dikkat ettiğimiz halde.
Hemen devreye girip müdahale etme gereğini duyuyorsunuz.
Sanki bizim sözlerimiz Kuran'a ve Sünnete aykırıymış gibi.
Lütfen diyoruz. Anlamamakta ısrar ediyorsunuz.
Bizlerde diğer arkadaşlarımızın yazdğı yazılarıda okumağa çalışıyoruz.
Eksik gördüğümüz yerleri , kendi yazdığımız konuya taşıyoruz.
Ta ki yazan arkadaşı rencide etmemek için.
Eksik gördüğümüzü dedik. Yanlış gördüğümüzü demedik .
Bunuda yanlış anlamayın lütfen.
Hiç birimiz gerçeği tam olarak yazamayız.
Mutlaka eksiğimiz olacaktır.
Bizim eksiğimizi siz, sizin eksiğinizi , diğer bir arkadaş tamamlıyacaktır.
Bu tamamlamyıda MARİFET kullanarak yapmak MÜMİN olduğumuzun delilidir.
Yoksa , Hop sen yanlışsın. Mevlana şöyle demiş vesselam gibi yazılar
Sadece abesle iştigaldir.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Kardeşim biz bu dini nasıl doğru olarak anlayacağız? kriterimiz nedir..?

Bizim cevabımız Peygamberimizin ve ashabının anlayışı ve bunu sistematik hale getiren müctehidi kiramın ictihadları muvacehesinde anlayabiliriz..

İslam alimlerine göre, bir insan şuurunda iken ''Enel-Hak '' derse şirke girer...Bunu sekr halinde derse mazur olabilir..Ulemamız, tasavvufta ölçünün Şer'i Şerif olduğunda ittifak halindedir..Enel_hak sözü Şer'i şerife muhalif bir sözdür..Kendisini bilen, şuurunda olan, sekr halinde olmayan biri bunu derse tecdidi İman getirmesi gerekir..Neüzübillah...bizden uyarması,,takdir siizn..
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Hikem kardeş ; sen alim birisisin.
Bizimde bazı müşküllerimiz var.Eğer cevaplarsan seviniriz.
1-Musa As. Allah ile görüşmek için Turisina dağına gidiyordu !
Bizde gitsek diyoruz. Siz ne dersiniz ?
2-Musa As.Turisina dağının eteklerine geldiğinde .
(AYAĞINDAKİ NALINLARI ÇIKART.TUVA VADİSİNE GELDİN) hitabı gelid.
Dağın eteğinin ,öğülmüş vadi olduğunu anladık. Bunun hikmeti nedir ?
3-Musa As. Turisina dağına birçok kere gitti ,geldi.
Allah Musa As.ma ne dedi de ,
Musa As. Seni görmek istiyorum dedi.
O güne kadar , gidip , geliyordu.
Allah ne dedi de.Musa As.Görmek istedi.
4-Lenterani Ya Musa (SEN BENİ GÖREMEZSİN) dedi.
Neden ? Musa As. Allahın peygamberi değilmiydi.
5-LAKİN İLEL CEBELİ (DAĞA BAK) Musa As. Dağa baktı.
Dağda bir nur gördü. Dağ paramparca oldu.
6-Musa As. Gördüğü Nur kimin nuruydu ?

Bu müşküllerimiz cevaplarsan çok seviniriz.
Okumuş olduğunuz kitaplarda, mutlaka bunların cevapları vardır.
Şimdiden teşekkür ederiz.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Bilinmesi gereken şudur ; BİZ KİMSEYE DİN ÖĞRETMEĞE ÇALIŞMIYORUZ.
Sadece muhabbet ediyoruz. Muhabbetimiz esnasında , zaman zaman
ayet ve hadisler muhabbetimize öncülük ediyor.
Din yaşadığımız her anın içinde mevcuttur.
KURAN'I BİZ İNDİRDİK.ONUN KORUYUCUSU DA BİZİZ.
Buyuruyor ,Yüce Rabbımız.
DİNİN DE DİN GÜNÜNÜN SAHİBİ ALLAHTIR.
Mademki gerçek bu dur. Bize ne oluyor ?
Yoksa Allah gerçeğini unutup.Allah'lık yapmağamı çalışıyoruz ?
Hadi biz arasıra , kendi yaşadıklarımızdan misaller veriyoruz.
Bu misaller birileri için yanlış olabilir.
Ara sıra diğer ihvanlarında yazdıklarını okumağa çalışıyoruz dedikya.
Mesela gerek Talip kardeş , gerekse Hirohos kardeşin yazdıklarının ,
hepsi ispatlı ve isnatlı sözler.
Fakat gelin görünki aynı saldırılara onlarda maruz kalıyor.
Yok tasavvuf neymiş. Tasavvufçular Allah'ı sevede, Müslümanlar sevmezmi ?
Dediğimiz gibi ne Talip kardeş , Ne Hirahos kardeş bu gibi sözler asla yazmazlar.
Birileri neden işkillenirde saldırır bir türlü anlayamadık.
Bu satırlardan sesleniyoruz. Yapmayın arkadaşlar. Biraz izan sahibi olun.
Bu arkadaşlar sizin açtığınız herhangi bir konuya , sizin gibi muhalefet ediyorlarmı?
İnsan sorumluluk sahibir. Yapacağı işi düşünür, sonra yapar.
Düşüncesizce yapılan işler , Ne Müslümanlığa, ne Müminliğe yakışmaz.
Ve bu sözü istemeyerek söylüyorum.
Bu işlerin vebalide sakın unutulmasın.
HAKKA AŞIK OLANLAR.ZİKRULLAHTAN KAÇARMI.
ARİF OLAN CEVHERİ . BOŞYERLERE SAÇARMI.
GELSİN MARİFET ALAN.YOKTUR SÖZÜMDE YALAN.
EMMAREYE KUL OLAN.HAYRI ŞERRİ SEÇERMİ.
SEN BİR KOVUK SELVİSİN.HEMEN ŞÖYLE DURURSUN.
SEN BİR PALAZ YAVRUSUN.KUŞ KANATSIZ UÇARMI.
ÜFTADE YANIP TÜTER.BÜLBÜLLER GİBİ ÖTER.
AŞIKLARA TAŞ ATAN İMAN İLE GÖÇERMİ.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Hikem kardeş ; sen alim birisisin.
Bizimde bazı müşküllerimiz var.Eğer cevaplarsan seviniriz.
1-Musa As. Allah ile görüşmek için Turisina dağına gidiyordu !
Bizde gitsek diyoruz. Siz ne dersiniz ?
2-Musa As.Turisina dağının eteklerine geldiğinde .
(AYAĞINDAKİ NALINLARI ÇIKART.TUVA VADİSİNE GELDİN) hitabı gelid.
Dağın eteğinin ,öğülmüş vadi olduğunu anladık. Bunun hikmeti nedir ?
3-Musa As. Turisina dağına birçok kere gitti ,geldi.
Allah Musa As.ma ne dedi de ,
Musa As. Seni görmek istiyorum dedi.
O güne kadar , gidip , geliyordu.
Allah ne dedi de.Musa As.Görmek istedi.
4-Lenterani Ya Musa (SEN BENİ GÖREMEZSİN) dedi.
Neden ? Musa As. Allahın peygamberi değilmiydi.
5-LAKİN İLEL CEBELİ (DAĞA BAK) Musa As. Dağa baktı.
Dağda bir nur gördü. Dağ paramparca oldu.
6-Musa As. Gördüğü Nur kimin nuruydu ?

Bu müşküllerimiz cevaplarsan çok seviniriz.
Okumuş olduğunuz kitaplarda, mutlaka bunların cevapları vardır.
Şimdiden teşekkür ederiz.

Biz hiçbir zaman alim olduğpumuzu söylemedik, ama alimlerden iktibas ettiğimizi söyledik.
Saniyen bu yazdıklarınızın bizim sizi uyardığımız konu olan , bazı ehki tasaavufun şatahat kabilinden söyledikleriyle alakası nedir?
Siz bu alakayı sörlerseniz biz de sizew inş. yardımcı oluruz., beyefendi..
vesselam
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Bak Hikem kardeşim ; Günlerdir size meram anlatmak için uğraşıyoruz.
Hep aynı yerde dönüp duruyoruz. Siz bizim yazdıklarımızı anlamıyorsunuz.
Bizde sizin yazdıklarınızı anlamıyoruz.
Bu meseleyi daha fazla uzatmanın anlamı yok.
Ne yaparsak yapalım , anlaşamayacağımız ortada.
Diğer ihvan kardeşlerde bu durumdan rahatsız oluyorlar.
Bencillik yapmayım. İhvanları rahatsız etmeğe hakkımız yok.
Sizden en azından bunu anlamanızı bekliyoruz ve sana
SELAMETLE diyoruz.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Kardeşim burası forum ortamı..Yanlış gördüğümüz hususlar olursa fikrimizi beyan ediyoruz...Yazınızda gördümüz bazı mutasaavıfların şatahat kabilinden söylediklerinin şer'i şerife muğayir olduğunu, ulemamızın eserlerini ölçü ittihaz ederek ifade etmeye çalıştık...Evet yazılarınız bu bakımdan bir anlam ifade etmiyor...Özellikle son yazdığınız hususularla bizi ilzam etmeye çalştığınızı anlayabiliyoruz...Yalnız bizim eleştirdiğimiz hususlarla alakası olmadığından, alakasız mevzuya cevab vermenin bzizim açısından hiç bir anlamı yoktur...Tekrar ediyorum, Tasavvufta ölçü şer'i şeriftir...Şeriatsız bir tasavvuf zındıklıktır; tasavvufsuz bir şeriatta sadece bir kabuk mesabesindedir..
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
İnşaallah sohbetimize kaldığımız yerde devam edelim.
Kuran'da keşfedilemeyen bazı sırlı ayetler mevcut.
Bu sırların sebebi bizce, herkes bu sırları taşıyamayacağı içindir.
Aslında , Kuran'ca belirlenen emir ayetlerini , aksatmadan yapabilsek,
olaki bu sırların bazıları bizede açılabilir.
Bunun için Kuran'ın emrince, yeniliklere açık olmamız gerekir.
Yok, benim bildiğim bana yeter diyenler olabilir.
Doğrudurda. Çünki bu iş istidat ve kabiliyet işidir.
Diyelimki bizim için gayp olan ayetler var.
Peki bu ayetlerin içeriğini bilmediğimiz için ,
acaba düşümcemizde ,fiilimizde ve sıfatımızda bir eksiğimiz olabilirmi ?
Bu aleme geliş sebebimiz , hakikatları bulup ikmal etmemiz içindir.
Her gayp dediğmize ulaşmamız, kemalatımızın yükselmesi demektir.
Allah'a ait gayptan bahsetmiyoruz. Bizim kendi gaybımızdan bahsediyoruz.
Bize ait olan çok değerli birşeyi kaybetsek , aramazmıyız ?
Kuran müslümanlara emanet edilmiş , çok önemli bir değerdir.
İçindeki sözler de Rabbımız olan Allah'ın sözleridir.
Peki Allah bize ne bildirmek istiyor. Onu bilmemiz gerekmezmi ?
KURAN ÖĞRENİN.KURAN ÖĞRETİN ayeti bize bunu anlatıyor.
Önemli olan , Kuran'a karşı aşkımızın bitmemesidir.
Bir defa okuduğumuz ayeti anlarız.
Aynı ayeti bir daha okuduğumuzda. Daha iyi anlarız.
Dediğmiz gibi , eğer gerçeği istiyorsak. Gerçeğe açık olmalıyız.
Peygamberlerin hepsi , öncelikle taasup ile mücadele etmişlerdir.
Bunu iyice idrak edenlerden oluruz. İNŞAALLAH.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Bilgi üzerinde yüzyıllardır tartışmalar yaşanıyor.
Kimisinin bilgisi , kimilerine göre doğru.
Kimilerine göre ise yanlış bulunuyor.
Bunun yegane sebebi , kişilerien yazdığı,
yazılara bazen benliğinde girmesidir.
Ya da okuyanların benliğinin devreye girmesidir.
Bu çekişmeler her zaman Mümin'leri üzmüştür.
Mümin orta yolu tercih etmiş olup. Rabbının sözünü tutmuştur.
Çekişmelerin diğer bir sebebide.
Hakikatın zahir ve batın olmak üzere iki yönü olduğudur.
Hatta zahir kendi içinde yedi manaya bürünürken.
Batın sekiz mana içerir. Mesela
HERŞEY HAK İLE KAİM sözü hakikattır.
MİRATI MUHAMMED'DEN ,ALLAH GÖRÜNÜR DAİM sözü gerçektir.
Şimdi şu soru akla geliyor. Kaç kişi MUHAMMED S.A.V. efendimize baktı ?
Kaç kişi onun miratında Allah hakikatını gördü.
Demekki gerçek , hakikatta gizlenmiştir.
Peki kimden gizlenmiştir. Gerçeği kabul edemeyecek olanlardan gizlenmiştir.
Hakikat üzerinde dahi bu çelişmeler yaşanırken.
Gerçek asla kendini göstermez.
Hasan Basri Hz. Rabia hatunun peşine takılır, ona şiirler , maniler okur.
Rabia hatun sorar ! Söyle bakalım Hasan , ne istiyorsun ?
-.Ben seni çok seviyorum. Seni arzuluyor.Seni istiyorum.
-.Bu işler sokakta olmaz. Hasan'ım gel beni Anamdan iste.
Bu menkıbe bize , neyi , nerden,istememiz gerektiğini belirtir.
HER ŞEYİ İHSAN EDER ANA.
Anamızı bilenlerden.Anamıza layık olanlardan olalım İNŞAALLAH.
 
Üst