Harika bir deney

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.
Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider. Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.
En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar.

En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar. Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir.
Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz

Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı... Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi...

Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?

Vasko Tan'dan alıntıdır.



Dinle-Dü?ün-De?i?tir - Hedef 100.000 Aç?k Zihin( Open Your Mind )'in Videolar?: Önce Aç?klamay? Okuyun | Facebook
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
hadii : (

peki bulabilir misiniz? Ben göremedim : (

 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
yok estağfirullah. Genelde aradığım konuları bulamıyorum. Belki de vardır :)
 
K

Kaçak

Guest
Durun konu kapanmadan kıssadan hisse çıkartıvereyim ...
Kıssadan hisse ;
1-Herşeyin bir zamanı vardır , 15 gün boyunca ileri derecede kabızlık çeken birine dünyanın en leziz yemegini verseniz dönüp bakmaz ...
2-Metrolarda ilgi çekmek istiyorsanız , " burda bomba var " diye bagırmanız kafii , Metroda kim takar kemanı ....
3-3,5 milyon dolarlık kemanda olsa sonuçta sadece "gıy gıy " diye ses çıkartır , üstüne 10 dolar daha verip ikide spot taktırsaydı 35 degil 70 dolar kazanırdı ...
4-45 dakikada 40 dolar kazanan metro kemancısı , bu amcama 5 basar ...
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
Durun konu kapanmadan kıssadan hisse çıkartıvereyim ...
Kıssadan hisse ;
1-Herşeyin bir zamanı vardır , 15 gün boyunca ileri derecede kabızlık çeken birine dünyanın en leziz yemegini verseniz dönüp bakmaz ...
2-Metrolarda ilgi çekmek istiyorsanız , " burda bomba var " diye bagırmanız kafii , Metroda kim takar kemanı ....
3-3,5 milyon dolarlık kemanda olsa sonuçta sadece "gıy gıy " diye ses çıkartır , üstüne 10 dolar daha verip ikide spot taktırsaydı 35 degil 70 dolar kazanırdı ...
4-45 dakikada 40 dolar kazanan metro kemancısı , bu amcama 5 basar ...


Tebessüm ettirdiniz oldukça. ( Bu cümleyi kurarken aklıma bir arkadaş geldi. Daha da bir tebessüm ettim :) Bu cümleyi okuyorsa eminim o daha çok tebessüm edecektir :D )

Savunmanızda haklı olabilirsiniz. Ama bunu gıy gıydan geçip daha genel bir bakış açısıyla, kemana, metroya takılmadan yorumlamaya çalışsak nasıl olur?

Deneyi paylaşanlar konuyu kemancıya getirmiş. Sanki herkes keman dinlemek zorundaymış gibi. Onu dinlemeyen insanların tabiri caizse birer sürü olduğunu vurgulamak istemiş ama bence bu şekilde bakmamalıyız.

Kendi adıma ben çok dikkatsiz bir insanım. Yaşadığım an içerisinde, bir çok güzellikten mahrum kaldığımı fark ediyorum sonları.

Gün içerisinde, yaşadığımız yoğun günlerde, bir yerden bir yere yetişmeye çalışırken bir çok şeyi görmediğimi, hissedemediğimi fark ediyorum.

Bazı güzellikleri yaşamak için özel bir saat hazırlamak zorunda hissediyorum kendimi. Ama düşünüyorum, aslında yaşadığım an içerisinde bile bana bir şeyler anlatanlar olabiliyor. Ya da hayat her anıyla kıymetli, karnım çok aç olabilir ama bana tebessüm eden gözleri görebilmeliyim.

İşim başımdan aşkın; belki bir yerlere çok gecikeceğim ama kuru, küflü bir ekmeği yiyen bir insanı görmezden gelen biri olmamalıyım.

Bu belki biraz edebiyata kaçıyor ama. Ben takıntılı biri olduğum için, illaki özel bir zaman ayırıyorum, bazı şeyler için. Kendi adıma yazıyorum yani bunları. Ve diyorum ki gerek yok halbuki bunlara.

Kendi dünyamdan sıyrılıp, kendimi bir tek şeye odaklamaktansa. Yaşadığım an içerisinde her şeye odaklanabilmeliyim.

Mesele keman, kemancı ya da metro değil bence. Her ne kadar yazı bu kemana ve kemancıya yönelik yazılsada.

 
K

Kaçak

Guest
Peki şimdi hadiseye sizin pencerenizden bakıyorum ...
Şimdi size içinde "İstanbul" olan bu mesajı yazarken ...
Ne sağ kulagımın kaşınması , ne göndermem gererekn acil mail , nede masamın kenarındaki hayvanımsı bitkinin dallarının simetrik düzeni ilgimi çekmiyor ...
İçinde isterse "Roma" olsun ...
Çunku ben bu mesajı yazmaya odaklanmışım ...
Bu mesajı yazarken , mail atsam , kulagımı kaşısam , simetriyi seyretsem ...
mesajı herşeye tercih etmiş oluyorum ...
Ve neticede hiçbirşey yapamamış oluyorum ...
O kemancıda , keman çalmaya degil de ..
Metrodan geçenlerin yüzlerindeki hüzünleri okumaya çalışsa idi ...
Zaten bu deney olmayacaktı ....
Olmayan deney üzerine bende bu mesajı yazamayacaktım ..
Ve böylece aslında o amca hiçbir şey yapmamış olacaktı ...
Hiçbirşeyle , herşey çok farklıdır ...
Birşey sadece arada söylenir...
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
Peki şimdi hadiseye sizin pencerenizden bakıyorum ...
Şimdi size içinde "İstanbul" olan bu mesajı yazarken ...
Ne sağ kulagımın kaşınması , ne göndermem gererekn acil mail , nede masamın kenarındaki hayvanımsı bitkinin dallarının simetrik düzeni ilgimi çekmiyor ...
İçinde isterse "Roma" olsun ...
Çunku ben bu mesajı yazmaya odaklanmışım ...
Bu mesajı yazarken , mail atsam , kulagımı kaşısam , simetriyi seyretsem ...
mesajı herşeye tercih etmiş oluyorum ...
Ve neticede hiçbirşey yapamamış oluyorum ...
O kemancıda , keman çalmaya degil de ..
Metrodan geçenlerin yüzlerindeki hüzünleri okumaya çalışsa idi ...
Zaten bu deney olmayacaktı ....
Olmayan deney üzerine bende bu mesajı yazamayacaktım ..
Ve böylece aslında o amca hiçbir şey yapmamış olacaktı ...
Hiçbirşeyle , herşey çok farklıdır ...
Birşey sadece arada söylenir...

Kast ettiğim şeyin bu olmadığını biliyorsunuz. Ya da benim pencerem tam olarak bu değil.

Sağ kulağınızın kaşınması, göndermeniz gereken acil mail, masanızın kenarındaki hayvanımsı bitkinin dallarının simetrik düzeni... Yani bu mesajı yazarken saydığınız bu şeyleri bir bir fark ettiniz aslında. Ama nedense sizi etkilemeyecek şeyleri saydınız. Ya da aslında bunlar sizi etkileyecek şeylerdir ama siz bunu göz ardı ederek yazdınız.

Çok enterasan (güzel bir tevafuk diyelim) şu an oldu bu; kuş sesi duyuyorum. Ve hava güneşli. Bu beni şu an heyecanlandırdı.Birde güneşin battığı o dakikaları çok seviyorum. Bütün bunları görmek için müsait bir mekâna ihtiyacım ve aynı zamanda güzel bir yürüyüşe ihtiyacımın olduğunu da hissettim. Bütün bunları bana o kuş fark ettirdi.

Amaaa ocakta yemek vardı bir an onu hatırladım. Kalkıyorum...

Cevabımı yarıda bırakıp mutfağa koştum. Bu arada yemeğin tadına baktım ve her şeyin kararında olduğuna kanaat getirdim. Tekrar kaldığım yerden yazmaya koyuldum. Ama bağlantım gitti. O bağlantıyı boş verdim ve size yazmaya devam ettim.


Sonra durdum ben napıyorum şu an dedim. Neden bunları yazdım ki?

Bence hayat algıladıklarımızdan ibaret. Algımız ne kadar kuvvetliyse bizde o kadarız.

Sonrada bu cevabı görmek istediğimi anladım.

Şu cümleniz çok hoşuma gitti;

"O kemancıda , keman çalmaya degil de ..
Metrodan geçenlerin yüzlerindeki hüzünleri okumaya çalışsa idi ..."


Aslında bizde burada ya da farklı yerlerde yapmaya çalıştıklarımızla ya da şu anımızla; o kemancının ta kendisi olabiliriz.


 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Yaf yürürken oradan gelen müzik sesi kulağınızda ama kafanızda taşıdığınız yüzlerce ya da en az onlarca mesele, insanlar yapmanız gerekenler v.s........ Oysa salona zaten o müzik dinlenmeye koşulmuş jkafadakiler bir kenarda tutularak müziğe odaklanır insanlar öncelik o dur yani.... bunun deneyini yapmaya ne gerek?yapmadan benim ebem bile bilebilirdi oysa :p
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
Niye ben sizin baktığınız gibi bakamıyorum?
Niye illâ ki farkındalık davası güdüyorum?
Niye algıları zorlamalı hissiyle boğuşuyorum?

Tamam tamam susuyorum.
İnsan ânı hak ettiği gibi yaşamalı :D
 

hiçim

Profesör
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
1,743
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Yaş
39
Konum
orta doğu
eylül bi önceki sayfadaki yazın hoşuma gitti bir de yemekte ne yapmıştın :p
 

hiçim

Profesör
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
1,743
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Yaş
39
Konum
orta doğu
hımm ben de pırasayı çok severim sebze demişken :D
farid farjad çalsa farkedilirdi bence :p
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
pırasa benimde favori yemeğimdir ve çok severim :)

Farid Farjad'ı da sevmeyenler var, ama bir kadın o esnada mücevher görse öylece geçmezdi herhalde :p
 

Mektûm

Doçent
Katılım
4 Şub 2007
Mesajlar
557
Tepkime puanı
248
Puanları
0
Bende bugünlerde bakar körlerdenim. Yıllardır istediğim şeyler ayağımın önünde ama şimdi kaçma çabasında olan benim. Kendime anlam veremiyorum. Biz insanlar üzerimizde olan niğmetlerin farkına varamıyorsak başkalarına ne faydamız dokunabilir ki?! Benliğimi bu konuda terbiye edebilirsem hayata güzel bakabilirim ve insanların yüzlerindeki sevinci okuyabilir, huzurunun dâim olmasını temenni edebilirim. Hüzünü okur selâmete ermesi için duâ edebilirim belki. Bunun bir yolu olmalı. Net başında olmadığı kesin. Eskiden olsa hasta eden bu havaya rağmen baharı balkonda ve elimde kitabımla karşılardım. Şimdi yerini başka şeyler aldı. Misal bu makinenin başı. E bu nedenle hayattan aldığım eski lezzet yok. Sonrada kalkar suçlayacak birşeyler ararım. Zamanı ne çabuk geçiyor diye. İnsanları hiç huzur vermiyorlar diye. Bir yolu var aslında; hayata ve hayatın kullanma kulavuzuna odaklanmak. İşte o pencereden bakarsam herşey canlı birer âyet olarak benimle konuşacak. İnsan, hayvan, eşya... Benliğimin büyük tuzaklarından olan bu ve bunun gibi makinelerden kaldırdığımda başımı, penceremin önünden geçen âmâyı görebilecek, gözlerim için şükredecek ve merhamet duygusuyla Allah'tan onun için şifâ ve sabır, hasta evladını sırtında taşıyan anneye güç ve kuvvet , yaşlı dedeye sağlık, sıhhat dileyebileceğim.
Bir kitapta okumuştum. Köyüne dönmekte olan bir öğretmen çocukluğunu hatırlıyor. O zamanlar tv olmadığı için herkes her işini yardımlaşarak yapmak için bir araya gelirmiş. Şimdi ise yaşlı biri ekmeğini yapacağı sıra birini çağırdıysa yardıma ''Marianna bitmeden gelemem teyze'' deyip yardım ederek kazanacağı büyük sevap için verilmiş fırsatı bir diziye benliğine kurban eder olmuş her biri. Komuşulukta böyle bitmedi mi? Şu dizi var, bu maç var. Sadece kendimiz için yaşanmış bir hayat aynaya hiç bakmamış bir insan gibi yaşamaya benziyor. Mü'min mü'minin aynasıdır ya hani. Kendimizdeki güzelliği, kusuru ancak aynadan görebilir çeki düzen verebiliriz. Neyse bu kadar konuşacağıma önce kendim yapayım da, göremeyen gözümün elimdekilerin kıymetini görebilmesi için beynimin duvarlarına sivri dilli notlar asayım.
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
Sevgili Mektûm, yorumunuz için teşekkür ederim. Sivri dilli notlarınız bizimde notlarımız oldu.
 
Üst