Hasan El-Benna Kimdir?(Şehadetinin 63. Yıldönümü)

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
besmele1.gif

HASAN EL-BENNA
benna.gif

17 Ekim 1906'da Misir'in Mahmudiye kentin de dogan Hasan el-Benna dini ve ilmi yönden köklü bir aileye mensuptur. Babasi hadis alimi idi. Hadis konusunda bizzat kendisinin de yazdigi eserler vardir. Iste böyle ilmi bir yuvada büyüyen Benna ilim, takva ve zühd atmosferinde çok güzel yetismistir.
Daha küçük yaslarda üstün bir zeka ya sahip oldugu gözleniyordu. Gece namazlarina ve pazartesi, persembe günleri oruçlarina devam ediyordu. Küçük yaslarinda Kur'an-i Kerimi yari sina kadar ezberleyen Benna 15 yaslarinda hifzi ni tamamladi.

Yüzünün hatlarinda -devamli bir elem ve hü zün görünüyordu. Kalbinde müslümanlarin dertlerine çareler arama aski vardi. Onun bu hali za man zâman bazi kötülükleri bizzat kendi eliyle degistirmeye götürüyordu.

Nafile ibadetlere devam etmesiyle ruhu en ginlesmis ve nefsi daha da ,paklasmisti. Ayrica daha talebelik yillarindaki Islâmi çalismalarin dan dolayi da genel kültürü oldukça gelismisti. Okudugu medrese de "kötülüklere karsi mücadele" adinda bir teskilat kurarak bazi önemli sahsiyetlere mektuplar gönderip, onlara nasihat etmeye ve onlarin dikkatlerini toplumdaki kötü lüklere çekmeye baslamisti.

Liseden mezun oldugunda Misir'daki tüm talebeler arasindaki siralamada besinciydi. Üniversiteyi ise."Darul Ulum"da okumustu. Universiteyi bitirme imtihanlarini verirken onsekizbin siir beyti ve bir o kadarda nesir ezberlemisti. Darul Ulum'u bitirdiginde onun ayarinda talebe yoktu. Çünkü birincilikle bitirmisti.

Üniversiteyi bitiren Hasan el-Benna Ismaili ye'deki okullardan birine tayin edilmisti. O zaman Ingilizlerin tüm güçleri Ismailiye'de toplan misti. Okullarda Avrupa usulü egitim yapiliyordu. Ismailiye bu haliyle sanki Londra'nin muhit lerinden birini andiriyordu.
Halkin çogu ise bir Ingiliz sirketi olan "Su veys"te isçiydiler.

Hasan el-Benna Ingilizlerin Misir halkini ezdigini ve onu zelil ettigini görüyordu. Misir halki sanki onlarin kölesiydi. Her türlü fesat almis yürümüs ve haramlar mübahlastirilmisti. Özellikle 1924'de Atatürk tarafindan hilafet yikildiktan sonra bu durum daha da artmisti. Diger taraftan Benna batililarin Islâmi ortadan kaldirmak için yaptigi çalismalari gördükçe kalbi parçalaniyordu. Iste Benna o dönemleri anlatirken söyle diyordu: "Allah bilir nice geceleri ümmetin dertlerine çareler aramak için geçirdik.

Ve ümmetin hallerini tahlil etmek, dertlerini ortadan kaldirmak için ne kadar düsündük. Bu hallerin tesirinden bazen aglama durumuna gelirdik." Derken Hasan el-Benna kendilerinde hayir alemetleri olan bazi kisilerle irtibata geçiyordu. Kendisiyle birlikte alti kisi biraraya gelerek Islâmi çalismalarin çekirdegini olusturmak için anlastilar.

Benna bu kurdugu teskilatina yeni bir isim almamasi için "Biz Müslüman Kardesleriz" dedi ve cemiyetin adi "Ihvan-i Müslimin" oldu. Benna ilk davetine Ismailiye'de baslamisti. Çalismalarini bereketlendiren Allah Teâlâ onun elleriyle kahvelerde zamanlarini bosa geçiren insanlardan Islâm davasi için mümtaz sahislar yetistirmisti.

Bunlara örnek olarak Islâm davasinin ilk öncülerinden Seyh Muhammed Fergali Ingiliz komutaninin karsisina dikilmis söyle diyordu: "Beni bu Ismailiye'den sadece bir kisinin emri çi kartabilir. O da Hasan el-Benna" ' Hasan el-Benna Ismailiye'deki çalismalari ge nisleyince ve tüm gayretlerini Islâm için tahsis edince Ismailiye'den Misir'in baskenti olan Kahi re'ye tasindi. Ihvan-i Müslimin'in merkezini orada kurdu.

Bütün gayretlerini Islâma davet ve onu tanit ma yolunda harcadi. Köyleri gezdi, sehirleri do lasti. Gittigi her yere bir sube açiyordu. Öyle ki bir kaç sene içinde Ihvanin hareketi Misir'in gö zünü ve kulagini doldurmustu. Her tarafta ona katilmalar oluyor ve Misir'in evlatlari onun ka natlari altina giriyordu. Bunu gören hükümet Ih vanin yayilmasindan korkarak onu kontrol etmek için her türlü çareye basvuruyordu.

Hasan el-Benna'yi gizli istihbarattan bir çok kisi takip etmeye baslamisti. O nereye giderse on larla pesinden ayrilmiyorlardi. Derken 1947 se nesinde Hasan el-Benna bazi mücahidlerini Filis tin'e gönderiyordu. Filistin daglari ve köyleri da ha önce görmedikleri ender mücahidler görmeye baslamislardi.

Evet Filistin yahudiye kuvvetli bir ders vermek ve onlara zilleti tattirmak için ölümü hayata tercih eden insanlara sahit olmustu.
Bu arada Kral Faruk, bu büyük gelismeler den dolayi meseleyi Ingilizlerle beraber düsünme ye basladi. Özellikle Kral Faruk'un Misir ordusu na dagittigi silahlarin bozuk oldugunun anlasil masindan ve araplarin hiyanetlerinin açiga çik masindan sonra Kral Faruk için mesele iyice teh likeliydi.

Filistinde cihad eden Ihvan-i Müslimin Mücâhitlerinin Misir'a gönderilmesinden korkan Faruk, Müslüman Kardesleri tutuklatip hapisha nelere dolduruyordu. Disarida sadece Hasan el Benna kalmisti. Kralin maksadi onu öldürtmekti. Iste bu esnada Mahmud Abdulmecid gizli is tihbarattan bes kisiyi Benna'yi öldürmeleri için gönderdi. Ve Kahire'nin en büyük meydaninda Müslüman Gençler Teskilatinin önünde 12 Subat 1949 tarihinde Hasan el-Benna kursunlandi. Te davi için hastaneye kaldirildi. Bu arada Benna'ya müdahale edilmemesi ve kan kaybindan ölmesi saglandi.


Böylece ömrünün sonuna kadar teblig için çalisan Hasan el-Benna ruhunu tertemiz olarak Allah Teâlâ'ya teslim ediyordu. Cenazesini bir yasli babayla birlikte dört kadin kabre götürmüstü. Bölgede elektrikler kesilmis ve bu dört kadin dehset verici bir ortamda tanklarin arasinda Benna'yi götürüp defnetmislerdi. Bütün bunlar yetmiyormus gibi müslümanlar Benna'nin cesedini çikaripta gösteri yapmasinlar diye mezarinin basinda nöbet tutturuyordu.


Hasan el-Benna dünyayi terketmis Kral Faruk'ta Hasan el-Benna korkusundan rahata kavusmustu. O öldügünde çocuklarina ihtiyaçlarini giderecek bir sey birakmamisti. Hatta ev kirasini bile verecek durumlari yoktu.

Faruk, Hasan el-Benna'dan kurtulmustu ama geriye bir problem kalmisti. O da Ihvan-i Müsli minin Filistinde hala cihada devam eden mücahid gruplariydi. Bunlardan kurtulmak için Faruk, Misir tanklarina ve askerlerine Filistin'e hareket emri verdi. Maksadi oradaki Ihvan mensuplarini tutuklatmakti. Ve tanklar kamplarin etrafindaki duvarlari döverek mücahidleri ya teslim olmak ya da üzerlerine toplarin atilmasina razi olmak arasinda seçim yapmaya zorladilar. Mücahidlerde etrafin cehenneme çevrilmesini istemediklerinden teslim oldular. Oradan hapishaneye tasinan mücahidler böylece duvarlar arkasina terkediliyordu.

Gerçek su ki liderlikte büyüklügün belli bir ölçüsü yoktur. Bazen olur ki büyüklük ilmi yönden olur. Bazen büyük bir fatih veya kesifçi, ya da bir ruhi terbiyeci yahud da bir siyasi lider bü yük olabilir. Fakat kaliciligi bakimindan en büyük lider ümmeti yeniden insa eden, yeni nesille rin yetismesini saglayan ve tarihin gidisatini degistiren liderlerdir.

Iste Hasan el-Benna bu kalici liderlerden birisi, belki de yirminci yüzyilda Islâm tarihinde en göze çarpanlardandi. Onun bu büyüklügü sadece alim olusundan veya iyi bir hatipliginden ya da siyaset adami olusundan degil, Islâm davasini bina eden yeni bir nesil yetistirmesinden ve özelde Misir'in genelde de Islâm aleminin tarihini sars masindandir. Bu gün dahi onun siddetli sarsmasindan olaylar gidisatini degistirmektedir.
Misir'in yeni tarihini yazmak isteyen herhangi bir tarihçi, yahut Filistin meselesini yazmak isteyen birisinin Hasan el-Benna'yi yazmadan bu konulari yazamamasi onun büyüklügünü göstermeye kafidir.

Tarihçilerin her ne kadar Hasan el Benna hakkinda kendilerine özgü ayri ayri görüsleri olsa da, hepsi de olaylarin meydana gelisinde Hasan el-Benna'nin büyük tesirleri oldugunda ittifak etmektedirler.

Bu olaylar ki yarim asirdan günümüze kadar hala tesirini devam ettirmektedir. Isterse günümüzdeki insanlar onun kiymetini bilmesinler ve isterlerse onun hayatinda veya sehadetinden sonra da onu geregi gibi takdir etmemis olsunlar. Bu durum bütün liderler için böyledir. Insanlarin veya ileri gelenlerin onun kiymetini geregi gibi bilememeleri El-Benna'ya en ufak bir zarar veremez.

Gerçek su ki, Islâm önderleri tarihte hiç bir zaman insanlar bilsinler ve taktir edip methetsinler diye, çalismamislardir. Bilakis Islâm onlari öyle özel bir duruma getirmistir ki, tarihte bizden baska milletler bu önderleri pek bilemezler. Çünkü Islâm onlari ruhi terbiye ve büyük bir iman üzere yetistirir. Oyle ki o ruhaniyet özel bir anlayis kazandirmis, hayatin gerçek yönlerini ve varligin sirlarini ögretmistir.

Islâm onlari öyle yetistirmistir ki en üstün fedakarliklari yaparlar ve insanliga karsi çok büyük bir muhabbet beslerler. Iste Islâm önderlerini kendi aralarindaki bazi mizaç farkliliklariyla birlikte onlarin genel durumu budur. Onlar Allah rizasindan baska hiç bir sey de istemezler. Sadece Allah'in hesabindan korkar ve O'ndan sevap beklerler. Yalniz Allah'in indinde itibarlari olsun isterler. Hiç bir zaman kendileri için rahatlik ve huzuru talep etmezler, rahatligi ancak Allah'a kavusmakta ararlar. Onlarda söhret veya methedilmeyi isteme, yahut makam hirsi veya haset bulunmaz. Onlarin dünya hayati veya sehevi arzulari için herhangi bir is yapmalari müm kün degildir. Onlar insanlardan karanliklari kaldirmak için gönderilmis bir nurdurlar.

Gökyüzün de devamli olarak parildarlar. Onlar yeryüzünde ki topraklara karismayan ve en yüksek bina ile en küçügüne dahi vuran bir günes subesi gibidirler.
Yeryüzündeki tüm ser güçler, sömürgeciler, krallar, partiler, Ezher Üniversitesi ve fesat ehli Hasan el-Benna ile mücadele ettiler. O da bütün bunlara karsi savasti. Halk bizzat kendi menfaatinden cahil kaldi. Hepsi de Hasan el-Benna'nin yolunu engellemek ve davasindan alikoymak için çalismalarina ragmen o, yüce daglar gibi, rüzgara ve balyozlara aldiris etmeden yoluna devam etti. O, yolunu tutmak için belki saga sola sallanmistir ama bütün tehditlere ragmen hiç bir zaman kasirgalardan etkilenerek davasindan geriye adim atmamistir. Dünya onun etrafinda kararmis olsa da, o hiç bir zaman zafere olan kuvvetli imanindan en ufak bir zayiflik göstermemistir.

Karsi kuvvetler ne kadar çok olsa da ve ne kadar üzeri ne çullansalarda o, hiç bir zaman mücadelesinde yenilmemistir.
Bütün bunlara ragmen, tipki arkadaslarina oldugu gibi düsmanlarina bile gönlü açikti. O, hiç bir zaman düsmanlarindan birine karsi hasetlikten dolayi tiksinmemistir. Çünkü büyük insanlarin kalbinde hasede yol yoktur. Fakat onun tiksinmesi ve kerih görmesi, düsmanin batila sap masindan, fesadindan ve iftiralarindandi. Eger düsmani kötülük ve seryolurida gitmeye devam ediyorsa ve halkin menfaatlerine zarar veriyorsâ onlardan nefret eder tiksinirdi.

Tipki hakka karsi inatlik eden basiretsizlik göstererek anlayissizlik yapan ve ahlaki bakimdan davayâ sikinti veren dostlarindan nefret ettigi gibi.
Fakat Benna bütün bunlara ragmen Rasûlullah'in Uhud günü yaraliyken ettigi su du ayi devamli olarak ediyordu: "Allah'im sen benim kavmimi hidayete erdir. Çünkü onlar bilmiyor lar."

Düsmanlari devamli olarak ona karsi hile ve tuzaklari sürdürürken o da düsmanlarina karsi sürekli sefkat ve nasihata devam ediyordu. Benna'nin bu hali, ta onu her türlü kuvvetten, makamdan ve yardimcidan yoksun bir halde tek basina karanlikta vurarak öldürdükleri zamana kadar devam etti.

Evet onu öldürdüler. Onlar kuvvetli Benna ise zayifti. Onlar hükümran Benna ise bir kenara itilmisti. Onlar silahli, Benna ise eli bostu. Evet Benna'yi öldürdüler, simdi onlar katil ve mücrim, Benna ise mutlu ve saadet içinde.
Daha sonra onlar halkin merhametinden kovulurken, Benna Allah'in rahmetiyle bagislaniyordu. Onlar simdi bati ülkelerinde dagilmis vaziyette. Benna ise istirahatgahinda. Allah O'na ve tüm mücahidlere bol bol rahmet etsin. ( Amin.)
Yazan: Fethi Yeken
 

forumdayim

Profesör
Katılım
7 Eyl 2009
Mesajlar
1,156
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Konum
almanya
:yn:
1- İhvan Forum'da hiç bir akıma, hiç bir mezhebe; bunların değerlerine, hiç bir âlim ve fâzıl bilinen kişiye, hiç bir tarîkâte, cemaate veya mensublarına aşağılayıcı, hakâret edici, alaya alıcı, tekfir edici, müşrik ve sapık ilân edici üslûb ve ithâm kullanılamaz.
 

mavera_agd

Doçent
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
734
Tepkime puanı
55
Puanları
0
Konum
MEKKE OLSAYDI..
bu kisi ehlisünnet degildir...

"Mezhepsizler değişiktir, kimi Mutezilenin, kimi Cebriyyenin, kimi Şianın, kimi Vehhabinin bazı fikirlerini, kimisi her gruptan bazı fikirleri benimsiyorlar. Fikirlerini benimsedikleri ve kaynak olarak gösterdikleri şahıslardan bazıları şunlardır:
Ahmet Kadiyani; Behaullah, Beykiyef, C. Efgani, Ebul ala Mevdudi, Hasan el Benna, Hasan Sabbah, İbni Hazm, İbni Kayyimi Cezviyye, İbni Rüşd, İbni Sebe, İbni Teymiye, İzmirli İsmail Hakkı, M. Şevkani, M. Abduh, M. bin Abdülvehhab Necdi, Makdisi, M. Hamidullah, M. Ebu Zehra, M. İkbal, M. Sıddık Hasan Han, N. Elbani, Reşat Halife, Reşit Rıza, S. Kutup, Seyyid Sabık, Şeyh Bedrettin, Yusuf Kandehlevi, Yusuf Kardavi, Zuhayli vs.
Mezhepsizleri tanımak için fikirlerini, inançlarını bilmek gerekir. "

Bir kimsenin mezhepsiz olduğu nasıl tanınır? | mollacami.com

ya kişişeri ne çabuk yaftalıyorsunuz buna hakkınız yok...İSLAMIN cihad hükmünü en güzel biçimde yerine getiryorsa o kişi ehli sünnettir..onu kötüleyrek elninize ne geçiyor???

aynı zamanda,mevdudi,hamidullah,seyid kutup,ali şeriati...bunları çok severim hepsinin kitaplarıda bende mevcuttur..

hasan el benna büyük İSLAM mücahidlerindendir...kendisini çok severim ve onun gibi bir İSLAM mücahidi olmak isterim...

İSLAMA aykırı ne davranışları nede söylemleri vardır..bi hayatlarını araştırın öyle ahkam kesin..

mezhepsiz olan herkes ehli sünnet dışımıdır.???buna kim karar veriyor ki..mezhepler din değildir...
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Diğerlerine ne derseniz deyin sizin bileceğiniz iştir de Ali Şeriati şii'dir. Siz de kitabının olması ya da okumanız birşey değiştirmez. Okuyun fakat şii olduğunu bilerek okuyun.
 

mavera_agd

Doçent
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
734
Tepkime puanı
55
Puanları
0
Konum
MEKKE OLSAYDI..
Diğerlerine ne derseniz deyin sizin bileceğiniz iştir de Ali Şeriati şii'dir. Siz de kitabının olması ya da okumanız birşey değiştirmez. Okuyun fakat şii olduğunu bilerek okuyun.

evet şii olduğunu biliyorum ancak kitaplarındaki analizleri çok güzel..ve sünnete aykırı hiç birşeyini görmedim
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
bu kisi ehlisünnet degildir...

"Mezhepsizler değişiktir, kimi Mutezilenin, kimi Cebriyyenin, kimi Şianın, kimi Vehhabinin bazı fikirlerini, kimisi her gruptan bazı fikirleri benimsiyorlar. Fikirlerini benimsedikleri ve kaynak olarak gösterdikleri şahıslardan bazıları şunlardır:
Ahmet Kadiyani; Behaullah, Beykiyef, C. Efgani, Ebul ala Mevdudi, Hasan el Benna, Hasan Sabbah, İbni Hazm, İbni Kayyimi Cezviyye, İbni Rüşd, İbni Sebe, İbni Teymiye, İzmirli İsmail Hakkı, M. Şevkani, M. Abduh, M. bin Abdülvehhab Necdi, Makdisi, M. Hamidullah, M. Ebu Zehra, M. İkbal, M. Sıddık Hasan Han, N. Elbani, Reşat Halife, Reşit Rıza, S. Kutup, Seyyid Sabık, Şeyh Bedrettin, Yusuf Kandehlevi, Yusuf Kardavi, Zuhayli vs.
Mezhepsizleri tanımak için fikirlerini, inançlarını bilmek gerekir. "

Bir kimsenin mezhepsiz olduğu nasıl tanınır? | mollacami.com




Bir kişnin ehli sünnet olup olmadığına zatı alinizmi karar veriyor.?Hangi eserini okudunda karar verdin,yahud birilerimi senin yerine karar verdi?Samimiysen Türkçeye çevrilen Risalelerden 6.ve 3.Risaleyi okursun, Ehli Sünnet neymiş öğrenirsin.Va Esefa!
 

forumdayim

Profesör
Katılım
7 Eyl 2009
Mesajlar
1,156
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Konum
almanya
Bir kişnin ehli sünnet olup olmadığına zatı alinizmi karar veriyor.?Hangi eserini okudunda karar verdin,yahud birilerimi senin yerine karar verdi?Samimiysen Türkçeye çevrilen Risalelerden 6.ve 3.Risaleyi okursun, Ehli Sünnet neymiş öğrenirsin.Va Esefa!

biz her itikadi ehlisünnete göre bozuk olanlarin kitaplarini okumamiz gerekmez... güvendigimiz ehlisünnet alimlerinin reyleri bizim icin gecerlidir...

ehli sünnete ters düsüncede olmiyanlari, ehli sünnet disi ilan etmenin hic bir faydasi olmadigi gibi, manevi mesuliyetini kaldirmamiz mümkün degildir...
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
biz her itikadi ehlisünnete göre bozuk olanlarin kitaplarini okumamiz gerekmez... güvendigimiz ehlisünnet alimlerinin reyleri bizim icin gecerlidir...

ehli sünnete ters düsüncede olmiyanlari, ehli sünnet disi ilan etmenin hic bir faydasi olmadigi gibi, manevi mesuliyetini kaldirmamiz mümkün degildir...

SİZDE SOMUT OLARAK NE EHLİSÜNNETE TERS ne FETVASI VAR YADA HATASI ONU YAZINIZ..

deyinki şu kitabında şunu yazmış..buda şuna ters fetvadır..

aksi halde tartışmadan ileri gitmiyor bu tür iddalar..
 

forumdayim

Profesör
Katılım
7 Eyl 2009
Mesajlar
1,156
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Konum
almanya
SİZDE SOMUT OLARAK NE EHLİSÜNNETE TERS ne FETVASI VAR YADA HATASI ONU YAZINIZ..

deyinki şu kitabında şunu yazmış..buda şuna ters fetvadır..

aksi halde tartışmadan ileri gitmiyor bu tür iddalar..


Hasan el-Benna
Sual: Hasan el-Benna kimdir?
CEVAP
Hasan el-Benna, Seyyid Kutbun da üye olduğu, Mısır’daki İhvan-ül-müslimin yani Müslüman kardeşler örgütünün kurucusudur. Mevdudi, 1927’de yazdığı İslam’da Cihad kitabında, ihtilal yani devlete isyan fikirlerini yayıyordu. Arapçaya tercüme edilince, Hasan el-Benna’nın düşüncelerine tesir ederek Mısır’da devlete karşı gelmesine ve öldürülmesine sebep oldu. Mevdudi’nin ilmi yetersizliği, [siyaset ilminin noksan olması, fitne çıkmasına sebep olmuş ve] böyle sayısız müslümanları, maddi ve manevi ölüme sürüklemiştir. (F. Bilgiler)

Din ve toplum üzerinde araştırmalar yapan Fransız Prof. Jacques Rollet diyor ki:
İslamiyet’te şiddet yoktur. Teröristler, İbni Teymiyye’nin fikirlerini referans alıp, yörüngelerini buna göre çizen Hasan el-Benna, Seyyid Kutub, Mevdudi gibilerin fikirlerini pratiğe dökmüşler ve bugünkü radikal gruplar oluşmuştur. (28.9.2001 tarihli gazeteler)

Hasan el-Benna .:.: www.dinimizislam.com :.:.

kardesim benim netten elde ettigim bilgi bu...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hasan El Benna'nın tasavvuf ehli olduğu, Seyit Kutup'un aşırı fikirlerini öğrendikten sonra kendini ondan ve takipçilerinden ayırdığı ve onları reddettiği söylenir. Eserlerine vakıf olanlar tarafından hakkında müstakil bir makale hazırlanmalıdır. Çünkü onun hakkında bilinenlerin pek açık olmadığını müşahade etmişimdir. Bugüne kadar onu reddedenler, eserlerinden örnek vermeden bunu yapıyorlar. Bir iltibas olabilir.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
biz her itikadi ehlisünnete göre bozuk olanlarin kitaplarini okumamiz gerekmez... güvendigimiz ehlisünnet alimlerinin reyleri bizim icin gecerlidir...

ehli sünnete ters düsüncede olmiyanlari, ehli sünnet disi ilan etmenin hic bir faydasi olmadigi gibi, manevi mesuliyetini kaldirmamiz mümkün degildir...
)
Beyfendinin kılavuzu kim? Prof. Jacques Rollet .!Kim bu zat?Herhalde bir İslam alimi değil?Kılavuzu karga olanın...diye bir söz vardır.Tam burada örtüşüyor.Üstad El-Bennanın Risaleleri ortada.Varsa Ehli Sünnete mugayir sözü burada dile getirirsin.Dedikodu ve iftira yeri değil burası..Allah Teala şifa versin.
Kitabını okumadığın, hayatını bilmediğin, bir veli zata iftira atmaya utanmıyormusun?!Bir de sıkılmadan manevi mesuliyetten bahsediyorsun.Asıl manevi mesuliyet, tahkik ihtiyacı bile duymadan ,iftira atmandır.Yarın ahirette hesablaşırsın.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
forumdayim mazur görülebilir, çünkü El Benna hakkında Reşid Rıza'nın öğrencisi ve takipçisi diye söylentiler yayılmıştır. Mezhepsizdir diyenler olmuştur. Bu söylentilere bakan bir Ehli Sünnet hassasiyeti, işin iç yüzünü bilmeden karşı çıkabilir. Mümkündür. Bu kötü niyetli bir karşı çıkış değildir.

El Benna'nın eserleri tahkik edilmeli. Hakkında eserlerine müracaat eden müstakil çalışmalar yayınlanmalı; yayınlanmış olanlar alıntılanıp nette yayılmalıdır. Bu vazife, El Benna'yı bilenler üzerine bir borçtur. Yoksa söylentilere bakarak "yanlış" kanaat edinenler çoğalmaya devam edecektir.
 

m-angel

Nam-ı diğer TÜRBEDAR
Katılım
20 Eyl 2007
Mesajlar
1,629
Tepkime puanı
260
Puanları
0
Yaş
55
O zaman insan bilmiyorsa susacak. Bilmediğini bilmekte bir erdemdir. Kalkıpta istediği gibi insanlar hakkında hüküm vermek yanlış.
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
BASIN FAALİYETLERİ



Artık belli bir potansiyeli yakalayan hareket, kendi sesini daha iyi duyurmak için neşriyat sahasına yönelme ihtiyacı duydu. Önce günlük bir gazete(İhvan-ı Müslimin gazetesi) daha sonra da haftalık Nezir adlı dergiyi çıkardılar. Gayet yüksek bir tiraja ulaşan bu derginin başyazılarını Hasan el Benna yazıyordu.



O günler çekilen sıkıntıları bir İhvan üyesi şöyle anlatıyor: “1946-47’de günlük gazete çıkaralım dedik. Ceridetül İhvan-ı Müslimin ismiyle çıkmasına karar verildi. Para var, kardeşler var, muharrir bahsine geldik. Parayla makaleler yazacaklar. Kime gitsek özür beyan ediyor. Ramazan Paşa vardı, Üstad Benna’nın yakın arkadaşlarından, siyasi makale yazarı, kâtip adam, muharrir adam. “Paşaya gidelim bari o yazsın” dedik. Üstad, paşaya telefon açtı. Üstadla konuşmaları çok samimi. O da özür beyan etmiş.



“Efendim ne oldu?” dedim “hayırdır inşallah.” “Gençler” dedi, “Ramazan Paşa da insan, Ahmed de, Mehmed de insan. Bunlar ne peri, ne cin, ne de melek.” Başka çaremiz kaldı. Başladık kendimiz yazmaya... Daha Seyyid Kutup yok. Gazete gitmez, satılmaz, tevzii perişan. Kahire’de bir iki bulunuyor da, köylerde şehirlerde bulunmuyor. Köylere gideriz, “bitti” derler. Hâlbuki perdenin arkasında duruyor...”



Bu sıkıntılar ve yazar yokluğu da değişik meyveler verdi. İhvan içinden bir sürü edip ve yazar yetişti. Öyle ki, merhum Ebul Hasen En Nedvi’nin dediği gibi; “ Mısır’da İhvan-ı Müslimin hareketinin tesiriyle güçlü ve edebi bir telif hareketi doğdu.



DIŞ ÜLKELERE AÇILMA



1938’de İhvan iki stratejik karar aldı. Birincisi: Müslüman ülkelerin devlet başkanlarına 50 maddelik bir beyanname göndererek onları İslam adaletine davet etmek. Diğeri ise; çevre ülkelerde şubeler açmak, tebliğ sahasını genişletmek.



İlk etapta Irak, Sudan, Ürdün, Suriye gibi ülkelerde şubeler açıldı. Değerli araştırmacı-yazar Mustafa Özcan Bey bir yazısında Irak İhvanının kuruluş tarihini 1944 olarak vermektedir;

“Hasan El Benna o yıl, temsilcisi Dr. Hüseyin Kemaleddin’i Irak’a göndermiş. Ancak hükümet onların Müslüman Kardeşler ismi almalarına karşı çıkmış ve bunun üzerine İslâmî Kardeşlik Cemiyetini kurmuşlar. Bu cemiyet Irak halkının dinî eğitimi konusunda önemli bir rol ifa etmiş. Kurucuları arasında Bediüzzaman’ın İstanbul’dan dostu olan Emced Zehavi ile Muhammed Mahmud Savvaf da bulunuyormuş.”



İhvan’ın tebliğ faaliyetleri sonraki yıllarda uzak doğuya kadar ulaşmıştır. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi 1970’lerde bir soruya cevap verirken bu hususa şöyle değiniyor;

“ İhvan-ı Müslimin –Allah sa’ylerini meşkûr etsin- Japonya’da ciddi çalışıyorlar. El Müctemia mecmuasında gördüm ben. İki cami dolusu cemaat kendi kıyafetleriyle, kendi havalarıyla İslamiyeti kabul etmişler. İhvan anlatmış onlara. Nasıl anlatmış? Gitmiş, Japonca öğrenmiş evvela. Orada çeşitli sahalara girmiş, servisler, misyönler kurmuş, camiye girmiş, Japon diliyle onlara anlatmış.”



A. Zeyne'l-Abidîn, “The Free Movement” adlı makalesinde İhvanın hızlı yayılması konusunda şunları yazmakta;

“Mısır'da 1928'de Hasan el-Bennâ tarafından kurulan Müslüman Kardeşler Teşkilatı, XIV. yüzyıldaki İslâmî hareketin yeniden canlanmasında çok etkili bir teşkilâttır.

Richard Mitchell'in çalışmasına göre 1948'de Müslüman Kardeşler Teşkilâtı'nın yarım milyon aktif üyesinin yanında, yarım milyon da sempatizanı vardı.

Hatta Hasan el-Bennâ hayattayken Müslüman Kardeşler Teşkilâtının birçok şubesi Suriye, Ürdün, Sudan, Cezayir, Filistin ve Irak'ta açılmıştı. Şu anda İslâm dünyasına yayılmış olan ve yeniden İslâmî bir diriliş için faaliyet gösteren birçok grup dolaylı veya dolaysız Müslüman Kardeşler Teşkilatının düşüncelerinden etkilenmişlerdir.”



Eylül 1948'de düzenlenen 20. kuruluş yıldönümü törenlerinde konuşan Hasan El Benna bu geçen yirmi sene içerisinde şube sayısının Mısır'da 2000, Sudan'da 50'ye ulaştığını, ayrıca Filistin, Ürdün, Suriye, Pakistan ve İran'da şubeler açıldığını açıklamıştı.



Evet, “İhvanın çağdaş İslâmi harekette çığır açıcı rolü inkar edilemez bir gerçektir.”(Mustafa İslamoğlu)

ESERLERİ


1-Müzekkiratü'd-Dâve ve'd-Daiye: Hasan el Benna'nanın kendi kaleminden 1942 yılına kadar olan hatıraları ve çeşitli konulardaki görüşlerini muhtevi bir eserdir.


2-Mecmuatü Resâil: Çeşitli dönemlerde kaleme aldığı sekiz risalenin bir araya gelmesinden oluşan bir eserdir.

salih okur -cevaplar org
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Hasan el-Benna
Sual: Hasan el-Benna kimdir?
CEVAP
Hasan el-Benna, Seyyid Kutbun da üye olduğu, Mısır’daki İhvan-ül-müslimin yani Müslüman kardeşler örgütünün kurucusudur. Mevdudi, 1927’de yazdığı İslam’da Cihad kitabında, ihtilal yani devlete isyan fikirlerini yayıyordu. Arapçaya tercüme edilince, Hasan el-Benna’nın düşüncelerine tesir ederek Mısır’da devlete karşı gelmesine ve öldürülmesine sebep oldu. Mevdudi’nin ilmi yetersizliği, [siyaset ilminin noksan olması, fitne çıkmasına sebep olmuş ve] böyle sayısız müslümanları, maddi ve manevi ölüme sürüklemiştir. (F. Bilgiler)

Din ve toplum üzerinde araştırmalar yapan Fransız Prof. Jacques Rollet diyor ki:
İslamiyet’te şiddet yoktur. Teröristler, İbni Teymiyye’nin fikirlerini referans alıp, yörüngelerini buna göre çizen Hasan el-Benna, Seyyid Kutub, Mevdudi gibilerin fikirlerini pratiğe dökmüşler ve bugünkü radikal gruplar oluşmuştur. (28.9.2001 tarihli gazeteler)

Hasan el-Benna .:.: www.dinimizislam.com :.:.

kardesim benim netten elde ettigim bilgi bu...


Üstad El-Benna, mevdudinin Cihad kitabından etkilemiş, miş, miş....Yahu ikisininde cihad konusunda yazdıkları makaleler var.Alırsın eline 1.Risaleyi Üstadın cihad konusundaki görüşünü öğrenirsin, keza mevdudininde bu konuda kitabı mevcut.Bakarsın kim ne demiş...

İnsan bunları yazarken biraz sıkılır.Çağımızın bir çok allamesini etkilemiş olan üstad , Mevdudiden neden etkilensin.?Prof. Jacques Rollet bizim için kaynak alınacak bir zat mı?Madem bilmiyorsun, bilmediğin konuda niçin taasubkarane yazıyorsun.Her duyduğunu aktarman günah olark sana yeter.İnsan biraz okur, araştırır.Bu kadar acizsen ,altında kalacağın mevzuya girme....
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Üstad El-Benna, mevdudinin Cihad kitabından etkilemiş, miş, miş....Yahu ikisininde cihad konusunda yazdıkları makaleler var.Alırsın eline 1.Risaleyi Üstadın cihad konusundaki görüşünü öğrenirsin, keza mevdudininde bu konuda kitabı mevcut.Bakarsın kim ne demiş...

İnsan bunları yazarken biraz sıkılır.Çağımızın bir çok allamesini etkilemiş olan üstad , Mevdudiden neden etkilensin.?Prof. Jacques Rollet bizim için kaynak alınacak bir zat mı?Madem bilmiyorsun, bilmediğin konuda niçin taasubkarane yazıyorsun.Her duyduğunu aktarman günah olark sana yeter.İnsan biraz okur, araştırır.Bu kadar acizsen ,altında kalacağın mevzuya girme....

Bendenizce yanlış bilenleri fırçalayacağınıza, lütfen El Benna'nın eserlerinden eğer mümkünse bir tanıtım yazısı yazar mısınız?
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Risalelerini bir ara kapsamlı olmasa da gözden geçirme imkanım oldu. Kabaca baktığım kadarıyla zararlı pek birşey görmedim. Cüneyd-i Bağdadi (r.h.)'ten bazı alıntılar felan yapmış. Yorumlarken kanaatimce bazı hatalı tabirleri olmuş fakat itikadi bir durum değil tabii. Kendisine tabii olduğunu iddia edenlere göre kat kat insaf ve iz'an sahibi bir kimse. Allah (c.c.) taksiratını affetsin.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
hasan el benna nin diger bazi mezhepsizlerle beraber anilmasi, onun hakkinda menfi düsünmemize neden olmustur... yanliz asagidaki cübbeli hocamizin sahadetiyle bu düsüncemiz zail olmustur...

Allah (c.c.) taksiratini afetsin , ve rahmet etsin...

YouTube - Cübbeli Ahmet Hoca SEYYİD KUTUP-HASAN ELBENNA-MEVDUDİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİM.flv



Cübbeli Hocanın Seyyid Kutubu eleştirirken kullandığı argümanları doğrusu çok yadırgıyorum.Bu kadar topluma mal olmuş bir şahsiyetin kulaktan dolma bilgilerle nasıl konuştuğuna hayret ettim.Hocayı sevenler kusura bakmasın ama maalesef durum böyle..Hoca diyorki, Seyyid Kutub tefsirinde ''ebabil kuşları için mikrob dersen..'', ''Devlet idarelerinde çalışan memurlar kafir dersen'' ...Allah Allah!!!

Yahu hoca sen Fizilali hiç okumadan nasıl bunları söylüyebiliyorsun!Ebabil kuşları için mikrob tabirini kullanan Muhammed Abduh tur.Seyyid Kutub tam tersine Muhammed Abduhu bu konuda akılcı olduğu için eleştirir.(Bak, Fizilal, Fil Süresi)Sonra devlet memurlarını nerede tekfir etmiştir.?Demekki Cübbeli hoca Fizilali okumadan duyduğu ile eleştiri yapıyor.Seyyid Kutub eleştirilebilir ,lakin böyle kulaktan dolma bilgilerle değil!Maalesef sukutu hayale uğradım desem , doğrudur...Hocayla irtibatı olanların belirttiğim bu durumu iletmelerini bekliyorum..Doğrusu ciddi bir hata yapmıştır...
 
Üst