Hayat Hicretten İbarettir

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Hayat, hicretten ibarettir.
Ana rahminden ahirete hicretle başlar bütün insanların hayatı.
Hangimiz hicret etmedik? “Hicret” deyince akla hemen Sevgili Peygamberimizle beraber Mekke’den Medine’ye yapılan hicret gelir.
Bu hicret Kur’an’la övüldüğünden 1440 yıldır Müslümanların takviminin başlangıcı olmuştur.
Hicret yürüyüşündedir bütün insanlık.
Mekke ile Medine arası 450 kilometre.
Milyarlarca insan bu dünyada diploma yolculuğuna çıkar. 450 kilometrenin üstüne çıkarlar bir diploma için. Birçok insan ekmek için göç eder. Kıtalar dolaşır.
Uluslararası sularda binlerce ton yükle dolaşan gemilerin çalışanları, uçaklarla yedi iklim dört bucak dolaşan sanat ve ticaret insanları…
Bunların hepsi ekmek alabilmeyi sağlayan lira, dolar, euro ve diğer paralar peşinde koşarlar.
Birileri koltuk kapmaca yolculuğuna başlar.



Ev ev, kök köy, şehir şehir dolaşır koltuk kapmak için. Geçmişte ilim hicretleri olmuş.
Buhara’dan çıkmış, Bağdat, Şam, Mısır, Medine, Mekke ve diğer ilim merkezleri dolaşılmış.
Endülüs’teki ilmi almak için Şam’dan Endülüs’e, oradan Yemen’e geçilmiş. Bütün bunlar, yani ilim, mal, makam, servet şöhret, şehvet yolculukları vardır insanların hayatında.
Sevgili Peygamberimiz bu durumu açıklamak için: “Ameller niyetlere göredir. Herkese ancak niyet ettiği vardır. Kimin hicreti Allah’a ve Resulüne ise onun hicreti Allah’a ve resulünedir.
Kimin de hicreti eline geçireceği bir dünya veya nikâh yapacağı bir kadına ise onun hicreti, hicret ettiği şeyde son bulur” (Buhari, Sahihinin bir nolu hadisidir) buyurmuş.
Niyet: Kalbin, bir şeye doğru yönelmesidir. Gönlümüzün bir şeye meyletmesi, o şeye doğru gönlümüzün akması için o şey hakkında bilgimizin olması gerekir. Onun için niyetten önce bilgi gelir.
Binlerce kilometre yolu uçarak geçen bülbül, gül aşkıyla o yolları geçer. Gül hakkında bilgisi olmasa o uzun yolu aşmaya niyet etmezdi.



Ormanda aslan gören adamın kaçmaya niyetlenmesi, tavşan gören adamın, tavşanı okşamaya niyet etmesi, o ikisi hakkında bilgi sahibi olmasından kaynaklanır.
Bilgi var, niyet de var, ama yapmaya gücümüz yetmiyor. Kötürüm adamın, aslandan kaçmaya niyet ettiği halde gerçekleştirememesi gibi.
Niyet, gönlümüzün eylemidir. O eylemin dışa çıkabilmesi için organlarımızı kullanırız.
Meselâ, çocuğunuzu seviyorsunuz. Bu, kalbinizin eylemidir. Çocuğunuzu bağrınıza bastığınızda içteki sevginiz organlarınızla dışarı çıkarken, hem dışınızdaki o iyi niyetinizden faydalanıyor, hem de sizin içinizdeki gönül eylemi olan, o sevginiz dışarı çıkınca, içinizdeki sevgide artma meydana gelir.
Gülü görmek ve koklamak niyeti içinizi güzelleştirir. Ama gülü koklarsanız, hem yararlanmış olursunuz, hem de gül sevginiz artar. İyi niyetlerimizin mutlaka dışarı çıkması ve çevremizle paylaşılması gerekir.
Niyet etmek, kişinin yaptığı işin farkına varması ve bir gaye için yapması demektir. Yemek yerken, su içerken yaptığı bu eylemleri bile bir gaye uğruna yapmalı. Bir işe başlarken “Bismillahirrahmanirrahim” demek, yaptığınız işi gösteriş için değil, Allah için yaptığınızı hatırlamaktır.
Niyet, dilden dökülen temenniler değildir.
Niyet bir şeye doğru, kalbin aşk derecesinde yönelmesidir.
Susuz toprağın suya, bülbülün güle, Mecnun’un Leyla’ya, müminin Meyla’ya hasreti ve arzusu gibi arzu duymaktır.
İşte böyle bir niyet, gerçekleşmemiş olsa bile niyet sahibine sevap kazandırır.
Çünkü onun o aşk derecesindeki isteği, onun içini güzelleştirmeye, süslemeye devam ediyor.
İlim, makam, ekmek, servet, şehvet, şöhret, sanat yolculuklarınızı sevaba dönüştürmek için önce yürekten Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmak, halkın hizmetinde olmak olsun.
Bu yolda yürürken Hakk’ın koyduğu kuralların dışına çıkmamaya dikkat ediniz.
Bunu yaparsanız haramlardan, Hakk’ın hoşlanmadığı şeylerden uzak durarak hicret yolculuğunuzu devam ettirmiş olursunuz.
Niyet ve akıbet hayır olsun. Hicretiniz kabul olsun.


Milli Gazete - Makale
 
Üst