bak şaşkaloz arkadaşım, sen burada aleviyyun nickini alıp gelip burada kendini kurnaz sanıp hem 3 halifeye saydırayım hem batıni rafızi düşüncelerimi yayayım hem ehli beyti sever gibi görüneyim dersen senin her sapık itikadını gözler önüne sereriz.
ateist alevilere de sorsan aliyi severiz derler ama biyandan da ateistliğin aleviliğin gereği olduğunu bile savunan zıpçıktılar var..
sen biryandan ehli beyti sever gibi görünüp de biryandan ehli beytten küfür olduğu nakilleri olan tenasüh ruh göçünü yani reenkarnasyonu kabul ediyorsan gözümde ateist alevilerden farkın yoktur.
reenkarnasyon konusunda boğacak cevaplar mı yoksa kıvıracak cevaplar mı yazarsın anlayamadık.. sanki daha çok kıvıran cevaplar yazıyorsun..
muhacir ve ensar kelimesini bile uyduruk manalar verip ayete kelimelere takla attırırken , gelmişsin burada takla attırmanın yanlışlığından bahsediyorsun.. git önce iman et sonra gel..
muhacir ve ensar kelimesini çarpıttığın gibi bazı şii kaynaklarda geçen "ricat" kelimesini bile kendinizce reenkarnasyon yapmışsınız..
halbuki ricat ve reenkarnasyonun bambaşka konular olduğunu yine şii kaynakları söylüyor.
Burada Hz. Muaviyeye laf atmaya kalkarsan asıl seni boğacak cevaplar bizde olur.
senin gibi müslüman görünümlü münafıklar böyle uluorta kendi sapkın inançlarınızı söyleme cesaretiniz olur da güya hürmet ettiğiniz Hz. Aliye ve onun oğullarına korkaklık isnat edersiniz.
ne akıl etmez kişilersiniz.
O mübarek kişileri kendiniz kadar bile cesaretli görmüyorsunuz.
ama sorsak mangalda kül bırakmazsınız onların cesaretini anlatmaya.
halbuki kendinizce onların "korkak"lığına kılıf bulmak için olmadık bahaneler bulursunuz.
size göre onlar "korkak" , bize göre değil..
Kuranda soyuna lanetlenmiş felan değildir. bunun cevabını daha önce de vermiştik. hiçbir soy lanetlenmiş olmaz ukala herif.
hristiyan mısın nesin, kimse doğuştan lanetlenmiş veya günahkar değildir.
ancak sizin gibi sapık düşüncelere sahip olan lanetlenmiş olur.
Hz. Ali korktu. Hz. Hasan korktu. ehli beyt imamları korktu. herkes korktu. bi siz cesaretlisiniz gelmişsiniz sünnilerin arasında işkembeden atıyorsunuz.
kendinizde gördüğünüz cesareti, ehli beytte görmüyorsanız burada boşuna aleviyiz diye dolanmayın komik oluyor.
ehli beyti dünyanın en korkak sülalesi yapacaksınız, geleceksiniz burada ahkam kesmeye kalkacaksınız. hadi ordan. hayalinizde uydurduğunuz "korkak ehlibeyt" nerede, bizim inandığımız ehli beyt nerede.
dediğim gibi kendisine ateist alevi diyen beyinsizler ne kadar alevi sayılıyorsa, senin gibi sapkın düşüncelere sahip hinduizme şamanizme esir olmuş güruh da o kadar alevidir.
Eعuvzu billehi mineşşeytanirraciym
Bismillehirraحmenirraحiym Vessalatu vesselamu عala خaatemil enbiyei velmürselin seyidine
Muحammedül Mustafa ve عala Ali beytihi عali ( R.A) ve fatimetüzzehra vel حasan vel حüseyn ( R. عanhum) Ve ene عala kelimet:
EŞHEDÜ EN LE İLAHE İLLELLAH VE EŞHEDİ ENNE MUحAMMEDEN عABDÜHÜ VE RASÜVLÜH
Bak sevgili gerçeklerden gafil ve gerçekleri bile bile bilmek ve anlamak istemeyen talihsiz ve talisizliği hiç düzelmeyecek gibi görünen kardeşim. Sana cevap yazmakta biraz gecikmemin sebebi sana bu giydiğin elbiseleri kim giydirdiyse onları beğenmediğimdendir. Şimdi sana yazacaklarımla sana güzel bir kıyafet giydireceğim. Hayırlı olsun. Bu en son yazdıklarınızdan kalbinizde gerçek bir imanın olmadığını tamamen göstermiş oldunuz. Eğer sizde bir iman olsaydı size yazdığım o satırlarda güneş gibi parlayan ve gözleri kamaştıracak kadar nur vardı. Ama siz o nuru göremediniz. Ve üstelik farkında olmadan aslında bütün yazdıklarımın gerçek olduğunu kabul edip bir köşeye sıkışmış birisinin yapacağı son çırpınma hamlesiyle saldırıya geçtiniz. Çünkü size yazdıklarıma cevap vermeden direk saldırıya geçtiniz. Üstelik Kuranı Kerimdeki o lanetlene soy ile ilgili ayet tam sizi anlatıyor. Bakın İSRA 60. AYET: Hani, sana: "Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır." demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o ağacı/soyu da insanları sınamak dışında bir sebeple göndermedik. Biz onları korkutuyoruz ama bu onların kudurganlığını artırmaktan başka bir katkı sağlamıyor.)
Ayette dediği gibi bak hemen nasıl kudurarak saldırıya geçtiniz.
Bak beni şaşkaloz ve sapık itikadı olan birisi olarak nitelemişsin.Allahın bana verdiği güç ve bahşettiği ilimle ve güzel Ehlibeytimden aldığım güvenle Bu yazacaklarımın sonunda kimin itikadının sapık ve batıl hatta kimin sapık olduğu anlaşılacaktır.Evvela ben İslamın ilk şartı olan kelimei şehadete bağlı bir Müslüman ve müminim. Aleviyim ateist değilim deist te değilim.Alevi olup ta ateist olanları onaylayanlardan değilim. Alevi olupta ateist olanların sayısının , Sünni olup ta ateist olanların sayısından kıyaslanmayacak kadar az olduklarını bilenlerdenim. Hiç bir gerçek ehlibeyt gönüllüsü Ehlibeyti sevdiği halde ehlibeyte korkaklık sıfatını yakıştırmaz . Çünkü tarihi kaynaklarda ve ehlibeyt tarihinde ehlibeyti korkaktır diye niteleyecek olaylar elhamdülillah yoktur. Bu tür söylemleri olsa olsa bazı Sünniler sanki Alevilerin ağzından çıkmış gibi göstermek için söyleyebilirler. Bunları sana söylemek isterim ki benim ne olduğumu ve inancımı bil diye. Biz ehlibeyti hem haklı hem korkak diye göstermeyiz o sizin ehlibeyti anlama yetersizliğinin bir sonucudur. Ehlibeyt korkak değildir ve asla olamaz. Ama ehlibeytin ilkeli duruşları vardı. Allahın dediği gibi davranmış olmaları onları korkak nitelemez. Din gereği Yoksulun fakirin yanında olmuşlardır Muaviye ve diğer bir çok şahıslar gibi hortumlayıcı değildi. Dine şeytani siyaseti karıştırmadılar. Muaviye gibi yalan söylemediler. Muaviye gibi Dini siyasi emeller için kullanmadılar. Çünkü aslında Allahın dininde siyaset olmaz . Siz Muaviyenin siyasi arenada yaptığı şeytanlıkları bir başarı olarak gören ve zihniyeti, bu gibi şeytanlıkları sahiplenerek ilerleyen birisiniz. Allah bu şeytanlıklardan haberdardır ve Allah hiçbir şeytanlığı dinde bir başarı olarak görmez ve kabul etmez. Ve Allah muaviyeyi de sizleri de hiçbir zaman affetmeyecektir. Bunun için boşuna heveslenmeyin. Çünkü Allahın dininde yalan olmaz şeytanlık olmaz haksız yere adam öldürme olmaz başkalarının hakkını yemek yada gasp etmek olmaz Ehlibeyti lanetlemek olmaz .Muaviye ve emeviler bütün bunları ve daha fazlasını yaptığı halde bu zürriyeti yüceltiyor ve sahipleniyorsunuz. İnanın özünüz o Emevi soyundan olmasaydı asla bu soyu sahiplenmezdiniz. O soy ki lanetlenmiş bir soydur. Bu size ağır gelebilir ama gerçeker ağır ve acı olabilir. Bu gerçeği varsaymayarak sadece kendinizi boşu boşuna oyalamış ve kandırmış olursunuz Hz. Ali ( R.A) bir defasında Muaviye ve adamlarından bazılarına şu sözü demiştir. : Vallahi sizi ve sizin gibileri dünyadan tamamen yok etmek benim için bir mumu üfleyerek söndürmekten daha kolaydır. Hz. Alinin dediği bu sözü dikkatlice düşün. Heyberin fatihi kafir Amr bin veddin katili Alidir bu sözleri söyleyen. Hz. Ali ye birisi sordu: Ya Ali niye bu gücün varken Muaviye ile savaşıyorsun ve onu yok etmiyorsun . Hz. Alinin cevabı şu olmuştur: Her şeyin bir vakti vardır bu vakit daha gelmedi. Çünkü dünya iyi ile kötünün mümin ile kafirin tamamen belli olacağı bir yurttur. Hz. Alinin muaviyenin yaptığı şeytani davranışların benzerini sergilememsi ve Muaviyeye küfür dolu yolda ilerlemesini engellememesi Muaviyenin küfrünün tescil edilmesi içindir. Cehennem biletini alması içindir. Çünkü Muaviye ve emeviler soyu Kuran dada lanetlenmiştir. Hz. Ali ve ehlibeytin ilkeli duruşları bu yüzdendir. Ve bu nedenledir ki Halifelik kesinlikle ve sadece Hz. Ali nin hakkı olduğu halde onu zor kullanarak elde etmek istememiştir. Ama Hz. Ali ve Ehlibeyt biliyordu ki bu halifelik makamını kendisinden gasp ederek alanlar bunun hesabını ahrette veremeyeceklerdir. Senin muaviye denen şeytanlık ve nifak dolu birisini bu kadar savunmaya kalkışmanın sebebi ya bilgisizliğinden ya gerçek bir imana sahip olmayışından yada dünya çıkarları menfaat yüzünden yada kendi özünü o zihniyette bulman yada görmenden olabilir. Madem Muaviye o kadar iyi birisi nedense Sünniler bile muaviye ve yezid ismini hemen hemen hiç kullanmazlar ve kullanmak istemezler. Bu bile senin gerçekleri anlaman için seni düşünceye sevketmesi için yeter. Ayrıca çok önemli Sünni din adamları ve Sünni ilahiyat profosörleri Muaviyeye senin baktığın açıdan bakmazlar ve çoğu onu kafir diye nitelendirmişlerdir. Tembellik yapma ve <<you tube>> ye gir ve bu muaviyeyi araştır orada Muaviyenin şeytanlığı ve kafirliğini anlatan bir sürü Sünni din adamı bulursun. Sünni ilahiyat profösörü muaviye ve Emeviler soyu hakkında kitaplar bile yazmıştır. Prf. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ ün LANETLENEN SOY adlı kitabını okuda bu Kuranda belirtilen lanetlenmiş soyun Emeviler soyu olduğunun nasıl ispatlandığını gör.Ama sen cahilce KURANDA LANETLENMİŞ SOY YOKTUR DİYE SÖYLEMİŞSİN. Ama durum senin sandığın gibi değildir. Ve Kurandaki lanetlenmiş soyun (İSRA SÜRESİ 60) Emeviler soyu olduğunu bir çok başka Sünni din adamı da bilir ve kabul eder. Ama senin cahil pozisyonuna göre bütün bu Muaviyeyi eleştiren din adamı ve prof.lar yanlış bir tek sen doğrusun .Sevsinler o güzel beynini.
Ben aslında bir fizikçiyim ve ergenliğe eriştiğimden beri bütün felsefe tarihlerini felsefe akımlarını araştırmış İslam dinini tarihini reel bir teoloji doğrultusunda Peygamber efendimizin ( S.A V S) bize emrettiği gibi bilim akıl ve mantık ve Kuran ve Ehlibeytten nakledilen hadisler doğrultusunda araştıran ve kabul eden birisiyim. Aslında bu forumdaki yazışmamda ben talihsiz birisiyim. Çünkü senin gibi ne konuştuğunu bilmeyen gerçek dini ve İslami bilgileri bir karpuzun zarından öteye geçemeyen kendisine at gözlüğü takılmış ve sadece bir tarafa bakabilen güneş kadar aydınlık ve büyük gerçekleri balçıkla sıvamaya çalışan Kuranın belirttiği iman kriterlerini taşımayan ve hatta Kuran da SÜMMÜN BÜKMÜN عümyün ( bakara 18) diye hitap edilenlerin arasına giren ve Kuranda خETEM ALLAHU عALA KULUVBİHİM VE عALA SEMعİHİM VE عALA ABSARİHİM ( Bakara suresi) diye nitelendirdiği şahısların bütün özelliklerini taşıyan birisi olan siz ile yazışıyorum. İnanınki ben bir çok Sünni kardeşimle çok yazıştım va bazıları yazdıklarımdan dolayı güzel dersler çıkaranlar olmuştur. Ama bu size kapalı görünüyor çünkü siz Kuranda belirtildiği gibi : VE ANDOLSUNKİ CEHENNEMİ İNSANLARIN VE CİNLERİN ÇOĞUNA HAZIRLADIK. ONLARIN KALPLERİ VARDIR ONUNLA FIKIH İDRAK ETMEZLER ONLARIN GÖZLERİ VARDIR ONUNLA GÖRMEZLER ONLARIN KULAKLARI VARDIR ONUNLA İŞİTMEZLER ONLAR HAYVANLAR GİBİDİR HATTA DAHA ÇOK DELALETTEDİRLER İŞTE ONLAR GAFİLLERİN TA KENDİLERİDİR. ( ARAF 179) Bu sıfatları taşıyanların arasına girmektesiniz. Ve sizin bu Kuranda anlatılan gruptan çıkma şansınız maalesef görünmüyor.
Bana yazdığın cevaba paragraf paragraf cevap yazmaya çalışıyorum. Evet ben Ehlibeyti sadece dilinde değil kalbinde de taşıyan ve Ehlibeyti dili ile zikreden ve kalbi ile seven ve Ehlibeytin buyrukları doğrultusunda amel eden ve yaşayan birisiyim.Ama sen saydıklarımı sadece dilinle söyleyen birisisin kalbinde asla ehlibeyt sevgisi olamaz.Çünkü sen bir beni ümeyye kırıntısı ve ifrazatısın. Ve Ehlibeyti gereği gibi ne araştırmışsın nede biliyorsun. Çünkü Ehlibeyt imamlarının hepsinin temel ilkelerinden birisi şudur : BİZ EHLİBEYTE DÜŞMANLIK BESLEYEN BİZİMLE SAVAŞAN BİZİM HAKKIMIZI GASBEDEN BİZİ LANETLEYEN VE BİZLERİ KATLEDENLERLE DOST OLAN, ONLARI YANİ DÜŞMANLARIMIZI DİNİ AÇIDAN YÜCELTEN VE ONLARI AKLAYAN KİMSELER BİZİM DOSTUMUZ OLAMAZ VE BU TÜR KİŞİLERİN BİZE OLAN SEVGİLERİ SAMİMİ DEĞİLDİR. Eğer bunu bilseydin kendini hem Ehlibeyti hem Muaviyeyi seviyor gibi göstermeye çalışmazdın. Bu nu söyleyen Ehlibeyt imamlarıdır, sen değilsin söyleyen. Yani sevgili kardeşim bir kişi hem ehlibeyti hem ehlibeyt düşmanlarını sevmesi mümkün değildir. Bak sevgili kardeşim bu yazdıklarımı sizin din adamlarına sor doğru olduklarını göreceksin. Ama tembellik yapma ve ciddi ciddi günlerini bile alsa araştır ki belki sana bir hidayet kapısı açılır. Belki gözlerinin üzerindeki sis perdesi aralanır. Şu empatiyi yaparmısınız biraz: Acaba sen , senin kardeşini haksız yere katleden yada öldürten yada hakkını gasp eden birisini sevebilirmisin? Elbette ki hayır dersin. İşte sen Ehlibeytin düşmanlarını sevmekle aslında Ehlibeyti sevmediğini göstermiş olmuyormusun? Şimdi sen en büyük ehlibeyt düşmanlarından olan Muaviye ve diğer bir çok Emevi hanedanı yöneticilerini seveceksin ve aynı zamanda ehlibeyti seviyorum dersen sana kargalar ve küçük cocuklar bile güler. Hem zaten ehlibeytin kendisi böyle bir sevginin olmayacağını ve bu sevginin sadece göstermelik olduğunu bütün dünya aleme ilan etmişlerdir. Şimdi söylermisin bu durumda sen hangi konumdasın. Bak senin durumun şudur: Ehlibeyti dilinle seviyorum diyen ama kalbi ile gerçekten sevmeyenlerden oluyorsun yani kalbi ve dili bir olmayan bir münafık. Bu durumda ehlibeyt adını ağzınıza almanız bile size günahtır ve buna hakkınız yok. Çünkü ehlibeyt öyle büyük bir nur ki sen ondan çok uzaktasın. Ve sen bu nura bu münafıklıkla asla yaklaşamazsın. Bu nuru anlayamazsın. Ehlibeytin fazilet ve kerametleri sayılmayacak kadar çoktur. Sadece birkaçını sayayım. 1- Adem (A.S) yasak ağacın meyvesinden yediğinde işlediği bu günahın tövbesinin kabul edilmesi için Yüce Allaha : Allahım günahımı Ehlibeytin hakkı için bağışla, diye dua etmiş ve duası kabul olmuştur. 2- Peygamber efendimiz (SAVS) Ehlibeyt hakkında dediği akıllara durgunluk veren söze dikkat edin: << Ehlibeytimin aranızdaki misali Nuh’un gemisi gibidir.Nasıl sadece Nuh un gemisine binenler tufandan kurtulduysa , aranızdan kim ehlibeytime sımsıkı sarılırsa işte onlar sadece ahirette kurtuluşa erecek olanlardır. Bak sevgili kardeşim bu hadisler sahih olup sizin kaynaklarınızda var. Bunları da sizin din adamlarına sor dersini iyi çalış sakın tembellik etme. Şimdi kendi kendine bir sor , acaba Adem ( A.S) niye günahının affolması için Ehlibeytin hakkının hatırı için demiş ama muaviyenin hatırı için yada diğer sahabelerin hatırı için dememiş. Ayrıca Nuh (a.S) da Allaha : Ya rabbim bu yaptığım gemimi ve içindekileri ehlibeytin olan Muhammed Ali Fatıma Hasan Ve Hüseyinin hakkı için kurtar ve selamete eriştir bunların sende değeri yücedir., diye dua etmiştir. Bak Nuh A.S tufandan kurtulması için EHLİBEYTİN HAKKI İÇİN diye dua etmiştir. Niye Muaviye yada diğer ( yalancı) sahabelerin hakkı için diye dua etmemiştir. Eğer zerre kadar müspet aklınız olsa bu durumdan sizi esenliğe kavuşturacak çok şeyi görür ve kabul ederdiniz. Ama daha önceki yazımda da dediğim gibi manevi gözlerinizin önünde gerçekleri anlamanızı engelleyen perde o kadar kalın gerilmiş bir şekilde gözlerinizin önünde duruyor ki ne o perdeyi kaldırma gibi bir düşünceniz var ne de aklınıza böyle bir şey geliyor .Bu perde olayını siz aklınızın dışına atmışsınız . Beyniniz ve siz asıl dini gerçekleri görmemek ve anlamamak için programlanmış bir robottan hiçbir farkınız yok. Ve böyle bir robotta İMAN gibi yüce bir değerin olduğunu kabul etmemizi beklemezsiniz herhalde.
Benim bir önceki size olan cevabımda yazdığım ilk 3 halifeye saydırma değil gerçeklerdir. Bu şahıslarla ilgili anlattığım olayları verdiğim misalleri ve zikrettiğim hadisleri hiçbir Sünni din alimi inkar edemez. Çünkü bunların hepsi sizin tarih kaynaklarınızda mevcuttur. Hatta ben çok incinmeyesiniz diye bir iki tanesini zikrettim oysa sizin kaynaklarda aklı selim birisini ciddi anlamda utandıracak ve başını hep eğik ve bükük bırakacak binlerce hadis var. Bak bunları da sizin din adamlarına sor soruştur tembellik yapma sakın. Sizin Muaviye hakkındaki gerçekleri anlamanızı engelleyen gözlerinizin önündeki perde aynı zamanda sözde ilk üç halife ve diğer sahabe diye bildiğiniz ama aslında gerçek sahabe olmayan bir çok şahıs hakkındaki gerçekleri de anlamanızı engellemektedir. Peki niye sizleri utandıracak yada gerçeklerle alakası olmayan bu kadar hadis var? İşte sen bunun nedenini ne zaman anlarsan işte o zaman gözlerinin önündeki perde kalkmaya başlayabilir sevgili bahtsız kardeşim benim. Bunun için çok araştırmalısın çok kitap okumalısın . Okuduğun kitapları ve yaptığın araştırmaları peşin kabül ve ön yargı ile değil tarafsız olarak incelemeye çalış. Bak sevgili kardeşim sizin hemen hemen muteber birçok hadis kaynaklarınızda bulunan bir hadis iyi oku: Seni incitebilir ve bana çok kızabilirsin ama bunlar sizin hazine olarak gördüğünüz dini değerlerinizdir. Sakın tembellik yapıp bu hadisi araştırmamazlık yapma. Ve bana cevap yazmadan önce bu hadisi sizin din adamlarınıza ve sizin muteber kaynaklarınızda olup olmadığını sor. Hadis şu: <<Sevgili peygamber efendimiz(SAVS) bir gün eşi Ayşe ile cinsel münasebet halinde iken odaya Ebubekir girer . Peygamber efendimiz in eşi : Ya resulallah babam içeri girdi üstünü ört diye söylenir. Peygamber efendimiz bu sözü dikkate almaz ve işine devam eder.Biraz sonra odaya Ömer girer , Ayşe resulullaha aynı şekilde üstünü örtmesini söyler ama peygamber efendimiz bu sözüde dikkate almaz ve işine devam eder. Biraz sonra odaya Osman girer , odaya Osmanın girdiğini gören peygamber efendimiz Ayşeye üstümüzü ört der ve üstünü örter. Bunlar olduktan sonra Ayşe peygamber efendimize şunları söyler : Ya resullallah biz münasebet halinde iken içeriye babam girdi tepki vermedin Ömer girdi tepki vermedin Osman girince niye üstümüzü örttün? Peygamber efendimizin Ayşeye cevabı: Ey ayşe bilmezmisin ki gökyüzü ve cennet ehli ve melekler Osmandan utanırlar ben nasıl utanmayayım. >> Şeklindedir.
Bak sevgili kardeşim bana cevap yazarsan daha önceki cevaplarda yaptığın gibi bunları atlayıp geçiştirmiyeceksin bu hadisi bana açıklayacaksın. Şimdi gelelim bu hadisle ilgili analizlere: Bu hadiste peygamber efendimiz açıkça sapık ahlaktan yoksun ilan edilmiştir. İnsaaaaaaaf. hangi dinden olursa olsun normal bir insan bile hiçbir şartta ve ortamda eşi ile cinsel münasebeti birisinin önünde yapmaz. Ama siz bunu Peygambere mal etmişsiniz. Üstelik ( Ben bütün peygamberlerden önce yaratılmış bir peygamberim ve Allah benim hakkımda : Ya habibim ve resulum sen olmasaydın kainatı yaratmazdım dediği bir peygamberim ) diyen bir peygambere böyle akılalmaz sapıkça davranışlar yüklüyorsunuz. Üstelikte Peygamber efendimizin şu sözlerini hatırlamazmısınız: BEN GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK İÇİN GÖNDERİLMİŞ BİR PEYGAMBERİM. Bir peygamber hem bunu diyecek hem de hadiste belirtildiği gibi ahlaksızlığın en üst noktasında bulunacak öylemi. Bak bana sorarsan ben derim ki : peygamber efendimiz hadiste anlatılan böyle bir kötü ahlak içeren bir davranışı asla yapmamıştır yapmaz derim ve mutlak bir şekilde buna inanırım. Ama siz böyle değilsiniz ve bunları peygamber efendimize mal ediyorsunuz .Ve siz Osman gibi rezaletleri başından aşkın birisini yüceltmek için Peygamber efendimizi ayaklar altında ezdiriyorsunuz . Çok ama çok yazık . Ve buna iman diyeceksiniz bunlara sahabe diyeceksiniz ve buna İslam edebi diyeceksiniz. Eğer atomun en alt parçacıklarından biri olan KUARK kadar bile imanın yada vicdanın yada islami ahlakın varsa bunu asla yapmazdın sevgili bahtsız kardeşim. V e sizler daha bunun gibi bir çok hadiste sırf diğer sahabeleri ( aslında hiç hakketmedikleri halde) yüceltmek için Allahın resulunu aşağılamışsınızdır ayaklar altında ezdirmişsinizdir. Bumu peygamber sevgisi bumu iman bumu güzel ahlak. Bumu Allahın emrettiği. Bu hadisleri araştır ve bul dersini iyi çalış ve elindeki dini malzemenin ne kadar sakat sahte ve sapıkça olduğunu gör. Ve bu sakat sapık yanlış zihniyet maalesef din anlayışınızdaki öncüllerinizdir.Hepsi sizin kaynaklarda mevcut. Ama görecek gözlerin varsa.
Şimdi eğer siz bu hadisi kabul etmiyorum bu hadis sahih değildir diyorsanız uydurmadır diyorsanız . O zaman lütfen Ehlibeyt düşmanı olan ve aslında ehlibeyti sevmeyen diğer bütün sahabeleri yüceltmek için peygamber efendimizi ve ehlibeyti aşağılayan bütün hadisleri kabul etmeyin reddedin. Size ancak bu düşer. Ve bu durumda ilk 3 halife dahil diğer bir çok sahabeyi yücelten hadislere de kuşku ile bakmanız hatta reddetmeniz gerekecektir. Çünkü ancak böyle yaparsanız Sevgili Peygamber efendimize ve ehlibeyte Yüce Allahın emrettiği şekilde hakkını vermiş olursunuz. Ama bak sevgili kardeşim sizler bunu yapmazsınız yada yapamazsınız , niye yapmazsınız onu da belirteyim. Çünkü bunu yaparsanız elinizde, bu sahabe bildiğiniz ama aslında sahabe olmayan şahısları yücelten bir şey kalmaz , elleriniz bomboş kalır ,bütün doktrinleriniz çöker ve kendi ayaklarınıza kurşun sıkmış yada bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. Sünni eksenli iktidarınızda sallanır ve çöker dünya menfaatleriniz biter birbirinize düşersiniz. Ve daha sonra büyük araştırmalar sonucunda islamiyetle alakanızın olmadığını anlarsınız. İşte o zaman kimin itikadının sapık ve boş olduğunu anlarsın. Ve ozaman Ortadoğudaki İslam devletlerinin niçin geri kaldığını ve Müslümanların birbirlerini niçin ödürmeye devam ettiklerini biraz olsun anlarsın.
Sünni kardeşlerimizin çoğunun İslam tarihi gerçeklerini doğru bir şekilde anlamamaları ve dinde doğru yolu bulmamalarının en büyük nedenlerinden birisi yalan uydurma ve sahih olmayan hadisler ve bu uydurma hadisler doğrultusunda Kuran tefsiri yapan ulemalar fetva veren din adamlarıdır. Diğer bir neden de İslam dininin temel kitabı olan Kuran ın insanlığa verdiği mesajlara EHLİBEYT penceresinden bakmamak ve böylece Kuranın çok önemli kısımlarının aslından çok uzak bir şekilde yanlış tefsir edilmesidir. Hatta bir çok Sünni din adamı Kuar nın bazı ayetlerini tefsir ederken ( bazı eklemeler ) yapmalarından dolayı şirke düşmektedirler. Sünni din adamları Kuranın çok önemli bir çok ayetlerini tefsir ve te’vil ederken ehlibeyti referans almamalarından dolayı hem şirke düşmekteler hem de Kuranın insanlığa vermek istediği mesajı aslından saptırarak kitlelere ulaştırdıkları için günahları kat kat artmış olmaktadır. Ve bundan dolayıdır Kuran da zikredilen ve Allahın mutlak bir şekilde adaletini temsil eden ve Allahın adaletinin tecellisi olan REANKARNASYON VE MUSUVخ gerçekleri reddedilmekte ve hatta çok büyük bir hata ile reankarnasyon ve musuvخu savunanlara küfre sapmış gözü ile bakılmaktadır. Reankarnasyonu reddetmek bütün Ehlibeyt imamlarına ve ehlibeyte göre Allahın adil olduğunu reddetmekle eşdeğer tutulmuştur. Biz ilim pınarları olan Ehlibeyte bağlıyız başka safsataları savunan din adamlarına bağlı olmayız. Kuran da ruh göçünü içeren yüzlerce ayet vardır. Ve ruh göçünü kabul etmek küfür değildir İslamın bir zenginliğidir.Reankarnasyonun başka dini yada felsefi görüşlerde kabul görmesi ve aynı zamanda İslam dininde olması niye islama zıt olsunki. O sizin kıt ve dar kafanız ve anlayışa göredir sadece. Ayrıca azımsanmayacak sayıda bir çok Sünni din adamı yada bilim adamı yada sıradan halktan insanlar reankarnasyonu kabul etmektedirler ve bu şahıslar reankarnasyonu kabul ediyor diye asla kafir olmazlar . Bilakis reankarnasyonu reddederek Allahın adaletini inkar edenler küfre sapmış olurlar. Bilginiz olsun diye eski diyanet işleri başkanlarından Süleyman Ateş ve ilahiyat Profösörlerinden Yaşar Nuri Öztürk Sünni din adamı oldukları halde Reankarnasyonu kabul etmiş olan bir çok Sünni din adamlarından sadece iki tanesidir.
Kuran da ruh göçünü içeren o kadar ayet var ki ben sadece bir tanesini örnek vereceğim. Çünkü sadece bu ayet bile reankarnasyonun ispatı için yeterlidir.Maide süresi 60. ayet aynen şöyledir. << De ki: "Allah katında cezası bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazap ettiği, bir kısmını maymunlara ve domuzlara çevirdiği, tâguta tapan kimselerdir. İşte bunlar, yeri daha kötü olanlar ve doğru yoldan daha fazla sapmış bulunanlardır.">> Bu ayetin Diyanet işleri başkanlığı kabullerindeki meali ve tefsiri de şöyledir:
((Âyetteki “aralarından maymunlar ve domuzlar çıkardığı” ifadesinin gerçek bir dönüşmeye mi yoksa ahlâkî ve mânevî bir değişim ve bozulmaya mı işaret ettiği hususunda Kur’an’da herhangi bir açıklama yoktur. Müfessirlerin çoğunluğuna göre Allah’ın buyruklarına uymayanlar gerçekten fiziksel bir dönüşüme uğratılarak maymun veya domuz haline getirilmişlerdir. Ancak başta tâbiînin meşhurlarından Mücâhid olmak üzere bazı müfessirler bu tür ifadeleri, Allah’ın emir ve yasaklarını çiğneyen<< günahkâr kimselerin mâruz kalacağı ahlâkî çöküntünün mecazi bir anlatımı olarak yorumlamışlardır >>(Taberî, I, 332; Elmalılı, II, 1725; Reşîd Rızâ, I, 343-345; Ateş, I, 179; Muhammed Esed, I, 204))
Bakın burada ki diyanet tefsirinde : . Müfessirlerin çoğunluğuna göre Allah’ın buyruklarına uymayanlar gerçekten fiziksel bir dönüşüme uğratılarak maymun veya domuz haline getirilmişlerdir. Denmektedir. Tefsirin son bölümünde de : Allah’ın emir ve yasaklarını çiğneyen<< günahkâr kimselerin mâruz kalacağı ahlâkî çöküntünün mecazi bir anlatımı olarak yorumlamışlardır denmektedir. Burada esas anlama MECAZİ bir anlam verilmesi çok saçma ve anlamsızdır ve Yüce Allahıın Arapça bilgisini sorgulamaktır. Buda küfürdür. Çünkü Yüce Allah Kuran için Kuranda Yusuf suresinde << İNNE EZELNUHÜ KURANEN عARABİYYEN LEعALLEKÜM TEعKİLUVN >> diye hitap etmektedir. (Kuranı anlayasınız diye Arapça olarak indirdik) Arapçada maymunun ve domuzun adı Allahın belirttiği gibidir. Yani burada mecaz söz konusu değildir. Allah Arapça olarak maymundan ve domuzdan söz etmektedir. Ve bunun tersini iddia etmek çok büyük bir hata ve insanı küfre götürür. Niye Allahın dediğinin tersini iddia edelim. Yoksa ( haşa) Allahın Arapça bilgisi mi eksik.Arapçayı ( haşa ) Allaha biz mi öğreteceğiz sevgili kardeşim.
Reankarnasyonu kabul etmek Allahın adil olduğunu kabul etmektir. Tersini iddia etmekte Allahın adil olmadığını kabul etmektir. Eğer doğru düşünen birisi iseniz yada düzgün işleyen bir mantığınız ve vicdana sahip iseniz bunu kolayca anlayabilirsiniz. Şöyleki: Önce bazı kesin kriterler belirliyelim. 1- Allah en büyük ve en yüksek adalet sahibidir. 2- 1- Kriterinden dolayı Allah ilk yaratılışta kulları arasında ayrım yapmaz ve bazı kullara iltimasta bulunamaz. Aksi taktirde Allahın adaletinden söz edemeyiz. Şimdi size bir soru soracağım ve bu soruya vicdanınızla cevap verin lütfen. Eğer Allah sizi bu dünyaya doğuştan kör kolları yada ayakları olmayan ve dilsiz olarak gönderseydi bunu nasıl açıklardınız. (Dünyada böyle doğan insanların bulunduğunu bilirsiniz herhalde.) Buna vereceğiniz cevap ne olursa olsun Allahın, sizi, diğer dünyaya doğuştan sağlam olarak gönderdiği kullara göre eksik yaratmasından dolayı Allahın adaletsiz olduğunu kabul etmiş olmuyormusunuz. Bu durumda sizin Allaha , <<ey Allahım bana niye diğerleri gibi bu kainatı ve dünyayı görecek gözler vermedin , kullanabileceğim kollar vermedin konuşabileceğim dil vermedin ….. diye sorma hakkınız doğmazmı? >> Bir çok Sünni din adamı ve benzerleri bu tür sorular yada durumlar karşısında sadece kendilerini kandırdıkları gafilce açıklamalar yaparlar. Ne derlerse desinler havada kalır. Çünkü Allah başlangıçta yani yaratılışta kulları arasında ayrım yapmaz çünkü Allah adildir. Çünkü Allah başlangıçta yarattığı bazı kullarını sakat yaratmasından dolayı <<kendisini yani YÜCE ALLAHI>> sorumlu tutturmaz. Eğer sizin iddia ettiğiniz gibi Allah bazı kullarını dünyaya sakat gönderiyorsa ve bazılarını normal gönderiyorsa bu durumda Allah hesap verilecek birisi değil hesap sorulacak birisi durumuna düşürülmektedir. Ehlibeytin bu durumlara yaklaşımı mükemmel ve ötesidir. Birazıcık olsun mütevazi bir şekilde Ehlibeytin bu vaziyetleri açıklama ve kabul etme şeklini bu yazacağım çok küçük bir açıklamayı okuyun. Ehlibeyt der ki bir kulun dünyaya doğuştan kör gönderilmesinin nedeni o kulun bir önceki dünya yaşantısında Allahın kendisine verdiği mükemmel gözlerle insanlara kötü gözle bakması başkasına haset etmesi ve gözlerini hep haram şeylere bakacak şekilde yöneltmesidir. Bir kulun kolsuz doğması o kulun bir önceki dünya yaşantısında Allahın emirlerini dinlemeyerek ellerini ve kollarını kötüye kullanması yada hayatını hırsızlık yaparak geçirmesinden dolayıdır. Böylece Allahın adaleti mükemmel bir şekilde tecelli etmiş olur. Bu örnekleri hayatın her alanından örneklerle çoğaltmak mümkündür. Ve bu konu burada tartışılarak sonuca bağlanacak bir konu değildir. Başbaşa oturulup konuşulursa hiçbir tereddüte yer kalmadan anlaşılır.
Peki ya hayvanlar alemi .Bunlar nereye gidecek cennetemi cehenneme mi? Allah onları akılsız ve ahlaksız ve ahlak ve görgü kurallarından yoksun olarak dünyaya göndermiştir. Sana sorsalar maymun olmak istermisiniz diye kesinlikle HAYIR dersiniz. Ama Allah maymunları yaratmış. Sen maymun olmak istemiyorsan demek ki maymunlarda aslında maymun olarak dünyaya gelmek istemezler. Demekki maymunlar ve dolayısıyla diğer bütün hayvanlar bulundukları hayvan formlarını istemezler. Peki niye hayvan olarak dünyaya gönderilmişler? Çünkü bir önceki yaşantılarında insandılar. Ama Allahın emirleri dışına o kadar çıktılar ki günah işlemekte tavan yaptılar Allahın affetmeyeceği büyük günahları katlanarak ve hiçbir düzelme yoluna girmeyerek günahlar işlemeye devam ettiler tövbe etmediler yada Allah tövbelerini kul hakkı yedikleri için yada birilerinin namusunu kirlettikleri için kabuk etmedi ve sonunda Allah onları insan kılığından alıp çok daha aşağı olan hayvan kılığına sokmuştur. Buda Allahın adaletinin bir tecellisidir. Ehlibeyt itikadında bu hayvanlar alemi CEHENNEMİN bir katmanından başka bir şey değildir. Bu konu ile ilgili olarak İmam Caferissadık aynen şöyle der: İnsanlar bu hayvanlar (müsuvخ) aleminin mahiyetini anlamakta geri kaldılar ve bu hayvanlar aleminin aslında cehennem ehli olduğunu idrak edememelerinden dolayı gerçeklerden çok uzaklaşmışlardır. Allah Kuranda MAİDE 60 ta BAKARA 65 te ve benzeri bir çok ayette bu durumu açıkça belirtmiştir. Bakın bu açıklamalar Ehlibeytin açıklamalarıdır. İlim pınarı Caferissadık ın açıklamalarıdır .Bunlar size ilk etapta garip ve yabancı gelebilir ama inanın gerçekleri anlamak isteyen birisine dini bir çok olayın gerçeğini anlaması için paha biçilmez işaretler içerir. Sizler bu ayetlerin içerdiği anlamı gözlerinizi Ehlibeyt açıklamalarına ve referanslarına çevirerek bakarsanız ayeti gerçek yani saptırılmamış hali ile anlamış olursunuz. Nisa 56 da da müsuvخ ve reankarnasyon dolaylı olarak belirtilmiştir. İnnellezîne keferû bi âyâtinâ sevfe nuslîhim nârâ(nâran). Kullemâ nadicet culûduhum beddelnâhum culûden gayrahâ li yezûkûl azâb(azâbe). İnnallâhe kâne azîzen hakîmâ(hakîmen).
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
bi âyâti-nâ
: âyetlerimizi
5.
sevfe
: yakında, ileride
6.
nuslî-him
: onları yaslayacağız, atacağız
7.
nâran
: ateş
8.
kullemâ
: her defasında
9.
nadicet
: yandı, kavruldu
10.
culûdu-hum
: onların derileri
11.
beddelnâ-hum
: onları değiştirdik
12.
culûden
: deriler
13.
gayre-hâ
: ondan başkası, başka
14.
li yezûkû
: tatmaları için
15.
el azâbe
: azabı
16.
inne
: muhakkak
17.
allâhe
: Allah
18.
kâne
: oldu, idi, ...dır
19.
azîzen
: aziz, üstün
20.
hakîmen
: hüküm ve hikmet sahibi
Bu ayette Allahın ayetlerini inkar edenlerin azabı defalarca tatmaları için derilerinin ateşte kavrularak yanacağı ve her yanış ve kavrulmadan sonra azabı daha şiddetli tatmaları için derilerinin başka derilerle değiştirileceği ve tekrar kavrulacağı anlatılıyor
Ehlibeyt kaynaklarında bu ayetin açıklaması derilerinin değiştirilmesi ifadesinin anlamı bir hayvan cinsinden başka hayvan cinsine dönüştürmedir. Ayetteki <<yandı kavruldu>> fiilinden sonra bir insan zaten sağ kalamaz ve ölür. Dolayısıyle burada derilerin değişmesi ehlibeytin aktardığına göre cehennemdeki azap çeken ruhun bir hayvan kılığından başka bir hayvan kılığına geçmesi demek olduğu akla çok daha yatkındır ve doğrusuda budur.
Bir çok Sünni din adamı ya işin içinden çıkamadıkları için yada inadına sırf kendi doktrinlerini çökertmemek için bir çok Kuran ayetini kelimelerin anlamlarını saptırarak yada tefsir yaparken parantezler içinde kelime ve anlamlar ekleyerek sonuca gitmeye çalışmaktalar.Bu şirktir. Çünkü yukarıda da belirttğim gibi Allah kuran ‘ın anlaşılması için onu açıkça Arapça olarak indirmiştir.Sadece birkaç örnek vereyim: AHZAB 43. AYET: Huvellezî yusallî عaleykum ve melâiketuhu li yuخhricekum minez zulumâti ilân nûr, ve kâne bil mu’minîne raحhîymâ
Bak kardeşim bu ayette ilk üç kelimenin Arapçada dilindeki karşılığı << O Kİ SİZİN ÜZERİNİZE SALAT EDER>> şeklindedir. Kelimelerin Arapçadaki gerçek anlamları böyle olduğu halde bak SÜNNİ din adamları meal ve tefsirlerde bu ayet nasıl saptırmışlar. İŞTE TEFSİRLERDEN BİR KISIM:
2 - Diyanet İşleri: O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir. Allah, mü’minlere çok merhamet edendir.
3 - Abdul Metin Saruhan: Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O’dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, mü’minlere karşı çok merhametlidir.
Adem Uğur: Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir.
Ali Bulaç: O'dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte; melekleri de (size dua etmektedir). O, mü'minleri çok esirgeyicidir.
Bütün bu meallerde ve tefsirlerde Esas ayetteki <<üzerinize salat eder>> kelimelerinin yerini << merhamet eden yada merhamet gönderen>> şeklinde değiştirilmiştir.Bu tefsirciler hangi hak ve cüretle Allahın kelimelerini tebdil ediyorlar. Bu şirk değil de nedir sevgili kardeşim. Oysa Allah kuranı açıkça anlaşılsın diye Kuranı açık Arapça ile indirdiğini bir çok ayette bildirmektedir.Hele hele Ali Bulac ın tefsirinde parantez içindeki ( size dua etmektedir) eklemesi ayette hiç geçmemektedir.
Bakara suresinin 210. Ayetinde de tefsir edilirken aynı kelime tebdilleri yapılmıştır.
Hel yenzurûne illâ en ye’tiyehumullâhu fî zulelin minel gamâmi vel melâiketu ve kudiyel emr(emru), ve ilâllâhi turceul umûr(umûru).
Bu ayetteki Arapça kelimelerin Türkçe karşılıkları şöyledir.
1.
hel
: mı
2.
yenzurûne
: bakıyorlar, gözlüyorlar, bekliyorlar
3.
illâ
: illâ, mutlaka
4.
en ye'tiye-hum(u)
: onlara gelmesi
5.
allâhu
: Allah
6.
fî zulelin
: gölgede, gölgeler içinde
7.
min el gamâmi
: bulutlardan
8.
ve el melâiketu
: ve melekler
9.
ve kudiye
: ve bitirilmesi, yerine getirilmesi
10.
el emru
: emir, iş
11.
ve ilâllâhi (ilâ allâhi)
: ve Allah'a
12.
turceu
: döndürülür
13.
el umûru
: emirler, işler
Bu ayette geçen <<ille enyetiyehumullahu fi zulalin minel ğamemi>> Arapça kelimelerinin anlamı <<Allahın kendilerine gölgeler içinde buluttan gelmesi>> şeklinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır.Oysa bakın Diyenet işleri başkanlığı nasıl tefsir etmiş 2 - Diyanet İşleri: Onlar (böyle davranmakla), bulut gölgeleri içinde Allah’ın (azabının) ve meleklerin kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Hâlbuki bütün işler Allah’a döndürülür. Diyanetin mealindeki parantez içindeki (Böyle davranmakta) ve ( azabının) kelimeleri eklenmiştir. Bu ekleme ile ayetin bütün öz anlamı ve vermek istediği mesaj değişmiş ve saptırılmıştır. Sorum şu: Niye diyanet işleri bu kelime eklemelerini yapmadan mealleri açıklamıyor? Açıkça diyanet, bu ayette belirtilen < Allahın ve meleklerinin bulutlardan gölgeler içinde gelmesi>> olayını Allahın azabının ve meleklerinin bulutlardan gölgeler içinde gelmesi>> şeklinde anlaşılması gerektiğini belirtmiş ve dolayısıyla ayeti değiştirmiştir. Burada diyanet işleri ayete azabının kelimesini eklemesiyle Arapça lügatında ve Arapça dilinde Yüce Allahtan daha bilgili olduğunu iddia etmesinden başka bir şey yapmış olmamaktadır. Öyle ya çünkü diyanete göre ayette azab kelimesi geçmiyor diye Allah ayeti eksik bildirmiş ve diyanet Allahın eksiğini tamamlamış olmaktadır.Bu çok ağır bir hatadır. O ayette azabının kelimesi gerekseydi Allah onu eklerdi nihayetinde her şeyin en iyisini bilen odur ve Allah asla hiçbir şeyi eksik yapmaz.
Sevgili kardeşim bu tür kelime eklemeler ve parantezlerle yapılan eklemeler Sünni tefsircilerde örnekleri çoktur ve Sünni din adamları ve sizin gibiler bir çok kuran ayetini tefsir ederlerken işte böyle kelime değiştirmeleri yada eklemeleri yapmak zorundadırlar.Ve böylece Kuranın asıl insanlığa iletmek istediği mesajı da saptırarak telafisi mümkün olmayan günahlar işlemekteler. Bunun nedeni Kuran ayetleri tefsir edilirken EHLİBEYT İN referans alınmaması ve aynı zamanda Kuran ın Ehlibeyt kaynaklı tefsirinin Sünni din adamlarının envanterinde bulunmamasıdır. Oysa Ehlibeyt Sünni din adamlarının büyük hatalara düştükleri bu tefsirleri kelimelerde hiçbir değiştirme yapmadan yapmışlardır. Ve işin gerçeği budur. Bazı Sünni din adamları Kuran ayetlerini meal yada tefsir olarak açıklarken yaptıkları bu kelime eklemelerini KURAN’IN ÜSLUBU diye uydurdukları bir saçmalıkla aşmaya çalışırlar. Oysa hiçbir şey Allahın <<İNNE ENZELNEHÜ KUR ANEN عARABİYYEN LEعALLEKÜM TEعKİLUVN >> ayetinin önüne geçemez. Allahu Teala Kuranda benim ayetlerimi Kuran üslubu diye bir üslupla tefsir edin dememektedir. Bu uydurulan Kuran üslubu nedeniyle Kur an ayetlerinin esas anlamları yanlış anlaşılmakta ve bir çok konuda müslümanlar bu yanlışlar doğrultusunda yanlış amel etmektedirler. Ve bunun sonucudur ki bir Müslüman Allahu ekber deyip başka bir müslümanı öldürebilmektedir. Yada İslamın aslında haram saydığı bir çok şey ayetlerde yapılan yanlış te’ villerle haram olmaktan çıkarılmaktadır. İslam aleminde bunun örneklerini çok görüyoruz.
Sizler bu Kuran ı asıl haliyle anlatan Ehlibeyt tefsirlerinden yoksunsunuz. Sebebi de Nuh un gemisine binmeyenler gibi Ehlibeyte tutunmamanız , Peygamber efendimiz vefat eder etmez cenazesi bile kaldırılmadan Allahın dininin gerçek mirasçıları ve yöneticileri olan Ehlibeyti terk ederek Ehlibeytten halifeliği gasp edenlerin peşinden gitmeniz Muaviye gibi şahıslara olan sevginiz ve bu Ehlibeyt düşmanlarının gösterdiği yolda yürümenizdir.
Ehlibeyt düşmanı olan şahısları başta Hz. Ali ve Ehlibeytin diğer şahıslarıyla dostmuş gibi göstermeyi amaçlayan bütün hadisler sahte ve uydurmadır. Ehlibeytin kendisi bunları şiddetle reddetmektedir. Bunu bizlere Ehlibeyt kesinlikle açıklamış ve göstermiştir. İslam tarihindeki sahte ve uydurma hadislerin nasıl türetildiğini biraz olsun anlamak ve görmek isterseniz SÜLEYM BİN KAYS EL HİLELİ nin ESRARÜ EHLİLBEYT ( EHLİBEYTİN SIRLARI ) adlı kitabı okuyabilirsiniz. Bu kitabı önermemin nedeni , bu kitabın bazı sahabeleri hiçte hakketmedikleri halde yücelten hadislerin nasıl uydurulduğunu ve bu yanlış bilgilerin okullarda Muaviye zamanında nasıl tehditlerle ve zorlamalarla halka kabul ettirilmeye çalışıldığı ve eğitim çağındaki asıl gerçeklerden habersiz küçük çocuklara doğru bilgiler gibi gösterilerek okutulduğu ve o zamanki neslin bu yanlış bilgileri doğru imiş gibi kabul edecek şekilde yetiştirildiğini ispatlamasından dolayıdır. Ve sende o yanlış bilgilendirilen o zamanki beni ümeyyenin devamı olduğunu haykıra haykıra bağırıyorsun. Bu ve benzeri bazı kitaplar bazı Sünni din adamlarını rahatsız eder ve bu yüzden bu kitapları zikretmezler ve görmemezlikten gelirler.
Sevgili kardeşim İslam dini sadece Sünni kesimin düşüncelerinden ve kabüllerinden ibaret değildir. Ve kendi düşüncelerinizi ve kabullerinizi her şeyin üstünde tutup İslam dininin başka yorumlamalaraını reddetmek yada görmemezlikten gelmek ( Bilhassa Ehlibeytin İslam dinine bakış açısını küçümsemek ve reddetmek) akıl karı yada bir marifet değildir. Bakış açınızı Ehlibeyte doğru yönlendirmezseniz ve islama Ehlibeytin baktığı gözle bakmazsanız hiçbir zaman gerçeklere kavuşamayacağınız gibi yalan sahte uydurma ve sapık hadis dağarcığınızın ve bilhassa Muaviye ve Beni ümeyye bataklığından asla kendinizi kurtaramazsınız.
Selam ve dua ile.