Ebu Computer
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 Haz 2013
- Mesajlar
- 24,988
- Tepkime puanı
- 1,501
- Puanları
- 113
Hollanda’daki bir arkeolojik kazıda, dişleri hala yerinde duran ve annesi olduğu düşünülen bir kadının kolları arasına gömülmüş 6.000 yıllık bebek bulundu.
Bebek ve muhtemel annesinin yer aldığı mezarın 6.000 yıllık olduğu düşünülüyor. C: Gemeente Nieuwegein
Arkeologlar bunun Hollanda’da bulunan en eski bebek mezarı olduğunu söylüyorlar. Utrecht eyaletinin Nieuwegein şehrinde bulunan mezar, 6.000 yıl öncesine tarihleniyor.
Keşif, ancak ortaya çıkarılan dört iskeletin, Leiden’deki arkeolojik danışmanlık şirketi RAAP tarafından incelenmesinden sonra ortaya çıktı.
Bilim insanları, 30 yaşındaki kadın iskeletinin sağ kolunun garip bir açıda eğildiğini fark etti. Kadının kolu, arkeolojik alandaki diğer iskeletlerin her zamanki duruşunun aksine düz değildi ve eğri duruyordu.
Daha detaylı yapılan incelemeler, kadının kolunun olduğu bölgede bir bebeğin kemik parçalarının olduğunu gösterdi ve kadının bir bebekle gömüldüğünü ortaya çıkardı.
Proje sorumlusu Helle Molthof, “Kadının mezardaki gömülme pozisyonu, bölgede bulduğumuz diğer iskeletlerle uyuşmuyordu. Diğer mezarlarda uzuvlar hep gövde ile paralel yerleştirilmişti. Sonra küçük bir bebeği kucakladığını gösteren etkileyici keşfi yaptık.” diyor.
Solda, bebek, Hollanda’nın Nieuwegein kentindeki bir mezarda annesinin kollarında bulundu. Sağda, bir sanatçının mezarı canlandırması. C: Gemeente Nieuwegein
Analiz için gönderilen kemik parçaları, bebeğe ait birkaç dişle beraber küçük bir çene içeriyordu. Bu dişlerden yola çıkan araştırmacılara göre, bebek öldüğü sırada yalnızca birkaç aylıktı.
Molthof, “6.000 yıl boyunca toprağa gömülü bebek dişleri bulduğumuzda oldukça etkilendik. Tıpkı günümüzde tüm ebeveynlerin, bebeklerin süt dişlerini kibrit kutularında saklamaları gibi.” diyor.
Yapılacak DNA analizleri, kadının bebeğin annesi olup olmadığını gösterecek. Ayrıca bebeğin cinsiyeti de bu yolla anlaşılacak.
İzotop analizleri ise, kadının bölgede doğup büyümüş biri mi yoksa daha sonraki bir tarihte mi buraya geldiğini gösterecek.
Arkeologlar, söz konusu mezarın Vecht nehri kıyısında yaşayan avcı toplayıcı toplulukların ölü gömme adetleri hakkında onları bilgilendireceklerini umuyorlar.
Molthof, “Nasıl yaşadıklarını, ne tür yiyecekler yediklerini, evlerinin neye benzediğini biliyoruz ama ölülerini nasıl gömdükleri ve çocuklara ne olduğu hakkında pek bir şey bilmiyoruz.” diyor.
Bebek ve muhtemel annesinin yer aldığı mezarın 6.000 yıllık olduğu düşünülüyor. C: Gemeente Nieuwegein
Keşif, ancak ortaya çıkarılan dört iskeletin, Leiden’deki arkeolojik danışmanlık şirketi RAAP tarafından incelenmesinden sonra ortaya çıktı.
Bilim insanları, 30 yaşındaki kadın iskeletinin sağ kolunun garip bir açıda eğildiğini fark etti. Kadının kolu, arkeolojik alandaki diğer iskeletlerin her zamanki duruşunun aksine düz değildi ve eğri duruyordu.
Daha detaylı yapılan incelemeler, kadının kolunun olduğu bölgede bir bebeğin kemik parçalarının olduğunu gösterdi ve kadının bir bebekle gömüldüğünü ortaya çıkardı.
Proje sorumlusu Helle Molthof, “Kadının mezardaki gömülme pozisyonu, bölgede bulduğumuz diğer iskeletlerle uyuşmuyordu. Diğer mezarlarda uzuvlar hep gövde ile paralel yerleştirilmişti. Sonra küçük bir bebeği kucakladığını gösteren etkileyici keşfi yaptık.” diyor.
Solda, bebek, Hollanda’nın Nieuwegein kentindeki bir mezarda annesinin kollarında bulundu. Sağda, bir sanatçının mezarı canlandırması. C: Gemeente Nieuwegein
Molthof, “6.000 yıl boyunca toprağa gömülü bebek dişleri bulduğumuzda oldukça etkilendik. Tıpkı günümüzde tüm ebeveynlerin, bebeklerin süt dişlerini kibrit kutularında saklamaları gibi.” diyor.
Yapılacak DNA analizleri, kadının bebeğin annesi olup olmadığını gösterecek. Ayrıca bebeğin cinsiyeti de bu yolla anlaşılacak.
İzotop analizleri ise, kadının bölgede doğup büyümüş biri mi yoksa daha sonraki bir tarihte mi buraya geldiğini gösterecek.
Arkeologlar, söz konusu mezarın Vecht nehri kıyısında yaşayan avcı toplayıcı toplulukların ölü gömme adetleri hakkında onları bilgilendireceklerini umuyorlar.
Molthof, “Nasıl yaşadıklarını, ne tür yiyecekler yediklerini, evlerinin neye benzediğini biliyoruz ama ölülerini nasıl gömdükleri ve çocuklara ne olduğu hakkında pek bir şey bilmiyoruz.” diyor.
