İçimizden Geldiği Gibi!

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Nefis zorlanınca korkunç hissettiriyor kendini. İçinde, kafeste bir canavar gibi döne döne takla atar, kıvranır, bir oraya bir buraya.. Elleme kıvransın, üstüne üstüne “gebeeeer” diyebiliyor musun?
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Pazartesi sendromum var ve yarın pazartesi....
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
İnsanlık bitmiş, diyorlar. İnsanlık bitmedi, tam tersine arttı. Modern Çağ, insanın birebir insan olarak hareket ettiği çağdır. Nesli tükenen ve biten, insan-ı kâmillerdir. İnsan, artık kemâl yolculuğu yapmıyor. Böyle bir yolculuktan dahi haberi yok artık. Biten bu!!!

İnsanın ne olduğunu anlamak için, içinde “insan” kelimesi geçen tüm ayetlere bakmanız yeterlidir.

Hümanizm ha? Al işte, gör! Allah'ın tarif ettiği insanı sen al merkeze koy. Ne olacağını bekliyordun? Her şey ortada.

Kurtuluşumuz insanda değil, insan-ı kâmil merkezli bir medeniyet fikrindedir. Tam bu noktada şu soru akla geliyor? Ya insan-ı kâmil, insanı ezerse? Dikta tarzı bir rejim olmaz mı bu? Evet, insan zaviyesinden bakınca böyle. Çocuk zaviyesidir insanın zaviyesi. İnsan-ı kâmil, insana karşı anne gibidir. Anne gibi, çocuğunun selametini düşünür. Anne gibi dünyada yaşar ama dünyayı yaşamaz. Bu noktayı iyi anlamak lazım. Yani insan-ı kâmillerin insanları ezdiği, sömürdüğü bir dünya gibi algılamamak lazım. Zaten zalim olsa insan-ı kâmil olmazdı.

Bunun böyle olduğunu hemen örneklendirelim: Hz. Ömer (ra)'ın hilafet dönemidir. Halife Ömer, bir sahabenin evinde misafirdir. Sahabe, sofra kurar ve donatır. Halife Ömer, sofrada bulunan her şeyden yer fakat bal şerbetinden içmez. Ev sahibi sahabe sorar: “Ya Ömer, bal şerbetinden içmedin?” Halife Ömer cevap verir: “O bana haram, siz için!” Sahabe: “Nasıl yani?”. Halife Ömer: “Ben halifeyim, ümmetten mes'ulüm, bu bal şerbeti bütün müslümanların sofrasında bulunmadığı sürece ben bu bal şerbetini içemem”...

Bu mudur? Evet, tam da budur.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Kadir Mısıroğlu Şubat ayını aşarsa bir 5 sene daha yaşar Allahu âlem. Neden Şubat, diyeceksiniz? İstatistiklere göre gel gitleri olan ihtiyarlar genellikle Şubat ayında ölüyor. Muhtemelen soğuktan ...
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Bi sonra ki subatta ne oluyor peki?
Artık oraya kadar kendini toparlaması lazım ihvan.. Necip Fazıl'a dil uzatmasa iyi de işte. Hüseyin Üzmez de aynı hatayı yapmıştı. Kendine etti! Allah bu, “sen misin hidayetine vesile kıldığım kulumun ayıplarını konuşan, al ben de senin ayıplarını açıyorum” dedi mi kim koruyacak seni? Ne istiyorlar Necip Fazıl'dan anlamıyorum. Üzerlerinde hakkı olan insanların arkasından bu şekil konuşulmaz ki yau!
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Adam raporlu abi. Niye bu kadar ciddiye aliyorsun ki?
Baska bir ulkede olsa gulunup gecilecek adam bizde ustadi azam sayiliyor ne enteresan...
:) Şahsen ben kendisini güzel Türkçesinden dolayı dinliyorum, fikir ağırlığı yok, işi tamamen reaksiyona dayalı götürüyor. Ayrıca masaya vurarak kızıyor da o masada duran çay bardağı şangırdıyor ya, ilginç bir ses efekti oluşuyor, bir de ha döküldü dökülecek gibisinden hafif bir heyecan oluşuyor. Hele mikrofondan soru soran adam! Sanki Uzay mekiğinden NASA merkez istasyonuyla iletişime geçen bir astronot gibi bouğ bouğ soru sormalar, ve herkesin pür dikkat bu soruyu dinlemesi... Hele okunan ezan falan.. Tam bir İstanbul havası yaşatıyor.
 
Son düzenleme:

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,654
Tepkime puanı
2,337
Puanları
113
Konum
istanbul
Ne gariptir mi bizim ustadlarimiz hacilarimiz hocalarimiz birileriyle ortaklik yapar sirketleri batar fakat kendileri zenginlesirken ortaklarinin parasi buhar olur. Ayni durum bu fesli abide de vardir. Kendisi osmanli asigidir ama avrupada yasamayi ihmal etmemistir.

Konusurken mangalda kul birakmazlar bu tipler. Allah icin olur oldurulurler hep ama olayin aslina baktiginda cefayi baskasi cekmis edebiyatini bu tipler yapmistir.

bop bu millet icin nimettir diyen, keske yunan galip gelseydi diyen adam bu milletin ustadi olamaz...
necip fazilin bazi amelleri bozuk olabilir fakat inanci ve fikri tam gordugumuz kadariyla. Necip fazilin sigarasinin kulu etmeyecek raporlular memlekette soz sahibi ya diyecek fazlaca birsey yok...
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
“Iha ıha ıha ıaha ha hayyyt” İlber Ortaylı
 
Son düzenleme:

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
003.jpg
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Kara deliklerden ışık çıkmıyor oluşun sebebi kanımca kütle çekim gücüyle direk alâkalı değil, dolaylı! Atomun çekirdeği ile elektron arasındaki mesafe küçülünce teorik olarak elektronlar hızlanır. Işık hızını aştıklarını düşünün. Bu mantıktan yola çıkarak şimdiye kadar hiç belirlenmemiş bir fizik ilkesi belirliyorum:

Zaman yoksa ışık da yoktur.

Bir kenara yazalım bulunsun. Biri ileride nobel ödülü alırsa hava atarız. :D
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,654
Tepkime puanı
2,337
Puanları
113
Konum
istanbul
Kara deliklerden ışık çıkmıyor oluşun sebebi kanımca kütle çekim gücüyle direk alâkalı değil, dolaylı! Atomun çekirdeği ile elektron arasındaki mesafe küçülünce teorik olarak elektronlar hızlanır. Işık hızını aştıklarını düşünün. Bu mantıktan yola çıkarak şimdiye kadar hiç belirlenmemiş bir fizik ilkesi belirliyorum:

Zaman yoksa ışık da yoktur.

Bir kenara yazalım bulunsun. Biri ileride nobel ödülü alırsa hava atarız. :D


Zamanın yokluğu ışığı bağlar ama ışığın yokluğu zamanı bağlamaz mı? Olmadı tutmaz bu teori.

Işık hızının aşıldığı durumlarda ışığın görülme/tespit edilme imkanı kalmaz denilse daha mantıklı olur.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,874
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
Kara deliklerden ışık çıkmıyor oluşun sebebi kanımca kütle çekim gücüyle direk alâkalı değil, dolaylı! Atomun çekirdeği ile elektron arasındaki mesafe küçülünce teorik olarak elektronlar hızlanır. Işık hızını aştıklarını düşünün. Bu mantıktan yola çıkarak şimdiye kadar hiç belirlenmemiş bir fizik ilkesi belirliyorum:

Zaman yoksa ışık da yoktur.

Bir kenara yazalım bulunsun. Biri ileride nobel ödülü alırsa hava atarız. :D

Zamanın olmadığı yerde ne var ki? Ayrıca ışık dediğin şey nedir :)
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,654
Tepkime puanı
2,337
Puanları
113
Konum
istanbul
Peki soyle sorayim bir madde dusun asla hareket etmiyor, canlilik ozelligi gostermiyor sekil degistirmiyor varoldugu sekliyle surekli duruyor. Bu madde icin zaman var midir?
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Peki soyle sorayim bir madde dusun asla hareket etmiyor, canlilik ozelligi gostermiyor sekil degistirmiyor varoldugu sekliyle surekli duruyor. Bu madde icin zaman var midir?
Devinimi kendi varlığından geliyor. Şöyle anlatayım. Madde denen şey zaten enerji, yani frekans.. Çekirdek etrafında dönen elektronlar nabız gibi titreşim oluşturuyor. Bu titreşimden ısı ve ışık saçılıyor. Güneş mesela böyle bir şey. Onun ışığı diğer maddelere değip yansıyor. Işık denen şey de bir frekanstır. Aslında bütün maddeler frekans saçıyor ama insan gözü sadece belli bir frekans boyutunu gözüyle algılayabiliyor. Gözümüzün içindeki sinir uçları ancak belli frekansları algılıyor. Bu frekanslar sinir uçlarında raksiyon oluşturuyor, beyne bu sinyaller gidince belli bir şekil şemale yorumlanıyor. Kulağımızda öyle. Her sesi duymuyoruz, sadece belli bir frekans aralığını duyuyoruz. Geri kalan frekansları hassas aletlerle kendi algımıza göre dönüştürebiliyoruz. Yani ıspatlayabiliyoruz. Bu yüzden bilim, ölçemediğim şey yoktur, der. Dikkat buyrun, görmediğim işitmediğim demiyor, ölçemediğim diyor. Bugünün ölçüm cihazları elektronun her bir frekansını sayacak derecede hassas. Bu ritmi ölçebiliyorlar. Atom saati denen şey böyle bir şey. Ritimler şaşmıyor. En doğru saat bu oluyor. Saniyenin milyarda birini ölçüyorlar. Mesela Einstein'in izafiyet teorisini atom saatiyle ıspatladılar. Uçakta giden atom saatiyle yerde duran atom saatini uçuştan sonra karşılaştırdılar, arada milyarda birkaç ritim farkı tespit ettiler. Yani hareket eden cisimlerin her biri diğer cisimlere nazaran farklı zamanlarda bulunuyor. Buradan yola çıkarak şu ilkeyi belirlediler: Madde varsa zaman ve mekan vardır, üstelik bu unsurlar maddenin kendi niteliğinden geliyor. Dolayısıyla atomun elektron hareketi bozulduğu zaman yok olmuyor, hemen başka bir atoma dönüşüyor. Bu dönüşümden açığa çıkan enerjiye nükleer enerji deniyor. Tabi şöyle bir durum var: Atom, kendi içinde kapalı, stabil bir sistem. Bu kapalı sistemin içinde müthiş bir kudret saklı. Enerji paketi gibi bir şey. Bu stabilitenin bozulması için dış bir etken lazım. Çekirdeğe gönderilen protonlarla çekirdeğin dengesi bozuluyor, atom hemen etkileşime girip başka dengeye kuruyor, dönüşüyor. İşin ilginç tarafı atomun özünde var olan kudretin var olma şevki. Yok olmuyor, mutlaka varlığını koruyor. Bu yüzden bilimsel olarak yokluk yoktur. Yokluk kavramı dualizmin bize armağan ettiği bir tuzak. Tarikatta mevcut olan hiçlik edebiyatı bile sahtedir, birkaç oyalanmadan sonra adama “aslolan varlıktır” diyorlar. O sıra insan “e o zaman niye bu hiçlikle oyaladınız beni” diyesi geliyor. Ama lazım işte. Çünkü nefsi kendi varlığını inkâr ettirmeden Allah'ın varlığına taşıyamıyorsun.

Bir de gravitasyon var. Yeni bir başlık açıp elimden geldiğince bir şeyler yazarım inşallah. Einstein'ın izafiyet teorisinde açık kalan ilginç sorular var.
 
Son düzenleme:

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Acaba ZAMAN aynı zamanda hem madde hemde mekan olabilir mi?
Mantıklı gelmiyor;

Çay= Su + Dem'dir
Su = Çay + Dem değildir

Zaman ve Mekân kavramları maddeyi yorumlamak için tasavvur edilmiş soyut kavramlar; matematikteki sayılar gibi paket isimler. Matematikte 0 ve 1'den başka realite olmadığı gibi; bunu 2-3-4 gibi sayıların 1'in paketlenmiş katmanlarına takılan semboller ve isimler olması gibi düşünebiliriz. Matematik, 0 ve 1'den türetilmiş bir dil.. Bak bunu da konuşabiliriz. --> Geçen Pi sayısını düşündüm. Matematikçiler virgülden sonrasını neticelendiremiyorlar. Oysa virgüllü sayılar yoktur. Virgülden sonra ondalık bir sistem kullanıyoruz. Neden? Gerçek sayılarda bu sistemi kullandığımız için virgülden sonrasına doğal olarak bunu yansıtıyoruz. Bu yansıtma ne kadar sağlıklı, bunu düşünelim? Ondalık sisteme şartlandığımız için Pi sayısını kavramakta zorlanıyoruz. Oysa Pi hakikati bize virgülden sonra kullanmamız gereken sistemin temelini veriyor. Şöyle düşün: Çember, kendi çapının 3 katından biraz fazla kaçıyor. Düşünecek olursan aslında o fazlalık bize virgülden sonra kullanmamız gereken sistemin şablonunu veriyor, çünkü hiç değişmeyen bir hakikat. Ondalık sistem nedir yau, saplantıdan başka bir şey değil. Çapın 3 katından arta kalan kısım çemberin bütününün kaçta kaçıdır? Neden 3 katı? Belki arta kalan kısmı da 3'e bölmek lazım. Buralarda iş var, dolaşmak gerek.
 
Son düzenleme:
Üst