İçişleri bakanını şikayet

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,243
Puanları
113
Konum
bâbil...
Bu toplumun sabır sınırlarını zorlayan Sayın İdris Naim Şahin’i kabineye alan Sayın Başbakan’a sesimin ulaşıp ulaşmamasını dert etmeden açıkça seslenmek istiyorum;

Biz bu ülkenin insanlarıyız, bu devletin vatandaşı bu vatanın evlatlarıyız. Türkiye’den başka ne umut bağladığımız bir yer var, ne destek gördüğümüz bir melce var, ne de Allah’tan başka sığındığımız bir kuvvet. Burada doğduk, yaşıyoruz ve burada ölmek istiyoruz. Bayrağımız ile gurur duyuyor, ülkemizin kalkınmasına mutlu oluyor, sırf iktidar yaptı diye kuru kuruya muhalefet etmiyor, doğru gördüklerimizi ayakta alkışlıyoruz. Bendeniz seksen yaşının üzerinde olduğu halde ve son zamanlarında felç olup hem hareket hem de konuşma kabiliyetini kaybettiği halde sizi sevmekten hiç ödün vermeyen bir dedenin torunuyum. O yaşlı adamın yatalak halde dahi sizi dinlediğinde yüzüne aydınlık gelir, gözleri parlardı.

Bunları neden yazıyorum biliyor musunuz? Yandaş yaftasını alnıma çakmayı neden göze aldım?

Sizin Uludere konusunda bağıranların tamamını aynı kefeye koymanız, gördüğü yanlışı dile getiren sıradan masum bir insanı, bu ülkeye çöreklenmeye çalışan kişilerle aynı alanda kategorize etmeniz benim bu itirazı alenen dile getirmeme sebep oldu. Sizi eleştirme hakkının bir ölçüsü olsa belki de en fazlası sizi sevenlere dağıtılması gerekiyorken sizin her eleştiriyi aynı makamdan anlamanız kabul edilebilir değil.

Uludere faciasının üzerinden aylar geçti. Tıpkı Mustafa Muğlalı olayına benzeyen bu faciada bu seferki fark devletin olayı örtbas etmemesi sayılabilir. Her ne kadar ortam yatıştıktan epey bir süre sonra yeniden alevlenen Uludere tartışmalarında “düğmeye basan bir merkez” şüphesi olsa da; devletin “sorun çözme potansiyeli” ve “yanlışın üstüne kararlılıkla gitme enerjisi” epey zayıf hissedildiğinden belki de art niyetli kışkırtıcıların ekmeğine yağ sürülüyor…

Geçmişte bazı derin devlet görevlileri doğu Anadolu bölgesinde halka türlü eziyetler ederek onları PKK’nın kucağına itiyordu. Bu politika uzun bir süre sürdü. OHAL ve benzeri yapılanmalardan beslenen leş kargalarının türlü oyunları ile terör sorunu bu boyutlara ulaştı. Bunların tamamının idrakindeyiz. Bu karanlık dönem geride kaldı ve daha aydınlık bir ülkemiz oldu diye sevinirken maalesef başımıza yıldırım düşer gibi kapkaranlık günlerin habercisi bir içişleri bakanı musallat oldu.

Bu ülkenin İçişleri bakanı, toplumu kışkırtmak isteyen, umutsuzluk ve kaos ortamından faydalanan, militarizmden de ümidini kesmiş, kurtuluşunu (hangi boyutta olursa olsun) çeşitli halk ayaklanmalarında arayan çevrelerin eline koz vermeye devam ettikçe bu “ekmeğe yağ sürme” yanlışı da sürecektir.

Bir devlet adamının ağzından çıkan cümlelere dikkat etmesi iki kere elzemdir. Ağızdan çıkan her cümlen toplumda oluşturacağı etkinin sonucunda zaten kollarını açmış “gel gel” diyen terör örgütüne fayda sağlayabilir.

Suçları sadece kaçakçılık olan ve zaten on yıllardır bu kaçakçılığı sürdüren bir grubun üzerine bomba yağdırmak ne kadar korkunç ise bu insanlara “figüran” nitelemesi yapmak da o kadar dehşet vericidir.

Başarılı bir devlet adamı olmak sadece başarılı operasyonlar yapıp, iyi sonuçlar elde etmekten ibaret değildir. İşin erbabı olurken gönüllerin de erbabı olabilmek, halkın sevgisine de mazhar olabilmektir. Bir taraftan şehre su getirmek için kanal açan bir kimsenin çalıştığı sırada halka okkalı küfürler savurduğunu düşünsenize.

Bütün bunları sizinle hissettiğimiz güven ortamına binaen yazabiliyorum. Bakın bunu da kabul ediyorum. Geçmişte bu denli bir yazıyı yazmak için öncelikle ailelerimizle helalleşmemiz gerekirdi.

Sizin bu ülkenin başına musallat ettiğiniz (bu tabiri kullanmak zorundayım zira ben öyle hissediyorum) Sayın İdris Naim Şahin’in “gönül kıran” söylemlerini hazmetmemiz mümkün değil. Sayın bakan erdemli yönünü icra edip o koltuktan ayrılırsa büyüklük göstermiş olur. Ayrılmazsa sizden başka bir büyüklük talep ediyorum.

Siz postallı medyanın art niyetli çığırtkanlıklarına samimi eleştirileri de feda ederseniz o zaman siz de gönül kırmış olursunuz. Amacı bağcıyı bağından etmek olan ile yere düşen üzümleri toplayıp bağcıya verenleri bir tutarsanız işte o zaman ümidimiz de kırılır.

Biz bağa girmiş olabiliriz yalnız amacımız üzüm dahi yemek değil, güzelim üzümlerin heba olmamasını istemekten ibarettir.*

Enes Ali
www.twitter.com/coolkul

www.hbrhaber.com
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
güzel yazı enes...

bölgede kaçakçılık var ise ve devlet sesini çıkarmıyorsa yasal hale getirsin kardeşim
ortada uyarı ateşi bile yok
bom bom bomba
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Bu konuda yorum yapmam serbest mi ?

BANA GÖRE

Bu olayda

HÜKÜMETİ zor durumda bırakmak için sahneye konmuş DIŞ KAYNAKLI BİR SENARYO.

DİYARBAKIR & VAN & MARDİN de fasılalı aralıklarla bulunan biriyim.

ŞİMDİ ORDU VURMASA İDİ GEÇEN SEFER GİBİ BİR KARAKOLUMZ BASIL sa idi HÜKÜMET SUÇLANACAKTI.

ORDU VURDU yine HÜKÜMET SUÇLANDI

Düne kadar Ordunun yaptıklarından HÜKÜMET SUÇLANMIYORDU Sonra başbakan o emir veren heyette mi idi.

ALice nin yok Ali nin yorumuna gelince TEMEL de doğru ama bence HÜKÜMETİN STAREJİSİNİZ iyi analiz edilmeden DUYGUSAL ağırlıklı bir düşünce.

Geçmişte bazı derin devlet görevlileri doğu Anadolu bölgesinde halka türlü eziyetler ederek onları PKK’nın kucağına itiyordu. Bu politika uzun bir süre sürdü. OHAL ve benzeri yapılanmalardan beslenen leş kargalarının türlü oyunları ile terör sorunu bu boyutlara ulaştı. Bunların tamamının idrakindeyiz. Bu karanlık dönem geride kaldı ve daha aydınlık bir ülkemiz oldu diye sevinirken maalesef başımıza yıldırım düşer gibi kapkaranlık günlerin habercisi bir içişleri bakanı musallat oldu

Belki hatırlarsın @aLi bu dediklerini 4,5 sene önce hatta ZİNAR ında dahil olduğu bir istişare etmiştik benim MARDİN dönüşümü izlenimleri açmıştım HATIRLADINMI ?

BENCE HÜKÜMET burada stareji belirlemiş yani senaryoyu yazmış ve sahneye konuyor.ORTADA BİR HATA var ama DEDİĞİM gibi vurmasalardı DERT vursalar DERT

YENİ KAYSERİ OLAYI Tutuklanan bir Polisiye olay var İSTANBUL da dur ihtarında bulunup durmayan araca Polis memrmi sıkmış ve masum kişi ölmüştü HÜKÜMETE YÜKLENDİLER ateş eden polis ağır ceza aldı KAYSERİDE NEDEN DURDURMADINZ diye tenkit ediliyor POLİS bunların sorumluluğunda ve kimi zaman İSTİKRARSIZ kara veriyor KURŞUN SIKSA DERT SIKMASA DERT.

ÖZETLERSEK

Size katılıyorum ama bunun bir straji olduğunu tahmin ediyorum.
 

Enfüsî

Asistan
Katılım
4 Nis 2012
Mesajlar
314
Tepkime puanı
7
Puanları
0
ımao

HÜKÜMETİ zor durumda bırakmak için sahneye konmuş DIŞ KAYNAKLI BİR SENARYO.
Bu iddiaya tamamen saçmalık ve hedef saptırma diyeceğim. Öyle ki sadece saptırma da değil, “gizemli düşmanlar üretmek işgüzarlığı” da var. "Bir iyilik varsa bizim içimizden kötülük varsa dışarıdan" şeklindeki derin hezeyanın ve kuruntunun, aslında "örtbaslar zincirinin" izleri okunuyor bu yaklaşım tarzında.

Siz de mi yeni ittihatçısınız? Yoksa "(herhangi) bir iman ve islam ehli takva insanına ne verirsen yapar abi" diyen gafillerden yana mı duruyorsunuz? İkisi de birbirinin aynıdır. Memlekete zarardan başka bir şey getiremez bu zihniyetler.


HÜKÜMETİ zor durumda bırakmak için

İzin Verin de Hükümet zor durumlarda da kalsın.! Bu ne saçma bir argüman böyle. Bir grup iktidar olacak da zor durumlarla karşılaşmayacak ve sınanmayacak! Zorlanmadan 'düzelme', 'değişiklik' ve sözü ona 'medeniyet' beklemeyiniz. Sınanmaları reddedenler, ancak ve ancak gaflet dalalet ve hıyanet üçlüsünü adım adım takip ederler, edecekler demektir(veya bunlar arasında salınım yapacaklar demektir). Bunların hiçbirinde iyimserlik yoktur.

(DİĞER Sözleriniz hep bu yanlışlıkların takla atmış versiyonlarından başka bir şey değil.)

Sözlerinizdeki (esasında size de ait olmayan, bazı akımlarda daha zahir olan "kümülatif fikirler" olan) yaklaşımlara şiddetle karşı duruşumu ifade ettikten sonra meseleye bakışımı ifade etmeye çalışacağım
:

İÇİŞLERİNE BAKMAK

Bakan, bir “bildikleri de olan birisi” olabilir, ama hiç de bakanlık için şu zaman ve mekanda ihtiyaçlara hiç uygun gelmemektedir. "İleri yaşına gelmiş birisini mütehassısı olmadığı bir göreve duygusal ama mantıktan uzak bir romantizm veya nostaljik referans ile göndermek" gibi yanlış bir şey.
"80'lerin sonunda 90'ların başında, eski bir dönemde isabet olabilecek bir bakan" olabilirdi.

Yeni toplu durum, "yeni dönem kavramlarının" içini doldurabilecek ve açabilecek birikimde insanları acilen gerektirmektedir. Şimdiki bakanın O kavramların içini dolduracak bir mizaç, birikim ve insiyatifte olmadığı fikirlerine şiddetle katılıyorum.

BAŞBAKANIN TAVRI

Hep kimin yapamadığını ve ne yanlış yaptığını söylerler! Bir de yapacak adam gösterseler ya değil mi?

Başbakan, "Biz burda herkesin sözüne bir kulak veren, herkesin başbakanı olmaya çalışıyoruz!" diyor. Haklı. Başbakan atadığı kimselerden sorumludur ama atadıklarının yaptıklarından, söyledikelerinden, sadedinde ve detayında sorumlu değildir. Sorumluluğu, "gerektiğinde ikaz etmek, yardımcı/doğrultucular vermek"tir. Veya "Gerektiğinde görevden almak"tır. ki bunu yapma insiyatifini acımadan yapma kabiliyetini bize ispat etmiştir.
etmeye devam etmelidir.*

GEREKLILIK TANIMI:

Bazen tek mesele, işi yapacak adamın gerçekten olmamasıdır. ama böyle bir devirde değiliz. Kim böyle düşünüyorsa yanılıyordur demektir.

Bakan değişmelidir: Halkla iç içe olması gereken mevkilerde gaflarda aşırıya gitmek gibi yanlışlıklar da gereklilik olarak yeterli sayılabilir. Ama görevden alınması için gerçeğe daha uygun gereklilik, bence bakanlıkta veya memeleket iç işlerinde biriktirile biriktirile bu güne gelmiş bazı meselelere hiçbir (gerçek ve geçerli) perspektif sunamayacağıdır. belki "meselelerin askıda kalmalarına yardımcı olmuştur" ama böye bir yere varılamaz, ilerleme kaydedilemez. (ya "asılı kalınır" ya "geri kalınır").

Bakan
, "tecrübeli biriyle" değil biriken sorunlara tutarlı dokunuşları olabilecek biriyle değiştirilmelidir. en basitinden "doğu anadoluda açılım" kavramının(ne demek ben de bilmiyorum) ve diğer başka meselelerin içini doldurma işini yapabilecek birisi getirilmelidir.

Mesele peki kim olsun sorusunda düğümlenmektedir.

İçişleri bakanlığında, aklıma gelebilecek 5 isim olsa, atıyorum, M.İslamoglu gibi birisi olabilir derdim. Birikimlerini kullanması gerekenler bazı yerlerde kullanmadan yaşlanmamalı. insanları sınıflandrımanın şerrine dahil etmeseler herkes şu yönünü görürdü: "içişlerine layık; müslüman, anadolulu, gezgin, entellektüel ve aydın". (ne demekse işte).

Mİ, benim için
sadece "ilgili bakanlık için gerekenlerin temsili ifadesi"dir. Önemli olan, iç işlerdeki nihayete erdirilmesi gereken vazifeler listesine göre düşünmektir. Bu mümtaz şahsiyeti buna göre söyledim. (yoksa şimdi her ne yapıyorsa bakanlıktan daha az itibarlı değil. zira islamda işleri küçümseme büyükseme yoktur, ve bu bilinç iledir.)

Bakanlık istenen makam değil kaçılan zorluk olmadıkça onun gibi birisinin göreve gelmesiye ordan burdan (dinci, mısırcı, islamcı vb.kelimelerle) lüzumsuz sataşmaların gelmesi devam edecektir. İnsanın neci olduğu neci olmadığı değil ne yapabileceği önemlidir.

Neyse daha fazla uzatmayacağım nerdeyse konuyu unuttum.


"Çılgınlık, aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemektir." æ

________________________________
BAŞBAKANIN TAVRI*yasaya aykırı suçlarda görevden almak için başbakana gerek yok; bu husus burada bağlam dışı. Bu meseleleri doğrudan uludere açıklamalarıyla ilgili ele almamaktayım. eğer o konu başlığında inceleme gerekse ne bakan ne hükümet bile değil "türkiye istifa" demek gerekirdi. zira mesele hükümeti ve muhalefeti(ne demekse) beraber ilgilendiren bir meseledir.
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,764
Tepkime puanı
984
Puanları
113
içişleri bakanını sonuna kadar destekliyorum. o kaçakçı denilenlerin masum kaçakçı olduklarına inanmıyorum. doğuda 3 yıl kaldım. oralarda işlerin nasıl döndüğünüde bilirim. hem koskoca içişleri bakanı o kaçakçıların masum kaçakçılar olmadıklarını anlatırken heralde kafadan sallamıyordu. kimbilir önüne emniyet istihbarattan ve jandarma istihbarattan ne dosyalar gelmişti. hemen hüseyin çelik çıktı güya laf etti.

sayın erdoğan gelen tepkilere bakıp,bakan beyi kimseyeye yem etmemelidir.
 
Üst