Insan olanlar sözleriylede hakaret etmez kardeşine bir ağacın dalları gibidir müminler

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
Insan olanlar sözleriylede hakaret etmez kardeşine bir ağacın dalları gibidir müminler

Bir Ağacın Dalları Gibi

--------------------------------------------------------------------------------

[SIZE="4[SIZE=4]"]Efendimiz s.a.v. veda hutbesinde şöyle buyuruyor: “Rabbiniz bir, atanız birdir. İyi dinleyin! Arab’ın Acem’e, Acem’in Arab’a, kızıl ırkın siyah ırka, siyah ırkın kızıl ırka hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takva iledir. Şüphesiz Allah katında en kıymetliniz Allah’tan en çok korkanınızdır.”

Kardeş denildiğinde aklımıza genellikle aynı anne babadan dünyaya gelen kişiler gelir. Bu akrabalıktan ileri gelen kardeşliğin dışında, bir de aynı dine mensup olmayı ifade eden iman kardeşliği vardır.

İslâm dininde kardeşlik, bütünüyle iman temeline dayanmaktadır. Allah Tealâ, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete eresiniz.” (Hucurat, 10)

Buna göre yeryüzünün neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor, hangi kavme mensup veya hangi renge sahip olurlarsa olsunlar, bütün müminler kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin kardeşi ve sadık dostlarıdır. Kendi akidelerine saldıranlara -kendilerine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar- asla sevgi beslemezler. Bu anlamda sadece iman kardeşliğini esas alırlar.

Mümin ise bizdendir

Müslüman bir millet olmanın gereği olarak hiçbir millete ayrım yapmaksızın ‘Müminse bizdendir’ deyip sevgi nazarıyla bakmamız gerekir. Gönülleri birbirine ısındıran ve cahiliyetten kaynaklanan husumetleri ortadan kaldıran iman kardeşliğidir. Bu da Rabbimizin bizlere bahşettiği en güzel nimetlerden biridir:

“Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz de O kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler oldunuz. Yine siz tam bir ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah size ayetlerini işte böyle açıklar.” (Âli İmran, 103)

Yüce Rabbimiz bu ayet-i kerimede bizlere, cahiliye döneminde birbirlerine düşmanlıklarıyla ün salmış Evs ve Hazreç kabilelerine mensup fertleri iman vesilesiyle nasıl kardeşler haline getirdiğini hatırlatmaktadır. İslâm’da kardeşlik iman temeline oturtulduğu içindir ki müminlerin arasını bozacak her türlü ayrılık, fitne ve entrikalar haram kılınmıştır. Irk, soy, cins ve benzeri cahiliye değerleri yerine takva esası getirilmek suretiyle toplumsal kardeşliğin ve ahengin bozulmaması sağlanmıştır.

Bu konudaki ayet-i kerime her türlü tartışmayı sona erdirici niteliktedir: “Hiç kuşkusuz, Allah katında en üstün olanınız, takva yönünden en ileride olanınızdır.” (Hucurat, 13)

Kardeş olmak, arkadaş ve sadık dost olmaktır. Bunu fiilen göstermek, sevmek, saymak, güvenmek, merhamet etmek, yardımlaşmak ve dayanışmaktır. Bunlar olmadan kardeşlik iddiasının bir anlamı olmaz. Kur’an’ın öngördüğü kardeşlik, bütün bunları kuşatan bir muhtevaya sahiptir.

Bir hayat biçimidir İslâm’daki kardeşlik. Dinde kardeşliğin en güzel numunesini Peygamber s.a.v. çağında O’nunla birlikte yaşayan seçkin sahabiler ortaya koymuşlardır. Muhacir ve Ensar ilişkisi kardeşliğin ne anlama geldiğini bizlere gösteren son derece mükemmel bir örnektir. Medineli Ensar, Mekke’den gelen Muhacir kardeşlerini kendilerinden daha aziz tutmuşlar, onları hiçbir konuda yalnız ve yardımsız bırakmamışlardır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkârlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir.” (Haşr, 9)

Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmaktadır: “Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için istemedikçe (tam manasıyla) iman etmiş olmazsınız.” (Buharî)

Parçaları birbirini tamamlayan bina

Müminler kardeşlikte ve dostlukta bütün zerreleriyle birbirine bağlı bir vücut gibidirler. Nasıl ki bir vücudun herhangi bir azası rahatsız olduğunda bütün vücut aynı rahatsızlığı duyarsa, bir tek müminin -dünyanın ta öbür ucunda bile olsa- çektiği acıyı, duyduğu ıstırabı diğer kardeşleri de derinden hissetmelidirler.

Müminlerin bu denli birbirlerine bağlı olduklarını Peygamberimiz s.a.v. şöyle ifade etmektedir: “Müminin mümine bağlılığı, parçaları birbirini bütünleyen bir bina gibidir.” Hadisi rivayet eden Ebu Musa El-Eş’arî r.a., bunu tarif için Allah Rasulü s.a.v.’in parmaklarını birbirine geçirdiğini zikretmektedir. (Buharî; Müslim; Tirmizî; Nesaî)

Bir müminin, diğer bir mümin kardeşine her halükârda yardımcı olması gerekir. Peygamberimiz s.a.v. bu konuda, “Zalim de olsa, mazlum da olsa mümin kardeşine yardım et!” buyurmaktadır. Zulüm konusunda nasıl yardım edileceğini ise şu çarpıcı sözlerle dile getirmektedir: “Onu zulümden el çektirirsin. Ona yapacağın yardım işte budur.” (Buharî; Müslim)

Kardeşliğin bir gereği de, zulme meyleden diğer kardeşlerini uyarmak ve onların davranışlarının düzelmesi için çaba sarf etmektir. Bu tür yardımlaşma fertlerin ve toplumların selameti için büyük önem arz etmektedir. Ayette şöyle buyruluyor: “O kimseler ki iman edip hicret ettiler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda mücadele ettiler. O Ensar ki Muhacirleri barındırdılar ve onlara yardım ettiler. Onlar birbirinin velileridirler.” (Enfal, 72). Burada velilik yardımlaşma ve öğütle tefsir edilmiştir.

Suizan afeti

Kardeşliği bozan pek çok husus vardır. Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde bütün bu hususlar açık bir biçimde belirtilmektedir. Bir ayet-i kerimede, kardeşliği bozan ve dolayısıyla bireysel ve toplumsal ahengin zedelenmesine yol açan hususlardan bazılarına şöyle değinilmektedir. “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat, 12). Bu ayet-i celilede Yüce Rabbimiz, müminleri açık bir biçimde suizandan, kardeşlerinin gizli yönlerini araştırmaktan, gıybet, dedikodu yapmaktan sakındırmaktadır.

Peygamberimiz s.a.v. ise bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Zandan sakınınız. Zira zan, sözlerin yalanı çok olanıdır. Birbirinizin ayıbını görmeye ve duymaya çalışmayın. Birbirinizin mahrem hayatını da araştırmayın.” “Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Hucurat, 11) ayet-i kerimesinde de alay, kötü lakap takma ve benzeri gibi fısk kabul edilen davranışlar konusunda müminlerin duyarlı olmaları gerektiği vurgulanmaktadır.

Kin, haset ve hakaret de kardeşliği bozan hususlar arasındadır. Kitab-ı Kerim’de kendilerinden övgüyle bahsedilen müminlerin, dünya için de örnek olacak cennetteki halleri şöyle tasvir edilmektedir: “Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar.” (Hicr, 47). Peygamber Efendimiz s.a.v. ise şu nasihatlerde bulunmaktadır: “Birbirinizle kinleşmeyiniz, hasetleşmeyiniz, birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.” (Buharî; Müslim; Tirmizî) ve “Bir kişiye, müslüman kardeşine hakaret etmesi kötülük olarak yeter.” (Müslim).

Mümin ırkçı olamaz

Irkçılık yapmak da kardeşliği bozan ve müminleri birbirine düşüren hususlar arasındadır. Çünkü bu türden iddialar kaçınılmaz olarak beraberinde tefrikayı, çekişmeyi ve çatışmayı getirmektedir. Müminlerin birbirine düşmesi veya düşürülmesi ancak bu yollarla mümkün olabilmektedir. Nitekim bir hadisi şerifte, şeytanın bu yönde daima bir umut beslediğine işaretle şöyle buyurulmaktadır: “Şeytan, kıbleye yönelen müminlerin artık kendisine ibadet etmesinden ümidini kesmiştir; fakat onları birbirine düşürmekte hâlâ ümitlidir.” (Müslim; Tirmizî)

Bir ırkın diğer bir ırka, bir kavmin diğer bir kavme üstünlüğünü iddia etmek veya başkalarının varlığını kabul etmemek, küçümsemek gibi hatalar şeytanın fitne aracıdır. Bu tür düşünceler sirayet ettiği toplumları hasta düşürmekte ve tahrip etmektedir. Dinde kardeşlik ruhunu yeniden canlandırmak ve müminlere kaybettikleri kuvveti yeniden kazandırmak için bu tür hatalı düşüncelerin düzeltilmesi gerekir.

Her ne kadar kardeşi kardeşe vurdurmak için fitne kazanlarında kin, öfke, haset kaynatılsa da, biz aklı selimin ağır basacağına olan ümidimizi asla kaybetmemeliyiz. Şeytana ve onunla işbirliği içinde olan insanlara vereceğimiz en güzel cevap, “müminler kardeştir” olmalı ve gayretimizi, olanca gücümüzü bu yönde harcamalıyız. Unutmamalıyız ki Kur’an-ı Kerim’in öngördüğü kardeşliğin kurulması için, müslümanlar olarak, fedakârlığı, başkalarını tercih etmeyi, gıybetten iftiradan uzak durmayı, kimseyi küçük görmemeyi önemseyen İslâm ahlâkını yeniden hayata geçirmeliyiz. Karanlıktan aydınlığa çıkmamızın yolu budur. [/SIZE]--------------------------------------------------------------------------------[/SIZE]
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Birbirimizi üzmemizin sebeplerinden bir tanesi de bel ki de en önemlisi sudur...
Bir örnekle söyle ifade edeyim...
Mesela Ben Cübbeli Ahmet Hoca'ya yakin biri olabilirim... Onun sohbetlerini dinleyebilirim... Hatta tarikat anlaminda ona bagli olabilirim... vs...
Bir baskasi da Mustafa ISLAMOGLU Hocaefendi'ye yakin olabilir... Onun sohbetlerini dinleyebilir ve kitaplarindan istifade edebilir... vs...
Lakin, Cübbeli Ahmet Hoca'ya bagli biri, Mustafa ISLAMOGLU'nun bir eserini okurken, Mustafa ISLAMOGLU'na bagli biri de Cübbeli Ahmet Hocaefendi'nin bir eserini okurken, bagli bulunduklari hocalarinin tesiri altinda kalmamalari gerekmektedir...
Kime bagli olursak olalim, bagli oldugumuz hocamizi dahi dinlerken, referansimiz, Kur'an, Sahih Hadis ve Islam Fikhi olmalidir...
Bizim gerek bu sitede olsun ve gerekse reelde olsun kavgalarimizin perde arkasinda bu hal vardir...
Benim düsüncem öyle...
Her bir kardesmiz burada muhatabini susturmak icin, icersinde bulundugu cemeatin ya da bagli bulundugu hocaefendinin düsüncesiyle muhatabini vurmaya calisiyor...
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
vurmakmı uyarmakmı desem ama her ne olursada sertliğin kimseye faydası yok kalp kırmanında sevabı yok
önemli olan güzel paylaşımlarda faydalanmak diye düşünüyorum
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Mustafa ISLAMOGLU, Imam Ibni Teymiyye hakkinda ne derse desin, benim ISLAMOGLU'na bagliligim, Imam Ibni Teymiyye'yi de onun bakis acisiyla degerlendirecegim anlamina gelmemeli... Gelmemelidir de zaten böyle olmaliyiz... Bunu demek istedim... Benim hocam iyidir, en dogrusudur mantigi kavgalari da atesliyor...
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Kardeş olmak, arkadaş ve sadık dost olmaktır. Bunu fiilen göstermek, sevmek, saymak, güvenmek, merhamet etmek, yardımlaşmak ve dayanışmaktır. Bunlar olmadan kardeşlik iddiasının bir anlamı olmaz.
Insan olanlar sözleriylede hakaret etmez kardeşine bir ağacın dalları gibidir müminler



Ne güzel LAFLAR böyle fayanscı....

Nereden aldın getirdin bilmem ama....

Önce sen uyarlıyor musun...???

Yazıdaki kardeşiliğin ZERRESİNİ ŞU FORUMDA...

Edebiyat...Methiyeler...
Gerçekle zerre ilgisi olmayan masallar...

Tabii,tabii sünnilier ,şiiler,aleviler,hariciler,
ve de diğer SAPMIŞ,sünnüyim diye hepsi
islam dışına atılmış mezhep mensupları...

Bir yanda bu açık, apaçık DÜŞMANLIKLAR...

Sonrada BİR AĞACIN DALLARI GİBİYİZ...

AYNEN ÖYLE...AYNEN AYNEN....

 

giriftar

Ordinaryus
Katılım
1 Ocak 2012
Mesajlar
2,599
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Kurtuluş Fırkası,Fırka-i Naciye olan EHL-İ SÜNNET VEL CEMAATTİR...
Peygamber efendimiz buyuruyorki,KURTULUŞ FIRKASINDAKİLER TEK YOL ÜZERİNDEDİR,BEN O YOL ÜZERİNDEYİM,SAHABELERİMDE...
Kendisini temsil buyurması yeterken,sahabelerimizi de yol üzerinde göstermesi herşeyi aşikar ediyor...
Sahabelerimize dosdoğru bakış sadece Ehl-i Sünnet Vel Cemaattedir...
Diğer bidat yollarsa İslamdan kopmuş yollar...
Ne idüğü belirsiz,kimi bidat,kimi delalet yollar...
Sahabe düşmanlarının,
Sünnet düşmanlarının,
İslamın itikadının düşmanlarının...
Allahcc,dosdoğru yolu üzerinden ayırmasın...
KARDEŞLİKTE,ARKADAŞLIKTA,GÖNÜLDAŞLIKTA DOĞRU YOL ÜZERİNDE OLUR...
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
yok cengizim kimseden uyarı falan almadım sokagı süpürürken biraz sulamak gerekiyor yoksa toz duman oluyor ortalık o karanlıkta insanları karıştırıyoruz adam müslümanım diyor ama savunduğunu islamın kabul etmesi mümkin değil
biz yukarda dallar demedik dal dedik iyi okursanız görürsünüz
adam mesepsiz adam aleviyim diyor adam şiiyayım diyor adam sünnetsizim diyor adam akıl diğni aklımıma ters gelen hiç bir şeyi kabul etmem diyorsa ben nasıl aynı ağacın dalıyız diyeyim biz bunlara aynı dalın kollarıyız falan demedik demiyoruz düzgün oku biz dört meseb üzeriolan ehli sünnete dedik aynı ağacın dallarıyız diye
yoksa oduncu pazarına döner burası bizde oduncu değiliz adamı odunu ayırt edebilir duruma geldik selamlar
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
evet aynen islamız deselerde islam dışı akımlardır diyorum buda benim görüşümdür itirazınız varsa gelin yazın
konuşalım selam
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
bak arkadaş alevilik bir mesehep değildir şiia lık bir mesehep değildir sünnetsizlik bir mesep değildir
akılcılık bir meshep değildir bunlara benzer bir sürü akım saya bilirsiniz bunlar ehli sünnet dışı
islam olduğunu idda eden fakat islamla alakalarını koparmış islamda olanı ret etmiş olmayanı islamda vardır diye savunan değişik akımlardır
ehli sünnet vel cömaatten uzak bir yaşam biçimidir
imzamı istiyorsun
ömer ÇİFTÇİ
 

giriftar

Ordinaryus
Katılım
1 Ocak 2012
Mesajlar
2,599
Tepkime puanı
59
Puanları
0
bak arkadaş alevilik bir mesehep değildir şiia lık bir mesehep değildir sünnetsizlik bir mesep değildir
akılcılık bir meshep değildir bunlara benzer bir sürü akım saya bilirsiniz bunlar ehli sünnet dışı
islam olduğunu idda eden fakat islamla alakalarını koparmış islamda olanı ret etmiş olmayanı islamda vardır diye savunan değişik akımlardır
ehli sünnet vel cömaatten uzak bir yaşam biçimidir

imzamı istiyorsun
ömer ÇİFTÇİ

Allahcc razı olsun gönüldaş...
Rabbimize emanetsin...
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
teşekür ederim kardeşim sesime ses oldun ALLAH C.C. razı olsun
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83




Ne güzel LAFLAR böyle fayanscı....

Nereden aldın getirdin bilmem ama....

Önce sen uyarlıyor musun...???

Yazıdaki kardeşiliğin ZERRESİNİ ŞU FORUMDA...

Edebiyat...Methiyeler...
Gerçekle zerre ilgisi olmayan masallar...

Tabii,tabii sünnilier ,şiiler,aleviler,hariciler,
ve de diğer SAPMIŞ,sünnüyim diye hepsi
islam dışına atılmış mezhep mensupları...

Bir yanda bu açık, apaçık DÜŞMANLIKLAR...

Sonrada BİR AĞACIN DALLARI GİBİYİZ...

AYNEN ÖYLE...AYNEN AYNEN....


Benim tesbitim söyle...
Bütün kavgalarin temelinde yatan unsur, "Benim hocam en iyisidir, benim mezhebim en iyisidir gibi anlayislardir..."
Benim (Bizim) Kur'an'imiz ve benim (Bizim) Peygamberimiz en iyisidir anlayisi icersinde olmak kavgalari da öyleyecektir diye düsünüyorum...
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
bak arkadaş alevilik bir mesehep değildir şiia lık bir mesehep değildir sünnetsizlik bir mesep değildir
akılcılık bir meshep değildir bunlara benzer bir sürü akım saya bilirsiniz bunlar ehli sünnet dışı
islam olduğunu idda eden fakat islamla alakalarını koparmış islamda olanı ret etmiş olmayanı islamda vardır diye savunan değişik akımlardır
ehli sünnet vel cömaatten uzak bir yaşam biçimidir
imzamı istiyorsun
ömer ÇİFTÇİ


Fayanscı,

ŞİİLİK BİR MEZHEP DEĞİLDİR dediğin anda...

Artık tartışmaya gerek kalmaz...

Sana mezhebin ne olduğunu, şiiliğin,vahhabiliğin,aleviliğin ve bunu gibi onlarca islami mezhepler bulunduğunu sana
burada öğretemem, öğretmeye de uğraşamam...

Tartışma çok anlamsız bir yere geldi..

HADİ SANA GÜLE GELE,,
Kardeşim....
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
isimleri ebeveynler koyuyor ya ne alaka mana yüklüyorsunuz.
Bizim akrabalardan adı cengiz olan var dedem tarih öğretmeni idi yavuz yalçın cengiz oğuzhan koymuş çocuklarının adını
firavun daha çok bir ünvandır ,kral gibi.

biz müslümanlar vahdetten uzak kaldığımız sürece layık olduğumuz gibi yönetilmeye mahkum kalacağız ...
islamoğlu hakkında anlatılan cevazların çoğuda iftira ,araştırmadan duyumlarla ilim ehlini dinden çıkarmak nebinin hayatının hangi
safhasında ben bilmiyorum.
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
islam oglu nerden girdi bu konuya kim onun adını aldı ağzına nerden çıkardın büşra kardeşim anlamadım
ha yukarda saydığım islam dışı kata gorisinden onuda bulduysan tamam yoksa isim falan vermedim selamlar
 
Üst