"İslam dünyasını ayağa kaldıran film"

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
İslam dünyasını ayağa kaldıran filmİslam dünyasını ayağa kaldıran adım bu kez İran'dan geldi. İranlı yönetmen Mecid Mecidi, Hz. Muhammed’in sesli ve görüntülü olarak temsil edileceği bir film çekti. Sert tepkilerle karşılaşan filmle ilgili Lübnan Müftüsü Muhammed Ali El Cuzu “Bu adım İran’ın İslam’dan önce benimsediği putperestlik günlerine geri dönüştür” dedi.
"Muhammed" isimli film Peygamberimiz Hz. Muhammed’in hayatını anlatıyor. Filmde Hz. Peygamberin rolünde birisinin oynatılması şimdiden infiale neden oldu. Lübnan Müftüsü El Cuzu, söz konusu filme tepki göstererek bunun İslam’a hakaret olduğunu söyledi.

Söz konusu filmin İran’ın başkenti Tahran’da Şubat 2015 ‘de yapılacak Şafak sinemaFestivali’nde gösterime gireceği belirtildi. Yapımında son aşamaya gelinen filmin bölgedeki Şii-Sünni gerilimini daha da artırmasından endişe ediliyor.

Film Hz. Muhammed’in çocukluğunu anlatıyor. Film, İslam dünyasında Fil olayı olarak bilinen (Ebrehe’nin Kabe’yi yıkmaya çalıştığı yıl) ile Hz. Muhammed’in doğumuyla başlıyor. Filmde ayrıca, Hz. Muhammed’in çocukluğunda önemli yer tutan, annesi Amine, süt annesi Halime, dedesi Abdülmuttalib'e geniş yer veriliyor.

HZ. MUHAMMED İLK KEZ SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ TEMSİL EDİLECEK

Hz. Muhammed’in görüntülü ve sesli bir şekilde temsil edileceği film bu alanda ilk olma özelliği taşıyor. Gösterime girmesinin ardından İslam dünyasında ve özellikle Sünni dünyada büyük tepki çekeceği ifade ediliyor.

Lübnan Müftüsü Cuzu, Hz. Muhammed’in sesli ve görüntülü bir şekilde filmde temsil edilmesinin dinen günah olduğunu belirterek,"Peygamber Efendimizin Müslümanlar nezdindeki önem ve saygınlığından dolayı böyle bir girişim caiz değildir. Çünkü hiç kimse Hz. Muhammed'in kişiliğini yansıtamaz ve onun rolünü oynayamaz” diye konuştu.

Tahran yönetiminin ülkedeki film endüstrisi üzerinde ciddi bir kontrol sistemi bulunuyor. Onay almayan filmlerin çekilmesine izin verilmiyor. Şia mezhebini doktrinlerin öne çıkaran filmlere milyonlarca dolar katkı sağlandığı biliniyor.

Suudi arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün gibi bir çok İslam ülkesinde Peygamberlerin filmlerde canlandırılmasının günah olduğu konusunda fetvalar bulunuyor.

(Kaynak: CNN Türk)

http://www.milliyet.com.tr/islam-du...m_medium=manset&utm_campaign=GazetelerNetCoop
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
islam dünyasını ayağa kaldıran film

islam dünyasını ayağa kaldıran adım bu kez iran'dan geldi. Iranlı yönetmen mecid mecidi, hz. Muhammed’in sesli ve görüntülü olarak temsil edileceği bir film çekti. Sert tepkilerle karşılaşan filmle ilgili lübnan müftüsü muhammed ali el cuzu “bu adım iran’ın islam’dan önce benimsediği putperestlik günlerine geri dönüştür” dedi.


"muhammed" isimli film peygamberimiz hz. Muhammed’in hayatını anlatıyor. Filmde hz. Peygamberin rolünde birisinin oynatılması şimdiden infiale neden oldu. lübnan müftüsü el cuzu, söz konusu filme tepki göstererek bunun islam’a hakaret olduğunu söyledi.

Söz konusu filmin iran’ın başkenti tahran’da şubat 2015 ‘de yapılacak şafak sinemafestivali’nde gösterime gireceği belirtildi. Yapımında son aşamaya gelinen filmin bölgedeki şii-sünni gerilimini daha da artırmasından endişe ediliyor.

Film hz. Muhammed’in çocukluğunu anlatıyor. Film, islam dünyasında fil olayı olarak bilinen (ebrehe’nin kabe’yi yıkmaya çalıştığı yıl) ile hz. Muhammed’in doğumuyla başlıyor. Filmde ayrıca, hz. Muhammed’in çocukluğunda önemli yer tutan, annesi amine, süt annesi halime, dedesi abdülmuttalib'e geniş yer veriliyor.

hz. Muhammed ilk kez sesli ve görüntülü temsil edilecek

hz. Muhammed’in görüntülü ve sesli bir şekilde temsil edileceği film bu alanda ilk olma özelliği taşıyor. Gösterime girmesinin ardından islam dünyasında ve özellikle sünni dünyada büyük tepki çekeceği ifade ediliyor.

Lübnan müftüsü cuzu, hz. Muhammed’in sesli ve görüntülü bir şekilde filmde temsil edilmesinin dinen günah olduğunu belirterek,"peygamber efendimizin müslümanlar nezdindeki önem ve saygınlığından dolayı böyle bir girişim caiz değildir. çünkü hiç kimse hz. Muhammed'in kişiliğini yansıtamaz ve onun rolünü oynayamaz” diye konuştu.

Tahran yönetiminin ülkedeki film endüstrisi üzerinde ciddi bir kontrol sistemi bulunuyor. Onay almayan filmlerin çekilmesine izin verilmiyor. şia mezhebini doktrinlerin öne çıkaran filmlere milyonlarca dolar katkı sağlandığı biliniyor.

Suudi arabistan, mısır, birleşik arap emirlikleri, ürdün gibi bir çok islam ülkesinde peygamberlerin filmlerde canlandırılmasının günah olduğu konusunda fetvalar bulunuyor.

(kaynak: Cnn türk)

http://www.milliyet.com.tr/islam-du...m_medium=manset&utm_campaign=gazetelernetcoop


islam dünyasi diyor sen neiye üstüne alindin anlamadim
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Allah Resulü(saa) nün vermeye calıştığı mesaj gerçek anlamda verilebilir ise suretinin gösterilmesinde ne gibi bi sakınca var?

Yıllardır hollywood yapımı çağrı filmini izliyoruz. Yüzünü göstermeye haya edenler, verdiği mesajı gizleme konusunda haya etmediler. Verdiği mesaj yerine ulaşırsa görüntü sadece teferuattır..
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Allah Resulü(saa) nün vermeye calıştığı mesaj gerçek anlamda verilebilir ise suretinin gösterilmesinde ne gibi bi sakınca var?
Yıllardır hollywood yapımı çağrı filmini izliyoruz. Yüzünü göstermeye haya edenler, verdiği mesajı gizleme konusunda haya etmediler. Verdiği mesaj yerine ulaşırsa görüntü sadece teferuattır..

Senin için ne teferruat değil ki ? Sizin zaten bütün hayat ınız teferruat !

Peygamberlerin ve Sahabenin Filmlerde Canlandırılması

Yazar : hikmet.net

Tarih : 8/1/2012

Son zamanlarda çevrilen film ve dizilerde bazı peygamberlerin, aziz bildiğimiz zatların ve sahabilerin rolleri çokça oynanmaya başlandı. Daha önce çevrilen Çağrı filminde Hazret-i Hamza rolünü görmüştük ve filmi izleye izleye hafızalarımızda bu rol iyice yerleşmişti. Bazı ülkelerde Hazreti Meryem, Hazreti İsa, Hazreti Musa gibi hepsi başımızın tacı büyüklerin rolleri oynandı. Bunlardan bazıları Türkçe’ye de tercüme edilerek yayınlandı. En son Hazreti Ömer’i anlatan “Ömer” filminde, Hazreti Ömer’in bizzat canlandırılması ile bazı tartışmalar da beraberinde geldi. Tartışmanın konusu şuydu: Bu büyük zatların şahısları canlandırılabilir mi ve bu filmler izlenebilir mi?Meseleyi ele alan Suudi Arabistan’dan bir grup ulema (Mecmeu’l-fıkhi’l-İslâmî), hiç kimsenin peygamber veya sahabe gibi olamayacağını, dolayısıyla o rolleri oynamanın o büyük zatlara karşı bir alçaltma, hafifseme manasına geleceğini belirterek bunu haram kabul etmişler, bu tür filmlere mani olmayı şart görmüşler ve onların izlenmesine de cevaz vermemişlerdir. Söz konusu filmlerde bir kısım maslahatlar olsa da şer ve mefsedetin daha ağır bastığını/basacağını, şer yönü ağır basan hususların ise tamamen şer sayılacağını ifade etmişlerdir.[1]Suudi Arabistan müftüsü Âl eş-Şeyh, “Bu büyük zatların rolünü oynamak, zaten tenkit için fırsat kollayanların ve tenkide açık insanların tenkitlerine sebebiyet verir. Hâlbuki sahabe, Allah tarafından razı olunmuş bir nesildir.” şeklinde konuşarak filmin yayınlanmasını caiz görmemiştir.[2]Gazze’deki İslam Üniversitesi Şeriat Fakültesi Dekanı Mahir el-Havlî de, Hazreti Ömer’in temsil edilmesini caiz görmediğini belirtmiştir. Ona göre, imanı ne kadar kuvvetli olursa olsun, hiç kimse Hazreti Ömer derecesine çıkamaz. Ayrıca, bu filmde Hazreti Ömer’i canlandıran kişi, başka filmlerde ahlakı düşük birini canlandırmaktadır. Bu da Hazreti Ömer’in zihinlerdeki konumuna zarar vermektedir. Ayrıca el-Havlî, bir ahlaki yönden bir de tarihi kaynaklar açısından bu filmlerin incelenmesi gerektiğini de ifade etmiştir.[3]Hazreti Ömer’in hayatının anlatıldığı metni kontrol eden, içinde Yusuf el-Karadavi ve Selman el-Ûde’nin de yer aldığı heyet, Hazreti Ömer’in canlandırılması konusunda herhangi bir hükümde bulunmamıştır.Fas uleması, peygamberlerin ve sahabenin rollerinin oynanmaması gerektiği yönünde görüş bildirmişler, sebep olarak da o yüksek şan ve şeref sahibi zatların şereflerine halel geleceği endişesini dile getirmişlerdir. Bir kısım ulema da, sanat açısından sahabeyi canlandırmanın bir mahzurunun bulunmadığını hatta bunun pek çok izleyen üzerinden müsbet neticelerinin olacağını belirtmişlerdir.[4]Ayrı bir görüş olarak şu da söylenmiştir: Peygamber ve sahabe gibi büyük zatlar, Allah’ın şeâirindendir. Yani görüldüklerinde Allah’ı, İslam’ı, dini hatırlatan sembol şahsiyetlerdir. Bunların filmlerde canlandırılması, Allah’ın şeârine karşı bir saygısızlıktır. Bu türlü filmleri caiz görmemek ise, Allah’ın hürmet ettiği dinî sembollere karşı bir saygının gereğidir. Bu meseleyi ruhsat ve kolaylık prensibine sığınarak caiz görmek doğru değildir.[5]Ezher Üniversitesi bünyesinde çalışan İslamî Araştırmalar Akademisi de bu konuda cevaz vermemiş ve o büyük zatların şahsi değerlerine zarar geleceğini belirtmiştir. Akademinin bu görüşünü Ezher Şeyhi Ahmet et-Tayyip, filmin hazırlanışında yer alan yetkililerle yaptığı görüşmede vicahi olarak onlara ifade etmiştir.[6]Bediüzzaman Hazretleri ise, 1919’da yazmış olduğu Lemeât adlı eserinde “sinema gibi bir müteharrik emvat! Meyyit hayat veremez” diyerek sahnedeki rollerin birer ölü hükmünde olduğuna, bunların gerçek hayatı temsil edemeyeceğine, dolayısıyla da insanlara hayatbahş bir netice sağlamayacağına işaret etmiştir.[7]Ülkemiz İslam Hukukçularından Hayrettin Karaman ise, “Canlandırılan büyük zatların şahsiyetlerine karşı bir saygısızlık, bir hafifseme varsa elbette bu filmlerin yapılması caiz değildir.” demekte ancak saygıda kusur olmadıktan sonra bir artistin bir sahabiyi oynamasının caiz olabileceğini belirtmektedir. Bu açıdan daha önce çevrilen Çağrı filmindeki Hazreti Hamza rolüne o günkü Ezher ulemasından bir tepki olmadığını da hatırlatmaktadır.[8]Buraya kadar aktardıklarımızdan anlaşılan şey, Mısır, Suudi Arabistan, Fas gibi ülkelerden çoğunluğu teşkil eden ulemanın büyük zatların filmlerde canlandırılması konusunda cevaz vermemiş olmalarıdır. Yusuf el-Karadavi, Selman el-Ûde gibi âlimler, filmin senaryo metnini kontrol etmişlerse de filmin oynanması konusunda bir hüküm belirtmemişlerdir. Bununla beraber saygı çerçevesi korunduğu müddetçe bu filmlere cevaz verenler de yok değildir.Cevaz vermeyen ulemanın dayanak noktaları genellikle büyük zatların şahsiyet, şeref ve derecelerine zarar dokunacağı ve onların halk nazarında hafifseneceği hususu olmuştur. Bunu doğuran sebepleri ise şöyle belirtmişlerdir:1- Hiçbir insanın bir peygamber, bir sahabi konumunda olamayacağı ve onları taklit edemeyeceği,2- O zatların rolünü oynayanların başka filmlerde düşük rollerde, mesela bir sarhoşu oynamak suretiyle zihinlerde, birbiriyle alakalı olmayan iki ayrı şahsiyetin aynı kabul edilmesine sebebiyet vermeleri,3- Bazen dinle imanla alakası olmayan insanların, dinin rüknü konumundaki abide şahsiyetleri canlandırması gibi tuhaf hallerin ortaya çıkması,4- Dini temsil eden büyük zatların, Allah nazarında üstün bir değere sahip olmaları ve şeairden kabul edilmeleri, onları filmlerde oynamanın ise şeaire karşı saygıda kusuru olacağı.Çoğunluk ulemanın cevaz vermediği bu hususta ayrıca şunları da hatırlamakta fayda mülahaza ediyoruz. Tiyatro, sinema gibi sahne ve perde oyunlarının tarihi çok eskidir. Mesela eski Bizans’ta bunlar kullanılıyordu. Bugün Bergama, Efes, Selçuk, Antalya gibi şehirlerde yer alan tiyatro salonları bunu göstermektedir. İtalya taraflarına gidildiğinde bunların daha büyüklerine rastlanmaktadır. O zamanlar gladyatörlerin aslanlarla boğuşturulduğu arenalar, aynı zamanda birer tiyatro sahnesi ve eğlence yeri olarak da kullanılıyordu. Buradan hareketle denebilir ki, Müslümanlar Anadolu’yu fethettiklerinde bu tiyatro sahnelerini görmüşlerdi. Daha sonra Abbasiler, Selçuklular, Endülüslüler ve nihayet Osmanlılar döneminde tiyatro ve benzeri oyunlar vardı ve bunlar hep bilinen şeylerdi. Bilinmesine rağmen ne ilk dönem Müslümanlarında ne Abbasilerde ne Endülüs ve Selçuklularda ne de Osmanlı döneminde büyük zatları canlandırıp oynama gibi bir yola tevessül edilmedi. Edilmedi zira İslam’da sanat denilen hakikat, müşahhasa değil mücerrede dayanıyordu. Yani yüksek hakikatleri ve büyük şahsiyetleri birer müşahhas çizgi olarak ortaya koymak yerine, duyguda, histe, kalbte onlara gereken saygıyı göstermek ve onları kendi konumunda bilmek esastır.Evet, büyük zatlar, başka şahıslar tarafından temsil edilemezdi. “Eşya misliyle temsil edilir” prensibince, Hazreti Ömer’i temsil eden ancak Hazreti Ömer olmalıydı. Hazreti Hatice’yi, Hazreti Hatice hassasiyetinde yaşamayan, o nezih karakteri taşımayan biri temsil edemezdi. Hazreti Musa, sadece Hazreti Musa ile canlandırılabilirdi. Bu sebeple seleflerimiz, bilmelerine, şahit olmalarına ve imkânları da bulunmasına rağmen tiyatro ve sinema türü oyunlara tenezzül etmemişler, bunları birer eğlenceden ibaret görmüşlerdir. Onların esas düşündüğü şey, hayali şeylerle meşgul olmak yerine, dini hakikaten temsil etmek ve temsil kabiliyeti yüksek nesiller yetiştirmek olmuştur. Evet, onlara göre ölü şeyler hayat veremezdi. Ne tiyatro ne de sinemada oynayan insanlar gerçek hayatta insanlara istenilen ölçüde ve kalıcı olarak bir şuur üfleyemezdi.Öte taraftan şu hususu da göz ardı etmemek gerekir: Bugün bir Hazreti Hamza denildiğinde eğer göz önüne, kitaplarda yazılan, o cesaretiyle, hakperestliğiyle, İslam davasına omuz vermesiyle tanınan mücerret bir abide olarak tanıdığımız Hazreti Hamza değil de, hemen Antony Quinn geliyorsa, bu Hazreti Hamza hakkında bir zihin kayması demektir. Yani oynayan şahısla canlandırılmaya çalışılan zat aynîleştiriliyor, özdeş hale getiriliyorsa burada bir düşünce kaymasından endişe edilmelidir.Ayrıca, oynayan aktörün bütün yetersizlikleri, hafif halleri, bazen pespaye görünüşleri, hatta bazen bir gülmesi bile, o karakteri yüksek şahsiyetlerin derecesine halel getirir ve bu mesele zihinlerde yer eder. Pespaye görünümüyle ya da davranışıyla zihinlerde yer eden bir Hazreti Ömer görüntüsünü hayat boyu o zihinlerden silmek o kadar kolay olmasa gerek. Sinema ve tiyatronun gözler yoluyla zihinlere ne derece derin izler bıraktığını da hesaba katarsak, bu hususun hassasiyeti daha iyi anlaşılır. Evet, zihin, göz yoluyla içine aldığı bir görüntüyü kendi havuzunda birleştirir, geliştirir ve insanı yönlendiren bir film haline getirir. Öyleyse gözün neye baktığı neye dikkatlice yoğunlaştığı meselesi daha bir ehemmiyet arz eder. Buradan hareketle, gerçek Hazreti Ömer’i görmeden gözlere tam bir Hazreti Ömer karakteri gösterilemeyeceğine, zihinlerde mükemmel bir Hazreti Ömer hatırası bırakılamayacağına göre, filmlerde ve tiyatrolarda o büyük zatları oynamak sakıncalıdır. Müşahhas olarak onları oynamak yerine siluet şeklinde canlandırılmaları belki daha az mahzur teşkil edecektir. Hiç gösterilmeden onlara yer verilmesi ise daha salimdir.Evet, o model insanlar ancak kendi görüntü ve karakterleriyle bilinmelidirler. Zira eşya misliyle temsil edilir. Gerçek görüntülerini ve karakterlerini ise biz kitaplardan öğreniyoruz. Kitaplarda okuyup hayalimizde yaşattığımız bir Efendimiz, bir Hazreti Musa, bir Hazreti Ömer, bir Hazreti Hatice, filmlerin bize gösterdiklerinin çok çok üstünde zihinlerimizde birer abide şahsiyet olarak arz-ı endam eder ve bizde gereken saygıyı uyarırlar. Önemli olan da zaten o insanlığın rehberlerine karşı içimizde derin bir saygı yaşatmaktır.

[1] http://www.elbashayer.com/news-203970.html; http://hespress.com/orbites/57948.html[2] http://gate.ahram.org.eg/NewsContent/25/111/228355.aspx[3] http://paltimes.net/details/news/18927.html[4] http://hespress.com/orbites/57948.html[5] Aynı yer.[6] http://www.egypty.com/Religion-and-life/2012/july/9/134706.html[7] Sözler, Işık Yayınları, İzmir 2002, s. 1026.[8] http://yenisafak.com.tr/Dunya/?t=09.07.2012&i=393438&k=b9
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
bizim için çok sorun değil.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Bakalim nasil bir şey olacak.
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
@fakiri dede

Biz diyoruz ki; araç amacın önüne geçmemeli...
Resulullah(saa) ın verdiği mesaj ve yüklendiği misyon doğru anlatılırsa görüntüsünün ve sesinin canlandırılmasında bir sorun olmaz. Tam tersi yüklendiği misyon ve verdiği mesaj çarpıtılırsa, görüntü ve sesine saygımızdan yayınlanmamasında da bir ecir yoktur...
Bu bağlamda olaylar yorumlanırsa sağduyulu bir islami anlayış hakim olur...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
@fakiri dede
Biz diyoruz ki; araç amacın önüne geçmemeli...
Resulullah(saa) ın verdiği mesaj ve yüklendiği misyon doğru anlatılırsa görüntüsünün ve sesinin canlandırılmasında bir sorun olmaz. Tam tersi yüklendiği misyon ve verdiği mesaj çarpıtılırsa, görüntü ve sesine saygımızdan yayınlanmamasında da bir ecir yoktur...
Bu bağlamda olaylar yorumlanırsa sağduyulu bir islami anlayış hakim olur...

Sağ duyulu bir İslâm anlayışı için en önce sizin kedni inancınızı tashih etmeniz gerektiğini düşünüyorum.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
batı'da tanrı bile resmedilebiliyor. doğu'da bunun akla getirilmesi bile tahammül edilemez bir durum.

batı'da isa, tanrının oğlu ve tanrı olarak görülmesine rağmen resmedilebilyor. filmleri çekilebiliyor. islam aleminde, peygamber olmasına rağmen isa'nın resmedilmesine tepki olmuyor ama hz muhammed'in resmedilmesine tepki büyük oluyor.

bu iki algı ve yaklaşım farklılığı, batı ile ortadoğu'nun değerler farklılığından kaynaklanıyor. batı, çoktan reformunu yapmış ve dini daha bireysel bir konuma oturtmuş. dünyevî hayatıyla daha uyumlu. batı'da da dindar kesimler var ve her yerde ibadetlerini yapabiliyorlar ama kendi içlerinde ve dışarıya karşı daha barışık, daha uyumlular. ortadoğu ise din ve değerler alanında reformunu yap(a)madı.

bunun sancıları yaşanıyor. islam günümüzde tüm dünya'da terörle birlikte anılır hâle gelmişse, bunda bu durumun payı var.

muhammed'e çağdaşları sadece "muahmmed" ve "ya muhammed" diyorlardı. oysa zamanla bu ismin önüne, arkasına başka ünvanlar eklendi. bu durum, ulaşılmaz bir yere götürme, ondan uzaklaşma ve onu insanüstüleşme süreciyle birlikte sürdü.

muhammed'in başına "hazreti", sonuna "s.a.v." getirmekle yapılan; onun zihinlerdeki algısını büyüterek, onun insan yanını, onun gerçek özünü, onun asıl değerlerini yok saymak, onu ulaşılmaz ve akıl yoluyla anlaşılmaz hâle getirmek demek oluyor.

buna benzer isimlendirme süreçlerine başka örnekler de verilebilir. sonra devam edebilirim.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
batı'da tanrı bile resmedilebiliyor. doğu'da bunun akla getirilmesi bile tahammül edilemez bir durum.

batı'da isa, tanrının oğlu ve tanrı olarak görülmesine rağmen resmedilebilyor. filmleri çekilebiliyor. islam aleminde, peygamber olmasına rağmen isa'nın resmedilmesine tepki olmuyor ama hz muhammed'in resmedilmesine tepki büyük oluyor.

bu iki algı ve yaklaşım farklılığı, batı ile ortadoğu'nun değerler farklılığından kaynaklanıyor. batı, çoktan reformunu yapmış ve dini daha bireysel bir konuma oturtmuş. dünyevî hayatıyla daha uyumlu. batı'da da dindar kesimler var ve her yerde ibadetlerini yapabiliyorlar ama kendi içlerinde ve dışarıya karşı daha barışık, daha uyumlular. ortadoğu ise din ve değerler alanında reformunu yap(a)madı.

bunun sancıları yaşanıyor. islam günümüzde tüm dünya'da terörle birlikte anılır hâle gelmişse, bunda bu durumun payı var.

muhammed'e çağdaşları sadece "muahmmed" ve "ya muhammed" diyorlardı. oysa zamanla bu ismin önüne, arkasına başka ünvanlar eklendi. bu durum, ulaşılmaz bir yere götürme, ondan uzaklaşma ve onu insanüstüleşme süreciyle birlikte sürdü.

muhammed'in başına "hazreti", sonuna "s.a.v." getirmekle yapılan; onun zihinlerdeki algısını büyüterek, onun insan yanını, onun gerçek özünü, onun asıl değerlerini yok saymak, onu ulaşılmaz ve akıl yoluyla anlaşılmaz hâle getirmek demek oluyor.

buna benzer isimlendirme süreçlerine başka örnekler de verilebilir. sonra devam edebilirim.

Tabi ki edebilirsin ! Muhammed Aleyhisselâmı asker veya okul arkadaşın olarak gördüğün müddetçe İslâm dini ile de hiçbir ilgin kalmadığını çok iyi bilmen gerektiğini umarız sana sözünü dinlediğin biri anlatır !
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Bir, İsrail, İki, İran,,,, şeytanın kardeşleri.. vede yeryüzünden kaldırılması gereken iki ülke...
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Tabi ki edebilirsin ! Muhammed Aleyhisselâmı asker veya okul arkadaşın olarak gördüğün müddetçe İslâm dini ile de hiçbir ilgin kalmadığını çok iyi bilmen gerektiğini umarız sana sözünü dinlediğin biri anlatır !

bir fikre katılıp katılmadığını daha etraflıca yazmalısın. benim yazdıklarımdan bunu anlamış olamazsın. insanların isimlerinin önüne arkasına sıfatlar, ünvanlar eklemenin arkasındaki nedeni yazıyordum.
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Böyle bir filim çoktan olmalıydı...
Ancak İran sineması verimli değildir, rolleri donuktur, içten değildir...
Artistleri rolerini bir Mel Gibson, bir Antony Quinn gibi yapamıyorlar...
Ve olacakta...
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
@Mügalata

sav saa as gibi eklemeler bizzat Allah in emridir.ayet şöyle;
"Allah ve melekleri peygambere selam ederler, ey inananlar sizde peygambere selam edin"(Ahzab 56)

Hazret sıfatı hakkında da hem fikir olduğumu belirtmeliyim...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
bir fikre katılıp katılmadığını daha etraflıca yazmalısın. benim yazdıklarımdan bunu anlamış olamazsın. insanların isimlerinin önüne arkasına sıfatlar, ünvanlar eklemenin arkasındaki nedeni yazıyordum.


İşte o bahsettiğin nedenlerin hiç biri doğru değil ahbab ! Dolduruşa ve dolmuşa gelmişsin !
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
İşte o bahsettiğin nedenlerin hiç biri doğru değil ahbab ! Dolduruşa ve dolmuşa gelmişsin !

bunları bir yerden duymadım ki dolduruşa gelmiş olayım. bu bende oluşan bir fikir. tabii yanılıyor da olabilirim.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
bunları bir yerden duymadım ki dolduruşa gelmiş olayım. bu bende oluşan bir fikir. tabii yanılıyor da olabilirim.

O nasıl bir fikir ki, tam da M.İ.oğlunun, M.Okuyanın ve A. Bayındırın fikirleriyle bire-bir örtüşüyor ! Yoksa, bunlarla ortak ruh mu taşıyorsun ?
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
O nasıl bir fikir ki, tam da M.İ.oğlunun, M.Okuyanın ve A. Bayındırın fikirleriyle bire-bir örtüşüyor ! Yoksa, bunlarla ortak ruh mu taşıyorsun ?

birincisi, bir fikir başka birilerinin fikirleriyle örtüşünce yanlış olmaz.

ikincisi, o dediğin kişileri bilmiyorum. isimlerini bile duymadım.

üçüncüsü, "aklın yolu birdir" diye bir laf var, duymuş muydun? :)
 

Yetim

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
2,702
Tepkime puanı
22
Puanları
0
Yaş
45
Üst