dedekorkut1
Doçent
İSLÂM’DA SÜT EMZİRME BAĞI
SELİM GÜRBÜZER
Hiç kuşkusuz anne karnından dünyaya gelen bir bebek için en ideal besleyici gıda anne sütünden başkası değildir. Madem öyle, anne sütü deyip es geçmemeli. Zira hiçbir gıda ana sütü kadar ak ve pak olarak yerini tutmadığı bilinen bir gerçekliktir. Öyle ki yapılan bilimsel çalışmalar eşliğinde anne sütü içerisinde hiçbir sütle mukayese edilemeyecek derecede kendine özgü zengin gıda çeşitliliğinin varlığı artık sır olmaktan çıkmıştır bile. Örnek mi? İşte anne sütünün çocuğun kemik yapısını güçlendirmesinden tutunda tüm fiziki yapısını tamamlamasına kadar ortaya konan birçok bulgular bunun bariz tipik örneklerini teşkil eder. Hatta anne sütünün bağışıklık sistemine zindelik katmanın yanı sıra daha nice bir dizi koruyucu sağlık katkı özelliklerini bağrında taşıdığı da buna dâhildir.
Evet, anne sütü bu denli insan sağlığına faydalı eşsiz bir gıdadır. Ama bu demek değildir ki, çok faydalı gıda diye bir anne çocuğuna süt emzirmek zorundadır. Hiçbir anne süt emzirmesi noktasında ortada çok elzem gerekçe olmadıkça çocuğuna zorla emzirmesi için şart koşulamaz. Zira süt emzirmek göründüğü kadarıyla öyle kolay bir iş değil, değim yerindeyse kadını güçten takatten düşürecek zahmetli bir iştir bu. Bu zahmete rağmen bir anne kendi gönül rızasına dayalı çocuğunu emzirmiş olsa da bu emziriş hukuki dayanağa göre değil kendi annelik yüreğine dayalı ahlaki emzirme olacaktır. Malum, yukarıda da belirttik ya, süt emzirmenin hukuki boyut kazanması için illa ki ortada makul gerekçelerin olması gerekir. Nasıl mı? Mesela bir çocuk düşünün ki anne sütü haricinde başka kadınların sütünü emmez ya da o çocuğa süt emzirecek başka kadın bulunamazsa, hatta o çocuğa sütanne tutacak ücrete kocasının gücü yetmiyorsa elbette ki böylesi durumlarda anne çocuğunu hukuken emzirmeye mecburdur. Ancak burada göz önünde bulundurulması gereken husus çocuğun annesine iki seneden fazla emzirme noktasında şart koşulmamasıdır. Aksi halde annenin süt emdirmesine hukuki açıdan zeval getireceği gibi ahlaki de olmaz. Nitekim Yüce Allah (c.c)Kur’anı Kerimde bakara suresinin 233. ayetinde süt vermenin süresi tam iki senedir (hevleyni kamileyn) diye beyan buyururken, Yüce Allah (c.c) ahkaf suresinin 15. ayetinde ise süt verme ve hamilelik toplamda 30 ay diye beyan buyurmaktadır. İşte Kur’an’da geçen söz konusu ayetlerden hareketle emzirme süresi çocuk dünyaya geldikten sonra İmam-ı Azam’a göre anne karnında geçirilen sürede hesaba katılaraktan otuz aydır şeklinde ictihad olarak karşılık bulurken, İmameyn'e göre ise iki kameri sene olarak karşılık bulur. Sonuçta her iki içtihattan da anlaşılan o ki, bir kadın emzirme müddetinin iki seneyi aşmayacak şekilde sınırlı tutulması gerektiğidir. Asıl burada önemli olan kocanın tutumu çok mühimdir. Zorunlu haller dışında kocanın yapması gereken en önemli vazife hanımının talebi doğrultusunda öncelikle bir sütanne tutmasıdır, oldu ya o an dardaysa çocuk üzerine kayıtlı mal mülk varsa süt ücretini öncelikle bu maldan karşılamalı, böyle bir mal mülk yoksa da bizatihi bu ücreti kendi kesesinden karşılamak durumdadır. Şayet çocuğun annesiyle babası arasında boşanma davası veya ayrılma durumu söz konusuysa ister istemez anne emzirme ücretine hak kazanıp bu ücret iki sene üzerinden ödenmesi gerekmektedir. Yok, eğer baba boşanma davası öncesinden çocuğu için ücretsiz veya daha az bir ücretle sütanne tutmuşsa, bu durumda süt ücreti ödemesi gerekmez.
Peki, bir çocuk kendi öz annesinin dışında bir kadının sütünü emdiğinde o kadının nesliyle yakınlık hâsıl olur mu? Elbette ki iki yaşından küçük iki çocuk, aynı kadından süt emince aralarında süt kardeşliği vuku bulurken, sütünü emdiği kadın da hürmete layık sütanne olur. Ancak sütannenin emen çocuğunun dışındaki diğer çocuklar böylesi kardeşlik bağın dışında kalır. Diğerleriyle süt kardeşliği olabilmesi için illa ki sütlük döneminde aynı kadından birlikte emmiş olmaları gerekir.
Mademki bir bebeğin sütannesinin emdiği çocuğuyla genetik geçişle birlikte sütlük bağı (süt kardeşliği) oluşmakta, o halde sütannenin saklı tutulmaması gerekir, bilinmesinde mutlaka fayda vardır. Aksi halde emenler arasında yapılacak olan evlilikte maazallah kardeşin kardeşle evlenmiş nahoş durumların vuku bulması kaçınılmaz olur. Burada ki süt emmedeki mahremiyet kuralı İslam fıkhına şu şekilde ifade edilir de: “Emenin emzirene nefsi haram, emzirenin emene nesli haramdır.”
Diğer bir başka dikkat gerektiren husus ise süt anne seçiminde titiz davranmak gerektiğidir. Bikere çocuğa Allah’a şirk koşan, gayrimüslim, ahlaksız, aptal, cüzamlı kadınlardan süt emdirilmesi asla uygun değildir. Ki, böylelerinden çocuğun süt emzirilmesi mekruhtur. Kaldı ki bu özellikleri taşıyan bir kadından çocuğa süt emzirmekle bir takım kötü huy ve mizaçlarının geçeceği muhakkak. O halde dinen iyi huy ve karakterde Saliha kadınlardan çocuğa süt emdirmek her daim tercih sebebidir. Yüce Allah’ın (c.c) Tevbe suresi 119. ayetinde “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, doğrularla beraber olun” diye emir buyurması bunu gerektirir zaten. Zira insan madden ve manen doğrularla beraber olduğunda ancak hal ve hareketleri de ona göre Allah’ın (c.c) murad ettiği yönde şekillenmiş oluyor.
Her neyse, asıl mevzuya döndüğümüzde kelimenin tam anlamıyla en nihayetinde şunu diyebiliriz ki bir kadın; kendi öz çocuğunun dışında bir başkasının çocuğunu emzirdiğinde şayet emzirdiği süt çocuğun midesine inmişse biliniz ki bu noktadan sonra emziren kadın süt annedir, süt emen de süt çocuğudur. İşte emziren ve emen arasında oluşan bu sütlük hali (rezâ’-süt akrabalığı) aynı zamanda nikâha mani bir durum oluşturur da. Şayet bir kadının sütü çocuğa peynir, yoğurt veya ayran mamulü şeklinde yapılıp verilmişse bu durumda rezâ’ hükmü oluşmaz. Ancak emziren kadının sütü suya, ilaca veya hayvan sütüne katılmışsa böylesi bir durumda miktarca fazla olana itibar edilir. Yani, anne sütü suya göre daha çok ya da eşit olduğunda rezâ’ (süt akrabalığı) hükmü sabit olur. Yok, eğer anne sütü yemek ile karıştırılıp pişirilmiş olarak verilmişse böylesi bir durumda rezâ’ hükmü oluşmaz. Hakeza 3-5 yaşlarına gelmiş bir çocuk öz annesi dışında başka bir kadından süt emmiş olsa ya da bir erkek kendi hanımının sütünü içmiş olsa böylesi bir durumda da yine hürmeti rezâ’ hükmü oluşmaz. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi sütlük iki yaş altında bebeklik çağı için geçerli bir hükümdür.