Ah Min'el AŞK
Kıdemli Üye
- Katılım
- 7 Haz 2008
- Mesajlar
- 5,481
- Tepkime puanı
- 1,108
- Puanları
- 113
- Web sitesi
- askinelinden.wordpress.com
‘İsti’cal’, bir şeyin zamanından önce olmasını istemek, acelecilik etmektir.
Acele etmek, akıllı insanların uygun bulmadığı bir huydur. İşleri yürütme sırasında, tercih ve özgürlük dizginini ‘acele’nin eline veren kişinin sonunda o işi başaramayacağını ya da bundan pişmanlık duyacağını kimse inkâr edemez.
İnsan hayatında bunun sayılamayacak kadar çok örnekleri vardır.
Araplar, ‘acelecilik’e ‘Ümmü Nedamet’ yani ‘pişmanlık anası’ derlerdi.
Çünkü aceleci kişiler öğrenmeden istemeye, anlamadan cevap vermeye, suş henüz kanıtlanmadan cezalandırmaya kalkışırlar. Bütün bunlar sonuçta insana pişmanlıktan başka bir şey vermez.
Hiddetlenen kişi sevinçli, hırslı kişi de zengin olamadığı gibi; aceleci de övülen, taktir edilen ve beğenilen kişi olamaz. Acelecilik bazen bir işi insana iki kere yaptırır. Kanatları olgunlaşmadan uçmak isteyen yavru kuş, acelesinden yırtıcı hayvanlara yem olur.
Bir Yunan filozofu kendisini ziyarete gelen krala şu öğütlerde bulunur: “Siz aceleciği terk ile kızgınlık ve tembellikten kaçtığınız zaman tehlikelerden her zaman korunmuş olusunuz. Çünkü acelenin sonunda pişmanlık, hiddetin sonunda kin ve hoşnutsuzluk, tembelliğin sonunda önemsiz olmak ve küçümsenmek vardır.”
Ancak hayır ve yararı açık olup fırsatın elden kaçmasından korkulan şeylerde, yani tevbe, ihsan, mükâfat ve dini görevlerin yerine getirilmesi gibi konularda; ayrıca savaşta inceleme ve keşifler sonucu anlaşılan düşman saldırısından evvel hareket ederek taarruzda acele etmek elbette ki yararlı ve hatta gereklidir. (Tasvîr-i Ahlâk, A. Rıfat)
Acele etmek, akıllı insanların uygun bulmadığı bir huydur. İşleri yürütme sırasında, tercih ve özgürlük dizginini ‘acele’nin eline veren kişinin sonunda o işi başaramayacağını ya da bundan pişmanlık duyacağını kimse inkâr edemez.
İnsan hayatında bunun sayılamayacak kadar çok örnekleri vardır.
Araplar, ‘acelecilik’e ‘Ümmü Nedamet’ yani ‘pişmanlık anası’ derlerdi.
Çünkü aceleci kişiler öğrenmeden istemeye, anlamadan cevap vermeye, suş henüz kanıtlanmadan cezalandırmaya kalkışırlar. Bütün bunlar sonuçta insana pişmanlıktan başka bir şey vermez.
Hiddetlenen kişi sevinçli, hırslı kişi de zengin olamadığı gibi; aceleci de övülen, taktir edilen ve beğenilen kişi olamaz. Acelecilik bazen bir işi insana iki kere yaptırır. Kanatları olgunlaşmadan uçmak isteyen yavru kuş, acelesinden yırtıcı hayvanlara yem olur.
Bir Yunan filozofu kendisini ziyarete gelen krala şu öğütlerde bulunur: “Siz aceleciği terk ile kızgınlık ve tembellikten kaçtığınız zaman tehlikelerden her zaman korunmuş olusunuz. Çünkü acelenin sonunda pişmanlık, hiddetin sonunda kin ve hoşnutsuzluk, tembelliğin sonunda önemsiz olmak ve küçümsenmek vardır.”
Ancak hayır ve yararı açık olup fırsatın elden kaçmasından korkulan şeylerde, yani tevbe, ihsan, mükâfat ve dini görevlerin yerine getirilmesi gibi konularda; ayrıca savaşta inceleme ve keşifler sonucu anlaşılan düşman saldırısından evvel hareket ederek taarruzda acele etmek elbette ki yararlı ve hatta gereklidir. (Tasvîr-i Ahlâk, A. Rıfat)