m-angel
Nam-ı diğer TÜRBEDAR
- Katılım
- 20 Eyl 2007
- Mesajlar
- 1,629
- Tepkime puanı
- 260
- Puanları
- 0
- Yaş
- 55
İsviçre'de minare yapımının yasaklanması; tarihsel geri dönüşler yaşamamıza, geçmişteki ortaçağ Avrupa'sına geri dönme korkularını yeniden duymamıza neden oldu.
İsviçre gibi Avrupa ortalamasından daha yüksek uygarlık seviyesine sahip olduğu kabul edilen bir ülkede bile, referandum sonucunun böyle çıkması herkeste büyük bir tedirginliğin ortaya çıkmasına neden oldu. İsviçre, Avrupa'yı büyük bir gericilik tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
Ancak bu olayda Müslümanların da büyük hatalarının olduğunu kabul edip bunu analiz etmekte fayda var. Konunun bu hale gelmesinde, kendilerini Batı'ya doğru anlatamayan Müslümanların da payı hiç azımsanmayacak kadar büyük.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın, daha önce Cuma Ertesi ekinde yazdığı yazılar "Sinemaya Farklı Yerden Bakmak'' ismiyle kitaplaştı. Sağ kesimin sinemayla daha fazla irtibat sağlaması gerektiğini anlatan çok önemli yazılardı bunlar. Kitabı okuduğunuzda Müslümanların sinemaya ne denli uzak durduğunu ve İslam'ın sinema yoluyla, nasıl da aleyhte propagandaya maruz kaldığını daha iyi fark ediyorsunuz.
Gerçekten de Müslümanların kitle iletişim araçlarından fazlasıyla uzak durması onların yeterince anlaşılamamasına ya da çok farklı anlaşılmasına neden oldu. Sinema, televizyon, gazete, reklam gibi imaj oluşturan kitle iletişim araçlarıyla hâlâ da tam anlamıyla barışabilmiş değiller. Gerek Türkiye'de gerekse dünyada Müslüman zenginlerin sanata ve kitle iletişim araçlarına neden bu kadar ilgisiz durduklarını anlayabilmek gerçekten de mümkün değil. Bugün bütün dünyada bu uzak durmuşluğun adeta cezasını çekiyorlar.
İsviçre'ye dönecek olursak Müslümanlar Batı toplumuna kendi mesajını verecek, kendisini doğru tanımalarını sağlayacak neredeyse hiçbir faaliyette bulunmuyor. Bu konuda Yahudilerin gösterdiği çabanın binde biri kadar bile bir çaba içerisinde olduklarını söylemek mümkün değil. Mesela Yahudileri anlatan yüzlerce film çekilmiş ve bütün dünyanın izlemesi sağlanmışken Müslümanları doğru anlatacak neredeyse bir film bile yok. Televizyonlarda, Müslümanları hakkıyla anlatacak bir belgesele ya da habere rastlamak neredeyse imkansız! Bu sadece Batı medyasının suçu değil. Kendileri de bunun için neredeyse hiç kafa yormuyorlar. Batı'daki bütün sinema, televizyon, gazetecilik gibi iletişim okullarında okuyan Müslüman öğrenci sayısı bir elin parmaklarını geçemezken, bu okulları da çok sayıda Yahudi öğrenci görmek mümkün.
Ayrıca Müslümanların Batı dünyasında sempatik kahramanları yok. Batı kamuoyunun sempatisini kazanacak, onu örnek alacak kahramanlarımız olsaydı, doğuya bakış nasıl da değişirdi. Mesela Alman Milli Takımında ve Bundesliga da büyük işler yapan Mesut Özil Müslüman dünyadan sempatik bir kahraman olabilecekken Türk Milli Takım'ını tercih etmediği için ona cephe almak büyük bir stratejik yanlışlık. Milli kimliğiyle barışık Mesut Özil, Müslümanların Almanya'daki sempatik kahramanı olabilir.
Müslümanlar; sürekli Batı'yla savaşan ve onları yok etmek isteyen bir kitle olmadıklarını onlara anlatmaları lazım. Bu konuda şu andaki Batı medyasının kasıtlı ve yanlı tavrını göz ardı etmiyorum, sadece bizim niye öyle medyamız ve iletişim araçlarımız yok, bizim kendimizi doğru anlatacak mecralarımız neden yok diye soruyorum. Müslümanların İsviçre'deki olaydan ders alarak imajlarının niye kötü olduğu konusunda Batı'ya kızmaktan başka bir şeyler yapmaları gerektiğini anlamaları lazım.
Mehmet Kamış / Zaman
İsviçre gibi Avrupa ortalamasından daha yüksek uygarlık seviyesine sahip olduğu kabul edilen bir ülkede bile, referandum sonucunun böyle çıkması herkeste büyük bir tedirginliğin ortaya çıkmasına neden oldu. İsviçre, Avrupa'yı büyük bir gericilik tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
Ancak bu olayda Müslümanların da büyük hatalarının olduğunu kabul edip bunu analiz etmekte fayda var. Konunun bu hale gelmesinde, kendilerini Batı'ya doğru anlatamayan Müslümanların da payı hiç azımsanmayacak kadar büyük.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın, daha önce Cuma Ertesi ekinde yazdığı yazılar "Sinemaya Farklı Yerden Bakmak'' ismiyle kitaplaştı. Sağ kesimin sinemayla daha fazla irtibat sağlaması gerektiğini anlatan çok önemli yazılardı bunlar. Kitabı okuduğunuzda Müslümanların sinemaya ne denli uzak durduğunu ve İslam'ın sinema yoluyla, nasıl da aleyhte propagandaya maruz kaldığını daha iyi fark ediyorsunuz.
Gerçekten de Müslümanların kitle iletişim araçlarından fazlasıyla uzak durması onların yeterince anlaşılamamasına ya da çok farklı anlaşılmasına neden oldu. Sinema, televizyon, gazete, reklam gibi imaj oluşturan kitle iletişim araçlarıyla hâlâ da tam anlamıyla barışabilmiş değiller. Gerek Türkiye'de gerekse dünyada Müslüman zenginlerin sanata ve kitle iletişim araçlarına neden bu kadar ilgisiz durduklarını anlayabilmek gerçekten de mümkün değil. Bugün bütün dünyada bu uzak durmuşluğun adeta cezasını çekiyorlar.
İsviçre'ye dönecek olursak Müslümanlar Batı toplumuna kendi mesajını verecek, kendisini doğru tanımalarını sağlayacak neredeyse hiçbir faaliyette bulunmuyor. Bu konuda Yahudilerin gösterdiği çabanın binde biri kadar bile bir çaba içerisinde olduklarını söylemek mümkün değil. Mesela Yahudileri anlatan yüzlerce film çekilmiş ve bütün dünyanın izlemesi sağlanmışken Müslümanları doğru anlatacak neredeyse bir film bile yok. Televizyonlarda, Müslümanları hakkıyla anlatacak bir belgesele ya da habere rastlamak neredeyse imkansız! Bu sadece Batı medyasının suçu değil. Kendileri de bunun için neredeyse hiç kafa yormuyorlar. Batı'daki bütün sinema, televizyon, gazetecilik gibi iletişim okullarında okuyan Müslüman öğrenci sayısı bir elin parmaklarını geçemezken, bu okulları da çok sayıda Yahudi öğrenci görmek mümkün.
Ayrıca Müslümanların Batı dünyasında sempatik kahramanları yok. Batı kamuoyunun sempatisini kazanacak, onu örnek alacak kahramanlarımız olsaydı, doğuya bakış nasıl da değişirdi. Mesela Alman Milli Takımında ve Bundesliga da büyük işler yapan Mesut Özil Müslüman dünyadan sempatik bir kahraman olabilecekken Türk Milli Takım'ını tercih etmediği için ona cephe almak büyük bir stratejik yanlışlık. Milli kimliğiyle barışık Mesut Özil, Müslümanların Almanya'daki sempatik kahramanı olabilir.
Müslümanlar; sürekli Batı'yla savaşan ve onları yok etmek isteyen bir kitle olmadıklarını onlara anlatmaları lazım. Bu konuda şu andaki Batı medyasının kasıtlı ve yanlı tavrını göz ardı etmiyorum, sadece bizim niye öyle medyamız ve iletişim araçlarımız yok, bizim kendimizi doğru anlatacak mecralarımız neden yok diye soruyorum. Müslümanların İsviçre'deki olaydan ders alarak imajlarının niye kötü olduğu konusunda Batı'ya kızmaktan başka bir şeyler yapmaları gerektiğini anlamaları lazım.
Mehmet Kamış / Zaman