Kadir Mısıroğlu / Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
tarihten-gunumuze-tahrif-hareketleri-cilt-320130531231729.jpg
TahrifHareketleri.jpg
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
Tarih konusunda derin bir ilme sahip olan ve Osmanlıcayı iyi bilmesi nedeniyle eski alimerin eserlerinden istifade ederek geçmiş-gelecek tahlilini daha iyi yapabilen Kadir Mısıroğlu’nun “Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri”adlı eserinin 3. cildi çıktı. Çıkmasıyla da ortalık karıştı.
İslam tarihinde reform adı altında yapılan tahribatın ve bu cüreti gösteren tahripçilerin deşifre edildiği eser, okuyucularına geniş malumat sunuyor.
Eserde, Müslümanlar arasında ihtilafa sebep olan konuların izahının yanında, Ehli Sünnete aykı görüş beyan eden şahıslar, mezhepleri, savundukları görüşler, dalları budakları Üstadın kendine has akıcı üslubu ile ele alınıyor.

3. CİLT ÇIKTI ORTALIK KARIŞTI
3. Ciltte Dinler Arası Diyalog ve Fethullah Gülen meselesini ele alan eser geniş yankı uyandırdı.Gülen’in dünü ile bu günü arasındaki dağlar misali farkını, diyalog adına yapılanları gazete manşetleri ve delilleri ile gözler önüne seren eser, Fethullah Gülen tarafından toplatılması amacıyla dava edildi.
Kadir Mısıroğlu Yeni Akit Gazetesi ile bu konu hakkında yaptığı röportajda şöyle demiştir: ”Tuhaftır ki, tenkid ettiğim bu kadar şahıstan bir ses çıkmazken ‘hoşgörü şampiyonu’ olan Fethullah Gülen tarafından bana dava açılmıştır. Herhalde beni papazlardan esirgemediği hoşgörüye layık görmemiştir.”
Mısıroğlu’nun Facebook adresinden yapılan açıklamada şöyle denildi: “Fethullah Gülen, Üstad Kadir Mısıroğlu’nun son kitabının toplatılmasını ve 20 Bin TL (10 Bin Üstad’ımızdan ve 10 Bin TL’de naşir sıfatı ile oğlundan ve neşredilği günden bugüne kadarki FAİZ’ini istedi

 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
ELDE BELGE İSLAM değerleri açısındadanda ŞARTTIR.

BELGEN YOKSA o zaman Ayet teki yemini edersin.

Haa bunuda edemiyorsan DÜNYADA TAZMİNAT gerçeğini kabul eder AHİRETTE ise KUL HAKKI için HESAP VERİRSİN.

misirogluna-hocaefendiye-hakaret-ve-iftiradan-18-bin-lira-ceza.jpg


Fethullah Gülen Hocaefendi’ye ve ailesine,basın-yayın yoluyla hakaretten yargılanan yazar Kadir Mısıroğlu,18 bin lira tazminat ödemeye mahkûm oldu.

Hocaefendi’nin kardeşleri Seyfullah ve Salih ile amcaları Seyfettin Gülen,Kadir Mısıroğlu tarafından kaleme alınan,‘Tarihten Günümüze Tahrif Hareketler 3’ isimli kitapta yer verilen mesnetsiz iddiaları yargıya taşıdı.

Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde manevi tazminat davası açtı. Aynı sürede Gülen’in avukatı da İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ceza davası açtı. Davalar lehte sonuçlandı. Asliye hukuk mahkemesi,Mısıroğlu’nu ‘hakaret ve iftiradan’ toplam 18 bin lira tazminata çarptırdı. İstanbul’daki dava da para cezasına çevrildi.

mufterikadir.jpg


Kadir Mısıroğlu’na Fethullah Gülen Hocaefendi’ye hakaretten ceza

Yazar Kadir Mısıroğlu’nun yazdığı bir kitapta Fethullah Gülen Hocaefendi’ye hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davanın duruşması İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

Mısıroğlu’nun basın yoluyla hakaret suçunu işlediğinin sabit olduğuna hükmeden mahkeme,4 bin lira para cezası verdi. Yaklaşık 600 sayfalık kitabın yarısında Hocaefendi ile ilgili çok sayıda asılsız ve hakaret niteliğinde beyanlara yer veren Mısıroğlu, duruşmada,“Suçsuzum. Beraatimi talep ediyorum.” dedi. Hocaefendi’nin avukatı Orhan Erdemli ise “Müvekkilim,uzun yıllar Diyanet İşleri Başkanlığı’nda vaiz,imam-hatip,Kur’an kursu öğretmenliği gibi dini hizmetlerde bulunmuş bir din âlimidir. Dini ve ilmi kimliği nedeniyle,kendisine saygı duyulan ve sevilen mümtaz bir şahsiyettir.” şeklinde beyanda bulundu.


İLGİLİ KONULAR =

Kadir Mısıroğlu'nun Kitabındaki Türk Okullarına Atılan İftiralara Cevap
http://www.iftiralar.org/turk-okull...-turk-okullarina-atilan-iftiralara-cevap.html

Kadir Mısıroğlu'nun 'Said Nursî Abdülhamid'den helâllik istedi' İftirasına Cevap
http://www.iftiralar.org/bediuzzama...amidden-helallik-istedi-iftirasina-cevap.html

'Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri' Adlı Kitaptaki İftiralar Mahkemelik
http://www.iftiralar.org/fethullah-...leri-adli-kitaptaki-iftiralar-mahkemelik.html

'Fethullah Gülen Masondur' İftirasına Cevap
http://www.iftiralar.org/fethullah-...2-fethullah-gulen-mason-iftirasina-cevap.html

"Fethullah Gülen'in Belini Kıran Video"Başlıklı İftiralı Videoya Cevap
http://www.iftiralar.org/fethullah-...n-videoq-baslikli-iftirali-videoya-cevap.html

Kadir Mısıroğlu'nun Mehmet Akif'e Hakaretlerine Cevaptır
http://www.iftiralar.org/islam-alim...unun-mehmet-akife-hakaretlerine-cevaptir.html

Kadir MISIROĞLUNUN BEDİÜZZAMAN a İFTİRALARINA CEVAPLAR
http://www.iftiralar.org/bediuzzama...unun-bediuzzaman-a-iftiralarina-cevaplar.html

Kadir MISIROĞLUNA Bediüzzamanın Varisinden Sert Cevablar 2
http://www.iftiralar.org/bediuzzama...bediuzzamanin-varisinden-sert-cevablar-2.html

Kadir Mısıroğlu'nun iftira ve üslupsuz sözlerine CEVAP
http://www.iftiralar.org/gorsel-cev...lunun-iftira-ve-uslupsuz-sozlerine-cevap.html


Kadir MISIROĞLUNUN BEDİÜZZAMAN a İFTİRALARINA CEVAPLAR
Yazdır E-posta
Kategori:Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine Atılan İftiralar Yayın tarihi:Çarşamba,09 Mart 2011 14:13 Yazar:DR.ABDULKADİR BADILLI Gösterim:1193
Kadir MISIROĞLUNUN BEDİÜZZAMAN HAKKINDAKİ ASILSIZ İDDEALARINA DR.ABDULKADİR BADILLIDAN CEVABLARKADIR MISIROĞLUNUN BEDİÜZZAMAN HAKKINDAKİ ASILSIZ İDDEALARINA DR.ABDULKADİR BADILLIDAN CEVABLAR
İşte ey Mısıroğlu! Recmen bilgayb ve ceffel kalem sarf ettiğin lafların ve hükme bağladığın kararların görüldüğü üzere asılsız ve hükümsüz olduğu ayan beyan günyüzüne çıkmıştır.
MEVZUYA GİRİYORUZ
Kadir Mısıroğlu, adı geçen kitabında bu iki şahsın ki,bu şahıslar hayatta değiller ve bu sözde ve delilsiz nakil ve rivayetlerini hiçbir yerde kaydetmemişler ve anlatmamışlardır. İşte Mısıroğlu güya bunları esas alarak;


Bediüzzamanın Meşrutiyet dönemindeki hayatıyla ilgili pek çok şahsiyetlerin ifadelerini ve o günlerde kaydedilmiş yazılı belge ve beyanlarını bir çırpıda hiçe saymak girişiminde bulunarak, aslı-faslı olmayan bir şeyler karalamıştır. Bu makamda bir hadis-i şerif hatırıma geldi mealen; ?Kişinin günaha girmesine yol açmasına her işittiğini alıp nakletmesi ona yeterlidir.?

Mısıroğlunun yazdıklarını dayandırdığı kişilerden birisi Prof. Dr. Osman Turan; ikincisi

Celaleddin Ökten hocadır. Bu iki şahsın ki,(eğer gerçekten anlatmışlarsa) Mısıroğluna anlattıklarının aslı-faslı olmadığını belgelerle ispatını yapacağım.

Önce Celalettin Ökten:
K. Mısıroğlunun, bu zattan bizzat dinledim diye kaydettiği ve kendisinden başka şahidi olmayan ifadesinin özeti iki-üç bölümlüdür.

Birinci Bölümü: ?II. Meşrutiyetin arefesinde İstanbul?a gelen Said Nursî merhum, o zaman Dar-ül Fünuna tahsis edilmiş olan Zeynep Kamil Konağında bir konferans vermiş. Bu konferansta Sultan II. Abdülhamidin hakkında ileri geri sözler söylemiş. Güya demiş ki: ?Sultan tek başına koca bir sarayı işgal ediyor,çıksın oradan,orayı ben mektep yapacağım?? demiş. İkinci Bölümü: ?Bediüzzamanın -sözde ve Mısıroğlunun batıl yorumlarına göre- bu ve benzeri sözleri yüzünden tımarhaneye sevk edilmiş.? Üçüncü Bölümü:Yine fasid yorumlarına göre:?Bundan sonra Mabeyne gelmiş, Padişahla gö-rüşmek istemişse de, belindeki hançerini ısrarlara rağmen çıkarmadığı için görüşme vaki? olamamıştır.? Celalettin Ökten Hocadan sözde nakledilen rivayetin diğer bölümlerine sonra bakmak üzere,şimdi buradaki şu rivayetin kesinlikle uydurmasyon olduğunu hem Bediüzzamanın ifadeleriyle, hem de hadisenin içinde bulunarak yaşamış zatların beyanlarıyla ispatlıdır. Amma önce, Mısıroğlunun sağlam sened dediği Celalettin Ökten isimli zat, muhterem bir zât olup İmam Hatiplerin okullarının yaygınlaşmasına emeği geçenlerdendir. Kendisi 1961 yılında vefat etmiştir.
Yani elli sene önce vefat etmiş. Bizim kısa bir araştırma sonucu elde ettiğimiz bilgiye göre,gerek en yakın aile çevresinden ve gerek manevi olarak kendisini en yakın tanıyanlardan hiçbir kimse, böyle bir söz duymamışlar ve nakletmemişlerdir.

Prof. Dr. Osman Turan ise, Sultan Abdülhamidin kız torunuyla evli olduğu için, Sultan Hamidcilik namına bir şeyler dese de mazurdur.

Geliyoruz ispatlı cevaba:1- ?Meşrutiyetin arefesinde İstanbul?a gelen Said-i Nursi? diye söylenmiş?.. Bir şeyin arefesi -malum olduğu üzere- hemen az evvelisi demektir. Oysaki Bediüzzaman Hazretleri İstanbul?a meşrutiyetten 6?7 ay önce gelmiştir ki Medreset-üz Zehra üniversitesini kurmak gaye ve niyetiyle doğrudan padişah II. Abdülhamidle görüşerek,bu muazzam mesele hususundaki niyetini arz etsin. Tâ ki,padişah bu hususta mutasavver üniversitenin kıymet ve yararlığını dinlesinde,onun maddi finansmanını taahhüt eylesin. İşte bu niyetle Bediüzzaman Hazretleri memleketten İstanbul seferine çıkmadan evvel, eski Van valisi, o günün Bitlis valisi olan İşkodralı Tahir Paşanın tavsiyelerini de almak üzere yanına uğramış. Paşa da Sultana hitaben Bediüzzamanın yüksek meziyetlerini anlatan bir mektup yazarak, Bediüzzamana vermiştir. Mektup 3 Teşrin-i Sani 1323 tarihlidir.**Tahir Paşanın mühürlü mektubu,Mufassal Tarihçe-i Hayat eserimiz 1.cilt,sh.168?dedir.Bu tarih,miladi karşılığı 16 Kasım 1907? dir. Aynı tarihte yola çıkmışsa, herhalde, en erken Aralık ayı başında İstanbul?a ulaşmış olmalıdır. Demek ki o,meşrutiyetten 7,5 ay evvel gelmiş demektir. Yani meşrutiyetin arefesi diye bir şey söz konusu değildir. 2- ??O zaman Dar-ül Fünuna tahsis edilmiş olan Zeynep Kamil Konağında bir konferans vermiş. Bu konferansta Sultan II.Hamid hakkında ileri-geri sözler söylemiş: ?Sultan tek başına koca bir sarayı işgal ediyor, çıksın oradan. Orayı ben mektep yapacağım? demiş.? Bu ifadeler, serapa hayal mahsulü uydurmasyon şeylerdir. Çünkü evvela II. Meşrutiyetin ilanından evvel konferans,miting ve gazetede aleyhte yazı yazmak taşralarda ve Avrupada mümkün iken İstanbul?da kesinlikle imkân dışı idi. Bu yüzden Bediüzzamanın gaye ve hedefi haricinde olan öylesi bir konferansa, İstanbul?a gelir gelmez girişmesi asla ne vaki olmuş ne de imkân elvermiştir.
Evet, bütün tarihi bilgiler ve belgeler diyorlar ki:Bediüzzaman Hazretleri İstanbul?a gelir,gelmez iki ay müddetle Sultan Abdülhamidin paşalarından şuray-ı devlet üyesi doğu kökenli Ahmet Muhtar Paşanın evinde kalmıştır. Bu müddet zarfında gaye ve hedefi olan Sultan Abdülhamidle görüşerek İstanbul?a geliş gayesini ona arzetmek ve böylece hedefine ulaşmak çabası içinde olmuştur. Fakat ne yaptıysa,padişahın etrafını sarmış olan mabeyndeki paşaların engelini aşamadı. Paşalar -o gün ki deyimle hamal kıyafetli- haddini aşan birisinin öylesi büyük işlerle meşgul olmasını uzak gördüler. Bediüzzamanla bu mabeyin paşaların arasında şiddetli münakaşalar oldu. Bir kaç gün sonrada,Şişli?de Vanlı zengin bir adamın evinde aynı paşalarla aynı mevzu? ile alakalı ikinci bir münakaşa oldu. Fakat netice değişmedi. Ve artık Padişahla görüşme ümidi kesildi.

Bunun üzerine Bediüzzaman İstanbul?a geliş gayesini dile getiren bir dilekçeyi Padişaha arz edilmek üzere yazdırıp Mabeyn-i Hümayuna tevdi? eyledi. Bu dilekçenin metni bilahere bazı gazetelerde yayınladığı gibi,Asar-ı Bediiye kitabı sh.464 ?te de kayıtlıdır. İşte yazdığımız bütün bu tarihi bilgiler hem Bediüzzamanın kendi ifadeleriyle hem diğer tarihçilerin beyanlarıyla sabittir. İsterseniz buyurun Latince baskılı Asar-ı Bediiyedeki Üstadın ifadeleri için bakınız: 402.431.464.486 Ve Mufassal Tarihçe-i Hayatta Üstadın ifadesi;1. cilt,sh.179 Diğer bilgiler için,Mufassal Tarihçe-i Hayat A.Kadir Badıllı 2. Baskı;1. cilt,sh 70,171,172,177,178,180 ve dahası.. Ve yine Celalettin Öktene isnad ettiği -sözde- rivayetini bir nass kabul edip şahsi kin ve garazıyla yoğurarak nakleden K.Mısıroğlu adındaki şahıs adı geçen uydurmasyon naklin üçüncü bölümünü şöyle kaydetmiş:3- ??Sultan tek başına koca bir sarayı işgal ediyor,Çıksın oradan. Orayı ben mektep yapacağım.. Bu ve benzeri sözleri yüzünden tımarhaneye sevkedilmiş?? Cevap: Bediüzzaman Hazretlerinin üslüp ve tarzıyla uzaktan yakından alâkası görülmeyen bu batıl ve şahsi kinlerle alude lakırdıların hakikat zemininde hiçbir değeri ve gerçekle hiçbir ilgisi olmadığı az üstte ispatı yapılmış olmasıyla beraber, tımarhaneye gönderilmesinin şekil ve sebepleri üzerinde az duralım.
Ama önce, Bediüzzaman Hazretlerinin merhum Sultan II.Hamidin hakkında,hele onun zat-ı şahsiyeti hakkında hiçbir zaman ne ileri,ne de geri konuşmuştur. Hele II. Meşrutiyetin ilanından önce hiçbir şey konuşmamıştır. Bediüzzamanın bütün nutukları, konferansları ve makaleleri ancak II. Meşrutiyetin ilanından sonra olmuştur. Ve bütün bunlar tarihli, rakamlıdır. Ve hepsi de zabtetdilmiş,kaydedilmişlerdir. 7 adet konferanslardaki nutukları ve 21 adet yazı ve makaleleri Asar-ı Bediiye kitabında neşredilmiştir. Bu nutuk ve makalelerin ve Divan-ı Harb-i Örfi ve Said-i Kürdî eserinin hiç birisinde merhum Sultan II. Abdülhamid Hanın zat-ı şahsiyetine karşı (diğer bazı zatların hücumları tarzında) hakaret içeren hiçbir nokta yoktur.

Ama nasihatları vardır, irşadkâr çıkış yolları göstermeleri vardır. Öbür yanda mabeyn paşalarının elleriyle yapılmış olan hatalı,eğri icraatlarını tenkit etme de vardır. Hz. Üstad az üstte nitelik ve sayılarını verdiğimiz mezkür nutuk ve makalelerinde hiçbir tanesi için pişmanlık duyma diye bir şey söz konusu değildir ve öyle bir şey olmamıştır. Çünkü bunların tamamını 1950 den sonra, ufak- tefek bazı rötüşlerle yeniden neşrettirmişlerdir.

Buna göre, Bediüzzamanın müsbet-menfi bütün dedikleri mezkür nutuk ve makalelerin içindedir. Bunların dışında olan ?kimden olursa olsun? aykırı nakil ve rivayetler laf u güzaftan ibaret olup hiçbir değer taşımamaktadır ve itibarsızdırlar. İşte haricî laf u güzafların aykırı çirkin örneğini gözler önüne sermek üzere, rivayeti ele alıyoruz.. Bakınız, rivayet diyor ki: -sözde- Bediüzzaman demiş:
??Sultan tek başına bir sarayı işğal ediyor. Çıksın oradan .Orayı ben mektep yapacağım?? Acaba Hz. Bediüzzaman bunu böyle mi demiş? Aslı nasıldır.?. Ne zaman demiştir?..

Hemen kaydedelim ki,Hz. Üstadın padişaha karşı gazetede yayınlanan nasihati, II. Meşrutiyetin ilanından epey zaman sonra, padişah henüz tahtından inmemişken, 23 Mart 1909?da gazetelerde yayınlanan ?Dağ meyvesi acı da olsa deva?dır? makalesinin ?Hilafete dair bir rü?yadır? bölümünde yer almıştır. Ve asıl metni de şöyledir: ?Alem-ı menamda padişahı gördüm. Dedim:?Zekat-ül ömrü Ömer-i sani* mesleğinde sarfet!
*Ömer-i Sani,Abdülaziz-i Emevidir ki;ona adalet ve hakkaniyette Hz. Ömere benzediği için o lakap verilmiştir. -Abdülkadir Badıllı-

Tâ ki meşrutiyet riyasetine lazım ve biatın manası olan teveccüh-ü umumiyeyi kazanasın. Padişah dedi: Ben onun yolunda gideyim,sizde ol zaman ehlini taklid edebiliyor musunuz?.. Birde sizde onlardaki kuvvet-i İslamiyet ve safvet ve ahlak!.. Ben dedim:Bizdeki tenbih-i efkar-ı umumi ve tekmil-i mebadi ve vesait ve ihata-i medeniyet,o noktaların yerini tutmakla ; hem o noktaları istihsal,hem de netice-i matlup olan terakkiyi intaç ede biliyoruz. Düvel-i ecnebiyenin adaleti bunu ispat eder. O dedi nasıl yapacağım?... Dedim: İstibdad kalb-i memalik olan İstanbul?da kan bırakmadığından hüsn-ü niyeti göster.. Pür-şefkat ile meşrutiyeti kansız kabul ettiğin gibi, menfur olmuş yıldızı mahbub-u kulub etmek için, eski zebaniler yerine (Padişah adına zulüm ve istaibdad yapan yıldızdaki paşalar muraddır. -A. Kadir Badıllı-) melaike-i rahmet gibi muhakkikin-i ulemayı doldurmak ve yıldızı Dar-ül fünun gibi yapmak ve ulum-u islamiyeyi ihya etmek ve meşihat-ı islamiyeyi ve hilafeti mevki-i hakikisine isad etmekle,yıldızı Süreyya kadar i?la et ! Ta ki hanedan-ı Osmanî ol burc-u hilafette pertav- nisar-ı adalet olabilsin? Mademki imam-sın ?] (Mufassal Tarihçe 1,cilt sh. 218) İşte Bediüzzamanın dedikleri bunlar. Asıl metni de bu? Bediüzzaman Hazretleri, merhum Sultan Abdülhamidin bir kısım paşaları eliyle icra edilen istibdadı şiddetle tenkit ettiği gibi,Onun padişahlık ve halifeliğinin korunması, devamı için elinden ne gelmiş,dili ne kadar dönmüşse söylemiştir. İşte örnekleri:1. Örnek:24 Temmuz 1908?de II. Meşrutiyetin ilanının üçüncü gününde İstanbul?da tertiplenen nümayiş mitinginde nutuk şeklinde okuduğu ve bir hafta sonra da Selanik?te aynısı irad edilen ?Hürriyete Hitap? nutkunda,zulüm ve istibdadı tenkid,hürriyet ve meşrutiyeti istihsan edici beyanlarından sonra,aynı hitabenin sonunda:?Yaşasın yaraları tedavi etmek fikrinde olan Halife-i peygamber!...? diyerek Sultan Abdülhamidi tezkiye ve vikaye eyler. (Bu nutuk bilahere Misbah gazetesi 19 Eylül 1324 ve 26 Eylül 1324 de (Yani Ekim 1908 de) neşredildi. İki sene sonra da,kütüphane-i içtihad sahibi Ahmed Ramiz tarafından bu nutukla beraber Üstadın sair nutukları bir kitap şeklinde ve ?Nutuk? ismi altında yayınlandı. Yoksa Mısıroğlunun dediği gibi,aynı günlerde bastırılıp halka dağıtılmış değildir. 2. Örnek: Adı geçen nutuklardan altıncısında:?Mahasıl efendimiz (Yani Padişah Abdülhamid Han) o kadar haşmetli ağalık kürkünü milletine bağışladı. Siz de (Yani doğudaki aşiret ağaları) o eski ve köhnelenmiş ağalık abasını bir hulle-i adalete tebdil ediniz!? demek suretiyle,Sultan Abdülhamidin büyük meziyetini dile getirmiştir. 3. Örnek:31 Mart hadisesinden sonra, İstanbulda üç noktada kurulan Divan-ı Harb-i Örfi Mahkemelerinin bir nolusunda,Bediüzzamanın merdane müdafaalarının cinayetler bölümünün ?yarı cinayet? diye nitelendirdiği kısımda şöyle demektedir. ?? Daire-i İslamın merkezi ve rabıtası olan nokta-i hilafeti elinden kaçırmamak fikriyle ve sultan-ı sabık* kabul-u nasihata istihkak kesbetmiş zannıyla; ve ?aslah tarik musalahadır? mülahazasıyla;şimdiki en çok ağraz ve infialata mebde? ve tohum olan suret-ı garazı daha ahsen suretle düşündüğümden, sultan-ı sabıka ceride lisanıyla söyledim ki:?Münhasıf yıldızı Dar-ül fünun et,tâ Süreyya kadar i?la olsun.. Ve oraya seyyahlar ve eski zebaniler yerine,melaike-i rahmet yerleştir,tâ cennet gibi olsun.. Ve yıldızdaki milletin servetini,milletin baş hastalığı olan cehaleti için millete iade et ve milletin mürüvvet ve muhabbetine itimad et!.. Zira senin idarene millet mütekeffildir. Bu ömürden sonra ahireti düşünmek lazım.Dünya seni terk etmeden sen dünyayı terk et. Zekat-ül ömrü, Ömer-i Sani yolunda sarfeyle!..
* Çünkü o günü Sultan Abdülhamid Hazretleri,hain ittihatçılar tarafından bir sürü bahaneler ileri sürerek tahttan indirilmiş olduğundan,Hz.Üstad maziden söz ediyor. Yoksa bu nasihatlar,padişah tahtta iken gazetelerde yayınlanmış idi. Hem Sultan Abdülhamid Han tahttan indirildiğinde Bediüzzaman Hazretleri İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti mensubu olarak İttihadçılar tarafından tevkif edilmişti ve hapisteydi.

?Ben ki bir gedayım padişaha nasihat ettim. Demek yarı cinayet ettim.? (Asar-ı Bediiye sh. 415)

İşte şeksiz belgelerle görüldüğü üzere,Bediüzzzaman Hazretlerinin asıl metin ifadelerinde merhum Sultan Abdülhamid Han hakkında, (uydurmasyon rivayetin ve onun nakilinin iddiaları gibi) hiç bir şahsi hakaret ve aşağılama yoktur. Bilakis onun halifelik ünvanını mukaddes sayarak hıfz ve devamını istemiştir.
<Önceki Sonraki >
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Agbi yalan söylüyorsun..Mahkeme kararı aşağıda, iftiradan ceza yok...Seni gidi yalancı, iftiracı!! Utan ve özür dile!!!

1- Fethullah Gülen’in avukatı Orhan Erdemli’nin talebi üzerine açılmış olan zikri geçen cezâ dâvâsı, hakkımızda iki talep ihtivâ etmekteydi. Bunlardan biri İFTİRÂ, diğeri ise HAKARET’te bulunmuş olduğumuz tarzındaydı. Hâlbuki haberde kasden setredilen bir husûs şudur ki, adı geçen mahkeme iftirâ şuçu isnâdından dolayı BERAAT kararı vermiştir. Namuslu bir haberci böyle bir haberde hiç şüphesiz bunu da ifâde etmek mecbûriyetindeydi. Lâkin öyle yapılmayarak sâdece hakaretten verilmiş olan adlî para cezâsı zikredilmiştir.
2- Haberde “Yaklaşık 600 sayfalık kitabın yarısında Hocaefendi ile ilgili çok sayıda asılsız ve hakaret niteliğinde beyanlara yer veren Mısıroğlu…” denilerek sanki mahkeme kararı iddiâlarımızın asılsızlığını tescil etmiş gibi bir ifâde kullanmıştır ki, bu da hiç şüphesiz umûmî efkârı yanıltmaya mahsus hilâf-ı hakikat bir beyandır. Hakaret cürmü aşağılatıcı bir kelime kullanmaktan doğan bir suç olduğu cihetle, bu hüküm esasa râci olmayıp sâdece kullanılan bazı kelimelerin aşağılatıcı kabul edildiğini ifâde etmekten ibârettir. Kaldı ki, mevzubahis dâvâda kaynak gösterilerek ileri sürülen iddiâların doğruluğu ve yanlışlığı nokta-i nazarından bir münâkaşa cereyan etmemiştir.
3- Henüz gerekçeli karar elimize geçmemiş olmakla beraber mahkemede mevzubahis olan sözlerden anlaşıldığına nazaran, hakaret cürmü Ankara Emniyeti’nin Fethullah Gülen hakkındaki ERMENİLİK İDDİÂSI dolayısıyla verilmiş bulunmaktadır. Bir insana ermeni demek suç olmadığı gibi, kitabımızı dikkatle okuyanlarca açıkça görüleceği üzere tarafımızdan böyle bir iddiâda da bulunulmamış, sâdece bu rapora karşı bir tekzip yapılmış olmamasından dolayı duyduğumuz hayret ifâde edilmiştir. Kaldı ki bizim, İslâm inancını esas alan bir yazar olarak, hiç kimseyi kavmiyeti dolayısıyla kınamamız asla mevzubahis olamaz!.. Üstelik dâvâ henüz derecâttan geçerek kat’îleşmiş de değildir. Şüphesiz işin bir de TEMYİZ safhası vardır. Buna rağmen sanki iddiâlarımızın asılsızlığı ispat edilmişçesine bir haber yapmak basın ahlâkıyla kaabil-i te’lif değildir.
4- Talebe rağmen kitap toplatılmamış olduğu hâlde, haberde kitabın adının zikredilmemiş olmasının da kasıddan başka bir şeyle izah edilmesi kaabil değildir.
5- Geride daha dört dâvâ vardır. Bunlardan biri Fethullah Gülen, diğerleri ise amcası ve iki kardeşi tarafından açılmış hukuk dâvâlarıdır. Zaman Gazetesi’nin haberi dolayısıyla internete düşen seyirci beyanlarının pek çoğunda görüldüğü ve ifâde edilmiş olduğu gibi Fethullah Gülen, papazlara gösterdiği hoşgörüyü bizden esirgeyerek böylece hakkımızda beş dâvâ açılmasına sebep olmuştur. Biz beklerdik ki, kendisinden yaptığımız alıntılara istinâden vârid olan tenkidlerimize ilmî cevaplar verilsin. Bu ne mahkemede, ne de hâriçte yapılmış olmadığı cihetle yukarıdaki haberde sanki iddiâlarımızın esası mahkûm edilmiş gibi bir ifâdeyle umûmî efkârın yanıltılmaya çalışılmasına hayret etmedik. Zirâ son günlerde ortaya çıkan beyanlara nazaran şarkılı, türkülü Türkçe Olimpiyatları’na hâşâ ve kellâ, binlerce defa hâşâ Peygamber Aleyhissalâtüvesselâm teşrif etmiş ve müteaddid şakird tarafından re’yü’l-ayn görülmüş olduğu yolundaki safsatalara muttalî olan her mü’min gibi ben de bu tavrı yadırgamıyorum. Bu sebepledir ki sâdece şu beş-on satırlık haberdeki eksik, yanlış ve garazkarâne ifâdelere kısaca cevap vermekle iktifâ ediyorum.
Hidâyete tâbî olanlara selam olsun!..
Kadir Mısıroğlu


Mahkeme tutanağı.



tavzih10.jpg
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Üstad Kadir Mısıroğlu yazdığı kitabdaki bazı alıntıların mahkemece hakaret içerdiği sebebiyle ceza almıştır..Açılan davada iftira işlediği iddası mahkemece rededilmiştir...Kitabı okuyanlar bilirki, Mısıroğlu delilsiz konuşmaz...Agbinin sırf savunma amaçlı, ajitasyon tavrı tam ibretlik..Kendi alıntılarını dahi okumayan birisi buraya ilgisiz bir çok şeyi paylaşıyor.Yani kısaca laf salatasından imdat bekliyor..Agbi budur!!
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Üstad Kadir Mısıroğlu yazdığı kitabdaki bazı alıntıların mahkemece hakaret içerdiği sebebiyle ceza almıştır..Açılan davada iftira işlediği iddası mahkemece rededilmiştir...Kitabı okuyanlar bilirki, Mısıroğlu delilsiz konuşmaz...Agbinin sırf savunma amaçlı, ajitasyon tavrı tam ibretlik..Kendi alıntılarını dahi okumayan birisi buraya ilgisiz bir çok şeyi paylaşıyor.Yani kısaca laf salatasından imdat bekliyor..Agbi budur!!

M.Akif e vedeeeeee BEDÜZZAMAN Hz lerine HAKRET EDEN bir düşünce sahibini referans yapmaktan ALLAH a sığınırım.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Kadir Efendinin hâl-i pür melâli bu linkte verilmiş beyler...Okuyun ve bilgisahibi olun !


http://www.hakikat.com/dergi/224/misiroglu224.html
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
M.Akif e vedeeeeee BEDÜZZAMAN Hz lerine HAKRET EDEN bir düşünce sahibini referans yapmaktan ALLAH a sığınırım.


Akif merhumunda hataları safahat ta var...Bunların tenkidi neden çirkin görülür, ayrıca üstad bediüzzaman a hakaret etmiş diyorsan ispatlamalısın yoksa, adama ne derler bilirsin!!Bekliyorum....
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Sultan Vahideddin ..

BfkwaLAIEAE2Q5X.jpg



BİR MAZLUM PADİŞAH SULTAN VAHİDEDDİN

vahideddin-180x180.jpg
Kaderin, Osmanlı'nın dış düşmanlar ve içteki hâinler marifetiyle gerçekleşen çöküş vetiresinin son noktasında vazifelendirdiği Sultan Vahideddin merhûm, millî târihimizin en tâlihsiz şahsiyetlerinden biridir. Cumhuriyet rejiminin "Batılı Çehresi"yle yerleşebilmesi için kasten ve en çirkin bir sûrette kötülenen merhûmun, kendisini içinde bulunduğu dramatik hâdiseler karşısında, vatanın kurtuluşu için elinden gelen herşeyi yapmış olmasına rağmen, hakkındaki iftiraların hâlâ devam etmekte olmasını rejim endîşelerinin zâil olmuş bulunmamasından başka bir sûretle îzâh kaabil değildir.

Merhûm hakkında zaman zaman bir sar'a nöbeti hâlinde tekrarlanmakta olan çeşitli isnad ve iftirâların toplu ve müdellel cevâbını ihtivâ eden bu eseri yayınlamaktan şeref duyarız! Sebil yay. Üstad Kadir Mısıroğlu
 
Üst