ileney
Sözlerim senet değil
- Katılım
- 15 Tem 2007
- Mesajlar
- 522
- Tepkime puanı
- 16
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
- Konum
- ELM SOKAĞI
- Web sitesi
- reddiyeler.org
Tarihler 5 şubat 1932’yi, yani ramazan ayının son cuma gününü göstermektedir.. İstanbul Süleymaniye Camiinde okunacak Türkçe hutbe içinse, hafız Sadettin Kaynak seçilmiştir..
Ramazan'ın son cuma günü olması hasebiyle de Süleymaniye camii hınca hınç doludur.. Mustafa Kemal sadettin kaynağa, "haydi bakalım, Türkçe hutbeyi de Süleymaniye camii'nde mukabele ile oku! Amma okuyacağını evvela tertib et, bir göreyim" der..
Hafız Sadettin Kaynak, minbere çıkmadan önce de Mustafa Kemal'e, "sarık saracakmıyım" diye sorduğunda şu karşılığı alır:
"Kat'iyyen sarık istemem. Sarığı bırak, işte bu gece giymiş olduğun elbise ile başı açık ve fraklı olarak git..fakat hava soğuktur palto giyebilirsin"
Hafız Sadettin Kaynak fraklı, başı açık olarak çıktığı minberde, Mustafa Kemal tarafından da onaylanan o meşhur hutbesini, "ey ulu tanrı.." ifadesiyle okumaya başlar..
Sadettin Kaynak, o günü hatıralarında anlatırken, hutbenin konusunun Mustafa Kemal tarafından seçildiğini, Mustafa Kemal'in kendi elleriyle Türkçe Kur’an'dan seçtiği ayetin ise Bakara Suresi’nin 11, 12 ve 13. Ayeti olduğunu yazar..
Bu ayetlerin Türkçesi ise, "O gafillere, 'yeryüzünde bozgunculuk çıkırmayın’ denildiği zaman, 'biz bozguncu değil, islah istiyoruz' derler. Halbu ki, işte onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat ne yaptıklarının farkında değillerdir… onlara, ‘insanların inandığı gibi inanın!’ denildiğinde, ‘o beyinsizlerin inandığı gibi biz de mi inanalım’ derler.. Bilesiniz ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler” şeklindedir..
O günün akşamı hafızlara, dolmabahçe sarayında iftar yemeği veren Mustafa Kemal, hizmetlerinden dolayı kendilerine tek tek teşekkür ettikten sonra, 200'er lira da para verir.. Hatta hafızları otomobille evlerine kadar bıraktıracaktır..
Bu arada dikkat çeken değişimlerden biri de hafızların kıyafetinde yaşanır.. Yakın zamana kadar, sakallı, sarıklı cüppeli olan hafızlar gitmiş, yerine kravatlı, sakalsız ve fötr şapkalı hafızlar gelmiştir..
8 şubat 1932 tarihi ise ramazan bayramıdır ve daha önceden kararlaştırıldığı gibi, istanbul camilerinde ve Türkiye'nin pek çok yerinde bayram namazında hutbeler ve tekbirler Türkçe okunacaktır..
Bayramın ilk akşamı ise Mustafa Kemal, ordu müfettişlerini dolmabahçe sarayına davet eder, Fahrettin Paşa, İzzetin Paşa, Şükrü Naili Paşa’nın yanısıra, İçişleri Bakanı Vekili Şukru Kaya da davette hazır bulunur.. Hafız Sadettin Kaynak, Mustafa Kemali'n emriyle Türkçe Kur’an'ı paşaların huzuruda da okur.. Bunun üzerine ayağa kalkarak birer konuşma yapan paşalar, diğer inkılapları destekledikleri gibi, bu inkılabı da destekleyeceklerini söylerler.. Böylelikle derviş paşa'nın kabri başında ilk Türkçe mersiye'inin okunmasıyla başlayan ve sırasıyla Türkçe Kur’an Türkçe ezan, Türkçe tekbir ve Türkçe hutbe okuma denemeleriyle devam eden reformlar tamamlanmış olur..
18 Haziran 2007 Pazartesi (Vakit)
Not ; Yazının Tam Metnini Neden Sonuç ilişkisini buradan takip edebilir ve okuyabilirsiniz.
Site'de sorun olduğundan önbellekten veriyorum
Ramazan'ın son cuma günü olması hasebiyle de Süleymaniye camii hınca hınç doludur.. Mustafa Kemal sadettin kaynağa, "haydi bakalım, Türkçe hutbeyi de Süleymaniye camii'nde mukabele ile oku! Amma okuyacağını evvela tertib et, bir göreyim" der..
Hafız Sadettin Kaynak, minbere çıkmadan önce de Mustafa Kemal'e, "sarık saracakmıyım" diye sorduğunda şu karşılığı alır:
"Kat'iyyen sarık istemem. Sarığı bırak, işte bu gece giymiş olduğun elbise ile başı açık ve fraklı olarak git..fakat hava soğuktur palto giyebilirsin"
Hafız Sadettin Kaynak fraklı, başı açık olarak çıktığı minberde, Mustafa Kemal tarafından da onaylanan o meşhur hutbesini, "ey ulu tanrı.." ifadesiyle okumaya başlar..
Sadettin Kaynak, o günü hatıralarında anlatırken, hutbenin konusunun Mustafa Kemal tarafından seçildiğini, Mustafa Kemal'in kendi elleriyle Türkçe Kur’an'dan seçtiği ayetin ise Bakara Suresi’nin 11, 12 ve 13. Ayeti olduğunu yazar..
Bu ayetlerin Türkçesi ise, "O gafillere, 'yeryüzünde bozgunculuk çıkırmayın’ denildiği zaman, 'biz bozguncu değil, islah istiyoruz' derler. Halbu ki, işte onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat ne yaptıklarının farkında değillerdir… onlara, ‘insanların inandığı gibi inanın!’ denildiğinde, ‘o beyinsizlerin inandığı gibi biz de mi inanalım’ derler.. Bilesiniz ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler” şeklindedir..
O günün akşamı hafızlara, dolmabahçe sarayında iftar yemeği veren Mustafa Kemal, hizmetlerinden dolayı kendilerine tek tek teşekkür ettikten sonra, 200'er lira da para verir.. Hatta hafızları otomobille evlerine kadar bıraktıracaktır..
Bu arada dikkat çeken değişimlerden biri de hafızların kıyafetinde yaşanır.. Yakın zamana kadar, sakallı, sarıklı cüppeli olan hafızlar gitmiş, yerine kravatlı, sakalsız ve fötr şapkalı hafızlar gelmiştir..
8 şubat 1932 tarihi ise ramazan bayramıdır ve daha önceden kararlaştırıldığı gibi, istanbul camilerinde ve Türkiye'nin pek çok yerinde bayram namazında hutbeler ve tekbirler Türkçe okunacaktır..
Bayramın ilk akşamı ise Mustafa Kemal, ordu müfettişlerini dolmabahçe sarayına davet eder, Fahrettin Paşa, İzzetin Paşa, Şükrü Naili Paşa’nın yanısıra, İçişleri Bakanı Vekili Şukru Kaya da davette hazır bulunur.. Hafız Sadettin Kaynak, Mustafa Kemali'n emriyle Türkçe Kur’an'ı paşaların huzuruda da okur.. Bunun üzerine ayağa kalkarak birer konuşma yapan paşalar, diğer inkılapları destekledikleri gibi, bu inkılabı da destekleyeceklerini söylerler.. Böylelikle derviş paşa'nın kabri başında ilk Türkçe mersiye'inin okunmasıyla başlayan ve sırasıyla Türkçe Kur’an Türkçe ezan, Türkçe tekbir ve Türkçe hutbe okuma denemeleriyle devam eden reformlar tamamlanmış olur..
18 Haziran 2007 Pazartesi (Vakit)
Not ; Yazının Tam Metnini Neden Sonuç ilişkisini buradan takip edebilir ve okuyabilirsiniz.
Site'de sorun olduğundan önbellekten veriyorum