Kısaca Milli Görüş Hareketi

erdemceerdem

Profesör
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
2,700
Tepkime puanı
394
Puanları
83
Yaş
41
Konum
Garb'ın Âfâk
Önümüzde malum bir süreç var;

Ak Partinin kaptılması davası...

Bu ne şimdi, Milli Görüşte nerden çıktı diyenler olabilir...

Ülkemizin nerden nereye geldiğine dair olayların kaleme alınmış yazısını...

Bakış açımıza belki yön çizer diye, buraya taşımak istedim...

Sadece ve sadece Milli Görüş ve Saadet Partisi'nin göz önünde tutularak bu yazıya bakılmamasını arz ediyorum...

Penceremizi açarak okuyalım inşaallah...

işte o yazı...




Milli Görüş hareketini bugüne kadar doğru değerlendirenlerin sayısı çok az. Bu harekete gönül vermiş birçok kişinin bile, sağlıklı bir değerlendirme yaptığını söyleyemeyiz.
Her şeyden önce, Milli Görüş hareketi, Türk siyasi tarihinde bir ilktir. Akışı tersine çeviren ilk siyasi yapılanma da odur.
Cumhuriyet’ten sonra, dindar insanların devlet yönetiminden tasfiye edilme süreci başlamıştır. Yine de dindar camia pes etmemiş; üstü örtülü ve çekingen bir şekilde, bazı partilere “adam” sokmaya çalışmıştır. “Demokrat Parti’ye bir adamımızı sokarsak, bu bizim için büyük bir kazançtır” denilmiştir. Veya Adalet Partisine… Hele bu “adam” bir de bakan falan olursa, mücadele büyük bir zaferle sonuçlanmış olur.
Ne CHP’nin karşısına dikilen DP, ne de onun devamı olan AP, itiraz ettiği şeyden farklı değildir. Dindar insanların bu iki partiye yönelmesi, onların aklına bir “şey” getirmiştir, o kadar. Menderes bu potansiyeli erken fark etmiş ve milliyetçi, mukaddesatçı, muhafazakar gibi ‘sihirli’ kavramlarla dindarları kendine çekmiş, daha doğrusu onları kullanmıştır.
Demirel de bu taktiği ustaca kullananlar arasındadır. Özal da öyledir.


Adnan Menderes’ten Demirel’e kadar, dindar insanların oy verdiği liderlerin hayatlarını incelersek, bu kişilerin dindar insanlarda olan hassasiyetlerin bir gramını bile taşımadıkları görülecektir. Sadece Demirel’in “Türbanlılar Arabistan’a gitsin” sözü bile, bunun ispatı için yeterlidir.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ortaya çıkmasından önce, dindarlar mevzi kapmanın peşindeydi. Sonrasında ise bir cepheden bahsedilmiştir.
Evet, sahneye biri çıkmış ve çekinmeden, korkmadan, “İnananlar buraya gelsin” demiştir. Bu, muhteşem bir çağrıdır. Benzeri, Cumhuriyet’ten bu yana hiç görülmemiştir.
Daha düne kadar falanca partiye bir adam sokmayı başarı olarak gören dindarlar, bugün parti sahibi olmuştur. Böylece, akış tersine çevrilmiştir: Bir veya birkaç partiye adam sokmak yerine, doğrudan iktidara gelmek…
Bu, aynı zamanda, Alafranga-Alaturka mücadelesidir. Medyayı ve birçok ciddi imkanı elinde tutan alafranga zihniyetin yıllardır Erbakan Hoca ile uğraşması boşuna değildir. (Şimdi Beyaz Türkler, Siyah Türkler diyorlar. Bu ayrımı yapmakla, bir anlamda, alafranga olduklarını da gizlemiş oluyorlar. Mason veya Dönme olduklarını gizledikleri gibi...)
Kuşkusuz, Milli Görüş’ün tarihi yazıldığında, daha kapsamlı bir değerlendirme yapılacaktır. Bizimkisi, işaret etmekle yetinmek…
Milli Nizam’la başlayan süreçte, inançlı kesimin büyük kazanımları olmuştur. Fakat her kazanç, beraberinde bazı sıkıntıları ve imtihanları getirir. (Mesela: Müslümanlar, önceden kolejlere iyi gözle bakmıyor ve oraları misyoner yetiştiren ecnebi okulları olarak görüyordu. Kolejlere, alafranga aileler çocuklarını veriyordu. Bugün ise, birçok dindar aile çocuklarını koleje gönderiyor. Hatta yurt içindeki kolejler dar geliyor da, Avrupa ve Amerika’daki kolejlere gönderiyorlar.)

Milli Görüş’ün hesaba katılması gereken bir güç olmasından sonra, Türkiye’de Müslümanlar lehine çok olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Bunu kimse inkar edemez. Her şeyden önce, inançlı insanlar kurum çatısı altında toplanmış; gazeteler, dergiler çıkarılmış, televizyon kurulmuş, dernek ve vakıfların sayısı artmıştır. Toplumsal anlamda da ciddi düzelmeler yaşanmıştır. Mesela, 1970’lerde mini etek modası varken, bugün o mini etekler sadece podyumlarda ve birkaç semtte ancak giyilebiliyor.
Aynı dönemde porno film furyası her yeri sarmıştı, dönemin en önemli oyuncuları bile bu filmlerde görülebiliyordu; şimdi ise böyle filmlerde oynamak, utanç vesilesi oluyor. O dönemde, başını örten talebeler parmakla gösterilirken, bugün, binlerden bahsediyoruz. O yıllarda genç olanlar hızla dinden uzaklaşıyordu, şimdi ise tam tersi. O yıllarda Amerika ve İsrail dost olarak biliniyordu, şimdi, halk onları en büyük tehlike olarak görüyor. (Hüsrev Hatemi’den bir anı: “Bir arkadaşımla İnci sinemasına gitmiştik. O yıllarda, film başlamadan önce ‘Dünya haberleri’ gösterilirdi. Bu haberler sırasında, İsrail askerlerinin bir Mısır tankını, içindeki ölü Mısırlılarla birlikte ele geçirdikleri ve ellerindeki İsrail bayrağını açarak tank üzerine çıktıkları gösterildi. Salondaki alkış gürültüsü kulaklarımdan hala gitmiyor.”)
Kuşkusuz, Milli Görüş’ün Türkiye’ye ve inançlı insanlara hizmetleri bunlarla sınırlı değil. Fakat bizim yerimiz bu kadarla sınırlı…
Evet, Türkiye’de Müslümanlardan bahsedildiği sürece, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dan da bahsedilecektir. Bu da, Allah izin verirse bin yıldan fazla sürecektir...

Yazan : İbrahim Tenekeci ( Milli Gazete Yazarı - Şair )

buda yazının linki...

http://kirikhanihl.com/makale/ibrahimtenekeci/031.htm
 

missilo

Asistan
Katılım
16 Ağu 2006
Mesajlar
914
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
izmir
milli görüş kuşkusuz bir şeylere alet edilmediği sürece mükemmel bir oluşumdur...
Milli Nizam’la başlayan süreçte, inançlı kesimin büyük kazanımları olmuştur.kuşkusuz kazanımlar oluştu.ancak yine bunu sadece milli görüş kapsamında sınırlamak yanlış olur.

Her şeyden önce, inançlı insanlar kurum çatısı altında toplanmış; gazeteler, dergiler çıkarılmış, televizyon kurulmuş, dernek ve vakıfların sayısı artmıştır. Toplumsal anlamda da ciddi düzelmeler yaşanmıştır:sol ittifak dönemlerindede bu gelişmeler yaşanıyordu merak etmeyin.
bugün, binlerden bahsediyoruz. O yıllarda genç olanlar hızla dinden uzaklaşıyordu, şimdi ise tam tersi.bu sence bir partinin veya oluşumun başarısımıdır?
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Milli Görüş'ün (yani Erbakan'ın) ülkemiz müslümanlarına etkileri inkar edilemeyecek kadar büyüktür,İbrahim Tenekeci haklı. Türkiye'de birşeyleri değiştirme iddiasında olan müslümanlar şu anda iktidardalarsa bu Milli Görüş sayesindedir.Allah razı olsun.
 
Üst