Köklü değişim Dergisi

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
70. Sayı Takdim
Temmuz Ayı Takdim
بسم الله الرحمن الرحيم

Mavi Marmara gemi hadisesinden sonra Müslüman ülkelerin yahudiler karşısında ne kadar aciz kaldıkları görülünce bu Müslümanlarda şu ihtiyacının oluşmasına ve dillerde konuşulmasına vesile oldu. Bu ihtiyaç ise; İslâm Ümmeti’ne kol kanat gerecek, haklarını savunacak ve kendilerine yapılan zulümlerden sonra bunların hesabını soracak olan bir lider ve bir devlettir. Müslümanlar bu vesile ile şunu da görmüş oldular ki o da; Filistin meselesinin ancak ve ancak Tarık bin Ziyad komutasında yola çıkan gemiler misali gemilerle çözüleceğidir. Filistin’i kurtaracak olan gemiler; insani yardım değil, şahadet arzusu ile dolu asker yüklü gemilerdir. Filistin’i kurtaracak olan gemiler; bir daha geri dönmemek üzere yola çıkan gemilerdir. Filistin’i kurtaracak olan gemiler; düzmece bandırallı değil, Tevhid sancağı çekilmiş olan gemilerdir.
Yine Filistin meselesi; gasıp yahudi varlığını otorite olarak kabul etmekle değil, Allah Azze ve Celle’ninemirleri doğrultusunda hükmetmeyen bütün otoriteleri reddetmekle çözülür. Kuru sözler veya gözyaşlarıyla değil, şer’i hükümler doğrultusunda atılacak olan somut adımlarla çözülür. Yahudi varlığı “İsrail”e karşı savaş ilan edecek cesaret ve daim bir siyasi basiret ile çözülür. Filistin meselesi yahudileri kınamakla değil, onlara anladıkları dilden cevap vermekle çözülür.
Yüreğimizi dağlayan ve 9 Müslüman kardeşimizin katledilmesine vesile olan bu hadiseden sonra şunu gördük ki, tepkiler yanlış adreslere verilmekte ve meselenin esas suçluları başka yerlerde aranmaktadır. Ve çözüm yerine sadece kınama metinleri yayınlanmaktadır. İşte bunun üzerine KöklüDeğişim Dergisi olarak Müslüman kardeşlerimizi uyarmak ve bize göre racih olanı ortaya koymak için, Ankara Kızılay Meydanı’nda, İstanbul Beyazıt Meydanı’nda ve Bursa’da Basın Açıklamaları yaparak Allahu Teâlâ’ya verdiğimiz sözü yerine getirmek ve hakkı haykırmak istedik. Ve bu ayki kapağımıza bu Basın Açıklamalarının resimlerini ve ilk konu olarakta Basın Açıklamamızın metnini koyduk.
Gündem bölümünde; Mavi Marmara olayı üzerine sahih bakış açısı ile yazılmış birkaç makaleyi, son dönemlerde meydana gelen terör olaylarının arka planını, ekonomisi ile devleşen Çin siyasetinin dününü, bugününü ve yarınını, Tarım ve hayvancılıktan sonra bu seferde Türkiye madenlerinin vahametini, Kırgızistan’da meydana gelen olaylarının nedenlerini, İslam âleminde gerçekleşen tüm bu acı vakıalara rağmen, çözümü yabancı uyruklu çocuklara Türkçe şarkı söyletmekte bulmanın mantıksızlığını ve yaz tatilinin başladığı bu günlerde çocuklarımıza dair dikkat etmemiz gereken bazı noktaları, ümmetin Hilâfet’e giderken liderlerin nereye gittiğini ve devam eden yazı dizisinde ise yine İktisadi sistemlerin bozukluklarını bulacaksınız.
Haberiniz Olsun bölümünde; İslam Coğrafyasında gerçekleşen ve birçok okuyucumuzun gözünden kaçan bazı haberleri sizlerle paylaşacağız.
Okuyucudan Gelen ve Tefsir bölümleri ile de KöklüDeğişim’in bu ay tirajını 1.000 adet daha arttırdığımız 70. sayısını tamamlayacaksınız.
İslam ile Değişmek ve Değiştirmek İçin, KöklüDeğişim başlıyor…
 

Rakaful

Asistan
Katılım
27 May 2008
Mesajlar
389
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Web sitesi
www.tevhidkalesi.com
İlk defâ rastladığım bir dergi ve bu yazılanlar gerçekten güzel şeyler.Kur'ân'a oldukça bağlı oldukları izlenimini bırakıyor insanda.İnşâallâh en kısa zamânda dergiyi inceleyeceğim.Allâh râzı olsun kardeşim.
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
71. Sayı Takdim
بسم الله الرحمن الرحيم
AĞUSTOS AYI TAKDİM
Bu sayımızı okumaya başladığınız günlerde Ramazan-ı Şerif’e girmiş ya da girmek üzere olacağız. Bu vesile ile başta bütün Müslüman kardeşlerimiz olmak üzere siz değerli KöklüDeğişim okuyucularının Ramazan-ı Şeriflerini kutluyor, bu güzel ve bereketli ayın bütün İslam âlemine hayır getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz. Bizleri Recep ve Şaban ayına ulaştıran Rabbimiz İnşaAllah Ramazan ayına ve akabinde gelecek olan Iyd-ul Fıtr’a da ulaştırsın diyoruz. Bu ayki içeriğimiz yine beğeneceğiniz ve merak ettiğiniz makalelerle dolu olmakla birlikte, İnşaAllah sizler açısından daha da verimli olur diye umut ediyoruz.
Sizlere bu ay sevindirici bir haber vererek başlamak istiyoruz. Daha önce dergimizde yazdığı bir yazıdan dolayı hakkında soruşturma açılan ve bu kapsamda dört aylık hamile olmasına karşın haksız bir şekilde tutuklanarak cezaevine konulan yazarımız Çiğdem Albasan yapılan itirazlar sonucunda nihayet tahliye edildi. İnşaAllah Rabbimiz bu hayırlı bacımızı en güzel şekilde mükâfatlandırır.
Bu ay Gündem bölümümüze İdari İşler Müdürümüz Hakkı Eren ile birlikte Türkiye’den bazı gazetecilerin de katıldığı Hizb-ut Tahrir‘in Beyrut Konferansı ile başlayacak ve Müslümanların sorunlarının ele alındığı bu konferansa ait detayları güzel bir üslupla anlatmaya çalışacağız. Devamında ise referanduma kilitlenen ülke gündeminde ne yapacağını bilmeyen, referandum paketinin içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ve bu konuda nasıl hareket edeceğini kestiremeyen Müslümanlara yön verecek makaleler ile bu konuya açıklık getireceğiz. Mübarek diye adlandırılan ve içerisinde bulunduğumuz bugünlerde defaatle kutlanan kutsal günlerin ve kutsal yerlerinin nasıl belirleneceğine dair bir yazıyı da Miraç hadisesi ile birlikte ele alacağız. Ve yine petrolü Müslümanların kanı, gözyaşı ve hayatlarından daha değerli olarak görenlerin Irak üzerinde oynadıkları kirli oyuna açıklık getirecek ve Türkiye’deki terör meselesi ile Irak siyasetini ilişkilendirecek olan bir yazı dizisine de bu aydan itibaren başlayacağız. Türkiye de var olan birçok enerji kaynağının durumunu ve nasıl kullanılamadığını da başka bir makale ile irdeleyeceğiz. Geçen aydan devam eden Çin siyasetine dair izahatı bu ay sonlandıracak ve yine iktisadi düşünceler ile alakalı yazı dizimize devam edeceğiz. Geçtiğimiz günlerde cezaevinde yakalandığı bir hastalık sonucu vefat eden bir Müslüman kardeşimiz üzerinden af etmekten dahi mahrum olanlara da hak kelamı sesleneceğiz.
Kısa-Yorum bölümünde ise; CHP’de Kılıçdaroğlu ile meydana gelen hareketliliğin nedenini, bu değişimin arka planını ve Saadet Partisi’nin en son gerçekleştirdiği olaylı kongresini kısa ama öz mefhumlarla değerlendireceğiz.
İktibas bölümünde bundan sonra her ay bir yazı yayınlamaya karar verdik. Bu ay sizleri zayıflatılan İslam Devleti Perspektifi adlı makale ile buluşturacağız.
Yine Okuyucudan Gelen ve Tefsir bölümleri ile de KöklüDeğişim’in bu sayısını tamamlayacağız.
KöklüDeğişim susukunluğun kırılma noktası olmaya devam ediyor…
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
77. Sayı Takdim
Safer 1432 / Şubat 2011
ŞUBAT AYI TAKDİM

Gün geçmiyor ki, bir İslam beldesi karışmasın, Müslümanlara bir haksızlık yapılmasın. Sömürgeci güçler tarafından Ümmetin zenginlikleri, servetleri ve de izzeti gasp edilmesin. Şanlı İslam ordusunun “Allah Allah” nidalarıyla, daha Hicret’in ilk yıllarında fethettiği ve Dar’ul İslam’a kattığı Sudan toprakları, kara kıtanın tüm karanlıklarına rağmen İslam hadaratının nuru ile aydınlanmış ve bu toprağın insanı uzun yıllar boyunca güven içerisinde yaşamıştır. Ta ki sömürgecilerin bu coğrafyaya musallat olduğu zamana kadar! İşte o günden başlamıştır. Sudan topraklarının Güney ve Kuzey diyerek isimlendirilmesi, ayrılık ve fitne tohumlarının ekilmesi. O zaman ekilen bu tohumlar, verimli arazilere sahip olan Sudan’da hızlıca yeşermese de, işbirlikçi yöneticiler tarafından biçilecek olgunluğa getirilmiştir. 9 Ocak 2011 günü yapılan formaliteden bir referandumla da bu İslam beldesi, kâfirlerin kucağına terk edilmiştir.
Biz de bu sayımızda; bölünmenin eşiğinde olan Sudan’ı unutanlara, bu durum karşısında vurdumduymazlığa, umursamazlığa ve nemelazımcılığa düşenlere isyan edercesine, yazarımız Hakkı Eren ile “Sömürgecilerin Son Hamlesi, Sudan” diyerek başladık. Sudan’a sahip çıkmanın dinî bir vecibe ve tüm Müslümanlar için şer’î bir vazife olduğunu, bu yönüyle namaz gibi, hac gibi ilmihalini bilmemiz gereken bir durum olduğunu da, yine yazarımız A. Sadık Altınel ile anlatmaya çalıştık ve “Coğrafya’nın İlmihâli” dedik. Yaşadığı olaylarla gündem olan ve Sudan’ın bölünmesini bile gerisinde bırakarak tüm dikkatleri üzerine çeken Tunus’ta ise, zalim Zeynelabidin bin Ali devrilmiş ve yerine yeni zalimler geçmek için mücadele vermeye başlamıştı. Buna binaen Tunus meselesinin tarihî arka planını ve Tunus’ta değişenin neler olduğunu yine yazarımız Hakkı Eren,“Tunus’ta Değişen, Sadece Üsluptur” diyerek sizler için izaha çalıştı.
Türkiye’nin iç gündeminde ise epeyce tartışılan, CMK. 102 madde kapsamında gerçekleşen tahliyelerin yargı boyutunu “CMK. 102 Mülkün Temelinin Çöküşüdür” diyen yazarımız İbrahim Er ve Müslümanlara yapılan zulüm boyutunu ise, “Üstünlük Hukukta Mı? Medyada Mı?” diye soran Ahmet Sivren kaleme aldı. Yine yeni yılın ilk günü, Mısır’ın İskenderiye kentinde bir kilisede gerçekleşen patlama ile alakalı olarak AbdulHamid Yazıcı, “İskenderiye Patlaması Batı’nın İslam’a Saldırısıdır” dedi. Özerklik ve dil tartışmaları konusunda “Tek Dil İslâm'ın Dilidir ve O’da Arapçadır” diyen Salih Çelik’i, yine geçen sayıdan devam eden “Adalet Arayışındaki Kürtler” başlıklı makalesiyle Salih Akkılıç destekledi.
“Akıl mı, Vahiy mi?” tartışmalarına cevap verir nitelikte olan ve modernizm kavramını detaylarıyla ela alan Cahit Toprak, “Modernizm, İslam’ı Bâtıla Uyarlama Projesidir” yazısıyla; gençliğin birilerini ‘rol model’ alarak onlara benzemek istemesinin teferruatını ve konuya nasıl bakmamız gerektiğini Fatma Nur Şahin, “Bana Rol Modelini Söyle, Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim” makalesiyle ve Fuad Hamidoğlu’nun yazı dizisi yaptığımız eseri “Gücünün Sırrını Keşfet” makalesiyle de, yazılarımıza devam ettik.
Haber-Veri-Yorum ve Kısa-Yorum bölümümüz ile de 77. sayımıza devam edeceksiniz.
İslam ile değişmek ve değiştirmek için KöklüDeğişim başlıyor… Hazır mısınız?
http://kokludegisim.net/
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
MART AYI TAKDİM

Tunus’tan başlayarak etrafına kasıtlı bir şekilde yayılan, “devrim” ve “inkılâp” olarak addedilen ve binlerce Müslüman kanının akmasına vesile olan olaylar, sadece ülke gündemimizi değil, neredeyse bütün dünya gündemlerini meşgul eder bir pozisyona gelmiştir. Ancak yaşananların olması gerektiği gibi bir İslâm inkılâbı olmadığına şahit olmaktayız. Şahit olduğumuz bir diğer hakikat ise, yangından kaçarcasına ve kurtuluşa koşarcasına hareket eden Arap halklarının tüm çaba ve gayretlerinin, dikta yöneticilerin hükümranlığı arasında yeşerttikleri ümitlerinin, sömürgecilerin yeni geliştirdiği ılımlı(!) İslâm ve demokrasi tuzağına düşmeleridir. Zeynel Ali’den kaçanların Muhammed el-Gannuşi’nin, Mübarek’ten kaçanların Ömer Süleyman’ın ve Kaddafi’den kaçanların ise acaba hangi zalim işbirlikçinin eline düşeceği gibi…
Ancak tüm bu hengâme arasında unutulan, ama bizim unutturmamak için çalıştığımız gerçek bir devrim vardır ki; o da maalesef İslam dünyasının bu halde olmasını sağlayan ve ümmetin vahdetini parçalayan Cumhuriyet devrimidir. Cumhuriyet devrimi, Batı ve demokrasi sevdalılarının çabalarıyla, Hilafet’in ilga edilmesi ile taçlandırılmıştır. Bugün her bir toprağından acı bir çığlık yükselen feryatların asıl sebebi Hilafet’in kaldırılması değil midir? 3 Mart 1924 Ümmet’in kara günü olarak tarihe geçmiş ve unutulmaması gereken hüzün günü değil midir? Bize göre bu günlerin en önemli iki konusu olan bu meseleleri kapağımıza taşıyarak bir kompozisyonla anlatmak istedik. Ancak üzerinden 87 yıl geçmesine rağmen halen Hilafet’in ilgasının nasıl gerçekleştirildiği vuzuha kavuşturulmamış ve hakikatler gün yüzüne çıkarılmamıştır. Bu sır perdesini izah etmek için Gündem bölümü; Ahmet Sivren tarafından kaleme alınan “Hilâfet’in İlgası Lozan’dan Başlar” adlı makalesi ile başlamış ve onu Hayreddin Duman’ın yazdığı “Ortadoğu’da Gerçekleşen Küresel Adaptasyondur” başlıklı yazı takip etmiştir. Cevher Kara ise, yaşanan olayları doğru yorumlamayan ve yönetici değişikliğini devrim olarak algılayan zihniyete karşı çıkarak “Devrime Şerh Düşmek” adlı makalesiyle şerhini koymuştur. Koyulan bu şerhin gerekçeli kararını da, “Halk İsyanları ve Sonun Başlangıcı” adlı makalesinde İbrahim Er, “Batı S.O.S Verirken Doğu Ses Veriyor” başlıklı yazısında A. Sadık Altınel tamamen ve “Zengin Müslümanların Devrimi” başlıklı yazısında Mahmut Kar ise kısmen yazmıştır. Yazarımız Talha Yaşar, 3 Mart 1924’ün önemine binaen, konunun altını çizmek istercesine “Ümmet’in Hüznü; 3 Mart 1924!” tespitini yapmıştır. Bu ay yine gündem olan bir başka konuyu ise yazarımız Hakkı Eren, “Kıbrıs’a Ne Ekildiyse O Biçiliyor” diyerek sayfalarımıza taşıdı. Seçimlere yaklaşırken tartışılan Başkanlık sistemi ile alakalı makaleleri AbdulHamid Yazıcı ve Erkan Kardelen’den okuyabilirsiniz. Herkese tanınan ama nedense Müslümanlara gelince unutulan “İfade Özgürlüğü” meselesine ise Esma Sıddık dikkat çekiyor. Tefekkür, Haber-Veri-Yorum, Okuyucudan Gelen, İktibas ve Tefsir bölümleri de bu ay Derginizde sizinle buluşacak bölümler…
Her şeye rağmen, Müslümanların mevcut küfür sistemlerini devirebilme potansiyellerinin olduğunu göstermesi açısından bu hareketlenmeler, bizlere, Hilâfet’e giden yolun her zaman açık olduğunu gösteriyor.
Zira artık KöklüDeğişim çok yakın…
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
TEMMUZ AYI TAKDİM


Kaç aydır dünyanın ve Müslümanların gündemi Ortadoğu… Bölgede yaşanan ayaklanmalar ve sonrasında -özellikle Libya ve Suriye’deki- masum halklara karşı yapılan zalimane müdahaleler… katliamlar…
Biz de KöklüDeğişim olarak son sayılarımızda, bu ayaklanmaları ve zalim otoritelerin halklarına karşı ceberutça müdahalelerini başlıca gündemimize almıştık. Fakat Libya ve Suriye özelinde mesele halen sıcaklığını koruduğundan ve hassaten Suriye özelinde dünya devletleri ve Müslümanlar -bir kısmı hariç- adeta suskunluk orucuna tutulduğundan, bu meselenin duyurulması ve doğru çözümün ortaya konulması noktasında yeni bir organizasyon ile “Ortadoğu’da Neler Oluyor” başlıklı bir konferans yapmayı planlamıştık. 26 Haziran 2011 tarihinde Anadolu Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirmeyi düşündüğümüz konferansımız yine zalimler ve hakkın söylenmesinden korkanlar tarafından engellendi/izin verilmedi.
Konferansımız eğer düzenlenebilseydi, konuşmacı olarak katılan Gerçek Hayat Dergisi Ortadoğu Temsilcisi Âdem Özköse, “Ayaklanmaların Nedeni ve Gizlenenler” konusunda ayağının tozuyla geldiği Suriye özelindeki şahitliklerini bizimle paylaşacak ve orada yaşananlara nasıl kör-sağır-dilsiz kalındığının feryadını haykıracaktı. Bir diğer konuşmacı konuğumuz ise Eğitimci-Yazar Ahmed Kalkan Hocamızdı. Üstad, “Ortadoğu Sınavında Müslümanların Sorumlulukları” konusunda, İslamî Ümmet’in sorumluluklarını ve yapmaları gerekenleri bir kez daha hatırlatacaktı. Ve son olarak dergimiz yazarlarından Muhammed Hanefi Yağmur Hocamız ise “Sorunun Çözümünde Türkiye’nin Rolü” konusunda, bölgenin geleceğini inşa için çalışan sömürgecilerin çözümü olan ılımlı demokratik İslam modeli yerine, kendisiyle izzet ve şeref kazanılacak olan Hilafet’e çağrıda bulunacaktı… Ancak bu hayırlı ve hayırlara öncü olacak amel, Ankara Valiliği’nin iptali sebebiyle maalesef gerçekleşemedi. Ancak bizler “suskunluğu kırmaya” ve söylenemeyeni söylemeye söz verdik ve bu uğurda da elimizden gelen her türlü çabayı sürdürmeye de devam edeceğiz.
Bu ay gerçekleştirdiğimiz ikinci etkinlik ise; ilga edilen Hilafet’in ardından, bu menfur karara yapılmış en güçlü itirazı ortaya koyan ve bu sebeple 29 Haziran 1925 tarihinde arkadaşlarıyla birlikte asılarak şehit edilen Şeyh Said-i Kürdî’yi hatırlamak oldu. Bu noktada, KöklüDeğişim Dergisi olarak, “Şeyh Said’e İade-i İtibar İçin İmza Kampanyası” başlattık. İnternet sitemizde ve Şanlıurfa ile Diyarbakır’a kurduğumuz stantlarda topladığımız imzaları ilgili makamlara iletecek ve konunun takipçisi olacağız. Bu sebeple de, Şehid Şeyh Said ve kıyam hareketinin hakikatini, resmî tarih yalan ve iftiralarından temizleyerek bu gençliğe sunmayı, hem Ümmet nezdinde, hem de tarih sayfalarında Şeyh’in kirletilememiş, düşürülememiş itibarını resmî tarihe de kabul ettirmeyi düşünüyoruz.
Bu ayki Gündem bölümünde, “İslam Toprakları NATO Kuvvetlerine Üs Olmamalıdır” Cuma Canpolat, “Batı İçin Tehlike Siyasal İslam” Esma Sıddık, “Prof. Dr. Ali Nihat Eskioğlu ile Söyleşi” Hakkı Eren, “Üç Aylardan Beklentimiz” Ekrem Muakkil, “Mübarek Ayaklanmalar Nasıl Bir Değişim Getirdi” Yasin Yavuz, “Kokuşmuş Olan Fikir Asabiyet” Sümeyye Avcı ve “AKP Neyi Başardı” makalesiyle Halime Aydın’ın yazılarını bulacaksınız.
Devam eden yazı dizisinde “Gücünün Sırrını Keşfet” Fuad Hamidoğlu ve “İktisadî Düşüncelerin Bozuklukları ve Sahih Çözüm” Hakkı Eren’in yazılarını bulacaksınız. İktibas olarak bu ay, TimeTürk sitesinde yayınlanan “Filistin Âlimler Birliği Başkanı Şeyh Hamid el-Beytavi ile Röportaj”ı okuyabilirsiniz.
KöklüDeğişim; Suskunluğu Kırmak ve Hakkı Haykırmak için çıktığı yolda emin adımlarla yürüyor…
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
KÖKLÜ DEĞİŞİM için

Önce var olan sistemleri yasal yollarla ve Müslümana yakışır şekilde PASİFİZE etmek gerekir.

Örnek Suriye olayı nı irdelemek gerek

SURİYE deki iç karışıklık bana göre Türkiyenin büyümemesi için SİYONİZM in hazırladığı bir senaryodur.

ORTADOĞU da geçmişe nazaran çok iyi bir ilişkiye giren TÜRKİYE nin önünü kesmektir.

YAŞIM ELLİALTI Bu yaşam bana bunu öğrettti.

KONUŞMA & TENKİT ETME İSTİYORSAN STEDİKLERİNİ YAŞAMA GEÇİRMEK İÇİN FİKİRLER ÜRET VE BUNLARI YAŞAMA GEÇİR.
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
AGBİ EGİTİME DEVAM :)
dergi_1309271156.jpg
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Köklü Değişim’e Yönelik Hukuksuzluk ve Hükümetin Sorumlulukları




İki hafta önce Köklü Değişim dergisinin Ankara’da gerçekleştirmeyi planladığı “Ortadoğu’da Neler Oluyor?” başlıklı konferansın valilik kararınca iptal edilmesinin ardından dergi mensuplarına yönelik 6 ilde gerçekleştirilen bir dizi operasyon söz konusu olmuştu. Gözaltına alınan 18 kişiden 12’si de tutuklanmıştı. Tutuklanma sebepleri resmi kanallardan öğrenilememiş, sadece tutuklu yakınlarına yapılan gayrı resmi açıklamalardan “Seminer düzenlemek”; “Gösteriye katılmak” gibi gayr-ı hukuki nedenlere dayanıldığı öğrenilmişti. Kurdun kuzuyu yemeye niyetlendiği durumlarda -tıpkı İhya-Der olayında görüldüğü üzere- kanunların hukuksuzluğa kılıf yapılma, yapılamadığı durumlarda ise hukuksuzluğu detaylara gizleme örneklerini gözler önüne sermektedir. Konunun detayları sürecin nasıl işletildiğine ilişkin tabloyu önümüze serecektir:
Açılım sürecinde gerçekleştirilen yeni yasal düzenlemelerin ardından, normal şartlarda artık konferans düzenlemek için herhangi bir kurumdan izin almaya gerek yoktur. Lakin, Köklü Değişim mensuplarına emniyet personelinin yaptığı açıklamaya göre “Sadece toplantıdan en az iki gün öncesinden Valiliğe bilgilendirme yapılması zorunludur.” Bu da izin değil, sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Toplantı düzenleyecek olan kişi ve kurumlar, eğer “emniyet tedbiri” talep ederlerse bu durumda, ancak 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun gereklerine (7 Kişilik Tertip Komitesi oluşturulması v.s.) göre toplantılarını düzenleyebilirler.
Halihazırdaki verili yasalar ve uygulamadaki normal prosedür bu şekilde işlemekte iken, “Ortadoğu’da Neler Oluyor?” konferansının engellenebilmesi amacıyla farklı bir sürecin işletildiğine şahit olundu.
Legal bir dergi konumundaki Köklü Değişim’in konferans hazırlıkları konferansın yapılacağı 26.06.2011 tarihinden yaklaşık üç hafta önce başlamış ve on günden fazla bir zaman önce de www.kokludegisim.net ve benzeri iletişim kanalları üzerinden ilan edilmişti. Son hafta içerisinde ise el broşürleri, duvar afişleri ve özel davetiyeler bastırılıp dağıtılmıştı. Dergi mensuplarının bildirdiklerine göre, yine son hafta içerisinde Ankara Valiliği'ne bildirimde bulunmak suretiyle ilgili hususları içeren bir dilekçe ile başvurulmak istenmişti. Başvuru esnasında valilik memurları "bilgisayar sistemlerinin arızalı olduğu, Ankara Emniyeti’nin ilgili birimlerine dilekçenin elden verilebileceğini" ifade etmişlerdi. (Kendilerinin de zaten dilekçeyi Emniyet'e göndereceklerini de ekleyerek)
Ankara Emniyeti'ne ulaşıldığında, ilgili emniyet amiri tarafından önce "Normalde konferans düzenlemek izin alınması gerekmediği yalnızca bilgilendirmede bulunulmasının yeterli olduğu" hususları dergi mensuplarına hatırlatılmasına ve onların da "Biliyoruz, zaten izin almak için değil, bilgilendirmede bulunmak için geldik" demelerine rağmen, bir oyalama furyasıdır başlıyor. Dilekçeyi veren Köklü Değişim dergisi yetkilisi Ahmet Sivren'in dergideki pozisyonunu belirtir bir evrak ve konferansın yapılacağı mekân (Anadolu Gösteri Merkezi) ile yapılmış kira kontratının eklenmesi halinde dilekçeyi kabul edebilecekleri ilgili amir tarafından isteniyor. Ertesi gün, dergi yetkilileri evraklarla birlikte, -bir önceki gün görüştükleri amir o esnada orada bulunmadığından- o birimdeki ilgili bir memura dilekçelerini teslim etmek istiyorlar. Önce kabul edilmek istenmiyor, zira bir başka mevzuata/ya da yasaya binaen konuşmacıların kimlik bilgilerinin gerektiğini söyleniyor. Fakat "Siz alın şu dilekçeyi biz bilgilendirmemizi yapalım; eksikleri bildirirsiniz sonra tamamlarız" dendikten sonra dilekçe kabul ettiriliyor. Aynı günün akşamı Emniyet’ten dergiyi telefonla arayıp "Siz, 2911 sayılı yasaya göre evrak hazırlayacaksınız; Yukarı(!) dan öyle isteniyor" denilerek yasanın içeriğini fakslıyorlar. Dergi mensupları bunları da yerine getirmelerine rağmen (2911 sayılı yasa gereklerini yedi kişilik tertip komitesi, bu kişilere ait ikametgâh, adlî sicil kaydı vs. evraklar) Ankara Valiliği'ne dilekçeyle beraber götürülmesine rağmen Valilik tarafından dilekçe kabul edilmiyor. Bahane olarak da artık dilekçelerin Emniyet'e verileceği söyleniyor. Nihayet dilekçeler emniyete ulaştırılıyor ve bir gün sonra aralarında dergi il temsilcileri, yazarları, okurları ve konferans komitesi üyelerinin de olduğu bazı kişilerin gözaltına alınmasına yönelik operasyonlar başlıyor. Konferans hakkındaki valilik kararı ise kendilerine Cuma akşamı saat 16:30 civarında yani mesai bitimine yarım saat kala tebliğ edilmek isteniyor. (Böylelikle konferansa ilişkin olarak öğrenecekleri menfî karara -araya hafta sonu girdiği için- o saatten sonra itiraz etmeleri de engellenmiş oluyor.)
Kısacası yasallık kılıfına uydurulmaya çalışılan hakkaniyetsiz ve hukuksuz bir süreç, Köklü Değişim Dergisi'ne özel olarak işletilmiş oluyordu. Ardından hukuksuz bir şekilde yazarlara, il temsilcilerine ve konferans tertip komitesi üyelerine yönelik malum tutuklama furyası başlatılıyor. O günden bu yana da herhangi bir gelişme söz konusu olmadı. Mağduriyetler devam etmekte.
Bu Ülkede Açılımın Öncelikli Öznesi ve Hedefi Müslümanlar Olmalıdır
Şunu özellikle vurgulamak gerekir ki, İslami kesimlere yönelik geçmişlerine ilişkin “devlet bakışı” ne olursa olsun; açılım ve yeni anayasanın oluşturulması sürecinde mezkur bakışın değiştirilmesi elzemdir. Bu değişmediği müddetçe silahın ve şiddetin bir yöntem olarak benimsenmediği ve siyasal sosyal faaliyetlerin -tıpkı seküler kesimlerde olduğu gibi- legal ortamlarda gerçekleştirildiği bu oluşumlara “Her ne kadar legallik zırhına bürünseniz de toplum nezdinde meşruiyet kazanmanıza sebebiyet verecek, görünürlüğünüzü artıracak faaliyetlerinize izin vermeyeceğiz” mantığıyla hem Evrensel insan hakları normlarına, hem ülkenin değiştirilmesi istenen makus talihine yönelik darbeler vurulmaya devam edilecektir. Yasalar sözde değişmiş olacak; yasa uygulayıcılarının zihin yapıları yerinde sayacak; hukuksuzluklara kılıf bulma refleksleri her daim bu oluşumlar üzerinde demokles kılıcı gibi işleyecektir.
Oysa her fikrin, her görüşün –şiddete ve silaha başvurmadığı müddetçe- kendisini ifade etme özgürlüğü günümüzde evrensel bir norm haline gelmiştir. Bu normlar işletilmeyecek, sadece yandaşlar kayrılacak, kendisinden korkulan/ürkülen, arkalarında uluslar arası güçlerin varolduğu seküler yapılar süreçten nimetlendirilecek, tatmin olmadıklarında tehditlerine boyun eğilecek; yükler arttığında da her çözümsüzlük sürecinde olduğu gibi klasik devlet refleksleri, milliyetçi dürtüler, resmi ideoloji ve uygulamalarına göz kırpan siyasi süreçler “tarih tekerrürden ibarettir” galatı meşhurunu haklı çıkarır bir tarzda işletilmek zorunda kalınacaksa; yüz yıllık bu darbeci düzenin geriletilmesi yolunda atılan adımlar da akamete uğrayacak; bürokratik oligarşinin bir yay gibi gerilip yeniden özgüvene kavuşması durumu hasıl olacaktır.
Bugün açılımın en önemli öznesi, hedef kitlesi olması gereken ve bu ülkenin çoğunluğunu oluşturan Müslüman kitlelerin desteğine mazhar olan İslami oluşumlara vebalı, gayrı meşru, iflah olmaz muamelesi görecekse, bu durumun bir sonraki aşaması, İslami kesimlere yönelik hukuksuzlukların hesabını veremeyen, onların açılıma yönelik iyi niyetli desteklerini kaybeden bir siyasi yapılanmanın aynaya bakıp, kendisine bir ömür biçmesi kaçınılmaz olacaktır.
Darbeci zihniyet kadar, onun kurumlar içerisine yayılmış mantalitesini klasik “devlet refleksi” ile sürdürme azminde olan kişilerin de “Evrensel normlardan ve insan hakları kültürü”nden nasibini almış olanlardan seçilmesi, memurların böylesi bir eğitim sürecinden geçirilmesi elzemdir. Eğer durumdan vazife çıkarma mantığını sürdürenlerin hukuksuzluklara kılıf bulma becerilerinin önü tıkanmaz; hukuk yegane terazi haline getirilmez; teraziyi bozan yasalar hukukileştirilip uygulayıcıları bu minval üzere eğitilip seçilmezse açılım olgusu ve yeni anayasal düzenlemeler de yorumcularına ve alandaki uygulayıcılarına kurban edilmiş olacaktır. Kimseye zorla “Allah’tan korkun hesap vereceksiniz; yapacağınız yasalar da, bunları uygulayanlar da bu menşe üzere olmalı!” demiyoruz! “Zorla” demiyoruz ama en güzel şekilde uyarı vazifemizi de yerine getirmenin bize Allah’ın emrettiği bir üslup ve yöntem olduğunu hatırlatarak diyoruz ki “Allah’a verilecek hesaptan korkmayanların arkasında Rabbimiz, kirli siyasanın zorlu oyunlarına dayanacak gücü bir yere kadar verir. Hepimiz imtihan oluyoruz ve açılımın yönü imtihanın başarılabilmesinin önündeki engellerin kaldırılması istikametinde olmalıdır…



Bahadır Kurbanoğlu
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
83. Sayı Takdim
Ramazan 1432 / Ağustos 2011

بسم الله الرحمن الرحيم


AĞUSTOS AYI TAKDİM


“Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir” Bu türkü sözü, bizlere sanki bugünün vakıasını resmetmiş... Sizlerin de dikkatini ve öfkesini çekmiştir; bu memleketin doğusunda çıkan çatışmalarda katledilen gençlerin hepsi o “Anadolu” diye tabir edilen yurdum insanının çocuklarıdır. Ağlayanlar, feryad-u figan edenler hep bizim gariban halkımızın çocuklarıdır. “Kalburüstü” tabakanın, siyasetçilerin, büyük sermaye sahiplerinin çocuklarının -kimsenin başına gelmesin tabiî de- bu çatışmada ölen gençler arasında olduğunu göremezsiniz. Zira onlar “risksiz” bölgededirler; askerî gazinolarda, geri hizmette...
Askerler -erler- açısından durum böyle maalesef, fakat bir de erlerle beraber komutanları da doğrudan ilgilendiren mevzu var ki bu mesele, terfi meselesi yani Yüksek Askerî Şura (YAŞ)… Diyarbakır-Silvan’da 13 askere yapılan saldırının ve daha önceki nice şaibeli saldırının izlerinin Türkiye’nin askerî-politik sürecine, derin yapılanmalara ve sömürgeci devletlere dek uzanan bir süreci kapsadığı muhakkak! Yani yukarda filler tepişirken, ezilen çimen oluyor maalesef… Hakkı Eren’in “Silvan Katliamının İzlerini YAŞ’ta Sürmek” başlıklı makalesin de işte tam bu “filler ve çimen” bağlamını ele alıyor. Biz de bu katliamı ve izlerini sizlerle kapaktan paylaşıyoruz.
Gündemimizin bir diğer konusu da malumunuz olduğu üzere Ankara Valiliğince “yasaklanan” “Ortadoğu’da Neler Oluyor?” konulu konferansımız... Her ne kadar konferansımızı yapamamış olsak da orada söyleneceklerin bir kısmını sizlerin okumasına sunmak için Muhterem Hocalarımız, Ahmed Kalkan’dan “Ortadoğu Sınavında Müslümanların Sorumlulukları” ve M. Hanefi Yağmur’dan da “Suriye Sorununun Çözümünde Türkiye’nin Rolü” sunumlarını birer makale halinde Dergimize yazmalarını istedik; saolsunlar, bizleri kırmadılar. Ayrıca Ankara Valiliğinin konferansımıza yönelik hukuksuz yasaklama kararıyla birlikte diğer bazı İslamî kişi, cemaat ve derneklerine yönelik yapılan hukuksuzluklara tepkilerini dile getiren kişi ve kurumların açıklamalarını da gündem bölümümüzün ilerleyen sayfalarında okuyacaksınız.
Ağustos ayı ile birlikte Ramazan-ı Şerif’i de karşılayacağız. Rabbimiz bu mübarek ayı hayırlara vesile kılsın ve bizleri özlediğimiz, beklediğimiz ikinci Raşidî Hilafet Devleti’ne kavuştursun. Ekrem Muakkil Hocamızın da dile getirdiği gibi “Ramazan Ayı, Müminlerin Bağışlanma Ayıdır”. Hilal meselesi gibi mühim bir meseleye ait şer’î delilleriyle ortaya konulan makalemizi beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz.
Seçimlerin ardından AKP yine tek başına Hükümet oldu. Amerika’nın “‘Altın Adamı’nın ‘Ustalık Dönemi’ Başladı”. Erkan Kardelen, farklı üslubuyla “Altın Adam”ın sürecini anlatıyor. Geçen (Haziran) ayın 29’unda Şehid Şeyh Said’in şehadetinin 86. Yıldönümü vesileyle Diyarbakır ve Şanlıurfa’da Dergimiz tarafından 28-29.06.2011 tarihlerinde ayrı ayrı basın açıklaması düzenlendi. Bu metni de gündem sayfaları arasında bulacaksınız. İbrahim Er, “Operasyon Hükümeti”nin seçimlerin ardından yeni Anayasa sürecini ve bu sürece eşlik eden operasyonları, “Seçimler, Anayasa Değişikliği ve Operasyonlar” başlıklı makalesinde irdeliyor. Mahmut Kar ise “Ey Şaşkınlar! Yol Bu Tarafta” diyerek bulunduğu zirveden suyun (çözümün) nerede olduğunu gören insanın, çölde su arayanlara (çözümsüzlük içindekilere) lisan-ı hal ile seslenişini/seslenmesi gerektiğini makalesinde siyasî gündemden hareketle resmediyor. Cevher Kara “‘Sol İlahiyat’ ve Eski Bir Yanılgı” başlıklı makalesiyle, Ahmet Sadık Altınel “Amerika’nın Yeni Ortadoğu Stratejisi” başlıklı makalesiyle, Hayreddin Duman “Bayreyn Dosyası”yla gündem bölümünde olacak…
Dergimizde yayınlanan makaleleriyle tanıdığımız Âdem Budak ile, kendisini, cezaevi ve İslamî değişim sürecini konuştuk. Samimi duygular ve derin mesajlar içeren röportajımızı ilgiyle okuyacaksınız… Fuad Hamidoğlu’nun “Gücünün Sırrını Keşfet” Tefekkür bölümü ve Esad Mansur’un “Âl-i İmran Sûresi 28. Ayet” tefsiriyle sizlere bu aylık veda ediyoruz…
Hak sözün namusunu kirletmeden söylemek şiarıyla sizi İslam’la değişmeye ve değiştirmeye çağırıyoruz…
hbr_1311680504.jpg
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
"Hizbuttahrirci kardeslerin görüslerini ciddiye almadigimi ve okumadigimi belirtmek isterim..."

düşünmeden sarfettiğiniz bu sözler için özür borçlusunuz...:confused1:
dergiyi ve siteyi incelerseniz hizbuttahrirli olmayanlarında yazılarının var olduğunu görürsünüz:thinking::Cool:
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
85. Sayı Takdim
Şevval 1432 / Ekim 2011

بسم الله الرحمن الرحيم
Ekim Ayı Takdim


Başbakan Erdoğan, Eylül ayı ortasında Mısır, Tunus ve Libya’yı kapsayan, “Arap Baharı” adı verilen bir geziye çıktı. Dünya ve Türkiye gündeminde dikkatle izlenen geziye ise Başbakan’ın açıklamaları ve akabindeki tartışmalar damgasını vurdu. Zira Erdoğan, izzet ve şerefi kendilerine iade edecek, Dünya Müslümanlarının liderliği olan Hilafet Devleti’nin ikamesini arzularlarken “Laik-Demokratik Türkiye” modelini Bölge halkına meydanlarda pazarladı. Israrlı bir şekilde Laiklik vurgusu yapan Erdoğan’ın bölgeye hangi niyetler ve amaçlar uğruna gittiği de böylelikle anlaşılmış oldu. Amerika'nın ve Avrupa’nın, kurulması muhtemel bir İslam Devleti’ne giden bütün yolların tıkanması adına her türlü çabayı gösterdiği bir zamanda böylesi bir gezi ve böylesi mesajlar, mezkûr çabaları pekiştiren ve İslamî Ümmet’e ihanet kokan faaliyetlerdir.
Bu gezinin gündemi meşgul eden bir diğer yönü ise; Âlimlerin, Erdoğan’ın bu Laiklik çağrısına yönelttikleri tepkilerdi. Gerek Başbakan’ın açıklamaları olsun, gerekse de peşi sıra yapılan itirazlar olsun bu mesele -her ne kadar bir Müslümanın Laiklik/dinsizlik meselesini tartışıyor olması bile abesle iştigal olsa da-, bir çok yazarımız tarafından hak sözün hatırlatılması/haykırılması vesilelerinden bir vesile addedilerek söylenmesi gerekenlerin söylendiği bir mesele oldu. Bu bağlamda Dergimizin kapağına da bu konuyu çektik ve “Ümmet “Hilafet” İstiyor, Erdoğan “Laiklik” Diyor” spot cümlesiyle Başbakan’ın fikrini ve zikrini ifşa etmek istedik. Aynı şekilde Ahmet Sadık Altınel’in “Gerçek Devrim” makalesi, bölge üzerinde oynanan oyunların, şu günlerde yapılmak istenenlerin deşifresini yaparken, tüm bu olumsuzluklara rağmen yine de ümitvar olmanın gerekliliğini ayetler ışığında önümüze seriyor. Mahmut Kar’ın Ahmed Kalkan Hoca ile "Kur’an Kavramları" adlı eseri üzerine yaptıkları söyleşi de, Kur’an’ın unutturulan kavramlarının aslında hayatımızdaki olumsuzlukların yegâne ilacı olduğu vurgusu ön plana çıkıyor. Gündemden kopmadan zevkle okuyacağınız bu söyleşide, Ortadoğu’ya Laiklik pazarlayan Başbakan’a hassaten bi dolu mesaj var. Tabiî almasını bilene…
Bölge coğrafyasındaki gelişmeler üzerine yazılmış olan; “NATO Füze Kalkanı Projesi” Engin Uygun tarafından, “Arap Baharı, Türkiye ve Yahudi Varlığı İle İlişkiler” Hayreddin Duman tarafından, “Libya Analizi” Esma Sıddık tarafından kaleme alınan makalelerimiz arasında. Ayrıca yine Erdoğan’ın açıklamaları üzerine iki de iktibas sizleri bekliyor. Birincisi, İktibas Dergisi yazarlarından Mehmed Durmuş’a ait: “Arap Baharı Gezisinin Anlamı”. Diğeri ise Salih Çelik’e ait, “Seni İkna Etmeye Hazırız Erdoğan!” başlıklı makale…
Ayrıca Türkiye gündeminde futbolda şike iddiaları ve bir takım operasyonlar var. Bu konuyu da Cahit Toprak kaleme aldı: “Şike Operasyonları ve Perde Arkası”
Bu ay yeni bir yazı dizisini karşınızda bulacaksınız: Emr-i Bi’l-Marûf ve Nehy-i Ani’l-Münker Hükümleri isimli Yâsin ibn-u Ali’nin iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek bahsi hakkında mühim bilgiler içeren bu eserinin, bilhassa bu konuda kafası karışık olanlar için önemli bir boşluğu dolduracağı kanaatindeyiz.
Tefsir ve “Gücünün Sırrını Keşfet” yazılarının yanı sıra Sahabelerin önde gelenlerinden Sa’d bin Mu’âz’ın İslam oluş sürecini ve İslam uğrunda, Allah ve Rasulü yolunda kendisini feda edişini bir çırpıda okuyacak ve umuyoruz ki Rabbimize, bugün de Dinini ve Müslümanları Ensarlarla, Muazlarla desteklemesi için niyazda bulunacaksınız.
Fitne ve fesadın Müslümanların beldelerinde rahatlıkla gezdiği, hak sözü söyleyenlerin zulme maruz kaldığı bir günde inşallah köklü bir değişim yakındır, diyoruz ve KöklüDeğişim’i böylesi bir arzu ve irade ile desteklemenizi istiyoruz. Zira fitneden önce gitmek, fesadın önüne bir an önce geçmek gerek…
Selametle…



dergi_1317041885.jpg


 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
islami fikirlere dayalı aylık siyasi dergi :)

BENCE islami fikirlerden önce

PEYGAMBERİMİZ sav in tebliğ ini bilerek hareket etmesi gerek.

Örnek

ALLAH cc dan daha iyi kullarını tanıyan varmı diye abes bir soru arkasından şunu belirtmek isterim.

ALLAH cc neden yaklaşık on sene sonra ALKOL yasağını getirdi yani bizlere bildirdi.

PEYGAMBERİMİZ sav neden önce islamı gizli gizli yaydı.

Bugün için neden ERDOĞAN BEN LAİK DEĞİLİM dedi.

İŞTE bunlar düşünülecek sorular.
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
agbi şimdi şunu mu demek istiyorsunuz yani bütün ortadoğu ülkelerinde yaşayan insanlar ve türkiyedeki insanar mekkedeki müşrikleri gibi kafir de onun için bizlerde islamın bir kısmı açıklamalı bir kısmını açıklamamalıyız öyle mi?!dinimiz kemale ermiştir...bir kısmını açıklayıp bir kısmını gizleme zorunluluğu yoktur...yeryüzünde yaşayan müslmanların sayısı zalim ve fasıklarınkinden çoktur...ancak hadiste geçtiği üzere vehn:dünya sevgisi nedeli ile zulma maruz kalmaktadırlar... ALLAH RAZI OLSUN en azından söylediklerinin doğruluğu tasdik ederek uslup problemi olduğunu söylemişsiniz... ama bence aksiyle hareket edenlerin dini anlamada sorunları var...islamı teslim olmak yerine islamı şartlara teslim ediyorlar...bu büyük cürüm ve hesabı zordur...ALLAH HEPİMİZİ MUHAFAZA ETSİN...VESSELAM...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
agbi şimdi şunu mu demek istiyorsunuz yani bütün ortadoğu ülkelerinde yaşayan insanlar ve türkiyedeki insanar mekkedeki müşrikleri gibi kafir de onun için bizlerde islamın bir kısmı açıklamalı bir kısmını açıklamamalıyız öyle mi?!dinimiz kemale ermiştir...bir kısmını açıklayıp bir kısmını gizleme zorunluluğu yoktur...yeryüzünde yaşayan müslmanların sayısı zalim ve fasıklarınkinden çoktur...ancak hadiste geçtiği üzere vehn:dünya sevgisi nedeli ile zulma maruz kalmaktadırlar... ALLAH RAZI OLSUN en azından söylediklerinin doğruluğu tasdik ederek uslup problemi olduğunu söylemişsiniz... ama bence aksiyle hareket edenlerin dini anlamada sorunları var...islamı teslim olmak yerine islamı şartlara teslim ediyorlar...bu büyük cürüm ve hesabı zordur...ALLAH HEPİMİZİ MUHAFAZA ETSİN...VESSELAM...

LÜTFEN mesajlarımı okumak için değil anlamak için okuyun LÜTFEN
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
agbi şimdi şunu mu demek istiyorsunuz yani bütün ortadoğu ülkelerinde yaşayan insanlar ve türkiyedeki insanar mekkedeki müşrikleri gibi kafir de onun için bizlerde islamın bir kısmı açıklamalı bir kısmını açıklamamalıyız öyle mi?!dinimiz kemale ermiştir...bir kısmını açıklayıp bir kısmını gizleme zorunluluğu yoktur...yeryüzünde yaşayan müslmanların sayısı zalim ve fasıklarınkinden çoktur...ancak hadiste geçtiği üzere vehn:dünya sevgisi nedeli ile zulma maruz kalmaktadırlar... ALLAH RAZI OLSUN en azından söylediklerinin doğruluğu tasdik ederek uslup problemi olduğunu söylemişsiniz... ama bence aksiyle hareket edenlerin dini anlamada sorunları var...islamı teslim olmak yerine islamı şartlara teslim ediyorlar...bu büyük cürüm ve hesabı zordur...ALLAH HEPİMİZİ MUHAFAZA ETSİN...VESSELAM...
sizi tutan kim
yeter ki hapse girdiğinizde zırlamayın
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
sizi tutan kim
yeter ki hapse girdiğinizde zırlamayın

zırlamadıklarının ben şahidiyim diyebilirim.
Derginin kitleyle ne alakası var,ben de yazabilirim oraya...

tecavüzcüsünü,katilini salıveren ileri gelenler kalemi kuvvetli olanları ya asıyor ya mahkum ediyor,siz bunu mu savunuyorsunuz...
 
Üst