Kurtarici önce Kendini Kurtarandir

Turkbeyi

Ordinaryus
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
2,960
Tepkime puanı
273
Puanları
83
Konum
Karaman
KURTARICI ÖNCE KENDİNİ KURTARANDIR YRD. DOÇ. DR. ALİ AKPINAR

Yüce Rabbimiz buyurur ki:“Ey İnananlar! Siz kendinize bakın; doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.”1Ayeti doğru anlayabilmek için önceki ayetlerde neden bahsedildiğine bakalım:Yüce Allah, surenin 102. ayetinde inkârcılardan, lüzumsuz sorular sorup inkâra düşen Yahudiler’den2 103 ve 104. ayetlerde din adına asılsız şeyler uydurup Allah’a iftira eden, atalar dinini Allah’ın kitabına ve Peygamberine uymaya tercih eden putçulardan bahsetmektedir. Bundan sonra ise şu ayet gelmektedir: “Ey inananlar! Siz kendinize bakın; doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez.” Ayetten anlaşılabilen mesajları şöyle sıralamamız mümkündür.1- İslâm toplumu, başkalarından etkilenmeyen güçlü bir toplumdur:Ey iman edenler! Siz kendinize bakın, başkalarının sapıklıkları sizi korkutmasın, yıldırmasın, yolunuzdan alıkoymasın. Bir başınıza da olsanız, siz hakta kalmaya bakın. İman sizin yolunuzdur, siz onda kalın ki sapıklıktan ve sapıklardan etkilenmeyin. “Ey inananlar! Allah’tan sakının; herkes yarına ne hazırladığına baksın; Allah’tan sakının, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.”3 “Herkes kazancına bağlıdır.”4Siz başlı başına bir toplumsunuz. Sizin herşeyiniz var. Ferdî, ahlakî, ictimaî, iktisadî, siyasî her alanda size ışık tutan, yol gösteren mükemmel bir dininiz var. Sizin dininizin ihmal ettiği bir alan yok ki, başkalarından etkilenesiniz ve herhangi bir konuda başkalarından bir şeyler alasınız, Sizin dini, bütünüyle anlayıp yaşarsanız, hayatınızda herhangi bir boşluk kalmayacağından, başkalarından etkilenme sözkonusu olamaz. 2- İslâm’ın insanı, önce kendini kurtaran bir kurtarıcıdır:
Başkalarını kurtarmak için kendinizi ihmal etmeyin, kendinizi tehlikeye atmayın. Kendinizi başkalarına kurban etmeyin. Kendinizi kurtarmadan başkalarının kurtarıcılığına soyunmayın. Çünkü gerçek kurtarıcı, önce kendini kurtarandır. Kendine hayrı olmayanların başkalarını kurtarması bir ütopyadır. Bu anlamda ayet, başkalarının yanlışlarını düzeltmek için uğraşırken kendi yanlışlarını göremeyenler için bir uyarıdır. İslâm insanı, önce kendini düzeltmekle ile başlamalıdır. Özellikle imânî bakımdan kendi nefsinde ve hayatında sağlam bir altyapı oluşturduktan sonra başkalarını düzeltmeye çalışmalıdır. Zaten hal ile tebliğ, kendi hayatında İslâm’ı örneklendirdikten sonra, başkalarını İslâm’a çağırmak en güzel ve en etkili tebliğ biçimidir. Peygamberler başta olmak üzere, kitleler üzerinde etkin olan tüm davet önderleri, insanları çağırdıkları gerçekleri önce kendi nefislerinde yaşamışlardır. Davet adamının özellikle inanç konusunda herhangi bir eksikliği, yanlışı ve zafiyeti olmamalıdır. Aksi takdirde davet yolunda karşılacaklarından etkilenip zarar görmesi sözkonusudur. 3- İslâm toplumu topyekün olarak bütünüyle İslâm’ı yaşarsa, başkaları onlara bir zarar vere-mezler:
Ayette ‘Ey İnananlar!’ buyurularak çoğul bir ifade kullanılmıştır. Buna göre mânâ şöyle olur: Topyekün mü’minler olarak siz kendinize bakınız. Siz İslâm’ın öngördüğü toplumu oluşturursanız, yoldan çıkmış sapıklar size bir zarar veremez. Size egemen olup, sizi etkileyemez. Ama siz, ümmet olma özelliğini sergileyemediğiniz sürece, başkalarına mahkum olmaya, onlardan etkilenmeye ve onlardan zarar görmeye devam edeceksiniz demektir. Başka bir deyişle, siz başkalarından etkilenip bir zarar görüyorsanız biliniz ki, güçlü bir İslâm toplumu oluşturmamışsınız demektir. Bu konuda İbn-i Abbas şunlar söyler: “Allah diyor ki: Kul emrettiğim şekilde helalleri işler, yasakladıklarımdan kaçınırsa sapıklar ona bir zarar veremez.” 5 Zaten iyiliği emretme ve kötülükten sakınma görevi, İslâm toplumu içerisinde bireylerin birbirlerine karşı yapacakları bir görevdir. Bu görev, müslüman oldukları halde günah işleyen müslümanlara karşı yapılır. Eksik müslümanlıkları düzeltme adına yapılır. Müslüman olmayanlar ise, önce dine davet edilir. Onlar için ilk etapta iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma hem sözkonusu değildir, hem de sağlıklı bir sonuç vermez. Zaten eylemleri değerlendiren imandır. İnanmayan bir kişinin kötülüklerden kaçınıp birtakım güzellikleri işlemesi ona Allah katında bir şey kazandırmaz. Çünkü inkarcıların tüm yaptıkları boşa gidecektir.6 İşte müslümanlar birbirlerine karşı bu görevi layıkıyla yerine getirdikleri zaman müşrikler, münafıklar ve başkaları onlara bir zarar veremez. Nitekim ayetin iniş sebepleri arasında zikredilen şu rivayet ayeti anlamamıza yardım etmektedir:“Bir kişi müslüman olduğunda kafirler ona şöyle diyorlardı: ‘Sen atalarını küçük düşürdün, onları sapıklıkla itham ettin, şöyle yaptın böyle yaptın!’ işte bunun üzerine bu ayet indi. Yani sen doğru yola girdikten sonra, geçmişindeki sapıklıkların sana bir zararı olmaz.”7 Gerçekten de ayetten önceki ayetlerde inkârcı, müşrik ve yahudilerden bahsedilmesi bu mânâyı desteklemektedir. Onların yaptıkları kendilerinedir, hidayette olduğunuz sürece onların sapıklıklarının size bir zararı dokunmaz.4- İyiliği emretme ve kötülükten sakındırma görevi, doğru yolda olmanın temel şartıdır:Bazılarının sandığı gibi ayet, şartlar müsaitken, ‘iyiliği yayma ve kötülükten alıkoyma’ görevini terketmenin delili değildir. Nitekim böyle bir yanlış anlaşılmayı Hz. Ebubekir şu sözleriyle düzeltir:“Ey insanlar, sizler ‘Ey İnananlar! Siz kendinize bakın; doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez’ ayetini okuduğunuz halde onu yanlış anlıyorsunuz. Ben Peygamberimizin şöyle buyurduğunu duydum: ‘İnsanlar kötülüğü gördükleri halde onu değiştirmezlerse, Allah’ın hepsini cezalandırmasından korkulur.” 8Abdullah b. Mesud da bu ayeti gerekçe göstererek ‘iyiliği yayma ve kötülüğe engel olma görevini terketmek isteyenlere şöyle demiştir: “Gönülleriniz ve emelleriniz bir olup ayrılığa düşmediğiniz zaman siz iyiliği emredin, kötülükten menedin. Gönülleriniz ve emelleriniz ayrılığa düşer ve birbirinizi yemeye kalkarsanız işte o zaman herkes kendine baksın.” 9Peygamberimiz de şöyle buyurur: “Siz iyiliği emredip kötülükten alıkoymaya devam edin! Ta ki, kendisine uyulan bir cimrilik ve arzular, etkilenilen bir dünya anlayışı sözkonusu olduğu ve herkesin kendi görüşünü beğendiği bir ortam görürsen, işte o zaman sen kendine bak, başkalarını bırak...” 10Said b. el-Müseyyeb de aynı anlamda şöyle der: “Sen iyiliği yapıp kötülükten alıkoyduğun zaman, senin doğru yolda oluşuna sapıtanlar bir zarar veremez.” 11Demek oluyor ki, iyiliği yayıp kötülükten alıkoyma görevi doğru yolda olmanın temel şartıdır. Hidayet onunla tamamlanır. Bu yüzden şartlar oluştuğu ve imkan bulunduğunda bu görevi terketmek sapıklıktır.5- İnkarcıların inkarı, müşriklerin şirkine üzülüp yapacaklarımızı aksatmamalıyız:Yine ayet, inkarcı sapıkların durumuna üzülüp kendini yeyip bitirmeyi yasaklamaktadır. Nitekim bu konuda başka ayetler de vardır: “İnanmıyorlar diye nerdeyse kendini mahvedeceksin.” 12 6- Olağanüstü durumlarda iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma görevi terkedilmez, tehir edilebilir.
Ayet, bu görevi yerine getirdiği halde olumlu bir sonuç alamayan fitne ve fesat dönemi kimseler için bir teselli mesabesindedir. Yani siz görevinizi yerine getirin, sizin çağrınızla sapıklar doğru yola gelmeseler bile, size bir zarar veremezler.
Ayet, iyiliği emredip kötülükten alıkoyma görevini yerine getirebilmek için şartlar oluşmadığı zaman, bu görevi tehir etmeye ruhsat vermektedir. Nitekim yukardaki hadislerde de buna işaret edilmektedir. Çünkü olağanüstü durumlarda yapılan iyiliği emretme ve kötülükten alıkoyma mücadelesi başarısızlıkla sonuçlanabilir ve bu mücadeleyi yapanların başına bir zarar gelebilir. Ayette sözkonusu edilen zarar, fikrî ve amelî her türlü etkilenmeyi içine alır.137- Ayetin ‘Hepinizin dönüşü Allah’adır. O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.’ cümleleriyle bitişi son derece anlamlıdır. Buna göre gerçek müslüman, hesabını ahirete göre yapmalıdır. Geçici dünyanın bayağı dünyalıkları adına kalıcı hesapların ve icraatların yapılması akılkârı bir şey değildir. Müslümanın dünyadaki tüm iş ve eylemlerinde amaç ahiret olmalıdır. Ahirete iman ve O’na döneceğimizin şuurunda olma, bizleri inanarak ve içtenlikle Allah için yaşamaya götürecektir. Evet bizler Allah içiniz, herşeyimizle O’na aidiz ve yaptıklarımızdan hesaba çekilmek üzere O’na döneceğiz. O halde O’na ait olan şeyleri, O’nun yolundan kıskanmanın kime ne yararı olabilir ki?..


Dipnotlar:
1- Maide/ 105

2- Bkz. Mevdudî, Tefsir, I, 516

3- Haşr/ 18

4- Tûr/21, Müddessir/ 38
5- İbn Kesir, Tefsir, II. 109
6- “İçinizden dininden dönüp kafir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirler.” (Bakara/217)“Onlar, dünya ve ahirette işleri boşa çıkacak olanlardır. Onların hiç yardımcıları da yoktur.” (Al-i İmran/22) “Kim imanı inkar ederse, şüphesiz amelleri boşa gider. O, ahirette de zarar edenlerden olacaktır.” (Maide/5)
7- Kurtubî, Tefsir, VI, 344 8- İbn Kesir, Tefsir, II, 109; Kurtubî, Tefsir, VI, 342-343
9- İbn Kesir, Tefsir, II, 110
10- İbn Kesir, Tefsir, II, 109
11- İbn Kesir, Tefsir, II, 110
12- Şuara-/3; Kehf/6
13- Bkz. Alusî, Tefsir, V, 65-66; Tabatabaî, Tefsir, VII, 169
 
Üst