zaman
Asistan
- Katılım
- 3 Eyl 2006
- Mesajlar
- 520
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
Başında silahlı, sonunda silahsız kuvvetler var Eski Başbakan Mesut Yılmaz, 28 Şubat'ın "postmodern darbe" olduğu yönündeki görüşlere katılmıyor. Süreci Demirel'in Anayasal zemine kaydırdığını savunan Yılmaz, "28 Şubat süreci, demokrasi tarihimizin en yaygın sivil toplum hareketine sahne oldu. Başında silahlı kuvvetler, sonunda ise silahsız kuvvetler vardır" diyor.
Sürecin ardından Başbakan olan Mesut Yılmaz, 28 Şubat'la ilgili görüşlerini Hürriyet'e yazdı. 28 Şubat için söylenen "postmodern darbe" tanımına katılmayan Yılmaz, "28 Şubat'ın başında silahlı kuvvetler, sonunda ise silahsız kuvvetler vardır" dedi. Yılmaz, başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere, muhafazakár kesimlerin dillendirdiği "kişi laik olmaz" söyleminin de doğru olmadığını savunarak, "Demokrasiye inananlara nasıl demokrat deniyorsa, laikliğe inananlara da laik denir" dedi. İşte "Nene Hatun 113" dizimize son noktayı koyan Mesut Yılmaz'ın yazısı.
DARBELERİN HİÇBİRİ LAİKLİK İÇİN DEĞİLDİ
"Türkiye'de kurum olarak ordunun, asli görevi olan ülke bütünlüğünün korunması yanında, en önemli hassasiyetinin irtica tehdidi olduğu herkesin malumudur.
Bu hassasiyet, aslında cumhuriyetten önce başlamıştır. 31 Mart ayaklanmasını bastıran Hareket Ordusu gibi, cumhuriyetin ilk yıllarında Anadolu'nun çeşitli yerlerinde patlak veren ve bazen bölücü motiflerle ortaya çıkan gerici ayaklanmaları bastırma görevini de Silahlı Kuvvetler üstlenmiştir.
Bu nedenle Silahlı Kuvvetler, cumhuriyetin temel ilkesi olan laikliği de içtenlikle benimsemiş ve laiklik karşıtı davranışlardan her zaman rahatsızlık duymuştur.
Ancak siyasi literatürümüze "28 Şubat Muhtırası" diye giren MGK kararlarına kadar, hiçbir zaman bu rahatsızlık yönetime müdahale gerekçesi olmamıştır.
Çok partili dönemde yaşadığımız üç askeri müdahalenin ve başarısız kalan iki darbe teşebbüsünün hiçbiri, laik düzeni koruma amaçlı değildir. Hatta cumhurbaşkanına hediye edilen bir köpeğin dahi dava konusu yapıldığı Yassıada duruşmalarında, 10 yıllık Demokrat Parti iktidarı aleyhine laiklik karşıtı eylemlerden dolayı açılmış bir dava yoktu. 28 Şubat, bu özelliğiyle Türkiye'de bir ilktir.
Sürecin ardından Başbakan olan Mesut Yılmaz, 28 Şubat'la ilgili görüşlerini Hürriyet'e yazdı. 28 Şubat için söylenen "postmodern darbe" tanımına katılmayan Yılmaz, "28 Şubat'ın başında silahlı kuvvetler, sonunda ise silahsız kuvvetler vardır" dedi. Yılmaz, başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere, muhafazakár kesimlerin dillendirdiği "kişi laik olmaz" söyleminin de doğru olmadığını savunarak, "Demokrasiye inananlara nasıl demokrat deniyorsa, laikliğe inananlara da laik denir" dedi. İşte "Nene Hatun 113" dizimize son noktayı koyan Mesut Yılmaz'ın yazısı.
DARBELERİN HİÇBİRİ LAİKLİK İÇİN DEĞİLDİ
"Türkiye'de kurum olarak ordunun, asli görevi olan ülke bütünlüğünün korunması yanında, en önemli hassasiyetinin irtica tehdidi olduğu herkesin malumudur.
Bu hassasiyet, aslında cumhuriyetten önce başlamıştır. 31 Mart ayaklanmasını bastıran Hareket Ordusu gibi, cumhuriyetin ilk yıllarında Anadolu'nun çeşitli yerlerinde patlak veren ve bazen bölücü motiflerle ortaya çıkan gerici ayaklanmaları bastırma görevini de Silahlı Kuvvetler üstlenmiştir.
Bu nedenle Silahlı Kuvvetler, cumhuriyetin temel ilkesi olan laikliği de içtenlikle benimsemiş ve laiklik karşıtı davranışlardan her zaman rahatsızlık duymuştur.
Ancak siyasi literatürümüze "28 Şubat Muhtırası" diye giren MGK kararlarına kadar, hiçbir zaman bu rahatsızlık yönetime müdahale gerekçesi olmamıştır.
Çok partili dönemde yaşadığımız üç askeri müdahalenin ve başarısız kalan iki darbe teşebbüsünün hiçbiri, laik düzeni koruma amaçlı değildir. Hatta cumhurbaşkanına hediye edilen bir köpeğin dahi dava konusu yapıldığı Yassıada duruşmalarında, 10 yıllık Demokrat Parti iktidarı aleyhine laiklik karşıtı eylemlerden dolayı açılmış bir dava yoktu. 28 Şubat, bu özelliğiyle Türkiye'de bir ilktir.