"mevlevi ayini" olarak sunlan gösteri, modernize edilmiş bir cahiliye adeti(bidat)dir. müzik ile ibadet olmaz.

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Hey koçum be ! NEUZUBİLLÂH , Müslümanın, Hristiyana olan şu hitabına bakın ve çay demleyin !
Hucurat Sûresi 10. ayetine muhalefetten doğru zebanilerin yanına !..

Değerli kardeşim fakiri:
Siz peygamber efendimiz zamanında yaşasaydınız ve peygamber efendimiz sizi görevlendirip, git falan şahısa islamı anlat deseydi ne yapardınız... Şöyle mi derdiniz: Ulan islamı kabul et. Etmezsen git cehenemin dibine.
Efendim? Cevap bekliyorum...
Ha bir de... Peygamber efendimizin bir hadisi şerifini hatırlatmak isterim size dostum:
''Marifet cehenneme adam yuvarlamak değil, cennete adam kazanmaktır.''
Allahın bir kuluna güzel hitapta bulunduk diye, Rabbim bizi zebanilerin yanına gönderecekse dostum, seve seve giderim. Çünkü Allahın yarattığı hiç bir kula, O'nun önünde hakaret edemem. Allahtan haya ederim...

Şunu da hatırlatmak isterim azizim: Eleştirdiğiniz kim olursa olsun, bilin ki, O'nu da Allah yarattı. Her ne kadar siz değer vermeseniz de... Allah onu, daha o yokken sevdi ve onun tarafından sevilmek istedi ve yarattı... Siz de dahil... Bir insanın değeri yaratıcısından gelir...

Allahın yarattığı bir kula ancak savaş meydanlarında size karşı kılıç çektiklerinde karşı korsun. Hz. Alinin savaş meydanındaki yüzüne tüküren düşmana karşı takındığı tavrı biliyorsunuz diyerek anlatmıyorum....

Ayrıca dostum... Bir insanın ne olacağı son nefesindedir... Son nefes çıkmadan imanlı mı, imansız mı bilemeyiz... Biz sadece NEZAKET ve EDEP sınırları içinde bildiklerimizi anlatır, hidayeti ve cehenneme adam yuvarlama işini Sonsuzluğun sahibine bırakırız...

Size şunu da hatırlatmak isterim:
''Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.''
Ali imran suresi 159

Ayrıca koçum... Siz şu fakirden Allaha sığındınız.(NEUZUBİLLAH)
Demek ki bizde bir kötülük gördünüz... Biz size hakkımızı helal ediyoruz ve sizin hakkınızda hayır duada bulunuyoruz. Bizden size zarar gelmez efendim...

Şu fakir sadece peygamberinin izinden giderek yukarıdaki ayet gereği bir davette bulundu.
Siz de bilirsiniz ki kalpler Yüce Allahın iki kudret parmağı arasında... Şimdi müslümanım diye gezerken, yarın kalbimin kaydırılmasından korkarım. Kalbimi hidayete erdirdikten sonra başka yöne kaydırma diye duacıyım her daim...

Ayrıca güzel kardeşim... Belki cehennemin en derin bir yerine gönderileceğim. Bilmiyorum. Ama Mevlamdan her daim razı olacağım. Çünkü cehennem korkusuyla ve cennete girmek arzusuyla ibadet etmiyorum... Şu fakir alnını Sadece O'na şükür için yere koyuyor ve Aşkını diliyor... Çünkü benim ibadetime O'nun ihtiyacı yok... Zaten bana ibadeti yaptıran da kendisi... Kıblasi Allah olmayanın namazı yoktur düsturuyla, O'nunla namaz kılmak en büyük zevkimizdir.... Cehennemde zebanilerle de olsam, yine de herkese dua edeceğim: ''Allahım onları affet, onlar bilmiyorlar.''

Ayrıca şunu da söyleyim... Benim hiç mi hiç sevabım yok... Tamamen garip ve fakirim. Çünkü bütün sevaplarımı ihtiyacı olan tüm insanlara dağıtıyorum. Eğer sevaplarla cennete gidiliyorsa sevinebilirsiniz... Hiç sevabım yok bunu bilin istedim... Bu aslında Allah ile benim aramda idi ama öyle bir hitapta bulundunuz ki, açıklama ihtiyacı hissettim.

Yine de herkese kalbimde sevgiden başka bir şey yok... Yakarsa Rabbim yakar... O, O'nun kudretinde... Şu kalp sadece aşk der de başka bir şey demez...

Asla kendimi beğenmem, beğenemem gurura kapılamam, kendimi üstün göremem... Çünkü şeytanın durumuna düşeceğimden korkarım. Çünkü o ne demişti: ''ben ondan hayırlıyım''

Herşeyi Allah yarattı dostum...
O halde;
Kimi seversen sev O'ndan başkasını sevmezsin,
Kime buğz edersen et, O'ndan başkasına buğz etmezsin...

Bu yazı daha çok uzar gider güzel insan... Sözüme Mevlananın bir sözüyle son vereyim...
''Biz sopayı toza vururuz, halıya değil..''
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
"mevlevi ayini" olarak sunlan gösteri, modernize edilmiş bir cahiliye adeti(bidat)dir. müzik ile ibadet olmaz.

TEKRAR EDİYORUM MÜZİK İLE İBADET OLMAZ...
Diyorsun ama İmam Gazali KS ve Sümbül Sinan KS seninle aynı fikirde değil...
mevlevilik yolu (tarik) günümüzde kurumuştur. aslen cerrahi olmakla birlikte, biz mevleyiz diye bu mirasa sahip çıkmak isteyen, insanları bu noktada kandıran ömer tuğrul innaçer ve ahmet özhan avanesini tövbeye çapğırıyorum. tez bu yoldan (biz mevleviyiz demekten) dönsünler.
Koca mevleviliği de kuruttunuz ya helal olsun size...
 

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
Mevleviliği öğrenin ondan sonra dil uzatın. Sema yaparken her hareketin bir anlamı vardır ve semazen her çarkta Hakk'ı zikreder. Her olayı çarpıtmayın.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Mevleviliği öğrenin ondan sonra dil uzatın. Sema yaparken her hareketin bir anlamı vardır ve semazen her çarkta Hakk'ı zikreder. Her olayı çarpıtmayın.


MÜZİK İLE İBADET OLMAZ. kim müzik eşliğinde ibadet vardır diyorsa; Kurandan ve sünnetten örnek göstersin. yoksa boş boş konuşmayın rica ederim. mevlana hazretlerinin Allah (cc) aşkı ile hayatında birkez yaptığını, müzik eşliğinde her sene (asgari), ibadet maksadı ile tekrarlamak bidattir.

dine sonradan sokulan ve dinin bir parçası gibi gösterilen her şey bidattir. Allah (cc) “…bugün kâfirler, sizin dîninizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. artık onlardan korkmayın; ben’den korkun! bugün size dîninizi ikmâl ettim; üzerinize olan nîmetimi tamamladım ve sizin için dîn olarak islâm’ı seçtim…” (el-mâide, 3) (tirmizî, tefsîr, 5/3043) diyor. Bunun anlamını bir araştırın.

bunu yapan kim olursa olsun fark etmez. ayrıca mevlana hazretlerinin yaptığı böyle bir ibadet yoktur.

ben sözümün arkasındayım. hodri meydan! yoksa bi zahmet susun...

ayrıca bidatin ne olduğu ve ahirzamanda ne kadar yaygınlaşacağı ile ilgili, imam rabbaninin 255. mektubunu hatırlamakta fayda var.

“255. mektup

bu mektûb, molla muhammed tâhir-i lâhorîye yazılmışdır. sünnet-i seniyyeyi her yere yaymağı ve bid’atleri yok etmek lâzım olduğunu bildirmekdedir:

Allahü teâlâya hamd olsun ve onun seçdiği sevdiği iyi insanlara selâm olsun! hâfız behâeddîn ile göndermiş olduğunuz kıymetli mektûb geldi. bizleri çok sevindirdi. ne büyük ni’metdir ki, yanınızda olanlar ve sevdikleriniz, bütün gücleri ile, resûlullahın sünnetlerinden bir sünneti diriltmeğe çalışmakdadırlar ve bütün varlıkları ile, kötü ve beğenilmeyen bid’atlerden bir bid’ati yok etmeğe uğraşmakdadırlar. sünnet ile bid’at, birbirlerinin zıddıdır, tersidir. birinin bulunduğu yerde, ikincisi bulunamaz, gider. birini diriltmek, ötekini yok etmekdir. sünneti diriltmek, bid’ati yok eder. bid’ati diriltmek de, sünneti yok eder. ister hasene, ya’nî güzel desinler, ister seyyie, çirkin desinler, her bid’at, sünneti yok eder. belki, bir bakımdan güzel denilmiş olabilir. hiçbir bid’atin kendisi güzel olamaz. çünki Allahü teâlâ, sünnetlerin hepsini beğenir. sünnetlerin zıddı ise, şeytânın beğendiği şeylerdir. bugün, bid’atler, her yere yayılmış olduğundan, bu sözümüz çok kimseye ağır gelir. fekat, âhıretde, hangimizin doğru olduğunu anlıyacaklardır. işitdiğimize göre, hazret-i mehdî, hükûmet sürdüğü zemân, dîni yayarken ve sünneti diriltirken, bid’at işlemeğe alışmış olan medînedeki âlim, bid’ati güzel sandığı ve ibâdet olarak yapdığı için, hazret-i mehdînin emrlerine şaşarak, (bu adam, bizim dînimizi yok etdi ve milletimizi öldürdü) diyecekdir. hazret-i mehdî “rahmetullahi aleyh” bu âlimi öldürecekdir. onun güzel sandığı bid’atin, kötü olduğunu bildirecekdir. bu, Allahü teâlânın ni’metidir. dilediğine verir. onun ihsânı çokdur. size ve yanınızda olanlara selâm ederim. çok unutkan oldum. mektûbunuzu kime verdiğimi hâtırlıyamıyorum. süâllerinize cevâb veremediğim için afvınızı dilerim. meyân şeyh ahmed-i garmelî, sevdiklerimizdendir. size yakındır. kendisine teveccüh buyurunuz!”


yukarıdaki açıklama @
Son.Fedai için de geçerlidir.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Değerli kardeşim fakiri:


Syn. abdullahyüce,

Bu konularda ölçü şeriatttır. Yani, yaratandan ötürü yaratılanları sevmek ve onları incitmemek gibi tasavvufi veya kişye özel bir ölçü müslümanları bağlamaz. Sen İslâmiyetle HUMANİZMİ birbirine karıştırmışsın ! Rabbimiz Hucrat Sûresi 10 ayetinde "Ancak müminler kardeştir." buyurmuştur. Siz bu ayete mugayir söz söylediniz ve bir hiristiyana "kardeşim" diye hitab ettiniz . Bu en azından bir seyyiedir. Rasulullah . Efendimiz de hiçbir sahabiye bir gayr-ı müslimi islâma davet ederken ona "kardeşim" diye hitab edin dememiştir. Demişse buyrun bir örnek verin ...
Allah sana akıl fikir versin ve şeri ölçülerden haberdar eylesin diyorum.
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
@rabbinsadıkkulu gördüm sanki.. bu adam forumu satılmış olarak tanımlayan adam değil mi..
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com

MÜZİK İLE İBADET OLMAZ. kim müzik eşliğinde ibadet vardır diyorsa; Kurandan ve sünnetten örnek göstersin. yoksa boş boş konuşmayın rica ederim. mevlana hazretlerinin Allah (cc) aşkı ile hayatında birkez yaptığını, müzik eşliğinde her sene (asgari), ibadet maksadı ile tekrarlamak bidattir.


İmam Gazali KS ın SEMA ve Sümbül Sİnan KS ın konu ile ilgili risalesini okuyup öyle konuşmanızı tavsiye ederim.

Çünkü din ile ilgili bir konuya BİDAT demek sorumluluk gerektirir.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
İmam Gazali KS ın SEMA ve Sümbül Sİnan KS ın konu ile ilgili risalesini okuyup öyle konuşmanızı tavsiye ederim.

Çünkü din ile ilgili bir konuya BİDAT demek sorumluluk gerektirir.

bidat nedir? bilmek lazım.

bir şeyin bidat olması için, zaten din ile ilgili olması gerekir.

peygamberi zişan efendimizin böyle bir uygulaması olmuşmudur? kuranda böyle biz izin varmıdır?

yoksa !, kim ne derse desin bidatttir.

ayrıca bidatın; hasenesi, seyyiesi olmaz. bidat bidattir.

tekrar ediyorum. müzik ile ibadet olmaz.
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
bidat nedir? bilmek lazım.

bir şeyin bidat olması için, din ile ilgili olması gerekir.
Buyrun öğretin ilminizden hep birlikte faydalanalım
peygamberi zişan efendimizin böyle bir uygulaması olmuşmudur? kuranda böyle biz izin varmıdır?
Siz bu kısmı araştırdınız mı?
ayrıca bidatın; hasenesi, seyyiesi olmaz. bidat bidattir.[/SIZE][/FONT]
Diyorsunuz yani?....
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Diyorsunuz yani?....

biz ümmiyiz. ancak ilim sahilerinin görüşlerini nakledebiliriz.

"bidatin hasenesi seyyiesi olmaz". bunu ben demiyorum. itimadınız varsa, imam rabbani (imam elfi sani) diyor.

aşağıdaki mesajı lütfen dikkatli okuyun.




MÜZİK İLE İBADET OLMAZ. kim müzik eşliğinde ibadet vardır diyorsa; Kurandan ve sünnetten örnek göstersin. yoksa boş boş konuşmayın rica ederim. mevlana hazretlerinin Allah (cc) aşkı ile hayatında birkez yaptığını, müzik eşliğinde her sene (asgari), ibadet maksadı ile tekrarlamak bidattir.

dine sonradan sokulan ve dinin bir parçası gibi gösterilen her şey bidattir. Allah (cc) “…bugün kâfirler, sizin dîninizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. artık onlardan korkmayın; ben’den korkun! bugün size dîninizi ikmâl ettim; üzerinize olan nîmetimi tamamladım ve sizin için dîn olarak islâm’ı seçtim…” (el-mâide, 3) (tirmizî, tefsîr, 5/3043) diyor. Bunun anlamını bir araştırın.

bunu yapan kim olursa olsun fark etmez. ayrıca mevlana hazretlerinin yaptığı böyle bir ibadet yoktur.

ben sözümün arkasındayım. hodri meydan! yoksa bi zahmet susun...

ayrıca bidatin ne olduğu ve ahirzamanda ne kadar yaygınlaşacağı ile ilgili, imam rabbaninin 255. mektubunu hatırlamakta fayda var.

“255. mektup

bu mektûb, molla muhammed tâhir-i lâhorîye yazılmışdır. sünnet-i seniyyeyi her yere yaymağı ve bid’atleri yok etmek lâzım olduğunu bildirmekdedir:

Allahü teâlâya hamd olsun ve onun seçdiği sevdiği iyi insanlara selâm olsun! hâfız behâeddîn ile göndermiş olduğunuz kıymetli mektûb geldi. bizleri çok sevindirdi. ne büyük ni’metdir ki, yanınızda olanlar ve sevdikleriniz, bütün gücleri ile, resûlullahın sünnetlerinden bir sünneti diriltmeğe çalışmakdadırlar ve bütün varlıkları ile, kötü ve beğenilmeyen bid’atlerden bir bid’ati yok etmeğe uğraşmakdadırlar. sünnet ile bid’at, birbirlerinin zıddıdır, tersidir. birinin bulunduğu yerde, ikincisi bulunamaz, gider. birini diriltmek, ötekini yok etmekdir. sünneti diriltmek, bid’ati yok eder. bid’ati diriltmek de, sünneti yok eder. ister hasene, ya’nî güzel desinler, ister seyyie, çirkin desinler, her bid’at, sünneti yok eder. belki, bir bakımdan güzel denilmiş olabilir. hiçbir bid’atin kendisi güzel olamaz. çünki Allahü teâlâ, sünnetlerin hepsini beğenir. sünnetlerin zıddı ise, şeytânın beğendiği şeylerdir. bugün, bid’atler, her yere yayılmış olduğundan, bu sözümüz çok kimseye ağır gelir. fekat, âhıretde, hangimizin doğru olduğunu anlıyacaklardır. işitdiğimize göre, hazret-i mehdî, hükûmet sürdüğü zemân, dîni yayarken ve sünneti diriltirken, bid’at işlemeğe alışmış olan medînedeki âlim, bid’ati güzel sandığı ve ibâdet olarak yapdığı için, hazret-i mehdînin emrlerine şaşarak, (bu adam, bizim dînimizi yok etdi ve milletimizi öldürdü) diyecekdir. hazret-i mehdî “rahmetullahi aleyh” bu âlimi öldürecekdir. onun güzel sandığı bid’atin, kötü olduğunu bildirecekdir. bu, Allahü teâlânın ni’metidir. dilediğine verir. onun ihsânı çokdur. size ve yanınızda olanlara selâm ederim. çok unutkan oldum. mektûbunuzu kime verdiğimi hâtırlıyamıyorum. süâllerinize cevâb veremediğim için afvınızı dilerim. meyân şeyh ahmed-i garmelî, sevdiklerimizdendir. size yakındır. kendisine teveccüh buyurunuz!”


yukarıdaki açıklama @
Son.Fedai için de geçerlidir.
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
biz ümmiyiz. ancak ilim sahilerinin görüşlerini nakledebiliriz.
Ümmiliğiniz belli oluyor maşallah...
"bidatin hasenesi seyyiesi olmaz". bunu ben demiyorum. itimadınız varsa, imam rabbani (imam elfi sani) diyor.
O Mektubu araştrırıyorum.

Siz buradan buyrun

Soru: Hz. Ömer teravih uygulamasını başlatınca neden “bu ne güzel bidat oldu” demiştir? Tüm bidatler sapıklık değil midir?

Cevap:
Cevaba geçmeden önce bid’at’ın ne manaya geldiğini bir görelim:

Bid’at, İslam’dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan ve ibadet kabul edilen görüş ve ameller, sünnete aykırı davranışlara denilir.

Hz. Ömer’in söylediği “bu ne güzel bid’at oldu” (Buhari, Teravih, 1) cümlesindeki “bid’at” kelimesi, yukarıdaki anlamda kullanılmamıştır. Bu cümlenin “böylesi daha güzel oldu” şeklinde yani terim anlamıyla değil sözlük anlamıyla anlaşılması gerekiyor. Zira Hz. Ömer bu uygulamasıyla dinde bir yenilik ortaya çıkarmamıştır. Onun yaptığı, ashabın mescit içinde kiminin tek başına, kiminin de iki-üç kişilik küçük cemaatlerle kıldıkları nafile bir namazın tek bir cemaatle kılınmasını sağlamaktır. Nafile namazların cemaatle kılınması ise dinde bir yenilik değildir. Bunun örneği sünnette vardır. Şöyle ki:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem itikâfta iken kendisine farz, ümmetine ise sünnet olan teheccüd namazını (yaygın olarak bilindiği gibi bu namaz teravih değildir!) kılarken ashaptan ona katılanlar olmuştu. Üç gün süreyle bu böyle devam etmiş, dördüncü gün Peygamberimiz bu namazın farz gibi algılanmaması için ashaba evlerinde kılmaları gerektiğini söylemiş ama üç günlük namazlarının da geçersiz olduğunu söylememişti! Demek ki teheccüd namazı cemaatle de kılınabilen bir namazdır. Ancak bu namazı camide değil de evde ve bir miktar uyuyup uyandıktan sonra kılmak daha faziletlidir. Peygamberimizin bununla ilgili hadisi şöyledir:

(…) “Ey insanlar, bu namazı evinizde kılınız. Çünkü bir kimsenin farz namaz dı*şında kıldığı namazın en değerlisi evinde kıldığıdır.” (Buhari, Ezan, 81; Müslim, Salâtü’l-Müsafirin, 213 (781))
Sorunuzda geçen sözün yer aldığı hadisin sonunda Hz. Ömer de şöyle söylemiştir:

“(…) Bu namazın bunların uyuduğu vakitte kılınanı, şu anda kıldıkların*dan daha faziletlidir.” (Buhari, Teravih, 1)
http://www.fetva.net/yazili-fetvala...-guzel-bidat-oldu-sozunu-aciklar-misiniz.html
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
O Mektubu araştrırıyorum.

255.Mektup
255. MEKTUP
MEVZUU : a) Sünnet-i seniyenin ihyasına teşvik..
b) Hoşnut olunmayan bidatin kaldırılması..
***
NOT: ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, Molla Tahir Lahorî'ye yazmıştır.
***
Allah'a hamd olsun. Selâm, seçmiş olduğu kullarına..
Hafız Bahaeddin ile gönderilen mübarek mektup geldi. Çokça ferahlık getirdi.

Mahabbet ehlinin ve ihlâs sahiplerinin bütün himmetleri ile, Sünen-i Mustafaviye'nin ihyasına çalışalar.. Onun sahibine salât, selâm ve tahiyyet. Ve., bütün varlıkları ile arzuları: Hoşnud olunmayan bid'atlardan bir bid'atın kaldırılması ola..

Şundan ki: Sünnet ve bid'attan her biri, diğerinin ziddıdır. Birinin varlığı, diğerinin yokluğunu gerektirir. Birini, ihya etmek, diğerini öldürmek sayılır.. Bu manaya göre: Sünneti ihya etmek, bid'atı öldürmek sayılır. Aksi dahi böyledir.
Durum yukarıda anlatıldığı gibi olunca; bid'at için:
Hasene..
İsmini vermek nasıl yerinde olur?. Halbuki, o sünnetin kaldırılmasını gerektiriyor. Meğer ki, bu tabirden murad: Nisbî bir hasene ola.. Zira, burada: Mutlak hasene olmasının yeri yoktur.
Zira: Sünnetlerin tümü, Yüce Hakkın razı olduğu şeylerdir; bunların zıdları ise., şeytanın razı olduğu şeylerdir.
Bu kelâm, bid'atın şuyu bulması icabı, bazılarına bugün için agır gelmekte ise de; yarın bileceklerdir: Biz mi hidayet üzereyiz? yoksa onlar mı?.
***
Şöyle anlatıldı:
— Geleceği vaad edilen Mehdî, dinin tervicini, sünnetin ihyasını murad ettiği zaman; bid'at ile ameli âdet edinen, hasene zannı ile dine karıştıran hayretle şöyle diyecektir:
— Bu kimse, dinimizi kaldırmak ve şeriatımızı izale etmek istiyor.
Bunun üzerine, Mehdî o kimsenin öldürülmesini emredip onun hasene sandığının kötü olduğunu gösterecektir.
«Bu Allah'ın fazlıdır. Onu dilediğine verir. Ve, Allah büyük fazlın sahibidir.» 62/4)
Selâm size ve yanınızda bulunanlara..
***
Fakir'e unutkanlık ağır bastı. O kadar ki, mektubunuzu kime bıraktım; şu anda bilemiyorum?. Halbuki onda sorulanların cevabını yazacaktım.
Bunun için, müsamahanız rica olunur.
***
Şeyh Meyan Ahmed Garmelî mahabbet ehli kimselerdendir. Kendisi yakınınıza geldiği için, onun hakkında iltifat ve teveccüh gösterirseniz yerinde olur.
http://www.sadakat.net/mektubat-i-rabbani/4298-255mektup.html

Hiç te sizin yazdıklarınıza benzemiyor...
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Syn. abdullahyüce,

Bu konularda ölçü şeriatttır. Yani, yaratandan ötürü yaratılanları sevmek ve onları incitmemek gibi tasavvufi veya kişye özel bir ölçü müslümanları bağlamaz. Sen İslâmiyetle HUMANİZMİ birbirine karıştırmışsın ! Rabbimiz Hucrat Sûresi 10 ayetinde "Ancak müminler kardeştir." buyurmuştur. Siz bu ayete mugayir söz söylediniz ve bir hiristiyana "kardeşim" diye hitab ettiniz . Bu en azından bir seyyiedir. Rasulullah . Efendimiz de hiçbir sahabiye bir gayr-ı müslimi islâma davet ederken ona "kardeşim" diye hitab edin dememiştir. Demişse buyrun bir örnek verin ...
Allah sana akıl fikir versin ve şeri ölçülerden haberdar eylesin diyorum.


İslamiyetle hümanizmi karıştırmışım mı? Yaratılanı hoşgördük yaratandan ötürü gibi tasavvufi terimler kişiye özel ve müslümanları bağlamıyorsa, bana özel bir konuda Allah ile arama girip beni cehenneme yuvarlama hakkını size Allahu Teala mı verdi?
Yahu yumuşak söz söyleyin diye Allah söylüyor, size ayet de belirttik...
Tamam efendi tamam...
Peki sizin eşeğiniz daha güzel olsun, tartışmıyorum... Allah bana akıl fikir versin...
Bu sohbette kafir ben olayım, kabul ediyorum...
Size selametle kardeşim, yolunuz açık olsun...
Ne yapalım...
Sizde bir türlü, bizde bir türlü...
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
255.Mektup
255. MEKTUP
MEVZUU : a) Sünnet-i seniyenin ihyasına teşvik..
b) Hoşnut olunmayan bidatin kaldırılması..
***
NOT: ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, Molla Tahir Lahorî'ye yazmıştır.
***
Allah'a hamd olsun. Selâm, seçmiş olduğu kullarına..
Hafız Bahaeddin ile gönderilen mübarek mektup geldi. Çokça ferahlık getirdi.

Mahabbet ehlinin ve ihlâs sahiplerinin bütün himmetleri ile, Sünen-i Mustafaviye'nin ihyasına çalışalar.. Onun sahibine salât, selâm ve tahiyyet. Ve., bütün varlıkları ile arzuları: Hoşnud olunmayan bid'atlardan bir bid'atın kaldırılması ola..

Şundan ki: Sünnet ve bid'attan her biri, diğerinin ziddıdır. Birinin varlığı, diğerinin yokluğunu gerektirir. Birini, ihya etmek, diğerini öldürmek sayılır.. Bu manaya göre: Sünneti ihya etmek, bid'atı öldürmek sayılır. Aksi dahi böyledir.
Durum yukarıda anlatıldığı gibi olunca; bid'at için:
Hasene..
İsmini vermek nasıl yerinde olur?. Halbuki, o sünnetin kaldırılmasını gerektiriyor. Meğer ki, bu tabirden murad: Nisbî bir hasene ola.. Zira, burada: Mutlak hasene olmasının yeri yoktur.
Zira: Sünnetlerin tümü, Yüce Hakkın razı olduğu şeylerdir; bunların zıdları ise., şeytanın razı olduğu şeylerdir.
Bu kelâm, bid'atın şuyu bulması icabı, bazılarına bugün için agır gelmekte ise de; yarın bileceklerdir: Biz mi hidayet üzereyiz? yoksa onlar mı?.
***
Şöyle anlatıldı:
— Geleceği vaad edilen Mehdî, dinin tervicini, sünnetin ihyasını murad ettiği zaman; bid'at ile ameli âdet edinen, hasene zannı ile dine karıştıran hayretle şöyle diyecektir:
— Bu kimse, dinimizi kaldırmak ve şeriatımızı izale etmek istiyor.
Bunun üzerine, Mehdî o kimsenin öldürülmesini emredip onun hasene sandığının kötü olduğunu gösterecektir.
«Bu Allah'ın fazlıdır. Onu dilediğine verir. Ve, Allah büyük fazlın sahibidir.» 62/4)
Selâm size ve yanınızda bulunanlara..
***
Fakir'e unutkanlık ağır bastı. O kadar ki, mektubunuzu kime bıraktım; şu anda bilemiyorum?. Halbuki onda sorulanların cevabını yazacaktım.
Bunun için, müsamahanız rica olunur.
***
Şeyh Meyan Ahmed Garmelî mahabbet ehli kimselerdendir. Kendisi yakınınıza geldiği için, onun hakkında iltifat ve teveccüh gösterirseniz yerinde olur.
http://www.sadakat.net/mektubat-i-rabbani/4298-255mektup.html

Hiç te sizin yazdıklarınıza benzemiyor...

kardeşim paylaştığınız metni araştırdım. paylaştığınız çeviri abdulkadir akçiçeğe ait. yayım yılını bulamadım. muhtemelen 2001 sonrasıdır.

"MEKTÛBÂT-I RABBÂNÎ - İMÂM-I RABBÂNÎAHMED-İ FÂRÛKÎ SERHENDÎ (RH) Abdulkadir Akçiçek"


linki:

http://tr.scribd.com/doc/45158242/Imami-Rabbani-Mektubat-Abdulkadir-Akcicek




ancak aynı abdulkadir akçiçeğin 2001 tarihli başka bir kitabı daha var. bu kitapta 1-21. mektupların tercemesi abdulkadir akçiçek tarafından yapılmış. 22-313. mektupların tercemesi
MÜSTEKÎMZÂDE SÜLEYMÂN SA’DEDDÎN tarafından yapılmış.

ilgili kitabın künyesi aşağıdadır;
MÜJDECİMEKTÛBLAR TERCEMESİ

YAZAN
Âriflerin ışığı, Velîlerin önderi, İslâmın bekçisi
ve Müslimânların Baştâcı
İMÂM-I RABBÂNÎ
AHMED-İ FÂRÛKÎ SERHENDÎ


Terceme eden:​
1-21 ABDÜLKÂDİR AKÇİÇEK

22-313 MÜSTEKÎMZÂDE SÜLEYMÂN SA’DEDDÎN

Yirmidördüncü Baskı
Hakîkat Kitâbevi
Darüşşefeka Cad. 57 P.K.: 35 34262
Tel: 0212 523 45 56 Fax: 0212 525 59 79
http://www.hakikatkitabevi.com
e-mail: bilgi@hakikat kitabevi.com​
Fâtih-İSTANBUL​
2001​


bu 2001 yılı baskılı kitapta ilgili mektup aynı benim paylaştığım gibi terceme edilmiş. anladığım kadarı ile sonradan ne oldu ise olmuş abdulkadir akçiçek bu kendi yaptığı tercemede cümleleri ve dolayısı ile anlamı ilkine göre tağyir etmiş. vebali boynuna.

şimdi ben bunla da yetinmedim. süleymancı bir kardeşle (ki biliyorsundur, bu kardeşler arapçaya hakimdirler) ilgili mektubu orjinal metinden (arapçadan) tekrar terceme ettirdiğimde, benim paylaştığım anlam birebir çıkmaktadır. yani burada ben arapça bilmediğim için idda edemiyorum. herzaman olduğu gibi nakilleri aktarıyorum.


son sözüm de şu olsun. 255. mektubun tercemesinin aşağıdaki gibi olduğunu düşünüyorum.

"
Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun seçdiği sevdiği iyi insanlara selâm olsun! Hâfız Behâeddîn ile göndermiş olduğunuz kıymetli mektûb geldi. Bizleri çok sevindirdi. Ne büyük ni’metdir ki, yanınızda olanlar ve sevdikleriniz, bütün gücleri ile, Resûlullahın sünnetlerinden bir sünneti diriltmeğe çalışmakdadırlar ve bütün varlıkları ile, kötü ve beğenilmeyen bid’atlerden bir bid’ati yok etmeğe uğraşmakdadırlar. Sünnet ile bid’at, birbirlerinin zıddıdır, tersidir. Birinin bulunduğu yerde, ikincisi bulunamaz, gider. Birini diriltmek, ötekini yok etmekdir. Sünneti diriltmek, bid’ati yok eder. Bid’ati diriltmek de, sünneti yok eder. İster hasene, ya’nî güzel desinler, ister seyyie, çirkin desinler, her bid’at, sünneti yok eder. Belki, bir bakımdan güzel denilmiş olabilir. Hiçbir bid’atin kendisi güzel olamaz. Çünki Allahü teâlâ, sünnetlerin hepsini beğenir. Sünnetlerin zıddı ise, şeytânın beğendiği şeylerdir. Bugün, bid’atler, her yere yayılmış olduğundan, bu sözümüz çok kimseye ağır gelir. Fekat, âhıretde, hangimizin doğru olduğunu anlıyacaklardır. İşitdiğimize göre, hazret-i Mehdî, hükûmet sürdüğü zemân, dîni yayarken ve sünneti diriltirken, bid’at işlemeğe alışmış olan Medînedeki âlim, bid’ati güzel sandığı ve ibâdet olarak yapdığı için, hazret-i Mehdînin emrlerine şaşarak, (Bu adam, bizim dînimizi yok etdi ve milletimizi öldürdü) diyecekdir. Hazret-i Mehdî “rahmetullahi aleyh” bu âlimi öldürecekdir. Onun güzel sandığı bid’atin, kötü olduğunu bildirecekdir. Bu, Allahü teâlânın ni’metidir. Dilediğine verir. Onun ihsânı çokdur. Size ve yanınızda olanlara selâm ederim. Çok unutkan oldum. Mektûbunuzu kime verdiğimi hâtırlıyamıyorum. Süâllerinize cevâb veremediğim için afvınızı dilerim. Meyân şeyh Ahmed-i Garmelî, sevdiklerimizdendir. Size yakındır. Kendisine teveccüh buyurunuz!"


fi emanillah


not: sen de orjinal metinden terceme ettirebilirsin. (süleymancı kardeşlerin kütüphanelerinde bu kitabın orjinali var, bilesin)
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
İslamiyetle hümanizmi karıştırmışım mı? Yaratılanı hoşgördük yaratandan ötürü gibi tasavvufi terimler kişiye özel ve müslümanları bağlamıyorsa, bana özel bir konuda Allah ile arama girip beni cehenneme yuvarlama hakkını size Allahu Teala mı verdi?
Yahu yumuşak söz söyleyin diye Allah söylüyor, size ayet de belirttik...
Tamam efendi tamam...
Peki sizin eşeğiniz daha güzel olsun, tartışmıyorum... Allah bana akıl fikir versin...
Bu sohbette kafir ben olayım, kabul ediyorum...
Size selametle kardeşim, yolunuz açık olsun...
Ne yapalım...
Sizde bir türlü, bizde bir türlü...

Yaw, "yumuşak söyle" diye emir var diye onlara "kardeşim" diye hitab et mi denmiş ? Yumuşak söylemek ayrı bir şey, "kardeşim demek apayrı bir şey ...
İşlediğin günâhı yok mu kabul ettireceksin ?
Hadi ordan, tebliğ nasıl yapılırı senden mi öğreneceğiz ?
Sen git de kardeşlerini kucaklamağa devam et !
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Bid'at, sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar ya âdette olur veya ibadette olur.

Âdette bid'at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir. Âdette bid'at, bir ibadeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bir şey değilse günah olmaz. Âdette olan bid'at, ceket, pardesü giymek, çay ve kahve içmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir. Peygamber efendimiz, papaz ayakkabısı ve kolları dar Rum cübbesi de giymiştir. Fen bilgileri ve fen aletleri, fen işleri dinde bid'at değildir. Bunları faydalı yerlerde kullanmak günah değildir. Fenni buluşlara sahip çıkmak, dinimizin emridir. Çünkü (İlim Çin’de de olsa alın! Fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın) hadis-i şerifleri, kâfirlere uymayı değil, fenni onlarda bile olsa, arayıp bulmayı emretmektedir.

İbadette bid'at, Peygamber efendimizin ve dört halife zamanında bulunmayıp da, dinimizde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere, işlere, şekillere ve âdetlere denir. İbadetlere bid'at karıştırmak büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Her bid'at sapıklıktır ve sapıklık yapan da Cehennemdedir) buyuruldu. İbadete bid'at karıştırmak, Allahü teâlânın bildirdiği dinde noksanlık bulmak, koyduğu hükümleri beğenmemek, dini değiştirmek olur
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Mekteb, kitap gibi dinin izin verdiği faydalı şeylere bid'at dememeli, Sünnet-i hasene, yani iyi iş demelidir. Bazı İslam alimleride bu sınıfa giren işlere bidad'ı hasene demişlerdir.(Ayrılık manada değil sözdedir.Onun için ister bidad'hasene deyelim ister sünneti hasene diyelim bu gibi dinin izinverdiği şeylerde bir mahsur olmaz.)
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Buyrun öğretin ilminizden hep birlikte faydalanalım

Siz bu kısmı araştırdınız mı?

Diyorsunuz yani?....


şimdi fark ettim.

biz “peygamberi zişan efendimizin böyle bir uygulaması olmuşmudur? kuranda böyle biz izin varmıdır?” diyerek müzikle ibadetin olamayacağınız vurgulamışız.

siz de “siz bu kısmı araştırdınız mı?” demişsiniz.

değerli kardeşim araştırmasak, doğruluğuna inanmasak yazabilirmiyiz.

ancak dersenki peygamberi zişan efendimizin, müzikle ibadet yapmadığını ispatla. ben bunu ispatlayamam. yani yok olan şeyi nasıl ispatlayabilirsin ki. ama sen diyorsan ki peygamberi zişan efendimiz müzikle ibadet yapmıştır. ben de sana bunu ispatla derim. var olan şey ispatlanabilir.

yoksa yanlış bildiğinizden dönün lütfen.
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Yaw, "yumuşak söyle" diye emir var diye onlara "kardeşim" diye hitab et mi denmiş ? Yumuşak söylemek ayrı bir şey, "kardeşim demek apayrı bir şey ...
İşlediğin günâhı yok mu kabul ettireceksin ?
Hadi ordan, tebliğ nasıl yapılırı senden mi öğreneceğiz ?
Sen git de kardeşlerini kucaklamağa devam et !

eyvallah birader... tartışmıyorum... size hiç birşey öğretmiyorum... günah varsa bizimdir, size sorulmaz... siz de benim kardeşimsiniz...
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0

Hadi ordan, tebliğ nasıl yapılırı senden mi öğreneceğiz ?
Sen git de kardeşlerini kucaklamağa devam et !


size tebliğ öğreten yok... size hiç birşey demediğim halde saldırıp duran sizsiniz... üzerime de kusun bari de tam olsun... en azından rahatlarsınız...
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
hrisitiyan mesihçi,

bizim kimseyi bir yere gönderdiğimiz yok ! herşey bizim inandığımız ayetlerle sabit... örneüğin sen bir hristiyan olarak bizim inadığımız Kuran-ı Kerime göre doğru cehennemi boylayacaksın.Yine Kurna-ı Kerime göre "Ancak, müslümanlar kardeştir." ayetinin içeriğine muhalefet edip, hiristiyanaları da kardeş bilenler veya onlara "kardeşim" diye hitab edenler de cehenneme gitmeleri çok büyük bir ihtimal dahilindedir. Bzi sadece inandığımız ayetleri hatırlatıyoruz o kadar ...kendimizden bir şey katmış değiliz.

Bu mesajınızı yeni gördüm fakiri kardeş... Lakin bakış açısı farklılığından dolayı olsa gerek ayeti yanlış değerlendirdiğinizden dolayı cevap hakkı doğdu bize...

''Ancak müslümanlar kardeştir'' değil
''Müslümanlar ancak kardeştir'' şeklindedir... İkisi aynı şey değil... Bu bir...

Kardeşim diye hitap etmek karşındakini senin din kardeşin yapmaz, adem as dan gelen bir kardeşlik ilişkisiyle kardeşim dedik... kimseyi dost tuttuğumuz falan yok lafı yanlış anlayıp ta iftira atmayın LÜTFEN... (sanki gayri müslümleri dost edinmişiz de...) bu iki...

Biz sadece müslümanları kendimize dost biliriz... yemek yerken siz kaşığın ucundan tutuyorsunuz, biz de ortasından tutuyoruz diye kafirlikle itham edemezsiniz... Kalbimizi yarıp ta baktınız mı? Bir müslümana kafir demenin sonu nereye varır hiç düşündünüz mü? bu üç...

Allaha şükürler olsun ki Allahu Teala kim cennete kim cehenneme gitsin diye sizi görevlendirmemiş, yoksa cennette siz tek başınıza dolaşırdınız... bu dört...

Bilmediğiniz konularda çok ciddi fetvalar veriyorsunuz, uçurum kenarında fazla dolaşmayın...
Bir kardeşim olarak üzülürüm sonra...
 
Üst