Millet, TIR’ların içinde ne olduğunu öğrenince onları tükürüğe boğacak

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Silah taşıdığı iddia edilen MİT TIR’larını durdurdukları için tutuklanan savcılardan Özcan Şişman, avukatı Alp Değer Tanrıverdi aracılığı ile açıklama yaptı.
Karara tepki gösteren Şişman, “Sözde suçlarla ilgili hiçbir kanıt olmadığı halde, bir çadır tiyatrosu aracı kılınarak, bizlerden intikam almışlardır. Tutuklanmamıza karar verilen mahkeme tutanağı yayınlandığında devlet sırrının ne olduğu, muktedirlerin neden çekindiği çok daha iyi anlaşılacaktır. Beni ve meslektaşlarımı hedef alanların yaptıklarını necip milletimiz bilseydi onları tükürüğe boğarlardı.” dedi.
Savcı Şişman, hukukun askıya alındığı son dönemde talimatla ‘haysiyet cellatlığı’ yapıldığını vurguladı. Tutuklanmalarının yanı sıra kendileri ve aileleri hakkında linç kampanyası yürütüldüğünü belirterek, “Yunan askerlerine esir olsaydık. Bu kadar gayri insani davranmazlardı. Kanuna aykırı emri uygulayanların, bir gün hukuk önünde hesap vereceğini unutmamaları gerekir.” ifadelerini kullandı. Elmasın çamura düşmekle değerinden bir şey kaybetmeyeceğini hatırlatan Şişman, şöyle devam etti: “Hakkın yılmaz savunucusu olmanın bir bedeli varsa bunu seve seve öderim. Bunun karşılığı Yusuf olmaksa amenna. Bizi kanuna aykırı olarak derdest edenlerin ödeyeceği bedel için Allah’ı vekil tayin ettik. Bize zulmedenleri O’na havale ediyoruz. 77 milyon milletimize hesabını veremeyeceğim hiçbir faaliyetim olmadı. Bana isnat edilen suçlarla alakalı aleyhimde tek bir delil olması halinde mesleğimden derhal istifa etmeye hazırım. Herkesin gözü önünde işlenen ve sınırları aşan usulsüzlüklerin örtülmesi amacıyla yargı mensupları haksız ve hukuksuz şekilde tutuklanıyor. Bunun yine yargı mensupları eliyle yapılması son derece üzücüdür.”
TIR’lara eskortluk eden araç, El Kaide üyesine ait
MİT TIR’larının durdurulmasında görev alan dört savcı ve bir albayın tutuklanmasının ardından skandal bir bilgi ortaya çıktı. Mahkemede görüntülü olarak ifade veren savcılar, durdurulan MİT TIR’larına eskortluk eden görevlilerin kullandığı aracın El Kaide için çalışan A.Demir’e ait olduğunu söyledi. Savcıların tutuklanmasını isteyen müfettiş Arif Sami Kaya, bu bilgiyi kamuoyundan gizledi. Söz konusu iddia, Grihat’ta yer aldı. Buradaki habere göre, 1 Ocak’ta durdurulan MİT TIR’larının yanında koruma amaçlı olarak yer alan aracın, Hatay’da El Kaide için faaliyet gösteren A.Demir adına tescilli olduğu belirtildi. Bu araçla ilgili Emniyet İstihbarat’ın yaptığı çalışmalarda A.Demir’in 2008 yılından bu yana yaklaşık 30 adet araç alıp sattığına dair tespitlerin olduğu ifade edildi. Ayrıca istihbarat raporlarına göre A.Demir’in ağabeyi C.Demir’in de Konya’da El Kaide ile kuvvetli ilişkileri olduğu kaydedildi.
http://www.zaman.com.tr/gundem_mill...grenince-onlari-tukuruge-bogacak_2293605.html
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hainlere destek olan da haindir.

Mit tırları ne taşıyorsa taşısın. Paralel elamanların silahla, kendi istihbaratını durdurması açık bir ihanetti. Gidin mossadın, cianın, mi6'nın araçlarını silahla durdurun bakalım ne yapacaklar size?
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Onlara hiç ihanet etmemişler :)
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
MİT tırları içerisinde (eğer varsa) silah olması cemaate neden bu kadar batıyor, anlayan var mı? Bu devlet sırrını ifşa etmek hainlik değil midir? Tabi ki silah varsa bile devlet yardım malzemesi deyip geçiştirmek isteyecek, ABD, İsrail ya da dünyanın diğer ülkeleri her şeyi açıktan mı yapar? Hiç biri yapmaz ama onlar da bizim the cemaat gibi hain unsurlar hiç bu kadar güçlü olamazlar.

Emekli etmek, yer değiştirmekle bu işler olmaz. The cemaatin tüm elemanları devletten tasfiye edilmelidir. Bu yeter gelmezse, işine son verilen doktor güzel bir örnektir.

Tabi bizzat ihanet edenler de yargılanmalıdır.
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
MİT TIR'larının durdurulması ve aranmasında görev alan Cumhuriyet Savcılarından Aziz Takçı, yaptığı yazılı açıklamada, Suriye'de yaşanan ve batı ülkelerine de sirayet eden terör eylemlerinin görevleri sırasında bilmeden ne kadar önemli bir tezgahı açık ettiklerini belirtti.
HSYK tarafından açığı alınan Takçı, kendilerine yapılan saldırıların amacının, bütün hakim ve savcıların korkutularak güçlülere dokunulmaması sağlamak olduğunu sözlerine ekledi.
Aziz Takçı'nın açıklaması şöyle;

Son zamanlarda bazı basın yayın organlarında (Havuz medyası tabir edilen) hakkımda HSYK tarafından bir kısım meslektaşların ve benim, yaptığımız bir soruşturmadan dolayı açığa alınacağımıza ilişkin haberler yapılmıştı. 15.01.2015 tarihinde HSYK 2. Dairesi tarafından hakkımızda açığa alma kararı verildiğini öğrenmiş bulunmaktayım.

Öncelikle, kamuoyunda MİT TIRLARI SORUŞTURMASI Olarak bilinen soruşturma ile ilgili olarak tarafıma resmi olarak yöneltilmiş bir suçlama bulunmamaktadır. Esasen Hakim ve Savcılar hakkında yapılan inceleme ve soruşturmalar gizlidir. Buna rağmen havuz medyası tabir edilen bir kısım basın yayın organlarında bu gizli soruşturma ve incelemenin detaylarının paylaşılması, bir kısım HSYK görevlilerinin görevlerini kötüye kullandıklarını göstermektedir. Bu konuda tarafımdan gerekli şikayetler yapılmıştır. Uygulanan bu yöntem bazı otoriter rejimlerde rastlanılan, otorite emrinde hareket eden basın aracılığı ile yönetimin sevmediği kişilerin öncelikle basın yolu ile linç edilmesi yöntemidir.
Bir hukukçu ve idealist bir Cumhuriyet Savcısı olarak, gelinen noktada artık ülkemizin bir hukuk devleti olmadığını, hiçbir birey ya da kurumun hukuki güvenliğinin kalmadığını üzülerek ifade etmek istiyorum.
Bu aşamada hakkımızdaki suçlamalara esas teşkil eden soruşturmanın detaylarını paylaşma niyetinde değilim ancak soruşturmanın gizliliğini ihlal etmeyecek mahiyetteki bazı noktaları ifade edeceğim.
Bu soruşturmanın olduğu dönemde ve öncesinde, Adana-Hatay-Gaziantep-Suriye çizgisinde yaşanılanları bilmek ve görmek gerekmektedir.
Bu çerçevede:
1-) 20.08.2012 Tarihinde Gaziantep Merkez’de bombalı saldırı olmuş 9 vatandaşımız şehit olmuş, çok sayıda vatandaşımız yaralanmıştır. Yapılan soruşturmada eylemin çalıntı bir araçla, PKK Militanlarınca gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.
2-) 11.02.2013 Tarihinde Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki CilvegözüHYPERLINK "http://www.sabah.com.tr/haberleri/cilvegozu_sinir_kapisi" Sınır Kapısı'nda bombalı saldırı meydana gelmiş,13 kişi hayatını kaybetmiştir. Yapılan soruşturmada bu olayın faillerinin Suriye Ülkesinden geldikleri belirlenmiştir.
3-) 11.05.2013 Tarihinde Hatay-Reyhanlı’da bombalı saldırı meydana gelmiş, 52 vatandaşımız şehit olmuş 150’den fazlası yaralanmıştır. Bu olaya ilişkin soruşturmada, faillerin Suriye bağlantılı oldukları, ayrıca Türkiye içerisinde bazı odaklarca korunup kollandıkları, bu kişilerin eylem hazırlığında oldukları bilindiği halde bazı kamu görevlilerince korundukları, eylem bilgisinin Emniyet ve Savcılıktan gizlendiği, eylemden 12 saat önce yasak savma kabilinden adi bir kapalı zarf ile, mesai saati bitiminde emniyete bildirildiği tespit edilmiştir.
'Adana'da bir TIR'da yapılan aramada 935 havan topu ele geçirildi'

4-) 07.11.2013 Tarihinde Adana Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan bir ihbar üzerine, Genel Yetkili Savcılık tarafından verilen arama izni üzerine, Adana Merkezinde bir Tırda yapılan aramada 935 Adet havan topu mühimmatı ele geçirilmiştir. O tarihte konuya ilişkin olarak Adana Valisi Hüseyin Avni Coş Tarafından, polis şapkası giyilerek yapılan açıklamada ''Muhtemelen sınır dışında, yani Türkiye'de kullanılmayacağını biliyoruz. Ama nerede ve nereye gideceği konusunda farklı bilgiler var. Onlar net değil. Bunlar insani ihtiyaç değil. Bu maddeler birtakım savaş gereçleri olduğunu göre, birtakım örgütlere veya devletlere gitmesi muhtemel. Tırda uyuşturucu olduğu ihbarı üzerine arkadaşlarımız çalışmalarını yapmışlar ve bunun değerlendirilmesi sonucunda söz konusu yasak malzemelerin bulunduğu tespit edilmiştir ve bunun yasal gereği de yapılıyor. Tırın Konya'dan geçiş yaptığı bilgisi de var. Bununla ilgili kesin bir örgüt ismi yok ama bu şunu gösteriyor, Türkiye'de özelikle çevremizde birtakım yasa dışı örgütlere karşı kararlı tavır sergilendiğini ortaya koyuyor. Bu, gerekli hassasiyetin gösterildiği, intikal eden istihbaratın değerlendirildiğini, suç teşkil eden herhangi bir duruma meydan verilmediğini ortaya koyuyor. Daha önce de çeşitli iddialar vardı. Kimyasal malzemelerin Adana'dan güneye sevk edileceği konusu vardı. Bunları da polisimiz, güvenlik kuvvetlerimiz araştırmış ve en ufak iddiaları bile değerlendirerek meseleyi adli makamlara taşımıştır. Bu da öyle oldu. Türkiye, suç işlemek isteyenlerin ve insan hakları kavramını ihlal edenlerin yararlanabileceği bir ülke olmadığını da bu suretle göstermiş oldu. Adana Emniyet Teşkilatı da ilgili birimlerle işbirliği içerisinde devletimizin güvenliği, vatandaşımız huzuru için gece gündüz çalışmalarını devam ettiriyor.''
Coş bir başka soru üzerine de roket başlıkları dışında ele geçirilen mühimmat bulunmadığını, roket başlıklarının kullanılabileceği aletlerin ise başka yerden temin edilme olasılığı bulunduğunu, roket başlıklarının hangi ülkeye ait olduğunun araştırıldığını, bir kısmının Türkiye'de üretilmiş olmasının muhtemel olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin teknolojide belli bir noktaya geldiğini bildiren Coş, ''Ama bu teknik birikimini farklı amaçla ve kontrol dışı kullanmak isteyen, yasadışı yollara teknoloji tahsis etmek isteyenlere karşı da devletimiz bütün birimleriyle etkin şekilde mücadele etmektedir. Teknolojinin insanlığın barışı ve huzuru yönünde kullanılması konusunda güvenlik kuvvetlerimiz kararlı şekilde çalışmalarını sürdürmektedir'' denilmiştir.
Bu soruşturma dosyası o dönem derhal TMK 10 maddesi ile görevli Başsavcı vekilliğine aktarılmış, soruşturmaya tarafımızdan devam edilmiştir. Bu soruşturmanın devamında yine bir kısım kamu görevlilerinin söz konusu mühimmat sevkiyatını organize eden Suriyeli kişiler ile irtibatlı oldukları belirlenmiştir. Bizim görevden alınmamız sonrasında bu dosya ne hikmetse Devlet Sırrı kapsamına alınmıştır.
'El Kaide bağlantılı kişilein sarin gazı yapımında kullanılan malzeme temin ettikleri tespit edildi'

5-) 30.05.2013 tarihinde C. Savcısı M. A. tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, bir kısım El Kaide Terör örgütü bağlantılı kişilerin, ülkemizden sarin gazı yapımında kullanılan malzeme temin ettikleri, bu malzemeleri Suriye ülkesine götürecekleri tespit edilmiş, bu kişiler yakalanmış ve haklarında kamu davası açılmıştır.
6-) Yaptığımız görev gereğince ve sorumluluk bölgemiz itibarı ile, Suriye Ülkesinde devam eden iç savaşta Özgür Suriye ordusu dışında bazı selefi grupların öne çıktığı, özellikle El-Nusra ve IŞİD İsimli oluşumların Özgür Suriye Ordusunu zayıflattıkları ve selefi bir devlet kurdukları, diğer tüm muhalif grupları kendilerine biat etmeye zorladıkları, Suriye Devleti yerine özellikle diğer muhaliflerle savaştıkları, bu grupların nihai hedeflerinin ise Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik cephe açmak olduğu, bunu açık kaynaklarda ifade ettikleri, bu örgütlere Dünyanın birçok yerinden katılım olduğu, birçok militanın ülkemiz üzerinden geçerek bölgeye gitmeye çalıştığı, bir çok örgüt militanının Adana-Hatay ve G. Antep’te güvenlik güçlerince yakalandıkları, sınır güvenliği bulunmadığından ülkemize rahat rahat girip çıktıkları, yine o dönemde güvenlik güçlerince ülkemizin bir çok yerinden çalınan kamyon-kamyonet türü araçların kaçak yollarla Suriye Ülkesine götürüldüğü, bunlara patlayıcı yüklenilerek ülkemizde eylem yapılabileceği yönünde istihbari bilgilerin bulunduğu tarafımızdan bilinmekte idi.
Görüldüğü gibi suçlamaya konu Tır ihbarları, görev bölgemiz itibarı ile dikensiz gül bahçesi olmayıp aksine çok titiz olunması, terör eylemlerine fırsat verilmemesi gereken bir ortamda yapılmıştır. Bu ortamda yapılan patlayıcı veya silah yüklü bir araç ihbarını yok saymak, arama yapılması için gereken tedbirlere izin vermemek vatana ihanet sayılabilecek ağırlıkta ihmal göstermek anlamına gelecekti. Bu ortam bilinmeden yahut dikkate alınmadan yapılan ve yapılabilecek yorumlar hariçten gazel okumak niteliğindedir. Hukuk düzeninde olaylar sonuçları ile değil sebepleri ve delilleri ile araştırılarak gerçeğe ulaşılır. Sondan-sonuçlardan başlayan ve geriye doğru çıkarımlar yapan anlayış hukuki değil siyasal bir yaklaşımdır.
Yapılan soruşturma ve arama işlemlerine gelince:
Öncelikle şunun bilinmesi lazım. Gerek 01/01/2014 Tarihinde Kırıkhan sınırlarında gerçekleşen olayda gerekse 19/01/2014 Tarihinde Adana’da gerçekleşen olayda, ne ihbarda ne arama sırasında ne de arama sonrasında bu araçların resmi bir kuruma ait olduğu, kişilerin o kurumun görevlisi olduğu yönünde hiçbir resmi yazı-bilgi dosyaya girmemiştir. Olaya karışan kişilerin kimlikleri ve görevleri halen bilinmemektedir ve dosyalarda buna dair resmi hiçbir veri yoktur. Zaten buna dair 19/01/2014 tarihli işlem sırasında üstü kapalı da olsa dosyaya sunulan resmi belge üzerine araçlara ve kişilere başka hiçbir işlem yapılmadan salıverilmiştir.
Bir Cumhuriyet Savcısı olarak bu olayda esas aldığım ve uyguladığım yasa hükümlerini hatırlatmakta fayda bulunmaktadır.
1-) 5271 Sayılı CMK Madde 160 - (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
Görüldüğü gibi Cumhuriyet Savcısı suç işlendiği izlenimi edindiği anda dahi harekete geçmek zorundadır.
2-) 5271 Sayılı CMK Madde 119 - (1) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./15.mad) Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler.
Yolda hareket halinde olan bir aracın aranmasında gecikmesinde sakınca bulunan hal olgusunun bulunmadığını söylemek imkansızdır.
3-) 4483 sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanun Madde 4 - Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.
Görüldüğü gibi suç işleyen kim olursa olsun tüm kamu görevlileri için uygulanması gereken genel yasa hükmü “ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten” bahsetmektedir. C. Savcısı zorunlu ve ivedi delilleri toplar, kaybolmasından (Yolda hareket halinde bulunup Suriye ülkesine gidip savaşta kullanılma ihtimali olan) korkulan delilleri derhal toplar. Bu delilleri soruşturma izni vermeye yetkili mercie gönderir. Yasanın bu genel hükmü sadece özel yasasında engelleyici özel bir düzenleme var ise o engelle sınırlı olarak uygulanmaz. ( Örneğin 2802 Sayılı Kanun Madde 88 - Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâlleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. )
Şu halde tarafımızdan yapılan bu soruşturmada tamamen yasalara uygun hareket edilmiştir. Kaldı ki ana yollar üzerinde hareket eden araçlarla ilgili olarak o tarihlerde geçerli olan ve halen neredeyse bütün ülkede uygulanan, Sulh Ceza Hakimlerince verilmiş “ÖNLEME ARAMASI” Kararları bulunmaktadır. Başka hiç bir karara ihtiyaç olmadan sırf bu önleme araması kararlarına istinaden dahi bu aramalar yapılabilirdi.
4-) Arama yapıldığı sırada tırlarda bulunan kişiler sözlü olarak MİT görevlisi olduklarını beyan etmişlerse de (Ancak kimliklerinin kontrolünü sağlayacak şekilde kolluğa ve savcıya göstermemiş-vermemişlerdir); 2937 Sayılı Kanunun Madde 4. maddesinde Milli İstihbarat Teşkilatının görevleri şunlardır denilerek görevler sayılmış ve ikinci fıkrasında “ (Değişik cümle: 17/04/2014-6532 S.K./1. md) Millî İstihbarat Teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez. Milli İstihbarat Teşkilatı birimlerinin görev, yetki ve sorumlulukları Başbakanca onaylanacak bir yönetmelikte belirtilir.”Hükmü getirilmiştir. Görüldüğü üzere MİT’in silah ve patlayıcı taşıma, nakletme, ihraç etme gibi görevleri bulunmamaktadır. Ayrıca böyle bir görev verilemeyeceği yasa ile hüküm altına alınmıştır. Kaldı ki, 19/01/2014 tarihli arama sırasında görevi ve yetkisi olmadığı halde olay yerine gelen ve aramaya engel olmaya çalışan dönemin Adana Valisi Sayına Hüseyin Avni COŞ, bizzat dönemin başbakanına atfen, “Bu konuda kanun çıkarılacağı” söylenerek yapılan işin yasaya aykırı olduğu itiraf edilmiş, daha sonra da bilindiği üzere yasa değişikliğine gidilmiştir.
5-) Peki bu görev kime verilmiştir? Harp araç ve gereçleri ile silah, mühimmat ve patlayıcı madde üreten sanayi kuruluşlarının denetimi hakkında yönetmelik bu konuyu düzenlemiştir. Yönetmeliğin 19. Maddesinde “İhraç veya yurt dışına çıkarmada genel esaslar (1) Kontrole Tabi Listede belirlenen her türlü harp araç ve gereçleri ile silah, mühimmat ve bunlara ait yedek parçalarla patlayıcı maddelerin ihracı veya yurt dışına çıkarılmasına, Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığının görüşleri de alındıktan sonra Makam tarafından izin verilebilir.” Hükmü yer almıştır.
Yine mevcut düzenlemelere göre bu tür bir nakil Silahlı Kuvvetler tarafından Valilikler koordine edilerek yapılır.
Bu düzenlemeler de dikkate alındığında, yapılan ihbarların MİT ile irtibatlandırılması ve görev suçu gibi değerlendirilmesi imkanı yoktur.
Bir basın açıklaması formatının dışına çıkmış olduğumun farkındayım ancak bir kısım kişi ve kurumlar, yasa hükümlerini ve yapılan işin ne olduğunu bilmeden yanlı ve yanlış verilerle, siyasal saiklerle değerlendirme yaparak bundan hukuki sonuçlar çıkarmaya çalışmaktadır. Bu nedenle halk tarafından da hukukun bu konuda ne emrettiğinin bilinmesi gerektiğine inanıyorum.
Saygıdeğer Milletim:
Ben küçük bir Anadolu Kasabasında çiftçi bir babanın 13. Çocuğu olarak dünyaya geldim. Hayata 5 yaşında lastik ayakkabı giyerek ve dana otlatarak başladım. Dersane, özel okul, özel ders alarak değil mütevazi okullarda şahsi gayretimle çalışarak Hukuk Fakültesi kazandım ve ardından çok istediğim bu mesleğe girdim. Meslek hayatımda bilerek kimsenin hakkını yemedim. Hep işimin hakkını vermeye, mesleğimin gereklerini yerine getirmeye çalıştım. Kimseye diyet borcum olmadan, kimseden emir almadan hukuka ve vicdanıma göre kararlar verdim. Hiçbir güç odağına boyun eğmedim. Geldiğim hiçbir konumu Allah’tan başkasına borçlu değilim. Çalışmalarım ile her görüşten HSYK-Adalet Müfettişleri ve Başsavcılarımdan takdir gördüm.
Bugün birileri, görevimi hakkı ile yaptığım için hakkımda açığa alma kararı verdiler. Şerefimi açığa almaktansa mesleki olarak açığa alınmayı tercih ederim. Beni yokluğa mahkum etmeye çalışanlar bilsinler ki, ben her yerde çalışır rızkımı kazanırım. Ancak Şerefini kaybedenler bu şereflerini bir daha kazanamazlar. Vatan ve millet sevgisi, hukukun üstünlüğü, kimsenin suç işleme özgürlüğü olmadığı bilinci ile hareket ederken bazı güç odaklarının kirli ilişkilerine bilmeden çomak sokmuşuz. Bunun bir diyeti varsa bunu da öderiz. Ancak hiç kimse kendisini devlet yerine koyamaz. Devlet bütün organları ile devlettir. Devlet sadece yürütme erki veya muhaberat teşkilatından ibaret değildir.
Bugün Suriye ülkesinde yaşanan, giderek ülkemize ve batı ülkelerine de sirayet eden terör eylemleri, görevimiz sırasında bilmeden ne kadar önemli bir tezgahı açık ettiğimizi göstermektedir. Bunu aklıselim herkesin göreceğini umuyorum. Elbetteki somut olarak hiçbir kişi ya da kurumu hedef almıyorum. Ancak sorumluların eninde sonunda bağımsız yargı mercileri önünde hesap vermekten kurtulamayacaklarına inanıyorum.
Bu karar beni kısa vadede kişisel olarak mağdur edebilir. Ancak ben tarih önünde, vicdan aynasında, hukuk önünde yapmam gerekeni yaptığıma inanıyorum. Şahsıma yapılan mesnetsiz saldırılar, hukuka aykırı işlemler ile ilgili olarak da –hukuktan başka yol bilmediğim için- ulusal ve uluslar arası merciler önünde hukuk mücadelemi sürdüreceğim.
Bugün yapılan şey aslında şahsıma ve bazı mesai arkadaşlarıma karşı yapılmaktan çok anayasal düzene karşıdır. Devletin Adli Teşkilatı, Devletin Jandarma Teşkilatı nezdinde Silahlı Kuvvetleri, suça bulaşan çok az sayıda İstihbarat görevlisini ve onlara yasadışı emir verenleri korumak adına feda edilmektedir. Adeta aslanlar kediye boğdurulmaktadır. Devletin Adli Teşkilatı, Devletin Jandarma Teşkilatı nezdinde Silahlı Kuvvetleri sanki başka bir ülkenin teşkilatlarıymış gibi fütursuzca casusluk suçlamaları ile muhatap edilmektedir. Bu akıl ve izan dışı saldırılar inşallah hukuk düzeninde karşılığını bulacaktır.
Bize karşı yapılan saldırıların asıl mesajı diğer meslektaşlara yöneliktir. Bütün hakim ve savcılar korkutularak güçlülere dokunulmaması sağlanmak istenilmektedir. Evet korkanlar olacaktır ama korkaklık bir hakim ve savcı sıfatı değildir. Dürüst ve namuslu meslektaşlarımın bu korku iklimine boyun eğmeyeceklerine, önlerine gelen işlerde hak ve adaletten ayrılmadan hüküm vereceklerine inanıyorum. Büyük Hukuk İnsanı, Onursal Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’un dediği gibi “Her hukukçu bütün insanların ve insanlığın yazgısından sorumludur.”
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
http://t24.com.tr/haber/mit-tirlari...n-teror-eylemleri-tezgahini-acik-ettik,284010
 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
TIR'larda ister ekmek olsun ister Atom bombası olsun bir şey değişmez....Tasası sana mı düştü kardeşim MİT'in neyi taşıdığının...Ajancılık oynamaya kalkıyorsun taa okyanus ötesinden....Sen kim ajanlık kim...Daha 1 saat asansörde kalmaya tahammül edemiyorsun ne işin var şam pazarında...

Ama suç sende değil sana körükörüne tapanlarda...Hiç biri çıkıp" yahu adam 1 saat asansörde kapalı kalmaya dayanamıyor biz niye bu adamın keyfi için işten aştan olmak şöyle dursun hapislerde sürünüyoruz?..." diye sormuyor....
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Geçmişte Gülen cemaatinin yapmış olduğu gayrı meşru tasarrufları bugünün sert tutumuyla mukayese ederek eşitlik üretmek mümkün değil. Gülen cemaati Balyoz davasını sulandırmanın ötesinde İzmir’deki casusluk ve Muş’taki Taşhiye davası örneklerinin gösterdiği üzere uyduruk soruşturmalar üzerinden örgütsel alan açma girişimlerinde bulundu. Selam Tevhid dosyası ile hayali bir gerçeklik üreterek olası siyasi rakiplerin tasfiyesine girişti. Bürokraside personel ve güvenlik şubelerinin kontrolünü ele geçirmekle yetinmeyip, KPSS suistimali sayesinde kadrolarını yığın halinde devlete taşıdı. Buna binlerce insanın dinlenmesini, MİT kamyonlarının aranmasını, Hakan Fidan müdahalesini ve 17/25 Aralıkta olası yolsuzluk üzerinden sahneye konan darbe girişimini ekleyebiliriz.

Ortada bir simetri yok… Gülen cemaatinin yaptıkları yanında maalesef hükümet tutumunun pek bir ağırlığı kalmıyor. Gelinen nokta ise açık bir yenilgi… Hareketin toplumsal meşruiyet zemini buharlaştığı ölçüde, ancak yabancı destekle ayakta kalınabilecek bir noktaya sürüklenildiği anlaşılıyor.
Aslında bu beklenen bir sonuç değildi ve gerçekten de ortada eşitsiz bir tablo bulunmaktaydı. Gülen cemaati yıllardır parlak gençleri kendi kurumlarında yetiştirip bürokrasiye yerleştiriyordu. Ayrıca iş dünyasındaki gücünü küresel zemine yayma becerisini göstermişti. Medya bu bariz üstünlüğün sergilendiği yerdi ve gündemin dizginlerini kontrol ediyordu. Daha önemlisi Cemaat’in yargı, polis ve bürokrasi içindeki uzantılarıydı. Uygun polis-savcı-yargıç bileşimleri herkes için suç yaratma ve cezalandırma imkanı üretmekteydi. Buna Gülen cemaatinin AKP’nin sosyal yapısı içinde de son derece yaygın ve yerleşik olduğunu eklemek gerek. Böylece doğrudan AKP içindeki siyaseti etkileme, oluşturma ve gerektiğinde bir tehdit imkanı yaratma potansiyeline sahiptiler. Nihayet yurt dışı lobicilikte de Cemaat neredeyse tekel kurmuştu.
Bunlara Batı dünyasının zaten AKP iktidarından pek hazzetmediğini ekleyin. Ve de hepsinin üstüne Gezi’yi, 17/25 hamlesini koyun… Bunun altından hangi iktidar kalkabilirdi? Erdoğan’ın siyaseti bırakmak zorunda kalacağı, AKP’nin Cemaat karşısında yumuşayacağı, Gülencilerin parti içinde güçlenerek iktidarın parçası olacakları ‘gerçekçi’ bir tahlil gibi duruyordu. Bürokrasiye zaten hakim olan Cemaat’in parlamento ve hükümeti de büyük ölçüde ele geçirmesi mukadder gibiydi.
Ama öyle olmadı… Böylesine avantajlı olmasına rağmen acaba Cemaat niçin kaybetti? Erdoğan’ın sezgisel yetenekleri, dik duruşu ve toplumu teyakkuza çağırması tabii ki çok önemli. Ancak gerekli olmasına karşın yeterli koşul değil. Yeterli koşul muhafazakar toplumun Gülen cemaatini ‘tanımasıdır’… Yenilginin asıl nedeni Cemaatin toplumsal algı ve tepkiyi hiçe sayarak, eylemlerini ve stratejisini müdanaasızca yerelde de sürdürmesi ve giderek Anadolu’nun çeşitli çevrelerinde bir nefret nesnesine dönüşmesiydi. ‘İnsan’ için uğraştığını söyleyen, ama aslında insanı kişiliksizleştirerek örgütün nesnesi kılan bu yaklaşımın, nihayette bizzat kendi toprağında çökmesi şimdi geriye bakıldığında çok doğal gözüküyor.

ethem mahçupyan
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
TIR'larda ister ekmek olsun ister Atom bombası olsun bir şey değişmez....Tasası sana mı düştü kardeşim MİT'in neyi taşıdığının...Ajancılık oynamaya kalkıyorsun taa okyanus ötesinden....Sen kim ajanlık kim...Daha 1 saat asansörde kalmaya tahammül edemiyorsun ne işin var şam pazarında...

Ama suç sende değil sana körükörüne tapanlarda...Hiç biri çıkıp" yahu adam 1 saat asansörde kapalı kalmaya dayanamıyor biz niye bu adamın keyfi için işten aştan olmak şöyle dursun hapislerde sürünüyoruz?..." diye sormuyor....

Gülen de netice hapiste ya sabır çekecek... Az kaldı.
 

Mahpeyker

Kıdemli Üye
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
4,456
Tepkime puanı
742
Puanları
0
MİT tırları içerisinde (eğer varsa) silah olması cemaate neden bu kadar batıyor, anlayan var mı? Bu devlet sırrını ifşa etmek hainlik değil midir? Tabi ki silah varsa bile devlet yardım malzemesi deyip geçiştirmek isteyecek, ABD, İsrail ya da dünyanın diğer ülkeleri her şeyi açıktan mı yapar? Hiç biri yapmaz ama onlar da bizim the cemaat gibi hain unsurlar hiç bu kadar güçlü olamazlar.

Emekli etmek, yer değiştirmekle bu işler olmaz. The cemaatin tüm elemanları devletten tasfiye edilmelidir. Bu yeter gelmezse, işine son verilen doktor güzel bir örnektir.

Tabi bizzat ihanet edenler de yargılanmalıdır.




Aslinda bu yapiya cemaat demek cok yanlis. Cunku cemaat, cikarlari olmayan , birbirlerine yardim eden bir toplumdur.
Ama cemiyet, menfaat ugruna , cikarlari icin calisan toplumdur. Yani gordugunuz gibi kelime anlami ile bu yapiya cemaat demek yanlis olur. Onlar kendi cikarlari icin bir araya gelip bu ugurda calistiklari icin CEMIYET tir !

Kolaysa bati ulkelerin gizli istihbaratinin deas, boko haram gibi musluman kani doken teroristlere gonderdikleri "tirlari" durdursunlar hele ... eli kolu bagli kafasina kursunu yemis halde bulurlar kendilerini

Bu cemiyet ayni siyonistler gibi turk ve musluman dusmani !!!

Suriyede ki turkmenler oldukce ellerine kina yakiyorlar herhalde

Turk kemalist ve solcularin bu turk dusmanlarini neden desteklediklerine anlam vermekte gucluk cekiyorum dogrusu ...
Hadi musluman dusmanisin - iyide TURK dusmani ile nasil olurda ayni safta yer alirsin ?

Atan seni gorseydi yuzune tukururdu. Hatta tabancasini cekip " benim kurdugum alti ilkeden biri olan milliyetciligi bosuna mi cikardim ben ? Sen, binbir zorlukla kurdugum turkiye cumhuriyetini yikmaya calisan vatan hainisin !" derdi ...

Eminim simdi de kabrinde ters donmustur bu ihanetten
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
Hadi musluman dusmanisin - iyide TURK dusmani ile nasil olurda ayni safta yer alirsin ?
Çünkü Amerika Dünyanın dümeninde.

ABD ile iyi geçinmezsen, taviz vermezsen onlar sana dünyanın bilmem neresinde okul açma izni vermezler, sana iş yaptırmazlar

Ayrıca cemaatın ya da cemiyetin çıkarları için Türkiye feda edilebilir, çıkarları için, hedefleri için bir Türkiye Feda olmuş çok mu???
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,988
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
Cemaatçi bir kardeşimizin:

''Türkiye ile aramız bozuldu ama ABD'nin güvenini kazandık. Artık ABD bizi Türkiye'deki İslamcı yönetimle aynı kefeye koymuyor'' sözlerini duyunca şok oldum.

Allah ıslah etsin.

Uçmuşlar haberleri yok.

Tırlarda ne varmış, sana ne...

Sen yatak odanda olup biteni dışarı anlatıyor musun.

Cemaat bile tırın içindekini bilirse devletin ne ciddiyeti kalır, ne mahremiyeti kalır.

Kendi hayal dünyanızda yaşıyorsunuz.

Millet tırları durduranları tükürük ile boğacak haberleri yok.

Kendi yalanlarına inanıyorlar.

Selam ve dua ile...
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
“Hakkın yılmaz savunucusu olmanın bir bedeli varsa bunu seve seve öderim. Bunun karşılığı Yusuf olmaksa amenna.




Şu kulladıkları yusuf tabiri bile tırlara operasyonu kimin yaptığını görmek isteyene bedava !Dillerine pelesenk oldu artık uluslararası sularda otoriteye adanmış ruhlara!!!

Bu savcı ve bunun gibi düşünen 3 kuruşluk zavallılar MİT(MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI) nı MİT(MİLLİ İFŞA TEŞKİLATI) ZANNEDİYORLAR.
M.F.G Hocaefendi'nin sözü dinlenseydi:Ali Fuat Yılmazer Emniyet Genel Müdürü,Ramazan Akyürek de MiT Müsteşarı yapılsaydı şuan pkk bitmişti.


FALANCANIN SÖZÜ DİNLENSEYDİ DİYECEK KADAR MEVZUYA VAKIF BİR İNSANIN ,DEMEK ÖYLE BİR SÖZÜN DİNLENMESİ HADİSESİ VAR!!!!!!!!!!!!!!İYİ Kİ DİNLENMEMİŞ.

AŞAĞIDAKİ CIĞIRTKANLIĞI DA DOĞRUSU MANİDAR!!!!!!!!!!!






NAZLI ILICAK!!!!!!!!!

Niçin HDP?

Halkın Demokrasi Partisi (HDP) artık bağımsızlarla değil parti olarak seçimlere katılacak. Bu önemli bir tercih. Genel Başkan Selahattin Demirtaş, meydan okuyor ve doğru olanı yapıyor.
HDP’nin %10’luk barajı geçmesi, sadece kendilerine değil, bütün Türkiye’ye yarayacaktır. Barajın bir anlamı kalmayacak, düşürülmesi yönündeki çabalar muhtemelen başarıya ulaşacaktır.
Bu kadar erken söylenir mi bilemiyorum ama gerekçeleriyle birlikte, önümüzdeki seçimlerde kime oy vereceğimi açıklıyorum:Selahattin Demirtaş için oy kullanacağım.
Çünkü:
1) Barajın düşürülmesine katkı sağlayacağı için, Türkiye’nin demokratikleşmesinin de önünü açacak bir adım söz konusu.
2) HDP barajın altında kalırsa, temsilde adalet büyük yara alacaktır. İş bununla da kalmayıp, ülkeyi karıştırmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürülecektir.
3) HDP’nin kazanamadığı milletvekillerinin pek çoğu AK Parti’ye gider. Bir bakarsanız, bu parti, Anayasa’yı tek başına değiştirecek bir çoğunluğa bile kavuşabilir. Bu da Türk demokrasisi açısından hiç de küçümsenmeyecek bir tehdit arz ediyor.
4) HDP’nin barajı aşarak en az 60 milletvekiliyle parlamentoya girmesi ona bir bölgenin değil, Türkiye’nin partisi olma imkânını kazandırır. Bu durum da ülkenin birlik ve bütünlüğüne hizmet eder
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,988
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
Yukarıdaki yazı Ak Parti PKK ya çalışıyor diyenlere gelsin.

3) HDP’nin kazanamadığı milletvekillerinin pek çoğu AK Parti’ye gider.

O zaman ne yapıyoruz, oyumuzu HDP ye atıyoruz...

Ak Parti gelmesinde kim gelirse gelsin...

Mantığa bak...

vxp8j5.gif
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Kararatepki gösteren Şişman, “Sözde suçlarla ilgili hiçbir kanıt olmadığı halde, bir çadır tiyatrosu aracı kılınarak, bizlerden intikam almışlardır. Tutuklanmamıza karar verilen mahkeme tutanağı yayınlandığında devlet sırrının ne olduğu, muktedirlerin neden çekindiği çok daha iyi anlaşılacaktır. Beni ve meslektaşlarımı hedef alanların yaptıklarını necip milletimiz bilseydi onları tükürüğe boğarlardı.” dedi.


İyi de aga benim anlamadığım bir nokta var:

Bu hükümet 12 yıldır görevde. Malum olay olmadan önce, hükümete yapılan eleştirileri küfür olarak algılıyordunuz ve de söz söyletmiyordunuz.

Hükümetin her yaptığı iş için vardır bir hayır diyordunuz.

Şimdi ne oldu da kuyusunu kazmaya çalışıyorsunuz? Hükümetten ne istediniz de vermediler de böyle oldunuz? Onu bi de hele de sözleriniz güvenilirlik kazansın...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Millet, ne idüğünü anladı, tükürükle boğacağı yeri biliyor. Siz, milleti unutun. Kaçın oradan. Bu yapıda kalan, casusluktan, darbecilikten, terörden hesap vermeye razı olmuş demektir. Nokta. 7 Haziran'dan sonra bu günleri de arayacaklar.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Medyanız, tv'leriniz, şirketleriniz, dersaneleriniz, okullarınız, kolejleriniz, dernekleriniz, vakıflarınız, üniversiteleriniz, ışık evleriniz vs...

Hepsi elinizden alınacak. Yolunmuş kaz gibi ortada kalacaksınız.

Arşivlemeye bayılan elemanlar, bu mesajımı da bir kenara kaydedin. Lazım olur.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
bu tır meselesi paralelliğin en bariz delilidir.
Devlet karar veemiş, tırla bir şey taşıyor. Sen gidip devlete operasyon çekiyorsun.

Devlet barış süreci diyor sen önüne gelen kürt önde gelenlerini kck'dan içeri atıyorsun. Devlet başka politika sen başka politika güdüyorsun.

Bu paralellik değilde ne dir?
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
İyi de aga benim anlamadığım bir nokta var:

Bu hükümet 12 yıldır görevde. Malum olay olmadan önce, hükümete yapılan eleştirileri küfür olarak algılıyordunuz ve de söz söyletmiyordunuz.

Hükümetin her yaptığı iş için vardır bir hayır diyordunuz.

Şimdi ne oldu da kuyusunu kazmaya çalışıyorsunuz? Hükümetten ne istediniz de vermediler de böyle oldunuz? Onu bi de hele de sözleriniz güvenilirlik kazansın...
 
Üst