Modernizmin Zihin Yapısı

Uzak Yollar

Doçent
Katılım
15 Eki 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
53
Modernizm düşüncesi, doğup büyüdüğü batıdan, batı dışı toplumlara kısa zamanda ihraç edilerek bütün insanlığın seküler manada bir hayat yaşamasına ve varlık gayesine muhalif bir dünya kurmalarına neden olmuştur.

Fransız yazar Alaın Touraıne, Modernliği eleştirdiği kitabında Modernlik hakkında dikkat çekici açıklamalar yapmaktadır.

Modernizmin öngörüsü

Modernliği bir Batı ideolojisi olarak belirten Touraıne, “Her şeyden önce kendisini bir kutsal vahiye ya da ulusal bir öze uygun olarak örgütlemek ve bu yönde eyleme geçmek isteyen bir toplumu modern olarak nitelemek olanaksızdır” diyerek modernliğin asla kabul etmeyeceği değerleri kısaca izah ediyor. Devamla; “Modernlik salt bir değişim zinciri değildir; akılcı, bilimsel, teknolojik ve idari etkinliğin ürünlerinin yaygınlaştırılmasıdır” diyor. Modernliğin hayata müdahilliğinin nasıl gerçekleşeceğini de böylece ifade ediyor.

Modernliğin en önemli özelliklerinden birinin de, toplumun merkezinde Allah’ın ve onun vahyinin olamayacağıdır. Modernlik, bütün kutsalları dışlayan bir yapının bizatihi kendisidir. Allah’ın yerine bilimi koyarak hayatın bütününü bilimsel açıklamaların olumladığı şekilde kurgulamak, eğer insan dinsel inançlarını yaşamak istiyorsa, buna sadece özel yaşam dahilinde yer bırakır.

Aklın ilahlığı

Touraıne: “Batı, modernliği bir devrim olarak düşünmüş yaşamıştır. Akıl hiçbir kazanımı kabul etmez, tersine, bilimsel türden bir kanıtlanmaya dayanmayan tüm inançlar, toplumsal ve siyasal örgütlenme biçimlerini sil baştan yok sayar.” Diyerek modernliğin kabul edebileceği bütün sistematiğin, bilimsel olanla paralel olduğunda kabul göreceği, aksinin ise toptan imhasına yöneldiğidir.

Batıya ait modernlik ideolojisi, kutsala ait bütün değerleri yok sayarak, Kulluk düşüncesi ve bu düşüncenin dayandığı Allah fikri yerine akılcılığı koymuştur.

Okul ve Eğitim anlayışı

Modernizmin okul kurgusunu da çarpıcı bir şekilde ifade eden Touraıne; “Okul, insanların köklerinden kopmasını ve hem bilgi hem de akılcı ilkeler üzerine kurulu bir topluma katılma yoluyla ilerlemeye açılmasını sağlayan bir yer olmalıdır. Öğretmen, salt öğrenci olmaları gereken çocukların özel yaşamlarına müdahale eden bir eğitimci değil, yalnızca, doğru, iyi ve güzele ilişkin evrensel değerler arasında bir aracı olmalıdır.” Diyerek, modernizmin yeni bir toplum ortaya çıkarmadaki yöntemini de ortaya koymaktadır.

Siyasal yapılanması

Modernizmin siyasal düzen tasavvurunu da dile getiren yazar, “Tek önemli olan, siyasal düzenin dinsel ilkelere başvurulmadan kurulmasıdır” diyor. Toplumun örgütlenme biçimi, ilahi olanı saf dışı bırakarak, onun yerine aklın gösterdiği ilkelerin doğrultusunda bir toplum kurgulamak medernizmin temel hedefidir. Bu hedef doğrultusunda, insan artık Allah’ın yarattığı bir varlık değildir, insan bu noktadan sonra kendisine akılın biçtiği rolleriyle, toplumsal sistemin iyi bir şekilde işlemesine katkıda bulunan bir aktördür. Yüzünü, Allah’a, varlık gayesine vekökenlerine çevirmemelidir.



Modernizmin niteliksizliği

Yazar, modernizm hakkında oldukça ilginç başka bir tespitte daha bulunmakta, aslında hiçbir hedefinin olmadığını da ifade etmektedir. “Aydınlanma filozoflarının geliştirdiği modernlik anlayışı devrimcidir, ama başka bir niteliği de yoktur. Ne bir kültür ne de bir toplum tanımı yapar; yeni bir toplumun işletme mekanizmalarını aydınlatacağına, geleneksel topluma karşı verilen mücadeleleri harekete geçirir.” Bu bağlamda modernizm; söz dağarcığının merkezine, geleneksel ile modern, cemaat ile toplum arasındaki karşıtlığı yerleştirmiştir, bu karşıtlık üzerinden kendisine yer aramıştır.

Modernlik bölücüdür

Modernlik birleştirmekten çok bölme özelliği gösterir. Geçmişinden koparılan birey, artık cemaatten topluma dönüşmüş, öncesinde birlikte yaşadığı kendi gibi diğerlerinden ayrılarak yalnızlaşmıştır. Modern anlayışın en büyük özelliklerinden biri de kişiyi bireyselleştirmesi, bütünü parçalara ayırması, parçalanan her şeye daha kolay nufuz etmesidir.

Modernlik, hareketten çok çeki düzen vermeyi hedefler

Modernlik ruhu ve uygulanımlarının geliştiği toplumlar, harekete geçirmekten çok çeki düzen vermenin peşindedir. Başlıca hedeflerinin arasında, ticaretin kurallarının düzenlenmesi, kamu yönetiminin ve hukuk devletinin yaratılması, geleneklerin, yasakların ve ayrıcalıkların eleştirilmesi yer almaktadır, hatta Tanrı kavramı bile eskinin içinde yer almaktadır, insanın dünyasıyla aşkınlığının tüm ikiliklerini reddeden akılcı bir dünya kurgular.

Modernliğin zaferi ebedi ilkelerin ortadan kaldırılmasıdır, insanın kulluk vasfı silinmiştir, insan yalnızca yurttaştır. Tanrı sevgisi dayanışmaya, vicdan ise yasalara saygıya dönüşür. Hukukçular ve idareciler peygamberlerin yerini alır.

Hayatı, insanı, varlık gayesini, neden gelip ne yapması gerektiğini tamamen akılcı ilkelerle yeniden düzenleyen modernizm, Müslümanlar tarafından anlaşılıp tahlil edilmeli, çözülmesi sağlanmalıdır.

Küre Medya, Bu küreye dair ne varsa...
 
Üst