Muhafazakâr kimdir ve sanat nedir?

Ağlama karanfil

Profesör
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Yaş
106
Vaktiyle olumsuz mânâda ve yerme ifadesiyle kulanılan “muhafazakârlıkla” sık sık itham edilmiş bir Müslüman dindar olarak “İsim ile İslam arasında Muhafazakârlık” başlıklı bir yazı yazmıştım, yazı sonrası çok olumlu geri dönüşler almıştım. Bugün ise “Şehir Tiyatrolarındaki yeni düzenlemeler” bahsinde yine muhafazakârlık konusunu konuşuyoruz ama yine aynı ezberle devam ediyoruz yani konuyla ilgili yorum yapanların çoğu “muhafazakârlar=Müslümanlar” ezberinden yola çıkıyor, bunu indirgemeci bir üslupla ve olumsuz bir manada kullanıyor dolayısı ile konu bir şekilde netleşemiyor.
Öyle ise sormak lazım “muhafazakâr kimdir ve sanat nedir?”
Muhafazakâr Arapça bir kelime (ha-fe-za /ظ-ف-خ) “korumak” kökünden geliyor ve “koruyan, muhafaza eden” anlamını taşıyor.
Laik ve modern düşünce biçimine sahip zihinler 14 asır öncesi indirilen emirler bütününe bugün dahi aynı ihtimamla iman eden Müslümanları haliyle “muhafazakâr” olarak tanımlanıyor. Ancak bu bir yanılgı zira İslam’ın özüne bakan bir insan çok net bir biçimde İslam’ın devrimci (devrimciliği Marksist ideoloji manasında kullanmıyorum elbet) olduğunu görebilir. İslam zulme, adaletsizliğe, baskı ve zorbalığa ve hatta düşünmemeye karşı devrimcidir, insanı çürüten ve yozlaştıran her şeye karşı devrimcidir ve muhafazakâr bir refleks göstermez. Ancak Türkiye’de İslam devlet ve devlet kurumu Diyanet eliyle tebliğ edildiğinden, toplum tarihsel serüven açısından “devletçi” olduğundan ve Harf İnkilabi ile dinlerinin dilinin harflerinden bile koparıldığından ortaya haliyle “muhafazakâr Müslüman” örneği çıkıyor.
Konuyla ilgili olarak Taraf gazetesinden Neşe Düzel’in Hilmi Yavuz’la yaptığı röportaj önemli. Hilmi Yavuz üstad verdiği röportajda “Müslümanlar Kemalistleşti” derken zannediyorum bahsettiğim sonucu kastediyor ancak haddimi aşmadan ve saygısızlığa düşmeden ifade edeyim “Kemalistleşme” bahsinde zannediyorum biraz fazla ileri gidiyor. Mevcut durumdaki sorunu ifade etmenin yolu salt sonucu tanımlamaktan fazlası olmalıdır diye düşünüyorum. Örnekleyecek olursam Ahmet Altan’ın “Din, ahlâk ve kasaba” başlıklı yazısına bakalım, Ahmet Altan bir entelektüel olarak, estetik ve özgür bir ruha sahip edebi eserlerin yazarı olarak maalesef indirgemeci bir dille muhafazakârlığı bir zümreye mâl ediyor, sanatı elitist bir tavır olarak tanımlayıp, belirli bir zümreye aitmiş gibi söylemlerde bulunuyor, ben şahsen bu tavrı sorunlu ve çözümden uzak buluyorum.
Allah’a şükrolsun bu ülkede Cihan Aktaş gibi yazarlar var. Müslüman dindar bir kadın olan Cihan Aktaş’ın konuyla ilgili yazdığı “Kasaba, sanat ve muhafazakârlık” ve “Mustafa Kutlu ve muhafazakârlık” başlıklı iki yazısına bakınca “muhafazakâr” tanımı yapanların tüm tezlerinin alt üst olduğunu görmek mümkün. Kendini antimuhafazakâr gören, muhafazakârlığı eleştiren, sanat ve estetik konusunda kendini yetkin gören isimlerin “modern, sınırlı, köşeli ve kalıplı” düşüncelerine mukabil Aktaş’ın düşünce biçimi, verdiği örnekleri işaret ettiği hususlar kısır tanımlamalara ve üst perdeden konuşmalara sadece üslup olarak değil içerik olarak da cevap verecek türden.
Gelelelim sanata… Sanat, birçok dilde “yapay” [(İngilizce Art, Artifikal=Yapay, (Almanca) Künstlich=Yapay, (Arapça) Suni=Yapay)] anlamına geliyor. Felsefe’de ise sanat “Taklit olarak sanat ve Yaratma olarak sanat” olmak üzere birbirinden farklı birkaç başlık dahilinde ele alınıyor. Bence adı, muhafazakâr Müslüman olsun, Kemalist olsun, faşist olsun, ne olursa olsun “modern, köşeli, net, değişmez, kalıplı” bir düşünme biçimine sahip zihinlerin sanat gibi “özgür ruhun, estetik zevkin” ürünü olan bir alana dair eser üretmesi elbet mümkün değildir ancak tanımsal ve felsefi yaklaşımlara baktığımızda “yapaylık, taklit ve yaratma” bahsinde her farklı duruşun kendine ait (ve hatta kendini ortaya koyan) bir sanat anlayışı vardır.
Bu noktada Hilmi Yavuz röportajından alıntı yapacağım, Yavuz “Muhafazakâr sanat, İslam medeniyetinin ürettiği sanattır. Şöyle… Geçmişte üretilmiş olan bir sanat vardır ve bu sanatın arka planında da İslam medeniyeti bulunur. Dolayısıyla muhafazakâr sanat, bir medeniyetin estetiğidir! Muhafazakâr sanat, İslam medeniyetinin estetiğidir. İslam, geçmişte büyük bir estetik medeniyet yarattı!” derken çok doğru bir şey söylüyor. Zira İslam salt Türkiye Müslümanlığı gibi üzerinde oynanılmış bir sonuç üzerinden okunamaz. Müslümanlık ve Türkiye Müslümanlığı birbirinden farklı şeylerdir demek istemiyorum ancak “estetik ve sanat” bağlamında olduğu gibi Türkiye Müslümanlığı bir parça özünden kopatılmıştır ve ruhu zarar görmüştür diye düşünüyorum. Ancak Yavuz’un “İnsanın dünyadaki vazifesi, dünyayı güzelleştirmektir” diyor. Şimdi mesele, eğer dünyayı güzelleştirmekse, basitçe, doğrudan doğruya estetiğin meselesidir bu. Dolayısıyla bunun etik, ahlak boyutu çok ayrı biçimde ele alınmalı.” açıklamasını da bir parça eksik buluyorum zira İslam tamamıyla bir bütündür, ne İslam’ın içinden “şekilci” şeriatı ne de özünden estetik, ince düşünen bir ruhu söküp alamayız dolayısı ile Rasulullah Efendimizin “güzellikten” kastı görünen ve görünmeyeni de kapsamaktadır. Elbet bir okuru olarak benim Hilmi Yavuz’dan öğreneceğim çok şey varken kastım burada Yavuz’un eksik söylediğini tamamlamak falan değil, yer yer “muhafazakârlıkla” itham edilen Müslümanların da bunda payı olduğunu düşünüyorum ve düzeltilmesi gereken hususları naçizane ifade etmeye çalışıyorum.
Kemalizm bir ideoloji olduğu kadar bir üslup ve bir duruştur. Her ideolojiden fazla “muhafazakâr”dır. Kemalizmin muhafazakârlığını yahut Müslümanların muhafazakârlaşmasını eleştiren her düşünce sahibinin öncelikle Kemalist üsluptan, üst perdeden konuşma hasletinden kurtulması gerekmektedir. Dahası ideolojist, iktidar yanlısı, Türk-islamcı vs. tüm Müslümanları, salt Müslümanlar yahut dindarlar olarak tanımlamak da toptancılıktır. Ve tüm bunlardan yapıcı bir dille kurtulmak gerekmektedir.
Özetle muhafazakâr refleks gösteren iktidarın-belediyelerin Şehir Tiyatrolarına müdahale etme hakkı yoktur ama “devlete sırtımızı verelim ama devlet hiçbir şeyimize karışmasın” diyen Tiyatrocuların bu tip söylemlerinin de bir karşılığı yoktur zira devlete sırtınızı dayadığınız an devlette size bir şeyleri dayatır. Devlet isimli güç zaten budur.
Özetle muhafazakâr bir duruşu eleştirirken, kullanılan “Kemalist” vs. gibi kavramları da dikkatli kullanmak gerekir zira kullanırken takındığımız üslup bizi eleştirdiğimiz şeyin aynısı kılabilir.
Sanat öyle güçlü bir alan ki “kötülükten bile bir güzellik çıkarabiliyor” şöyle diyor Baudelaire:
Meşhur ozanlar şiir diyarının çiçekli bölgelerini çoktan bölüşmüşlerdi. Kötülük’ten Güzellik’i çıkarmak ise zordu. Gene de hoş geldi bana bu durum.”
Ve ben bugünkü “sanat ve muhafazakârlık” tartışmalarını çok önemsiyorum, kötülükten güzellik çıkartabileceğimizi umuyorum. Bir hattatın üzerine kendini üslubunu eklediği “vav” harfi de, Fovist bir ressamın tüpten fışkırmış gibi duran tablosu da; Kavafis’in “Kent” şiirindeki dingin huzursuzluk da, Nizar Kabbani’nin “Resim Dersi” şiirindeki isyansız çığlık da; Velazquez’in “Las Meninas”ı da, kurumuş dallar arasından baharla birlik fışkıran bir yaprak da alıcısına göre estetiktir, sanattır, dolayısı ile sanatı bir zümrenin form vermesinden haklı olarak rahatsızlık duyanların onu kendilerince ehil saydıkları bir başka zümreye teslim etme hakkı yoktur çünkü sanatın genel geçerliliği olan bir tanımı yoktur ve kimsenin tekelinde değildir.


Cemile Bayraktar
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,161
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Sanatı ve felsefeyi İslam'dan koparıp asık suratlı bir din imajı oluşturmak Allah'ın bizden istediği bir durum mu? Yoksa düşün ey müslüman üzülme ve gülümse diyen bir dinimiz mi var.

Film, roman, hikaye, müzik, felsefe bunlar İslam'ın yasakladığı şeyler midir? Film izleyip duygulanmak, şakalaşıp gülümsemek, şiir okuyup duygulanmak; bunlar gerçekten dinin haram kıldığı olgular mı?

Müslümanlık kaba olmak mıdır? estetik ten anlamayan 24 saat somurtan tipler midir?

Zamanında kardeşim eline sazı alınca annem ve babam sahte dindarlardan duyduğu parmaklardan iman çıkmadan sazı öğrenemezsiniz efsanesiyle o sazı eve sokturmadılar. Belki de İslami sanata bir adımdı ama olmadı.

Elin oğlunun pis esprilerini dünya alem dinlerken, üç müslüman bir araya gelse, şakalaşsa; ehe ege soytarılar bak derler.

Etendiler; esprili olun, gülümseyin, estetik olun, saygılı olun, sevgili olun, düşünen insan olun. Bırakın kabalığı yahu
 

uzAyli

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
7,903
Tepkime puanı
2,001
Puanları
0
Yaş
123
Konum
Uzay
24 saatte boş boş gülüp durmak doğru değil ama ,dozunda olmalı ifrat tefrit olmamalı
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,161
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
24 saatte boş boş gülüp durmak doğru değil ama ,dozunda olmalı ifrat tefrit olmamalı
Film izleyene laf yok da gülmek mi suç

Bir filmde müslüman olmayan birilerinin diyalogların esprilerini nazını inciğini cinciğini izleyince problem yok da
Bir müslümanla muhabbet mi kötü

Müslümanla muhabbet Sevap yahu
 

uzAyli

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
7,903
Tepkime puanı
2,001
Puanları
0
Yaş
123
Konum
Uzay
Dileyen dilediginin ömrünü yesin ister uluorta yesin ister gizli ,ya da kendi utopyasinda film izlesin. Nefs bu neyi emrettiğini en iyi kişi bilir .
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,161
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Dileyen dilediginin ömrünü yesin ister uluorta yesin ister gizli ,ya da kendi utopyasinda film izlesin. Nefs bu neyi emrettiğini en iyi kişi bilir .
Yıllardır forumda bunları yapıyoruz
Haram diyorsan çekip gidelim yani

Biz gelmeden önce de böyle idi biz geldikten sonra da böyle oldu

Madem bu gözle bakıyorsun yada bakılıyor
Kimsenin ömrünü yemeden çekip gideyim
 

uzAyli

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
7,903
Tepkime puanı
2,001
Puanları
0
Yaş
123
Konum
Uzay
Yıllardır forumda bunları yapıyoruz
Haram diyorsan çekip gidelim yani

Biz gelmeden önce de böyle idi biz geldikten sonra da böyle oldu

Madem bu gözle bakıyorsun yada bakılıyor
Kimsenin ömrünü yemeden çekip gideyim

Otur oturdugun yerde ?
 

uzAyli

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
7,903
Tepkime puanı
2,001
Puanları
0
Yaş
123
Konum
Uzay
Yıllardır forumda bunları yapıyoruz
Haram diyorsan çekip gidelim yani

Biz gelmeden önce de böyle idi biz geldikten sonra da böyle oldu

Madem bu gözle bakıyorsun yada bakılıyor
Kimsenin ömrünü yemeden çekip gideyim
Musluman muslumanin kardeşidir, hüsnüzan beslerim ben , benim için sıkıntı yok konuya fikrimi yazdım hüküm vermek ne haddime ? Üstelik film içinde bi ton laf söyleyen var alınmıyorum ben
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,161
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Musluman muslumanin kardeşidir, hüsnüzan beslerim ben , benim için sıkıntı yok konuya fikrimi yazdım hüküm vermek ne haddime ?
Buraya dünyanın bir çok yerinden bağlanıyoruz
Selam verip iletişim kuruyoruz
Bir düşünce ve duygu alışverişi yaşanıyor
Bunu da bazen tartışma bazen geyik üzerinden kodlayıp paylaşıyoruz.

Allah için birbirimizi seviyoruz kolluyoruz.
Herbirimizin farklı kusuru var
Kimi fazla sert kimi fazla yılışık her türden var. Bu kusurları zamana yaymak gerek. Yoksa ömür yeme, hayali filmler vb zanlar iffete iftira olur vebali ağırdır.
 

uzAyli

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
7,903
Tepkime puanı
2,001
Puanları
0
Yaş
123
Konum
Uzay
Bazende insan kendini soyutlamak ister buda doğal ,bu soyutlugu çok görmek bi hata. Farklı renkleriz kabullenmek lâzim iletişim önemli tabi ki
 
Üst