Muhsin kalender Şiirleri

Lili YAR

Asistan
Katılım
5 Haz 2007
Mesajlar
419
Tepkime puanı
64
Puanları
0
Konum
Hüzünler Şehri
Dur gitme Vüreyka
Susacaklarım var sana

Ben Raskolnikof krizindeyken
Savrulduğum birşey vardı sende
Çocukların kalbinde zehrevan
Kadınlar kös peçelerde kargın
Sense Hürmüz gölgesinde ebrar
Bilmezdin ıslanmayı Vüreyka
Bir dilşad tabuttu yağmur sana
Çöl saçlarının kilidine yamanan

Sancıyan meleklerin ıslığından kaçıp
Sonsuzluğun kavisinden damlayan
Bir bilettin bana cennetten Vüreyka
İblisin kof mührünü rahlene deşmeyip
Böğrümü körelten zifaf karanlığında
Yakmasaydım kaburganın uçlarını
Adını sen koyardım hiç korkmadan
Kurtuluşa giden ne kadar yol varsa

Hatırlar mısın Vüreyka
Cebel yüzünden elem akarken
Kızılırmak kan alazlarındaydı
Süphan'da ateş-kes böcekleri
Ve Toros sırtlarında al yumru
Nemrut'a değmezdi gözlerin
Sen bende Erciyes kokardın

Cebbâr sokakların kızı Vüreyka
Akrep lekesinde titrek tebessüm
Alabildiğine pos kaçardı kavline
Sen aşkların eline meyletmeden
Sana çiçekler ısmarlamıştı Hayy
Bu yüzden berfin düşlerin yâri
Çelenksiz ölümler zordu sana

Balgın aklımın hasreti Vüreyka
Sen bana türkülerle koşardın
Ben sana Endülüs ağıtlarıyla
Yıldızları karartan düşbaz değil
Yüzünde mavi güneşler saklayan
Levanten bir yolcuydun içimde
Raylarımı çürütmeseydim eğer
Fahhâr yollarımı sana yürütürdüm

Bilseydim delişmen aşkların kızı
Bilseydim şu rüveyha sevdamı
Şeytanların ininden kiraladığımı
Damar damar ayaklarına kapanmaz
Sana hep mezarımdan bakardım
Keşke bilebilseydim acını Vüreyka
Mintanımı hoyrat bulutlara giydirip
Kasırgalara emanet ederdim seni

Keşmekeş güzlerin baharı Vüreyka
Sen bu dünyaya ne zaman ağlasan
Cellat kırmızısı hüzünlere bürünürdü
İçimdeki çocuğun ağustos gülüşleri
Ve kemikleri sızlardı dudaklarımın
Çünkü derimden içeri giren mayınlar
Militan gözlerince örülmüştü Vüreyka
Bu yüzdendi toprağına basmayışım

Keşişleme kederler kovalardım hep
Topuğumda ezdiğim nergislerin izi
Ve safir alnımın özerk vadilerindeki
Hannas bir menekşenin yalnızlığıyla
Kazırdım sancılarımı incifer duvarlara
Ama bilmiyordun sen namlusuzluğu
Ve kaçıyordun beni esriten cezadan
Oysa çarmıha gerseydin beni Vüreyka
İman ederdi günahına tüm havariler

Yazgımın nevzâr karanfili Vüreyka
Kurşunların ağladığı günleri düşün
Kalbimi hep umutlarla iliklerdin sen
Şimdi ben seni ölüme ilikleyeceğim
Gitmeliyim zindan şehirlerin hurisi
Gitmeliyim sökerek ilmeğini aşkın
Ve sana İbrahim gibi seslenmeliyim
Ölümü hakedecek kadar yaşamadım
Yaşamayı hakedecek kadar ölmeliyim


Muhsin Kalender
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Aşk sadece sende Mecnun eyledi beni

Aşka adanan mevsimleri kalbinde sûr eyleyen zemheri bir çığlıktı senin adın.

Yağmurlar taşırdın gök mavisi umutların terkettiği şehirlere. Her şehir adına adanan bir destanın ayak sesiydi. Geceleri bu yüzden sen kokardı her şehir. Ve ben tüm şehirlere inat şehirsizliği seçtim seni sevmenin şehrinde.

Ey menekşe kurusu hayallerini suya vuran aksinde yitiren sevdam!
Ey aşk iklimini kalbindeki hüzün mevsimine kurban eyleyen kavgam!

Gökyüzü bilmişken ben seni. Toprağa düşen ne kadar yağmur tanesi varsa hepsini sana râm eylemenin niyazıdır bu ağıt.

Her ağıt kendi sesleminde taşır sürûrunu. Ve ben sükûnete muteber kıldım sana mecz eylediğim ne kadar harfim saklıysa gecenin rahlesinde. Bu ağıt, ellerimde büyüttüğüm yıldızlarla ismine şerhettiğim bir parantez ol diyedir sevda şerhime. Bir sözdür bu sana, ilelebet göğsümde muskalanan. Söz ki Nûn’a değer Elif olmaya meylederken kalbim. Anlasana sevdegâhım. Sende cüzlensin istiyorum yüzünün ayetlerinde huzur sûrelerine mâtuf olan aşk.

Veyl ve aşk adına
Zeyl ve kan adına
Gece ve düş adına
Ateş ve kül adına

Huruf makamının esrârına mahkum kalıyor işte dil-i efgânım. Oysa sana seslenmek isterdim zemheri aylarında. Sen ol diye haykırmak isterdim; güneşin ellerime değen parıltısının üstündeki hülya.

Sen ki; mesrûr gecelerin mahremiyetine musâddık eylediğim rüyaların menekşelerce yorumlanan nağmesisin içimde.

Bir kelebek kanadında sakladığım hayatın; yusufçuk kuşlarının rehberliği eşliğinde kalbime vehmettiğim tercümesisin.

Ayaz ve kar adına
Duman ve is adına
Hazan ve yas adına
Allah ve ins adına

Kör gecelerin esaretiydi beni sana kalbeyleyen. Yusuf’un düştüğü kuyuydu belki de lâmekan gönlümün sende bulduğu. Her Züleyha yırttığı gömlekte taşır aşkının değerini bilirim. Ben bu yüzden yağmurdan bir libas giyindim üzerime. Ki gözyaşlarınla yırtasın diye haya perdemi.

Ferhat ve Şirin adına
Kerem ve Aslı adına
Leyla ve Mecnun adına
Muhammed ve Hatice adına

Ey çöl yalımı saçlarında hüznün şarkısını mırıldanan kulbe-i âhzân’ım!
Ey karanfil yanığı gözlerinde aşkın cilbâbını kuşanan sûret-i efkârım!

Aşk Sadece Sende Mecnûn Eyledi Beni…


Muhsin Kalender
 
Üst