Muhtazaf'tan Şiirler!

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
Karma karışık!
Kimin Hangi telde, oynadığı belli değil,
Saz karışmış, zurna karışmış.
Söz söylerler, ne söyledikleri belli değil,
Şarkı karışmış, türkü karışmış.


Kardeş demişler, Kardeş değil,
Dünyaya Karışmış, kin karışmış.
Salih derki, sanık değil, kanıt değil,
Hak karışmış, dost karışmış...
M.S.A.



 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com

Aldanma dünya malına!

Kazandım sandın, dünya malını,
Hazırladın, mezar için salını,
Kimseyi, sokmadığın yalını,
Mirasçılara kalır, dağılır birgün.

Kırk dereden kırk laf söylerdin,
Fakir, fukaranın yüreğini, delerdin,
Menfaat amaçlımı yere sererdin,
Mirasçılara kalır, dağılır birgün.

Hiç bir garibin, yüzü gülmedi,
Seni, o garibler, hiçmi, hiç sevmedi,
Ölünce, cenazene gelmedi,
Mirasçılara kalır, dağılır birgün.

Öksüzler, sokağından geçmedi,
Yardım için, senin evi seçmedi,
Asla, ekmeğinden yemedi,
Mirasçılara kalır, dağılır birgün.

Salih, Şimdi fırsat varken, ver sadakanı,
Bakma, o insafsız, acımasız, yürek yakanı,
Sev öksüz, yetim, garib, demeden bakanı,
Sevme asla kendini, ruhunu mala satanı.
M.S.A.
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
Müjde!

Bir müjde bekliyoruz, uzaklardan gelerek,
Bütün insanlığın yüzünde gülümseyerek.
Bir haber bekliyoruz, gözlerimiz yollarda,
İçimizde heyecan, kulaklar kapılarda...

Heyecan son noktada, sesler tutulmuş,
Yaşlılar beklemekten, artık yorulmuş,
Gelenlere, gelecek haberciden sorulmuş,
Bütün heyecen son noktada yollara koyulmuş...

Kurtuluş müjdesi, gelirse uzaklardan bizlere,
Takip edenler, bakmış, yollardaki izlere,
Görememişler, nasılda yuh kör olan gözlere,
Duyulmuş, gelecek olan son peygambere...

Salih, iman etmek güzeldir ALLAH’a,
O’nun rasulu kulu olan Mustafaya,
Nice insanlara duymak nasip olmadı,
Onlardan bu dünyada, yaşayanda kalmadı..
M.S.A.
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
Sana secde ettim, ya RAB!
Uzaklardan bir ses; dur orada, umuda kim ulaşmış ki, sen ulaşasın dedi,
Ay doğmuş, ortalık apaydınlık, gökyüzü siyah çarşafına bürünmüş,
Hatıralardan, ne gam kalmış, ne keder, durgunluk etrafı, nasıl da sarmış,
Gidenler, ne geri gelir, nede gittikleri yerden haber getirir, susmakla anlatır derdini.

Hani diyordunki; mutlu olalım, asla birbirimizi üzmeyelim gurbet ellerde,
Bütün bunlar, unutulup eskidi ve mazi oldu, seneler geçti, gitti üzerinden,
Ellerimde acıların, ruhumda eskimiş bir hatıran, unutulan oldun, defterdeki notumda,
Gidenler, ne geri gelir, nede gittikleri yerden haber getirir, susmakla anlatır derdini.

Salih, maziden alıp gittin, hatıralara, anılara, kendinimi anlatırsın, nedir derdin,
Sakın ha yine anlatıp, anlatıp, yıkma, insanlara acıları, kederleri tattırıp durma,
Yine aşk ile girdap oldum, Ama sonunda, hakikate erdim, senin aşkına ya RAB,
Şimdi, gidenler gitsin, gelenler gelsin, sana bağlandım, sana secde ettim, ya RAB...
M.S.A.

 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
tu.bmp




Boşa geçen bir hayat!



Kır atına binmiş, bak gidiyor adam,
Millete başka deyip, arkadan satan,
Milletten, aldığı paraların, üstüne yatan,
Yeter, suskunluğun, bir konuş kardeş.

Atı alan, üsküdarı nasıl geçermiş,
Meğer, millet, sahtekarları seçermiş,
Eski toprakların, üstü yeşermiş,
Yeter, suskunluğun, bir konuş kardeş.

Yürümekle, asfalt eskimez,
Benzin varda, bizmi içtik,
Bizde, hep bu adamı seçtik,
Yeter, suskunluğun, bir konuş kardeş.

Salih, hep sustuk, susturulduk,
Dünya için, ömür boyu koşturduk,
Sonra, içimizden gelenleri coşturduk,
Nelerle ömrü yemişiz,yemişiz kardeş.

M.S.A. 21.03.1991
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
Ömür!
Ömür dediğin, bir arageçit,
Sılaya doğru, yolculuk dedik.
Birgün uyanınca, yalnız kalırsın,
Gözlerin açılmaz, uyur kalırsın.
M.S.A.

Sakın!
Tamamen, yıkma hayallerini,
Sakın yıkma, güzel emellerini,
Kırma seni, beklentisiz seveni,
Pişmanlık fayda vermez efendi.
M.S.A.

Zalim!
Zalimler, şuçuna, kulp takarmış,
Yağcılar, zevkten, iş katarmış,
Uzanırmış eli, destekçilerden,
Bıktık artık, şu köstekçilerden.
M.S.A.
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
git.niye.uzulme.jpg


Niye?
Sana, gerçekleri nasıl anlatmalı,
Nasıl, söylemeli bütün olacakları.
İsteklerin, ardı arkası kesilmedi,
Biliyorsun, ama, bu hırçınlığın niye?

O, inadın yüzünden, hayatı karartırken,
Yıktığın onca kalbin, hüznünü unuttun.
Yine gelmiş, eskisi gibi, hayata bakıyorsun
Bütün bunları biliyorsun, ama hırçınlık niye?

Salih, karanlık odalardan geçtin,
Hayatının, en zor anını seçtin,
Hasat olmadan, buğdayı bıçtın,
Bütün bunları yaparken, hırçınlık niye?
M.S.A.
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
İyi düşün!





İyi düşün!

Zannetme, hayat o kadar kolay,
Vurdumu sillesini, alır götürür.

Sığındınmı, sığın, Rabbinin merhametine,
O’ndan başkası fanidir, seni bırakır gider.

Bütün uğraşın, bu dünya için olmasın,
Bu dünya için, boşuna oyalanmasın.

Vurduğun garibanlar, gelir ister hakkını,
Sende gidip, verme başkalarına talkını.

Uzaklarda değil, hayatın bitişi yakın,
Dün çocuktun, bugün yaşlı ve mezar.

Hayatını, denge üzerine kur ve yaşa,
Olma hayatta, hıyanete, zalimlere maşa.

Salih, sen bu hayatı, ebedi sanıp, tutunma,
Sonra, geriye bakıp, geçen günlerine, yakınma.
M.S.A.





 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
tefekkur_ihtiyaci_h266.jpg


Tefekkür...

Şu Öten kuşa bak, nasılda öter kıvrak ve şakrak,
Nameleri hoştur, insanı bir an tefekküre daldırır.

Açan şu çiçeğe bak, görünüşü iç açıcı kokusu iç çektirir.
Gönlümüze sevinç verir, insanı bir an tefekküre daldırır.

Nereye baksam O’nun imzası, nereye gitsem O’ yazıyor,
Nerede görsem adını yazar, herşeyde mührünü kazar.

Şu kainat döner,döner, herşey O’nu, ALLAH’ı anar,
Yaradılmış, sahibine yani ALLAH’a geriye döner.

Salih, secde sadece O’na yapılır, teslimeyet sadece O’na,
Yaradılmış sonunda, sahibine yani ALLAH’a geriye döner.
M.S.A. 12.05.2002
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
karanlik-gece.jpg


Bir gece!


Bir gece, bir gölge, karşıma çıktı,
Bütün, konuşmaları, umudum yıktı.


Sinesinde, karanlığın izi vardı,
Ruhunu satacak, adam arardı.


Sadece, bir gülümsemesi vardı,
Etrafı acayip, korkular sardı.

Takdim edermisin, ruhunu dedi,
Ruhum, bana emanet dedim.

Dediklerimi, yaparmısın, dedi,
Hakikat ise, yaparım dedim.

Yineledi, ruhunu satarmısın, dedi,
Ben, ruhumu, kimseye, satamam dedim.

Bırak, bu boş işleri, kendine gel dedi,
Boş olan, senin teklifin, dedim.

Sonra, sığındım, bütün benliğimle, Rabbime,
Kayboldu gitti, kaldım kendi, kendime.

Salih, kabuslar sarsada, bendini,
Sığınırsın, Rabbine, kurtarırsın, kendini.
M.S.A.
 

Ebu-Zer-1

Doçent
Katılım
10 Kas 2014
Mesajlar
575
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Kurtuba Camii


Gece ile gündüz zinciri, hadiselerin görünüş tablosudur,
Gece ile gündüz zinciri, hayat ile ölümün aslıdır.


Gece ile gündüz zinciri iki renkli ipek ipliğidir sanki,
Bunlardan örer zat-ı ilahî kendi sıfatlarının elbisesini.


Ezel sazının tellerinden çıkan feryattır gece ile gündüz zinciri,
Bunlarla yapmakta Allah teala tiz ve pes perdelerini.


Bu beni de seni de kontrol etmektedir,
Gece ve gündüz zinciri, kâinatın sarrafıdır.


Senin ayarın düşük, benim de ayarım bozuksa eğer;
Ölüm senin fermanındır, benim de fermanımdır.


Allah’ım, senin gece ile gündüzünün aslı astarı nedir?
Gecesi ve gündüzü olan bir zaman akışı değil midir? ..


Geçicidir sanatın da tekniğin de bütün harikaları,
Yoktur, yoktur dünya işlerinin kalıcılıkları.


Her şeyin önü de sonu da zahiri de batını da fânidir,
Yapılan eski de olsa yeni de olsa son durağı yine fâniliktir.


Buna rağmen Allah dostlarının eseri olan eşyada,
Bir ölümsüzlük bir ebedîlik vardır adeta!


Allah dostlarının her işinin olgunluğa gidişi aşktandır.
Aşk hayatın ta kendisidir, ölüm ona haramdır.


Gerçi zamanın akışı pek hızlıdır her şeyi silip götürmektedir;
Ama aşkın kendisi diğer selleri durduran bir büyük seldir.


Aşk takviminde geçip giden asırlardan,
Başka zaman mefhumları da vardır adı olmayan!


Aşk Cebrail’in nefesi, aşk Mustafa’nın kalbidir,
Aşk Allah’ın kelâmı, aşk Allah’ın Peygamberidir! ..


Topraktan olan insan aşkın cezbesinden canlıdır,
Aşk katıksız bir şarap, aşk cömert bir şarap bardağıdır!


Aşk Kâbe’nin fakihi, aşk orduların önderidir,
Aşk binlerce uğrak yeri olan bir gezgindir.


Hayat sazından gelen nağme aşk mızrabının vuruşundandır,
Hayatın nuru saadeti aşktan, ateşi alemi yine aşktandır.


Ey Kurtuba Camii senin varlığın aşktandır,
Aşk büsbütün devamlılıktır, onda fânilik yoktur.


Renk ya da taş tuğla, saz ya da kelime ve ses olsun hepsi bir,
Sanatın harikalığı ciğer kanından meydana gelmesidir! .


Ciğer kanıyla taş sütunları gönül olur,
Ciğer kanından ses yanış, neşe ve nağme olur.


Ey Kurtuba! fezan gönül açıcı, şiirim göğüs yakıcıdır,
Senden gönüllere huzur, benden de heyecan ve yanış vardır.


Arş-ı Alâ’dan daha kısa değildir, insanoğlunun göğsü imanla dolarsa;
Her ne kadar bu topraktan yaratık gök kubbe ile bağlanmışsa da! ..


Melekler daima secdede bulunuyorlarsa ne var sanki?
Onların nasiblerinde secdelerin yanış ve yakılışları yok ki!


Hintli bir kâfirim, aşkıma ve cezbeme bak benim,
Salât ve selâma durmuştur kalbim ve dilim!


Aşk dilimdedir benim, aşk üflediğim ney’imdedir benim,
«Allah hu» nağmesi kanımda, damarımdadır benim.


Ey Kurtuba! Güzelliğin ve azametin kahraman bir insanın âlametidir,
Sen güzel ve azametlisin, seni yapan da güzel ve azametlidir.


Senin mimarin ebedî, sütunların sayısızdır,
Sanki Şam yaylasında hurma ormanı gibidir.


Senin çatı ve kapına Sina çölünün ışığı vurmuştur sanki,
Yüksek ve güzel minaren Cebrail’in tecelli yeridir sanki.


İslâm milleti hiçbir zaman yok olmayacaktır,
Çünkü ezanlarında Musa ile İbrahim’in sırrı tecelli etmektedir.


Onun vatanı sınırsız, bütün dünya onun ufku gediksizdir,
Denizin dalgaları Dicle, Nil ve Dinyeper nehirleridir.


Ne hayret vericiydi o müslümanların devri;
Medeniyetleri inanılması güç bir efsane gibiydi.


Köhne devirlere göç emrini verdiler.
Manevî zevk sahiplerine neşe cezbe vermiştiler.


Ve aşkın savaş meydanlarında onlar müthiş süvarilerdi,
Onların şarapları tertemiz, kılıçları çok keskindi.


Zırhları da «la ilahe illallah» olan erlerdi.
Kılıçların gölgesinde sığınakları yine tevhid idi.


Ey Kurtuba! sırrı seninle aşikâr olmuştu mü’min’in,
Gündüzlerinin vecd, geceleri yanış ve yakılış dolu olduğunu gösterdin!


Yüksek olduğunu makamının, ulvî olduğunu hayalini,
Aşkını, neşesini naz ve niyazını sen gösterdin.


Allah dostlarının eli, Allah’ın elidir;
İş becerir iş yapar işi halleder ve galip gelir.


İlahî sıfatları kuşanan kul, insan görünüşlü melektir,
İki dünyada da kimseye minnet etmez, tok gönüllüdür.


Arzuları azdır onun, gayeleri çok yüksektir,
Bakışları gönül okşayıcı, tavırları büyüleyicidir.


Onun konuşması sıcak kanlı, hakkı arayışta heyecanlıdır,
Sohbet meclisinde de savaş meydanında da mü’min iyi kalbli ve iffetlidir.


Allah ehlinin gerçek imanı, Hakk’ın bu dünyaya aksedişidir,
Yoksa bu dünya bir efsane, vehim ve sahte oluştan ibarettir.


Mü’min kul, aklın uğrak yeri aşkın ta kendisidir,
Kâinat dizisinde meclisin ateşi ve hareketidir.


Ey Kurtuba Camii! Sanat âşıklarının Kâbe’si, İslâm’ın azâmetisin,
Endülüs toprağı harem mertebesine çıkmıştır varlığınla senin! ..


Eğer yeryüzünde varsa bir benzerin,
Müslümanın kalbindedir o da bulunamaz başka yerde eşin.


Ah! O hak yolcularına; Asil İslâm izindeydiler,
Onun yüce ahlâkının, doğruluğunun ve imanının örneği idiler.


Şu sade hakikati ortaya koymuştur onların hükümdarlığı;
Krallık değil fakirliktir, gönül ehlinin saltanatı.


Doğuyu ve batıyı onların görüşleri terbiye etmiştir,
Avrupa’nın karanlık çağında onların aklı yol göstermiştir.


Bugün bile İspanyalılar onların kanının geliştirdiğindendir,
Hoş gönüllü tatlı hareketli açık ve temiz kimselerdir.


Bugün bile o memlekette ahu gözlüler pek çoktur,
Ve gözlerin okları bugün bile tam yüreğe dokunur! ..


Endülüs’ün havasında hâlâ Yemen’in kokusu var,
Onun şarkılarında hâlâ Hicaz ahengi var!


Ey Kurtuba! Yıldızlara göre senin zeminin gök kubbe gibidir,
Binlerce ah! ki asırlardır senin fezan ezansız beklemektedir.


İslâm’ı tekrar buraya getirecek aşkın tufan gibi ordusu sert canlı,
Hangi duraklarda, hangi konaktadır, nerede kaldı? ..


Almanya dinde reform hareketini, inkılâbını gördü,
İnkılâp ki köhne devrin bütün izlerini silip süpürdü...


Hıristiyanların papasının günahsız olduğu iddiası çürütüldü;
Bu çok nazik fikir gemisi aldı yürüdü.


Fransa’nın da gözü o müthiş inkılâbı gördü,
O inkılâp ki Avrupa dünyasını başka bir çehreye döndürdü.


Gelişen İtalyanlar da köhne fikirlere tapmaktan vazgeçti,
Yenilik lezzetinden o da tekrar gençleşti.


Müslüman ruhunda bugün o devrimlerin dalgalanması vardır,
Lisan izah edemez; bu Allah’ın bir sırrıdır.


Denizde tufan kopmak üzere derinliklerden ne çıkacak bakalım,
Gök rengini değiştirecek mi, bekleyip anlayalım!


Dağ yamaçlarında bulut gurubun kurnazlığına boğulmuş,
Güneş sanki Bedahşan yakutundan bir yığın alev koymuş.


Köylü kızın şarkısı sade ve yıkıcıdır,
Gençlik devri gönül gemisi için bir sel gibidir.


Ey Kurtuba’nın önünden akıp giden Kebîr Irmağı, kenarında senin,
(İkbal diye) Biri oturmuş rüyasını görmektedir bir başka devrin.


İstikbal henüz mukadderat perdesi altında gizlidir,
Gözlerimin önünde onun seheri perdesizdir.


Eğer fikirlerimin üzerinden perdeyi kaldırırsam görülecektir,
Avrupa benim kehanetlerime tahammül edemeyecektir.


Kendisinde devrim olmayan hayat ölüm demektir,
Milletlerin hayatı devrim çırpınışlarını gerektirir.


Kendini kontrol edebilen her millet hayatta kalabilir,
Kaza ve kader elinde keskin bir kılıç gibidir.


Ciğer kanı olmadan her iş eksik ve bozuktur,
Ciğer kanı olmadan şairlik de sevdaların en boşudur.

Muhammed İkbal
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
1423740598143.jpg

Zalim!
Vakti saatin, geldi ise, zaten gelmiştir,
Suçsuz insanları, öldür demediler sana.
Yıktın, gencecik ömürleri, suçu ne,
Acımadın, sıktın, zalim kurşunu.

Kimse, konuşmak istemiyor, adı müslüman,
Sormuyorlar, niçin öldürmüş, o zalim.
Yüreğimde acı, kalbim titriyor,
Soramıyorum, kendime neden.

Salih, zalim daima, haklı çıkarmış,
Niçin, öldün diye, sana sorarmış.
Her yere, yüzsüzce konarmış,
Ahirette, verirsin hesabı, zalim.
M.S.A.
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
Ahlak Yok!
Ruhlar, tarumar olmuş,
Cesetler yolda, gezer.
Fikirler takma ve taklit,
Vicdanlar, yok olmuş.
Geçmişini unutan, sokakta gezer,
Kafasına göre, takılır durur.
İnsanlık, intihar etmiş, cinnet geçirir,
Zaman diye, diye uyutur, durur.
Beyinler, dumura uğramış, halleri yaman,
Fareler, kedileri yakalar, roller değişmiş.
Kırmızı hattımızı, çoktan aşmışız,
Kaybettik, medeniyetimizi unutur .
Ahlak, bit pazarında, aranır oldu,
Sultalar zinciri, bizleri yoldu.
Kulelerden, emirler gelir,
Yıkılmış vicdanı, ölüm der, gelir.
Tarumar olmuş, bütün hakikat,
Bizim, yaptıklarımızın, hepisi sakat.
Salih, zalimdir nefis, unutur güzeli,
Tedbir almazsak gelir zalimin seli.
M.S.A.

 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
ayet-hadis-dua731.jpg



İstediğin olur birgün.

Yıkılsın, nefsine, köle olanların tahtı,
Hak ettiği, neyse, onu Rabbim versin.
Hala dünyayı, elde etmek, ister nefis,
Hastalık sarmış, vucudunu, ne edersin.

Gözleri, kan bürümüş, ağzında salyalar,
Ezdiği insanları, görsen, yürekleri paralar,
Suçsuz insanları, medya denen, tellalla karalar,
Hastalık sarmış, vucudunu, ne edersin.

Ağıtlar, gökyüzünü, sarmışsa eğer,
Bu zulüme, karşı uğraşmak, değer,
İnsanlar, zalimi, her zaman sezer,
Hastalık sarmış, vucudunu, ne edersin.

Salih, tağutlar, her zaman, aynı olur,
Dünya sevgisi, her zaman, nefsinde kalır,
Hedefi cehennemse, birgün, elbet varır,
Hastalık sarmış, vucudunu, ne edersin.
M.S.A.
 

Ebu-Zer-1

Doçent
Katılım
10 Kas 2014
Mesajlar
575
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Babası Ölünce Şairin

Gökler yıkılmış, can dağlarına kar yağmıştır
Güneş ansızın infilâk edip kararmıştır
Ruh nâlândır akşamleyin göğüs kafesinde
Nasıl da handândı bir bayram arifesinde
Bir rüyadan uyanmış, ferahfezadır şimdi
Bilmezsiniz, yâr burcundaki o yiğit kimdi
Bakışları neden öylesine parlıyordu
Çektirdiği son fotoğrafında ağlıyordu
Bir vedâ iklimiydi gözlerinden yayılan
Belki O’dur, aşkıyla ölüp şehîd sayılan

Ömrünce dünya için ne şikâyet, ne bir âh
Peygamber çiçekleri kokan yolcu: Seyfullah
Bir ömür kutlu bahçelerde gezinip durdu
Yüreğimi sonsuzluğun rengiyle doldurdu
Gidince, çöktü birden muhayyel saraylarım
İntizara gömülecek günlerim, aylarım
Sesinin yankısı var hâlâ kulaklarımda
Sevdiği sözler kıvranıyor dudaklarımda
Hasret yakacak yurdumu yıllar yılı artık
Emanetini bir gül gibi kabrine bıraktık
Nurullah Genç
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
Hu derim.
Kainatı düşün, insanı mest eder,
Alem döner, kainat döner.

Pir nur olur, gönüller,
Yanar, aşkta erir benler.

Karanlık yoktur, sabahı olana,
Yalnızlıktan, Allah’a dayanana.

Ruhlar bütünleşirse, Hüda’da,
Secdelerin nuru, birleşir semada.

Dem odurki, vakti gelsin,
Hayret gitsin aşkla sevsin.

Salih; yollar uzar, birliğe gider,
Açar nurlu kalbler, acılar diner.
M.S.A.

10421370_10205239127289876_2543937394905862723_n.jpg


 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com

www_resimcity_com_gozyasi_resimleri_6.jpg


Kendine Zulüm.

Zaman var dedin, yıktın dünyanı,
Hayret, insan nasıl unutur, o anı,
Zaman geçti, ömür bitti, nerde kanı,
Zulmün eşiğinde, kalmışsın, be dost.

Fakru zaruret dedin, istedin para,
Aldın paraları, sürdün dostuna kara,
Ettiğin her yanlış, dostuna derin yara,
Zulmün eşiğinde, kalmışsın, be dost.

Fırın dolusu, ekmek yesen, ne olur,
İnsanım diye, dolaşsan, ne olur,
Yediklerimle kaldım, sansan, ne olur,
Zulmün eşiğinde, kalmışsın, be dost.

Salih, kimseye kalmaz, yaptığı zulüm,
Alır götürür buralardan, sevmediği ölüm,
Akıllı olsaydın, ALLAH’a teslim olsaydın, gülüm,
Zulmün eşiğinde, olduğunu bilseydin, be gülüm.
M.S.A.
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
Dinleyin beni!
Kalemimi kırarım, eğri yazarsa,
Boş sözleri dosta, söylemem asla.
Gönüllere küsüp, kovmam yürekten,
Yine unutulan, ben oldum dostum.

Bahtımıza sabır, taşı yazıldı,
Bunlar benden, defalarca atıldı,
Kalem bile artık, isyan etti kırıldı,
Haşa, isyanım yoktur, RAB'bime şükür.

RAB'bim, münacaatım hep sanadır sana,
İçir ümmete kevserden, kana, kana,
Taa, Kaalu-beladan bu yana,
Şeksiz, şüphesiz, imanım sanadır sana.

Seni bildik, seni sevdik, kulun olduk,
Senin yolunda, adım, adım yürüdük,
Senin aşkın için, aşkla ve şevkle eridik,
Senden başka, kimimiz var ya RAB'bi.

Bu alemi, bu kulları, sen yarattın,
Türlü, türlü, nimetlerle donattın,
Geceyi gündüze, bir denge yaptın,
Bu nimetlere, şükürler olsun.

Benliğimizi, alarak bizden,
Küstahlıklarımızı, atarak bizden,
Günahlarımızı, silerek bizden,
Senin yolunda yürüt, ya RAB'bi.

Böyle olarak, rızanı almak,
Derdimiz olan, İslamı sevmek,
Hayatı severek, ahireti bilmek,
Senin yolundan, ayırma ya RAB.

Salih'im, acılar dinmiyor iken,
Kalbimdeki sancı, duruyor iken,
Sevgiye muhtaç, kulların varken,
RAB'bimin kulum demesi büyük nimettir.
M.S.A. / Muhtazaf..
 

Muhtazaf

Profesör
Katılım
22 Ocak 2014
Mesajlar
1,866
Tepkime puanı
87
Puanları
0
Konum
Almanya
Web sitesi
www.facebook.com
Vatan ve Sıla!
Demek, yurdunu terkedip, gideceksin ellere,
Yıkılacak yurdun, takılacak, fırtınaya sellere,
Oralarda, unutacaksın, tutunacaksın yellere,
Vatan için, yaşamayan ceset, ölü cesettir.

Terkettin gittin, buraları, azıcık zora gelince,
Unuttun, dost dediklerini, yaban elleri sevince,
Doğru yapıyorum diye düşündün kendince,
Vatan için, yaşamayan ceset, ölü cesettir.

Ahu fiğan, bülbülün ötmesine, fayda vermez,
Vatan, bir avuç toprak olsa da, elim demez,
Kıymetini bilmeyen namerde, laf söylenmez,
Vatan için, yaşamayan ceset, ölü cesettir.

Salih derki; vatan sıladan özlemdir,
Hüznü katlayan, içindeki gözlemdir,
Dilde şiir olarak, feryadına söylemdir,
Vatan için, yaşamayan ceset, ölü cesettir.
M.S.A.
 
Üst