(münazara)54. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve İcraatları

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
54. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti

Vikipedi, özgür ansiklopedi





Türkiye Cumhuriyeti 54. Hükümeti, 1. Erbakan Hükümeti. REFAHYOL olarakta bilinir. (28 Haziran 1996-30 Haziran 1997)
Refah Partisi Genel Başkanı ve Konya Milletvekili Necmettin Erbakan'ın 28 Haziran 1996 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından görevlendirilerek kurduğu hükümet.
Hükümet, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nin koalisyonudur. 28 Şubat Süreci bu hükümetin sonu olmuştur.


konunun açılması için bu kadar yeter sanırım.

açılır açılmaz soru ve yorumlarımı eklerim.
 

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
Münazara başlığınız onaylanmıştır.
Katılımcılar veri,ağbi ve bakıştır.Konu mesaj onaylıdır.Katılımcılar dışında mesaj yazanların mesajı onaylanmayacaktır.
Hayırlı olsun.

Kurallar ve Sorumluluklar:

1-İsmi verilen üyelerin haricinde,hiç bir ihvan forum üyesi (yöneticiler dahil) konuya katılamaz,mesaj yazamaz.

2-Tartışmalar forum kurallarına uygun olmak zorundadır.

3-Yöneticileri bilgilendirmeden açılmaya çalışılan konular onaylanmadan iptal edilecektir.

4-Katılımcılar birbirlerine son derece saygılı olmalılar.Mesajlar hiç bir aşağılama,hakaret içermemelidir.Hakaret eden üyenin mesajları silinecek ve tartışmaya son verilecektir.

Ve üye tekrar bu forumda tartışmak isterse,bu önceki hali göz önünde bulundurularak konu onaylanacaktır.

5-Tartışabilecek insan sayısı maximum dörttür.

6-Bir üye aynı süreç içerisinde sadece bir tartışmada yer alabilir.

7-Forum kuralları münazara forumunda da geçerlidir.Forum kurallarına ulaşmak için tıklayınız

Özellikle belirtilmesi gereken kurallar aşağıdadır.
İslami Fikir Paylaşım Kuralları

1- İhvan Forum'da hiç bir akıma, hiç bir mezhebe; bunların değerlerine, hiç bir âlim ve fâzıl bilinen kişiye, hiç bir tarîkâte, cemaate veya mensublarına aşağılayıcı, hakâret edici, alaya alıcı, tekfir edici, müşrik ve sapık ilân edici üslûb ve ithâm kullanılamaz.

2-İhvan Forum'da Müslüman olduğunu söyleyen hiç bir üyeye kâfir, müşrik sıfâtı ya da Müslüman'a yakışmayacak başka bir sıfât, îmâ dahi edilemez.

3-Cemaatler, şahıslar, şahsiyetler değil; fikirler, görüşler, tezler; usûl ve üslûbuna dikkat edilerek tenkid edilebilir.

4- Dini konularda bilgisiz, belgesiz, kaynaksız yazılar ile suçlamada bulunanlara, dayanaksız iftira edenlere kesinlikle geçit verilmez. Bu iletilerin sahibi uyarılır. Durumu inceleyen yönetime yaptırım uygulayabilir. Başkalarının görüş ve yazılarını kullananlar, mutlaka kaynağını bildirmek yada göstermek zorundadırlar. Yazdığı kendisine aitmiş gibi forum iştirakı en başta ahlâka aykırıdır.

5- İhvan Forum'da Mezhep adına hiç bir Sahabe'ye dil uzatılamaz, hiç bir Sahabe tenkid edilemez. Belgeli dahi olsa, Fedek vakâsı gibi Sahabeler arasında ihtilâfı içeren bahisleri, Ehl-i Sünnetin ittifâkla tartışmaktan kaçındığı konuları yazanlar uyarılır. Uyarıları dikkate almayanlar gereken yaptırım için idari kadroya bildirilir.

6- Âyet - hadîs yorumlamalarında ehliyet aranılır. Yetkisiz ve kaynaksız, donanımsız kişilerin yorumları Yönetim kararı ile silinebilir. Özellikle hadîs-i şerif'lerde sahihtir değildir tarzı tartışmalar veya forumumuzun ana işlevi olmayan ihtilâflara dâir akademik münâzaralar ve fitne olabilecek menkıbe veya görüşler, umûmu rahatsız edecek, ihtilâflara vesile olabilecek ne varsa; Yönetim, değerlendirmeler neticesinde konuyu kapatabilecektir.

7- Temel ilkemiz birbirimizle kardeşçe, doğru, faydalı ve verimli paylaşımlarımızı sürdürebilmektir. Yönetim, bu temel ilkeye aykırılık oluşturan her türlü yazıyı ve katılımcıyı ciddi şekilde değerlendirilecek ve gerektiğinde yaptırım uygulanmasında bulunacaktır.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
EKONOMİ Refahyol iktidarı geldiği ilk günlerde kamu emekçilerine verilen zamlar ve üreticiye verilen yüksek taban fiyatlarının yarattığı hava kısa sürede dağıldı. Refahyol iktidarının kaşıkla verdiğini kepçeyle alması uzun sürmedi.

Refahyol, iktidara gelmesinin hemen ertesinde benzine ve tüm gıda ürünlerine %50'lere varan zamlar yaptı.

REFAHYOL BÜTÇESİ;
Refahyol tarafından '96'nın Kasım'ında 1997 yılı bütçesi açıklandı.

Bu savaş bütçesi halklarımızın ekonomik, sosyal ihtiyaçlarına cevap vermekten uzaktı. Daha çok iç savaşın ihtiyaçlarına göre hazırlanmıştı. Bütçede Milli Savunma, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel komutanlığına ayrılan pay yaklaşık bir katrilyon iken, sağlığa ayrılan pay ise yalnızca 204 trilyondu.

Bütçenin yaklaşık yüzde 60'lık bölümü borç ve faizlerine ayrılmıştı. Bütçe halkımızın ihtiyaçlarının üzerine sünger çekerken emperyalizmin ve oligarşinin ihtiyaçlarına cevap verir bir tarzda ele alınmıştı. Kısacası REFAHYOL'un bütçesi, halka karşı savaş ve borç bütçesiydi.

HAYALİ KAYNAK PAKETLERİ

Refahyol, iktidarı devralışının hemen ertesinde büyük bir şov eşliğinde bir Kaynak Paketi açıkladı. Bu tamamıyla hayali bir paketti. Ve bu paketten sonuçta da hiçbir şey çıkmadı.
Refahyol, kaale alınmayan ve sonuç vermeyen ilk paketten sonra, ikinci hayali kaynak paketini 19 Eylül 1996'da açtı. Pakette sadece yalan ve demagojiler vardı. Yoksul halkın sırtına vurulacak zam vardı. Kaynak yaratma adı altında üniversite arazileri, orman alanları, çeşitli bakanlıkların hizmet binaları, kamuya ait tatil kampları, sosyal tesisler, hazine arazileri, Manavgat suyu bile satışa çıkarıldı.

Üçüncü hayali paket 25 Kasım'da Erbakan ve Çiller tarafından açıklandı. Refahyol, ne var ne yok satıp savma üzerine paket yapıyordu.

DENK BÜTÇE İÇİN YAĞMA, BORÇ, ZAM VE ÖZELLEŞTİRME

- Ülkemizdeki termik santrallerden 12'si Refahyol hükümeti tarafından "termik santrallerin 20 yıllığına işletme hakkının devri" gizli adı altında ihaleye açıldı. Çoğu satıldı.

- 1997 bütçesini denkleştirmek için Hazine arazileri satışa çıkarıldı.

- Tekirdağ, Antalya, Hopa, Rize, Giresun, Ordu, Sinop limanları özelleştirildi.

- IMF'ye sunulan özelleştirme listesinde 19 kamu kuruluşu emperyalizme ve işbirlikçilerine arsa fiyatına satılarak peşkeş çekildi.

- Akaryakıta Refahyol hükümetinde toplam sekiz kez zam yapıldı.

- Ekmek, Erbakan'ın "talimatlarına" rağmen tüm ülke çapında iki-üç kat zamlandı.

- 11 aylık icraatları döneminde Refahyol hükümetinin yarattığı tablo; et fiyatlarına yüzde 180, süt fiyatlarına yüzde 50, şeker fiyatlarına yüzde 600, ekmek fiyatlarına yüzde 33, çay fiyatlarına yüzde 60 oranında zam yapıldı.
- Mezarda emeklilik yasallaştı. Yasaya göre kadınlarda yaş sınırlaması 50, erkeklerde 55 olarak belirlendi.

- 19 Kasım 1996'da yürürlüğe giren Kara Parayla Mücadele kanununu uygulamaya sokmadı.

- Refahyol Hükümeti yedi katrilyon borçlandı.

- Beş ayda 789 trilyon faiz ödendi.

- İç borç 4.3 katrilyona katlandı.


REFAHYOL'un bir yıl sonra Türkiye'yi getirdiği noktada;

75 milyar dolar dış borç,
2,5 katrilyon dolar iç borç vardır.
Kişi başına düşen borç miktarı yaklaşık olarak 140 milyon liradır.

Çalışmak isteyip de iş bulamayanların sayısı, resmi rakamlara göre bile 3,5 milyondur.
10 milyon insan 75 dolar olarak ifade edilen yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve yoksullaşma, sefalet gittikçe artıyor.

LÜTFEN İSTATİSTİKİ BİLGİLER ÜZERİNDEN GİDELİM
parti propagandasi filan istemiyorum.

üstte eksik de olsa bazı ekonomik bilgiler var.
54. hükümet en büyük propagandasını burdan yapıyordu denk bütçe filan
düşünce olarak denk bütçeyi hükümetlere aşılamaları sevindirici.
ama sonucuna bakınca hüsran

 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
:yn:
üslubunuza dikkat ediniz.münazara kuralları çerçevesinde mesaj yazınız.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
SUSURLUK'TAKİ DEVLETİN HAMİSİ VE AVUKATI OLDULAR;

Susurluk kazasında açığa çıkan bütün pisliklere, mafyalaşmış, çeteleşmiş devlete karşı Refahyol hükümeti susarak gündemi değiştirmeye, kaale almamaya çalışmıştır.

Özellikle Refah Partisi Genel Başkanı Başbakan Erbakan Susurluk'ta çıkan pisliklere ve halkın tepkisine "Susurluk fasa-fisodur" diyerek üstünü örtmeye çalışmıştır. Günlerce gazetelerde, televizyonlarda tartışılıp, çarşaf çarşaf pislikler yazılırken Erbakan susmayı yeğlemiştir.

Ekmek fiyatlarını düşürmeye çalışmış, "biz ekmek meselesiyle uğraşıyoruz" diyerek bu demagojilerini sürdürmüştür.

TBMM Susurluk Meclis Soruşturma Komisyonu RP'li başkan öncülüğünde kontrgerilla şeflerini dinlemeden kapatıldı.

Refahyol hükümeti çete tartışmalarının olduğu bir dönemde Türk Ceza Kanunu'nun 313 ve 314. maddelerindeki çete suçlarını DGM'nin görev alanından çıkarmak amacıyla bir yasa tasarısı hazırladı.

Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın yargılanmasını sağlamak için İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından dokunulmazlıklarının kaldırılması amacıyla Meclise gönderilen fezlekeler Başbakanlıkta uzun bir süre bekletildi. Daha sonra da alt komisyonlarda ve Meclis'te REFAHYOL'un oylarıyla rafa kaldırılarak üstü kapatıldı.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
HALK,

REFAHYOL HÜKÜMETİNİN

- Ölüm orucundaki tutsaklara "yemek yiyorlar", "ölmezler" diyen bir Adalet Bakanıyla

- Çekiç Güç, İsrail'le anlaşmalar,


- Koalisyon olmadan önce Refah Partisi'nin Çiller hakkında verdiği TEDAŞ, TOFAŞ soruşturmalarının, koalisyon olduktan sonra rafa kaldırılmasıyla

- "Sivil toplum örgütlerini" devreye sokarak Kürt sorununu sözde barışçıl yollardan çözmekten sözedip, MGK'nın katliamcı politikalarından başka birşey uygulamaması ve sınırötesi operasyonlara onay vermesiyle



- '96 Ağustos'unda ABD'nin Müslüman ülke Irak'a yaptığı saldırıyı susarak onaylamasıyla


- Bir yasa tasarısı hazırlayarak işçi ve memurlardan "zorunlu tasarruf" adıyla aldıkları ve toplam 419 trilyona el koymalarıyla


- 1975'ten beri tam dört kez imzalanan İran-Türkiye Doğalgaz Anlaşmasını göstermelik olarak ve sırf tabanı karşısına almamak için beşinci defa imzalamasıyla



- Gecekondu yıkımları gerçekleştirerek yüzlerce insanı evsiz, barksız, bırakarak halka karşı ne kadar


- Erbakan ailesinin hafta sonu tatili için gittikleri Altınoluk'ta oluk oluk harcadıkları dolar ve altınlarla, Erbakan'ın oğlunun altındaki milyarlık otolarla lüks ve sefahata karşı çıkarken


- İran'a yaptığı gezi sırasında sırf daha görkemli karşılansın diye İran'dan kaçıp Türkiye'ye sığınan 21 sığınmacıyı İran'a iade edip orada katledilmesine neden olmasıyla


- Susurluk pisliğini protesto eden halka "mum söndü oynuyorlar" demesiyle


EN ÇIPLAK VE ÖZLÜ BİR BİÇİMDE GÖRMÜŞ OLDU
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Peki ne oldu, REFAHYOL döneminde İsrail ile ilişkilerin seyri?


Refah Partisi’nin en çok eleştirildiği konulardan birisi REFAHYOL Hükümeti zamanında 28.08.1996 tarihinde imzalanan Türkiye-İsrail Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın ihale müzakereleri REFAHYOL’dan çok önce başlamış ve Türk Hava Kuvvetleri’nin elindeki F-4 ve F-16 uçaklarının modernizasyonuyla ilgilidir. Böyle bir anlaşmanın imzalanmasının sebebi, Türk Hava Kuvvetleri’nin elindeki bu uçakların bilgi işlem modernizasyonu konusunda ABD’nin Türkiye’ye mecburi adres olarak İsrail’i empoze etmiş olmasıdır. Anlayacağınız, sözkonusu anlaşma bir ara “Uçan Tabut” denilen bu uçakların hurdaya çıkmaktan kurtarılması için bu işi yapacak bir başka ülkenin de mevcut olmaması karşısında zorunlu olarak yapılmış bir anlaşmadır.


REFAHYOL döneminde Türkiye İsrail ilişkileri açsısından son derece önem arz eden icraatlardan biri Türk Askerî Birliği’nin Filistin’e gönderilmesiydi. Bu Osmanlı Devleti’nin inkırazından tam 80 yıl sonra ilk defa gerçekleşen bir olaydı. 15 Ocak 1997 tarihinde Filistin yönetimiyle İsrail arasında El-Halil (Hebron) şehrinin Filistin yönetimine devri anlaşması imzalanmış, bu anlaşmayı müteakip bölgedeki barışın korunması için de 30 Ocak 1997 tarihinde Oslo’da imzalanan bir ikinci anlaşmayla Türkiye, Danimarka, İtalya, İsveç, İsviçre ve Norveç tarafından bir barış gücü oluşturulmasına karar verilmişti.


REFAHYOL Hükümeti Türkiye tarafından imzalanan bu anlaşmayı üç gün sonra 04.02.1997 tarihinde Bakanlar Kurulu olarak onaylıyor, bir yandan bu anlaşmanın Meclis tarafından da tasdiki için hazırlanan tasarıyı Meclis’e sevk ederken, diğer yandan Anayasa’nın 92. Maddesi’ne göre bölgeye asker gönderilmesi için Meclis’ten izin talebinde bulunuyordu.


Filistin’e asker gönderme önerisi TBMM’nin 20 Şubat 1997 tarihli 59. Birleşimi’nde görüşülmüş ve bütün partilerin oy birliğiyle ve alkışlarla kabul edilmiştir. O tarihteki Birleşimi yöneten Meclis başkanı bu mutlu olayı şu cümlelerle ifade ediyordu: “Diliyoruz ki, şanlı ordumuzun geçmişte bu bölgede bulunması dolayısıyla sağlanan barışın, şimdi tekrar ve sürekli olarak korunmasında bu defaki şanlı birliğimizin gidişi de yeterli bir unsur olsun.”


24.02.1997’de Genelkurmay Başkanı Karadayı’nın İsrail’i Ziyareti. REFAHYOL Hükümeti kendisinden önceki hükümetlerin büyük önem verdiği Türkiye-İsrail ilişkilerini olması gereken makul bir seviyeye indirmeye çalışırken buna karşı, Türk Genelkurmay’ı nedense bu ilişkileri daha da hızlandırmaya gayret ediyor ve 28 Şubat öncesindeki günlerde Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı, İsrail’i ziyaret eden ilk Türk Genelkurmay Başkanı oluyordu.


Ziyaretinde İsrail’de büyük bir coşku ve alakayla karşılanan Karadayı bu geziden memnuniyetle dönüyor ve ayağının tozuyla 28 Şubat MGK Toplantısı’na katılıyordu. 28 Şubat MGK Toplantısı’ndan sonra yaşananları hatırlayınca, insanın aklına ister istemez, Haziran 1996’da HABİTAT II Toplantısı için Türkiye’ye gelen Weizman’ın uçakta söylediği sözler ile (13.06.1996 Hürriyet) bu ziyaret esnasında İsrail’deki etkin kişi ve kuruluşlar kendisini nasıl bir tesir altına aldıkları düşüncesi de akla geliyordu.!


Mehmet Ali Birand’ın da bahsi geçen yazısında belirttiği gibi REFAHYOL Hükümeti’nden önce İsrail ile yapılan askeri anlaşmaların, ne yükümlülükleri ne de çerçevesi tam olarak biliniyordu. Ama İsrail’in gizli niyetinin, Türk hava sahasını kullanacak pilotlarının toplayacakları istihbarat bilgileriyle, Türkiye coğrafyasını, özellikle de Fırat ve Dicle havzasını tam manasıyla mercek altına alarak gelecekteki “Arz-ı Mev’ud” projesinin doğu yakasına ait olanını hazırlamak olduğunda hiç şüphe yoktu! Zira GAP Bölgesi’nde 1990 başından bu yana şahidi olduğumuz arazi sahiplenmeleri ve GAP idaresinin önemli bazı projelerinin İsrail’li Firmalara verilmiş olması bu haklı endişelerimizi teyit ediyordu.


Peki, Başbakan Erbakan’ın İsrail’e Karşı Kişisel Yaklaşımı Nasıldı?


Başbakan Erbakan’ın REFAHYOL Hükümeti’nde kişisel eğiliminin ne olduğunu anlamak için şu üç olaya bir bakış yapmak yeterlidir zannediyorum: 1. Olay: 26.09.1996’da İsrail Başbakanı Netenyahu, El Aksa Camii’nin altından geçen tüneli açınca çıkan olaylarda 38 Filistinli ve 11 İsrail’li ölmüş; bu olay üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tünelin derhal kapatılması çağrısında bulunmuştu. Türkiye’de, bu olaya ne Demirel, ne de Çiller hiç ses çıkarmazken Başbakan Erbakan: “Böyle bir tünel kazma çalışması büyük bir tahriktir. Kendilerine bir an önce bu tahrikten vazgeçmelerini, tüneli derhal kapatmalarını hatırlatıyorum. Ortadoğu’da barışı bozucu hareketler, önce bu barışı bozanlara zarar verir. Bu sözleri 65 milyonun hislerine tercüman olarak söylüyorum.” (Stratejik ittifak, sh. 77) diyordu.
Erbakan’ın bu konuşmayı “Hükümet adına” değil “millet adına” yapıyorum demesi, olaylar karşısında Çiller’in suskun kalmasından kaynaklanıyordu. Ne de olsa Çiller Türkiye-İsrail ilişkilerinin mimarlarından biriydi.


2. Olay Yılmaz Hükümeti zamanında 14.03.1996 tarihinde imzalanan ve Türkiye ile İsrail arasında Gümrüklerin Sıfırlanmasını Öngören Anlaşma TBMM’nin 04.04.1997 tarihli oturumunda kabul edilmişti. Ne var ki Başbakan Erbakan’ın talimatı üzerine bu anlaşmanın yürürlüğü REFAHYOL Hükümeti’nin sonuna kadar durdurulmuş ve bu konuda yapılması gereken çalışmalar askıya alınmıştı.


3. Olay REFAHYOL Hükümeti’nin kurulmasından sonra İsrail Dışişleri Bakanı Davit Levy uzun uğraşlar ve ısrarlı randevu talepleri sonunda Başbakan Necmettin Erbakan’ı 08.04.1997 tarihinde ziyarete gelmiş ve bu görüşme sonunda Erbakan kendisine aşağıdaki uyarıları yapmıştı:


• Birleşmiş Milletler kararlarına uyunuz.


• İşgal ettiğiniz topraklardan çekiliniz.


• Yeni yerleşim merkezi açmaktan vazgeçiniz.


• Mescid-i Aksa’ya saygılı olunuz.


Bu uyarılar elbette Levy’nin hoşuna gitmedi ve Levy İsrail’e içi buruk döndü.


Durumu farkeden Çiller Levy’nin hemen arkasından Mayıs 1997’de Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan’ı, Genelkurmay Başkanı Org. Karadayı da, Genelkurmay 2. Başkanı Org. Çevik Bir’i İsrail’e gönül almaya gönderiyorlardı!


Şu inkar edilemez bir gerçektir ki, REFAHYOL Hükümeti’nin en büyük sıkıntısı, İsrail konusundaki görüşleri gün gibi berrak olan Refah Partisi’yle, Türk-İsrail ilişkilerinin mimarı kabul edilen DYP’nin Tansu Çilleri’nin birlikte hükümet olmalarından kaynaklanıyordu. Yine de bir kanadı İslam Dünyasından, diğer kanadı ise İsrail’den yana olan bir REFAHYOL Hükümeti’nde Genelkurmay’ın ve Tansu Çiller’in özel çabaları ötesinde Türkiye-İsrail ilişkilerinde zaten fazla bir gelişme de kaydedilmiş değildi.
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
(münazara)54. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve İcraatları
Yönetici kardeşimden yukarıdaki alıntıdan sonraki kısmın yani googleden alınmış alıntıların silinmesini istiyorum.sadece yukarıdaki başlık kalacak ve bu şekilde tartışmaya başlayacağız.
Eğer burdada alıntı yapacaksak,normal konudan ne farkı kalır munazaranın.illaki alıntı olur ama tarafların yazısının hepsi alıntı olursa işin içinden çıklımaz.
Hoş internet ortamında milli görüş aleyhine fazlda bir alıntı bulamazsınız.
yani bunu veri ve ağbi için istiyorum.tartışmaya girdikten sonra verisiz kalırlar,tartışmada zorlanırlar.
Birde erdem kardeşimden veya başka birinden 1 hafta sonra sonuç bildirgesi yayınlamasını istiyorum.
Önce alıntılar silinsin başlık kalsın,orjinal fikirlerimizle tartışmaya başlayalım,sonra ufak ufak duruma göre alıntılar yaparız....
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
alıntılar önemli mi
zaten alıntılar konuya başlamak için
3 aşağı 5 yukarı
söylemleriniz belli forumlarınızdan takip ettiğim kadarıyla
şimdi yukardaki alıntıları bahane etmeyin
orda gördüğüm propagandalara göre ben de alıntı yaptım ve kendime göre düzenledim.

orjinal fikir nedir ki
belgeye dayanmıyorsa

kurallar belli ve mesajlarım onaylandı
devam edin
münazara deyip şart koşmayın
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
Sn veri kardeşim.Münazara yapalım dedik,siz burayı ansiklopediye çevirdiniz.Bende aynı şekilde alıntı yapsam münazranın ne önemi kalır.
bak tekrar söylüyorum bunu sizin için istiyorum.benim için hava hoş.Milli görüş üzerine menfi alıntıyı kemalistlerin,kominiztlerin sitesinden bulursunuz.

Ben orjinal fikirlerimle,(arasıra alıntı yapabilirim)bu münazaraya katılıyorum.Veri kardeşim şu alıntılarını silde,munazaraya gerçekten istekli olduğuna inanayım.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
iki gündür birşey söylemiyorsun
şunu kaldır falan diyeceğine
kendi söyleyeceklerini söylesen diyorum.

hem alıntı yaparım diyorsun
hem alıntılara karşı çıkıyorsun.

yukarda zaten fazla birşey yazmıyor
ister cevap verin söylediğiniz alıntılara
sonuçta biryerde konuşuluyor ki sitelerine konulmuş
sitenin kime ait olduğu önemli mi

münzaradan çekileceksen sen bilirsin.

ansiklopedi dediğin belge
siz 11 aylık hükümet derken yukarda tam bir yılı doldurduğu söyleniyor
siz 11 ben 12 dersem ortaya tabii ki resmi belge niteliğinde bilgiler alıntılanır.

israil ile anlaşma yapmadık diceksiniz siz daha demeden yukarıda neler yaptığınızı ortaya koyan bir alıntı ekledim.
susurluk a karşı tavrınızı ortaya koyduk
isterseniz kilitlenen konudaki memur maaşlarından bahsedelim
veya forumlarınızda şunları yaptık dediğiniz başbakanla alakası olmayan bürokratik işlemlerden bahsedelim

başlayın veya susun
vakit kaybı
bugün mesaimin son günü
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
REFAHYOL un bence kurulmasından önceki SOSYAL gelişmeleri irdelersek bana göre daha faydalı olur.

EVET REFAHYOL Hükümeti bana göre önceden hazırlanmış bir senaryonun SAHNEYE konulmasıdır.

Benim iddiam

Refah-Yol'un Erbakan'a kurulan bir tuzak

Ben münazaya bu şekilde başlamak istiyorum.

REFAHYOL un kurulması istendi çünkü daha sonraki gelişmeler için bir ortam hazırlayacaktı.



52.HÜKÜMET 30/10/1995 06/03/1996 TANSU ÇİLLER

53.HÜKÜMET 06/03/1996 28/06/1996 A.MESUT YILMAZ

54.HÜKÜMET 28/06/1996 30/06/1997 NECMETTİN ERBAKAN

55.HÜKÜMET 30/06/1997 11/01/1999 AHMET MESUT YILMAZ

56.HÜKÜMET 11/01/1999 28/05/1999 MUSTAFA BÜLENT ECEVİT
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Bana göre

REFAHYOL Erbakan a kurulan bir Tuzak tı.

Şevket KAZAN ın bir beyanında bu Tuzağın finalinde KENDİLERİNİ YALNILTTIKLARI nı ifade etti.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
şevket kazan ın söylemesine gerek yok

onca uyarılar vardı.

ama tuzak bence sadece erbakan a kurulmadı.
tüm sağ partileri
sonuç dsp iktidar
mhp nin dsp yi iktidar yapması mümkün müydü?
çok değil 2 gün önce bunu konuşabiliyorlar mıydı
büyük tiyatro oynandı.
erbakan oyunun içinde miydi.
soru bu



akp oyunu bozana dek devam etti tiyatro.
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
54. Erbakan Hükümeti ekonomide neler yaptı, başarılı oldu mu?





54. Erbakan Hükümeti ekonomide neler yaptı, başarılı oldu mu?

Daha kuruluşunun ilk haftalarında Milliyet gazetesi, ismini açıklamadığı bir iş adamının "Biz Refah Partisinin kadrolaşmasından değil, başarılı olmasın*dan korkuyoruz" açıklamasına yer veriyordu.

Gerçekten Organize Muhalefet Cephesi, REFAHYOL iktidarını iş başa*ramadığından değil, başarmasından ve bunun sonucu olarak itibarının yükse*lişinden rahatsızlık duyduğu için yıkmaya çalışıyordu.
REFAHYOL döneminde yaşanan siyasi kriz, gerçek bir kriz değil, REFAHYOL'un olumlu icraatından paniğe kapılan belli kişi ve çevrelerin sebe*biyet verdiği sanal bir krizdi.

Yoksa ülkede bütçe ve bütün ekonomik göstergeler dahil her şey yolu*na sokulmuş, Ocak 1997de büyük yatırım hamleleriyle, Türkiye lider ülke ol*ma yoluna koyulmuştu.

Star gazetesinde çıkan bir köşe yazısında Turgut Özal'ın bir tespitine yer veriliyordu :

"Turgut Özal, İstanbul'da Mülkiyeliler Birliğinde bir konferans vermiş, yaptıklarını anlatırken şunları söylemişti:

'Türkiye'de Osmanlı'dan bugüne gelen devlet yapısı içinde önemli atılımları yapmak çok güçtür. Değişim için iktidara gelme fır*satı yakalayanların üç aylık bir süreleri vardır. Bu üç ayda, yapabile*ceklerinin yüzde 80'ini yaparlarsa başarılı olurlar. Üç aylık süreden sonra yapabilme şansı süratle yüzde 50'ye, yüzde 40'a ve yüzde 30'a iner. Hele üç ayda yüzde 80'lik oranı tutturamamışsanız, daha sonra iyice eliniz kolunuz bağlanır..." (T. Güngör, 27.08.2001)
Türkiye'de hala daha birçok köşe yazarları halkın takdirine gözlerini kapayarak, bir yıl işbaşında kalan Refahyol iktidarının başarılı olamadığını, Türkiye'nin Refahyol Hükümeti yüzünden siyasi bir krize sürüklendiğini iddia ve ifade ederler.

Aslında bu iddiaların tamamen hilafına, Refahyol iktidarının başarısını tescil için sadece, biraz yukarıda "Refahyol neler yaptı" başlığı ile "Refahyol neleri yapmadı" başlığı altında okuduklarınız yeter de artar bile.

Ama ben yine de başka bazı yönlerden bu konuya yaklaşmak istiyor ve Refahyol'un başarısının herkes tarafından kabul ve itiraf edilmesini temenni ediyor ve işe ekonomik grafiklerden başlamak istiyorum :

2. İşte Karşılaştırmalı Grafikler

a) Memur ve memur emeklisi maaş artışları tablosu








b) Asgari ücretin dolar bazında yıllara göre seyri tablosu (539-1)


c) Kamu kesimi borçlanma gereği tablosu (539-2)




d) İç borç faiz ödemeleri tablosu (540-1)




d) İç borç faiz ödemeleri tablosu (540-2)





f) KİT kâr-zarar tablosu (541-1)



g) Faizlerin bütçe içindeki payı tablosu (541-2)




h) Faiz ödemeleri ve sosyal güvenlik giderlerinin durum tablosu (542-1)



I) 1 titre mazota tekabül eden buğday miktarı tablosu (542-2)





i) Çeşitli mahsullerin alım fiyat tablosu







3. İşte seçimlerdeki halk desteği


54 üncü Hükümetin gerçekten de başarılı olduğu hususunda bizim değerlendirmemizden ziyade, birtakım vakaları ortaya koymak, daha akılcı ve inandırıcı olur.

Önce bir hükümet başarılıysa, elbette halk seçimde onu destekler, başarı-sızsa, desteğini ondan çeker.

Bu açıdan REFAHYOL döneminde bakalım neler olmuş?

Bizim hükümetimizin 28 Haziran 1996 tarihinde işbaşına gelmesinden takriben dört ay sonra, 3 Kasım 1996 tarihinde, Türkiye'de kısmi yerel seçim*ler yapıldı. Osmaniye ilinde belediye başkanı seçildi, bazı yerlerde belediye başkanlığı seçimleri yapıldı. Biz o tarihte, şu saydığımız icraatın henüz üçte birini ya yapmışız ya da yapmaya yeni başlamışız.

Hal böyleyken, 3 Kasım 1996 seçimlerinde millet bize (RP + DYP) yüzde 62 oy vermiş!

Refah Partisi, 3 Kasım 1996 tarihinde yapılan kısmi mahalli seçimler*de yüzde 38, Doğru Yol Partisi yüzde 24 oy aldı. Halbuki Doğru Yol Partisinin oyu yüzde 12'lere düşmüştü, bizim de yüzde 20'lerdeydi; İşte bu tablo (yüzde 38 Refah Partisi, yüzde 24 Doğru Yol Partisi, ikisinin toplamı yüzde 62.) hal*kın, Hükümetten memnun olduğunu gösteriyordu. Nasıl memnun olmasın ki, çiftçi, yüksek taban fiyatıyla mahsulünün parasını almış. Memura, daha hükü*met gelir gelmez, beklediğinden fazlasını vermiş. İşçinin ücreti artmış. Esnaf destek kredisini almaya başlamış. Bu kadarı bile, halkı memnun etmeye yeter*li olmuş.

İşte bu vakıa; hükümet başarılı oldu mu, olmadı mı, sorusunun cevabı*nı en güzel şekilde veriyor!

Bütün bunlardan başka, hatırlarsanız, birinci bölümde, &.3'de size 25.04.1997 tarihli Milliyette yayınlanan ve TÜSİAD ve Genelkurmay tarafın*dan yaptırılan bir araştırmadan söz etmiştim. Bu araştırmada Refah Partisi'nin önlenemez yükselişinden bahsediliyor ve bu partinin 2000 yılında yapılacak seçimlerde ise % 35, 2005 yılında yapılacak seçimlerde ise % 66.9 oranında oy alacağı sonucu çıkıyordu. Eğer Refah Partisi iktidarda başarısız olsaydı, bu araştırmalardan bu sonuçlar çıkar mıydı?


4. İşte Dünya Bankası Raporu

Dünya Bankası, 7 Nisan 1997 tarihinde, ulusal basında da çıkan raporun*da, Türkiye'yi, dünyada ekonomisi yükselen 10 ülke arasında gösteriyordu.

Devam edecek...
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
Devam ediyor...



4. İşte Dünya Bankası Raporu

Dünya Bankası, 7 Nisan 1997 tarihinde, ulusal basında da çıkan raporun*da, Türkiye'yi, dünyada ekonomisi yükselen 10 ülke arasında gösteriyordu.

5. İşte The Economist Dergisi Raporu

The Ekonomist Dergisinin 25 Mart 2001 tarihli sayısında , Refahyol Hü*kümetinin istifasından tam dört yıla yakın bir zaman geçtikten sonra, "Türkiye'de ekonomide en başarılı lider kim?" başlıklı ve Gayrisafi Milli Hasılada Büyüme ve Fert Başına Milli Gelir kriterleri açısından sıralamada aslında bilinen ve üstü örtülen bir gerçek ortaya çıkıyordu:

Türkiye'de son yılların ekonomide en başarılı lideri Erbakan!




İşte tablolar:


Gayrisafi Milli Hasıladaki Büyüme :

Turgut Ozal (1984-1989 =5.1)


Tansu Çiller (1993-1995 =3.1)




Necmettin Erbakan (1996-1997 =7.1)




Mesut Yılmaz (1997-1998 =6.1)




Bülent Ecevit (1999-2000 =-0.3)






Fert Başına Milli Gelir:


Turgut Özal (1984-1989 =2.8)



Tansu Çiller (1993-1995 =1.6)




Necmettin Erbakan (1996-1997 =5.5)




Mesut Yılmaz (1997-1998 =4.5)




Bülent Ecevit (1999-2000 =-1.7)




Bu tablonun yayınlanmasından bir süre sonra, medyada, "Nerdesin be Hocam" başlıklı yazılar çıkıyor ve bu yazılarda:

"Sadece 11 ay kaldığı iktidarda, Türkiye'nin ekonomik büyümesini 3.1’den 7.17’e yükseltti. 1995'de 1.6 olan kişi başına milli gelir artışını da 5.5'a çıkarttı. Bu rakamlarla, Cumhuriyet tarihi artışını da 5.5'a çıkarttı. Bu rakamlarla, Cumhuriyet tarihi boyunca en kısa sürede en büyük artış ve en büyük zenginleşmeyi sağlayan Baş*bakan Necmeddin Erbakan oldu" (05.04.2001 Milli Gazete)
yorumu yapılıyordu.

6. İşte Amerikan Kongresi Araştırma Servisi Raporu

Daha Refahyol işbaşında iken Sabah gazetesinde tesadüfen yayınla*nan bir haberde Amerikan Kongresi Araştırma Servisi Raporu'dan söz ediliyor ve raporda aşağıdaki ifadelere yer verildiği belirtiliyordu :

"Refahyol hükümeti piyasa ekonomisini uygularken ekonomi bü*rokrasisinin işine karışmadı ve Merkez Bankasının özerkliğine de müda*hale etmedi... Refahyol hükümeti, asgari ücrete yaptığı yüzde 101'lik zam ve devlet memurlarına yaptıkları yüzde 50'lik (aslında yüzde 130) artışlar*la enflasyona karşı korunmaları amacıyla Türkiye'deki son yirmi yılın en yüksek zam oranını verdi." (12.05.1997 Sabah)

7. İşte Ehil Kişilerin İtirafları



7. İşte Ehil Kişilerin İtirafları

İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kürsüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bener Karakartal, Milli Gazete köşe yazarlarından Nedim Odabaş'la yaptığı mü*lakatta REFAHYOL Hükümetinin başarısını Başbakan Erbakan'ın şahsında görü*yordu:

"Erbakan-Çiller koalisyonu belki de son elli yılın en büyük olayıdır. Türkiye en büyük fırsatını yakalamıştır. Çünkü Türkiye'de dış politikada ni*hayet çok boyutlu, çok yönlü, haysiyetli, kimliği olan bir dış politika uygu*lamasının şartları oluşmuştur. İçerde istikrarlı kalkınmaya öncelik veren, teknolojinin, ileri sanayiin Türkiye'de yerleşmesine imkan veren şartlar gerçekleşmiştir." (18.9.1996)

"Erbakan, Türkiye'nin bir adım önünde yürüyor. Türkiye'nin Erba*kan'dan öğreneceği çok şey var. Türk demokrasisi, şu anda Erbakan'ın gerisinde yürüyor. Siz hiç Erbakan'ın kavgaya kavga ile cevap verdiğini gördünüz, işittiniz mi? Sinirli ve hırçınlıkla, bütün vaktini, diğer parti lider*lerine sataşarak geçirdiğini gördünüz mü? Türkiye'de siyasetin sürüklendiği tüm sinirlilik ve gerginlik ortamına rağmen, Erbakan kavganın dışında ve üstünde yer almaktadır. Yangına körükle gitmemektedir. Ve hepsinden önemlisi, tebessümü ve güler yüzlülüğü ile Erbakan, Türk siyasetçilerine demokrasi dersi vermektedir, işte demokrasinin ta kendisi budur." (30.11.1996)

Yine Türkiye Gazetesinde "Gerçek Millet İktidarı" başlıklı yazısında mer*hum Prof. Ayhan Songar Hocamız şunları yazıyordu:
"Gerçek millet iktidarının başı Necmettin Erbakan. Kimisi laf üretir, kimisi iş... Bugünün kıymetini bilelim ve başarılarına da dua edelim. Siz bakmayın gevezelik fabrikatörlerine"

Yeni Günaydın gazetesinin köşe yazarlarından Yaşar Özışık, 10.08.1996 tarihli yazısında şöyle diyordu:

"Hükümet kısa zamanda seçim hükümeti değil, icraat hükü*meti olduğunu ortaya koymuştur. Ancak medyada bir faaliyet bir faa*liyet; REFAHYOL hükümetinin temellerini çatırdatmak için ellerinden geleni esirgemiyorlar. Her girişim, demirbacı ile Erbakan Hocamızı birbirine daha çok yaklaştırıyor.

Medyanın gidici olarak vasıflandırdığı REFAHYOL kalıcı ve ic*raatçı kimliğine bürünmüş bir kere. Ülkenin neşter vurulması gereken sorunları ameliyat masasında. Hukuksuzluk abidesi gecekondular, kaçak yapılar, kağıt üzerinde görünen tahsili imkansız vergi kalemle*ri, bir bir ele alınıyor."

Necati Doğru Erbakan'ın D-8 girişimlerini büyük ilgiyle izliyordu:
"...Erbakan, dünyanın tek kalan jandarması, kabadayısı, yöne*tip yönlendiricisi. ABD'n in kırmızı görmüş İspanyol Boğası gibi sinir*lendiği Nijerya, İran gibi ülkeleri de içine alan D-8 Birliğini kuruyor.
Erbakan saman altından su yürüten biri olamaz mı? Erbakan, Tür*kiye'yi Batı'nın ağzına bakan ve iplerini ABD'ye ve Avrupa'ya teslim etmiş, uyuşukluktan çıkartıp, 'ben kendim de bir şeyler başarabilirim' diyen yeni bir vizyon yüklenmiş olamaz mı? Erbakan, İran'ı, Libya'yı Saddam'ın ülkesi Irak'ı ehlileştirerek, ABD'yle barıştırma planı yapmış olmaz mı?

Böyle bir rol Erbakan'ı, ABD ve Avrupa karşısında daha sözü dinlenir, iti*bar edilir bir lider yapmaz mı? Yapar.

Erbakan yine Batı treninde... Fakat farklı bir yolcu gibi... Erbakan Hasan çocuğu oynuyor. ABD ve Avrupa'ya verdiği mesaj şu: 'Ben size eğilerek gelmeyeceğim, karşınıza bir iş başarmış olarak gelece*ğim..." (20.12.1996 Sabah)

işadamlarından Sabancı Grubu Başkanı Sakıp Sabancı da REFAHYOL ik*tidarını takdir etmekten kendini alamıyordu:

"Refah Partisi ve yanındakileri alkışlıyor ve şapka çıkarıyo*rum. RP ve onun yanındakiler, ileriye birlik içinde gidiyorlar. Hükü*metin yıpranmasını bekleyenler yanlış yapıyorlar. (İş adamlarının memnuniyeti)" (18.11.1996)

Bunlar Refahyol'un ilk altı ayı içindeki takdirkar beyanlardı.

Peki 1997 yılından sonraki altı ayda özellikle Başbakan Erbakan'ın 27 0-cak 1997 tarihli MGK Toplantısından 3 gün önce 24 Ocak 1997 tarihinde basın mensuplarının karşısına "REFAHYOL Hükümetinin 6 aylık Ekonomik Tablosu"nu ortaya koyup, arkasından 35 milyar dolarlık Büyük Türkiye Yatırım Projeleri hak*kında, kendilerine, "İşte yaptıklarımız, işte rakamlar " demesinden sonraki du*rum neydi?
Önce iş adamları:

Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Halman, Hükümetin tarım politikasını şöyle değerlendiriyordu:

"Refahın tarım politikaları doğru bir politika. Biz çiftçiler, bu politikayı tasvip ve takdir ediyoruz." (27.02.1997 Milli Gazete)
Yine Sakıp Sabancı şunları diyordu :

"Penceremden, ufukta mutluluk görünüyor!" (24.01.1997 Sabah)

Ve de köşe yazarlarının itirafları


Devam edecek...
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
Devam ediyor...


Ve de köşe yazarlarının itirafları


Yalçın Özer:

"Türkiye, 1994'te yaşadığı büyük krizin arkasından ekonomide ciddi bir ferahlama dönemine adım atıyor... Faizler baş aşağı düşüyor, vadeler uzuyor. Döviz fiyatlarındaki istikrar, Susurlukçuların "yandık; yıkıl*dık, mahvolduk; IMF, ABD, AB bizi reddetti..." türü yayınlarına rağmen bozulamıyor... Borsa ise, rekor üstüne rekor kırıyor... Harikulade bir eko*nomi yönetimi ile karşı karşıyayız... Eğer bu yönetim, aynı kararlılıkla sür-dürülürse, Özal'ın altın dönemi yakalanabilir... artık bıktırıcı olmaya başla*yan, "Devlette çete" suçlamalarının arka fonunda REFAHYOL'un ekono*mideki başarılarını örtme telaşı da var...

Susurluk basınına bakarsanız, bütün bu iyileşmeler doğrudur, fa*kat aldatıcıdır. Her an kötüye GİTME durumu ile karşı karşıya kalınabilir... Bu basın, ne zaman, Hükümetin doğru olan işlerine "Doğru!" dedi ki ? Geçtiğimiz 1996 yılında yapılan ihracat, 22 milyar dolar... Buna karşılık it*halat 42 milyar dolar... Aradaki farkı, Turizm gelirleri ile görünmez kalem*ler fazlasıyla kapatıyor. Görünmez kalemler, kayıt dışı ticaretten gelen dö*viz gelirleridir... Türkiye'nin acil döviz ihtiyacı yok... Merkez Bankasının kasalarında 16 milyar dolarlık rezerv var. Hükümet dış piyasalardan para bulmakta da artık zorlanmıyor..." (15.01.1997 Türkiye)

Prof. Asaf Savaş Akad:

"Türkiye nefesini tutup Erbakan'ın ne yapacağını beklemeye baş*ladı. Hükümetin 7. ayında genel kanı hiç de olumsuz değil. Özellikle eko*nomide Refah Partisinin kendisinden önceki hükümetlere kıyasla piyasa*lara çok daha fazla güven verdiğinin bir sürü işareti belirmeye başladı. TL faizleri düşerken, vadeler uzuyor, borsa yükseliyor. Dövizde bir sükun var. Özelleştirme iyice havalanmış, durumda. Türkiye'nin ekonomisi hızla bü*yüdüğü için, kısa dönemde kriz beklentisi kalmadı." (23.01.1997 Sabah)

Necati Doğru:

"Yiğidi öldür ama hakkını ver: Size söz vermiştim. Tam bir ta*rafsızlıkla yazacağım demiştim. Sözümde duruyorum. Yazıyı, sempatiye ya da antipatiye kurban veremeyiz. Doğru neyse odur. Ayrıca 'Ülke batacaksa batsın, yeter ki Refah veya REFAHYOL başarılı görünmesin...' şek*linde bir çeşit şaşı düşüncenin içinde olamayız. Bu duygularla.. Başba*kanlık binasına gittik... Başbakanlık konutunda fazla bir değişiklik yok. Du*varlar aynı duvar, duvarlardaki tablo aynı tablo, koltuklar aynı koltuk, ma*salar aynı masa. Sadece Başbakan Erbakan, daha önceki Başbakan Tansu Çiller'in çalışma odası olarak kullandığı odanın zeminini halılar kaplat*mış, mescit yapmış. Alaturka tuvaleti de genişletip, Anadolu işi yeni bir tuvalet yaptırmış.

REFAHYOL 7 ay önce kuruldu. 7 ay önce faizler yüzde 120 idi, şimdi yüzde 90'a indi. Kredi faizleri düşüyor... 7 ay önce devlet ancak 3 ay vade ile borçlanabiliyordu. Bugün borçlanma vadesini 13 aya çıkarta*bilmiş. Buna bağlı olarak, devletin faize ödediği miktarda, önemli sayılabi*lecek bir azalma olmuş.

Ne oldu? 7 ayda ne değişti?

Aslında piyasadan süzülüp gelen bilgilere göre, Hazine ile Merkez Bankası Başkanları 1994:de patlayan krizden dersler çıkarıp, son derece uyumlu bir çalışma göstererek, piyasaya ne zaman, ne kadar para verile*ceğini, ne zaman, ne kadar çekileceğini son derece başarılı ayarladılar... 1983'te Turgut Özal ile başlanılan dışa açılma, fabrikaların marka, kalite t üretmeye yönelmesi, 32 sayılı kararla, ekonominin çok paralı hale gelme*si, gümrük birliğine girince ithalatın patlayıp, dövizin biteceği korkusunun gerçekleşmemiş olması, özelleştirmenin hızlanacak şekilde olgunlaşması "bir iyimser hava yarattı" faizler inmeye başladı.

Tamam da, aynı iyimserlik neden Çiller döneminde olmadı, neden Yılmaz döneminde olmadı, neden Er bakan döneminde oldu?
Erbakan'ı sevmesen de hakkını ver. Yolsuzluk dosyalarını kapatma üzerine iktidar kurmuş olsa bile ekonomide hep, "kararlılık, denge, istikrar" hava*sı verdi. Piyasalara müdahale etmedi... Denk bütçe hedefi koydu... kö*tümser beklentiler tuş oldu.

Ekonominin ağırlığını dizlerine veren bir duruşa gelmiş olmasından ötürü, Erbakan, iyimserlik motoru olmuş, rantiyecilerin beş beslenme borusunu da tıkadık diyor ve şu anda yüzde 80 olan enflasyonun, bu yıl yüzde 65'in altına ineceğini söylüyor ve inerde." (25.01.1997 Sabah)

Sedat Ergin:

"Erbakan'ın kendine güveni tam. Başbakan Necmettin Erbakan önceki akşam hükümetinin icraatındaki dinamizmi anlatırken, işin sırrını iftiharla şöyle açıkladı: 'Çünkü biz delilerle çalışırız. Başarımızın anah*tarı budur. Biz de her işin delisi vardır. Kendilerini delice işlerine adarlar... Özelleştirme ile ilgili tutumumuz yanlış anlaşıldı. Biz geçmişteki yönteme karşıydık. Bunu içimize sindiremiyorduk. Şimdi biz gel*dik ve yöntemi değiştirdik.'

Sohbet şunu da gösterdi. Erbakan, Türkiye'nin elindeki büyük projelerin ihalelerini, Batı ile ilişkilerinin önünü açabilmek, Batının Refah karşısındaki olumsuz bakışını yumuşatmak için bir baskı kartı olarak kul*lanıyor.
Dünkü sohbetten sonra üzerinde durulması gereken konu şu: Ekonomide kısmı bir iyimserlik havası yaratan Erbakan, özelleştirme ve T'nin gelirlerini de kasaya koyduğu takdirde, iç politikadaki konu*munu iyice sağlamlaştırabilir." (25.01.1997 Hürriyet)

Bilal Çetin:

"Ekonomide bahar havası, faizlerdeki hızlı düşüş, borsanın yükselişi, piyasalardaki göreli güven ve istikrar durumu Başbakan Necmettin Erbakan'ı müthiş keyiflendiriyor." Keyiflendirir tabii, işler iyiye gidiyor. Erbakan ekibi, olumlu sinyaller veriyor" (25.01.1997 Yeni Yüzyıl)

Sabahattin Önkibar:
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
Devam ediyor...​


Sabahattin Önkibar:

"Üç saati aşan muhtevalı ekonomi sohbetinde... yorumumuz şudur: Sağduyulu düşünme yeteneği olan hiç kimse, Başbakanın bu söylediklerine ve ortaya koyduğu hedeflere dudak bükemez. Bükenle-re vereceğimiz cevap, başlangıçta bedelsiz ithalata gülenlere ve di*ğer kaynaklarla alay edenlere karşı gerçekleşen kaynak olayıdır.

Refah'ı ve onun DYP ile sentezi olan REFAHYOL'u ciddiye alma*yanlar, bırakınız onu bunu, var olan verilere baksınlar. İşte borsa ortada, işte döviz ve ödemeler dengesi, işte düşmeye başlayan faizler ve enflas*yon, işte start almaya başlayan üretim, işte oluşmaya başlayan üretim, iş*te oluşmaya başlayan güven tablosu, işte istikrar.
'Ayinesi işse kişinin', REFAHYOL, doğru yoldadır ve yıllar yılı özle*nen istikrarı tesis sürecindedir.

Erbakanı ciddiye almayanlar onu birkaç saat dinlemelidirler. Söyledikleri asla yabana atılacak türden şeyler değil.

Biz, REFAHYOL'un, bazılarının iddiasının aksine, kalıcı ve de başa*rılı olacağını düşünüyoruz. "(25.01.1997 Türkiye)


engel olabilmek için elinden geleni yapan ve 28 Şubat'tan sonra, REFAHYOL Hü*kümetinin işbaşından uzaklaştırılması için kalemini en acımasız biçimde kullanan Sabah Gazetesinin REFAHYOL aleyhtarı yazarlarından Fatih Çekirge'ye gelince şunları yazıyordu:

"Refahyol Hükümeti kurulduğundan bu yana, Erbakan, ilk kez çok geniş bir ekonomik durum sohbeti yapıyor. Erbakan sohbette din*leyenleri de şaşırtan iki ilginç gelişmeyi açıklıyor: "ABD-Türkmenis-tan-İran dogalgaz projesine ortak olmak istiyor... Ayrıca D-8 lere ka*tılmayı düşünüyor. Doğrusu bu sözler masada bulunanları şok ediyor. Erbakan daha sonra 2000 yılına kadar olan ""Yeniden Büyük Türki*ye"" projelerini tek tek açıklıyor.... Büyük paralardan büyük ihaleler*den söz ediyor.

Görünen o ki, Türkiye'nin büyük işadamları Hocaya inanmaya başlamışlar, kimisi baş parmağıyla Refah işareti yapıyor, kimisi elini öpüyor; Hoca da, bu güçle bütün hayallerini ortaya koyuyor." (25.01.1997 Sabah)

Sabah gazetesinde yazmasına rağmen, zaman zaman REFAHYOL Hükü*metine ve Refah Partisine yapılan haksızlıklar karşısında kalemini tutamayan köşe yazarlarımız da vardı. İşte bunlardan birisi Mehmet Barlas'tı

Mehmet Barlas, 25.01.1997 tarihli köşe yazısında şöyle diyordu:

"Fena havadis! Ekonomide işler iyiye gidiyor. Kamu borçlan*masında vadeler uzuyor, faizler düşüyor. Özelleştirmelere tam gaz başlandı. Belli ki bu çizgi böyle devam ederse, bütçe açıkları da, enf*lasyon rakamları da inmeye başlayacak. Daha da kötü havadisler var. Refah-DYP Koalisyonu kamu çalışanlarının maaşlarını da arttırıyor...
Bu durumda, bu koalisyon Hükümetinin iş başında kaldığı her ekstra gün, Türkiye'nin siyasi istikrarını daha fazla yaralamaya devam ede*cektir. Çünkü Türk kamuoyu, herhangi bir konuda işlerin iyiye gitme*sine ve Hükümetlerin icraat yapmasına alışkın değildir...

Erbakan ve Çiller'in birbirlerine karşı saygılı ve özenli dav*ranmaları Türk demokrasisinin tüm geleneklerini zedeler niteliktedir. Ayrıca Erbakan'ın iktidar olunca, muhalefetteyken söylediklerini unutması da ayıptır. Erbakan'dan beklenilen, hem ortağıyla, hem de bütün dünyayla kavga etmesidir... Allah saklasın, ya bu çizgi böyle devam eder ve her alanda işler iyiye gitmeye başlarsa, Türk demok*rasisi ne duruma düşer. Yeniden otoyollar, köprüler, havalimanları, enerji santralleri yapılmaya başlarsa. Ülkenin alt yapısı, ihtiyaçların doğrultusunda yeniden inşa edilirse ne yaparız?

Türk demokrasisi, Hükümetlerin, icraat yapmasına değil, ge*lişmeyi engellemesine göre yapılanmıştır... bütün bu gerçeklerin ışı*ğında mutlaka bir şeyler yapılmalı ve bu koalisyon artık sona erdiril-melıdir. Çeteler mi, tarikatler mi, neyse o bulunmalı ve artık bu sıkıcı ortam sona erdirilmelidir... örneğin "Taksime cami yapılsın mı, ya*pılmasın mı?" gibi hayati bir konu varken, ekonominin düzeltilmesi bir anlam taşır mı?.. İşte ANAP lideri Yılmaz, bu duruma dayanama*yıp, gribe yakalanan yurttaşlardan sadece bir tanesi.

Düşünün. Ya enflasyon düşerse? Ya, Güneydoğu'ya çözüm ü-retilirse? Ya, önümüzde bekleyen enerji darboğazı aşılırsa? Ya, yeni*den alt-yapı yatırımlarına başlanırsa? Ya, Türkiye Avrupa Birliğine tam üye olursa?

Bu tehlikeleri bertaraf etmek için siyasi istikrarsızlık mutlaka yaratılmalıdır."


Doğan Heper:

"Erbakan'ın serinkanlı taktiği en belirgin meyvelerini ekono*mide verdi. Bugünlerde pek çok kişi Hocaya endeksli. Ekonominin o-lumlu sinyaller verdiğini açık seçik ilan ediyor." (25.01.1997 Milliyet)

Aydın Ayaydın:

"...Türkiye'de 1995 yılının ikinci yarısında, faiz oranları, yıllık yüzde 100'ler düzeyindeydi. Vadelerde genel bir iyileşme vardı. 1996 yılının ilk aylarında ise faizler, yüzde 200 oldu, vade 3 aya indi. Bu*günlerde ise... faizler yüzde 80'lere geriledi, vadeler bir yılı aştı. Bu kadar süre içinde ne oldu?.. Hükümet uzunca bir zamandır ilk kez Türkiye'de bir kaynak sorunu olduğunu açıkça ifade etmiştir... Eko*nomide makro sorunların çözüldüğünü söylemek için henüz çok er*ken olduğunu düşünüyorum. Enflasyonun, bugünkü düzeyi bu açıdan iyimser olmamızı engelliyor. Fakat beklentiler enflasyonun aşağıya doğru bir seyir içinde olacağını ortaya koyuyor.

Faizlerdeki düşüş ve vade yapısındaki iyileşme bunun en ö-nemli kanıtı... Siyasette istikrar sağlanmış görünüyor. Hükümet iç borçları bankalardan aldığı döviz borçlarıyla değiştirdi. Özelleştirme*de kamuoyuna inandırıcı mesajlar veriliyor ve gayret gösteriliyor. Hükümet enflasyonist bir çaba içinde değil. Harcamalar kısılmış du*rumda, gelir arttırıcıönlemler gündemde. Bu arada parasal genişle*meye dikkat edilmesi gerekiyor. Son gelişmelerin nedenini para basmaya bağlayanlar varsa yanıldıklarını mutlaka göreceklerdir. Para basılarak faizler düşmez, düşse düşse paranın değeri düşer." (25.01.1997 Milliyet)

M. Ali Birand:
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
Devam ediyor...​


M. Ali Birand:


"Korkulan oldu. Refah Partisi başarılı oldu. Millet olarak kendimizi karamsarlığa şartlandırmışız. Herşey ümit vaat ederken, sanki, işler neden kötüye gitmiyor diye üzülüyoruz." (08.06.1997 Sabah) diye yazıyorlardı.

REFAHYOL Hükümetinin istifasından tam bir yıl sonra, Mili Gazete yazarla*rından Şakir Tarım o günlerin özlemini şöyle ifade ediyordu :

"0 günleri o kadar özledik ki, uyumlu çalışan koalisyon hü*kümetini, zam ve vergi bulunmayan ekonomik tedbirlerini, KİT'lere hayat veren havuz sistemini, ekonomik göstergeler bakımından yüz güldüren kaynak paketlerini... memuru, işçiyi, köylüyü ferahlatan o güzel günleri... Bütün bunları planlayan, güzel projeler geliştiren Muhterem Erbakam, çok, hem pek çok özledik... Başarılı insanları, si*yasi yasaklı yapmakla, insanımız daha mı mutlu? Ülkemiz daha mı saygın bir yere sahip oldu? Gelişmemiz mi hızlandı? Ne gezer?

Fakat şu bir gerçek ki, baskı ve dayatma yoluyla, fikir ve inançları sindirmek mümkün değil... Eğer bir fikir, geniş halk yığınları arasında revaç bulmuşsa, baskı altında tutulmaya çalışılan fikirler, başka bir yerden mutlaka fışkıracaktır. Görünen de bundan başkası mı sanki! (17.06.1998 Milli Gazete)

REFAHYOL iktidarından üç yıl geçtikten sonra Ali Bulaç Zaman gazete*sindeki köşe yazısında, ise şunları diyordu:

"Bir araştırmacı, Siyasal İslamı, siyaset sahnesinden silmek üzere, Türkiye'nin pilot ülke seçildiğini söylemişti.... Hatta buna tek*nik bir isim vermişlerdi. "Başarısızlığın İslamileştirilmesi".. Ancak 11 ay süren REFAHYOL iktidarı, hiç de beklendiği üzere başarısız olmadı. Aksine, ekonomi alanında önemli adımlar atıldı. İktidar başarısı bir*çok çevreyi kokuttu. Böyle giderse, sadece Türkiye'de değil, bütün İs*lam dünyasında "Siyasal İslam'a ilişkin tez" çürüğe çıkacak ve belki diğer ülkelerde de İslamcı partiler peş peşe iktidara geleceklerdi. Bu durumda RP'yi iktidardan düşürmekten başka çare kalmamıştı ve bil*diğimiz gibi siyaset dışı güçlerin devreye girmesiyle REFAHYOL ikti*darına son verildi."(7 Kasım 2000)
Ümran Dergisi yazarlarından Alper Tekin, derginin Şubat 2001 sayısında şöyle bir tablo ortaya koyuyordu :

"19 Temmuz 1997'de güven oylamasından bir gün sonra Hür*riyetin sekiz sütuna manşeti şöyleydi: BU EKONOMİYİ DÜZELTİRİZ. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner ile Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, REFAHYOL'un ülkeyi uçurumun kenarına getirdiğini açıkladılar...

1997'de ülke gerçekten uçurumun kenarında mıydı?

1980-1999 Hazine istatistikleri:

- Gayri safi milli hasıla (1996 7.111997 8.3/1998 3.8/1999
-6.4)

§ Konsolide bütçe dengesi faiz ödemeleri (1996 yüzde 159.91, 1997'de yüzde 52.12 / 1998'de yüzde 171.15, 1999'da yüzde 71.57)

§ Bütçeden yatırıma ayrılan pay (1996 6.4 /1997 7.911998 6.4/1999 4.2/20001.3)

§ İç borç stoku (1996 26 Milyar $, 1997 29 Milyar $, 1998 37 Milyar $, 1999 42 Milyar $, 2000 54 Milyar $)

Görüldüğü gibi rakamlar bu iki bakanın söylediklerinin aksini gösteriyordu.
Bu iki isim sonradan iki önemli vakanın sembolü oldular. Bi*rincisi siyasetçi-çete-işadamıüçgeni içinde Türkbank'ı pazarlarken yakalandı ve Mecliste yolsuzluk yüzünden gensoru ile düşürülen ilk bakan oldu. Diğeri 15 Eylül 1998'de genel konjonktürü ve toplumsal tepkileri kaale almadan uyguladığı mali milat kanunu yüzünden mil*yarlarca doların ülkeden kaçmasına sebep oldu ve devletin en az iki kat faiz ödemesine sebebiyet verdi. Temizel yüzünden en az 20 milyar dolar kaybettik." (ÜMRAN Şubat 2001 - 28 Şubat özel sayısı)

İşte bir yandan 3 Kasım 1996 tarihinde yapılan kısmi yerel seçimleri*nin sonuçları diğer yandan gerek o tarihlerde gerekse yıllar sonra yerli ve yabancı kuruluşlar, ehil kişiler, iş adamları ve tüm gazetelerin köşe yazarla*rınca da ister istemez itiraf edilen bu gerçekler ve de yukarıdaki ekonomik göstergeler REFAHYOL Hükümetinin başarı karnesinin en büyük delili ve bel*gesidir.


Kaynak: Refah Gerçeği - Şevket Kazan

- Bitti -
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
Bismillahirrahmanirrahim

Refahyol bütçesi denk’tircumhuriyet tarihinde ilk defa denk bütçenin sahibi refahyoldur.Bu bütçeyi denk hale getirmek,havuz sistemiyle olmuştur.yani kar eden ve zarar eden KİT’lerin paraları ortak havuza dolarak,zarar eden kitlerin bu hesaptan faizsiz birşekilde borçlanmasıyla büyük bir giderden kurtulmuş olundu…
Dolayısıyla faiz giderlerinde azalma olmuştur.Bu faize gidecek para halka verilmiş,kapitalizmin halktan kepçeyle aldığını,Erbakan kazanla vererek halkın alım gücünü artırmıştır,halka esnafa koşmuş,esnaf fabrikalara derken reel ekonomik çark dönmeye başlamıştır.Tüketim varsa,halkın alım gücü varsa ekonomi iyidir,yoksa kötüdür.Buna reel ekonomi denir.erbakan türkiyedeki reel ekonomiyi halkın alım gücüne bağlamaktadır.

Halka parayı bastıktan sonra devletin en üst kademesindeki rakamların en üst seviyeye çıkması şaşırtıcı değildir.Erbakan bütçesinde borçlanma yapılmamıştır.

Refahyol döneminde borçlanma yapılmamış,borç fazilerindede otomatikman azalma sağlanmıştır.Yine bu hükümet döneminde önceki hükümete göre işsizlik azalmıştır,sosyal yardımlaşma kurumu ilk defa maksadına uygun olarak yardımlarda bulunmuştur.
Daha önceleri fondaki yardımların sadece yüzde 11’ini yoksullara dağıtan fon refahyol döneminde yüzde yüzünün hepsini yoksullara dağıtmıştır.
 
Üst