müslüman isevi olurmu?

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
"On beşinden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfâtı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır. Çünkü ahirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş. Ve madem ahirzamanda Hazret-i İsâ’nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslamiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir." Said Nursi

Kısaca yazar isek:

Çocuk yaşta ölen kafir çocukları (akıl baliğ olmadan), deliler ve fetrette yani İslam'ı öğrenebilecek bir zamanda/mekanda yaşayamayanlar... Mesela, ıssız bir ormandaki ya da ıssız bir adadaki yerli kabile gibi. Mesela hiç Peygamber ya da varisi bir alim göremeyen çağlar.

Bunların ahıret durumu ne olacak? Cennete mi? Cehenneme mi gidecekler?

1- Eğer çocuk yaşta ölen kafir çocuğu darül harbde yani gavur topraklarında öldüyse Cehenneme gider. Babasına tabidir.

2- Eğer çocuk yaşta ölen kafir çocuğu darül İslam'da yani Müslüman topraklarında öldüyse Cennete gider. Müslümanların cennete girenlerine hizmet eden görevlilerden olur...

Bunlar Hadis-i Şeriflere dayanır. Deliler de çocuk hükmündedir.

Fetret ehli olan akıl baliğ kimselere (çocuk olmayanlara, büyüklere, on beşi aşmışlara) gelince... Bu konuda ihtilaf vardır.

3- Maturidiler, akıl ile Allah'ın varlığını bulmalarını şart koşar. Bu kadar varlığı bir yaratan olmalı diyecekler. Akıl ile Allah'ı bilir/bulursa Cennete gider. Bulamazsa Cehenneme düşer, demişlerdir.

4- Eşariler ise, akılla bulmalarına da bakmaksızın, bir yaratıcı var demeseler bile Peygamber gönderilmeyen kimselerin Ehli Necat olacağını yani Cennete gireceğini söylerler.

5- Müçtehid ve bin yılın Müceddidi olan İmam Rabbani Hz. ise hem Maturidileri hem de Eşarileri tenkid etmiş, işin akla bırakılamayacağını, aklın Müslümanda bile istikamet tayinine yetmeyeceğini ve imtihan olunmadan Cennete girilemeyeceğini ama bilmeden de Cehenneme düşmenin adalete sığmayacağını ileri sürerek, fetret ehlinin diriltileceğini, haklar yerine getirildikten sonra afedersiniz hayvanlar gibi toprak olup yok edileceklerini keşfetmiş. Ne Cennete ne de Cehenneme gireceklerdir; ara bir yer olmadığından da yok edileceklerdir demiştir. Bu görüşünü de Peygamberlerin bulunduğu manevi bir mecliste hepsine tasdik ettirmiş. İmam Rabbani Hz.leri ekler: (bundan 440 sene önce söylediğine dikkat edelim) "Bütün dünyaya nazar ediyorum Rasulullah efendimizin tebliğinin ulaşmadığı tek bir yer bile kalmamıştır. Hatta sed arkasında gizli, kimsenin görmediği yecüc mecüc kavimlerine bile Mir'ac gecesi uğrayarak Peygamberimiz onlara dahi tebliğ etmiş fakat onlardan hiç kimse davetini kabul etmemiştir."

5- Muhyiddin İbnu Arabi Hz.leri de bunların ahırette bir defalığına imtihandan geçirileceklerini, o imtihan sonucuna göre kazanırsa Cennete ya da kazanamazsa Cehenneme gideceklerini söyler. (İmam Rabbani Hz., ahıret yurdu imtihan yeri değildir diye bu görüşü de tenkid eder)

6- Said Nursi rahimehullahın yazdıklarına gelince... Eğer kendinin yazısı ise... Said Nursi merhum, Eşaridir. 20. yüzyıl Dünya savaşları sırasında fetret var kabul etsek bile, hıristiyanları necat ettirerek Eşarilerin görüşünden ayrılır. Çünkü Eşariler yahudi ve hıristiyanları fetrete dahil etmezler. Hiçbir tebliğ kendisine ulaşmayanları merkeze alır Eşariler. Bundan ayrı olarak dünya savaşları sırasında fetret olup olmadığı kesin değildir. Hepsinin üstüne eziyet çekmiş hıristiyanların necat bulacağıyla da yani Cennete girmeleriyle de yetinmemiş; onları "HÜKMİ ŞEHİDLİK" makamına dahil etmiş veya dahil olmalarını ummuştur. Şehidlik hangi türü olursa olsun Müslümanlara aittir. Bu sözleriyle selefin ve hiçbir alimin demediğini demiştir.

Fi emanillah.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ve madem ahirzamanda Hazret-i İsâ’nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslamiyetle omuz omuza gelecek.

İsa As. bir Peygamber olarak değil, Ümmet-i Muhammed'den bir fert olarak nüzul buyuracaklar. İsa As.'ın dini de İslam'dır. "Omuz omuza gelecek" iki ayrı varlık ancak omuz omuza gelir. Bu ifadesinin hem mantıkla izah edilebilecek hem de nakille delillendirilebilecek hiçbir yanı yoktur. Mesnedsizdir.

Peygamberimiz zamanındaki hıristiyanlar bile Hz. İsa As.'a mensub sayılmamıştır.

İsa As. mübarek teşrif buyurunca, hıristiyanlardan bir kısmı, şirklerini bırakıp Müslüman olacaklar. Müslüman olmayanları da savaşarak öldürülecektir. Yeryüzünde hıristiyanlık diye bir şey kalmayacak. "İsa As., haçı kıracak, cizyeyi kaldıracak" Hadis-i Şerifinin manası budur. Cizye ancak hırsitiyanlar mevcut olunca alınır. Cizye kalkacaksa hıristiyan da kalmayacak demektir.

Fi emanillah.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Bir kimseye itibar edileçekse,sadece ve sadece Ehli sünnet alimlerine uyduğu için itibar edilir.Kendi kafasından yazdığı bozuk şeyler asla itibara alınmaz.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Kısaca yazar isek:

Çocuk yaşta ölen kafir çocukları (akıl baliğ olmadan), deliler ve fetrette yani İslam'ı öğrenebilecek bir zamanda/mekanda yaşayamayanlar... Mesela, ıssız bir ormandaki ya da ıssız bir adadaki yerli kabile gibi. Mesela hiç Peygamber ya da varisi bir alim göremeyen çağlar.

Bunların ahıret durumu ne olacak? Cennete mi? Cehenneme mi gidecekler?

1- Eğer çocuk yaşta ölen kafir çocuğu darül harbde yani gavur topraklarında öldüyse Cehenneme gider. Babasına tabidir.

2- Eğer çocuk yaşta ölen kafir çocuğu darül İslam'da yani Müslüman topraklarında öldüyse Cennete gider. Müslümanların cennete girenlerine hizmet eden görevlilerden olur...

Bunlar Hadis-i Şeriflere dayanır. Deliler de çocuk hükmündedir.

Fetret ehli olan akıl baliğ kimselere (çocuk olmayanlara, büyüklere, on beşi aşmışlara) gelince... Bu konuda ihtilaf vardır.

3- Maturidiler, akıl ile Allah'ın varlığını bulmalarını şart koşar. Bu kadar varlığı bir yaratan olmalı diyecekler. Akıl ile Allah'ı bilir/bulursa Cennete gider. Bulamazsa Cehenneme düşer, demişlerdir.

4- Eşariler ise, akılla bulmalarına da bakmaksızın, bir yaratıcı var demeseler bile Peygamber gönderilmeyen kimselerin Ehli Necat olacağını yani Cennete gireceğini söylerler.

5- Müçtehid ve bin yılın Müceddidi olan İmam Rabbani Hz. ise hem Maturidileri hem de Eşarileri tenkid etmiş, işin akla bırakılamayacağını, aklın Müslümanda bile istikamet tayinine yetmeyeceğini ve imtihan olunmadan Cennete girilemeyeceğini ama bilmeden de Cehenneme düşmenin adalete sığmayacağını ileri sürerek, fetret ehlinin diriltileceğini, haklar yerine getirildikten sonra afedersiniz hayvanlar gibi toprak olup yok edileceklerini keşfetmiş. Ne Cennete ne de Cehenneme gireceklerdir; ara bir yer olmadığından da yok edileceklerdir demiştir. Bu görüşünü de Peygamberlerin bulunduğu manevi bir mecliste hepsine tasdik ettirmiş. İmam Rabbani Hz.leri ekler: (bundan 440 sene önce söylediğine dikkat edelim) "Bütün dünyaya nazar ediyorum Rasulullah efendimizin tebliğinin ulaşmadığı tek bir yer bile kalmamıştır. Hatta sed arkasında gizli, kimsenin görmediği yecüc mecüc kavimlerine bile Mir'ac gecesi uğrayarak Peygamberimiz onlara dahi tebliğ etmiş fakat onlardan hiç kimse davetini kabul etmemiştir."

5- Muhyiddin İbnu Arabi Hz.leri de bunların ahırette bir defalığına imtihandan geçirileceklerini, o imtihan sonucuna göre kazanırsa Cennete ya da kazanamazsa Cehenneme gideceklerini söyler. (İmam Rabbani Hz., ahıret yurdu imtihan yeri değildir diye bu görüşü de tenkid eder)

6- Said Nursi rahimehullahın yazdıklarına gelince... Eğer kendinin yazısı ise... Said Nursi merhum, Eşaridir. 20. yüzyıl Dünya savaşları sırasında fetret var kabul etsek bile, hıristiyanları necat ettirerek Eşarilerin görüşünden ayrılır. Çünkü Eşariler yahudi ve hıristiyanları fetrete dahil etmezler. Hiçbir tebliğ kendisine ulaşmayanları merkeze alır Eşariler. Bundan ayrı olarak dünya savaşları sırasında fetret olup olmadığı kesin değildir. Hepsinin üstüne eziyet çekmiş hıristiyanların necat bulacağıyla da yani Cennete girmeleriyle de yetinmemiş; onları "HÜKMİ ŞEHİDLİK" makamına dahil etmiş veya dahil olmalarını ummuştur. Şehidlik hangi türü olursa olsun Müslümanlara aittir. Bu sözleriyle selefin ve hiçbir alimin demediğini demiştir.

Fi emanillah.
Dinler arası diyolog,Fethullah'a mal edilir.Esas baş mimarı Said Nursi'dir.Fethullah'ın sucu samimi bir Nurcu olmasıdır.Çünkü O'na birebir uymaktadır.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Biz, bu ifadelerin Said Nursi rahimehullaha ait olmayacağını düşünüyoruz. Kendisi zaten '1950'den beridir yazmadım. Başkaları benim adımı kullanarak yazdılar' demiştir. Bakınız: Palulu Şeyh Said'in oğularının hatıraları... Dolayısıyla, doğrudan Nursi merhumun zatını itham ve tenkid etmekte cesaretli olmamak; ihtiyadlı olmak icab eder.

Farz edelim ki "kendi" görüşüdür. Adı üstünde: kendisini bağlar. Başkasını bağlamaz, Ümmete kaynak olmaz. Keşifse, keşif bir sened değildir. Biz cumhura, sevada (çoğunluğa) bakarız. (Maturidi olanlar maturidi alimlerin cumhurunu, Eşari olanlar da eşari alimlerin cumhurunu izlemeli) Rasulullah efendimizden başka kim olursa olsun, sözünden alınanlar olur, atılanlar olur.

Fi emanillah.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Denilebilir ki madem kendine ait değil, bu kadar Müslüman ona ait denilen kitapları takib ediyor. Canım, Allah Teala, akıl irade vermiş. Nakil/mezheb bize kadar ulaşmış. Başkaca alimler, Mürşidler de ihsan edilmiş. İnsan ölçecek, biçecek, araştıracak, soracak, danışacak. Alınması gerekeni alacak, atılması gerekeni atacak. Kimse "bilmiyordum" deme mazeretine sahip değil.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
denilebilir ki madem kendine ait değil, bu kadar müslüman ona ait denilen kitapları takib ediyor. Canım, allah teala, akıl irade vermiş. Nakil/mezheb bize kadar ulaşmış. Başkaca alimler, mürşidler de ihsan edilmiş. Insan ölçecek, biçecek, araştıracak, soracak, danışacak. Alınması gerekeni alacak, atılması gerekeni atacak. Kimse "bilmiyordum" deme mazeretine sahip değil.
öyleyse risalei nur güvenilmez okunmaz doğru ile yanliş karişik biz ehli sünnet alimlerinin icazetli islam alimlerinin kitaplarini okuyalim
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Biz, bu ifadelerin Said Nursi rahimehullaha ait olmayacağını düşünüyoruz. Kendisi zaten '1950'den beridir yazmadım. Başkaları benim adımı kullanarak yazdılar' demiştir. Bakınız: Palulu Şeyh Said'in oğularının hatıraları... Dolayısıyla, doğrudan Nursi merhumun zatını itham ve tenkid etmekte cesaretli olmamak; ihtiyadlı olmak icab eder.

Farz edelim ki "kendi" görüşüdür. Adı üstünde: kendisini bağlar. Başkasını bağlamaz, Ümmete kaynak olmaz. Keşifse, keşif bir sened değildir. Biz cumhura, sevada (çoğunluğa) bakarız. (Maturidi olanlar maturidi alimlerin cumhurunu, Eşari olanlar da eşari alimlerin cumhurunu izlemeli) Rasulullah efendimizden başka kim olursa olsun, sözünden alınanlar olur, atılanlar olur.

Fi emanillah.

Biz, bu ifadelerin Said Nursi rahimehullaha ait olmayacağını düşünüyoruz. Kendisi zaten '1950'den beridir yazmadım. Başkaları benim adımı kullanarak yazdılar' demiştir. Bakınız: Palulu Şeyh Said'in oğularının hatıraları..
Kardeşim;Said Nursi hayatta iken bir takım kitapları kendisinin yazmadığını, yani ismi kulanılarak başkaları tarafından yazıldığını söyledi ve tesbit ettiyse veyada kitaplarında değiştirmeler yapıldığını gördü ise,Bunu Şeyh Said'in oğullarının hatıralarında değil.Bizzat yazarak müdahil olduğu yazılarından söylemeniz gerekmezmiydi.Bu tahrifatların öldükten sonra yapıldığını söyleseydin daha isabetli ve mantıklı olurdu.
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Said Nursi;“Hem âlem-i insaniyette inkâr-ı ulûhiyet niyetiyle medeniyet ve mukaddesât-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı altında ve ‘Müslüman İsevîleri’ ünvanına lâyık bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak, beşeri inkâr-ı ulûhiyetten kurtaracak.” (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup)
Said Nursi' ye büyük evliya,büyük alim diyenler, bu yazıya cevab verirlerse eyi olur.

Said Nursi'yi bir türlü anlayamadım. Çünkü çok ağır bir dili var. Niye günümüz Türkçe'sine çevirmezler bunu da anlamış değilim.

İsevilik derken neyi kast ettiğini bilmek gerek...

Eğer İsevilikten kasıt; Hz. İsa(as)'ı sevmek ise, evet ben bütün İsevilerden daha İseviyim.

Yok eğer İsevilik derken; şimdiki kendisine Hristiyan diyenlerin inandığı şeklindeyse, kesinlikle Müslümanlık inancına çok uzak... Böyle bir şey, yani Müslüman İsevi diye bir şeyin olması mümkün değil...
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
fettoş ta bunu idaa ediyor bız dıyor kılesilerine gıdıp incil okuyoruz onlarda bize gelip kuran okuyorlar boylelikle isevi müslümanlar ortaya çıkmış oluyor gibilerinden laf etmiş kitabında.
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı altında ve ‘Müslüman İsevîleri’ ünvanına lâyık bir cemiyet,
Müslüman İseviler ünvanına layık olan cemiyet İseviliğin İslamiyete tabi olması için çalışan hamiyetli ve fedakar bir İsevi Cemaati ki kendileri dahi İseviliğin İslamiyete tabi olmasıyla İslamiyete tabi olurlar fakat asılları İsevilik olduğu için Üstadımız onlara İsevilikten İslama geçtiklerine imaen Müslüman İseviler demiştir.Allah-u a'lem bi-s savab.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Kastamonu Lahikası, Sayfa 79

O manevi ihtarın beyan ettiği taksimat bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki:
O musibet-i semaviyeden ve beşerin zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehit hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfât-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.

On beşinden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfâtı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır. Çünkü ahirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdes
i gelmiş. Ve madem ahirzamanda Hazret-i İsâ’nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslamiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir.

Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zayıflar, müstebit büyük zalimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenab-ı Erhamürrâhîmine hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem ve şefkatten teselli buldum.


Üstad hazretlerinin keşfen( Birden ihtar edildi ki....) söylediği bu meseleyi anlamak için Eş'ari mezhebinin fetret dönemiyle ilgili görüşlerinin bilinmesi gerekir.Alt yapısı olmayanların, meseleyi anlamadan '' bak, burada hıristiyanlara şehid diyor'' gibi mugalataya dalmamak gerekir.Üstad, masumların ve mazlumların ehli necat –veya manevi şehid- olmalarını ''ehl-i fetretle ilişkilendiriyor. '' Yani mutlak anlamda şehid dir demiyor,ehli fetret çerçevesinde ''bir nevi şehadet hükmüne geçiyor. tabirini kullanıyor.zira ''

“Biz bir peygamber göndermedikçe azab etmeyiz”(Isra, 15),

ayetinin sırrıyla; ehl-i fetret, ehl-i necattırlar (yani cehennemden kurtulurlar). Bi’l-ittifak, teferruattaki hatalarından sorumlulukları yoktur. İmam-ı Şafiî ve İmam-ı Eş’arîce; küfre de girse, usûl-i imanîde bulunmazsa, yine ehl-i necattır. Çünkü İlahî teklif, peygamber göndermekle olur ve bundan haberdar olmakla teklif takarrur eder, kesinleşir. Madem gaflet ve uzun zamanın geçmesi daha önceki peygamberlerin dinlerini örtmüş gizlemiş, o ehl-i fetret zamanına hüccet olamaz. İtaat etse sevab görür, etmezse azab görmez. Çünkü gizli kaldığı için hüccet olamaz.[Mektubat, c. 1, s. 237]

İmam Gazali “Faysalüttefrika Beynel İslâm vez-zenadıka” adlı kitabında insanları üç kısma ayırır. Birinci kısım: Peygamberimizin ismini duymamış, kendilerine İslâm tebliğinin ulaşmamış olduğu kimseler. Bunlar ehl-i necat olacaklardır.

İkinci kısım: Kendilerine İslâmiyet tebliğ edilmiş olanlar. Bunlar İslâm’ı kabul etmezlerse cehennemlik olurlar.

Üçüncü kısım: İslâm’ın kendilerine yanlış tanıtıldığı kimselerdir. İmam Gazali “Kanaatime göre bunların durumu birinci gurupta olanların durumu gibidir..

Üstad’ın sözlerini diğer sözleriyle beraber değerlendirmek gerekir. Mesela şu aşağıda gelecek ifadelerle öncekileri birleştirelim.

Mektubunuzda "Mücerred “Lâ ilâhe illâllah” kâfi midir? Yani, Muhammedür’-Resulullah demezse ehl-i necat olabilir mi?" diye, diğer bir maksadı soruyorsunuz. Bunun cevabı uzundur. Yalnız şimdi bu kadar deriz ki:

Kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirinden ayrılmaz, birbirini ispat eder, birbirini tazammun eder, biri, birisiz olmaz. Madem Peygamber aleyhissalâtü vesselâm hâtemü’l-enbiyadır, bütün enbiyanın vârisidir. Elbette bütün vusul yollarının başındadır. Onun cadde-i kübrâsından hariç hakikat ve necat yolu olamaz./mektubatı bediüzzaman
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Said Nursi' ye büyük evliya,büyük alim diyenler, bu yazıya cevab verirlerse eyi olur.



Bediüzzaman Hazretleri kimdir?

" O öyle bir zât-ı âlidir ki, Hazret-i Allah zâhiri ilimle, tarikat ilmiyle, mârifetullah ilmiyle mücehhez kılmıştı. O Allah-u Teâlâ’nın sevdiği, seçtiği veli kullarındandı. Bediüzzaman Hazretleri bir iman abidesi idi. Nûr saçan kandildi. Hayatı boyunca Allah-u Teâlâ’nın ve Resulullah Aleyhisselâm’ın emir ve hükümlerine candan bağlı idi. Her cefaya katlandı. Ve fakat bu cefalar onun imanını arttırmaktan, azmini çoğaltmaktan başka bir şeye yaramadı.
Ona tâbi olanlar, onun ahlâkını alanlar da yine aynı öyledir. Onlar hapishaneden hapishaneye giderdi, fakat her çıkan iman ile gürlerdi. Onları hiçbir şey yıldırmadı. Canını verdi, fakat imanını vermedi.
Hiçbir zaman haksızlığa boyun eğmedi. Canını hiçe saydı. Dinde, imanda asla en küçük taviz vermedi. Dünyaya asla meyil etmedi. Dünyaya hiçbir zaman iltifat etmedi. Allah-u Teâlâ’nın iman ile küfür arasındaki berzahına daima dikkat ederdi. Koyduğu hudutları muhafaza ederdi. Bunu en büyük ve en mühim vazife sayardı. Hakk ve hakikatı bildirmek için, bütün ömrünü bu yolda ve bu uğurda geçirdi. İman edenler için güzel bir nümune idi.
Ömrünü bu nûrlu yolda geçirdiği gibi, iman edenler için de güzel bir iz bıraktı. Öylesine güzel bir iz ki, Resulullah Aleyhisselâm’ın izinde idi. Nûr kaynağı ancak Resulullah Aleyhisselâm’dır.
Her işte o “Sirâcen münîrâ = Nûr saçan kandil” (Ahzab: 46) Âyet-i kerime’sinden nasibi kadar nûr alırdı. Ve o nûru saçardı. Bütün gayesi imanı kurtarmak idi. Allah-u Teâlâ’nın dostlarına, velilerine nasıl tazim edilmesi gerektiğinin izahını yapardı. "


Ömer ÖNGÜT -Kuddise Sırruh- Hazretleri
http://www.hakikat.com/dergi/150/bsyz15003.html


Sen Bediüzzaman Hazretlerinin ne veliliğini, ne alimliğini tartacak değilsin...
O Büyük Zat, ömrünün çoğunu zindanlarda geçirdi, her tür cefaya katlandı, amma imanından vazgeçmedi..
Her tür teklifleri yaptılar, tebliğden vazgeçmesi halinde rahat bir hayat vaadettiler..
Amma o hepsini elinin tersiyle itti, hapishanelerde cefaya ve tebliğe devam etti..
Şimdi de bir kısım sözde ehl-i sünnet müdafiisi alim geçinenler de haklı veya haksız hapislere düştü...
İlk fırsatta 180 derece dönüş yaptılar..
Yaranmak için itham ettiklerine mektuplar yazdılar...


O nedenle,
Sırlarıyla müşerref (Kuddise Sırruh) velilerin beyanlarını kendi kıt ilmimizle tartmaya kalkmak sadece ama sadece cahilliktir
Şeyhü'l-Ekber Muhyiddin İbn-ül Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri, "Sizin taptığınız benim ayağım altındadır" dedi, onu astılar ve çöplüğe gömdüler...
Lakin eserinde "Sin, Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" beyanı vardı...
Yavuz Sultan Selim Han'ın dikkatini çeken bu beyan üzerine Şam'da bu sözü söylediği yer kazılarak burada bir küp altın bulundu ve aslında bu söz ile o zaman itham ettiği insanların aslında "Allah'a değil Paraya tapıyorsunuz" diye ikaz ettiği ortaya çıktı..Selim Han, çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı.
"Sin" den maksadın Selim, "Şın" dan maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıktı..

Velhasılı;
Evliya-i Kiram sırlar alemidir..
Ne sen, ne hocaların onları tartacak ve itham edecek çapta değildir vesselam..


 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Kendini Mehdi ilan (ima) eden Oktar... ve kendini (haşa) Peygamber ilan eden Evronosoğlu, ikisi de Said Nursi merhumdan alıntılar yaparak onu kullanmaya kalktıkları gibi...

Kendini (haşa) Peygamberlerden de üstün ilan eden "harici" Öngüt de Said Nursi merhumu kullanarak davasını güya güçlendirmeye çalışmıştır.

Aynı kullanma işini Usame Bin Ladin'i Mehdi olarak pazarlamaya çalışanlarda da görmüşüzdür.

Bu da bir vakıadır.

Maalesef.

Bir sebebi de Nursi merhum 2000-2001 gibi, Mehdi As.'ın çıkacağını tahmin etmiş ve tutmamıştır. Dava sahipleri bu tahminin kendileri hakkında tuttuğu zannındadırlar. Nurcuların kahir ekserisi zaten Üstadlarından başka bir Mehdi beklememekte, Mehdi olarak iş yapacak varsa o da bizim cemaatlerimizdir anlayışındadır. vs..

Konu uzun, işaret edip geçelim.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
kendini mehdi ilan (ima) eden oktar... Ve kendini (haşa) peygamber ilan eden evronosoğlu, ikisi de said nursi merhumdan alıntılar yaparak onu kullanmaya kalktıkları gibi...

Kendini (haşa) peygamberlerden de üstün ilan eden "harici" öngüt de said nursi merhumu kullanarak davasını güya güçlendirmeye çalışmıştır.

Aynı kullanma işini usame bin ladin'i mehdi olarak pazarlamaya çalışanlarda da görmüşüzdür.

Bu da bir vakıadır.

Maalesef.

Bir sebebi de nursi merhum 2000-2001 gibi, mehdi as.'ın çıkacağını tahmin etmiş ve tutmamıştır. Dava sahipleri bu tahminin kendileri hakkında tuttuğu zannındadırlar. Nurcuların kahir ekserisi zaten üstadlarından başka bir mehdi beklememekte, mehdi olarak iş yapacak varsa o da bizim cemaatlerimizdir anlayışındadır. Vs..

Konu uzun, işaret edip geçelim.
adnancilar mehdinin tam zahir olarak 2019da çikacağini söylüyorlar
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
kendini mehdi ilan (ima) eden oktar... Ve kendini (haşa) peygamber ilan eden evronosoğlu, ikisi de said nursi merhumdan alıntılar yaparak onu kullanmaya kalktıkları gibi...

Kendini (haşa) peygamberlerden de üstün ilan eden "harici" öngüt de said nursi merhumu kullanarak davasını güya güçlendirmeye çalışmıştır.

Aynı kullanma işini usame bin ladin'i mehdi olarak pazarlamaya çalışanlarda da görmüşüzdür.

Bu da bir vakıadır.

Maalesef.

Bir sebebi de nursi merhum 2000-2001 gibi, mehdi as.'ın çıkacağını tahmin etmiş ve tutmamıştır. Dava sahipleri bu tahminin kendileri hakkında tuttuğu zannındadırlar. Nurcuların kahir ekserisi zaten üstadlarından başka bir mehdi beklememekte, mehdi olarak iş yapacak varsa o da bizim cemaatlerimizdir anlayışındadır. Vs..

Konu uzun, işaret edip geçelim.
öyleyse nurcularin arasina giren sapitir ak ile karayi kariştirir
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Oktar, bugüne kadar açıktan "Ben Mehdiyim" demedi doğrudur. Ama "benim 100 özelliğim Mehdinin de özellikleri", "Mehdinin talebelerinin özellikleri işte", diyerek ima ediyor. Bir keresinde (7-8 sene önce) "Mehdi As. da, İsa As. da geldi, korkularından (!) saklanıyorlar" demişti... Vs. Çok ispatı var.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
oktar, bugüne kadar açıktan "ben mehdiyim" demedi doğrudur. Ama "benim 100 özelliğim mehdinin de özellikleri", "mehdinin talebelerinin özellikleri işte", diyerek ima ediyor. Bir keresinde (7-8 sene önce) "mehdi as. Da, isa as. Da geldi, korkularından (!) saklanıyorlar" demişti... Vs. çok ispatı var.
isa aleyhisselama korkak mi diyor yeni duydum allahü teala nakli esas alan ehli sünnet alimlerinin kitaplarindan başka kitap okumayi ve amel etmeyi nasip etmesin amin
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Bu acik ve bir kesin olur hz.mehdi hakkinda kim tarih vermisse hata etmistir.
 
Üst