Mustafa Orman :Aklımızı korumak için dergi çıkardık

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
İZAFİ DAYI NE DİYOR?


27239.jpg

Aklımızı korumak için dergi çıkardık
İlk sayısı Mayıs-Haziran 2011 olarak çıkan İzafi dergisinin mutfağından Mustafa Orman’la İzafi’yi konuştuk.




İstanbul Tasarım Merkezi’nde küçük bir grupla roman okumaları yapıyoruz. Arkadaşlar bir gün derse çıkardıkları yepyeni bir dergiyle geldiler: İzafi, ilk sayısı Mayıs-Haziran 2011 tarihini taşıyan iki aylık kültür edebiyat dergisi.

Dergide Ceylan Öztürk, Kubilay Bürgan, Muhammet Yaşar, Faruk Serkan Yılmaz, O. Kerim Kohen ve Mustafa Orman`aait şiirler var. Ahmet Büke, Onat Bahadır, Banu Kaba, Mustafa Orman dergiye öyküleriyle katkıda bulunan isimler. Aram Dildar ile Press filmi üzerine bir söyleşi, ayrıca anlatı, kurgu, araştırma-inceleme ve kitap tanıtımları mevcut.
Derginin sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Orman’la (Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun, 1987 Iğdır doğumlu) bu genç kalemle, “İzafi” hakkında konuştuk.
“İzafi” ismi beni hayli düşündürdü. Neden “İzafi”?
Mehmet çok karaydı, Zülküf dilsizdi, Hüseyin sakallıydı, Ayşe okul önündeki aynada başörtüsünü tutturuyordu, Melike erkeklerin sataşmalarına maruz kalıyordu, aynı ağacın önünden geçen iki arkadaştan Celil yaprakların hışırtılarına duyumsarken, Serkan duyumsamıyordu.
Sanatçının anlatmak istediğini, herkes aynı şekilde anlamadığı için “İzafi”diyoruz. Hiçbirimiz aynı bakmıyoruz, aynı konuşmuyoruz, hepimiz sadece “insan” denen kavram çemberinde toplanmışız.
Şemseddin Sami'de “izafe”nin ekleme, katma, ilave anlamı da vardır. “İzafi”nin edebiyat kültür ortamına nasıl bir katkı sağlayacağını umuyorsunuz?
“İzafi”nin her türlü değer ve yargıya tuttuğu ışığı destekliyoruz. İlave katkılarımız elbette olacaktır yalnız gelecekte oluşturacağımız bütün edebi değer ve yargıların baştan karar kılınmış, kesin çizgilerle belirlenmiş olmaması bizim için en ideal ve en mümkün olanıdır. Genciz öncelikle, dopdoluyuz, kanımız değer katma kısmına gelince 40 derece kaynıyor, yalan yok. İlk olarak yeni olan her şeyi söyleme ve yayınlama istidadımız var. Yeni derken; yeni bir akım ortaya koyacak yeterlilikte olmadığımızın bilincinde olarak söylenmişleri farklı algılarla değiştirmek gerekliliğini kastediyoruz. Malum günümüzün hızla her alanda değişim yaşadığını edebi anlamda da yaşamak zorunda olduğumuzu biliyoruz.

“İzafi” yeni ne söyleyecek, bu dergiyi neden çıkarıyorsunuz?
Tahammülsüzlük değil! Tahammül, diyoruz. Peşin hükümler vermeme konusunda hemfikiriz arkadaşlarımızla. Propaganda yapar gibi, biz bunu söyleyeceğiz, biz şunu göstereceğiz vs. konular üzerinde durmayacağız. Bir manifesto ortaya koyup, bununla çelişmektense, zamanla toprağın akımına ayak uyduran akarsuyun bir kolu olmaktan yanayız.. bir manifesto ortaya koymama taraftarıyız. Çünkü ileride kendimizle ya da okuyucuyla ters düşmek istemiyoruz. Piyasada daha önce çıkmış olan dergilerin bir kısmının, karar kıldıkları amaçlar üzerinde durmadıkları, farklı yönlere kaydıkları kanaatindeyim. Sema Kaygusuz, Esir Sözler Kuyusu’nda şöyle der:“Ey benim güzel Allah'ım! Yetkinlikten, okuruna güvenmeyen kör parmağım gözüne metinler yazmaktan beni koru. Bırak bir gözüm hep kapalı kalsın. Bundan sonra yazarken hiçbir şeyi aktarmak, kurmak, hesaplamak istemiyorum. Dileğim duyumsamak, yalnızca duyumsamak...”
Hiçbir şahıs ekini yanımızda bulundurmayacağız.
Dergide ortak bir platform kurma gayreti içerisindeyiz. Bu ortak platformda başucumuzda tutacağımız en önemli şey vicdan olacaktır. Bu dünyada beynimizi sakatlıktan korumak için dergi çıkarıyoruz.
İlk ne zaman dergi çıkarmaya karar verdiniz? Bu hayal kimlerin hayali, derginin yükü kimlerin sırtında, çalışma arkadaşlarınızdan bahseder misiniz? (Burada yük demişim. Ahmet Murat'ta güzel ağırlık vardır: omzumda bir arkadaşın el eti; tatlı ağırlık vardır: üstümde bir kuşun gölgesi. Yük dediysem tatlı ve güzel bir yük!)
Dergi fikri, üniversite ikinci sınıftan beri amaçlarım içerisindeydi. Fakat o okul denen hapishanede ortak paydada buluşacağım kimseler yoktu. Ya da ben görmüyordum. Bu senenin başında küçük bir masada, İzzet’le dergiyi çıkarma konusunda karar kıldık. Daha sonra aynı masaya Ökkeş Koska ve Banu Kaba gibi değerli arkadaşları da oturttuk. Yeni arkadaşlarımız var: Nil Dumansızoğlu ve Zeynep Karaca da bizlere katıldı. Derginin yükünü herkes taşımakta. Kendimiz dergiyi dağıtıyoruz. Bu bile bizim için büyük bir zevk, zor olmasına rağmen. Yalnızca dergi kadrosunda bulunanlar değil. Yazı yazıp gönderenler, diğer şehirlerde dergiyi kargodan alıp kitabevlerine dağıtan arkadaşlarımız da bu işin bir parçası.
Hâlâ kelimenin anlamsal göndermelerinden kurtulamadım. Bizde izâfe, bağlamadan gelir, Batı dillerinde relatif, "relation" alaka sözcüğünden gelir. Karşıtı da mutlak ya da bağımsızdır. Bu anlamda “İzafi” kendini bir yere nisbet ediyor mu, bağlıyor mu? Bu isim derginin bağımsızlığına halel getirmez mi? Başına buyruk bir tavrı yadsıyacak mısınız? Diğer dergilerle mesafeniz ne olacak?
Piyasadaki dergilerin çoğu belli bir ideolojiyi benimsemiş durumda. İdeolojinin getirdikleri olduğu gibi götürdükleri de oluyor. Dergi bünyesinde bu ideolojilerden birini edindiğiniz zaman siyasi bir ortamın içinde de bulunmak zorundasınız. Bu ortam içinde birileriyle muhakkak ki sürekli dalaşma içinde oluyorsunuz. Düşünün öyle bir noktaya gelinmiş ki aynı ideolojiyi taşıyan dergiler bile birbirlerine karşı nefret söylemleri geliştirmekte; insafsızca yargılamalar yapmaktadırlar. Biz işimize bakacağız. Dante’nin dediği gibi: “Sen yolunda yalnız yürümeye devam et. Ve bırak ne derlerse desinler.” O zaman bunların belli dünya görüşü yoktur diye bir anlam kargaşası ortaya atılmasın. Dergi içerisinde farklı da olsa herkesin bir dünya görüşü vardır. Derginin düşüncesini, dergide yayımlamak için belirlediğimiz yazılar nisbi olarak gösterecektir.*
Derginin isminin sizi anlamsal karmaşalardan kurtaramadığını görmek de güzel bir şey. Bir okuyucu dergiyi ilk eline aldığında, direkt olarak bize söylediği şudur: “İzafi ne demektir?”
“İzafi”de araştırma-inceleme, şiir, öykü, deneme, kitap tanıtım, anlatı vs. birçok yazın türüne yer veriliyor. İzafi'nin dengeli bir ağırlığı var.
Yeni sayımızda birkaç değişiklik yaparak, öncelikle dosya konusu hazırlayacağız. Bunun yanında Yaşar Kemal’in Bu Diyar Baştan Başa kitabındaki röportaj yazı türüne de el atarak; dergimizde röportaj yazı türünü de yayımlamayı düşünüyoruz. Ayrıca, bu sayıda olmasa bile önümüzdeki sayılarda fotoğraf analizi yapacağız. Sinema ve diğer sanatsal faaliyetleri içine alan eserleri de ortaya çıkarmaya çalışacağız. Ayrıca bazı sayılarımızda yeni medya ile ilgili yazılar, çeviriler olacaktır.
Ayrıca dergiye herkes yazı gönderebilir. Dine, ırka küfür edilmediği sürece ve edebi anlamda belli çıtanın üzerine çıkmayı başarmış yazıları yayınlama taraftarıyız. Yazısı yayınlanan arkadaşlara önümüzdeki sayıdan itibaren bir sürpriz yapacağız. Yazı göndermek ve bizimle iletişime geçmek için [email protected] e-posta adresimiz.

İlk sayıda kurgu bölümü hayli enteresan olmuş. Bu bölüm devam edecek mi? Ne gibi şeyler tasarlıyorsunuz?
İzafi Dayı’mız kurgu tarafında görevi devralıyor. Geçmişte yaşanmış, yazılmış, hissedilmiş yazı ve karakterleri giyinip, canlı kanlı yeni kurgularla dergide bulunmak istiyor. Bu sayıda sizin de dergide gördüğünüz gibi iki ayda bir Cemal Süreya ile görüşmek üzere sözleşti. Şimdilik diğer sayımızda Cemal Süreya’nın kaleminden yine önemli bir isimden bize bir hikaye anlatacak. Açıkçası biz de bu yarı fantastik kurguyu heyecanla beklemekteyiz..


Dergiyi nereden satın alabiliriz?
Dergiyi, İstanbul’da Mephisto, Simurg kitapevleri, Kibrit Sahaf (Taksim); Dargah Kafe (Üsküdar); Ağaç, İnkılap kitabevleri (Fatih) ve BİSAV’da; Mephisto, Ada, Penguen ve İmge kitabevleri (Kadıköy). Ankara’da İmge, Dost, Turhan ve Bileşik kitabevleri. Bursa’da Asa kitabevi, BKM. Diyarbakır’da Kafka kitabevi. Gaziantep’te Yaşar Cevizli kitabevi. İzmit’te Taraklı Sahaf. Bazı arkadaşların istekleri doğrultusunda önümüzdeki sayıyı Konya, Eskişehir, Trabzon, Artvin, Tunceli, Kars, Erzurum vs. yerlere de göndereceğiz.


İzafe etmek (eklemek) istediğiniz başka bir şey var mı?
İzafi Dayı’ya dikkat edin derim. Bir gün karşınıza çıkıp size bir hikâye anlatmaya başlayabilir. Muhabbetlerimle.

Çok bereketli bir isim bulmuşsunuz dergiye, inşallah derginin yayın hayatı da mübarek olur.
İnşallah.



Suleyha Şişman izafe etti


*GYY'nin notu: Mustafa Orman kardeşimizin bu soruya cevap verirken dergilerini "Biz Müslümanlardanız diyenden daha güzel sözlü kim olabilir" ayetine izafe etmemelerini bu sözü söyleyip de onun icaplarını yerine getirmeyenlerden olma, insanları yanıltma gibi bir konuma düşmemek hassasiyeti olarak algılıyorum. Böyle algılamayı tercih ediyorum. Bu arada gyy notlarından rahatsız olanlar, bu not dunyabizim.com'un yayın anlayışı için hayati öneme sahip bir not. Bu not olmasa yaklaşık olarak "bizim dergi olarak bir ideolojimiz olmayacak" denilen bir söyleşiyi asla yayınlamazdık, asla! Şunu da diyelim; İslam başka bir şeydir, ideoloji başka bir şey. Fakat günümüzde İslamdan kaçanların bunu "bizim bir ideolojimiz yok" diyerek yaptıklarını da görüyor bu millet. Biz elbette hüsnüzan ile memuruz. İzafi dergisini elbette sevinçle karşılıyoruz, yanlış anlayan anlasın, ne yapalım yani. gyy notu bitti.
 
Üst