Mute savaşında müslümanlar ağır hezimete mi uğramıştı?

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Soru: Mute savaşında müslümanlar ağır hezimete mi uğramıştı?

Cevap: Resûlullah (s.a.) Haris b. Umeyr el-Ezdi’yi bir mektupla Busra Emiri’ne gönderdi. Haris’i Kayser tarafından Belka Emiri olarak görevlendirilen Şurahbil b. Amr el-Gassani karşıladı. Haris’i sıkıca bağlayıp Busra Emiri’ne getirdi. O da Haris’in boynunu vurdu.

Elçi ve habercilerin öldürülmesi en çirkin suçlardan olup açıktan savaş hali ilan etmekten daha ileri bir hareketti. Haris’in öldürüldüğü haberi geldiği zaman bu durum Peygamberimiz’e (s.a.) ağır gelmişti. Derhal 2000 (veya 3000) kişilik bir ordu hazırladı (1). Bu ordu Hendek Savaşı hariç şimdiye kadar bir araya gelen en büyük İslâm ordusuydu.

İslâm ordusu kuzeye doğru ilerleyerek kuzey Hicaz tarafında olan Maan’da konakladı. O sırada istihbarat görevlileri Hirakl’in Belka’dan 100.000 kişilik bir Roma kuvvetiyle hareket ettiğini, bu orduya Lahm, Cüzam, Belkin, Behra ve Beli kabilelerinden 100.000 kişilik bir kuvvet daha katıldığını naklettiler.

Müslümanlar Medine’ye uzak bir yerde ansızın karşılarına çıkan bu Bizans ordusu gibi büyük bir orduyla karşılaşacaklarını hesaba katmamışlardı. Sadece 3000 kişilik küçük bir ordu 200.000 kişilik deniz gibi dalgalanan büyük Bizans ordusuna nasıl karşı koyabilecekti?

Nihayet Mute’de iki taraf karşılaşmış, çetin bir çarpışma başlamıştı. 3000 kişilik bir kuvvet 200.000 kişilik bir kuvvetin hücumlarına karşı koyuyordu. Bu bütün dünyanın dehşet ve hayretle karşılayacağı garip ve acayip bir savaştı. Fakat iman rüzgârı esince elbette acayip haller meydana gelecekti.

Peygamberimiz (s.a.) Mute günü henüz savaş meydanından bir haber gelmeden vahiy yoluyla ashab-ı kirama olanları anlatıyordu: “Sancağı Zeyd aldı, şehit oldu. Sonra Cafer aldı o da şehit oldu. Sonra Abdullah b. Ravaha aldı o da şehit oldu. (Bunları söylerken gözleri yaşla dolmuştu.) Nihayet sancağı “Allah’ın kılıçlarından bir kılıç” (Halid b. Velid) aldı. Allah onlara fethi nasip eyledi.” buyurdu (2).

Son derece kahramanlık, cesaret ve yiğitlikle dolu olmasına rağmen bu küçük ordunun Roma ordularından azgın bir denizin dalgaları önünde direnip başarıya kavuşması son derece garipti. İşte o anda Halid b. Velid komutanlık maharetini ve tecrübesini göstermiş müslümanları içine düştükleri kötü durumdan kurtarmıştı.

Bu savaşın son durumu hakkında rivayetler farklılık arz etmektedir. Bütün rivayetler incelenirse Halid b. Velid’in Roma ordusu önünde savaşın birinci günü bütün gün boyunca kahramanca direndiği görülmektedir.

Halid b. Velid bu durumda Romalıların müslümanların peşinden kovalama harekatı yapmamaları ve müslümanların başarıyla geri çekilmeleri için Romalıların kalplerine korku verecek bir savaş hilesi yapma ihtiyacını duydu. Çünkü müslümanlar açıktan geri çekilir de Romalılar da müslümanları kovalayacak olurlarsa Romalıların pençesinden kurtulmanın çok zor olacağını biliyordu.

Ertesi gün sabah olunca Halid b. Velid ordunun durumunu değiştirdi. Orduyu yeniden düzene koydu. Öndekileri arkaya, arkadakileri öne, sağdakileri sola, soldakileri sağa geçirdi. Düşmanlar bu durumu görünce:

- “Bunlara yardımcı yeni kuvvet geldi.” dediler. Korkuya kapıldılar.

Halid b. Velid iki ordu birbirini görüp de bir müddet çarpıştıktan sonra ordunun nizamını bozmadan yavaş yavaş orduyu geri çekti. Romalılar müslümanların kendilerini çöle çekmek için bir savaş tuzağı teşebbüsünde bulunarak kandırmak istediklerini zannederek müslümanları takip etmediler.

Böylece düşman kendi memleketine çekildi. Müslümanları kovalama harekâtını düşünmedi. Müslümanlar salimen geri çekilme harekâtını başarıyla tamamlayıp Medine’ye döndüler.

O gün müslümanlardan 12 kişi şehit olmuştu. Romalıların verdikleri kayıpların sayısı ise bilinmemektedir. Ancak savaşın tafsilatına bakılırsa Romalıların verdikleri kayıpların çok olduğu görülmektedir.

Bu savaşta her ne kadar müslümanlar savaşa sebep olan acı hadisenin öcünü alamadılarsa da, bu savaş müslümanların şan ve şereflerinin yayılmasına sebep oldu. Bütün Arapları dehşet ve hayrete düşürdü. Zira Romalılar o sırada yeryüzündeki en büyük, en azametli kuvvetti.

Araplar bu büyük kuvvetle çarpışmanın kendi eliyle cana kıyma ve intihar manasına geldiği kanaatini taşıyorlardı. 3000 kişilik bir küçük ordunun 200.000 kişilik büyük Bizans ordusuyla karşılaşması ve zikre değer bir kayıp almadan savaştan dönmesi zamanın garipliklerinden biriydi.

Bu savaş Romalılarla yapılacak kanlı çarpışmaların başlangıcıydı. Bu savaşı, Roma ordusunun elinde bulunan memleketlerin fethi ve müslümanlann uzak ülkeleri fethetmeleri için bir hazırlık mahiyetindeydi.


1. İbn Kayyim, Zadül-Mead, II/155; İbn Haceri’l-Askalânî, Fethu’l-Bari, VII/511.
2. Sahîhu’l-Bııhârî, II/611.


İktibas: Safiyyurrahman Mübarek Furi. Peygamberimizin Hayatı ve Daveti. Risale Yayınları, İstanbul 2016; s. 392-8.
 
Üst