- Katılım
- 30 Eyl 2013
- Mesajlar
- 6,183
- Tepkime puanı
- 473
- Puanları
- 83
Alttaki videoyu izledikten sonra böyle bir yazı yazmak geldi içimden.
Bu “Modernizm” denen şey Japonları ne kadar yalnızlaştırmış şaşırdım! Ben de diyorum bu Hollywood Japon imajını neden yüksek tutuyor, şimdi daha net anlıyorum. Herifler o güzelim Japon medeniyetini müzelik etmekle kalmamış sosyal dokuyu da yok etmiş. Bu sorun sırf Japonlarda değil Alman, Fransız, İngiliz, Amerikan, velahsılı modernleşme sürecini tamamlayan tüm toplumlarda görülen bir durum.
Küresel güçlerin bundan ne menfaati var?
Bunu anlamanız için yazıma milyonlarca yıl öncesinden başlamak istiyorum: Neandertaler türünün Homo Sapiens türünden daha zeki olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik bugün ki insanların atası olan Homo Sapiens türünden 200 gram fazla beyin hacmine sahiplermiş. Neandertaler türü, zekî olmasına rağmen kökü kurumuş bir tür. Neden? Bilim adamları uzun zamandır bu sorunun cevabını merak ediyordu. Son bulgulara göre Neandertaler'in ses tellerinin gelişmemiş olduğu anlaşıldı. Yani birbirleriyle konuşup örgütlü eylemler yapamıyorlar. Bu örneği niye veriyorum? Bakın arkadaşlar, dil, ve iletişime dayalı sosyal doku denen şey zekâdan daha önemli. Yeni dünya düzenini kuran sermaye babalarına örgütlenme vasıflarını kaybederek yalnızlaşmış/bireyselleşmiş insanlar lazım. Nasıl çalıştıracak, nasıl sömürecek? Sistem neden insanları bireyselleştirerek kontrol ediyor, daha net anlaşılıyor değil mi? Toplumsal Bireyselleşme denen şey böyle başlatılmış olsa gerek. Bunu sinema ve sanat üzerinden cool gösterdiler. Hele bunu özgürlükle ilişkilendirmeleri yok mu! Sinemanın yalnız kovboyunu düşünün, şehre atıyla gelip atından inmesini, herkesin ona bakmasını, bara girmesini, şapkası yüzünü örtmüş tek başına viskisini içmesini falan.. İnsanın “özgürlük budur” diyesi geliyor! Nasıl da sevdirdiler böyle olmayı
Ailesi olanlar, komşusuyla yemeğini paylaşanlar hep sümsüktür zaten! Sosyal insanlara sürü psikolojisi yaftasını vurdular. Bugün gelinen noktada bireyselleşen Batı insanını gayet kolay kontrol edebiliyorlar.
Kilit cümleyi kuruyorum: Modern İnsan, Homo Sapiens'in “Neandertaler”leştirilmiş şeklidir; iddia edildiği gibi kemal çizelgesinin pik noktası değildir.
Güya iletişim çağındayız! Adına “iletişim çağı” diyerek insanın insanla olan iletişimini yok etmek! Müthiş bir dolma! Yutma da yanında yat!
Peki, ne yapmak lazım? Her ne pahasına olursa olsun sohbet geleneğimizi koruyacağız. Kitap okuyan bir toplum değiliz diye komplekse kapılmayacağız. Bizim sohbet kültürümüz hepisine ağır basar. Sohbette hem bilgi alışverişi vardır hem sosyal faliyet. Ayrıca kitap okuma kültürü yalnızlaşmanın neticesidir. Kaçınılmaz bir netice! Sohbet kültürü ise cıvıl cıvıl işleyen toplumların vasfı. Bu böyle iken kitap okuma oranlarının düşük olması gayet doğal değil midir? Bunun neresi utanılacak bir durum?
...
Aileyi koruyacağız, dernekleşmeyi, vakıf külltürünü koruyacağız. Komşuluğa, akrabaları ziyarete önem vereceğiz. Hele AİLE ve MİSAFİRLİK kültürü, bunları ne pahasına olursa yaşatacağız. Henüz geç değil, biz varız. Gelişemiyoruz falan diye umutsuzluğa ve karamsarlığa gerek yok. Nihilizm tuzağına düşmeyeceğiz. Sinema kültürümüz çok şükür güzel bir çizgide ilerliyor. Yalnız tipleri değil, bir araya gelenleri cool gösteriyor. “Vizontele” ve “Organize İşler” tarzı filmleri bu açıdan önemli buluyorum...
En önemlisi fertleşeceğiz ama bireyselleşmeyeceğiz.
Fertleşmek nedir?
Bireyselleşmek nedir?
Bu iki kavramı birbirinden ayrı ele alarak içini doldurmamız lazım. Hem dilimiz de zenginleşmiş olur. “Bireyselleşmek” olumsuz, “fertleşmek” ise olumlu anlamda kullanılabilir. Mesela Hz. Ömer (ra) “yanlış yaparsam ne yaparsınız?” diye sorduğunda ayağa kalkarak “seni kılıcımızla doğrulturuz” diyen kişi bireyselleşmenin bireyi değil, fetleşme sürecini tamamlamış bir toplumun ferdidir. Bu nokta çok önemli!!!
Vesselam ...
Bu “Modernizm” denen şey Japonları ne kadar yalnızlaştırmış şaşırdım! Ben de diyorum bu Hollywood Japon imajını neden yüksek tutuyor, şimdi daha net anlıyorum. Herifler o güzelim Japon medeniyetini müzelik etmekle kalmamış sosyal dokuyu da yok etmiş. Bu sorun sırf Japonlarda değil Alman, Fransız, İngiliz, Amerikan, velahsılı modernleşme sürecini tamamlayan tüm toplumlarda görülen bir durum.
Küresel güçlerin bundan ne menfaati var?
Bunu anlamanız için yazıma milyonlarca yıl öncesinden başlamak istiyorum: Neandertaler türünün Homo Sapiens türünden daha zeki olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik bugün ki insanların atası olan Homo Sapiens türünden 200 gram fazla beyin hacmine sahiplermiş. Neandertaler türü, zekî olmasına rağmen kökü kurumuş bir tür. Neden? Bilim adamları uzun zamandır bu sorunun cevabını merak ediyordu. Son bulgulara göre Neandertaler'in ses tellerinin gelişmemiş olduğu anlaşıldı. Yani birbirleriyle konuşup örgütlü eylemler yapamıyorlar. Bu örneği niye veriyorum? Bakın arkadaşlar, dil, ve iletişime dayalı sosyal doku denen şey zekâdan daha önemli. Yeni dünya düzenini kuran sermaye babalarına örgütlenme vasıflarını kaybederek yalnızlaşmış/bireyselleşmiş insanlar lazım. Nasıl çalıştıracak, nasıl sömürecek? Sistem neden insanları bireyselleştirerek kontrol ediyor, daha net anlaşılıyor değil mi? Toplumsal Bireyselleşme denen şey böyle başlatılmış olsa gerek. Bunu sinema ve sanat üzerinden cool gösterdiler. Hele bunu özgürlükle ilişkilendirmeleri yok mu! Sinemanın yalnız kovboyunu düşünün, şehre atıyla gelip atından inmesini, herkesin ona bakmasını, bara girmesini, şapkası yüzünü örtmüş tek başına viskisini içmesini falan.. İnsanın “özgürlük budur” diyesi geliyor! Nasıl da sevdirdiler böyle olmayı
Ailesi olanlar, komşusuyla yemeğini paylaşanlar hep sümsüktür zaten! Sosyal insanlara sürü psikolojisi yaftasını vurdular. Bugün gelinen noktada bireyselleşen Batı insanını gayet kolay kontrol edebiliyorlar.Kilit cümleyi kuruyorum: Modern İnsan, Homo Sapiens'in “Neandertaler”leştirilmiş şeklidir; iddia edildiği gibi kemal çizelgesinin pik noktası değildir.
Güya iletişim çağındayız! Adına “iletişim çağı” diyerek insanın insanla olan iletişimini yok etmek! Müthiş bir dolma! Yutma da yanında yat!
Peki, ne yapmak lazım? Her ne pahasına olursa olsun sohbet geleneğimizi koruyacağız. Kitap okuyan bir toplum değiliz diye komplekse kapılmayacağız. Bizim sohbet kültürümüz hepisine ağır basar. Sohbette hem bilgi alışverişi vardır hem sosyal faliyet. Ayrıca kitap okuma kültürü yalnızlaşmanın neticesidir. Kaçınılmaz bir netice! Sohbet kültürü ise cıvıl cıvıl işleyen toplumların vasfı. Bu böyle iken kitap okuma oranlarının düşük olması gayet doğal değil midir? Bunun neresi utanılacak bir durum?
...
Aileyi koruyacağız, dernekleşmeyi, vakıf külltürünü koruyacağız. Komşuluğa, akrabaları ziyarete önem vereceğiz. Hele AİLE ve MİSAFİRLİK kültürü, bunları ne pahasına olursa yaşatacağız. Henüz geç değil, biz varız. Gelişemiyoruz falan diye umutsuzluğa ve karamsarlığa gerek yok. Nihilizm tuzağına düşmeyeceğiz. Sinema kültürümüz çok şükür güzel bir çizgide ilerliyor. Yalnız tipleri değil, bir araya gelenleri cool gösteriyor. “Vizontele” ve “Organize İşler” tarzı filmleri bu açıdan önemli buluyorum...
En önemlisi fertleşeceğiz ama bireyselleşmeyeceğiz.
Fertleşmek nedir?
Bireyselleşmek nedir?
Bu iki kavramı birbirinden ayrı ele alarak içini doldurmamız lazım. Hem dilimiz de zenginleşmiş olur. “Bireyselleşmek” olumsuz, “fertleşmek” ise olumlu anlamda kullanılabilir. Mesela Hz. Ömer (ra) “yanlış yaparsam ne yaparsınız?” diye sorduğunda ayağa kalkarak “seni kılıcımızla doğrulturuz” diyen kişi bireyselleşmenin bireyi değil, fetleşme sürecini tamamlamış bir toplumun ferdidir. Bu nokta çok önemli!!!
Vesselam ...
Son düzenleme: