Nihat GENÇ: Cinayetlerin arkasında ne var biliyoruz....

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
sayin-basbakan-yanlis-yapiyorsunuz-0204151200_m2.jpg


Sayın başbakanımızın şehit savcımız henüz hastaneye kaldırılırken basın önünde yaptığı konuşma tecrübesiz yakışıksız ve hatta…
Sayın başbakanımız ‘yas’ anında Kılıçdaroğlu’nu hedef alan açıklamaları doğru değildir.
Bir başbakan kitleler karşısında önce ‘bilgiyle’ konuşmalı henüz neyin ne olduğunu kimsecikler bilmediği bir anda ‘duygularını’ ve ‘öfkesini’ devreye sokmamalıdır.
Tam tersini yaptı bizler cinayet hakkında ‘bilgi’ beklerken sayın başbakanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu ağır üzüntü yaşayan kitlelerin önüne atmış ve hedefine ulaşmıştır.
Sayın başbakanımızdan gazı alan yandaş yazarların ‘teröristlerle’ önce CHP’yi sonra muhalif kitleleri ‘ilişkilendirmesi’ ise yeni bir ‘projenin’ devrede olduğunu gösteriyor.
Daha önce Özal’a Demirel’e ve şimdi AKP’ye oy veren geniş ve sessiz kitlelerin en hassas olduğu konu ‘huzuru kim bozuyor?’ sorusudur.
Son aylarda yapılan anketlerde büyük iniş çıkışlar gözlemlenmiş ve acı reçete AKP’nin masasındadır.
AKP oy vermiş sessiz kitleler ‘huzuru AKP bozuyor’ düşüncesine yavaş yavaş ve nihayet gelmiştir.
AKP’nin huzuru bozduğu, devlet aygıtını işlemez hale getirdiği ve kendi içinde çatışma, kendi Müslüman kardeşleriyle savaş çıkarttığı, sınırda Suriye, sınav sorularının çalınması...
AKP’ye oy veren sessiz kitleler an itibariyle bu sorularla büyük inişler büyük bir türbülans yaşamaktadır.
Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu ‘gerçeği görmüştür!’
Toplumun ‘huzuru AKP bozuyor!’ algısını, seçim öncesinde değiştirmek için harekat başlamıştır.
An itibariyle ‘huzuru AKP değil’, huzuru CHP, aleviler, sol muhalif gazeteler ve solcu yazarlar ve solcu avukatlar bozuyor işaret fişeği çakılmıştır.
Seçim gününe kadar tartışılacak siyasi malzeme bu birkaç günde hazırlanmıştır: Solcular teröristlerle iç içe. Teröristleri koruyan solcu muhalefet.
Evet seçim gününe kadar Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu ve yandaş yazarlarının işleyeceği ana tema: ‘Huzuru CHP bozuyor’ ‘huzuru teröristlerle ilişkili aleviler muhalifler, solcu yazarlar bozuyor’ ‘bu solcuların hepsi teröristtir’ ‘teröristlerle birlikte çalışıyorlar’algısını iyice yerleştirmektir.
Sayın Başbakanım ve pek saygı değer yandaş yazarlar!
Ne diyelim bu algıyı yerleştirmek için işiniz zor, ancak yine de bu ‘algıyı’ yerleştirmek için fazla kırıp dökmeyin ortalığı fazla karıştırmayın.
Teröristlerle masaya oturan ben değilim.
Diyarbakır meydanında Apo’yu Türkiye’yi kurtaran peygamberani lider yapan ben değilim.
Suriye’nin eli kanlı teröristlerini yıllarca ekranlarda konuşturan ben değilim.
Suriye’de Nusrası IŞİD’e kime gittiği bilinmeyen silahları taşıyan ben değilim.
Türk Ordusu’na kumpas yapan ben değilim.
Sınav sorularını çalan ben değilim.
Ve sayın başbakanım ve sayın yandaşlar!
Devlet sizin elinizde o halde toplumu bilgilendirecek olan sizlersiniz!
Muhalif yazarlar avukatlar ancak kuşkulu eleştirel sorular sorar. Yani içimizdeki doğal ‘rol dağılımı’ budur.
Şimdi daha bismillah birinci gün, kim soru soruyorsa yasaklamaya içeri tıkmaya suçlamaya başladınız!
Devlet adamlığı şunu şart koşar: Ülkenin dirliği bekası hukuku ve özgürlükleri hiç bir seçime feda edilmez!
Hatırlayın bundan beş-altı sene önce Dağlıca Karakolu’na PKK saldırdığında aynı yandaş medya ayağa kalktı: ‘Ordu kendi askerlerini öldürdü AKP’yi devirmek için.’
Ne oldu!
Haksız çıktınız rezil oldunuz insan içine çıkacak yüzünüz kalmadı.
Belki siz yorulmadınız ama ülke sizin bu projeciliğiniz’ ‘kumpasçılığınız’ ‘tezgahçılığınızdan’ çok yoruldu.
Sizler yorulmuş yıpranmış ve pek tabii öfkeniz burnunuzda olabilir!
Ancak devir değişti sahiciliğiniz inandırıcılığınız kalmadı… Ve projeci kararlarınızı artık ‘gözü dönmüş’ bir haleti ruhiyeyle vermeye başladınız.
Şöyle düşünün.
Artık geniş kitleler sizin iktidarı kaybetmek korkusunun öfkesini hiç taşımıyor.
Yani öfkenizin halkta karşılığı yok.
Öfkeniz artık ‘senkronu’ tutturamıyor!
Bu kumpasları ve anarşi günlerini içinde yaşayarak çok iyi tanırız.
Böyle zamanlarda öfkenizin halkta karşılığını bulmak yani ‘senkronu’ tutturmak için daha çok cinayetlere daha çok karanlık ellere ihtiyaç hasıl olur…
Sırf öfkeniz halkta karşılık bulsun diye sonunda zincirinden boşalmış gibi gelsin cinayetler gitsin tezgahlar karanlık eller anarşisi başlar ve sonra kimse durduramaz.
Demedi, demeyin.
Toplumun huzuru için devlet adamı bir yanıyla ‘sakin’ kalmayı başarabilmelidir.
Elektrik kesintisinde işi gücü bırakıp kahvede oturuyoruz, saat beş altı sıralarında birden elektrikler geldi…
Benim yaşlarda bir arkadaş elektriklerin geldiğini görünce şöyle seslendi:
‘Hah çok şükür Bulgaristan’ın borcunu ödedik!’
Gençler bunu bilmez.
12 Eylül günlerinde Bulgaristan’dan elektrik alıyorduk ve halk arasında elektrik kesintilerine sebep Bulgaristan’ın parasını yatırmadığımız için deniyordu.
Bilinçaltımızdan ‘hah Bulgaristan’a borcumuzu yatırdık’ gibi arkaik unutulmuş bir anı’nın ortaya çıkabilmesi için bir insanın ‘çok rahat’ ‘çok sakin’ ‘ıkınmamış gerilmemiş kendini kasmamış’ bir hayatı olmalı.


Birkaç gün içinde üst üste bir İslamcı dergi hiç nedeni alakası yokken bombalanıyor. AKP ilçe binasına alevi sembolü bayrak asılıyor… Bir savcı öldürülüyor.
Ve birden solcuları teröristlerle işbirliği içinde suçlayan bir galeyan başlıyor!
Peki bu olayları yaşayıp gören halkın bilinçaltından hoplayıp çıkan ‘unutulmuş anılar’nedir?
12 Eylül öncesinin anarşi günleri.
Ve sayın başbakanım tıpkı o günün liderleri ağzıyla ve tavrıyla ve o günkü anarşi atmosferi havasında konuşuyor!
Sayın başbakanım 12 Eylül’den ders çıkartınız öfkenize sahip olun!
Unutmayın, gözleriniz kararırsa DİZLERİNİZ ÇÖKER!
Ve sonra 12 Eylül cuntacıları gibi, sokakları temizlemek için, anız yakar gibi gençleri tutuşturmaya başlarsınız.
Nihat Genç

 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Maalesef nihat abi ...
Tutmuyor öngörülerin ,zorlama garı ...
Bir tebessüm olarak bari kal ....
Okuyamadin toplumu, kabul et ...
 
Üst