Nurdal Durmuş Şiirleri

NuRuDiLara

Asistan
Katılım
30 Ara 2006
Mesajlar
455
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Nurdal Durmuş, (1977,Artvin,Şavşat,Hanlı Köyü
İlkokulu Artvin-Şavşat Hanlı Köyü ilkokulunda, orta öğrenimini ArtvinArdanuç Tütünlü yatılı bölge okulunda tamamladı. Anadolu ÜniversitesiVuslat dergisinde, radyoculuğa güneş fm'de başladı. 1996 yılından beri çeşitli edebiyatdenemeler ve incelemeler yazıyor, ayrıca radyo programları yapıyor. Seksen sonrası genç kuşak yazarların en istikrarlı ve yazma serüvenini sürdüren etkili kalemlerden biri olan Nurdal Durmuş'un bu etkisinde şüphesiz radyo programcılığının büyük bir önemi vardır. Mikrofonla birlikte aklını açan adam olarak bilinen yazar; 1999-2003 yılları arasında çocuk eğitimi ve psikolojisi üzerine en iyi çocuk programı ödülünü alan sevgi yumağı isimli çocuk programlarını hazırlayıp sundu. Yaklaşık 15 yıldır Sair Zamanlar isimli özgün radyo programlarını sürdürmekte ve her kesimden farklı düşünce yapılarını benimseyen ilginç dinleyici profilini etrafında toplamayı başarmıştır. Edebiyat ve intihar, okumak, yazmak ve yaşamak konusu üzerine çeşitli araştırmaları ve makaleleri olan Nurdal Durmuş, Otuzuncu harf edebiyat ve düşünce dergisi yayın kurulu üyesi ve yazarlarındandır. Son dönemde yazdığı günlükleri ve sıradışı cümleleri sanal ortamda en çok alıntılanan ve paylaşılan yazarlardan biri olan Nurdal Durmuş aynı zamanda birçok şirkette yönetici konumunda görev yapmış başarılı bir yöneticidir. 2005 yılında yayınlanan Hayata Başlık Atamadım isimli günlük denemelerinden oluşan bir de kitabı bulunan yazar; şimdilerde internet Türkiye'nin gençlik sitesi ve edebiyat dergileride yazarlık ve radyo programlarının yanı sıra özel bir şirkette satınalma ve finans müdürlüğü yapmaktadır. İşletme bölümü mezunu olan yazar; yazarlığa dergilerinde


Seviyorum diyebilecek kadar cesaretimiz olsun.

Kalbimize sığdıramayacağımız kadar şefkatimiz,
Yüreğimizde saklanamayacak kadar çok gözyaşımız olsun.
Hayatımıza kattığımız gürültüler kadar sessizliğimiz,
Sessizliğimizde anlam bulan düşüncelerimiz kadar sesimiz,
Karamsarlığımızı huzura dönüştürecek içten dualarımız olsun.

Yusuf kadar iffetli nefislerimiz,

Yakup kadar sabırlı bekleyişlerimiz,
Meryem kadar masum duruşlarımız,
Muhammed’i (s.a.v) temsil edecek kadar samimi inancımız olsun.

Hayat kadar düşünülen ölümümüz,

Ölüm kadar anlamlaştırılan hayatımız,
Umutsuzluklarımızdan daha çok umudumuz olsun.
Hırslarımız kadar sorumluluğumuz,
Özlemlerimiz kadar bekleyişlerimiz,
Unuttuklarımız kadar hatırladıklarımız,
Umduklarımızdan daha çok bulduklarımız olsun.

Nurdal Durmuş
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Suskunluğun Kadar Sesin Var Senin

Baharında ölümü yaşayan çocuk!
Dünyalar kadar umudun,
Kudüs kadar yüreğin var senin.
Korkma!
Hüzün ki en çok yakışandır sana,
Baharını da, umudunu da çalanların olsun zulüm,
Vazgeçme, yılma ve yıkılma!
Kudüs ki en çok yakışandır sana.

Hayatı orta yerinden kırılan çocuk!
Korkma!
Yıldızlar kadar düşlerin var senin,
Kudüs kadar büyüktür hayallerin.
Özgürlük ki, kalbinde başlayan bir yangındır,
Korkma!
Elbet yetmez onu söndürmeye namlular,
Elbet yetmez onların hıncı
Yetmez özgürlük şarkılarını susturmaya.

Rüyalarına siyah hüzünler düşen çocuk!
Korkma!
Barutta, ateşte düşer bir gün toprağa,
Söner, kül olur kötünün hıncı,
Kudüs ki sevdandır yakar gönlünü
Korkma!
Yangının üstüne de serpilir bahar,
Acıların üstüne de serpilir umut,
Korkma!
Ölümün üstünde de yeşerir hayat

Kalbinin orta yerinden vurulan çocuk!
Korkma!
Öldükçe çoğalıyor hayatın,
Düştükçe yükseliyor çığlığın,
Attıkça çoğalıyor taşların,
Kara günlerin ortasından renkleniyor hürriyet,
Bilmediğin seslere özlemin son bulmasın,
Savaştıkça kurtuluyor Kudüs'ün

Umudunu bir aha bağlayan çocuk!
Ellerin, prangaların esaretinde olsa ne çıkar,
Prangalar bile özgürlüğün hevesinde
Hem bil ki; yetimlerin babası da seninle,
Hiç korkma!
Ellerin üşümez yalnızlıktan
Onun elleri uzanır minik avuçlarına,
Isıtır, sarar, okşar şefkatli yüreğiyle
Hiç ağlama ve üzülme,
Kalbinin düştüğü Kudüs’ te var olmak isterken,
Yüreğine saplanan acıların gölgesinde yitme
Korkma
Öksüzlerin babası da seninle.

Yüreğinde kor büyüten çocuk!
Korkma ve yüklen senden başka kimsenin taşıyamayacağı cesareti
Haramilerin seslerinin üstüne
Kudüs kadar anlamlı düş
Hiç üzülme,
Vesikalık fotoğraflarda kalmayacak senin hikâyen
Gözlerine korku sinmiş çaresizliğin gösterilmeyecek her zaman
Kudüs'ün önünde çiğnenmeyecek bedenin
Kudüs kadar yüreğin, attığın taşlar kadar umudun var senin.
Korkma
Suskunluğun kadar sesin var senin.

Baharında ölümü yaşayan çocuk!
Rüyalarına siyah hüzünler düşen çocuk!
Hayatı orta yerinden kırılan çocuk!
Kalbinin orta yerinden vurulan çocuk!
Yüreğinde kor büyüten çocuk!
Umudunu bir aha bağlayan çocuk!
Aldırma! Vursunlar gözlerindeki mahzunluğunu
Vursunlar seni anlamayanlar,
Kalbini paramparça etsinler
Yetim öksüz bıraksınlar
Korkma!
Sonsuz hayat ki en çok yakışandır sana,
Irmağında susuzluğun diner, bahçesinde umudun yeşerir.

Sevgili(m) çocuk, sevgili(m) Filistin
Üzülme!
Acılarda geçecek
Bir gün her şeyden geriye
Yıldızlar kadar düşlerin
Suskunluğun kadar sesin
Kudüs
Sen
Özgürlük
Ve mutluluk şarkıların kalacak...
Nurdal Durmuş
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Senden Sonra

Yüreklerimizde küçücük güneşler,
Alnımızda secdelerde O’nun Rahmetine bulanmış aydınlık…
Gözümüzde Taif’te payına düşen taşların acıttığı kalbimizin yaşları var şimdi,
Sen yoksun!

Dudaklarımızda naatlar,
Kulaklarımızda çöl kızlarının yaktığı ağıtlar…
Gecelerimizde karanlıklarımızı aydınlatan nurun var,
Sen yoksun!

Efendim!
Sen gittin yenilgiler kaldı,
Kulakları sağır eden uğultular kaldı.
Adresine ulaşmayan söylemler kaldı.
Gittin; kurumuş ırmağa döndü yüreğim.
Kuraklığım kavurdu bedenimi!
Güneşten bile sıcakken kalbim,
Gittin; katılaştı, taşlaştı benliğim!
Sen gittin!
Matem düştü payımıza,
Renklerin tonları soldu.
İlkbaharımızın yeşili,
Yazımızın güneşi soldu.
Sen gittin!
Ekinimizin hasadı yitirdi bereketini.
Günlerimize gece, gönüllerimize hazan düştü.
Sen gittin; her saniye bir asır şimdi,
Sen gittin; hayat aldırmaz oldu hüzne…
Huzur dünyadan çekildi efendim!
Bizler yenik düştük zamana,
“Hayat ancak ahiret hayatıdır” sözünü unuttuk,
Hüsrandayız şimdi…

Senden sonra karanlıklar içinden doğup büyüyen,
Her yanımızı çepeçevre kuşatan aydınlık bir çağrıdır payımıza düşen hasretin.
Senden sonra sonbahar olsa da yaşanan mevsim,
Sonsuzluk âleminden müjdeler veren,
Her kışın bir baharı olduğunu hatırlatan sözlerin var halâ…

Ve bizler…
Bizler, hüzün devirlerinin çorak topraklarında açan güller gibi,
Aydınlığını kuraklığımıza rahmet yapmak için arıyoruz
Ümitle ve sabırla toprağın tohumu beklediği gibi ilkbaharı bekliyoruz…
Efendim!
Bizi de kendi sancağının altında yaralarına merhem bulmuş ümmetinden eyle!
Ben sana sıkıca sarılayım,
Sen bırakma beni hiçliğin kötürüm kollarına!
Bırakma!

Nurdal Durmuş
 
Üst