Nuriye Akman ve Polat Alemdar

Bîdâr

Aktifleşmemiş
Katılım
31 Tem 2007
Mesajlar
5,222
Tepkime puanı
207
Puanları
0
Necati Şaşmaz'dan söyleşi randevusu alınca düşündüm. Acaba canlandırdığı karakteri, dolayısıyla Kurtlar Vadisi'ni mi konuşsam, yoksa kendisini mi? İkisine dair merak ettiğim soruları hazırladım. Ama konuşmaya başlayınca gördüm ki Necati, Polat'ı inanılmaz bir şekilde sarıp sarmalıyor, Polat Alemdar markasına zarar vereceğini düşündüğü soruları cevaplamıyor. Diziye kim neden girmiş kim neden çıkmış; ser veriyor sır vermiyor.





Aslolanla hayali ayrıştırmak yerine, gerilim vaat eden Necati-Polat ikileminde derinleşeyim bari dedim. Necati, Polat olmadan önceki dünyasına yaslanarak gerilimi iyi yönetti. Magazin kuyusuna düşmeden, kurt ulumasından da, kuzu melemesinden de ötelerde bir yerde lafı bağladık. Şaşmaz'ın meramını anlatırken kullandığı kadın teşbihleri tartışmaya değer bir soru olarak havada asılı kaldı: Söyleyin bakalım kadın nedir? Katı mıdır, sıvı mı? Helva mıdır, su mu?


Polat, Necati'nin rol modeli mi?

Polat ailesinden, sevdiği her şeyden vazgeçip bu görevi yaptı. O noktada evet rol modelim. Ama ben bunu yapabilir miydim bilmiyorum.

İçinizdeki gizli kurtarıcı olma arzusunu mu hayata geçirdiniz Polat ile?

Kurtarıcı olma yönüyle değil de, sevilen olma yönüyle evet.

Sevilmeye o kadar mı hasrettiniz?

Sevilmeye alışkınım aslında. Polat bunu pekiştirdi.

Ama aynı zamanda da çok nefret edilen biri. Bu zıtlığı nasıl yönetiyorsunuz?

Polat'tan nefret eden, bu milletin ahlaki değerlerini omuzlamış bir insandan nefret ediyor. Ayrıca sevilmenin getirdiği sıkıntılar da olabiliyor.

Ama siz sevilmiyorsunuz ki, Polat seviliyor. Dolayısıyla o sahte sevgi...

Yoo. Polat'a duydukları sevgiye karşılık verdiğim için Necati de seviliyor.

Bazı gazeteciler Polat için "Abdullah Çatlı ile Rambo kırması dandik bir kahraman" diye yazmışlardı. Ve siz onları mahkemeye vermiştiniz. Demek ki Necati, Polat'la tamamen özdeşleşmiş durumda.

Öyle bir karışıklıktan bahsediyoruz ki mahkeme bile bu işin içinden çıkamadı. Ben sadece bir karakter ile tanındım. O da Polat. Benim resmimi koyup Polat Alemdar diye istediğiniz hakareti yapamazsınız. Ki Polat bizim markamız, şirket olarak ona zarar gelmesini istemeyiz.

Bu arada çatışmanın kralını yaşarsınız.

Neden?

Çünkü Polat'ın marka değerini koruyan Necati, şiirlerinde "Deniz olmuş akşamlar. Ne susar ne konuşur" diye yazabiliyor. Bir sufinin gece hayatını mı anlatıyor bu dizeler?

(Gülüyor) Sufinin gece hayatı derken yanlış anlaşılma olmasın.

Sufinin gece hayatında, aşk denizine dalıp, dilsiz ve dudaksız konuşmak yok mudur?

Ve gökteki ay gibi ayaksız yürümek... Ama işte gece hayatı denince...

Korkmayın o kadar canım. Gece ikiden sonra başlayıp, gün ağarana kadar geçen süre işte...

Evet. Şiirlerimin çoğunu o saatlerde yazmıştım. 16-20 yaşları arasında yazdım onları. Artık yazamıyorum.

Çünkü o "gece hayatınız" bitti, başka bir gece hayatı başladı.


Evet. Geceleri çekim yapıyoruz, gündüz yatıyoruz.

Merak etmeyin, gecenin çekimden sonraki kısmını sormayacağım. Şov dünyasına gelinceye kadar baba ve dede evinde bambaşka bir hava solumuşsunuz. Polat olduktan sonraki referans noktanız artık reyting mi?

Hayır. Referansım, geldiğim ata evi, dizide Ömer babada vücut buluyor.

Ama o sözler Polat'ın eylemleriyle örtüşmüyor ki.

Ama Polat sufi değil ki.

Ya Necati?

Necati bir muhib. Ben Allah'ı unutmadım. Kendime sufi diyebilmek çok büyük bir iddia olur. Aşılacak çok merhale var.

Şundan dolayı mı? Sufi, nefsinin perdelediği hakiki benliğini bulmak için kendisini soyar durmadan. Ama bir aktör tam tersini yapar. Kisve üstüne kisve giyer.

Çıkardığım her kisve, oynadığım, karakterlere giydirebileceğim kostümler olarak geri döndü. O yüzden sufilik için zorluk sağlayan o deri çıkartma, oyunculuk için kolaylık sağlar.

HİÇ ÂŞIK OLMADIM

Röportajlarınızı okuduğumda aşktan korkan, kadınların onu güçsüz bıraktığını düşünen bir insan gördüm. Size bu güçlü olma arzusunu aşılayan Polat mı?

Polat aşk konusunda çok güçsüz aslında. Aşkın insanların kimyasını bozduğunu söylemeye çalıştım. Ve hiç âşık olmadım. Bu kimyanın bozulmasını istemediğim için güçlü kalmayı tercih ediyorum.

Allah'a giden yol bir insana duyulan aşktan geçmez mi?

Şöyle anlatayım: Nuh devri zamanlarında insanlar seyahatler için helva yaparlarmış. Yolda tapınma ihtiyacı olur, helvadan put yapar ona tapınmaya başlarlarmış. Acıktıkları zaman da onu yerlermiş. Şimdi ben kadına hak ettiğinden fazlasını vermenin yanlış olduğu noktasındayım. Yani helvayı alıp put yapıyorsun. Sonra ona tapıyorsun. Acıkınca yiyorsun. Bunu yapma. Ama helvaya değer ver, senin nimetin o. Şimdi yanlış anlaşılmasın, kadını helvaya benzetiyormuşum gibi de olmasın.

Tamam olmasın. Kadın helva değilse nedir size göre?

Kadınlar sıvıdır, likittir yani. Erkekler kap gibidir biraz. Ve kadın erkeğin kabını alıyor. Öyle bir bütünleşiyor ki, erkek kendini kaybediyor. Her ne kadar kadın egemen değil desek de muhakkak kadın egemen. Çünkü kadın daha likit bir şey.

O ilahi şiirleri yazan adamın aşkı bir kazanma ve kaybetme olarak görmesi ne tuhaf.

İlahi aşka hiçbir sözüm yok. Kadının ilahi aşka aracı olmasına da bir şey diyemem. Ama ilahi aşkı yaşayacağım diye mecazi aşk yaşanmaz.

Bu güçlü olma, paçayı kadına kaptırmama korkusunu ne besledi?

Aslında ben bir aşk çocuğuyum. Annem babam ilk gördükleri andan itibaren birbirlerine âşıklar. Halen de öyleler. Etrafımda çok âşık olmuş insan vardı. Nihayetinde bir kopma oluyor. İki tarafın birbirine eziyeti, kendilerini ve birbirlerini üzmeleri beni çok rahatsız etti. Ben bu konuma düşmek istemiyorum. Ama ben hiç âşık olmayacağım demedim.

Bence olamazsınız siz.

Neden?

Bir röportajınızda diyorsunuz ki, "Direktifler veririm kendime âşık olmamak için. Âşık olmaya meyledersem hemen karşımdakinin kusurlarını sayarım, vazgeçerim aşktan". Bu patolojik bir durum değil mi?

Patolojik olabilir. Ama aşkın gözü kördür. Eğer ben kusur görebiliyorsam zaten âşık olamayacağım demektir. Eğer ben âşık olmuşsam zaten ne kusur göreceğim, ne bir şey. O direktifler de bana bir şey yapmayacak o zaman.

Kendinizi böyle programladıysanız hep kusur göreceksiniz.

Çabuk teslim olmamak içindir o. Bu kale değerli bir kaledir.

Kendinizi bu kadar mı seviyorsunuz?

Kendimi değil, gönlümü çok seviyorum. Gönlümün meylini niye alsın mecazi bir şey? Alacaksa değerli bir şey olmalı.

O zaman mantıken ilişkiden de kaçınmış olmanız lazım.

İlişkinin beni çok zedeleyebilecek kötüsünden evet kaçınırım. Beni odağımdan, hedefimden şaşırtmayan bir şey olabilirse olur. İnsan sevmeli. Aşk şimşek çakması gibi gerilim içerir. Hemen peşinden yağmurlar gelse de...İşte bu o yağmur sevgidir, huzur verir.

Neden Polat'ın âşık olduğu bütün kadınlar ölüyor? Necati huzur bulsun diye mi?

Yoo. Takdir-i senaryodan. (Kahkahalar) Aşk imkânsız olandır. Kavuşabilecek duruma gelince, senaryonun gerilimi bitiyor.

Polat'a sizce nasıl bir aşk lazım?

Polat'ın kafasında Elif'ten başka bir şey yok. O yüzden önce kabının Elif'ten boşalıp, içinin temizlenip sonra doldurulması gerek. Polat'ın kim olduğunu bilmeyen ya da umursamayan birisiyle bir tanışma gerçekleşebilir. Senaristlerimiz düşünüyor bu konuda.

Gerçek hayatta Polat'ın karşılığının olduğunu düşünüyor musunuz?

İnşallah vardır.

Ama kurtlar, denetimsiz bir şekilde adam öldüren insanlar...

Denetimsiz değil. Kurguya baktığınız zaman Polat, Kamu Güvenliği Teşkilatı'nın başkanı.

Ama sonuçta kendisi veriyor öldürme kararını.


Bazı durumlarda zaten yargılamadan infaz olabiliyor. Bir mafya üyesine sizin bana sorduğunuz gibi soramazsınız. Resmî bir ifade alma yönteminin böyle olduğunu ima etmiyor bizim dizimiz. Ama gayri resmî bir şekilde nasıl ifade alındığını KGT bağlamında gösteriyor.

Oyunculuğunuz ile ilgili özeleştiride bulunuyor musunuz?

Ben kendimi eleştiriyorum ama size söylemeyeyim isterseniz. Herkesin diline sakız olur sonra.

Duygularını göstermeyen bir poker face oluşunuz bir tercih mi, yoksa yeteneksiz misiniz?

Seyirci poker face istiyor. Oyuncu koçlarım da bu duruşu bozma diyorlar bana. Önceden bilmediğim birçok tekniği öğrendikten sonra, bunları Polat'a eklememek bana zor geliyor. İnşallah başka bir karakterde kullanırım.

Beni virüslerden babam koruyor

Her türlü eleştiriden Polat'ı koruyorsunuz.

Polat, şirketimizin görünen yüzü olduğu için onu sadece ben değil, bütün ekibimiz; hatta izleyicimiz koruyor. O kadar çetrefil bir durum var ki, ikisi birbirine girmiş. Necati çözümlendiği zaman Polat da çözülür diye korkuluyor.

Polat, putunuz mu sizin?

Polat asla tapındığımız bir şey değil. Sadece yolumuzun devamında lokomotif görevi yapıyor.

Yani kurduğunuz hayaller yaşasın diye kendi hakikatinizden kaçıyorsunuz. Ya bu arada virüsler benliğinizi tamamen işgal eder ve sizi aslınızı göremeyecek kadar körleştirirse?

Polat'ı korurken elbette Necati'ye zarar gelsin istemem. Ben kendimi görebilmek istediğimde bana ayna görevi yapan babama giderim. Hani aynanın karşısına geçtiğinizde kendinize çekidüzen verirsiniz ya... Psikolojik, ruhsal, gönül ve görüş tedavimi babam yapar benim.

Babanız virüslerden nasıl koruyor?

En önemlisi, beni dinliyor. Şöhretin getirdiği zorluklardan bahsediyorum. Bana güzel ikazlar ve telkinlerde bulunuyor.

Ne diyor mesela?


Diyor ki: İnsanların sevgisine layık olmaya çalış. Hiç kimseyi hor görme. Sana gelen bir insan, imza almak için olsun, fotoğraf çekmek için olsun, gülümsemeye çalış. O insanların içlerinde birer melek taşıdığını, o meleğin sana selam verdiğini düşün. Birisi seni göklere çıkarıyor, diğeri seni aşağılıyorsa ikisi de aynıdır oğlum. Bunlara aldanma. Hepimiz ölümlüyüz. Hepimiz topraktan yaratıldık. Ve nihayetinde bize üflenmiş olan ruhumuz aslına dönecek. Övdüğümüz de yerdiğimiz de topraktır aslında. Asıl övgüye layık olan, bize üflenen o nefestir. Kimse övülmekle bir kazanım elde etmez. Yerilmekle de bir şey kaybetmez. Biz neysek oyuz. Değişen bir şey olmayacak.

Eh artık ben ne desem boş. Babanız demiş diyeceğini. Yalnız Necati Bey, aklıma takıldı kaldı teşbihleriniz. Kadın katı bir şey miydi sizin için, yoksa sıvı bir şey mi? Yani helva mı, su mudur kadın?

Teşbihte hata ettiysek affola. Helva da, su da nimettir. İkisinin de sahibi, onu bize bahşedendir Nuriye Hanım.

NURİYE AKMAN
 

Bîdâr

Aktifleşmemiş
Katılım
31 Tem 2007
Mesajlar
5,222
Tepkime puanı
207
Puanları
0
Polat Alemdar..

Asıl adı Necati Şaşmaz..

Helal olsun sana..

Şöhret seni boz(a)madı..

Takipteyiz.

Allah yardımcın olsun.
 

seyyah_acem

YEŞİL TUAL
Katılım
25 Haz 2007
Mesajlar
766
Tepkime puanı
53
Puanları
0
bence ser verip sır vermemesi güzel bisey. her şey ulu orta konuşulsa nolur kimbilir.
 

Mihmân

мüиζєvî
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
365
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Güzel bir röpörtaj olmuş Necati beyin verdiği cevaplar,teşbihleri gerçekten çok güzel...


Helva da, su da nimettir. İkisinin de sahibi, onu bize bahşedendir.

Çok güzel olmuş;

İlahi aşka hiçbir sözüm yok. Kadının ilahi aşka aracı olmasına da bir şey diyemem.Ama ilahi aşkı yaşayacağım diye mecazi aşk yaşanmaz.
Babasının öğütleride gerçekten çok güzel;

İnsanların sevgisine layık olmaya çalış. Hiç kimseyi hor görme. Sana gelen bir insan, imza almak için olsun, fotoğraf çekmek için olsun, gülümsemeye çalış. O insanların içlerinde birer melek taşıdığını, o meleğin sana selam verdiğini düşün. Birisi seni göklere çıkarıyor, diğeri seni aşağılıyorsa ikisi de aynıdır oğlum. Bunlara aldanma. Hepimiz ölümlüyüz. Hepimiz topraktan yaratıldık. Ve nihayetinde bize üflenmiş olan ruhumuz aslına dönecek. Övdüğümüz de yerdiğimiz de topraktır aslında. Asıl övgüye layık olan, bize üflenen o nefestir. Kimse övülmekle bir kazanım elde etmez. Yerilmekle de bir şey kaybetmez. Biz neysek oyuz. Değişen bir şey olmayacak.

Necati beyin babası Ömer Baba da vücüt buluyor.Böyle insanların varolduğunu bilmek bile çok ama çok güzel...

Burda Nuriye hanımın soruları çok taraflı olarak sorduğu kanatindeyim,ama farklı bir röpörtaj olmuş.Her zaman ki sorular yok.
Polat Alemdar diyince,Kurtlar Vadisi diyince insanlar bir duraksıyor.Ama dizinin alt metnin bir inip en azından bir kere izlemeyi deneseler hemen yorum yapmasalar çok daha güzel olacağına inanıyorum.İzledikten tahlil ettikten sonra gerçekten Polat Alemdar olmayı isteyebilirler rol model alarak onu seçebilirler.Sonuçta Polat Alemdar kötü biri değil vatansever,sevdikleri için ölümü göze alan,daima onları koruyan ve de dini bütün bir müezzinnin oğlu(dizide)...

Necati Şaşmaz'a içten cevapları için teşekkür etmek lazım ve de güzel teşbihleri için vede onca eleiştiriye rağmen kendini herzaman geliştirdiği için...
 

Erhan

Profesör
Katılım
21 Tem 2006
Mesajlar
2,115
Tepkime puanı
42
Puanları
48
Konum
Ankara
Web sitesi
www.softajans.com
Bu Adamı Seviyorum Kurtlar Vadisinide Büyük Bir Zevk İle İzliyorum

Helal Olsun Necati Abi
 

Mihmân

мüиζєvî
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
365
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Reha Muhtar'ın Necati Şaşmaz'a cevabı;

Sıvı olan sensin Polat Alemdar!..


Oynanan roller o rolü oynayan insanı ne hallere sokuyorlar... Yıllar önce Show Haber’i yönetirken karşıma gelip, oturan Kenan Işık’ı gördüğümde, yaşadığım şoku düşünüyorum...

Halis munis bir adamcağızdı Kenan Işık...

Bense o sırada az konuşan, mimik yapmayan, poker yüzlü Kim 500 Milyar İster’in acayip karizma Kenan Işık’ını arıyordum...

Normal bir adam gördüğümde, ne olduğumu şaşırmıştım...


***


Dün bunu o programın yönetmeni Günay’a tam anlatırken, bir de ne göreyim, Polat Alemdar kardeşim Kurtlar Vadisi’ndeki rolüne uygun, acayip karizma laflar etmiş:

“Aşk insanların kimyasını bozuyor... Hiç aşık olmadım... Bu kimyanın bozulmasını istemediğim için, güçlü kalmayı tercih ediyorum... Ben kadına hakkettiğinden fazlasını vermenin yanlış olduğu kanısındayım.”

Breh breh breh!..

Ne büyük laflar bunlar...

Tam Polat Alemdar arkadaş...

Anlaşılan çocuk rolüne fazla kaptırmış kendisini...

Dizi setinde oynuyor sanki hayatta...

Sana bir sır vereyim Polat kardeş:

Bir erkek aşık olduğunda gücünden güç yitirmez...

Bir erkek yaşadığı aşklardan gerekli donanımlarla çıkarsa, gücüne güç katar...

Esas o zaman karizmaya karizma katar...

Yaşanan her aşk, kadını biraz daha tanıtır erkeğe...

Yaşanan aşklardan, seni şekillendiren kadınlardan daha karizma ve medeni bir erkek haline gelirsin...

Geçmişinde doğru düzgün aşk yaşadığın kadınlar yoksa, sende de doğru düzgün karizma yok demektir...

Burası dizi seti değil...

Öyle havalı yürüyüp, ettiğin lafın arkasından plan kesmekle, karizma sağlanmıyor hayatta...


***


Polat Alemdar kardeşim, “Kadınlar sıvıdır... Erkekler kap gibidir...” diyor, “Ve kadın erkeğin kabını alıyor...” diye ekliyor...

Sana tavsiyem bu konularda fazla konuşmaman, çünkü hiçbir şey bilmiyorsun...

Sıvı olan sensin Polat Alemdar...

Yani erkekler...

Bir ilişkide kadın erkeğin kabını almaz, tam tersine erkek kadının kabını alır...

Erkek kadının istediği şekle girer...

Sana hiç bir kız arkadaşın kadın kadına yapılan konuşmaları anlattı mı?..

Kadınlar kendi aralarında bir çeşit mahkeme kurarlar...

“Benimki şöyle, seninki böyle, onunki şöyle...” diyerek beraber oldukları erkekleri çekiştirirler...

Kap onlardır...

Kendi biçimlerine göre erkekleri şekillendirirler...

Bir erkek önce annesine, sonra da hayatında sevdiği kadınlara göre şekillenir...

Hayatına ne kadar iyi ve zor kadın girmişse, o kadar güçlenir...

Kafayı yemezse, karizma kazanır...

Sıvı olan erkektir yani sensin Polat Alemdar...

Kabına girdiğin de, sevdiğin ya da aşık olduğun kadın...


***


Ama sen diyorsun ki, “Direktifler veririm kendime aşık olmamak için... Aşık olmaya meyledersem hemen karşımdakilerin kusurlarını sayarım, vazgeçerim aşktan...”

Aşık olmayan erkeğe, aşk yaşamayan erkeğe erkek denmez Polat Alemdar...

Bu iş dizi setinde rol kesmeye, karizma yapmaya, kaş kaldırmaya, ağır oturup kalkmaya benzemez...

“Kadınlara çabuk teslim olmamak için bunları yapıyorum... Bu kale değerli bir kaledir...” buyurmuşsun...

Bugüne kadar aşık olmadığını gururla söyleyen erkek değerli meğerli bir kaleye sahip değildir...

Aşktan söz ederken bile kale male diyorsun, sanki Kurtlar Vadisi’nde oynuyorsun...

Oyunculuk on numara...

Sıfır veriyorum kadınlar üzerindeki karizmana...

Çalış da gel...

KAYNAK:VATAN
 

SeTTaR

Profesör
Katılım
1 Eyl 2009
Mesajlar
1,148
Tepkime puanı
135
Puanları
63
Konum
Biryerlerde
Hemşehrim olarak ailesinide kişiliğinide takdir ederim.
 
Üst