Peygamberimiz ve Bugünün İrşadı

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:
* “O Peygamber’e uyunki, doğru yolu bulasınız.” (A’raf: 158)
* "Resul'üm! Biz seni ancak bütün insanlara müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Ne var ki insanların çoğu bilmezler." (Sebe: 28)

Peygamberlerin her biri bir kavme, birkaç şehir halkına veya bir ümmete ve belirli bir zamanda gönderildikleri için, peygamberlikleri yalnız kendi kavimlerine hastır. Fakat Muhammed Aleyhisselâm bütün insanlığa gönderilmiş, âlemlere rahmet olmuştur.
Kıyamete kadar gelecek insanların tamamı, onun irşad sahası içindedir.
"Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyacak, sizi tezkiye edecek temizleyecek, size kitap ve hikmeti öğretecek, bilmediklerinizi size öğretecek bir PEYGAMBER gönderdik." (Bakara: 151)

Tabii şimdi ortalık gafil ve ifsadçıdan geçilmiyor..
Ayet-i kerimeler bu kadar açık ve sarih iken, hala bazı gafiller çıkıp, "şuan peygamber yaşamıyor, nasıl irşad edecek" diyebilecek kadar iman yoksunu...

Şimdi ahir zamanda karşılaşacağımız tehlikelere karşı peygamber efendimiz mucizevi şekilde bizleri uyarmış ve bu tehlikelere dikkat çekmiştir..
Şimdi bunlardan bazılarını paylaşalım:

* Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Nefsim kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, insanlara öyle bir zaman gelecek, katil niçin öldürdüğünü, maktül de niçin öldürüldüğünü bilmeyecektir." (Müslim: 2908)
Bugünkü anarşi beyan ediliyor. Âhir zaman olan günümüzde; dünyanın her yerinde katliamlar, cinayetler olmakta, nice masum insanlar, çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden hunharca öldürülmektedir.Niçin öldürdüğünü, kimi öldürdüğünü bilmiyor. Sebep yok, maksat yok.
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Yukarıda nakledilen ayet-i kerime üzerine Peygamber efendimiz mucizevi şekilde bilmediklerimiz konusunda bizleri uyarıyor..

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:"Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır." (Müsned, Camiü's-Sağir)


Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir diğer Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuştur:
"Muhakkak öyle bir fitne olacaktır ki, Arap'ın kökünü kazıyacaktır. Bunların maktulleri cehennemdedir. Dilin tesiri, bu fitnede kılıçtan daha şiddetlidir." (Ebu Dâvud)
Müslümanların cezaları var, cezalarını çekiyorlar,


Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Şu beş şey sizin aranızda vuku bulsa nasıl olursunuz? Onların aranızda vuku bulmasından veya onlara ulaşmanızdan Allah’a sığınırım.
Bir toplulukta kötülükler ortaya çıktığı, fuhuş açıktan yapıldığı zaman, orada tâun ve geçmiş nesillerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar.
Bir topluluk zekât vermeye mâni olduğunda, gökyüzünden gelen yağmur onlardan kesilir. Hayvanlar olmasaydı hiç yağmur yüzü görmezlerdi.
Bir topluluk ölçü ve tartıyı eksik tuttuklarında, kıtlık, geçim sıkıntısı ve zâlim idareci ile cezalandırılırlar.
Âmirleri Allah’ın indirdiğinden başka şeylerle hükmettiklerinde Allah, onların üzerlerine düşmanları musallat kılar ve ellerinde bulunan şeylerin bir kısmını tüketir.
Allah’ın kitabını ve Resulullah’ın sünnetlerini bir kenara bıraktıklarında, Allah birbirine düşürür.” (İbn-i Mâce: 4019)
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
* Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde buyurur ki:
"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, fâiz yemeyen kimse kalmayacaktır. Fâizin kendisini yemese bile tozunu yutacaktır." (Ebu Dâvud)
Bunun da sebebi, bugün ekseri insanlar fâizle iş görüyor. O alıp vermiyor amma, fâizci ile alış-veriş yaptığı için onun tozu ona dokunacak.
Faiz o kadar hafife alınıyor ki, bankayla her türlü işi yapan "sözde" tasavvuf ehli bile var...


 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
* Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Nefsim kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, insanlara öyle bir zaman gelecek, katil niçin öldürdüğünü, maktül de niçin öldürüldüğünü bilmeyecektir." (Müslim: 2908)

IRAK, SURİYE, MISIR, LİBYA, ......
Niçin öldürdüğünü, kimi öldürdüğünü bilmiyor. Sebep yok, maksat yok.

1400 yıl evvelinden Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Birçok Hadis-i şerif'lerinde Asr-ı saâdet'ten kıyametin kopmasına kadar geçecek zaman içerisinde zuhur edecek olan birçok fitneleri gerek kapalı olarak, gerekse açık olarak haber vermiş; fitnelerin her tarafı gecenin karanlıkları gibi saracağını, her fitnenin bir öncekini aratacağını, bu sebeple hayatta olanların kabirdekilere gıpta edeceklerini, müslümanların fitne dönemlerinde sabır ve teenni ile hareket etmelerini ve imkânları nispetinde kalabalıklardan kaçınmaları gerektiğini bildirmiş, ümmet-i muhteremesini gelecek fitnelere karşı uyarmıştır. Şüphesiz ki bu hadisler, AKLI OLAN ve GÖREBİLEN için apaçık birer mucize örnekleridir...
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
* Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Ümmetim önceden geçenlerin yoluna karşı karış karış, arşın arşın takip edinceye kadar kıyamet kopmaz."
Ashâb-ı kiram:
"Yâ Resulellah! (Yollarından gidilenler) Acem ve Rum gibi milletler midir?" diye sordular.
Resulullah Aleyhisselâm:
"Onlardan başka insanlardan kim var?" buyurdu. (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2175)

Dikkat ederseniz bu Hadis-i şerif olduğu gibi tecellî etmiştir.

Bu iki milletin ahlâk ve yaşayışlarını adeta imrenircesine benimseyenler bulunmaktadır.
Yılbaşısı olsun, balolar, plajlar, çıplaklık, her türlü küfür âdetleri benimsenmiş ve bununla da iftihar ediyorlar.
Bunların hangisi İslâm dininde mevcuttur?
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
* Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Ümmetim üzerine öyle bir zaman gelecektir ki İslâm'ın yalnız ismi, imanın resmi, Kur'an'dan ise harf ve hurufat kalacak.Gayretleri mideleri, dinleri para, kıbleleri karıları olacak. Onlar aza kanaat etmeyecekler, çok ile de doymayacaklar."

İçki, kumar, fuhuş, faiz, denize çırılçıplak girilmesi, futbol gibi ve buna mümasil küfür âdetlerinin yerleşmesi, bunların yaygınlaşması, hakikatin kalkması ile artık insanlar her şeye müstehak olmuş demektir.
 
Katılım
7 Haz 2014
Mesajlar
84
Tepkime puanı
3
Puanları
0
hakikat gözüyle bakana herşey ayan beyan ama bakamayan zaten kör olmuştur summun bukmun umyun fehum la yerciun (bakara 18 )
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
* Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:

" - Devlet malı belirli çevrelerin menfaati yapıldığı,
- Emanet kelepir ve zekât angarya sayıldığı,
- İlim dinden başka gaye için tahsil edildiği,
- Kişi karısına itaat edip annesine âsi olduğu ve dostunu kendisine yaklaştırıp babasını uzaklaştırdığı,
- Mescidlerde gürültüler başgösterdiği,
- Fâsık kimsenin kabilenin başına geçtiği ve aşağılık adamın milletin lideri olduğu,
- Şerrinden korkulduğu için kişiye ikramda bulunulduğu,
- Şarkıcı kadınlar ve çalgı âletleri türediği, şaraplar içildiği ve
- Bu ümmetin sonunda gelenler evvel gelenleri lânetlediği zaman;
işte o zaman kızıl bir rüzgâr, zelzele, yere batma, şekil değiştirme, taşlanma ve ipi kopan bir kolyenin tanelerinin birbiri ardı sıra gitmesi gibi birbirini takip eden alâmetler beklesinler."
(Tirmizî: 2308)
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Hadis-i şerif'lerin ifadelerine göre kıyamet alâmetleri şöyle gelişecektir:
• Kur'an-ı kerim'in önemi insanlar tarafından unutulacak,
• Cihad ve irşad faaliyetleri terkedilecek,
• Namaz kılınmayacak,
• Zekât angarya kabul edilecek,
• Fâiz yemeyen kimse kalmayacak,
• Büyük bir bereketsizlik olacak,
• Gasp hadiseleri çoğalacak,
• Liderliğe elverişli kişiler azalacak,
• Seviyesiz ve şahsiyetsiz kişiler idareci olup başa geçecek,
• Fâsıklar toplumun efendisi hâline gelecek,
• Ahmak ve alçaklar dünyanın en mutlu insanları olacak,
• Anne-babaya isyan edilip erkekler hanımlarının emrine girecek,
• Akrabalık bağları kesilecek,
• Sonra gelenler geçmişlerine lânet okuyacak,
• Akşam mümin olarak yatan kişi sabah kâfir olarak kalkacak; sabah mümin olarak kalkan kişi akşam kâfir olacak,
• Yalancılar tasdik edilip doğru konuşanlara itibar edilmeyecek,
• Kitapların sayısı artacak,
• Başa geçen âmirler halka zulmedecek,
• Şerrinden korkulan kimselere itibar edilecek,
• Ticareti dürüst olmayan kimseler ele geçirecek,
• İş ehil olmayanlara verilecek,
• Emanet kelepir kabul edilecek,
• Aza kanaat edilmeyecek, çok ile de doyulmayacak,
• Yağmurlar yıldırımlar çoğalacak,
• Zelzeleler artacak,
• Madenler yok olacak,
• Mescidler süslenmekle birlikte ibadete önem verilmeyecek,
• İnsanlar mescidlerle birbirine karşı övünecekler,
• Câhiller aynı zamanda dürüst olmayan zâhidler türeyecek,
• Sadece din dışı ilimler öğrenilecek,
• Âni ölümler çoğalacak,
• Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetinecek,
• Kadınlar her hususta ön plâna çıkarılacak,
• Erkekler kadınlara benzemeye çalışacak,
• Açıklık çıplaklık yayılacak,
• Fuhuş ve hayâsızlık çoğalacak...

Şimdi insafla, vicdanla bir düşünün, bu alâmetlerden çıkmayan var mı?
 
Katılım
7 Haz 2014
Mesajlar
84
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Hadis-i şerif'lerin ifadelerine göre kıyamet alâmetleri şöyle gelişecektir:
• Kur'an-ı kerim'in önemi insanlar tarafından unutulacak,
• Cihad ve irşad faaliyetleri terkedilecek,
• Namaz kılınmayacak,
• Zekât angarya kabul edilecek,
• Fâiz yemeyen kimse kalmayacak,
• Büyük bir bereketsizlik olacak,
• Gasp hadiseleri çoğalacak,
• Liderliğe elverişli kişiler azalacak,
• Seviyesiz ve şahsiyetsiz kişiler idareci olup başa geçecek,
• Fâsıklar toplumun efendisi hâline gelecek,
• Ahmak ve alçaklar dünyanın en mutlu insanları olacak,
• Anne-babaya isyan edilip erkekler hanımlarının emrine girecek,
• Akrabalık bağları kesilecek,
• Sonra gelenler geçmişlerine lânet okuyacak,
• Akşam mümin olarak yatan kişi sabah kâfir olarak kalkacak; sabah mümin olarak kalkan kişi akşam kâfir olacak,
• Yalancılar tasdik edilip doğru konuşanlara itibar edilmeyecek,
• Kitapların sayısı artacak,
• Başa geçen âmirler halka zulmedecek,
• Şerrinden korkulan kimselere itibar edilecek,
• Ticareti dürüst olmayan kimseler ele geçirecek,
• İş ehil olmayanlara verilecek,
• Emanet kelepir kabul edilecek,
• Aza kanaat edilmeyecek, çok ile de doyulmayacak,
• Yağmurlar yıldırımlar çoğalacak,
• Zelzeleler artacak,
• Madenler yok olacak,
• Mescidler süslenmekle birlikte ibadete önem verilmeyecek,
• İnsanlar mescidlerle birbirine karşı övünecekler,
• Câhiller aynı zamanda dürüst olmayan zâhidler türeyecek,
• Sadece din dışı ilimler öğrenilecek,
• Âni ölümler çoğalacak,
• Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetinecek,
• Kadınlar her hususta ön plâna çıkarılacak,
• Erkekler kadınlara benzemeye çalışacak,
• Açıklık çıplaklık yayılacak,
• Fuhuş ve hayâsızlık çoğalacak...

Şimdi insafla, vicdanla bir düşünün, bu alâmetlerden çıkmayan var mı?

Allah razı olsun bu zamanın aynısı
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, kıyametin yaklaştığı her türlü fitnenin zuhur ettiği bir devir. Çok tehlikeli bir devir. Bir kimse silah dayayıp imanını ver dese imanını vermeyecek nice kimseler, farkına varmadan imandan soyuluyor. Bu kadar büyük fitneler var. Allah’ım korusun!
Delil mi arıyorsunuz?
İşte Hadis-i şerif:

Enes bin Mâlik -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet kopmazdan önce karanlık gece kıtaları gibi fitneler olacak. Bu karışıklıklar içinde kişi mümin olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlar, mümin olarak akşamlayıp kâfir olarak sabaha çıkar. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık karşılığında dinlerini satarlar.” (Tirmizî: 2196)
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Ahir zamanda
Allah ve Resul’ünün Yolundan Gidenler Hakkındaki Büyük Müjdeler!
İnsanların dünyaya daldığı, dünyalık menfaatler karşılığında ilâhi hükümleri yok saydığı, cehennem davetçilerine kulak asıp, hak ve hakikate davet edenleri dinlemediği “Ahir zaman” devrinde yaşıyoruz. Öyle bir devir ki... Bu devirde sünnet-i seniye’ye sarılan, fitne ve fesat ocaklarından uzak durup Allah ve Resul’üne iltica eden, insanlar tarafından hor ve hakir görülmeyi göze alarak hükm-ü ilâhi’yi müdafa eden müminler “Yüz şehit sevabı” ile müjdelenmişlerdir. Hadis-i şerif’te onların her birinin sevabı ashabtan 50 kişinin sevabına denk tutulmuştur.



Ne Mutlu Gariplere:
Enes bin Mâlik -radiyallahu anh-den rivâyet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Müslümanlık garip olarak başladı, başladığı gibi garip olarak avdet edecektir.
Ne mutlu gariplere!”
(Müslim)
Ahir zamandaki, bugünkü duruma işaret ediliyor.
Ne mutlu bugünkü gariplere!


Garipler Sayıları Pek Az Olan Sâlih Kişilerdir:
Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Garipler sayıları pek az olan sâlih kişilerdir. Bu kişiler sâlih olmayan bir topluluk içinde yaşarlar. Yaşadıkları bu topluluk içinde kendilerini seven az, buğz eden ise çoktur.” (Ahmed bin Hanbel)
Resulullah Aleyhisselâm göre göre tarif ediyor.
İşte fazilet buradan geliyor, bu zorluktan geliyor. Az ama çok kıymetli. Nitekim aşağıdaki Hadis-i şerif’ler bu kıymeti açıkça ortaya koyuyor.

Yüz Şehit Sevabı İle Müjdelenmişlerdir:
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz “Garipler kimdir?” diye sorulduğunda şöyle buyurmuşlardır:
“Garipler o kimselerdir ki, halk tarafından bozulmuş olan
sünnetimi ıslah ederler, öldürülmüş olan sünnetimi de ihyâ ederler.” (Tirmizî)
Öyle bir devirdeyiz ki, değil sünnet-i seniyye, farzlar bozulmaya çalışılıyor. İslâm’ın şiddetle reddettiği icraatlar İslâm adına işleniyor. Küfür hoş gösterilmeye, küffarla dostluk peydah edilmeye çalışılıyor. Halk ise bu icraatları yapanların peşinden gidiyor.
İşte bu devir.
Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Ümmetim fesada düştüğü bir zamanda Sünnet-i seniye’me sarılanlara yüz şehit sevabı vardır.” (Beyhakî)

Yüz şehit sevabını akıl havsala almaz. Bu Hadis-i şerif’tem hem fitne ve fesadın büyüklüğünü ve dehşetini hem de böyle bir zamanda Sünnet-i seniyye’ye sarılmanın az bir zümreye nasip olacağı anlaşılmış oluyor.

 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Ansızın gelecek kıyametin alameti olur mu?
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Ansızın gelecek kıyametin alameti olur mu?

Güya tek kaynak kuran der amma ondan bi-haber...


Binaenaleyh, gaybı bilen Allah-u Teâlâ bu bilgisini dilediğine duyurmaktan aciz değildir.
"O (Peygamber), gayb haberlerini vermede aslâ cimri değildir." (Tekvir: 24)
Bütün ilimler O'nun ve O'ndandır. Gerçek mürşid Hazret-i Allah'tır. O dilediğini dilediğine duyurur, dilediğini dilediğine gösterir.
"Gaybı bilen O'dur. Gizli bilgisini kimseye göstermez. Ancak râzı olduğu elçiye gösterir. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına gözetleyiciler (koruyucular) koyar." (Cin: 26-27)
Bizler bu ayet-i kerimeler mucibince Peygamber Efendimizin bildirdiği şekline iman eder ve inanırız..

Kıyametin küçük alâmetlerinin hemen hepsi zuhur etmiştir. Hadis-i şeriflerde arz ettik...
Aslında AKLI OLAN'a bunlar açık ve net delildir...Amma AKLI OLANA...
Büyük alâmetlerin de zuhur etmesinden sonra her an kıyametin kopması beklenir...
Huzeyfe'tül-Gıfârî -radiyallahu anh- Hazretleri buyurur ki:
"Bir gün aramızda konuşurken Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz yanımıza geldi. "Ne konuşuyordunuz?" diye sordu. Arkadaşlar "Kıyamet gününden bahsediyorduk." dediler. Bunun üzerine buyurdular ki:
"Siz daha evvel on alâmet görmedikçe kıyamet kopmayacaktır." (Müslim: 2901)
Hadis-i şerif'in devamında arzedilen büyük alâmetler şunlardır:

* Duhân (Duman),
* Deccal,
* İsa bin Meryem Aleyhisselâm'ın inişi,
* Ye'cüc ve Me'cüc,
* Dabbetü'l-Arz,
* Güneşin battığı yerden doğuşu,
* Hicaz tarafından büyük bir ateşin çıkması,
* biri doğuda, biri batıda, biri de Arap yarımadasında olmak üzere üç yerin batması.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
@alitufan2003
101-el-KÂRİA

Kâria, kapı çalan demektir ve kıyamet kasdedilmiştir. Kureyş sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 11 (onbir) âyettir. Bu sûrede, kıyametin kopuşunda meydana gelecek olaylardan ve insanın âkıbetinden söz edilmiştir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

1. Kapı çalan!

2. Nedir o kapı çalan?

3. O kapı çalanın ne olduğunu bilir misin?

4. İnsanların, ateşin etrafını sarmış pervaneler gibi olur,

5. Dağların da atılmış renkli yüne dönüştüğü gündür (o Kâria!)

6. O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse.

7. İşte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur.

8. Ameli yeğni olana gelince.

9. İşte onun anası (yeri, yurdu) Hâviye'dir.

10. Nedir o (Hâviye) bilir misin?

11. Kızgın ateş!

HakkaSuresi
69-el-HÂKKA

Mekke'de nâzil olan bu sûre, 52 (elliiki) âyettir. Adını, ilk âyetindeki "el-hâkka" kelimesinden almıştır. "Hâkka"ya değişik manalar verilmiştir. "Hak" kökünden geldiği için, hepsinde hak ve hakikat manası vardır. Daha çok "kıyamet" manası verilmektedir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

1. Gerçekleşecek olan;

2. (Evet) nedir o gerçekleşecek olan?

3. Gerçekleşecek olanın (kıyametin) ne olduğunu sen nereden bileceksin?

4. Semûd ve Ad kavimleri, kapılarını çalacak felâketi (kıyameti) yalan saymışlardı.

5. Semûd'a gelince: Onlar pek zorlu (bir sarsıntı) ile helâk edildiler.

6. Ad kavmi ise, uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile mahvedildiler.

7. Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.

8. Şimdi onlardan arda kalan bir şey görüyor musun?

9. Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler halkı (Lût kavmi) hep o günahı (şirki) işlediler.

10. Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

11. Şüphesiz, su bastığı vakit sizi gemide biz taşıdık;

12. Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.

13. Artık Sûr'a bir tek defa üflendiği,

14. Yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine tek çarpışla çarpılıp darmadağın edildiği zaman,

15. işte o gün olacak olur (kıyamet kopar).

16. Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutar.

17. Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.

18. (Ey insanlar! ) O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir sır gizli kalmaz.

19. Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der.

20. " Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum."

21. Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir,

22. Yüce bir cennette,

23. Meyveleri sarkmış halde.

24. (Onlara denir ki:) Geçmiş günlerde işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, âfiyetle yeyin, için.

25. Kitabı sol tarafından verilene gelince,der ki:" Keşke, bana kitabım verilmeseydi!"

26. "Şu hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!"

27. Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi!

28. Malım bana hiç fayda sağlamadı;

29. Saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti.

30. Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın;

31. Sonra alevli ateşe atın onu!

32. Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun!

33. Çünkü o, ulu Allah'a iman etmezdi,

34. Yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi.

35. Bu sebeple, bugün burada onun candan bir dostu yoktur.

36. İrinden başka yiyecek de yoktur.

37. Onu (bile bile )hata işleyenlerden başkası yemez.

38. Görebildikleriniz üzerine yemin ederim,

39. Ve göremediklerinize ki,

40. Hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür.

41. Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!

42. Bir kâhin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz!

43. (O), âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.

44. Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,

45. Elbette onu kıskıvrak yakalardık.

46. Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık).

47. Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.

48. Doğrusu o (Kur'an), takvâ sahipleri için bir öğüttür.

49. İçinizde (onu) yalan sayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz.

50. Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasıdır.

51. Ve o, gerçekten kat'î bilginin ta kendisidir.

52. O halde, ulu Rabbinin adını yüceltip noksanlıklardan tenzih et.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Allah Resulüne kıyamet hakkında "sen nereden bileceksin?" Diye hitap ediyor.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
81-et-TEKVÎR

Mekke'de inmiştir, 29 (yirmidokuz) âyettir. Sûrenin başında güneşin dürülmesinden söz edilmiş ve adını da buradan almıştır. Sûrenin söz dizisinde, ihtiva ettiği konuya ilişkin anlamları yankılandıran ve güçlendiren mükemmel bir musikî taklit edilemez bir âhenk vardır.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

1. Güneş katlanıp dürüldüğünde,

2. Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,

3. Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,

4. Gebe develer salıverildiğinde,

5. Vahşî hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,

6. Denizler kaynatıldığında,

7. Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde,

8. Diri diri toprağa gömülen kıza, sorulduğunda,

9. "Hangi günah sebebiyle öldürüldü?diye.

10. (Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,

11. Gökyüzü sıyrılıp alındığında,

12. Cehennem tutuşturulduğunda,

13. Ve cennet yaklaştırıldığında,

14. Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır.

15. Şimdi yemin ederim o sinenlere ,

16. O akıp akıp yuvasına gidenlere,

17. Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun,

18. Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,

19. O (Kur'an), şüphesiz değerli,bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.

20. O elçi güçlü, Arş'ın sahibi (Allah'ın) katında çok itibarlıdır.

21. O orada sayılan, güvenilen (bir elçi) dir.

22. Arkadaşınız (Muhammed) de mecnun değildir.

23. Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.

24. O, gaybın bilgilerini (sizden) esirgemez.

25. O lânetlenmiş şeytanın sözü de değildir.

26. Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?

27. O, herkes için, bir öğüttür,

28. Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de.

29. Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
72-el-CİNN

Mekke'de nâzil olmuştur: 28 (yirmisekiz) âyettir. Cinlerin Kur'an dinleyip hidayete geldikleri anlatıldığından, sûre bu ismi almıştır. Hz. Peygamber, amcası Ebu Talip ve eşi Hz. Hatice'yi kaybettikten sonra Tâif'e gitmiş, orada çirkin davranışlarla karşılaşmıştı. Bu sıralarda Kureyş müşrikleri de müslümanlara karşı düşmanlıklarını iyice arttırmış bulunuyorlardı. işte Tâif dönüşünde nâzil olarak Resûl-i Ekrem'e teselli veren bu sûre, yalnız insanların değil, cinlerin de Kur'an'a tâbi olduklarını bildiriyor, İslâm'ın muzafferiyetini müjdeliyordu.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

1. (Resûlüm!) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur'an'ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, hârikulâde güzel bir Kur'an dinledik .

2. Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.

3. Hakikat şu ki, Rabbimizin şânı çok yücedir. O, ne eş ne de çocuk edinmiştir.

4. Doğrusu bizim beyinsiz olanımız (iblis veya azgın cinler), Allah hakkında pekaşırı yalanlar uyduruyormuş.

5. Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık.

6. Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı.

7. Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı.

8. Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk.

9. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.

10. Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?

11. Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk.

12. (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.

13. Doğrusu biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir (ecrinin) eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar.

14. İçimizde, (Allah'a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır.

15. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.

16. Şayet doğru yolda gitselerdi,onlara bol su verirdik.

17. Bu hususta kendilerini denememiz için , Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Rabbin) onu gitgide artan çetin bir azaba uğratır.

18. Mescidler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).

19. Allah'ın kulu, O'na yalvarmaya (namaza) kalkınca, neredeyse onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

20. (Resûlüm!) De ki: Ben ancak Rabbime yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam.

21. De ki: Doğrusu ben (kendi başıma) size ne zarar verme ne de fayda sağlama gücüne sahibim.

22. De ki: Gerçekten (bana bir kötülük dilerse) Allah'a karşı beni kimse himaye edemez, O'ndan başka sığınacak kimse de bulamam.

23. (Benim yaptığım) ancak Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.

24. Sonunda, tehdit edilip durduklarını (azabı, kıyameti) gördükleri zaman, kim yardımcı olma bakımından daha güçsüz ve sayıca daha az imiş, bileceklerdir.

25. De ki: Tehdit edilegeldiğiniz (azap), yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar, ben bilmem.

26. O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz;

27. Ancak, (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar,

28. Ki böylece onların (peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır (kaydetmiştir).
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
@alitufan2003

Bahsettiğin ayetlerin bulunduğu sureleri tamamını okuyunca ayetlerin senin iddia ettiğin manaya gelmediği anlaşılıyor.
Lütfen ayetleri uydurma hadislere elil oluşturmak için çarpıtmayın.Rabbimiz bize ne diyor diye temiz bir kalp ile okuyun o zaman siz de anlayacaksınız.
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
72-el-CİNN

26. O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz;
27. Ancak, (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar,

Binaenaleyh, gaybı bilen Allah-u Teâlâ bu bilgisini dilediğine duyurmaktan aciz değildir.
Bütün ilimler O'nun ve O'ndandır. Gerçek mürşid Hazret-i Allah'tır. O dilediğini dilediğine duyurur, dilediğini dilediğine gösterir.
 
Üst